17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2012 SALI 12 DIŞ HABERLER [email protected] Başkent Ankara’nın Çankaya’sında elektrik kesilmesinden dolayı yazarımızın yazısını yarın yayımlayacağız. İRAN YİNE SUÇLADI ‘Ankara’nın onayı olmasa yapamazlardı’ EKBER ZALPERVER KARABAĞ Suriye Başbakanı kaçtı İki ay önce göreve atanan Riyad Hicab ındı. muhaliflerin safına katılarak Ürdün’e sığ sürülüyor e ön i iğ rd şti ği de f sa da ın ar nl ka ba a şk Ba karşı “soykırım” uygulamakla suçlayan Hicab, “terörist rejim”den kaçarak “özgürlük ve şeref devrimine” katıldığını ve artık “devrimin askeri” olduğunu belirtti. Hicab’ın açıklamasında, Suriye’de “silahsız sivillere karşı savaş suçları, soykırım, vahşice cinayetler ve katliamlar yaşanıyor” denildi. Sözcü El Etri, Hicab’ın görevden alındığı haberini de yalanlayarak yönetimin başbakanın kaçtığını anlayınca böyle bir açıklama yaptığını savundu. Riyad Hicab Devremülk Çankaya... Gül, Erdoğan “koltuk değiş tokuş” hamlesinin ısınma roundları açılırken; Kılıçdaroğlu “O koltuklar babanızın malı değil!” çıkışını yaptı ve “Birbirlerine koltuk ikram ediyorlar” diyerek ekledi: “Milletin o kadar derdi varken, bunlar koltuk derdinde!” Kılıçdaroğlu’nun bu can alıcı saptamasının gerisini CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçelebi getirdi: “Yaşanan ‘al Gül’üm ver Abdullah’ım’ diyaloğu. ErdoğanGül ikilisi sanki Çankaya Köşkü’nü devremülk olarak satın almışlar. ‘Sıra bende sende’ diyorlar. Bu değerlendirmede millet yok. Cumhurbaşkanını halk seçecek ama halkı adam yerine koymuyorlar!” Doğru. Bu “devremülk köşk” modelinde halk yok. Ama halktan ses veren, bir itiraz yükselten var mı? Halkı geçtim “ileri demokrasi” adına cansiparane Erdoğan AKP’sini savunan ve destekleyen liberallerden, aydınlardan, “yetmez ama evetçi” takımından modele itiraz eden var mı? Bir noter edasıyla hâlâ; “Her şey sessizlik içinde yürür ve bir uzlaşmaya varılır. Abdullah Gül, parti başkanlığı ve Başbakanlık koltuğuna oturur, Cumhurbaşkanlığı’na da Tayyip Bey çıkar” şeklinde yazılar yazıyorlar… “New York Times”ın deyişi ile ifade etmek gerekirse; “ordunun evcilleştirilmesi” işi bitti; bu arkadaşların demokrasi misyonları da hemen oracıkta sonlandı. Muhalefet adına on yıllar boyu yaprak kıpırdamayan komşu Rusya’da; “PutinMedvedev” modeline başkaldıran, bu uğurda yollara dökülen Rus liberallerinin tırnağı olamadılar. Hatırlanabileceği gibi; Rusya’da bu projenin ilk gündeme getirildiği güz döneminde daha “değiş tokuş” planları büyük infial yaratmış; kış aylarındaki duma seçimlerinde Putin bu sebepten bir hayli oy kaybına uğramış, muhalifler seçmeni hiçe sayan bu “danışıklı dönüşümlü sistemi” protesto etmek uğruna “Putin’siz Rusya!” sloganıyla Sibirya soğuğunu hiçe sayarak günlerce yollara dökülmüştü. Beklendiği gibi sonuçta PutinMedvedev sistemi kazandı. Ama bu otoriter çarlık anlayışı darbe aldı. Rus devlet başkanı mayıs başında önceden kotarıldığı gibi Kremlin’e dönerken, ağır güvenlik önlemlerine rağmen göstericiler “Putin’siz Rusya” sloganları atmaya devam ediyordu… Rus muhalifler 8 yıl, 20002008 yılları arasında bifiil devlet başkanlığı yapan Putin’in, dört yıl başbakanlıkta kaldıktan sonra –bu sürede altışar yıla çıkarılarak uzatılan toplam iki dönemlik bir 12 yıl daha devletin başında kalmasını kabullenemiyordu. 2000’den 2024’e dek toplam çeyrek asır boyunca ülke yönetimini elinde tutacak Putin’i, ülkeye 25 yıl kan kusturan diktatör Stalin’le bir tutuyorlardı. “Dönüşümlü PutinMedvedev çarlığının”, bir “siyasi oligarşi”olduğunu söylüyor; aynı yüzler, aynı adamlarla yönetilmeye karşı çıkıyorlardı… “Kremlin’in devremülk”e dönüştürülmesine karşı beklenmedik biçimde boy veren bu “istemezük” isyanı; son aşamada bastırıldıysa da muhalifler arasındaki direnç tamamıyla kırılamadı. Zaman zaman hâlâ meydanlara çıkan Rus muhalefeti; “Putin’siz Rusya!” ve “demokratikleşme” yönünde taleplerini dile getiriyorlar. Rusya’nın bir biçimde eski Rusya olmadığını, köprülerin altından çok su aktığını dilleri döndükçe anlatmaya çalışıyorlar. Türkiye’de “PutinMedvedev” modelini doğal “seçenek” olarak kamuoyuna sunan yorumcular, tüm bunlardan hiç bahsetmiyor; konunun yalnız “al gülüm ver gülüm” moduna odaklanıyorlar. Modelin Türkiye uyarlamasından söz edilirken, anayurdunda yarattığı “sancılar”, “demokrasi tartışmalarından” dem vurulmuyor… “PutinMedvedev isyanını” kış boyunca TV’lerde izlememiş olsak, biz de hiç farkına varmayacağız... Ama Putin 7 Mayıs’ta yeniden cumhurbaşkanlığına çıkarken; göstericiler ve Kremlin törenleri arasında bölünen TV görüntüleri hâlâ belleğimizde çok canlı… Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’de dile getirdiği isyana neden bizde daha fazla insan eşlik etmiyor? CHP’nin kaygılarını paylaşmak şöyle dursun, anamuhalefet liderinin “O koltuklar babalarınızın malı değil” çıkışına; internette cevap yazan bazı yorumcular arasında; bizim gazetede dahi! “Seçimi kazanan o koltuğa oturur. Buna kimse engel olamaz!” şeklinde yanıt verenler çıkabiliyor… İnsanımızın demokrasi anlayışı öyle “totaliter” ki, Rus refleksinin esamesi okunmuyor. Güç dili ve gücün “oligarşik yapısı” alabildiğince doğal karşılanıyor bizde. Yılmaz Esmer’in yaptığı ünlü “Türkiye Değerler Araştırması”nı hatırlayın… Prof. Esmer’in çok yakın dönemlerde yapılan araştırması, Türk halkının yüzde 63’ünün; “Parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmayı” fevkalade olumlu bulduğunu söylüyordu. Böyle bir ülkede Kılıçdaroğlu ne yapsın, kimlere nasıl erişsin? Türkiye’yi yakından tanıyan bir Batılı gözlemcinin dediği gibi “Çölde boşluğa haykıran bir ses” oluyor çoğu defa Kılıçdaroğlu. Ya da gözlemcinin kullandığı Latince tabirle bir: “Vox clamans in deserto!” TAHRAN İran Meclis Başkanı Ali Laricani’nin uluslararası işlerden sorumlu danışmanı Hüseyin Şeyhülislam, geçen hafta sonu Suriye’de muhaliflerce kaçırıldığı belirtilen 48 İran vatandaşı hacının Ankara’nın yeşil ışığı olmadan kaçırılamayacağını ve vatandaşlarının can güvenliğinden Türkiye’nin sorumlu olduğunu ileri sürdü. İran’ın El Âlem televizyonuna demeç veren Şeyhülislam, Suriye’deki ölümlerden Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ın doğrudan sorumlu olduğunu öne sürdü. İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin Türkiye ve Katar’a, kaçırılan İranlıların serbest kalması için arabuluculuk teklifi önerdiğinin hatırlatılması üzerine Şeyhülislam, Suriye’deki silahlı milislerin Türkiye topraklarında eğitildiği ve Ankara’nın izni olmadan bu grupların İranlıları kaçırma teşebbüsünde bulunamayacağı yanıtını verdi. Şeyhülislam, “Katar, isyancılara mali destek veriyor. Türkiye de toprağındaki bazı üslerde onlara gerekli askeri eğitimi sağlıyor. Ankara ve Doha’nın yeşil ışığı olmadan bu iş gerçekleşmezdi. Ankara, kaçırılan İranlıların can güvenliği ve ülkelerine dönüşü konusunda sorumlu” ifadesini kullandı. Bu arada Reuters ajansına konuşan Suriyeli muhalif kaynaklar 3 İranlı rehinenin dün başkent Şam’da ordu bombardımanında yaşamını yitirdiğini öne sürdü. Dış Haberler Servisi Suriye Başbakanı Riyad Hicab ülkesinden kaçarak muhaliflere katıldı. Üç bakanın daha saf değiştirdiği, Maliye Bakanı Muhammed el Cleylati’nin ise ülkeyi terk ederken tutuklandığı öne sürülüyor. Suriye devlet televizyonunun dün sabah Hicab’ın görevden alındığı yolundaki haberinin ardından, Hicab adına sözcüsü Muhammed el Etri bir açıklama yaptı. Açıklamada, Şam yönetimini halka Devlet televizyonuna bomba Dış Haberler Servisi Suriye devlet televizyonu El İhbariye’nin Şam’daki merkezinde meydana gelen patlamada üç kişinin yaralandığı bildirildi. Binanın üçüncü katında dün meydana gelen patlamaya ilişkin açıklama yapan Enformasyon Bakanı Ümran el Zuabi, başkentin en sıkı korunan bölgesi Umayyad’daki binaya yapılan ve Özgür Suriye Ordusu tarafından üstlenilen saldırıda can kaybının olmadığını bildirdi. Silahlı muhalif gruplar 27 Haziran’da El İhbariye televizyonuna saldırmışlar, olayda üç gazeteci ve dört muhafiz ölmüştü. Kaçışın muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte gerçekleştirildiğini söyleyen El Etri, bunun iki aydır planlandığını bildirdi. El Etri, Hicab’ın saf değiştirmesinin ardından diğer Suriyeli yetkililerin kaçmamak için “mazeretleri kalmadığını”, ancak kaçmayı düşünenlerin kendilerini ve ailelerini korumak için çok dikkatli olmaları gerektiğini belirtti. Hicab’ın başbakanlık görevini kabul etmekten başka çaresi olmadığını, aksi takdirde öldürüleceğini savunan El Etri, “Üçüncü seçenek ise rejime içerden bir darbe indirmek için kaçmaktı” diye konuştu. Halk nerede? rdün’den iki farklı açıklama Katar merkezli El Cezire televizyonuna konuşan Ürdünlü bazı yetkililer Hicab’ın Ürdün’e geçtiğini doğrularken Ürdün Basın ve İletişimden Sorumlu Devlet Bakanı Semih Mayata, Hicab’ın Ürdün topraklarına girmediğini bildirdi. Ü açmak isteyen başkaları da var’ Suriye Ulusal Konseyi (SUK) başta olmak üzere muhalif örgütler de Hicab’ın kaçtığını duyurdular. SUK Dış İlişkiler Yetkilisi Muhammed Sermisi, Hicab ve ailesinin ÖSO korumasıyla Ürdün’e geçtiğini, birçok bakanın ülkeyi terk etmeye çalıştığını, güvenlik gerekçesiyle ismi açıklanmayan üç bakanın da muhalif saflara geçtiğini söyledi. Sermisi, muhaliflerin safına geçmeye çalışan Maliye Bakanı Muhammed el Cleylati’nin tutuklandığını da öne sürdü. Son gelişmelerin ardından Suriye devlet televizyonu, Başbakan Yardımcısı Ömer Galivanci’nin geçici hükümetin başbakanlığına atandığını duyurdu. Hicab, Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından, geçen mayıs ayında yapılan seçimlerin ardından 23 Haziran’da başbakan atanmıştı. Hicab, Suriye’de çoğunlukta olan Sünni mezhebe mensup. Suriye’de azınlıktaki Nusayriler iktidarda. Suriye’de geçen yıl mart ayında başlayan ayaklanmadan beri başta eski Cumhuriyet Muhafızları komutanı ve Esad’ın yakın arkadaşlarından Manaf Tlass olmak üzere üst düzey komutanlar, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri elçisi, Kıbrıs ve Londra maslahatgüzarı ile Umman elçiliği güvenlik ataşesi saf değiştirmişlerdi. ‘K Saldırıya uğrayan devlet televizyonu binasında hasar meydana geldi. (Fotoğraf: REUTERS) Halep kentindeki isyancıların bir sözcüsü, yoğun ateşe rağmen kentin merkezine yüklendiklerini ve tarihi kaleye doğru ilerlediklerini söyledi. Suriye makamlarının Şam’ı silahlı gruplardan temizledikİran’ın devlet televizyonu El Âlem, leri yolundaki açıklamasını yaHalep’te bazı Türk ve Suudi subaylalanlayan muhalifler kentten kenrın yakalandığını iddia etti. Kanal, hadi istekleriyle çekildiklerini berinde, yakalanan askerlerin 7 kişi olileri sürerlerken, ülkenin duğunu ve “Suriye’deki muhalif sien büyük kenti Halep’in lahlı grupların faaliyetlerini denetçevresindeki ordu lemekte olduklarını” savundu. birliklerinin 20 bini aşkın asker, çok ıra Türkiye’ye gelecek’ sayıda tank ve ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri İran Genelkurmay Başkanı zırhlı araçla birBakanlığı Sözcüsü Selçuk Ünal, Halep kentinde Tümgeneral Hasan Firuzabadi, likte yığınak TSK mensup bir Türk generalin yakalandığına dair yaptığı bildirilyaptığı açıklamada Suriye toprakhaberlerin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını di. Esad muhalarında akan kandan Türkiye, Kabildirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türk lifleri, Suriye ortar ve Suudi Arabistan devletlerigeneralinin Şam civarında kaçırılan 48 İran dusunun isyannin sorumlu olduğunu, Suriye’den vatandaşı hacı ile takas edileceği iddiasının da cıların elindeki sonra sıranın Türkiye’ye geleceğigerçeklerle ilgisi bulunmadığı belirtilerek, İran iki kilit bölge olan ni öne sürdü. Firuzabadi, “DostlaSalahaddin ve SeDışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ’nin, Dışişleri rımızı uyarıyoruz. Bu üç ülke El if elDavla semtleBakanı Ahmet Davutoğlu’nu aradığı ve Kaide terörizminin yayılma kurbarini tanklarla yarmaİranlı hacıların serbest kalması için nı olmasınlar” diye konuştu. ya çalıştığını belirtti. yardım istediği hatırlatıldı. Bir iddia daha ‘S Ankara’dan yalanlama atar ve Suudi Arabistan silah veriyor Suriye Ulusal Konseyi Sözcüsü Besma Kodmani, Katar ve Suudi Arabistan’ın muhaliflere hafif silahlar verdiklerini ancak bunun Esad’a karşı mücadelelerinde ilerletici bir etkisinin olmadığını ileri sürdü. Dün yaptığı açıklamada “Direnişçiler çaresizlik içinde nereden silah bulacaklarını araştırıyor” diyen Kodmani, muhaliflerin bazı ülkelerin yaptıkları para yardımları sayesinde karaborsadan silah alabildiklerini kaydetti. K Rusya kadar olamıyoruz ‘Esad gitmeden ülkeme dönemem’ BİR KAÇIŞ ÖYKÜSÜ ABİDİN YAĞMUR MERSİN Suriye’ye iç savaşı izlemek üzere giden gazeteci Hikmet Durgun, 1930’lu yıllarda Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinden Suriye’ye göç eden akrabalarını buldu ve 29 yaşındaki kuzeni E.S’yi de alıp Türkiye’ye döndü. Gazetemize konuşan E.S, “Binlerce insan, özellikle sınır bölgelerindekiler Türkiye’ye, Lübnan’a, Irak’a geçmeye çalışıyor. Suriye’de halkın büyük bölümü Esad’ın gitmesinden yana. Esad rejimi devrilmezse ülkeme dönemem. Ailemi buraya getirmeye çalışacağım” dedi. Suriye’de Başbakan Erdoğan’a yönelik desteğin düştüğünü ifade eden E.S, “Özgür Suriye Ordusu’nun Şam’da, Halep’te silahlı eylemleri olunca Nusayriler de Erdoğan’dan soğudular” dedi. Kimliğinin saklı tutulmasını isteyen E.S, yaşadıklarını gazetemize anlattı. Olaylardan önce Şam’da konfeksiyon atölyesinde çalıştığını belirterek “Olayların bu kadar büyüyeceğini hiç tahmin etmiyorduk. Çatışmanın ortasında kaldık. Evimizi, işimizi bırakıp Halep’teki köyümüze kaçtık. Arabamız olmasaydı biz de kaçamazdık. Yolda binlerce insan gördük, kaçmaya çalışıyorlardı. Olaylar başlamadan önce pasaport aldığım için şanslı sayılırım. Çünkü artık kimseye pasaport vermiyorlar” dedi. Gıda ürünlerinin fiyatlarının neredeyse 10 kat arttığını, elektrik ve su sıkıntısı yaşandığını ifade eden E.S. “Şu an sadece Nusayriler Esad’ı destekliyor” dedi. Mısırİsrail sınırında saldırı Dış Haberler Servisi Mısır’ın Sina bölgesinde İsrail sınırında önceki gün silahlı bir grubun Mısır birliklerine saldırısında 16 asker öldü. 7 askerin yaralandığı olayda bedevi kıyafetli, yüzü örtülü saldırganların iki askeri aracı kaçırdığı, ateş açarak İsrail topraklarına girdiği belirtildi. İsrail kaynakları araçlardan birinde patlama yaşandığını, diğerinin ise İsrail hava güçlerinin ateşi sonucu durdurulduğunu bildirdi. Araçların içinde 5 saldırganın cesedinin bulunduğu açıklandı. Bazı kaynaklar saldırının bomba yüklü bir araç ile gerçekleştiğini savunurken Mısır’dan yapılan açıklamada saldırganların 35 kişi olduğu, roket ve otomatik silahlar kullandıkları kaydedildi. Mısır’ın Mena ajansının haberinde, silahlı grubun Gazze’den sızan “cihatçılar” olabileceği, saldırının sınır birliklerinin iftar açtıkları saatte düzenlediği belirtildi. İsrail ordusu ise saldırının İsrail askerlerini kaçırmak amacıyla düzenlendiğini öne sürdü. Devlet televizyonu da yeni bir açıklamaya kadar Mısır’ın Gazze’ye açılan Refah kapısının geçişlere kapandığını duyurdu. İsrail ile Mısır arasındaki ticari Çölde bir ses İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Savunma Bakanı Ehud Barak, olayın meydana geldi yerin yakınındaki sınır kapısında incelemelerde bulundu. (Fotoğraf: REUTERS) Irkçı saldırgan eski asker çıktı ? Dış Haberler Servisi ABD’nin Wisconsin eyaletindeki Sih tapınağına saldırarak altı kişiyi öldüren saldırganın kırk yaşında ve eski bir asker olduğu bildirildi. ABD medyası katliamdan sonra polis tarafından öldürülen kişinin adının Wade Michael Page olduğunu duyurdu. Psikolojik operasyonlar uzmanı olduğu belirtilen saldırganın ırkçı bağlantıları bulunduğu da ileri sürüldü. Hindistan kökenli bir topluluk olan Sihler, türban takmaları nedeniyle bazı kesimler tarafından Müslümanlarla karıştırılıyor. Bu durumun da özellikle 11 Eylül’den sonra onları aşırı sağcılar arasında hedef kesim arasına getirdiği düşünülüyor. Daha önce aşırı sağcılar tarafından Sih toplumu üyelerine Müslüman oldukları düşüncesiyle çeşitli saldırılar düzenlenmişti ancak şimdiye kadar böylesine büyük bir silahlı saldırı hiç yaşanmamıştı. ABD Başkanı Barack Obama saldırı sonrası yaptığı açıklamada, ABD’nin Sih toplumuyla zenginleşmiş bir ülke olduğunu belirterek saldırıyı kınadı. amaçlı kullanılan Kerim Şalom sınır kapısı da İsrail tarafından kapatıldı. Mısır saldırının ardından ülkede 3 günlük yas ilan etti. Saldırı Mısır ve İsrail tarafından kınanırken iki ülkede güvenlik önlemleri de artırıldı. Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, hain saldırının karşılıksız kalmayacağını belirtti, ayrıca Yüksek Askeri Konsey’i acil toplantıya çağırdı. Mısır ordusu “Askerlerimizin intikamını alacağız” açıklaması yaptı. Gazze Şeridi’nde yönetimi elinde bulunduran Hamas da saldırıyı kınarken Mısır ve Gazze arasındaki tünelleri kapattı. Bölgeye giden İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, yaşananların Mısır’ın bir an önce sınırlarında güvenliği sağlamasının, teröre karşı önlem almasının şart olduğunu ortaya koyduğunu kaydetti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da “sınırı barış içinde tutmanın ortak çıkarımız olduğunu düşünüyorum” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle