19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 OCAK 2013 PERŞEMBE 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Deniz Feneri davasının kilit ismi, dava başladığı gün şikâyetinden vazgeçti çevre, tabii medyadaki RTE’ye adanmış kimileri, koro halinde... ...TV’lere, gazetelere verdikleri demeçlerde, cenaze törenlerinde aman yeni bir Habur olmasın, provokasyonlara aman dikkat diye bölge halkını uyarıyorlar. Başbakan’ın İmralı ile başlattığı, ilk fırsatta müzakere adı altına pazarlığa dönüşecek görüşmelerin MHP dışındaki siyasal merkezlerde ve medyada olumlu yankı bulmasından... ...Kürt siyasetçileriyle Kürt sivil toplum örgütleri; “sayın” caninin terör konusunda “muhatap alınmasından” memnun! Fakat Kürt sözcülerinin önlerine gelen her iletişim aracında kötüledikleri TC ve Kürtler dışındaki vatandaşların son olaylar üzerine ne düşündüğüne, duygularına pek rağbetin olmadığı şu günlerde, gerçeği olanca çıplaklığıyla ortaya koyan bir TV olayı izlendi. CNN Türk’teki son programında Ahmet Hakan; saatler boyunca sürekli Türkiye Cumhuriyeti’ne ve vatandaşlarına ağzına gelen her hakareti sıralayan bir Kürt konuşmacıya çeşitli iletişim organları kanalıyla önüne gelen tepkileri gösterdi ve... “Yanıtlama olanağı bulamadığım binlerce tepki geliyor konuşmanıza” dedi. Gözleri Kürtten ve Kürtlerin mağdurmazlum topluluklar olduğundan başka sorun görmeyen... ...kafaları tek yönlü, örneğin Kürt milletvekili fanatik Sırrı Sakık gibi, Cumhuriyet tarihine katliamlar tarihidir diye saldırmakla donanmış kişilerle birlikte yaşam koşulları nasıl gerçekleşebilecek? HHH Kardeşine söylediklerinden çıkan anlam, sayın caninin yeni süreci nasıl yorumladığının kanıtı. İmralı’daki de hücresine konulan LCD TV’sini istemediği halde, zorla demiyor ama müdürün ikna etmesiyle lütfen kabul ettiğini söylüyor. Devletin bu davranışıyla kendisine adeta yaranmak için ne denli çaba içinde olduğunu kanıtlayan bir örnek gibi gösteriyor. Bu kanıtı doğrulayan örneği geçenlerde bir gazetemiz; İmralı’nın görüşme sürecini dışarıya yansıtan söylemini manşetten vererek duyurdu: “Devlet benden, ben devletten yararlanıyoruz!” İmralı; öteden beri gerçekleşmesi için savaş verdiği amaçların hangilerini görüşme sürecinde devlete (hükümete) dayattı, henüz açıklanmadı. PKK’deki değişik havadaki çeşitli gruplara, hatta Kandil’deki yandaşlarına sözü ne kadar geçer veya geçeceği bilinmeyen terörist başının, örneğin demokratik özerklikten vazgeçtiği, ama Türk sözcüğünün yeni anayasada yer almamasını şart koştuğu gibi haberlere inanmak zor. İmralı’nın böyle bir koşul öne sürmesine zaten gerek de yok. Zira, RTE Türk sözcüğünü duymaktan ve söylenmekten kaçıyor. Son kararı ne olacağı bilinmeyen ana muhalefet partisindeki yönetici durumunda olan kimilerinin, hatta genel başkanın, Türk sözcüğü yerine Türkiyeli vatandaş ifadesine yatkın oldukları çoktandır söyleniyor ve yalanlanmıyor. HHH Paris cinayetinden kaynaklanan dalgalar ana muhalefet partisi CHP’yi etkiledi. Bir Yunanlının kitabına dayanarak; Kürtlerden, Ermenilerden sonra ulusal savaşta Türklerin Rumları da katlettiğini öne süren, üstelik Paris’te öldürülenlerin ailelerine taziye ziyaretinde bulunan Hüseyin Aygün... ...Türkiye Cumhuriyeti’ne ve halkına kinini bir kez daha açığa vurdu. Son Aygün olayı; CHP’de suların durulmadığını ve genel başkanlığın idarei maslahatçı tutumu sürdükçe durulmayacağını bir kez daha kanıtladı. Meclis grubunu bir arada tutmaya çaba gösteren yöneticilerinin partide çatlak yok demelerine... Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun Çin’den, Aygün’e “sorumlu davran” uyarıları iki sözcükle değerlendirilebilir: “Nafile çabalar!” Bu uyarılar CHP ilkelerime ters düşen birden çok davranışların üstünü örtmüyor. HHH Melih Aşık son günlerde sık sorulan soruyu köşesine taşıdı: “Bu Aygün’ün CHP’de ne işi var?” İşi; Kürtçülük, Atatürk, Cumhuriyet ve Türk düşmanlığı, ayrımcılık bayrağını CHP’de taşımak! Görevi CHP milletvekilliği!.. Skandalla başladı HİLAL KÖSE CHP İÇTÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERDİ Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında haklarında dava açılan, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ile eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da aralarında bulunduğu 20 tutuksuz sanığın yargılanmasına dün başlandı. Mahkeme CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile CHP Kâğıthane İlçe Başkanı avukat Zeynel Öztürk’ün davaya katılma talebini suçtan zarar görmedikleri gerekçesiyle reddetti. Çağlayan’daki adliye önünde açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Başından beri bu davaya sahip çıkan yurtseverler, milletvekillerimiz, Türk halkı bu yolsuzluğun arkasını bırakmayacak” dedi. Davanın müştekisi Sadık Deniz’in mahkemeye faks göndererek şikâyetinden vazgeçtiğini belirtirken, avukatları da “Bu fakstan şimdi haberdar olduk. Kendisiyle görüşüp, talebimizi bildireceğiz. Faks dün gönderilmiş. Gerçek olup olmadığını öğrenmemiz lazım” dediler. İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına Zahid Akman ve Zekeriya Karaman dahil 14 sanık katıldı. Duruşmayı, CHP milletvekilleri İlhan Cihaner, Ali Özgündüz, Kadir Öğüt, Bülent Tezcan, Ömer Suha Aldan, İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı da izledi. Kimlik tespitinde evli ve 5 çocuğunun olduğunu belirten Akman, yayıncılık yaptığını ve aylık gelirinin de 25 bin TL olduğunu söyledi. Evli ve 3 çocuk babası olduğunu, yöneticilik yaptığını belirten Karaman ise aylık gelirini 40 bin TL olarak beyan etti. Mahkeme Başkanı İsmail Hakkı Yolmaz, davanın müştekisi Sadık Deniz’in mahkemeye faks göndererek şikâyetinde vazgeçtiğini belirtti. Deniz’in avukatları da, “Bu fakstan şimdi haberdar olduk. Kendisiyle görüşüp, talebimizi bildireceğiz. Faks dün gön u Deniz Feneri yolsuzluğunun mağdurlarından gurbetçi Sadık Deniz, 14 Ocak’ta gazetemizde yayımlanan açıklamasında muhafazakâr bir insan olduğunu belirterek o dönem Kanal 7’nin Deniz Feneri reklamlarından etkilenerek bağışta bulunduğunu söylemişti. Deniz, Deniz Feneri’nin bir avukatının yanına gelerek, “Şikâyetini geri al. Sana Yimpaş’a yatırdığın parayı vereceğim” şeklinde teklifte bulunduğunu ileri sürmüştü. hil taleplerinin reddedilmesini isteyerek “Bu dava siyasi değildir. Almanya’daki derneğin mal varlığının suiistimal edilip edilmediğine ilişkindir. Halkın vekili olmak her mahkemede, davalara katılma yetkisi vermez. Görevini Meclis çatısı altında yürütsün. CHP’nin zarara uğradığı söz konusu değil” dedi. Mahkeme heyeti Tanal ve CHP Kâğıthane İlçe Başkanı Zeynel Öztürk’ün suçtan zarar görmedikleri gerekçesi ile davaya katılma taleplerini reddetti. Sadık Deniz’in avukatının katılma talebi ise faksın aslının mahkemeye gönderilmesinden sonra değerlendirilecek. Tanal ve Öztürk, müdahillere ayrılan bölümden izleyicilerin olduğu tarafa geçerken bir sanık, “Güle güle” diye laf attı. Tanal da, “Güle güle demeyin. Her gün bu davayı izleyip peşinizi bırakmayacağım. Bir de utanmadan güle güle diyorlar” diye tepki gösterdi. Sanık avukatlarının özetlenmesini istemesine karşın, mahkeme, 520 sayfalık iddianamenin okunmasına karar verdi. İddianame 137. sayfasına kadar okundu. Davaya bugün devam edilecek. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. Derneği davasının Türkiye bağlantılarını ortaya koymak üzere başlatılan soruşturmayı yürütürken görevden alınan 3 savcının mahkemeye sevk yazılarında sanıklara “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak”, “evrakta sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık”suçlaması yöneltiliyordu. Savcıların görevden alınmasının ardından yeni savcıların hazırladığı iddianamede suç vasfı da değişmişti. İddianamede sanıklara, çıkar amaçlı örgüt kurmak ve nitelikli dolandırıcılık suçlamalarının yerine “özel belgede sahtecilik”, “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak” gibi suçlamalar yöneltilmişti. Cezaevindeki vekiller için yemin formülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 4 siyasi partiden ikişer temsilcinin katılımıyla oluşturu lan Meclis İçtüzük Komisyonu’nda CHP, içtüzük değişikliği ile tutuklu milletvekillerine yemin etmeleri için izin verilmesini önerdi. İçtüzük komisyonunun toplantısında 4 siyasi parti değişikliğe ilişkin önerilerini yazılı olarak sundu. Edinilen bilgilere göre CHP tutuklu milletvekillerinin yemin etmelerini sağlayacak bir formül önerdi. CHP önerisini, “Milletvekillerinin tutuklu olmaları halinde izin TBMM’ye izinli sayılara getirilip yemin etmeleri sağlanmalıdır. Bunun için gerekirse yasal düzsenleme yapılmalıdır” şeklinde ifade etti. CHP ayrıca demokratik bir içtüzük isterken kuvvetler ayrılığına vurgu yaptı. AKP ise Meclis’te konuşma sürelerine ilişkin değişiklikler isterken iktidarın temsili konusunda da düzenlemeler önerdi. CHP, TBMM başkanlarının daha çok insiyatif almaları na ilişki düzenleme önerisin de bulundu. BDP ise “Meclis’e gelemeyen, ant içmeyen milletvekilleri Meclis başkanının görevlendireceği başkanvekili huzurunda istinabe suretiyle ant içer” ifadesiyle tutuklu vekillere yemin önerisi yaptı. BDP ayrıca Kürtçenin “bilinmeyen dil” olarak ifade edilmemesini istedi. BDP kadın milletvekilleri için kılık kıyafet düzenlemesi önerdi. BDP’nin bu önerisinin “türbanlı milletvekili” anlamına geldiği belirtiliyor. ‘Zarar görmediler’ ‘Sonuna kadar takipçisiyiz’ Duruşma öncesi adliye önünde açıklama yapan CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, “Elimiz, vatandaşın iyi niyetle vermiş olduğu yardımları yolsuzluk batağına batıranların yakasında” dedi. CHP milletvekili Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da “Deniz Feneri olayı yüzyılın yolsuzluğudur. Bir yolsuzluğun üzeri nasıl örtülür diye sorduğunuzda bu konuda yüzyılın maharetinin sergilendiği başka bir olaydır. İnsanların inançları kullanılarak tarihin en büyük yolsuzluğuna imza atılmıştır” değerlerlendirmesi yaptı. Davanın sanıklarının yargılananlardan ibaret olmadığını kaydeden Tezcan, devam etti: “Alman mahkemesi ‘asıl failler burada değil Türkiye’de’ dedi. Bu işin asıl faillerinin siyasetin önemli noktalarında yetki, güç ve karar sahibi olan kişiler olduğunu söyledi. Bu davaları namusları ile soruşturan savcılar, olmadık baskılarla karşı karşıya kaldılar. Sanık oldular. Arama kararlarının bakanlık koruması altındaki insanların telefonları ile şüphelilere ihbar edildiği, devletin başındaki kişilerin köstebek olduğu bir davadır.” Vasfı da değişmişti SafRaKESESİ amELİyaTı oLDu Birand yoğun bakımda derilmiş. Gerçek olup olmadığını öğrenmemiz lazım” dediler. CHP milletvekili Mahmut Tanal ve CHP Kâğıthane İlçe Başkanı Zeynel Öztürk davaya katılma talebinde bulundu. Tanal’ın konuşması, sanık avukatlarından Ersan Şen’in araya girmesiyle bölündü. Sözünün kesilmesine tepki gösteren Tanal’ın açıklama yapmasına, “Burası parlamento değil” diyen, diğer Faksla vazgeçti Müdahale tartışması sanık avukatları da engel oldu. Daha sonra yeniden söz alan Tanal, suçun niteliği açısından davanın özel yetkili mahkemeye gönderilmesi gerektiğini söyleyince, sanık avukatları yine araya girdi. Mahkeme Başkanı’nın da “Önce katılma talebinizin kabul edilmesi lazım” demesi üzerine Tanal, “Söz alırken sanık avukatlarının bize sataşmasını önleyin. Birilerine yanıt vermek zorunda değilisiniz” diye konuştu. Avukat Ersan Şen, müda Mayın davası savcısı: Tuğgeneral Zeki Es taksirle ölüme neden oldu TSK’den atılması istendi Çukurca’da 27 Mayıs 2009 tarihinde operasyona giden birliğin dere yatağında geçerken el yapımı mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasına ilişkin açılan davada sona gelindi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Genelkurmay Askeri Savcılığı, Hakkâri’de 7 askerin şehit olduğu mayın patlamasına ilişkin davada sanık Tuğgeneral Zeki Es’in 25.5 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcılık, Es’in TSK’den çıkarılmasını da talep etti. Çukurca’da 27 Mayıs 2009 tarihinde operasyona giden birliğin dere yatağında geçerken el yapımı mayının patlaması sonucu 7 askerin şehit olmasına ilişkin açılan davada sona gelindi. Genelkurmay Askeri Mahkemesi’nde görülen duruşmada Askeri Savcı Yüzbaşı Kurtuluş Kaya, davaya ilişkin esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Buna göre, Tuğgeneral Es’in “hakikate muhalif rapor tanzim ve ita etmek” suçundan 6 aydan 3 yıla kadar, “taksirle birden azla kişinin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan ise 4 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Es’in TSK’den çıkarılması da talep edildi. Savcı Kaya, Balyoz davasından tutuklu olan Tümgeneral Gürbüz Kaya’nın ise olaya ilişkin takibatta bulunmadığı için 6 aya kadar hapsini istedi. Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker’in “taksirle birden azla kişinin ölümüne ve iki kişinin yaralanmasına neden olmak” suçundan 22.5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden askeri savcı, sanıklardan Albay Rıza Atilla Erdoğan, Binbaşı Hakan Alaçam ve Yüzbaşı Nurettin Altay’ın ise beraatlerine karar verilmesi gerektiğini kaydetti. 37 bin lira tutarındaki Hazine zararının sanık Zeki Es ile Uzman Çavuş Fatih Taylan Çeker’den tahsil edilmesini istedi. Savcının görüşüne karşı esas hakkındaki savunmasını hazırlamak için süre isteyen Es, “Bu mütalaa bana çok farklı şeyler düşündürüyor” dedi. Mahkeme Başkanı da “Evet, kastı aşıyorsun” karşılığını verdi. Es’in avukatı Yurdakan Yıldız ise askeri savcının bu dosyaya yeni atandığını belirterek “Dosyayı hiç okumadığı anlaşılıyor. Mütalaa basındaki haberlere dayanıyor” diye tepki gösterdi. Duruşma sonunda mahkeme, sanıklara mütalaaya karşı beyanda bulunmaları için duruşma tarihine kadar süre verilmesine, Zeki Es’in duruşmada hazır bulundurulması için Jandarma Genel Komutanlığı’na müzekkere yazılmasına karar verdi. Heyet duruşmayı, 4 Mart tarihine erteledi. Duruşmaya 5, 6, 7, 8 Mart günlerinde de devam edilecek. İstanbul Haber Servisi Kanal D Haber Grup Başkanı Mehmet Ali Birand, safrakesesindeki stentin değişimi amacıyla ameliyat oldu. Kalp ile ilgili sorunları nedeniyle hastanenin yoğun bakım servisine alınan Birand’ın bilincinin açık olduğu belirtildi. Birand, geçen yıl Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nde bir operasyon geçirmiş ve safrakesesi yolundaki tıkanıklığı açmak üzere stent takılmıştı. Birand’ın önceki gün aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı ve ameliyata alındığı kaydedildi. Amerikan Hastanesi’nden konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Birand, gözlenen kardiyak sorunlar nedeniyle yoğun bakımda izlenmektedir. Sağlık durumundaki gelişmeler basınla yazılı olarak paylaşılacaktır” denildi. EVREN VE ŞaHİNKaya’DaN DİLEKÇE Zirve Yayınevi davasında sanıklar cezaevi aracıyla mahkemeye getirildi. ‘DM üyeleri de yargılanmalı’ ALİCAN ULUDAĞ Mardin’de polise saldırı: 1 şehit MARDİN (AA) Mardin’de polis aracına yapılan silahlı saldırıda polis memuru Cengiz Engizek şehit oldu. Alınan bilgiye göre, Mardin Devlet Hastanesi’nde görevli polis memurlarının içinde bulunduğu araca hastane önünde 3 terörist tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırıda araçta bulunan polis memuru Cengiz Engizek yaralandı. Hastaneye kaldırılan polis memuru kurtarılamadı. Bazı kurşunların etraftaki araçlara da isabet ettiği saldırı sonrasında çevrede geniş güvenlik önlemleri alındı. Saldırının uzun namlulu silahlarla yapıldığını belirten Mardin Valisi Turhan Ayvaz, yaptığı açıklamada, “Saldırı 3 terörist tarafından yapıldı. Güvenlik güçlerimiz karşılık verdi. Teröristler kaçtı. Geniş çaplı operasyon başlatıldı” dedi. ‘Cinayetler geliyorum dedi’ MALATYA (Cumhu riyet) Zirve Yayınevi Davası’nın tutuklu sanığı Varol Bülent Aral, Zirve Yayınevi’ndeki cinayetlerin göz göre göre işlendiğini iddia etti. Malatya’daki Zirve Yayınevi’nde biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 54. duruşmasında dün Aral’ın savunması alındı. Bu davanın “imaj oluşturma davası” olduğunu savunan Aral, “Ben derin devlet falan değilim, içiniz rahat olsun” dedi. Cinayetlerin göz göre göre işlendiğini iddia eden Aral, “Bu cinayetleri, önceden gereken yerlere bildirdim” diye konuştu. Aral, iki gün önceki duruşmada mahkeme başkanı Hayrettin Kısa’ya yönelik sarf ettiği tehdit içerikli sözler için de özür diledi. Duruşmada dinlenen gizli tanık “Adıyaman” ise, sanıklardan eski Malatya Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger ve Uzman Çavuş Mehmet Çolak’ı çok iyi tanıdığını belirterek, bu ikiliyle operasyonlara katıldığını öne sürdü. (Fotoğraf: AA ENSAR ÖZDEMİR) ANKARA Darbeci generaller Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya, 12 Eylül davasının bugün görüşülecek duruşması öncesi mahkemeye dikkat çeken bir dilekçe verdi. Mahkemeye, “Darbe döneminde kurulan Danışma Meclisi (DM) üyelerinin eylemlerinin hukuka uygun olup olmadığını” soran iki sanık, “Eğer hukuka uygunsa, hakkımızda beraat kararı verilmelidir” dedi. Dilekçede, aksi durum var ise 160 kişiden oluşan Danışma Meclisi üyeleri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması istendi. Evren ve Şahin kaya, avukatları Bülent Acar aracılığıyla Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 48 sayfalık yeni bir dilek çe verdi. Acar, 8 talebin yer aldığı dilekçenin sonuç bölümünde, öncelikle iddianamenin ve kamu davasının yokluğunun/hukuken yok hükmünde olduğunun tespit edilmesi istedi. Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve üyesinin 12 Eylül 1980Aralık 1983 tarihleri arasında, kanunun açıkca suç saydığı eylemlerinin bulunmadığını belirten Acar, bu nedenle “anayasayı ortadan kaldırmaya ve Meclis’i vazifesinden men etmeye teşebbüs etme” suçundan açılan davada beraat kararı verilmesini talep etti. Acar’ın bir diğer isteği 12 Eylül öncesi gerçekleşen 1 Mayıs, Çorum, Sivas, Maraş katliamları gibi eylemlerin davada “suç unsuru olarak yer alıp almadığının” tespitini istemek oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle