29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2012 PAZARTESİ 6 SÖYLEŞİ Onların para birimi zaman ‘Zaman Bankası’... Kısaca ‘Zumbara’, kullanıcılarının hizmet verdikleri saat kadar, hizmet almalarını sağlamaya yönelik alternatif bir ekonomik sistem ÖZLEM YÜZAK Paranın geçerli olmadığı bir alternatif ekonomi sistemi mümkün mü? Örneğin para yerine ölçü biriminin zaman olduğu bir sistem? Peki, kendi beceri ve farklılıklarınız ile başkalarının yaşamının kolaylaştırmak ve başkalarının becerileri ile gereksinim duyduğunuz hizmetlere erişmenin farklılığı? Durup dururken bu soruları neden yönelttiğimi düşünüyorsunuzdur... Günümüzde dünyanın birçok ülkesinde başarı ile uygulanan Zaman Bankası’ndan bahsediyorum. Ve tabii Türkiye’de Ayşegül Güzel’in arkadaşı Meltem Şendağ ile birlikte 2 yıl kadar önce başlattığı Zumbara’dan… Zaman Bankası’nın oluşumu da ilginç Zumbara’nın da… Zumbara, “Zaman Kumbarası”nın kısaltması olup, kullanıcılarının hizmet verdikleri saat kadar hizmet almalarını sağlamaya yönelik alternatif bir ekonomik sistem platformu. Ayşegül Güzel, ‘Burada amaç paranın yerini almak değil. Günümüzün dengesizlik durumuna karşı yerel bir öneri’ diyerek sistemin fikir babasının aynı zamanda Amerika Zaman Bankalarının kurucusu olan Columbia Hukuk Fakültesi Profesörü Edgar Cahn olduğunu belirtiyor. Edgar Cahn’ın, “insanın ihtiyaç duyulmaya ihtiyacı vardır” fikrinden yola çıkarak bulduğu sistem bugün 33 ülkede uygulanıyor. Her ülkenin sistemine göre şekil değiştiriyor. Mesela, İspanya’da devlet destekli. Amerika’da öyle sistemli uygulanıyor ki, Zaman Bankası enstitüleri var. İngiltere’de hem devlet destekli, hem de gönüllülüğü artırmak için iki farklı yöntem hâkim. Kapitalist sistemin geldiği noktada eşitsizliklerin bu denli artması, kronik işsizlik, derin güven krizi, bireyselcilik, pazar ekonomisinin körüklediği acımasız rekabetin yoruculuğu birtakım insanları farklı arayışlara yöneltiyor. Bunlardan biri de sosyal girişimcilik… Ve Ayşegül Güzel de bir sosyal girişimci. Ve sadece 28 yaşında. Türkiye’ye yerleştirmeye çalıştığı Zumbara’nın kuruluş öyküsü kadar, eğitimli, başarılı genç bir kadının nasıl ve neden tüketim toplumunun dışına geçmeye çalışarak alternatifler aramaya çabalamasının da öyküsü. Nasıl doğdu Zumbara fikri? Aslında zaman içinde gelişti. Boğaziçi Üniversitesi’ni bitirip bir süre Türkiye’de çalıştıktan sonra iş yaşamımı İspanya’da sürdürdüm. Bugüne kadar profesyonel olarak çalıştığım tüm işlerde aslında insanları daha fazla tüketime yönelttiğimi gördüm. İyi eğitim almıştım, elitist bir yerdeydim, ama buna rağmen farklı, istediğim gibi bir seçim yapamıyordum .. Özünde anlamsız ve beni tatmin etmeyen bir noktadaydım. Özellikle bir dönem çalıştığım moda sektörü tam bir tüketim toplumu yaratmak üzere kurgulanmış bir sistem... Daha sonra inovasyon danışmanlığı işine yöneldim. Daha farklı olacağını sandım, ancak orada da insanların ihtiyaçlarını tespit ederek onlara ürün ve servis önerisinde bulunuyorsunuz. Orada da amaç insanları tüketime özendirmek. Zaten son yaptığım proje göçmenler üzerineydi ve benim kopuş noktam oldu. Ayşegül Güzel Bilime Evet, Evrim’e Hayır 2 Başbakan İstanbul’da 200 kadar bilimciyle iki gün süren bir toplantı yapacak diye yazdık. Temel bilimcilere danışacak. Ama bugüne kadarki politikalarına bakarsak buradan iyi bir şey çıkması zor gibi. Çünkü... 1) İktidar bilime karşı ideolojik dinsel bir yaklaşım içinde. Bilimle dinin tamamen farklı iki alan olduğu bilincinde değil. Bilimi dinsel dogmanın tahakkümü altına sokma çabası net olarak gözüküyor. Okullardan temel bilimsel bilgiyi karartıp yok etmeye çalışan bir zihniyet, ülkede bilimi, bilimsel düşünceyi, temel bilimleri geliştiremez... 2) Örneğin okul kitaplarında evrim ve Darwin konuları müfredattan neredeyse tamamen ortadan kaldırıldı. İlköğretim ve lise okulları olan bir eğitimci bunu doğruladı. Okullarda dinsel dogmayla açıkça çatışan ne kadar bilimsel bilgi varsa hepsi tu kakadır. 3) Oysa evrim konusu, örneğin biyolojinin temelidir. Biyoloji hayatın ta kendisidir. Biyoloji salt kurbağanın iç organları değildir. Hayatın moleküler mekanizmasını anlamaya ve çözmeye yönelen en temel bilimdir. Genetik, hayatın ana fonksiyon kodlarıdır. Gelişmiş ülkeler moleküler biyoloji ve genetik üzerinde çalışarak, sağlık konusunda insanlığın önüne yepyeni açılımlar koydu. 4) En büyük ekonomi sağlık alanında dönüyor. DNA’ları yeniden düzenleyerek canlılara yeni yetenek ve işlevsellik kazandırma çalışmaları, yeni teknoloji ve ilaçları geliştiriyor. Hastalıkların tedavisi ve hayatı uzatma, tamamen canlıların moleküler mekanizmasını iyi anlamaya bağlıdır. Yakın gelecekte yedek organlar üretilecek, sağlıksız organlar değiştirilecek. ??? 5) Daha şimdiden sağlık harcamaları devletlerin bütçelerinde en büyük paya sahip olma yolunda... Türkiye sağlık konularında neredeyse tamamen ithalata bağımlı. Türkiye ilaç pazarı uluslararasılaştırıldı... Yerli şirket kalmadı gibi... 6) Petrole yılda nasıl 60 milyar dolar veriyorsak, yarın da salt yeni sağlık teknolojilerine 60 milyar dolar ödeyeceğiz! 7) Bütün bu temel bilimsel çalışmalar, evrimle bire bir ilişkilidir. Siz “Tanrı’nın işine karışılmaz.. dünya ve hayat şöyle şöyle yaratılmıştır..” görüşünü, dünyevi aptal bir politikaya dönüştürürseniz, bu ülkede çocukları bilimsel düşünce, eğitim ve bilimsel meraktan tamamen kopartırsınız... 8) Batı, İslam dünyası üzerindeki bütün üstünlüğünü büyük bilimsel başarılarına ve bunların yarattığı ekonomik ve teknolojik üstünlüklere borçlu olduğu için, siz onunla asla aşık atamazsınız! 9) Bilim ve düşünce hayatına ideolojik dinsel dogmaları egemen kılmaya kim çalışıyorsa, bu ülkeye en büyük zararı veriyor... 10) Şimdi soruyorum: Acaba Başbakan’la yapacakları toplantıda, herhangi bir bilimci, bu gerçekleri dile getirecek mi? Yoksa, oportünistçe davranıp susacak mı? ??? 11) İktidar, bilim konusunda ne kadar tutarsız olduğunu Türkiye Bilimler Akademisi deneyiminde gösterdi. Bilimle dini birbirine karıştırdı. Bilimsel liyakat konusunda sıfır aldı. Bilimsel liyakati tek veya ana ölçü olarak kabul etmeyen ve uygulamayan bir iktidar, ülkede bilimde hiçbir gelişme sağlayamaz... Merak ediyorum, acaba toplantıda bilim insanları bu gerçeği de dile getirecekler mi, uyarıcı davranacaklar mı yoksa susup Türkiye’nin aleyhine mi çalışacaklar?! 12) İktidarın üniversitelerle ilişkisi de bilimsel düşünce ve bilimsel liyakate uygun değil. Kendi inançlarındaki adamlara dayalı bir yönetim sistemi kurdular. Bu sistemden bilim çıkmaz!!! Bu olgu da dile getirilecek mi? 13) İktidarın üniversite öncesi öğreniminde 4+4+4 sisteminin çağdaş bilimsel eğitimle yakından uzaktan ilişkisi olmadığını, bu sistemle yetiştirilecek çocukların ülke bilimine, teknolojisine yardımcı olmaktan çok köstek olabileceğini bir söyleyen çıkacak mı? ??? Bu iktidarın neden temel bilimsel etkinlikleri geliştirmekten uzak olduğuna ilişkin daha yazacak çok şey var. TÜBİTAK politikaları dahil.. Başbakan bıravvo, şak şak sesleri mi duyacak, yoksa gerçekleri mi... Ben biliyorum... PORTRE Ayşegül Güzel, Node adlı inovasyon danışmanlık firmasında stratejik danışmanlık yaptı. Güzel 2005 Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunu. Mezun olduktan sonra, önce İstanbul’da Youthrepublic’te yaratıcı ekipte çalıştı. Ardından İspanya’ya gitti. Hazır giyim devi Mango’nun genel merkezinde 4 ülke44 mağazanın ürün yönetimi ve dağıtımından sorumlu olarak çalıştı. Ardından yine Barselona’da Node adlı inovasyon danışmanlık firmasında stratejik danışmanlık yaptı. Türkiye’de döndükten sonra sosyal girişimci oldu ve Zumbara’yı kurdu. Güven ve topluluk oluşturma, alternatif ekonomiler, hediye kültürü, sosyal teknolojilerin sosyal değişime etkisi, şarkı söyleme ve yoga şu sıralar hayatında çokça yer alıyor. Zumbara’dan önce Meltem Şendağ Google İrlanda’da Adsense stratejistiydi. Ondan da önce Hindistan’da Evalueserve adlı firmada pazar araştırmaları yaptı. İstanbul’da ise !f Film Festivali’nde sponsor ilişkilerini yürüttü, bir ara rehberlik de yaptı. Meltem Şendağ da 2005 Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret mezunu. Meltem Şendağ. İyi sonuçlar, toplumsal fayda... bir okul sonrası Zaman Bankacılığı parayı umbara paylaşarak hayatı kolaylaştırmak, anı öğrencileri programıyla 3. ve 4. sınıf tekelleştirmeyi ve dolayısıyla değerini artırmayı reddetmiş, değerli kılmak isteyen insanların buluştuğu bir ağ. öğrencilerine özel ders ve danışmanlık hizmeti verdi. Bu bunun yerine başlangıçta Bu ağda her türlü hizmet alışverişinde program sonucunda “hizmet değişimi” olarak bulunabiliyorsunuz, ancak bu alışverişte para öğrencilerin okula katılımları adlandırılan yeni bir tür para yerine zaman lirası geçerli; yani aldığınız bir arttı, notları yükseldi ve okulda yaratmıştır. Zaman Dolar’ı hizmet karşılığında zamanınızı vermiş oluyorsunuz daha az kavga ve kaba kuvvet olarak bilinen bu oluşum olayına rastlandı. Araştırma daha sonra Birleşik öğrencilerin kendilerinden Devletler’de yayılan şekli ile küçüğü 15, en büyüğü 3 bin üyeye sahip. birkaç yaş küçük öğrencilere özel ders Zaman Bankası ismini almıştır. İçeriği Günümüzde Amerika Birleşik vermesinin olumlu kazanımlar basit: Başka bir üyeye yapılan 1 saatlik Devletler’inde 30 bin, Birleşik Krallık’ta sağladığını belirlemiştir yardımın karşılığında 1 saat kredi 30 bin ve bunlara ek olarak dünya ? Son on yıldır Washington D.C’de kazanılır, bu kredi başka bir 1 saatlik genelinde 34 ülkeye dağılmış 100 bin gençler, şiddet içermeyen suçlardan hizmetle takas edilebilir. 1, 1’e eşit. kişi Zaman Bankası bünyesindedir. yargılanan yaşıtlarının yargılandığı Birleşik Devletler’de halihazırda 300 ? Chicago’nun en düşük performans Zaman Doları Gençlik Mahkemesi’nde adet Zaman Bankası var. Bunların en gösteren 27 okulunda; 5. ve 6. sınıf jürilik yapıp, karşılığında hizmet Z saati kazanıyorlar. Suçlular, toplum hizmeti, yaşam becerileri dersleri, özür mektubu yazma, bir makale yazma veya jüri görevi cezalarına çarptırılabilir. Suçların tekrarlanma oranı yüzde 10’dan azdır. Şehir Enstitüsü, geleneksel sistemle işleyen mahkemeler yerine gençlik mahkemesine gelen her bir suçlu sayesinde bölgenin 9 bin dolar tasarruf ettiğini tahmin ediyor. ‘İnanmadığım işte mutsuzdum’ O neydi? İspanya’da 6 yıl kadar önce yani benim orada çalıştığım dönemde göçmen nüfusu yüzde 10’du ve yüzde 10 aralığında tüketimi vardı. Tamam belki yoksullar, ama aynı reklamlara maruz kalıyor bu insanlar. Benim görevim oradaki yüzde 10’luk tüketim potansiyelini şirketlere göstermekti. “Bakın burada çok büyük fırsat var” demekti. Günün sonunda, bütün zamanımı içten inanmadığım bir işe vakfettiğim için mutsuzdum. Ve bunu değiştirmeye karar verdim. Sabah uyanıp işe gitmeyi istememe olayı çok basit ve her şeyi bitiriyor aslında. Böylece Türkiye’ye dönmeye karar verdim. Benim bu yaşadığım duyguları aslında birçok insan yaşıyor, ama bir kere girmiş olduğunuz konfor bölgesi var ya, onu bırakmayı kimse istemiyor. İyi para kazanıyorsunuz ve alabildiğiniz her şeye para ile ulaşabiliyorsunuz. Paranın böyle bir etkisi oluyor hayatlarımıza. İnsanlardan bağımsız kendi kendinize yetebileceğinizi sanıyorsunuz. Ama bunun aldatıcı bir etki olduğunu düşünüyorum. Buradan yola çıkarak mı Türkiye’de Zumbara’yı kurdunuz? Evet, İspanya’daki Zaman Bankasını biliyordum. Kendi mahallemdekine başvurup üye olmuştum. Neden Türkiye’de de benzerini kurmayayım ki diye düşündüm. Meltem de katıldı bu fikrime… İlk ne hizmet aldınız İspanya’da? İlk olarak fotoshop öğrendim. Bir saatlik bir servis aldım. Peki, karşılığında ne verdiniz? Yaşlı bir kadına alışveriş işinde yardım ettim. Nasıl işliyor sistem? Ben size bir hizmet veriyorum. Siz bana saat ödüyorsunuz ben o saati kumbarama atıyorum ve o saatlerle gidip istediğim hizmeti alıyorum. Zaten mahalleliyi yavaş yavaş tanıyorsunuz. Her ülkede çok farklı ilerliyor sistem. Katalonya’da devlet eliyle yürüyor. Aileden sorumlu bakanlığın koordinasyonunda faaliyet gösteriyor Zaman Bankaları. Parlamento binasının altında merkezi. Mahallelerde örgütlü. Her mahallede çok fazla STK’ye ulaşabilirsiniz. Bakanlık gidiyor STK’den istiyor bunu. formatına gelmesi. İşin sevindirici yanı da Türkiye’nin diğer bölgelerinden de Zumbara’yı yaşama geçirmek için taleplerin geliyor olması… Bir hizmete para verilmiyor olması, onu değersiz kılar mı? Değer kavramı insanın ihtiyacı ile ilgili. Kapitalist sistemin kendi doğası gereği toplumda değer kavramını para ile ilişkilendiriyor. Dolayısıyla bedava olan şey bir anlamda değersizleşmiş oluyor. Zaman bankası bir ütopya değil. Paylaşım, empati gibi esas olan değerlerin kullanılmaması asıl uzun vadede tahmin ettiğimizden büyük sorunlar doğuracaktır. Bu sorunları günümüzde yaşamaya başladık bile. Zaman Bankası’nın uzun vadede kalıcı olması, diğer bir deyişle sürdürülebilir olması mümkün mü? Nasıl? Mümkün bence. Süreli bakım, ulaşım, ev tadilatı gibi hizmetler sunan küçük işletmeler oluşmakta. Bu işletmeler para ekonomisi ve toplum ekonomisi arasında bir köprü oluşturuyor. ‘Web üzerinden işliyor’ Peki Türkiye’deki Zumbara? Zumbara web sitesi üzerinden işliyor. 2 yıl önce açtık. Ama zorlu bir süreçti. Kuruluş aşamasında bile Zaman Bankası sistemini kullandım, bana yardım edenlere ben de yemek yapıyordum. Kısa sürede 5 bin üyeye ulaştık. Yarışmalara başvurduk Garanti Bankası KAGİDER yarışmasında ilk 10 proje arasında seçildi. Keza MIT Toyoto sosyal girişimci yarışmasında da... Özyeğin Üniversitesi’nin Sosyal Girişimcilik Yarışması’nda ise birinci olduk. International Youth Global Fellow’da da dünyada umut vaat eden sosyal girişimcileri arasına seçildik. Şimdilik ağ üzerinden süregelen bir paylaşım, ama asıl amacımız yurtdışı örneklerde olduğu gibi bir enstitü Arkadaşımız Ümit Sılan’ın annesi NERMİN SILAN’ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. başsağlığı dileriz. MEHMET ERZİNCAN C MY B Ailesi ve dostlarına C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle