15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 AKP’NİN ORTADOĞU POLİTİKALARI VURDU ‘ B İ Z T A Y Y İ P ’ İ N M İ S A F İ R İ Y İ Z ’ Sığınmacı Suriyelilerin omuzlarında, Mavi Marmara gemisinden anımsayacağımız İHH (İnsani Yardım Vakfı) tarafından gönderilmiş yardım kolileri... Hataylılar, sokaklarda özgür dolaşan Suriyelileri anlatıyor: Hırsızlık arttı. Sokakta rahat gezemez olduk. Otobüslere ‘Biz Tayyip’in misafiriyiz’ deyip parasız biniyorlar. Geçenlerde biri üzerime sigara attı. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Irak’la ticari ilişkiler zorda MUSTAFA ÇAKIR Afganistanlı, Pakistanlı, Libyalı, Çeçen, Katarlı, El Kaideci ne ararsanız Hatay’a aktı. Sanayi sitesinde herkesin gözü önünde bomba yapımı için çok sayıda boru kesiliyor Paralı asker gibiler IŞIK KANSU pımı bombalar bunlar” diyor. HATAY Yayladağı’nda tütün fabrikasını kapatmışlar. Birkaç yıl olmuş. Tütün ekilmiyor, makineler tıkırdamıyor, vardiya düdüğü ötmüyor. Eski tütün fabrikasına Suriye’den gelenleri koymuşlar. Sığınmacı desen sığınmacı değil, göçer desen göçer değil. Erkekleri yüzlerinde çember sakal, üstlerinde askeri kamuflaj elbisesi, kadınları baştan aşağı kara çarşaf ilçe sokaklarında... Dükkân tezgâhlarında mücahitler alınlarına taksınlar diye siyah bantlar... Yayladağı kampından Arapça bir anons yapılıyor. Olayları başından bu yana adım adım izlemiş olan Hatay muhabirimiz Mehmet Ali Solak, “Ekmeği fazla olanlar muhalif askerlere verilmek üzere kamp kapısına bıraksınlar” duyurusu yapıldığını söylüyor. Özgür Suriye Ordusu, Türkiye’de öylesine özgür ki, sanayi sitesinde el yapımı bomba bile yaptırıyor. Bu bilgiyi ilk CHP Yayladağı İlçe Başkanı Nevzat Gonca’dan duyuyoruz. “Azıcık barut, biraz çivi ile el ya Sanayide borular kesiliyor Doğrudan tanıklığı da Antakya Tabip Odası Başkanı Selim Matkap’tan dinliyoruz: “Sanayi sitesi içinde herkesin gözü önünde yuvarlak boru kesiyorlardı çok sayıda. ‘Bu ne iştir’ diye sordum. ‘Biz bunu Suriyeli muhalifler için yapıyoruz’ demezler mi... Antakyalıların Suriye’de akrabaları var. Burada yapılan boru bombalar onların ölümüne yol açıyor sonuçta...” Yayladağı’nda bir koca apartmanı Suriye Türkmen Kitlesi’ne ayırmışlar. Bir katı basın bürosu, diğer katı sağlık ocağı gibi çalışıyor. Az önce dışarıda büyük çoğunluğu Mavi Marmara gemisinden anımsayacağımız İHH (İnsani Yardım Vakfı) tarafından gönderilmiş yardım kolisini taşıdığını gördüğümüz doktor Muhammed Şeyh İbrahim karşılıyor bizi. Amerika’ya sığınan cemaatin düzenlediği “Türkçe Olimpiyatları”nın çantası hemen yama Dükkân tezgâhlarında mücahitler alınlarına taksınlar diye siyah bantlar... cındaydı. “Oğullarım için savaşıyorum” dedi. Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütüne yakın olduğunu söyledi. Kırık Türkçesiyle doğrudan bir sitemle girdi söze: “Türk poli Yabancı lejyonerler tikasını anlayamıyoruz biz. Sınırın öbür tarafında binlerce kişi var. Bazı çocukların sütü yoktur. İki kadın bomba yemiş ölmüşlerdir. Alınmıyorlar Türkiye’ye...” Anlıyoruz ki, Türk askeri sınır işini sıkı tutmaya başlamış, Türkiye geçişleri azaltmış. CHP Antakya İl Başkanı Servet Mullaoğlu, sınırın yol geçen hanı yapılmasını ve Apaydın kampının muhalif askeri güçlerin karargâhı haline getirildiğini kamuoyuna duyurmalarından sonra sınırın büyük ölçüde denetim altına alındığını söylüyor: “Türkiye, Suriye’deki muhalifleri adeta vakumladı. ‘Tayyip 500 dolar ve kalacak yer verecek’ diyen geçti sınırdan.” CHP Reyhanlı İlçe Başkanı Tamer Apiş, “Reyhanlı’da sınıra yakın üç köyde ne asker nöbet tutuyor, ne sınır güvenliği var” diyor. “Afganistanlı, Pakistanlı, Libyalı, Çeçen, Katarlı, El Kaideci ne ararsanız artık. Birtakım insanlar çıktı ortaya. Paralı lejyonerler gibiler. İlçede bankalara dolarlar aktarıldığı söyleniyor. Sınırı geçip Suriye’de çatışıyor, sonra geri dönüyorlar Türkiye’ye. İHH de, Reyhanlı’ya bir TIR dayadı, lojistik destek veriyor. Suriyeli muhalifler ayrıcalıklı sanki.” Bu ayrıcalık Hatay’daki devlet hastanelerinde de hissediliyor. Öncelik Suriyeli yaralı ve hastalara tanınıyor. Yazılı bir emir yok, ama sağlık personeli sözlü uyarılmış, “Bunları öne alın” diye. CHP Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, geçmişte Tabip Odası Başkanlığı yapmış. Meslektaşlarından öğrendiği bir olayı anlatıyor: “Sığınmacı insanlara hiçbir ülke böyle öncelikler tanımaz. Geçen ağustosta gerçekleşen Azaz saldırısı sonrası Suriye’den çok sayıda yaralı geldiği için Antakyalı üç kalp hastası yoğun bakıma alınamadığı için yaşamını yitirdi.” Hastaneler yetmemiş olmalı ki, Suriyeliler, yaralılarını tedavi etmek için Odabaşı Mahallesi’nde bir apartman kiralanmış, hastaneye çevrilmiş, savaşıp da yaralananlar oraya taşınır olmuş. BİR DOKUN BİN AH İŞİT Hataylının derdi çok atay’da Suriyeliler ile ilgili daha neler konuşulmuyor ki! Bir dokun, bin ah işit Hataylıdan: Hırsızlık arttı. Sokakta rahat gezemez olduk. Otobüslere ‘Biz Tayyip’in misafiriyiz’ deyip parasız biniyorlar. Geçenlerde biri üzerime sigara attı. Çalıntı araçlar sınıra getirilip Suriye tarafına savaş için geçiriliyor. Fuhuş aldı başını gitti. Vallahi de, billahi de huzurumuz kaçtı arkadaş. Köydeki ilkokullar cephanelik olarak kullanılıyor. Güvenlik güçleri hem görevlerini yapamadıkları için mutsuzlar, hem de Suriyeli muhaliflerin yasadışı işlerine göz yumuyorlar. Piyasaya sahte para, sahte kart sürülmeye başlandı. Alevilerin ise özelde daha baskın rahatsızlıkları var. Ehli Beyt Kültür ve Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Yeral, Washington Post muhabirinin hemen ardından kabul etti bizi. Dedi ki: “Dağdan gelen bağdakini kovmaya kalkıyor. ‘Sıra size geliyor’ diyorlar. ‘Villanızı, bağınızı, bahçenizi elinizden alacağız’ diyorlar. El Kaideciler, Talibancılar caddelerde dolaşıyor. Suriye İhvan’ın ruhani lideri Adnan el Arur, Arap televizyonlarına çıkıyor, parmağını ekrana sallayıp, ‘Bu kâfir, Nusayri, Alevi kâfirlerini kıyma makinelerinde kıyıp etlerini yiyeceğiz’. Böylesine fitnelerle doldurulmuş insanlar Antak Yayladağı’nda bir koca apartman, Suriye Türkmen Kitlesi’ne ayırmışlar. Bir katı basın bürosu, diğer katı sağlık ocağı gibi çalışıyor. ANKARA AKP’nin Ortadoğu politikaları Suriye’nin ardından Irak’la ticari ilişkileri de vurdu. Hükümetin, hakkında idam kararı verilen Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi’ye destek vermesi bu ülke ile ticari ilişkileri sora zoktu. Türkiye Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Nevaf Kılıç, Irak’la ticarette son birkaç aydır eskiye oranla düşme olduğuna dikkat çekti. Kılıç, Irak’ın Almanya’nın ardından 8.2 milyar dolarla en fazla ihracat yaptığımız ikinci ülke olduğunu vurguladı. Irak’ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Haşimi’nin istediği kadar Türkiye’de kalabileceği açıklamasının ardından Türk şirketlerinin ruhsatlarının “düzenleme ve denetim yapılması için ikinci bir emre kadar durdurulduğunu” açıklaması dikkat çekti. Mersin merkezli Türkiye Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği Başkanı Nevaf Kılıç, Irak Ticaret Bakanlığı’nın kararının Türkiye’nin Haşimi’ye verdiği destek ile bağlantılı olduğu yorumlarını şöyle değerlendirdi: “Doğru... Muhakkak siyasi bağlantısı var. Biz ticari ilişkilerin siyasetle zedelenmesini istemiyoruz. Ayrıca ticari ilişkiler oldu mu dostluk da artıyor. Irak bizim için önem arz eden bir ülke. Gelişen, önemli bir pazar. Her sektör için ciddi bir potansiyel var.” Kılıç, Irak’la ticarette son birkaç ay içerisinde eskiye göre azalma olduğuna da dikkat çekti. Türkiye’nin Irak’a ihracatının 8.2 milyar dolar olduğuna işaret eden Kılıç, “Irak, Türkiye’nin Almanya’nın ardından en fazla ihracat yaptığı ikinci ülke. Almanya 13.8 milyar dolar ile ilk sırada. Onun arkasından Irak geliyor. Buna karşın Almanya’dan ithalatımız da fazla. Oysa Irak’tan ihtalatımız olmadığı için nakit, sıcak para geliyor” dedi. Siyasi ilişkilerin ticarete yansımasını istemediklerini belirten Kılıç, Irak’ın Türkiye’nin “en büyük ticaret partneri” olduğunu söyledi. “Irak bizim için çok önemli” diyen Kılıç, bir an önce siyasi ilişkilerin düzelmesini temenni ettiklerini vurguladı. Kılıç, ülkedeki müteahhitlik hizmetlerini Türkler yapmasa başka ülkelerin yapacağını, oysa Türkiye’nin bu pastadan daha fazla pay almasını istediklerini belirtti. Irak’la, inşaat, gıda, mobilya, sağlık sektörü alanlarında ticaret yaptıklarına dikkat çeken Kılıç, “Güvenlik nedeniyle eskiden Türk müteahhitlerimiz kuzeyden aşağıya inemiyorlardı. Güvenliğin sağlanması ile birlikte müteahhitlerimiz tüm Irak içerisinde projeler almaya başladılar” dedi. H BATAN GEMİ Kazadan kurtulanlar Suriye’ye yollandı ya’da devlet erkânı tarafından misafir ediliyor.” Basın abarttı! Hatay’da, AKP iktidarının güdümlü Suriye politikası yüzünden yaşanan gerginlikleri görmezden gelmek isteyen herhalde yalnızca iki kişi var. Biri, Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, diğeri de Hatay Esnaf Odası Başkanı A. Kadir Teksöz. Vali Lekesiz, randevu istemimizi “yoğunluk” nedeniyle reddettiği için kendisinin görüşlerini yansıtma olanağı bulamadık. Esnaf Odası Başkanı Teksöz ise, ulusal basını suçladı büyük ölçüde: “Olaylar aşırı şekilde abartıldı. Komşu ülke insanları ile akrabalıklarımız var. Onların sıkıntıları karşısında ticaretin geri gittiğinden, ekonominin daraldığından bahsetmek doğru olur mu hiç... Hatay bitmedi. Yalnızca Suriye’ye bağlı değil ki ekonomimiz. Günde 50 bin çift ayakkabı üretmede Türkiye birincisiyiz. Türkiye’deki zeytinyağının yüzde 25’ini biz üretiyoruz. Bugün mobilya sipariş etseniz, yoğunluktan üç ay sonraya gün alabilirsiniz ancak.” İhracat üretim durdu ğreniyoruz ki, Suriye’de gerginlikten önce bu ülkede yatırım yapan bir tekstil firması fabrikasını kapatmış, bir mobilya şirketi ise batmış! Yerel Özyurt gazetesinin 11 Eylül sayısında attığı “Suriye faturasının bedeli ağır” başlıklı manşeti, durumu çok iyi özetliyor aslında: “2010 yılında komşu ülke Suriye ile 2.5 milyar doları zorlayan dış ticaret hacmimiz, 2011 yılında önce 1.6 milyara ve nihayetinde 2012 yılının ilk 8 ayında 335 milyon dolara indi. Sınır ticareti kapsamında Antakya kent merkezini canlandıran manzaralar ise tarihe karıştı.” Ö Suriye’den gelen erkekler yüzlerinde çember sakal, üstlerinde askeri kamuflaj elbisesi ile sokaklarda. Hatay Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı Gülay Gül, Suriye’ye vizenin kalkması ile gerek turizm açısından, gerekse karşılıklı ticaret açısından oluşan çok geniş talebin, dolayısıyla kalkınma atağının bir anda durduğundan söz etti. İhracatın en önemli ayağı olan nakliyeciliğin, Ortadoğu’ya açılan Suriye kapısının kapanması ile sekteye uğradığını ifade etti. Nakliyecilerin Suriye’de yağmalandığını, araçlarının yakıldığını anlattı. İhracatçı, üretici; başta sebzemeyve olmak üzere hiçbir ürününü dışarı gönderemez olmuş. Ortadoğu pazarı elden kaymış gitmiş. Gerginlik öncesi bol luk nedeniyle yeni yatırım için alınan kredilerin dönem faizleri gelmiş. Ödenemez olmuş. Gelsin konkordatolar, iflaslar... Özetle sıfır sorun politikası, gerçek hayatta sıfırı tüketmiş... Kendine özgü bir kardeşlik bağı kurmuş olan Hataylıların, Katolik kilisesi papazı Dominico Bertogli’den tutun, sınırdaki köylüye değin tek dilekleri var: “Savaş olmasın. İstemiyoruz.” Kızgınlığı, bağırması, çağırması her nedense günden güne artan Recep Tayyip Erdoğan’ın kulakları çınlar mı? Bugün çınlamazsa, yarın çınlayacaktır mutlaka. Halktan yükselen sesi bastırmak öyle kolay değil. ŞANLIURFA (AA) İzmir’in Menderes ilçesinde kaçakları taşıyan teknenin batması sonucu ölenlerin cenazeleri ile sağ kurtulanlar Akçakale Gümrük Kapısı’ndan ülkelerine gönderildi. Ölenlerin yakınlarından birinin akrabası olduğunu ve Haseki kentinde yaşadığını belirten Hüseyin Kurdi, “Kazada ölenler Suriye’de yaşanan sıkıntılar nedeniyle daha güvenli bir ülkeye gitmek istiyordu ancak bu gerçekleşmedi” dedi. İzmir Valiliği’nce kiralanan soğutma sistemli TIR’la dün yola çıkarılan cenazeler, öğle saatlerinde Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine ulaştı. Olaydan sağ kurtulan ve otobüsle Akçakale’ye gönderilen 27 kişi ile yakınlarının Akçakale Gümrük Kapısı’nda pasaport kontrolü yapıldı. İşlemlerin tamamlanmasının ardından Suriyelileri taşıyan otobüs ve cenazelerin bulunduğu TIR, Akçakale Kaymakamı Eyüp Fırat, Belediye Başkanı Abdülhakim Ayhan ve gümrük yetkililerinin nezaretinde tellabyat mıntıka müdürlüğüne teslim edildi. Kaymakam Fırat, dönüşte gazetecilerin sorusu üzerine, 61 cenazeyi Suriyeli yetkililere teslim ettiklerini, konuyla ilgili açıklamanın daha sonra yapılacağını kaydetti. İzmir Menderes açıklarında 6 Eylül’de meydana gelen kazada, aralarında bebek, çocuk ve kadınların bulunduğu 63 kişi yaşamını yitirmiş, 49 kişi sağ kurtarılmıştı. Kazada hayatını kaybeden 3 kişinin cenazeleri daha önce yakınları tarafından alınmıştı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle