19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 ? 69. Venedik Film Festivali’nde Xavier Giannoli, Ulrich Seidl ve Kiril Serebrennikov gibi yönetmenler ‘öfke’ kavramının bambaşka dışavurumlarını değişik yaklaşımlarla ele alıyor. Prof. Dr. Oğuz Öcal’a göre Dünya Mirası Listesi ‘Süperstar’ ‘Girmek zor, çıkmak kolay’ ? UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Öcal, “UNESCO’nun bir mirası listeye alması için belli kriterleri var; bu kriterlere uyulmazsa olumsuzluklar yaşanabilir”dedi. KONYA (AA) UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Oğuz Öcal, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan 11 somut mirasımızla ilgili çeşitli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin 11 somut, 9 soyut mirasıyla UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yerini aldığını belirten Öcal, “UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde bulunan 11 somut mirasımızla ilgili iyileştirme raporlarını gelecek toplantıda mutlaka Dünya Kültür Mirası Komitesi’ne sunmamız lazım. Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmek zor ama çıkmak çok kolay” dedi. UNESCO ile çalışılması nedeniyle komitenin önemli yaptırımlarının olduğunu ve onun koyduğu kurallara riayet edilmesi gerektiğini anlatan Öcal, “UNESCO’nun, bir mirası listeye alması için belli kriterleri var. Eğer bu kriterlere uyulmazsa olumsuzluklar yaşanabilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile komisyonumuz gerekli çalışmaları yapıyor. Listedeki yerlerin ilgililerine de çok sorumluk düşüyor” şeklinde konuştu. Temmuz ayında Rusya’da yapılan toplantıda Çatalhöyük Neolitik Kenti’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındığını anımsatan Öcal, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Burasıyla ilgili ödevlerimiz var. Çatalhöyük’ün listeden çıkmaması için öncelikli olarak alan yönetiminin yapılması lazım. Alanın korunması ve bunda kullanılacak finans kaynaklarının net bir şekilde belirlenmesi lazım. Oluşacak olumsuzluklarla Tehlike Altındaki Miras Listesi’ne girmesi söz konusu. Ertesi yıl yine bir şey yapılmazsa çıkarılan miraslar arasına girebilir.” ‘Öfke’nin farklı yüzleri perdede MEHMET BASUTÇU Sinema Dergisinin Eylül Sayısı Yayımlandı Altyazı’dan Erksan’a saygıyla Kültür Servisi Altyazı aylık sinema dergisi, eylül sayısında, geçen ay kaybettiğimiz usta yönetmen Metin Erksan anısına geniş bir inceleme sunuyor. Türkiye sinemasının en ayrıksı ismi olarak tanınmasını sağlayan başyapıtlarından sinema ve hayat görüşüne, ideolojik kavgalarından sansürle mücadelesine uzanan, kapsamlı bir Metin Erksan portresi. Yeşim Ustaoğlu, Venedik Film Festivali’ndeki gösteriminin ardından eylül ayında vizyona girecek son filmi Araf’ı, Çiğdem Vitrinel geçtiğimiz yıl Altın Portakal’da kendisine ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü kazandıran ilk uzun metrajı Geriye Kalan’ı ve Reis Çelik de Berlin’den ödülle dönen filmi Lal Gece’yi Altyazı’ya anlattı. Film eleştirileri ve röportajların yanı sıra bu sayıda gösterimdeki filmler ve bu ay Adana Altın Koza’da öne çıkan filmleri bulmak mümkün. Pera Film’den Yedi Belgesellik Bir Seçki Filmlerdeki köy enstitüleri Kültür Servisi Pera Film, 6 Eylül 25 Ekim tarihleri arasında, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde sergilenen “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyetin Köy Enstitüleri” sergisi kapsamında yedi belgeselden oluşan bir seçki sunuyor. Programda Ahmet Soner’in hazırladığı Gölköy Enstitüsü, Akpınar Köy Enstitüsü, Beşikdüzü Köy Enstitüsü, Düziçi Köy Enstitüsü, Arifiye Köy Enstitüsü belgeselleri ile Prof. Oğuz Makal’ın hazırladığı “Eğitim Tarihinin Sessiz Kahramanları: Eğitmenler ve Ülkeyi Kucaklayan Adam: Tonguç” adlı iki filmi gösterilecek. İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı işbirliğiyle hazırlanan, küratörlüğünü Ekrem Işın’ın yaptığı, “Düşünen Tohum Konuşan Toprak: Cumhuriyet’in Köy Enstitüleri 19401954” sergisi, arşiv belgeleri, fotoğraflar, kişisel eşyalar ve tanıklıklarla önemli bir döneme ışık tutuyor. Sergi, 27 Ekim’e kadar devam ediyor. VENEDİK Öfkelenmek için o kadar çok neden var ki! Yerel patlamaların yayılarak bölgeselleştiği, toplu başkaldırılara dönüşerek küreselleştiği, sonra da ustalıkla manipüle edildiği sürecin başlarında değiliz artık. 95 yaşındaki Stéphane Hessel’in, Türkçe dahil 35 dile çevrilen, 5 milyondan fazla satan “Öfkelenin!” (İndignezvous!) adlı manifesto kitapçığı iki yaşını doldurmak üzere... “Öfke”, belki de zamanaşımına uğrayarak her şeyi çabuk tüketen dünyamızda giderek kanıksanan, sıradanlaşan bir ruh hali olmaya başladı bile. Konuları ve insanları kolayca harcayan, durmaFransız yönetmen dan gündem deGiannoli, Altın Aslan adayı ğiştiren, rekbir neden ollam peşinde ‘Süperstar’da, öfkesi farklı bir Martin maksızın, koşan medya herkesin taKazanski tipi yaratmış. Seidl, ‘cennet’ da sıkılmadı ünlü üçlemesinin ikincisi ‘İnanç’ta, iç öfkelerin nıdığı mı bu öfke bir insan kavramınbireysel düzeydeki dışavurumlarını olarak budan? Birbiriluverir kenişlemeyi sürdürüyor. Serebennikov; ne benzeyen dini. İmza ‘İhanet’te, öfkeli iki genç insanın sıradan öfkeisteyenleröyküsünü sinemasal tatlar leri satmak zorden, birlikte laşınca, TV ya da fotoğraf çektirdamıtarak anlatıyor. internet ağında at meye koşanlardan koşturanlar, “yeni öfkurtulmak için metkeler” aramaya başlamadıroya binemez olur... lar mı? Günlük küçük mutluluklarla yetinen, sıradan bir işte, sıradan Yeni bir peygamber! insanlarla çalışan atölye şefi Toplumsal sorunsalları deşMartin, bütün bunların başına meyi seven genç Fransız yönetneden geldiğini anlamamakta men Xavier Giannoli (1972), ve en önemlisi ünlü olmak isteAltın Aslan adayı memektedir. Para pulda da yok“Süperstar”da bu noktadan yotur gözü. Özgür olmak, sokakta rala çıkarak, öfkesi farklı bir hatça yürümek, bir bölümü hafif Martin Kazanski tipi yaratmış. engelli çalışma arkadaşlarıyla birOrta kuşak Fransız oyuncular likte dertsiz, insanca bir yaşam arasında son yıllarda sivrilen sürmektir dileği... Bu kadarı da olKad Merad’ın saf kırılganlığımaz, dedirtecek kadar hırstan arınnı inandırıcı kıldığı, bugünün mış, doğal, has bir insan tipidir. “Niteliksiz Adam” tiplemesi Tam da medyanın aradığı yeni öfMartin Kazanski, bir sabah, hiçkenin temsilcisidir. düzeyde farklı dışavurumlarını, kendine özgü o soğuk ve kışkırtıcı sinema diliyle işlemeyi sürdürüyor. “Cennet” üçlemesinin ilkini Cannes’da izlemiştik. İkincisi “Cennet: İnanç”, dinsel dogmaların pençesindeki insanoğlunun zavallılığını, tüm çiğliğiyle gözler önüne seriyor. Seidl, orta yaşlı, köktenci , Katolik kadın kahramanın, İsa aşkına kendini nasıl cezalandırdığını, suçluluk duygusu içinde nasıl mutsuz ve hastalıklı bir yaşam sürdüğünü üzerine basa basa anlatıyor. Sıradan bir köktendinci olan Avusturyalı hanımın, kaza sonucu tekerlekli sandalyeye mah‘İhanet’ kum olan kocasının dini bütün Müslüman bir Arap göçmen olduğunu Medya ve da eklersek, Seidl’ın sinemasını sevenlerin, zıt öfkelerle onulkalabalıklar... maz çıkmazların filmi olan Gazeteciler, özellikle de popüler “Cennet: İnanç”ı neden bu kaprogramlarına yeni soluklar aradar keyifle izlediklerini anlayan televizyon kanalları peşine mak kolaylaşır... düşer. İdeallerinden adım adım uzaklaşmanın iç çelişkilerini yaşaSıradanın sıra dışı yan hırslı gazeteciyi başarıyla yoöyküsü rumlayan Cécile de France’ın deBambaşka bir sinemasal keyif, diği gibi, çok farklı bir yaratık, bir sadece kıskançlıkları nedeniyle tür haberci, belki de yeni bir peyöfkeli iki genç insanın öyküsünü gamberdir Martin Kazanski! incelikli sinemasal tatlar damıtaBir yanda medyanın ikiyüzlülürak anlatmayı başaran genç Rus ğü, öte yanda bugün kendisini deyönetmen Kiril Serebrennilice alkışlayan, ertesi gün de yuhakov’un (1969) “İzmena” (İhalayan salaklar kalabalığının kahrenet) adlı yapıtını izlerken doldudici gerçeği karşısında dayanamaruyor içimizi. Kahramanlarının yarak, canlı yayında uzun bir çığadı bile olmayan, o kadın, bu erlık atar Martin. Binlerce insan sokek, onun karısı, öbürünün kocası kakta onu taklit eder bağır bağır... Sıradanlıklarını ve ezilmişlikleriolarak tanıdığımız bu insanların, ni sahiplenmeye mi başlamışlarzaman ve mekândan arınmış sıradır yoksa? Ne yazık ki bilinçli dan kıskançlıklarının sıra dışı öybir öfke değildir onlarınki; taklitküsünü bir sinema dersine dönüştir, uçucudur... türen Serebrennikov, yedinci sanatın nasıl tüm sanatların bileşkeSoğuk ve kışkırtıcı... si olan farklı, zengin bir sanat daAvusturyalı Ulrich Seidl lı olabildiğini gösteren bir mizan(1952) da iç öfkelerin bireysel sen ustası.... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle