15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ben bu milletin Atatürk’ü hak etmediğini düşündüm... Millet de benim gibi düşündü ki; bir torba kömüre gitti... Ona saldıranları taç yaptı başına... ? Önceki gün geldi yeni haber: Milli Eğitim Bakanlığı’nın kararına göre, çocukların ders kitapları hazırlanırken, Atatürk ilke ve inkılapları artık öyle dikkate alınmayacak... ? Artık bademin zaferlerini dikkate alırsınız... Gerçi savaşı yok ama... Gemi battı... Uçak düştü... Cephanelik uçtu... Hücuma geçti, bu sefer kendi vatandaşlarımızı vurdu düşman niyetine... ? Bir adım daha atılarak okullardan da siliniyor Mustafa Kemal... İzi kalmasın... ? Hendek Savaşı... Bedir Harbi giriyor kitaplara... Ama kuruluşun ilk adımı 30 Ağustos Zaferi kulak ağrısına gitti... Duymadı çünkü... ? Milli Eğitim Bakanı cingöz... “Bir yerde yazılı zaten, her yere ayrı ayrı yazmaya gerek yok” demeye getirdi... Ama dergilerinde Cumhurbaşkanı’nın 7, Başbakan’ın 9, kendisinin 13 resmi var... Her yerdeler... Ola ki hani görmezler diye, kuşe kâğıda basılı birer renkli Başbakan posterini ise, ders başlarken önüne koydular çocukların... Mecburi baktılar bebeklerim... ? Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ile yıkılış ilkeleri yer değiştiriyor bir bakıma... ? Ve asıl... Bir millet seyrediyor... Kendisine özgürlük, bağımsızlık, kimlik, kişilik, onur, şeref, gurur ve bir yurt veren... Devletini kuran yiğidinin silinmesine sessiz... Resimlerinin indirildiği duvarlar kadar umursamaz... Nankörlüğe razı... Yine bir avuç yürekli insanın vefa çığlığı var... O kadar... Söylemleri duvarlardan söküldüğünde, heykelleri kırıldığında, resimleri indirildiğinde, ismi kitaplardan silindiğinde olduğu gibi... ? Demek ki bu millet hak etmedi Mustafa Kemal’i... Dünyanın sahiplenip hayran olduğu insan... Fazla geldi... 3 Atatürk’ü Sattınız... Stevens Trajedisi: Ilımlı İslam Radikal İslam Libya’daki ABD Büyükelçisi J. Christopher Stevens ve üç Amerikalı diplomatın, Müslümanlar ve Hazreti Muhammed aleyhine çekilen bir filme tepki olarak, Bingazi’de 11 Eylül 2012’de yapılan saldırıda öldürülmesi büyük bir trajedidir… Sadece insanlık açısından değil… Sadece bir büyükelçinin ve üç diplomatın öldürülmesi bakımından değil… Sadece saldırının 11 Eylül tarihinde yapılmasının, bitmez tükenmez kin ve intikam duygularını yansıtmasından değil… Sadece ABD’nin “siyasal İslamla tehlikeli dansı”nın ölümcül sonuçlarından biri daha olduğu için değil… Sadece ABD’nin dış politikada yaptığı hataların bir sonucu olarak değil… Sadece İslam dininin böyle insanlık dışı katliamlara alet edilmesinin verdiği zararlardan dolayı da değil… Aynı zamanda din faktörünün hâlâ, ulusal çatışmalarda ve parçalanmalarda olduğu gibi, uluslararası saldırılarda da önemli bir neden olarak kullanılmasından dolayı! ??? Büyükelçi Stevens çok başarılı bir diplomattı. Daha üniversiteden mezun olur olmaz, “Barış gönüllüsü” olarak Kuzey Afrika’da görev yapmış, Libya’da daha önce de çalışmıştı. Son kriz patladığından beri de, muhalif güçlerle resmi temasları sağlayan, “öldürücü olmayan askeri yardımları” organize eden kişiydi. Öldürülmesi karşısında Başkan Obama, “Birleşik Amerika’nın cesur ve örnek bir temsilcisi” diyerek büyük üzüntüsünü belirtiyor. Dışişleri Bakanı H. Clinton, “Bugün birçok Amerikalı, hatta ben bile bu, özgürlüğünü kazanmasına yardım ettiğimiz bir ülkede, yıkımdan kurtardığımız bir kentte nasıl olabildi diye soruyor. Bu soru, dünyanın ne kadar karmaşık ve bazen de ne kadar şaşırtıcı olduğunu yansıtıyor” dedi. Açıkça görülüyor ki, Clinton, din faktörünün iç ve dış siyasette kullanılmasının nasıl trajik sonuçlar verdiği ve vereceği hakkında pek bir öngörü sahibi değil; İran, Afganistan, Irak, Mısır, Suudi Arabistan örneklerinden din ve demokrasi ilişkileri konusunda yeterince ders almamış, radikal İslamcı örgütlerin sızdığı yerlerde neler yaptığını unutmuş! İslama dayalı bir rejimin desteklenmesini, (herhalde bir diktatörün devrilmiş olmasını gerekçe diye düşünerek) “özgürlüğü kazanmak” diye niteleyebiliyor! ??? Ben demiştim 1: Burada pek çok defa yazdım ve vurguladım: Din, mezhep ve ırk, milliyet kimliktir, bu açıdan yok edilemez; zaten insanların kimliğini niye yok edesiniz ki! Herkesin kimliği ise, kendine göre mukaddestir. Tam bu noktada demokrasi ve insan hakları devreye girer: Herkes, kendi kimliği dışındaki kimliklerin de kendisininki kadar mukaddes olduğunu kabul ettiği, kendi kimliğine istediği saygıyı öteki kimliklere de gösterdiği zaman sorun yoktur… Ne zaman ki, kimlikler, kendi içlerindeki birleştiricilik işlevini, öteki kimliklere karşı düşmanlığa, kin ve nefrete çevirirler, işte o zaman işler karışır… Mukaddes bir değer olan kimlikler uğruna, çatışmalar, savaşlar, cinayetler, kan ve gözyaşı ortalığa egemen olur. Bu nedenle din, mezhep ve ırk, milliyet kimliklerinin iç ya da dış siyasette kullanılması hem ülke hem de dünya barışı için çok tehlikelidir. Bu yüzden içte AKP iktidarının, dışta da ABD’nin, din, mezhep ve ırk, milliyet üzerinden siyaset yapması tehlikelidir, yanlıştır! ??? Ben demiştim 2: Burada defalarca yazdım, son kitabım “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı”nda da vurguladım: Bir siyasal düzeni, din olgusuna, dini dogmalara göre düzenlediğinizde, istediğiniz kadar buna “ılımlı”, “demokratik” ve benzeri ön sıfatlar ekleyin, o düzenin dogmatik radikalizm üretmesini ve hatta bizzat kendisinin böyle bir dogmatik radikalizme kaymasını önleyemezsiniz. ABD’nin hatası, “ılımlı İslam” kavramını, “radikal İslam”a karşı bir panzehir olarak sunmasıdır… Oysa “ılımlı İslam” “radikal İslam”ın panzehiri değil, tarlasıdır! Üstelik Türkiye gibi laik ve demokratik bir ülkede, “ılımlı” ya da “demokratik” adı altında da olsa, böyle bir yaklaşım, bütün demokratik ve laik değerlerin, hukuk devletinin altını oyar, Cumhuriyetin kan ve gözyaşı ile gerçekleştirilmiş bir Kurtuluş Savaşı üzerine inşa edilen uygarlık projesinin bütün kazanımlarını siler süpürür! İnsanlığı ve demokratik ülkeleri, Batı ülkelerini ve bu arada özellikle Türkiye’yi tehdit eden, “Arap Baharı” sloganını “Arap trajedisi”ne dönüştüren bu tehlikenin önlenmesi için iç ve dış bütün iktidar sahiplerinin din, mezhep ve ırk, milliyet kimliklerini siyasal manipülasyon aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeleri gerekir. ??? Türkçede iki atasözü vardır: “Bir musibet bin nasihatten iyidir.” “Her felaketten bir nimet doğar.” Pek umudum yok ama dilerim bu son trajedi, Türkiye’deki ve ABD’deki iktidar sahiplerine, izledikleri yanlış dinci, mezhepçi ve ırkçı, milliyetçi politikalardan vazgeçmeleri için bir düşünce fırsatı sunar… Ve, “Türkiye’nin sorunu” açısından da önümüzü daha iyi görmemize yardımcı olur! Özel kıyafetli iki personel kontuarlarda çalışmaya başladı THY’de türbanlı yeni dönem İstanbul Haber Servisi THY (Fotoğraf: Airporthaber.com) Havaş ortaklığıyla kurulan Turkish Ground Service (TGS) yeni bir dönem başlattı. Şirket aldığı bir kararla personelin yolcu kontuarlarında türbanla çalışmalarına izin verdi. THY’de henüz türbanlı çalışan olmasa da alt kuruluşu TGS’de resmen türban dönemi başlatılmış oldu. Bilindiği gibi, THY’nin yaz kılık kıyafet yönetmeliğinde bayanlar için “görev mahallinde saçlar tamamen kaç gün önce kontuarda yerini aldı. Bone üzerine türban takarak çalışmaya başlaaçık düzgün taranmış veya toplanmış yan iki TGS çalışanı, yolcuların da dikkaolacaktır” kısmı 26.11.2010 tarihli yazı tini çekti. Türban takma isteminin çalıile genelgeden kaldırılmıştı. Ünlü tekstil şanlardan geldiği belirtilirken, türbanlı safirması Sabri Özel’de dikilen özel kıyayısının önümüzdeki günlerde artabileceği fetleri giyen iki türbanlı TGS çalışanı birbildirildi. THY’den açıklama Türk Hava Yolları (THY) üst düzey yetkilisi konuyla ilgili yaptığı açıklamada TGS’nin THY ve Havaş tarafından ortak kurulan bir şirket olduğunu belirterek şunları söyledi: “Kılık kıyafet konusunda baskı yapmamız söz konusu olamaz. Liyakate sahip her elemanı çalıştırırız. Kıyafeti nedeniyle engelleme yapmayız. THY ve tüm iştiraklerinde kılık kıyafetle ilgili herhangi bir sorun yoktur. Kılık kıyafet şirketin sorunu değil kişisel tercihtir. Biz liyakatine şirkete bağlılıklarına bakarız. Yemen’de peçe ile, İran’da çarşafla çalışıyor. Çalışanların kıyafetleri ile uğraşma gibi şirket politikamız yok.” 9 çocuklu anne koca kurbanı ? DÜZCE (AA) Dibektaş köyünde yaşayan Cemal K. ile eşi Nadire K. arasındaki tartışma kavgaya dönüştü. Cemal K, av tüfeğiyle eşine ateş etti. 9 çocuk annesi kadın yaşamını yitirdi. Kaçan Cemal K’nin eşine şiddetten 2 kez ceza aldığı öğrenildi. Boşanmak istedi öldürüldü! ? İstanbul Haber Servisi Küçükçekmece’de çalışan Sevilay Tuzluca’nın (26) boşanma davası süren kocası Hıdır Tuzluca (34), dün kadının işyerine giderek içeridekilere kurşun yağdırdı. Sevilay Tuzluca yaşamını yitirdi 2 kişi de yaralandı. Yunuslar kaza yaptı: 1 şehit ? İSTANBUL (AA) Küçükçekmece’de polis Sinan Aras’ın kullandığı motosiklet metrobüs bariyerlerine çarptı. Arkadan gelen diğer yunus ekibi ise kaza yapan motora çarparak devrildi. Aras, öldü diğer 3 polis yaralandı. ‘Biz imamın yeşil ordusuyuz’ ? İstanbul Haber Servisi Turkish Ajan Hacker grubu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) internet sitesini hackledi. Saldırı; TGC’nin AA’nın şirket haberlerini ücret karşılığı haberleştirmesinin meslek ilkeleriyle bağdaşmadığını açıklamasının ardından yapılırken, bilgisayar korsanları siteye “Bizler kim miyiz: İmamın yeşil ordularından bir tanesi” yazdı. En kısa mesafe 140 TL olacak ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi yeni eğitimöğretim yılında uygulanacak servis ücretlerini belirledi. Buna göre, en kısa mesafe olan 01 kilometre arası için aylık 140 TL, en uzun mesafe olan 2325 km arası için 335 TL talep edilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle