19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 OCAK 2013 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Troya Folklor Araştırmaları Derneği 2012 sanat ödülleri töreninde 20. yaşını da kutladı ‘Troya’nın 20. yıl ödülleri tülerini kuruluş yıldönümlerinde anma”, “Allianoi için öyküleriyle su türküleri”, “Uğur Mumcu ve diğer devrim şehitlerimizin anılması” gibi etkinliklerini merak edenler için, internet sitesinde “Biz Kimiz?” başlığı altında özetle şunlar yer alıyor: “Yeni Dünya düzeni, küreselleşme, ümmetçilik gibi kavramlarla ulusal kültürümüzü, çağdaş değerlerimizi, Atatürk ilke ve devrimlerini yok etmeye çalışan ‘Troya Atları’na dikkat çekmek amacıyla Troya 20. yıl özel ödülünü 2011 Atatürkçülük ödüadımızı Troya olarak belirledik. Sanatçılar Girişimi aldı. lünü Yılmaz Büyükerşen, Amacımız, halk kültürümüzü TROYA Özel Ödülü’nü Enver Ercan; Tiyatderlemek, sonuçlarını yurtiçi ve Tekel işçileri almıştı... roda Ferhan Şensoy yurtdışında tanıtmak, gelenek, göve Troya Özel Ödülü, renek ve âdetlerimizden yola çıkakatkıda bulunmuş biSanatçı Girişimi. rak çağdaş kültürümüzün oluşumulim insanı, sanatçı ve na katkıda bulunmaktır. Atatürk ilkurumlara her yıl ödül urtseverlik ke ve devrimlerinin halk kültürüvermeyi gelenek haline Okulu müz üzerindeki etkilerini araştırgetirdik.” Balkanlar’dan mak, korumak ve yaşatmaktır. Bu gelenek doğrultu Troya Folklor Araştırmaları Kafkaslar’a tüm bölHalkbilimine gönül vermiş halksunda şimdiye dek “keDerneği’nin amblemi.. gelerden halkoyunbilimcilerimize vefa ve duyarlılık sintisiz” 19 kez veriları ve folklor zengösteren, birikimlerini paylaşan ve len ödüller bu yıl şöyle ginliklerimizi yaşatmak, tanıtmak ve gelecek kuşaklara aktarmak adına açıklandı: Atatürkçülük Ödülü, Türketkinlikler yapan derneğimiz, uygenç kuşakların öğrenmelerini sağlakaya Ataöv; Çağdaş Halk Müziği, garlık ve kültürel miraslarımıza samak için yoğun çalışmalar yapan derKıraç; Edebiyat, Yaşar Kemal; Fohip çıkmayı ilke edinen küçükbüneği 1992’de efsanevi başkan İlhan toğraf, Türkiye Fotoğraf Sanatı Feyük tüm gönüldaşlarını ayrımsız Gülek ve arkadaşları kurdu... derasyonu; Halkoyunları, Peppe Çizkucaklamaktadır.” Ulusal onur değerlerimizi sahiplen gi Fimi; Halk Müziği, Arif Sağ; PlasTroya Folklor Araştırmaları Dernemenin örneklerini sergileyen dernetik Sanatlar, Remzi İren, Pertev Nağimizi ve 20’nci yıl ödüllerini alanları ğin, “Lozan Barış Antlaşması’nı haili Boratav; Halkbilim, Ali Haydar kutluyor, nice 20 yıllar diliyoruz… tırlatma ve kutlama”, “Köy EnstiAvcı; Sinema, Mithat Alam; Şiir, Nâzım... Martılar... Genco... “Ben bir insan, ben bir Türk şairi Nâzım Hikmet! ben tepeden tırnağa insan, tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret... Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler. Hem bir tek elmadan, hem süpürülen topraktan, hem zindandan dönen insan ruhundan, hem kitlelerin daha güzel günler için savaşından, hem bir tek insanın sevda kederlerinden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan bahseden şiirler yazmak istiyorum.” Aynen dediği gibi oldu... Hepsini, bu “istiyorum” dediklerinin hepsini ve daha da çoğunu, daha da geniş alanlara yayılanları yazdı. Ama yine de “En güzel deniz; henüz gidilmemiş olanıdır / En güzel çocuk; henüz büyümedi/ En güzel günlerimiz; henüz yaşamadıklarımız./ Ve sana söylemek istediğim en güzel söz / henüz söylememiş olduğum sözdür” diyecek kadar da geleceğe tutkulu, cesaret ve umut doluydu. Nâzım Hikmet 111 yaşında... Sarıyer Belediyesi ve Nâzım Hikmet Vakfı’nın düzenlediği etkinlikteydim. Tarabya’da şairin Türkiye’den ayrıldığı sahilde karanfillerimizi denize bıraktık. İnadına aydınlık, inadına ışıl ışıl bir sabahtı. Boğaz bugün “deli hasret/ deli hasret/ Memleket /Memet” diye akıyor... Suların mavi aynasında yüzlerce binlerce ışıklı yol... O gümüş pırıltılara bir dalıp bir uzaklaşan martılar... Şairin sesi “denize dönmek istiyorum” diyor... Bu martılar yoksa “Bahri Hazer”den mi geldiler “devrilen bir atın sırtından inip şahlanan bir ata binen kayığa” mı eşlik ettiler? Belki de İzmir rıhtımından Akdeniz’e bakan neferin dostudurlar... Belki de Pasifik’te sapsarı bir akşam ölüm saçan buluttan kaçıp geldiler, bir avuç kül oluveren çocukları görmemek için... Boğaz’dan geçen vapurlar, Varna’da elleri tutuşan Nâzım’ın yüreğini taşıyor... Martılara bakıyorum, suyun şavkı vuruyor kanatlarına ve ben onun sesini duyuyorum... Tuhaf bir huyum var: Kendi yaş günümde sevdiklerime armağan veriyorum. Başkalarının yaş gününde ise kendime... Nâzım Hikmet’e armağan veremedim, geç kaldım ama onun yaş gününde en büyük armağana kavuştum. Müthiş bir hazine bu! “Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni” adlı kitap ve kitabın içindeki 4 CD’den söz ediyorum. Yapı Kredi Yayınları Nâzım külliyatından seçtikleri 91 şiiri bir araya getirmiş. Bu 91 şiiri Genco Erkal seslendirmiş. Nasıl da etkileyici! Hem çok doğal hem büyüleyici! 4 CD’ye ve kitaba seçilen aşk / hasret/ umut/ eleştiri/ siyasi şiirleri, doğru bir dengede ve Nâzım’ın şiir serüveninin kendi içindeki gelişimini de ortaya koyuyor. (YKY’ye teşekkürüm böyle bir dev eser gerçekleştirmenin ötesinde, herkesin erişebileceği bir fiyata 24TL’ye satışa sunmaları.) Hani deminden beri martılara baktıkça Nâzım’ın sesini duyuyorum ya... Artık o ses Nâzım’ın mı yoksa Genco Erkal’ın mı bilemiyorum.. İkisi öyle bir bütünleşmiş ki! Dinlemeye ve okumaya doyamıyorsunuz! ‘20 yıldır ilkeli, üretken, paylaşımcı sanatçı ve aydınların yanındayız.’ Bu söz, Troya Folklor Araştırmaları Derneği’nin 13 Ocak akşamı Beşiktaş’taki Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlediği geleneksel “Kültür Sanat Ödülleri 2012” töreni ve “20’nci yaş günü” buluşmasının davetiyesinde yazılıydı... Her yıl olduğu gibi, emektar sanat sevdalımız Gülsen Tuncer ile Ender Yiğit’in sundukları gecede, “Daha Dün Gibi” adlı özel gösterim ise tıpkı teması gibi unutulmazların arasına girdi. Dernek Başkanı Halil Kazankaya, ödüller için özetle diyor ki, “Ulusal kültürümüzü korumada, yaşatmayı ve bu yolla çağdaş kültüre ulaşma ilkesinde emeği geçmiş, yıllarını kültürümüzü araştırmaya, zenginleştirmeye, gelecek kuşaklara bir miras olarak bozulmadan aktarmaya adamış, uğraş ve başarılarıyla çağdaş, demokratik, laik, aydınlanmacı kültürümüzün oluşumuna Y Anarşizmin geniş sırtı Kültür Servisi ‘Hrant Dink İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı’nın bu yılki konuğu’ Amerikalı dilbilimci ve yazar Noam Chomsky’nin anarşizm üzerine ve anarşizmle ilgili yazılarının bir araya getirilmesinden oluşan “Anarşizm Üzerine” adlı kitabı, bugün raflardaki yerini alıyor. Agora Yayınları’ndan, Tamer Tosun çevirisiyle okurla buluşan kitap Chomsky’nin anarşizme karşı tavrı ile sisteme ve solun diğer akımlarına karşı eleştirilerini ortaya koyuyor. Kitabın arka kapağında Chomsky’nin kaleminden, şu ifadeler yer alıyor: “Ben hemen kendimi ‘anarşist bir düşünür’ olarak görmediğimi söyleyeyim. Ben ‘ikincil bir yol arkadaşıyım’ diyelim. Benim şahsi vizyonum, kökeni Aydınlanma düşüncesine ve klasik liberalizme dayanan tamamen geleneksel, anarşist bir vizyon. Zaten anarşizm çok geniş bir kategoridir; farklı insanların gözünde çok farklı anlamlar ifade eder. Daniel Guérin’in anarşizmle ilgili kendi kitabında yaptığı alıntıdaki gibi, ‘Anarşizmin geniş bir sırtı vardır, her şeyi kaldırır’. Ben anarşizmin özü olarak her zaman için, ispatlama sorumluluğunun otoriteye yüklenmesini ve eğer otorite bu sorumluluğu taşıyamıyorsa, o zaman yıkılması gerektiğini anlıyorum. Dolayısıyla, anarşizm fikri, otoritenin devrinin oldukça asgari düzeyde kalması ve yönetimin herhangi bir kademesindeki katılımcıların, içinde yaşadıkları organik topluluğa doğrudan sorumlu olmalarını gerektirir. Keza, anarşizmin çok ileri sanayi toplumları için de rasyonel bir örgütlenme tarzı ortaya koyduğu kanısındayım. Çünkü sanayileşme ve teknolojik ilerleme, önceki dönemlerde hiç var olmayan kadar geniş bir yelpazede özyönetim imkânları yaratmaktadır...” CHOMSKY’NİN YENİ KİTABI ‘ANARŞİZM ÜZERİNE’ BUGÜN RAFLARDA ‘BABAANNEM 100 YAŞINDA’ ADLI OYUNU ZAFER ALGÖZ YÖNETİYOR Tiyatroadam yollarda Kültür Servisi Tiyatroadam, Zafer Algöz’ün yönetmenliğini yaptığı “Babaannem 100 Yaşında” oyunuyla 1920 Ocak’ta saat 20.00’da Karasu Şehit Üsteğmen İbrahim Abanoz Lisesi, 21 Ocak’ta Sakarya AFA Kültür Merkezi, her perşembe de saat 20.30’da Ortaköy Afife Jale Sahnesi’nde olacak. Arjantinli yazar Roberto Cossa’nın yazdığı, Esen Çamurdan’ın çevirdiği oyunda Tiyatroadam oyuncularından Aşkın Şenol, Fatih Koyunoğlu, Deniz Özmen, Ayça Koyunoğlu, Berk Yaygın, Çetin Kaya, Şebnem Bilgeer ve Deniz Güzelmeriç rol alıyor. Oyun, bir türlü doymak bilmeyen 100 yaşındaki bir babaanneyi umutsuzca doyurmaya çalışan ailesinin çözüm arayışını anlatıyor. Oyun bir yandan da tüketim çılgınlığına farklı bir açıdan bakıyor. Yaş günü armağanı ‘İZMİR’DEN BAKÛ’YA MÜZİK YOLCULUĞU’ KONSERİ Ege’den Hazar’a aşk EGEMEN BERKÖZ Önceki akşam İtalyan Kültür Merkezi’nde ülkemiz açısından çok özel bir akşam yaşadık. Saat 18.00’de başlayıp 21.00’e doğru biten akşamın konusu tarihi ve müziğiyle Türkiye’ydi. Önce, Piemonte Orientale Üniversitesi Hümanistik Bilimler Bölümü öğretim üyesi Prof. Alessandro Barbero’nun “Osmanlı ve Batı dünyaları arasında ilişkiler, etkileşimler, kültürel gelişimler” başlıklı konuşmasını dinledik. Barbero konuşmasında, geçen yıl yayımlanan “Il Divano di Iswtanbul” adlı kitabında yer alan görüşlerini özetledi. Konuşmanın belkemiği bu iki dünya arasındaki benzerlik ve farklılıklardı. Batı’da kralın gücünü dengeleyen bir soylu sınıfı olmasına karşılık Osmanlı’da böyle bir sınıfın olmadığı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çokuluslu bir imparatorluk olduğu ve böyle bir imparatorluğun ancak karşılıklı hoşnutlukla yaşayabileceği; Osmanlı İmparatorluğu’nun tari u İtalyan Kültür Merkezi’nde ülkemiz açısından çok özel bir akşam yaşadık. Konserde Yunanistan, Türkiye ve Azerbaycan’dan aşk ve ayrılık şarkıları dinledik. hinin aynı zamanda Avrupa ülkelerinin büyük ölümünün de tarihi olduğu gibi. Osmanlı’nın en önemli ve belirleyici özelliğinin “ötekine karşı” meraksızlığı oluşu ise en önemli tanısıydı Barbero’nun, bana göre. Konuşmanın ardından “Ege’den Hazar’a Aşk” başlıklı, “İzmir’den Baku’ya ilk müzik yolculuğu” altbaşlıklı konserde Yunanistan, Türkiye ve Azerbaycan’dan aşk ve ayrılık şarkıları dinledik. Topluluk dört İtalyan ve bir Azerbaycanlı sanatçıdan oluşuyordu. Yaklaşık 15 yıldır İtalya’da yaşayan Azerbaycanlı Fakhraddin Gafarov Azeri tarı ve ut, Carmelo Siciliano buzuki ve ut, Simone Amodeo tef ve darbuka, Salvo Adorno piyano ile şarkıları seslendiren Thoni Sorano’ya eşlik ettiler. Türkçe şarkılar ve çalgısal parçalar bir yana, Yunanca ve Azerice şarkılar da kulaklarımıza hiç yabancı değildi. İtalyan Kültür Merkezi’nin salonunu dolduran izleyicilerin coşkulu alkışları da bunu gösteriyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle