Katalog

9 EYLÜL 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 37. TORONTO FİLM FESTİVALİ Kim KiDuk’un ‘Altın Aslan’ı kazandığı Venedik’te ‘Geleceğin Aslanı’ Ali Aydın’ın oldu ‘Küf’le gelen ‘Gelecek’ Zıt uçlar, ? Venedik’te büyük ödül ‘Pieta’ filmiyle Koreli yönetmen Kim KiDuk’un oldu. Türkiye için sevindirici haber ise yönetmenlerin ilk filmlerine verilen ‘Geleceğin Aslanı’ ödülü ile faili meçhul cinayetleri ele alan ‘Küf’ filminin yönetmeni Ali Aydın’dan geldi. Kültür Servisi69. Venedik Film Festivali’nin dün akşamki ödül töreninde Altın Aslan’ı G. Koreli sıradışı yönetmen Kim KiDuk “Pieta” adlı filmiyle kucakladı. 18 filmin Altın Aslan için yarıştığı Venedik’te; şiddeti tüm çiğliği ve korkunçluğuyla beyazperdeye taşıdığı filmiyle ödüle değer görülen yönetmen, “Pieta”yı “aşırı kapitalizmin” eleştirisi olarak tanımlıyordu. Türkiye adına ise sevindirici haber, Ali Aydın’ın ilk uzun metrajlı filmi “Küf”le geldi. “Geleceğin Aslanı” ödülünün sahibi olan Aydın filminde 18 yıldır “kayıp” olan oğlunu inatla arayan demiryolu bakım işçisi Basri’nin bireysel dramı eşliğinde faili meçhul cinayetleri sorguluyordu. Festivalin Uluslararası Film Eleştirmenleri Haftası Bölümü’nde gösterilen “Küf”le Aydın, iki yıl önce “Çoğunluk” filmiyle aynı ödülü alan Seren Yüce’den sonra, bu Ali Aydın Geleceğin Aslanı Ödülü ile. E rcan Kesal, başrolünde görev Kim KiDuk aldığı “Küf” için “Galatasaray Lisesi önünde devam eden bir trajedinin filmini yaptık. Ali’nin ilk uzun metrajlı filmiydi, benim de ilk başrolümdü. Ali’nin bir insanlık hikâyesini anlattığı bu film ikimiz için de tecrübe kazandıran bir yolculuktu” dedi. esnek yapı ödülü Türkiye’ye getiren bir di ğer yönetmen oldu. Ödül haberi sonrası görüşünü aldığımız filmin başrol oyuncusu Ercan Kesal, “Gerçek, temiz ve güçlü” bir senaryodan yola çık tıkları filmin bu başarısı için “Ali’nin ilk uzun metrajlı filmiydi, benim de ilk başrolümdü. Ali’nin bir insanlık hikâyesini anlattığı bu film ikimiz için de tecrübe kazandıran bir yolculuktu. Galatasaray Lisesi önünde süren bir trajedinin filmini yaptık” dedi. Törende En İyi Yönetmen’e verilen Gümüş Aslan ise “The Master” filmiyle Paul Thomas Anderson’ın oldu. “The Master” filminin iki başrol oyuncusu Joaquin Phoenix ve Philip Seymour Hoffman ise En İyi Erkek Oyuncu ödülünü paylaştı. En İyi Kadın Oyuncu ödülüne İsrailli oyuncu Hadas Yaron “Fill the Void / Boşluğu Doldur” filmindeki performansıyla değer görüldü. Avusturyalı yönetmen Ulrich Seidl “Paradise: Faith / Cennet: Kader” filmiyle “Jüri Özel Ödülü”nü alırken En İyi Senaryo ödülü “Apres Mai” filmiyle Olivier Assayas’ın oldu. MEHMET BASUTÇU Açılış Paolo Restani ile Kültür Servisi İstanbul Resitalleri 20122013 sezonunu, İtalyan piyanist Paolo Restani ile açıyor. 4 Ekim’de Sakıp Sabancı Müzesi the Seed Salonu’nda gerçekleşecek resitalde ünlü piyanist, Brahms, Debussy, Wagner ve Rachmaninov’dan eserler seslendirecek. 2005’teki 4. Güney Amerika turnesinde “Argentina Critics Awards” ödüllerinde “Yılın En İyi Klasik Müzik Solisti” unvanı ile ödüllendirilen Paolo Restani’nin bugüne kadar yayımlanmış toplam 15 albümü bulunuyor. Aktüel Arkeoloji dergisinde kültürel mirasın ‘yeraltı dünyası’ ‘Çakma Tarihin Perde Arkası’ Kültür Servisi Aktüel Arkeoloji dergisi eylülekim sayısında araştırmacı, gazetemiz yazarı Özgen Acar’ın hazırladığı “Çakma Tarih” dosyasına yer veriyor. Özgen Acar, yüzyıllarca öncesinin tarihsel, kültürel, dinsel mirasının “sahtelerinin” üretildiği “yeraltı dünyasına” uzandığı “Çakma Tarihin Perde Arkası” başlıklı dosyada, Türkiye’de son yüzyılda arkeoloji alanındaki kaçak sanat eserlerini ve bu işin “başrol oyuncularını” marifetleriyle anlatmaya çalıştığını belirtiyor. İndiana Jones filmlerinin aracılığıyla anlatıyor. “ İndiana Jones ” filmlerinin “Anadolu bağlantılı” iki öyküsüyle açılan dosyada “275 Bin Dolara Ana Tanrıça” başlıklı bölümde, Acar’ın 1989’da, Amerika’da, sahibi Lice doğumlu TürkAmerikan vatandaşı olan Ariadne Galerisi’ndeki “ İdoller ”in çakma tarihi yer alıyor. Çoğu Anadolu kökenli 151 idolün satışa sunulduğu eserlerden Hacılar’da bulunan ana tanrıça idollerinden gerçek (üstte) bir ana tanrıve “çakma” olanı (altta) ça idolünün Hacılar’dan, ama sahte olduğunu fark eden Acar, galeri sahibinin esere tahlil yaptırmasını sağlar ve sonuç tam da onun dediği gibi çıkar. Ucu Hacılar’da, tarlasında bulduğu buluntuları dönemin kazı başkan yardımcısı James Mellaart’a götüren Şevket Çetinkaya’ya uzanan bu hikâyede, Türkiye’de bulunan ilk neolitik yerleşiminden önce gerçeklerinin, sonra da sahtelerinin yurtdışına pazarlandığı “çakmak tarih”e ışık tutan Acar, dosyada ayrıca “İngiliz Kitabında Konyalı”, “Alp ve Miken Maskesi”, “Gemi Söküm Tersanesi”, “Kıbrıs’ta Kilise Yağması”, ”Münih’teki Atölye”, “Lahitler”, “Dubai’den Gelen Heykeller”, “Paris’te Mozaikler” başlıkları altında diğer “çakma tarih” hikâyelerini de paylaşıyor. TORONTO Rian Johnson’un bilimkurgusal içerikli gerilim filmi “Looper” ile yapılan Toronto açılışında, Bruce Willis sahnedeydi. Walter Salles’in, Francis Ford Coppola’nın yapımcılığında çektiği “On The Road”un genç yıldızı Kristen Stewart da kırmızı halılar üzerinde ilk gün boy gösterenler arasındaydı… Ertesi günün programında, Venedik’te Altın Aslan adayları arasında izleyemediğim iki önemli film yer alıyordu. Marco Bellochio’nun, Isabelle Huppert’e de kısa bir rol verdiği, ötanazi konusunu Berlusconi İtalya’sının siyasi çalkantılı ortamında işleyen başyapıtı “Bella Addormentata” (Uyutulmuş Güzel) yanında, Paul Thomas Anderson’un “The Master”ı da, Lido adasının ödül listesinde yer alabilirdi. Yunan yönetmen İannis Smaragdi’nin, Catherine Deneuve’ü de yardımcı oyuncu olarak kullandığı “Tanrı Havyar Sever” adlı filmini, sıradanlığına karşın sonuna dek izlemek mümkündü… Dün Toronto’da Türk sinemasının günüydü. Pelin Esmer’in “Gözetleme Kulesi” ilk kez seyirci önüne gelirken, İranlı Kürt yönetmen Bahman Gobadi’nin Türkiye’de çektiği, Mo nica Bellucci’nin yanında Yılmaz Erdoğan’ın da başrol oynadığı “Rhino Season”ın ilk basın gösterimi de dün yapıldı. Bugün ise oldukça uzun geçecek. İzleyeceğimiz filmler arasında Angela Davis’le ilgili bir belgesel de var. Gösterimin ardından verilecek davete, Amerikalı zencilerin 1970’li yıllardaki özgürlük mücadelesinin önde gelen adı Angela Davis de katılacak. Locarno Festivali’nin vereceği “geç davet” sabah dörde kadar sürecek; festivalin, adı bu salı günü açıklanan yeni yöneticisi Carlo Chatrian, konukları Olivier Père’le birlikte ağırlayacak... Michael Haneke’nin Altın Palmiyeli filmi “Aşk” yanında, Venedik’te Altın Aslan kazanan filmini de, belki yine Toronto’da görmüş olacağız... Bu arada, festivalin kalın kataloğunda yer almayan filmleri bile burada izlemek mümkün. Örneğin, Yeşim Ustaoğlu’nun Venedik’te kaçırdığımız son filmi “Araf” yarın yapılacak özel gösterimde, Toronto’ya dünyanın dört köşesinden akın eden alıcı ve dağıtımcılara sunulacak. İşte, zıt uçları esnek bir yapı içinde birleştirmeyi başaran Toronto Festivali’ni vazgeçilmez kılan nedenlerden bazıları… İstanbul Resitalleri başlıyor JETHRO TULL’IN ‘BİR ŞARKILIK’ KONSERİ YARIN KÜÇÜKÇİFTLİK PARK’TA Baştan sona ‘Thick as a Brick’ Kültür Servisi Progresif rock’ın efsane İngiliz grubu Jethro Tull’ın beyni Ian Anderson ve grup arkadaşları yarın Küçükçiftlik Park’ta sahnede olacak. “Thick as a Brick” isimli albümü baştan sona çalacak olan grup, konserin geri kalan kısmındaysa 2012’de çıkan “Thick as a Brick Pt.2”den şarkılar ve unutulmaz Jethro Tull klasikleri seslendirecek. Grubun 1972 yılında yayımladığı 44 dakikalık tek bir şarkıdan oluşan “Thick as a Brick” albümü dünya progresif rock tarihinin en önemli albümlerinden biri sayılırken albüm çıktığı yıl birçok müzik dergisi tarafından yılın albümü olarak gösterilmiş ve ABD dahil birçok ülkede 1 numaraya kadar yükselmişti. Yaklaşık 50 yıldır kısa bölümlerle çalınan “Thick as a Brick” şarkısının tamamı en son, yine 1972’de grup tarafından bütün olarak seslendirilmişti. Ian Anderson’ın “Gerald Bostock”, namı diğer “Küçük Milton” adındaki hayali bir çocuğun ağzından büyümenin zorluklarına ilişkin kaleme aldığı şarkının/albümün yerel bir gazete kapağı olarak tasarlanmış, kapağında da “Küçük Milton”un hikâyesi aktarılıyor. 2012’de yayınlanan “Thick as a Brick Pt. 2”de ise Gerald Bostock’un hikâyesinin devamı anlatılıyor. C MY B C MY B