21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Çin’in Ağır Topları… Yaşın Gerisi KİMİMİZİN “siyaset” diye ilgilenmediğimiz öyle konular vardır ki aslında günlük yaşantımızın her yönünü ilgilendirir. Örneğin zorunlu eğitime başlama yaşına ilişkin tartışmaları duydukça omuz silkiyor olabiliriz. Oysa, “beş yaş çocukları” dediğimiz küçüklere ilişkin bir çekişmeymiş gibi sunulmak istenen bu mücadelenin gerisinde bütün bir Cumhuriyetin felsefesi yatmaktadır. Dolayısıyla, yalnız bizlerin değil, torunlarımızın ve seksen milyon nüfuslu koskoca bir devletin felsefesi. Çünkü, beş yaşında başlatılmak istenen eğitim, aslında her biri dörder yıllık birkaç bölümden oluşan ideolojik bir programdır. Bazısı zorunlu, bazısı seçimlik, bazısı da aşağı yukarı aynı kafayla düzenlenebilir başka süreçlerin atlama taşı olabilecek bölümler. Kısacası, toplam on iki ya da on altı yıllık bir paket. On altı yıl, az mı? İsterseniz, yıkılmasını istemediğimiz laik ve “özgürleştirici” cumhuriyet eğitiminin Atatürk dönemindeki 1923’ten 1938’e kadar toplam on beş yıla sığdırıldığını anımsayın. Şimdi okula başlatılmak istenen küçükler ömürlerinin yaklaşık aynı süresi boyunca bizim “Cumhuriyet maarifi” olarak bildiğimiz o büyük anıtın yıkılmasını seyrederek ve yaşayarak geçirecekler. Tam anlamıyla bir “karşıdevrim”dir bu. yle olduğu içindir ki, “okulöncesi”ne benzetilmeye çalışılarak “oyunlar ve alıştırmalar”la başlayacağı söylenen bölümde bile küçücük çocuk beyinlerini safsatalarla doldurmak biçimine gireceğinden, imamların, hafızların ve benzerlerinin bu senaryoyu kıyısından köşesinden kullanmak isteyeceklerinden emin olabilirsiniz. Beş yaşındaki çocuğunuz “molla” olarak yetiştirilmek üzere isteniyor sizden. unun ne demek olduğunu öğrenmeye İstanbul Tabip Odası’nın bu konuya ilişkin olarak hazırlattığı uyarıdan şu satırları okuyarak başlayabilirsiniz: “Hükümet, toplumsal bir ihtiyaçtan ya da talepten bağımsız olarak, tümüyle kendi politik ihtiyaçları doğrultusunda bu çok önemli yasayı apar topar Meclis’ten geçirerek uygulamaya koydu. Muhalefet partisi milletvekilleri, eğitimciler, çocuk psikiyatri uzmanları, pedagoglar ve biz meslek odaları en başından itibaren bu yasaya karşı çıktık...” Cumhuriyet tarihinin en gerici ve sonuçları açısından en yıkıcı saldırısı başladığı içindir ki yürütülmek istenen sürecin bütün sakıncalarını bu sütunda teker teker sergilemeyi ödev biliyoruz. Marx ile Engels, 1848’de Komünist Partisi Bildirgesi’nde “Malların ucuz fiyatları, Çin duvarlarını yerle bir eden ağır toplardır” diyorlardı. Bugün gerçekten de Çin mallarının ucuz fiyatları, dünya kapitalizminin duvarlarında delikler açıyor. Cavlı ÇULFAZ Siyasetbilimci asım ayında Çin Komünist Partisi’nin 18. kongresi toplanacak. ABD başkanlık seçimlerinin yüzde biri kadar ilgi gösteriyor muyuz Çin’e? Çinliler kendilerine Zhonghua derler. Zhonghua’ların ekonomideki başarıları dünyayı sarsıyor, önyargılı olmayan Batılı kapitalistlerin bile hayranlığını üzerine çekiyor. Sürekli avare yarenliğiyle medyayı işgal eden ‘zombi’leri bir yana bırakıp dikkatimizi biraz da Zhonghua’lar üzerinde toplasak nasıl olur? Dünyadaki her beş kişiden biri Çinli. Nüfusu 1 milyar 300 milyon olan ülkeyi 63 yıldır şimdi 80 milyon üyesi olan Komünist Partisi yönetiyor. 1979 yılındaki ekonomik reformlardan sonra Çin’in yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 9.8. Çin’in dışsatımı 2007 yılında ilk kez ABD’yi geçti. Dış ticaret fazlası yılda 262 milyar dolar. Dünyada küreselleşme denilen olgunun para, sermaye, mal, dışalım, dışsatım, hizmet aktarımı ayağı hızla ilerliyor. Ama sağlam, doğru, güvenilir bilginin yayılması konusu henüz sanıldığı ölçüde yol almış değil... Emekçilerin serbestçe dolaşımı ise olağanüstü engellerle karşı karşıya... Küreselleşmeyi fizikteki bileşik kaplar kuralının toplum bilimlerine uygulanması diye de düşünebiliriz. K Ö Azalan kâr haddi eğilimi Bileşik kaplar kuralına göre dünya ekonomisi bir bütün. Çin’in değişim değeri sömürüsünü aşağı çeken ekonomi politikası, bütün dünyada yüksek fiyatları zorluyor. Azalan kâr haddi yasası, daha doğru deyişle, azalan kâr haddi eğilimi uyarınca gelişmiş kapitalist ülkelerde kâr oranları düşüyor. Marx ile Engels, 1848’de Komünist Partisi Bildirgesi’nde “Malların ucuz fiyatları, Çin duvarlarını yerle bir eden ağır toplardır” diyorlardı. Bugün gerçekten de Çin mallarının ucuz fiyatları, dünya kapitalizminin duvarlarında delikler açıyor. Çin’in ekonomik kalkınması, kapitalist ülkelerin sanayi dalları üzerine rekabetçi baskılar getiriyor. Pahalı Batı malları artık Çin mallarıyla kolay kolay rekabet B edemiyor. Çin dünya kapitalizmini içine çekip çevreden kuşatıyor; gereksiz çatışmalardan uzak durmaya özen göstererek emperyalizmi aşındırıyor. Kapitalist ülkelerde ise düzgün bir gelir dağılımı olmadığı, emekçilerin satınalma gücü artmadığı için, bol ama pahalı olan mallar yeterince tüketilemiyor, kriz derinleşiyor. Çin’in ekonomik kalkınması, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik büyümesine de yardımcı oluyor. Çin, Asya ülkelerinin mallarını işleyip dünya pazarına sunuyor; bir yandan da ABD’nin ekonomik yönden egemen olduğu ülkelere yavaş yavaş giriyor. Hem yöresinde hem de dünya ölçüsünde gitgide ekonomik bütünleşmenin katalizatörü, itici gücü, tetikleyicisi durumuna geliyor. Çin’in dış ticaretinin yarısı gelişmekte olan ülkelerle. Ödemeler dolarla değil Çin parası ‘renminbi’ ile ya da takas yoluyla yapılıyor. Böylece dünya ölçüsünde doların etki alanı gitgide daralıyor. Ülkede sanayi sektörü hızla gelişiyor, ekonomik büyümenin getirileri başıboş bir tüketimin kara deliklerinde heba olmuyor; tasarruflar verimli yatırımlara dönüşebiliyor. Çin ekonomik büyümesinin örnek gücüyle, emekçilerinin özverili çabalarıyla bütün dünyada kapitalizm dışında bir seçeneğin olabileceğini gözler önüne seriyor. Çin’de kimse işsiz kalma korkusuyla karşı karşıya değil; herkesin iş güvencesi var. Kişi başına gelir henüz oldukça düşük; ama ücretler enflasyonsuz bir ekonomide hızla artıyor. Geçen yılki artış oranı yüzde 13. 1980’lerde 500 milyon Çinli yoksul durumdaydı. 2001’e gelindiğinde bu sayı 100 milyona düştü. Sağlık hizmetleri bedava. Ortalama insan ömrü 73 yıla yükseldi. Kamu kesimi öncülüğünde… Emperyalizmin değişik milliyetleri birbirine karşı kışkırtma girişimleri, özerk Uygur ve Tibet bölgelerinde önemli ölçüde engellenip çözüme kavuşturuldu. Ülkede idam cezası hâlâ kalkmış değil. Ama emekçi halkın temel hak ve özgürlükleri başka ülkelere kıyasla güvence altında. Çin’de başlıca üretim, değişim ve dağıtım araçlarının mülkiyeti kamu kesimine ait. Ancak kullanım ve işletme hakkı, yasalara uymaları koşuluyla, belirli bir süre özel şirketlere ve yabancı sermayeye tanınabiliyor. Adına küreselleşme denilen bir ucu kör öbür ucu keskin bıçaktan Çin ustalıkla yararlanıyor; Lenin’in “gerçekçi”, “demokratik”, “cıvıl cıvıl” diye nitelediği üretken sermayeyi ülkeye çekerken, tanrısı para olan günümüzün gerici Karayüzler’ini (Çornaya sotnia), faizci finans kapitali ise köşeye sıkıştırıyor... Sovyet Rusya’da 19181920 arasındaki savaş komünizmi dönemini izleyen ve Lenin’in son yazılarında genel çerçevesini çizdiği “Yeni Ekonomi Politikası” Çin’de kanımızca başarıyla yol alıyor. Lenin verimli yabancı sermayeyi, çağdaş teknolojiyi çekebilmek için çok uğraşmış, ancak on bir emperyalist ülke iç savaşı kışkırtıp Sovyet Rusya’ya saldırırken, petrolcü Armand Hammer dışında ülkeye yatırım yapan olmamıştı. Çoğu ülke üretken yabancı sermayeyi çekmekte zorlanırken, Çin hem çağdaş teknolojiyi ülkesine çekebiliyor, hem de döviz rezervleri artıyor. Para sistemini devlet bankaları denetlediği için, ülke küresel mali krizin etkilerinden büyük ölçüde sakınabiliyor. Çin’de Dörtlü Çete’nin aşırı sol sekter politikası bir yana bırakılalı 33 yıl oldu. O zamandan bu yana komünist parti yönetiminde üretim güçlerinin dengeli geliştirilmesini amaçlayan sosyalizme uzunca süreli akılcı bir geçiş politikası uygulanıyor. Bugün Çin dünyanın ikinci büyük ekonomisi olup, birkaç yıl içinde ilk sıraya yükselmesi bekleniyor. “Devrimci lafazanlık”tan, “sınıfa karşı sınıf” gibi bağnaz sol yanlışlardan çok çekti dünya devrimci hareketi… Çin Komünist Partisi bugün emperyalizmin en gerici güçleri ile anarkonihilist laf ebeleri dışında bütün dünyanın saygı duyduğu bir siyasal kuruluş durumunda. ÇKP bu durumu sürdürebilecek mi? Kapitalist olmayan gelişme yolunda ilerleyip önüne çıkan engelleri aşarak komünizme varabilecek mi? Elbette hiçbir şeyin hayatta mutlak güvencesi yok... Ve savaşım dünya ölçüsünde sürüyor. Medyanın Siyasete Karşı ‘Dur’uşu Hakan ALP İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Doktora Öğrencisi U luslararası ölçekte uygulanan neoliberal politikalar ve sermaye yoğunlaşması süreci, Türk medyasının yapısal dönüşümü süreciyle paralel gitmektedir. Günümüz Türkiye’sinde, geniş kitlelere ulaşabilen bir medya organına sahip olmak için, yüksek miktarda sermaye birikimi ve yatırım gerekmektedir. Hal böyleyken, kamuoyu oluşturma ve yönlendirmede sermaye gruplarının söz sahibi olduğunu görmek için siyaset ve ekonomi dünyasına sadece kuşbakışı bakmak yeterli. Türk siyasal yaşamında, iktidar medya ilişkilerine baktığımızda, siyasal iktidarlar, holdingleşmiş medyaya devlet bankaları üzerinden ucuz krediler verip, kamu ihalelerinde öncelik sağlarken, medyanın da haber içeriklerini oluştururken, karşılıklılık gereği siyasal iktidarı destekleyen konumlanma içine girdiğini görüyoruz. Bu konumlanma, söz konusu holdinglerin medya dışı faaliyet alanlarındaki yatırımlarının önüne engel çıkarılmaması adına da yaşamsal önem arz eder. Hatırlanacağı üzere iktidara yakınlığını gizlemeyen bir holding, 2007 yılında TMSF’ye devredilen ve içinde büyük bir televizyon kanalıyla gazeteyi de barındıran medya grubunu 1.1 milyar dolara satın almıştı. Bu ihale için, kamu bankalarından toplam 750 milyon dolar kredi, 3 yıl anapara ödemesiz, toplam 10 yıl vadeyle verilmişti. Söz konusu süreç, yayın politikasını ve haber üretimini siyasal iktidarın beklentilerini karşılayacak duruma getirirken, tarafsız ve bağımsız bir çizgide olması gereken yayın politikası, iliştirilmiş gazetecilik anlayışına dönüşmektedir. Yasama, yargı, yürütme erklerinden sonra dördüncü kuvvet olarak adlandırılan medyanın, bu gücü sayesinde diğer erkleri sorgulama, denetleme, eleştirebilme cesaretinin var olduğu kabul edilir. Ancak medyanın bu misyonu, ekonomik anlamda bağımsız ve her türlü müdahaleden uzak olması şartına bağlıdır. Günümüz siyasal konjonktüründe medyanın siyaseti denetleme faaliyeti ters yüz edilmiş biçimde, siyasetin medyayı denetleme ve kontrol altına alması haline dönüşmüştür. 2007’de, Türkiye’nin en büyük medya holdinglerinden birine bağlı akaryakıt şirketi, 1.2 milyar TL’ye varan vergi borcu nedeniyle zor günler geçirdikten sonra Maliye Bakanlığı’yla kamuoyunun anlayamadığı bir biçimde anlaşıp borcunun 275 TL’ye kadar indirilmesi, denetleme fonksiyonları açısından medyasiyaset ilişkisinin boyutunu ortaya koymuştu. ‘Medya dükkânı’nda aykırı çalışanların istenmediği, dükkâna uğrayan her müşteriye aynı malın satıldığı, medya patronlarına kendi istediği malı ‘aşk ve heyecanla’ satacak çalışanları istihdam etmesini salık veren siyaset kurumu, medyanın büyük bir bölümünü kendi loncasına katmış durumda. Medyanın yapısal olarak ‘çoğulcu, demokratik ve özgürlükçü’ anlayıştan, otoriter anlayışa doğru bir değişim sürecinden geçtiği görülmektedir. Siyasal iktidar, her türlü iş ve eyleminin, sonucu ne olursa olsun eleştirilmemesini isterken, medya organlarının ana hedefinin siyasal iktidarların politikalarını desteklemek ve ilerletmek olduğu savını her gün yine medya aracılığıyla duyuruyor. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan havuçsopa politikasının basın hayatımızda, günümüze değin biçim değişikliğine uğrasa da devam ettiğini; düzene veya en azından iktidara muhalif gazetecilerin, bağımsızlıkları tartışılan yargı organlarınca cezaevlerine konuldukları ya da işlerinden kovularak susturuldukları, düzenle uyumlu olanların ise kariyer basamaklarını hızlıca tırmandıkları bir Türkiye portresiyle karşı karşıyayız. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle