16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 TÜSİAD: Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez Böyle demokrasi olmaz ? Ümit Boyner: Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hâkim olmasından ürküyoruz. Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kabul edilemez. Demokrasilerde işler böyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul edemeyiz. ŞEHRİBAN KIRAÇ Kurtuluş Yok Tek Başına... İnsan hakları, demokrasi, uygarlığın gelişiminin olmazları, yaşamın her alanına dönük toplumsal örgütlenmelerde, tek kutuplu dünyanın yükselen çarpık değerleri, kavram kargaşası içinde akıl almaz ölçeklerde geriye püskürtüldüğü içindir ki... Bilimsel teknolojik devrim çağına yakışmayan ikel, vahşi bir geriye gidiş, çöküş, öngörülemeyen kanlı hesaplaşmalarda ağır bedeller ödeniyor. Emekçilerin “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganı, sil baştan, özlemle, bir çığlık olarak boğazlara takılıp kalıyor. Amerika’nın yeni 11 Eylül’ü travması, Libya Büyükelçisi’nin ölümü, Arap Baharı yaşanmış ülkelerde radikal İslamcıların öfkesinin ABD’ye yönelmesinin şaşkınlığı üzerinden yapılan değerlendirmelerde, sorgulamalarda hâlâ “demokrasi götürme” amaç kavramı üzerinden söze giriliyor. Radikal İslami akımlar şemsiyesindeki öfkenin, özünde en yoksullar, en altta kalanlar, en ağır bedeller ödeyenler, çıkarları adına en örgütsüz, en bilinçsiz kalanlar... gerçeğinden, sanki belirleyici değil de ikinci bir etkenmiş gibi söz ediliyor. İki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçiş sürecinde, dünya ölçeğinde milyarlarca dünyalının nasıl bir hızla, ne ağır ölçeklerde yoksullaşıp yoksunlaşmakta, daha önce kullanabildiği eğitim, sağlık, çalışma, örgütlenme haklarında nasıl bir geriye püskürtülme süreci yaşamakta olduğu; hele de adil düzen, insanca paylaşımın ölçeklerinde, sınıfsal eksenini örgütlülüğünü tümden yitirmiş olarak, emek, sendikal haklarda sosyal damping sürecine girildiği yok varsayılıyor. ??? İdeolojiler, Marksist tehdit karşısında en azından zengin kuzey dünyası, gelişmiş kapitalist, demokratik düzenler içinde, evrensel insan hakları, hukuk devleti düzeni, sosyal devlet, sendikal haklar, toplumsal örgütlülüklerin katkıları ile kazanılmış haklar, piyasalar düzeni içinde tek kutuplu küreselleşme sürecinde hızla geriye alınırken, sistemin krizlerinin bedellerinin yoksul dünyaya kaydırılması insandan yana örgütlülük, evrensel denetimin iyileşmeyişi ile kaçınılmaz olarak gelişti. Günümüz yükselen değerlerinde hakların savunma aracı toplumsal, çıkarlar eksenli örgütlenmeleri yerine, gerçek özgürleşmeden saptırma, ayırımcılık eksenli “bireyin özgürleşmesi” kavramı kutsanacaktı. Elbette bireyin özgürleşmesi insan haklarının, uygarlığın, çağın simgesi. Ama şekil A’da görüldüğü üzere benim, sizin, bizim, en temel insan haklarımız, her türden alt kimliklerimizle insanca yaşayabilmemiz için, amaca, yaşam alanına yönelik olarak örgütlenebilmemiz, hep beraber olabilmemizin sihirli anahtarı, günümüzde pazarlanan, yükselen değerler değil. Milyarlarca dünyalının dini inanç olarak İslamda buluşmaları, daha küçük milyarlarla mezhepler çatısı altında bütünlük duygusunu yaşamaları, insanca yaşam koşullarına varabilmelerine yaramıyor. Bu kadar büyük sayılarla buluşurlarken, neden hep en altta, en yoksul, en çaresiz kaldıklarının sorgulanması gerekiyor. Tabii ki benzer sorgulamayı zengin kuzey dünyası içinde, insan hakları, demokrasi, sosyal devlet, sendikal haklar paylaşımında en ileri konuma gelmişlerken, krizlerle bağlantılı bu haklarını hızla kaybeden uygar, zengin dünyanının bireyleri de yapmak zorunda, noktasındalar. İşler sarpa sardıkça, zengin kuzey dünyası içindeki çok çarpıcı dışlama, ötekileştirme, ABD’de bile yüzde 99 olarak kaybeden tarafta olmanın hesaplaşması gündeme giriyor. Radikal İslami akımlar çoğu ülkede zengin kuzey dünyasının “böl yönet” stratejilerinde, kurdurulan, desteklenen, yandaş seçilen taraf olmuşlarken, sonrasında neden en yoksul, en aşağıda kalanlar, en çok bedel ödeyenler kitlesinin içinde kalan örgütler oldular? Tek bir soru daha; Irak’ta işgalde kaybedilenleri katlayan sayılarda ölümler, çatışmalar neden Müslümanlar arasında mezhepler, ırklar eksenli olarak bir kanlı hesaplaşmanın içinde oldu, aynı şiddet dozu ile devam ediyor? En çaresiz, en yoksul, en altta kalmamak adına çaresiz bir kaosta, ötekini yok etmek, İslam dini adına cennete gitmek için öldüren, ölen, intihar eylemcisi olmayı seçmek akıl işi mi, kör inanç işi mi, yoksa akıl tutulması mı? Yaptıklarımızı akıl süzgecinden geçirebilsek, haksız, çarpık düzenin ayakta kalmasının en etkin silahı, aracının, çağımızın vebasının alt kimliklerimizle ırklar, dinler, mezhepler ekseninde birbirimize kırdırılmamız olduğunu görebileceğiz. Kör inancın, öfkenin tuzağında bunu bile göremiyoruz. ABD kendi yarattığı canavarların bedelini en aza indirmek için, hızlı strateji değişikliklerini gündeme sokacaktır. Irak ve Afganistan’da ilk 11 Eylül’ünün travması olarak gündeme soktuğu, işgalle, terörü odağında ezmek, “demokrasi getirmek” süslü sloganında sorumlusu olduğu bataklıktan, arkasında bıraktıklarına aldırmadan çıkışı gibi... Açığa düşen Türkiye iktidarları ne yapacaklar? Bu ülkenin her ırk ve inançtan vatandaşları olarak tek başına kurtulamayacağımızın bilincini, örgütlülüğünü sil baştan nasıl, hangi değerlerle kazanacağız?.. Kötü haberler duymaya alışmak lazım TÜSİAD Yüksek İstişare Kon ? TÜSİAD YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu işadamlarının 2013’e nin dünya kamuoyunda açıkça görülmesinin sağlaseyi (YİK) Başkanı Erkut Yücadaha tedbirli hazırlanması gerektiğini önerdi ve “bundan nacağını umdukoğlu 2013 yılının 2012’den daha sonra cari açık, işsizlik konusunda iyi haberler larını kaydeden zayıf bir görünüm arz ettiğini beYücaoğlu, TÜlirterek Türkiye ekonomisinin bunbeklemiyoruz” dedi. SİAD’ın, topdan sonraki süreçte tatminkâr bir büyüme oranı yakalayamayacağını söyle yapısal tedbirler almaya devam etmemiz lumda olumlu beklentiler yaratan kurumsal di. Yücaoğlu “bundan sonra cari açık, iş gerekiyor” açıklamasını yaptı. Yücaoğlu, Suriye konusuna ilişkin ola kimliği ve birikimiyle sizlik konusunda iyi haberler beklemirak, Türkiye’nin en akıllı ve erdemli dış po bir anayasanın yapım yoruz” dedi. Yücaoğlu, makro ekonomik istikrarın ko litika duruşunun, Suriye’de artan bir iç sa sürecinde TBMM’nin runmasına da özen gösterilmesi gerektiğini vaşın veya bölgede çıkabilecek mezhep ça yanında olacağını belirterek “Düşen büyüme nedeniyle ka tışmasının tamamen dışında kalabilmek ol açıkladı. mu gelirlerinin azalacağı bu dönemde duğunu düşündüklerini söyledi. Teröre kamu harcamalarına dikkat edilmesi ve destek veren dış odakların, insan haklarıcari açığın kalıcı bir şekilde düşmesi için na aykırı eylemleri nasıl destekledikleri Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, “Uludere’de ne olduğunu anlamak, Afyon’daki patlamanın arka planını, sebeplerini öğrenmek, sorumlularını bilmek ister vatandaş. Susmak da istemez. Ne darbe dönemlerindeki gibi atanmışların ne de kendi oyuyla seçilenlerin onu susturmasını hiç istemez” diye konuştu. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de katıldığı TÜSİAD’ın 2012 İkinci Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına yeni anayasa çalışmaları ve Kürt sorunu damga vurdu. Boyner, uzun zamandır günlük gündemde terör eylemleri, bunların neden olduğu ölümler, bağrı yanan aileler ve ortak üzüntülerin olduğunu anlattı. Kamuoyu yoklamalarında yıllardan sonra terörün yeniden toplumun gündeminin ilk sırasına yükseldiğini kaydeden Boyner, “Toplum olarak bu şiddetin yarattığı sarsıntılar karşısında metin dursak da eylemlerin ve ölümlerin acısını hissediyoruz” dedi. Boyner’in konuşmasının satır başları şöyle: ? Buyurganlığın bir kez daha ülkemizdeki idare anlayışına hâkim olmasından ürküyoruz. Gene geçmişte tanık olduğumuz gibi siyasetçilerimizin söyleminin aşırı sertleşmesinden derin bir üzüntü duyuyoruz. ? Bizler vatandaşız. Devletimiz bizim için var. 21. yüzyılda, modern, gelişmiş bir toplumun bireyi devletle ilişkilerini haklar ve özTÜSİAD YİK’e Bülent Eczacıbaşı, Güler Sabancı, Cemil Çiçek, Mustafa Koç, Arzuhan Doğan Yalçındağ ve birçok işadamı katıldı. gürlükler üzerinden kurar. Olayları sorgular, haklarını arar; kendisine önemli olayların akabinde düzgün, şeffaf açıklamalar yapılmasını bekler. Ocaklara ateş düştüğünde bunda kimin sorumluluğu varsa öğrenmek, o sorumluların layık oldukları cezayı aldıklarından emin olmak ister. ? Vatandaşların taleplerinin sindirilmesi kaTBMM Başkanı Cemil Çiçek, “17 larına ilişkin olarak, “Dokunulmazlık bul edilemez. Sindirmek zorunda bırakıldığı, Ekim, hudut ötesi operasyonlara yetki Türkiye’de kan döken insanlarla kusessiz kalmaya zorlandığı takdirde ise devletle Toplantıya yeni anayasa damga vurdu veren tezkerenin yeniden gündeme ge caklaşmanın zırhı olamaz. Bir ülkede intoplum ilişkisi vatandaşlık kavramıyla taleceği bir zaman dilimi. Bölgedeki ge sanların, toplum kesimlerinin, meslek nımlanmıyor demektir. Demokrasilerde işler lişmeleri de dikkate aldığınızda, zan gruplarının devletinden talebi olabilir. Sabancı Center’da gerçekleşen TÜSİböyle yürümez, yürüyemez. Biz bunu kabul nediyorum bu tezkere bir yıl daha uza Uygulamalarını protesto edebilir ama AD’ın 2012 İkinci YİK toplantısında işadamedemeyiz. bunun yolu C4 patlayıcıya bağlamak tılmış olacak” dedi. larının da en önemli gündem maddesi yeni anayasa ? Bazı siyasetçilerin, işleri öldürmek olan TÜSİAD YİK toplantısında konuşan değildir. Bunu yaparsan yaptın, yapçalışmaları oldu. Yılın ikinci YİK toplantısına işadamPKK’lilerle kucaklaşmalarını kınıyoruz. KenÇiçek, yeni anayasada “temel hak ve mazsan fitili ateşlerim demek değildir. larının yoğun ilgi göstermediği de görüldü. dilerinden vatandaşlarımızın oylarıyla seözgürlükler” konusunda tartışılacak Böyle bir demokrasi anlayışı dünyada İşadamı Erdal Aksoy TBMM Başkanı Çiçek’e sorduğu soçilmiş milletvekilleri olarak PKK şiddetibir metni bu ayın sonuna kadar çı yok” açıklamasını yaptı. rularda Meclis Uzlaşma Kurulu’nun yeni bir anayasa yapma koni reddetmelerini, ona karşı tavır almalakarmaları gerektiğini söyledi. “Dört Çiçek, geçen günlerde anayasa çalışnusunda başarısız olma ihtimalini dile getirirken, TİSK Başkanı Tuğrını talep ediyoruz. siyasi partiyi bir noktada bu maları ile ilgili yaptığı açıklamalarla ilrul Kutadgobilig de referandum döneminde hükümetin kendilerin? Terörle mücadele yalnızca askeluşturabilirsek, zannediyorum gili olarak da “Türkiye’nin tartışırken den destek istediğini, ekonomik ve sosyal konseyin kurulacağını vaat ri boyuta indirgenmemeli. Kürt mebundan sonra daha hızlı bir ça yaptığı en büyük hata, düştüğü en büettiğini işadamları olarak bu desteği verdiklerini ancak aradan geçen 29 selesinde demokratik bir mutabakalışma dönemine girmiş ola yük tuzak konuyu değil konuşanı koayda bir kez bile bu konseyin toplanmadığını vurguladı. Sedat Aloğlu ise tın oluşturulmasından yanayız. Devcağız” diye konuştu. nuşmak. Tedbirlerin yanlışlığı, ekşu anda yürürlükteki anayasanın asker damgası olan bir anayasa olduğunu, letin meşru siyaset alanlarını her şeÇiçek, BDP’li milletvekille sikliği yerine magazin yönüne çekilibunun değişmesi gerektiğini belirterek yeni anayasa çalışmaları ile başkanye karşın daraltmamasını, 1990’larrinin PKK’lilerle kucaklaş yor. Tabii teklif sahibinin kişiliği de lık sistemi tartışmalarının aynı anda yapılmasının risklerine işaret etti. da başvurulan ve toplumumuza masının ardından başlayan konuşulabilir, konuşulmaz diye bir şey TÜSİAD, toplantıda yeni teşvik sistemini olumlu bulurken üyelerine yöağır maliyet ödeten yöntemlerden “dokunulmazlık” tartışma yok” yorumunu yaptı. nelik bir anket çalışması da başlattı. Özellikle 6. bölgeye yönelik çalışma önükaçınılmasını istiyoruz. müzdeki günlerde kamuoyuna tanıtılacak. Sınır ötesi tezkere bir yıl uzayabilir CASA’ya ihale yasağı BARKIN ŞIK TOKİ’den indirim ANKARA Türkiye’nin “Müşterek Nakliye Uçağı A400 M” projesinde de ortağı olduğu İspanyol EADS CASA taahhütlerini yerine getirmeyince, Türkiye’nin yasaklı listesine girdi. CASA “yedek parçayla ilgili olarak” yasak listesine alındı. CASA, Türkiye’de düşen uçakları ile biliniyor. Türkiye, CASA uçaklarını 2001’de tanımaya başladı. 2001’de arka arkaya iki CASA uçağı düştü, toplam 37 şehit verildi. İlk kaza Ocak 2001’de ya ? Türkiye gündemine adı hep tartışmalı olarak gelen CASA uçaklarının imalatçısı İspanyol EADS firmasına sonunda yasak geldi şandı. Türk Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı CASA CN235 tipi uçak Kayseri’de düştü, 3 kişi şehit oldu. İkinci olay 4 ay sonra gerçekleşti. Diyarbakır’dan havalanan, ‘bordo bereliler’in CASA CN235 tipi askeri nakliye uçağı, kalkıştan 25 dakika sonra Malatya’da düştü. 1 binbaşı, 3 yüzbaşı, 3 üsteğmen, 16 astsubay, 1 uzman çavuş, 10 er şehit oldu. CASA uçağında 34 şehit verilmesi Türkiye gündeminde aylarca tartışıldı. CASA CN235 uçaklarının alımını içeren Meltem1 projesinin ardından, bu uçakların “deniz karakol uçağı” olarak modifiye edilmesini içeren Meltem2 projesi başlatıldı. Uçak mühendislerinin ve Savunma Sanayi Denetleme Kurulu’nun “CASA CN235 uçakları deniz karakol uçağına çevrilirse sorun çıkar. İstenilen konfigürasyonu bu uçaklar kaldıramaz” uyarılarına karşın uçaklar alındı. 6 Eylül 2002’den bu yana projenin bitmesi bekleniyor. Meltem1 projesinde 147 milyon dolara alınan 9 adet CASA CN235 uçağının, deniz karakol uçağına dönüştürülmesi için başlatılan Meltem2 projesinin bedeli 390 milyon dolar olarak belirlendi. Ancak, maliyetin yarım milyar doların üzerine çıktığı öne sürülüyor. CASA uçaklarıyla ilgili bu gelişmeler yaşanırken, Milli Savunma Bakanlığı bu kez EADS CASA firmasını Türkiye’nin açtığı ihalelere girememesi için yasak listesine aldı. CASA firmasının “yedek parçayla” ilgili olarak yasaklandığı belirtildi. EADS CASA, Müşterek Nakliye Uçağı A400 M projesinde de Türkiye ile ortak. Ekonomi Servisi Ba şb ak an lık To pl u Konut İdaresi Ba şkanlığı, borcunu ödeyip tapusunu he men almak isteyen ko nut ve işyeri alıcıları için 2012’nin tek indi rim kampanyasını ba şlattı. 145 bin kişinin yararlanabileceği ka mpanyada, borçla rını peşin ödeyecek lere yüzde 20, 3 taks itte ödeyeceklere de yüzde 17 indirim ya pılacak. Başvurular 20 Eylül 19 Ekim aras ında yapılacak. İndirimden, satış ları 2010 sonuna ka dar yapılmış ve öd eme taksiti 2010 sonu na kadar başlamış, ödemeleri halen de vam edenler yararlana cak. Vadesi 12 aydan az kalanların yararla namayacağı indirim den ödemeleri düzenl i yapanlar yararlana cak. “TCSG Yaşam” denize indirildi İstanbul Haber Servisi Koç Topluluğu’nun gemi inşa sektöründe faaliyet gösteren şirketi RMK Marine’in Sahil Güvenlik Komutanlığı için inşa ettiği dört Sahil Güvenlik Arama Kurtarma Gemisi’nin 4’üncüsü “TCSG Yaşam” önceki gün denize indirildi. Türk özel sektör tarihindeki en büyük muharip gemi projesini üstlenen ilk tersane olan RMK Marine tarafından inşa edilen “TCSG Yaşam”ın denize iniş töreni, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Hasan Uşaklıoğlu ve Koç Holding Savunma Sanayii, Diğer Otomotiv ve Bilgi Grubu Başkanı Kudret Önen’in katılımıyla gerçekleşti. Önen, savunma sanayisinin geliştirilmesi için özel sektör ile yapılan işbirliğinin eko nomiye büyük katkı sağlayacağını belirterek “Serinin dördüncü ve son gemisi Yaşam’ı da denize indirmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi. Koç Topluluğu’na 1997’de katılarak RMK Marine adını alan firma, Tuzla’da; askeri gemiler başta olmak üzere ticari gemilerin ve süperyatların; tasarımı, inşası, entegrasyonu ve platformların idamesi konularında hizmet sunuyor. RMK Marine’nin inşa ettiği, 45 metrelik “Karia” ve Oyster marka 30 metrelik “Sarafin” süperyatlar Dünya Süperyat Ödülleri 2012’de “Jüri Özel Ödülü’nü aldılar. RMK Marine’in inşa ettiği “Nazenin V”de 2010’da “45 Metre Üstü En İyi Yelkenli Yat” kategorisinde Jüri Özel Ödülü’nü almıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle