25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2012 SALI 6 HABERLER Çukurca’da Geçimli Karakolu’na düzenlenen saldırıda şehit olan 6 askerden 3’ü toprağa verildi Şehitlere gözyaşı ve ağıt YİYECEK SIKINTISI BAŞLADI, GÖÇLER SÜRÜYOR Damardan Kürt Meselesi Etnik Temelde Çözüm?! Kürt meselesine çözüm olarak, Kürt tarafının masaya koyduğu öneri, özerk bir yapıdan tutun federasyona ve ayrılığa kadar uzanıyor. İtiraz var mı? Yok. Kürt tarafının çözüm önerisi; dinamizmini, şüphesiz ki Kuzey Irak’taki Kürt devletinden ve ABD ve Batı’nın Kürdistan’ı devletleştirme politikasından alıyor. Buna bir itiraz var mı, yok. PKK bugünkü gücünü esas olarak bu ortamdan almaktadır. Suriye ve İran’a karşı NATO’nun yıkıcı politikaları da diğer açıdan, Kürdistan’ı devletleştirme politikasına büyük yarar sağlıyor... sanırım bu görünen gerçeğe de itiraz yok. Şimdi “bizim taraf”tan itirazların yükseleceğini bildiğim görüşümü açıklayayım: Kürtlerin örneğin Irak’ta adıyla sanıyla bir Kürt devleti kurmalarına karşı değilim. Bu zaten olmuş bir şeydir. Bir geç uluslaşma, bölgede hegemonik çıkarların savunulması etkin sürecinde yaşanmıştır. Kürtler Irak’ta zaten özel bir duruma (savaşarak) sahip olmuşlardı. 1993 ve 2003 Irak’ı yıkma savaşı, Kürtlerin bu ülkedeki ayrıcalıklarını federatif veya özerk Kürt bölgesi biçimine dönüştürdü. Aslında orada adı henüz açıklanmamış tam bir Kürt devleti bulunuyor... Suriye’de Kürt varlığı azdır, sayısal ve bölgesel olarak. Davutoğlu’nun bu konudaki açıklaması doğrudur. Bu sayfada “Jane’s Islamic Affairs Analyst March 2012, jiaa.janes.com”dan alıp yayımladığım harita da bunu gösteriyor. İran’ı bir kenara bırakalım ve ülkemize dönelim... Yedi bölge yasaklandı MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Hakkâri’nin Şemdinli ilçesindeki çatışmalar 23 Temmuz’dan bu yana sürerken, giriş çıkışların yasak olduğu bölgede yiyecek sıkıntısı başladığı, Şemdinli’ye göç eden köylülerin sayısının bini geçtiği ifade edildi. Hakkâri Valiliği’nden yapılan açıklamada, Temmuz 6 Ekim 2012 tarihleri arasında İkiyaka bölgesi, Şırnak/Beytüşşebap doğusu ve Hakkâri/il merkez bölgesiAltındağlar, Buzuldağı bölgesi, Rejgardağı –Alandüz bölgesi, Balkaya bölgesi, Karadağ bölgesi ve ÇağlayanPirinçeken bölgesine girişlerin yasaklandığı açıklandı.Derecik yolu üzerindeki 3040 kilometrelik alanda Kobra helikopterler, uzun menzilli obüs ve havan toplarıyla teröristlerin kullandığı güzergâhlar bombalanıyor. Bölgede 10 köy ve 40’tan fazla mezrada yiyecek sıkıntısı başladığı, Rüzgârlı, Güzelkaya, Zorgeçit, Moşe, Beyteran ve Tuva köylerinden kabalalık bir köylü grubunun hiçbir şey alamadan köylerini terk ettikleri belirtildi. Şemdinli’de yakınlarının yanına yerleşen köylülerin sayısının bini bulduğu, her aileye maddi yardım yapıldığı kaydedildi. ‘Başbakan’a söyle onları bitirsin’ MALATYA: Uzman Çavuş Ahmet Kurak için Malatya Yeşiltepe Şehir Mezarlığı camisindeki törene şehidin ailesi ve yakınlarının yanı sıra Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Malatya Valisi Ulvi Saran, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Servet Yörük, milletvekilleri ve yurttaşlar katıldı. Cenaze namazı öncesinde şehidin kız kardeşleri Elif ve Zeynep Kurak tabuta sarılarak gözyaşı döktüler. Şehit annesi Meryem Kurak, Bakan Yılmaz’a “Başbakan’a söyle onları bitirsin” dedi. Kurak’ın cenazesi şehitlikte toprağa verildi. PKK’den tehdit gibi açıklama Terör örgütü PKK’nin Dış İlişkiler Sözcüsü Ahmet Deniz ise birkaç gün içinde PKK’lilerin ilçelerde kaymakamlık, askeri birimler, Emniyet birimleri ve kamu kuruluşlarını ele geçirmeye çalışacaklarını, bazı ilçelerde yönetimi ele alacaklarını ileri sürdü. Öte yandan, Şırnak’ın Beytülşebap ilçesindeki Kato Dağı eteklerindeki askeri üs bölgelerine önceki gece ateş açıldı. Askerlerin de karşılık vermesiyle çıkan çatışma yaklaşık 20 dakika sürdü. ÇORUM: Terhisine 2 ay kala şehit olan jandarma er Burak Mevlüt Tütüncüoğlu için Çorum’un Alaca ilçesinde tören düzenlendi. Anne Handan Duygun’un “Bizi öldürmedikten sonra bu vatanın evladı kurumaz. Daha bin tane daha doğuracağım. Evladımı yetiştirip oraya yollayacağım. Kökünü kurutacağız onların. Benim yavrum şehit, bak bir damla gözyaşı dökmüyorum. Aç gözünü, Buraklar ölmez. Bak dimdik ayaktayım” sözleri yürekleri dağladı. Şehidin eşi Hülya Tütüncüoğlu sinir krizi geçirken, 1.5 yaşındaki oğlu Ömür de her şeyden habersiz yakınlarının kucağında babasının cenazesine katıldı. Şehidin eniştesi Kadir Demirtaş, Amasya Tugay Komutanı Tümgeneral Mehmet Akyürek’e “Burada yatanı kim geri getirecek?” di ‘Dimdik ayaktayım’ ye bağırdığını komutan “Gelmeyecek onlar. Onlar orada olduğu için sen burada yaşıyorsun” diye cevap verdi. Şehidin cenazesi aile kabristanında toprağa verildi. ZONGULDAK: Şehit er Metin Çevik için Çaycuma’ya bağlı Ormanlı beldesinde düzenlenen törene ailesi, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, askeri ve mülki yetkililer katıldı. Babası Recep, annesi Şehriban, kız kardeşleri Cansel (15) ve Emine Çevik, şehidin tabutuna sarılarak fotoğrafını öptü. 11 ya şındaki Emine ağabeyinin tabutunun başından bir an bile ayrılmadı. ‘Oğlum kahramanca savaşmış’ Şehidi binlerce kişi uğurladı ANKARA: Şehit Jandarma Uzman Çavuş Kamil Çelikkaya’nın Ankara’daki evinde yas var. Şehidin babası Ahmet Çelikkaya, “Oğlum bulunduğu kulübenin hainlerin eline geçmemesi için kahramanca karşı koymuş, sonuna kadar savaşmış. Ancak hainler bu sefer el bombaları ve roketatarlarla saldırmışlar” dedi. Bu arada şehidin eşi Elif ise iki kez baygınlık geçirdi. Fotoğraf: SELAHATTİN GÖKATALAY Yurt Haberleri Servisi Hakkâri’nin Çukurca ilçesindeki Geçimli Karakolu’na düzenlenen saldırıda şehit olan 6 askerden 3’ü dün ağıtlar ve gözyaşlarıyla son yolculuklarına uğurlandı. Diğer üç askerin ise yapılacak DNA testinin ardından kimlikleri belirlenince memleketlerine gönderileceği bildirildi. Şehit 6 askerin cenazesi, dün Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı Komutanlığı’nda basına kapalı olarak düzenlenen törenin ardından memleketlerine gönderildi. Şehit Jandarma Uzman Çavuş Ahmet Kurak, jandarma erler Burak Mevlüt Tütüncüoğlu ve Metin Çevik dün toğrağa verilirken, Kırşehirli Jandarma Uzman Çavuş Kamil Çelikkaya, Ordulu jandarma er Hakan Oktay ve Diyarbakırlı jandarma er Yaşar Karadağ’ın cenazeleri otopsileri yapılmak üzere Ankara’ya gönderildi. Aynı nöbet külübesinde şehit düşen 3 askerin cenazelerinin belirlenmesi için ailelerden DNA örnekleri alındı. Çatışmada şehit olan geçici köy korucuları Ferik Çiftçi ve Cabbar Duman’ın cenazeleri ise önceki gün düzenlenen törenin ardından Geçimli köy mezarlığına ağıtlarla defnedildi. ‘TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VURGULANMADI’ Gül: Şemdinli’de psikolojik plan bozuldu İstanbul Haber Servisi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Şemdinli’de bölücü terör örgütünün psikolojik bir durum yaratmak istediğini belirterek “Bu durum güvenlik güçlerimizin fedakârca çabasıyla kırıldı. Terör örgütü Suriye’de olduğu gibi psikolojik, ona benzer bazı şeyler yapmak istedi” dedi. Gül, Türkiye’nin büyük resme bakması gerektiğini belirterek “Suriye yakılıyor ve yıkılıyor. Komşularımızı böyle görmek istemezdik” dedi. Gül, şehit aileleriyle konuşmakta zorlandığını söyledi. Bakan Yılmaz: Terörle mücadele çok iyi gidiyor Yurt Haberleri Servisi Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Türkiye’nin terörle mücadelede zerre kadar taviz vermeyeceğini söyleyerek “Hem hükümetimiz, hem Silahlı Kuvvetlerimiz hem de Emniyet güçlerimiz tarihinde olmadığı kadar güç birliği ve diyalog içinde. Bu güç birliği ve diyalogla terör örgütlerinin ifadesiyle 30 yıldır vermediği kayıpları vermiştir. Mücadele çok iyi gidiyor” dedi. Yılmaz, teröre başvuranların bu yolda alacakları hiçbir mesafe olmadığını söyledi. Barzani, Hakkâri’deki saldırıyı kınadı Haber Merkezi Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, Şemdinli ve sınır kesiminde 15 gündür devam eden çatışmalar nedeniyle danışmanı Umed Sebah aracılığıyla açıklama yaptı. Barzani’nin PKK’nin Şemdinli saldırısını kınadığını ve barış görüşmelerine başlanması amacıyla ateşkes kararı alması çağrısında bulunduğu ifade edildi. Barzani, “Kavga ve ölüm, sorunları arttırır. Çözüm için iki tarafın ateşkes kararı alarak bir an önce kavgaya son vermesini umuyoruz” dedi. Çatışmalar dış basında LONDRA (ANKA) Güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK arasındaki çatışmaların yoğunlaşmasına yönelik haberler Batı basınında da yer aldı. Çatışmaların Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin hâkimiyet sağlamaya başlamasıyla eşzamana denk geldiğine işaret edildi. İFinancial Times, “Çatışmalar, Türk yetkililerinin Suriye’nin kuzeyinde nüfusunun çoğu Kürt olan bölgelerinde kötüleşen güvenlik durumuna ilişkin kaygıyı dile getirmeyi sürdürdüğü bir dönemde meydana geldi” diye yazdı. Haberde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Erbil ziyaretine de yer verildi. Bölgesel Kuzey Irak Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile yapılan görüşmelere ilişkin ortak açıklamada, iki tarafın “Suriye’nin süren toprak bütünlüğüne saygı gösterme yönünde mutabakata varılmasından söz edilmediğine” dikkat çekilerek bu durum Barzani’nin, Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt bölgesinin oluşmasına karşı çıkmayabileceğinin işareti olarak yorumlandı. İngiliz gazetelerinden Telegraph da, “Türkiye, Kürt isyancılara yönelik operasyonlara hız verdi” başlığını kullandığı haberinde terör örgütü lideri Murat Karayılan’ın, “PKK’nin taktik değişikliğine gittiğini, vurkaç saldırılar yerine PKK’li savaşçıların artık kalıcı mevki oluşturmak amacıyla Şemdinli’de konuşlanmış kalacakları” yönündeki açıklamalarına işaret etti. Arşivden işkence çıktı Genelkurmay’ın mahkemeye gönderdiği belgede Diyarbakır Cezaevi’ndeki insan pisliği ve fare yedirme, idrar içirme, dayak gibi işkenceler ayrıntılarıyla anlatılıyor ABİDİN YAĞMUR MERSİN Genelkurmay Başkanlığı’nın, 12 Eylül darbecilerinin yargılandığı Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği belgeler arasında, yakınları cezaevlerinde olan yurttaşların yaşanan işkenceyi anlattıkları dilekçeleri de yer aldı. Mahkemeye gönderilen 1984 tarihli bir dilekçede, Diyarbakır Cezaevi’nde yapılan insan pisliği ve ölü fare yedirme, idrar içirme, dayak gibi işkenceler ayrıntılarıyla anlatılıyor. Devrimci 78’liler, Genelkurmay Başkanlığı tarafından mahkemeye gönderilen 6 bin 500 sayfalık belgeleri inceliyor ve dönemin sorumlularını, işkencecilerini isim isim açıklamaya hazırlanıyor. 78’lile incelemelerinde, işkence suçuyla ilgili çok sayıda dilekçeye ve isme ulaştı. O belgelerden biri de en ağır işkencelerin yapıldığı Diyarbakır Cezaevi’yle ilgili. Genelkurmay arşivinden mahkemeye gönderilen 24 Ocak 1984 tarihli dilekçe, yaşananları protesto etmek için ölüm orucuna başlayan 50 tutuklu ve hükümlü ailesine adına, Bayram Yıldızhan, İsa Aydın, Ömer Uzun, Abdullah Sana ve Fettah Teselli tarafından imzalanmış. Dönemin başbakanı Turgut Özal’a gönderilen dilek çede cezaevinde yaşanan işkenceler, tutukluların şu satırlarıyla anlatılıyor: “Cezaevi idaresinin bizlere uyguladığı işkence, tahammül edilir cinsinden değildir. Her ziyarete gelişiniz, bizim için işkence oluyor. Yemek yerine bize insan pisliğini, ölü fare etini yedirmeye çalışıyorlar. Su yerine idrar içiriyorlar. Yemeğe oturmamızla birlikte copla bizi dağıtmaları bir oluyor. Kaçmaya fırsat bulamayanlar, ölüm derecesinde dövülüyorlar. Soğuktan ölüyoruz. 20 kişilik koğuşa 120 kişi sokuşturmuşlar. Çoğumuz hastayız. Tüberküloza yakalananların sayısı belirsiz” Çeber davasında savcının cezaevi müdürü için 3 yıl istemesi tepki çekti: Müdürü kurtarmak istiyorlar HİLAL KÖSE Çağlayan’da ‘Özgürlük Çadırı’ Grup Yorum Sanat Cephesi, “Yürüyüş çalışanları serbest bırakılsın” konulu basın açıklamasına katıldığı için tutuklanan Grup Yorum üyesi Seçkin Aydoğan’ın serbest bırakılmasını istedi. Yarın mahkemeye çıkacak olan Aydoğan için Çağlayan’daki İstanbul Adliye Sarayı önünde 2 günlük “Özgürlük Çadırı” kuran Grup Yorum üyeleri, “Seçkin’i zulmün elinden çekip alacağız” dediler. Açıklamaya Pınar Aydınlar (Sağ) ve şair Ruhan Mavruk da destek verdi. Türkü ve marşlar söyleyen Grup Yorum üyelerinin kurduğu “Özgürlük Çadırı” yarına kadar adliye bahçesinde kurulu kalacak. (Fotoğraf: CİHAN ORUÇOĞLU) Metris Cezaevi’nde gördüğü işkence sonucu yaşamını yitiren tutuklu Engin Çeber’in ölümünden sorumlu 51 kamu görevlisi, Yargıtay’ın bozma kararının ardından Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden yargılanıyor. Cumhuriyet Savcısı Erdal Şenol dünkü oturumda, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Yalnızca iki sanık için “neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteyen savcı, ilk yargılamada “ağırlaştırılmış müebbet hapse” mahkum edilen cezaevi müdürünün ise “görevi kötüye kullanma” suçundan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Savcı, Çeber ve arkadaşlarına gözaltında ve cezaevinde işkence yapılması nedeniyle, polis memurları Mehmet Pek, Abdulmuttalip Bozyel, Aliye Uçak ve infaz koruma memurları Murat Çise ile Yavuz Uzun’un 36’şar yıl hapisle cezalandırılmasını istedi. Çeber’i görmediği halde muayene etmiş gibi rapor düzenleyen doktor Yemliha Söylemez’in “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıla kadar hapsini talep etti. İnfaz koruma memurları Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi’nin Çeber’e 7 Ekim 2008’deki sayım sırasında işkence yaptıklarını ifade eden savcı, sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ettiklerini vurguladı. Savcı, olay sırasında sanık Fuat Karaosmanoğlu’nun görevini kötüye kullandığını belirtti. Tutuklu sanıklar Apaydın ve Ergazi’nin ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarını isteyen savcı, tutuklu sanık Nihat Kızılkaya’nın ise işkence suçundan 12 yıla kadar hapsini talep etti. İkinci müdür Karaosmanoğlu için de 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcının tahliye taleplerini reddeden heyet, davayı 1 Ekim’e erteledi. Adliye önünde açıklama yapan Çeber ailesi avukatı Taylan Tanay, savcının ilk yargılamada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilen müdürü kurtarmaya çalıştığını söyledi. Tanay, “Dava sona ermezse 5 yıl sonunda sanıklar tahliye olacak” dedi. Duruşmaya Çeber’in babası Ali Tekin, ablası Şerife Çeber ve Uluslararası Af Örgütü temsilcileri de katıldı. ??? “Savaşan Kürtler”in (politik veya silahlı), masa üzerinde duran önerileri, şüphesiz etnik temelde bir çözümdür. Bu öneri, Irak’taki “çözüme” benziyor. Bu süreç şüphesiz ki Irak’a benzer sonuçlar doğuracaktır, büyük olasılıkla.. Bunu bir vecize ile açıklarsak: Su yolunda akar! Masadaki Kürt çözümü, Kürtlerin ağırlıklı olarak yaşadıkları bölgede yönetimini ve Kürt kimliğinin her anlamda ön planda olmasını öngörüyor. Abdullah Öcalan’ın ikiüç yıl önceki çözümünü anımsayın; her türlü güvenlikten tutun mali konulara vergi kadar özerk bir yapı /devlet öngörüyordu. Bu öneri temelinde, sertten yumuşağa kadar ama süreç içinde aynı özde çözümler dolaşıp duruyor ortalıkta. Ama hepsinin ortak paydası, yeniden vurgulayalım, etnik temelde bir çözümdür... Hükümetin iki hafta kadar önce resmen olmasa da el altından gazetelerde yayımlattığı yeni belediyeler yönetim biçimi tasarısı aslında, Kürtlere biraz daha kimlik olanağı tanıyan ama Kürtlerin önerilerine kıyasla çok daha yumuşak / gevşek bir Kürt yönetimi oluşturulmasını öngörüyor. Ancak bu öneri bütün Türkiye’de uygulanacağı için, Kürt yönetimlerindeki belediyelere bir adım daha ötede bir yönetim sunmaktadır. Bu öneri ayrıca tartışma konusu yapılabilir. ??? Her neyse, bütün çözümlerin ekseninde etnik bir anlayış var. Çünkü Kürtler, özerk bir yönetim yapısı istiyor... Ortadoğu’da emperyalistler, kendileri dimdik ayakta iken ve ulusal bütünlüklerini sapına kadar korurken, farklı etnisite ve mezhep zenginlikleri olan ülkeleri (Türkiye dahil) bölüp parçalamaları, şüphesiz ki bu sürecin temel dinamizmidir. AKP iktidarı da bu konuda tam kördür. Yanıbaşında oynanan oyunları fark etmemesi mümkün değildir.. Acaba diyorum, bu emperyalist parçalama oyunundan kendilerine, Türkiye’ye de bir pay düşer, biçiminde bir ham hayal peşindeler mi? Aslında, Davutoğlu RTE ikilisinin Suriye gibi Ortadoğu ülkelerini ‘bizim Osmanlı arka bahçesi’ biçiminde veciz bir şekilde dile getirdikleri “stratejik derinlik” politikası, Ortadoğu’da biraz da bu düşü barındırıyor. TürkKürt federasyonu laflarını anımsayın... CIA’cıların Ortadoğu’da büyüyen Türkiye pompalamalarını düşünün... Bir ülke kendi bütünlüğü için derin endişeler içindeyken... Yersen tabii... Ama bizim medyaya her şeyi yedirirsin! ??? Gelelim etnik çözüme... Bu yazının eksenindeki kavrama.. Etnik temelli bir çözüm, ülkeyi ve insanları hallaç pamuğu gibi atacak bir sonuç üretme potansiyelini içinde barındırıyor. Bunu gelecek yazıda inceleyeceğim. Türk ve Kürt nüfuslarının iç içe geçmişliği büyük bir şans iken etnik temelli çözümler ise büyük felaketleri çağrıştırıyor... Harita: Jane’s Islamic Affairs Analyst, March 2012, jiaa.janes.com Mazlum dayanamadı SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA Adana’da Barbaros Mahallesi’nde geçen hafta KCK operasyonlarını protesto eyleminde başına isabet eden gaz bombasıyla ağır yaralanan 11 yaşındaki Mazlum Akay, 6 günlük yaşam savaşını kaybetti. İnönü Parkı’nda bir araya gelen HDK ve İHD üyeleri yaşananları protesto etti. Ortak açıklamayı okuyan Güven Boğa, “Türkiye’de son 22 yılda polis ya da askerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren çocuk sayısı 350’yi aştı. 11 yaşındaki Mazlum’un gaz bombasıyla öldürülmesi, vahşetin geldiği nokta açısından çok önemlidir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle