18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 MAYIS 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 Güveni, İtibarı Zedelemek Kişiler kendi, kurumlar da mensuplarının davranışlarıyla kimlik, inanç, itibar kazanırlar ya da güven yitirirler. Yasa ile, yönerge ile, ilkeler yazmakla, övgüyle kurumlar kimlik, itibar kazanmaz. Mensuplarının davranışları, bıraktıkları izlenimler, yaptıkları işlerle bir kurum güven, itibar kazanır ya da yitirir. Bu nedenle bir kurumun elemanları, mensupları, davranışlarında, görevlerini yerine getirmede daha duyarlı ve titiz olmak zorundadırlar. Yaptıklarıyla, davranışlarıyla yalnız kişisel olarak değerlendirilmezler, aynı zamanda mensup oldukları kurumlara ya itibar kazandırırlar ya da kurumun itibarını zedelerler, duyulan güveni sarsarlar. Bu nedenle kurum elemanlarının, çalışanlarının, mensuplarının hem kuruma hem de topluma karşı manevi sorumlulukları vardır. Kişiler bu sorumluluğu duymalı, ona göre hareket etmelidirler. Davranışlarıyla yalnız kendi itibarlarını değil, kurumun itibarını da zedeleyeceklerini göz önünde tutmalıdırlar. Kişi ne övgüyle, ne bulunduğu mevkiyle, orunla değer kazanır, ne de yergi ile değer yitirir, aşağılanır; kişi davranışlarıyla, tutumuyla yaptıkları ya da yapmadıklarıyla değerlendirilir. Ziya Paşa’nın bu bağlamda özlü deyişi, “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” gerçeği yansıtır. Lafla cesur, kahraman, lider, bilim adamı, yazar olunamaz. Yalakalığa bakmayın, sonuçta kişinin somut olarak ne yaptığı sorgulanır. ??? Övgü, sövgü, yerginin nereden kaynaklandığı, kimlerden geldiği de önemli ipuçları verir. Övgü, belli çevrelerin sesyayarlığını yapanlardan, iç ve dış çıkar çevrelerinden geliyorsa, o kişi ya da kurumdan kuşkulanmak, hangi amaçla övgü düzülüyor diye düşünmek gerekir. Unutmamak gerekir ki bazı çevreler kazip şöhretler üretip, onları kullanıp, kamuoyuna belli iletileri verdirirler. Bu kişilerin miatları dolunca da onları bir yana atıverirler. Bu nedenle belli çevreler bir kişiye övgü düzüyor, ödül veriyor, destekliyorsa, o kişiye ciddi olarak kuşkuyla bakmak gerekir. Türkiye’de güven bunalımı giderek derinleşiyor. Şunu açıkça, yüreklice söylemek gerekir: Türkiye’de öteden beri yargıya, kolluk güçlerine, yerel yönetimlere hatta devlete karşı güvensizlik vardır. Bu düşünce, bu izlenim, günümüzde güven bunalımına dönüşüyor ve derinleşiyor. Bunun nedenleri şöyle özetlenebilir: ??? Partizan, baskıcı, ayrımcı, her aracı kullanarak iktidar sürecini uzatmaya çalışan iktidarın yanlı tutumu; söz uygulama tutarsızlığı. Atamalarda, liyakat ölçüsünün bir yana itilerek, esen yele göre yelken açanlara saygıda, övgüde kusur etmeyenlere; ilkeli davranmaktan çok emirleri, istekleri yerine getirmeye hazır, amade olan kişilere öncelik verilmesi. Bazı bürokratların kamu görevlisi olma bilinci ile değil, belli çevrelere hatta kişilere yaranmak güdüsü ile hareket etmeleri. Nesnel (objektif) olmayan uygulamalarla hukukun temel ilkelerinin yerleşik kurallarının askıya alınması. Nitelikli, kişilikli olanların dışlanması, geri planlara itilmesi. Dış güçlerce desteklenen bir planın sinsice uygulandığı kuşkusu. Kutsal kavramların ardına sığınarak kişisel ya da mensup olunan camianın çıkarlarını kollama, İleri demokrasi maskesi altında buyurgan bir yönetime temel hazırlama çabaları. Güven vermeyen kişilerin, kuruluşların tek yönlü propaganda aracı olarak kullanılması. Bu liste uzatılabilir. Her yanlı açıklama, her yanlı tutum, her insan onuru ile bağdaşmayan davranış, güveni ve kurumların itibarını zedelemektedir. ??? Güven bunalımı, ülkenin geleceği için en büyük tehlikedir. Birey, vatandaş, ülkeyi yönetenlere, bilim adamlarına, yargı organları başta olmak üzere devletin tüm kurum ve kuruluşlarına güvenmek ister. Güven, bireyin en önemli gereksinimlerinin başında gelir ve sağlıklı bir toplumsal yaşamın da temel öğesidir. Kurumlar, mensupların davranışları, açıklamaları, tutumlarıyla güven duygusunu zedelememeli, tersine, zedelenen güveni onarmalıdırlar. Sövgü düzeyinde aşağılama ile itibar kazanılamaz. Bu yasa iş güvenliği sağlamaz İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’nı inceleyen TMMOB uyardı: Kadınlar ve genç işçilere ağır ve tehlikeli iş sınırlaması kaldırılıyor. Bütün sorumluluk mühendiste. Yasadan sonuç alınamaz. MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı’na ilişkin görüş ve önerilerini TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’na sundu. TMMOB’nin değerlendirmeleri şöyle: ? Tasarı, iş sağlığı güvenliğini piyasalaştırmaktadır. İşyerlerinde yerine getirilecek, mühendislik, hekimlik hizmetleri esas olarak piyasaya yaptırılırken, eğitimler de sektör yaratma konusu yapılmaktadır. ? İşverenlerin muhatabı, iş sağlığı ve güvenliği konusunda hizmet vermek üzere ku rulmuş şirketlerdir. İşverenler, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimlerini bu şirketlerden kiralar ve yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş olurlar. Yasadan iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemede bir sonuç alınması olanaksızdır. ? İş güvenliği konusu, Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulan dershanelerde öğretilecek bir konu değildir. Meslek içi eğitim, meslek mensuplarının bağlı oldukları odalar tarafından verilebilecekken bu konunun ticari bir sektör haline getirilmesinde ne meslek mensubunun ne de kamunun bir yararı vardır. Meslek odalarının üyelerine masraf karşılığında verdiği (200300 TL maliyet) meslek içi eğitimi, eğitim kurumları 3 bin TL’ye vermektedir. ? İş kazalarında doğacak zararlardan iş güvenliğinden sorumlu mühendisler sorumlu tutulmaktadır. Devlet ve işverenlerin sorumluluğu “kiralık işçi” konumuna getirilen mühendislere yükleyerek bu alan düzenlenemez. ? Yasanın uygulama hükümlerinin 18 yönetmelikle düzenleneceği anlaşılmaktadır. Bu durum mevzuat karmaşası yaratır. ? 16 yaşından küçük çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecek. Tasarıyla, İş Yasası’nın ağır ve tehlikeli işlerde çocuk işçi çalıştırmayı yasaklayan, kadınlar ile 16 18 yaş arasındaki genç işçilerin hangi koşullarda ağır ve tehlikeli işlerde çalışabileceklerini düzenleyen 85. maddesi yürürlükten kaldırılıyor. Ayrıca 18 yaşından küçük işçiler için alınacak sağlık raporlarına ilişkin düzenleme ortadan kaldırılıyor. ? “Çalışmaktan kaçınma hakkını” düzenleyen madde işlevsiz bırakılmıştır. Ciddi tehlikeyi, işçi nasıl tespit edip bildirecektir? ? Tasarının yürürlük maddesi sorunludur. Uygulamanın 23 yıl ötelenmesi, 23 yıl süre ile iş kazalarında yoğunluğun da sürmesi anlamına gelecek. YENİ DÖNEM Bankalara el koyma operasyonları ve protesto eylemleriyle sarsılmaya devam eden Avrupa’da yeni bir dönem başlıyor. Uzmanlara göre, Yunanistan ve Fransa dışında, İspanya, İtalya, İrlanda ve Hollanda’daki hızla derinleşen resesyon tehdine karşı Mali Pakt’ı tartışmaya açmak ve delmek dışında bir şans yok. Halen kamuoyu araştırmalarında tüm seçmen desteğini yitirdiği gözlenen Berlin hükümetinin, AB ve Avro ülkelerinin borçlanarak kamu yatırımlarına gitme eğilimlerine karşı katı tutumunda yalnız kalması, neoliberal dönemin tüm ‘ilkeleriyle’ sarsıldığına bir kanıt olarak öne çıkarılıyor. ‘Kentsel dönüşüm için komisyon kuralım sözü olan gelsin’ Ekonomi Servisi GYODER (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) Başkanı Işık Gökkaya, kentsel dönüşüm için bir komisyon kurularak toplumun bütün kesimlerinden katılımın sağlanmasını önerdi. Komisyonda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları ve akademik çalışma gruplarının olacağını belirten Gökkaya, “Kimse bize sorulmadı demesin. Meslek odaları da gelsin” dedi. GYODER Başkanı, “Gayrimenkul Sektör Raporu: 2023 Vizyonu”nun açıklandığı 12. Gayrimenkul Zirvesi kapsamında gazetecilerin sorularını yanıtlarken şu açıklamaları yaptı: ? Mütekabiliyetin başarıya ulaşabilmesi için Türkiye’nin dışarıda çok iyi anlatılması gerekir. Bu konuda Yatır ı m Ajansı’na önemli görevler düşüyor. ? Kentsel dönüşümde eğitim çok önemli bir faktör. Kamuözel sektör işbirliği gerekiyor. Kentsel Dönüşüm Yasası’na tepkiler var. Ama yola çıkmak önemli. Yoldayken çalışma şekilleri oturacak. Yasa çıktıktan sonra bazı maddeler değiştirilebilir. İstanbul’da 6.5 şiddetinde bir deprem olsa 60 bin konut yıkılır. Sadece 50 bin konut yıkılsa kentsel dönüşümün maliyetinden, 400 milyar dolardan fazla zararımız olur. ? Konut kredilerinde ikincil piyasaların oluşturulmasının zamanı geldi. Mevcut koşullarda yıllık geliri 45 binin altında olanlar kredi kullanamıyor. ? ABD’de başlayan küresel ekonomik krizi ikincil piyasaların tetiklediği yorumları var. ABD’de türev enstrümanlar var. Orayla kıyaslamak elmayla armutu kıyaslamak olur. ? İkincil piyasalar için hem Sermaye Piyasaları Kurulu hem de Bankalar Birliği ile görüşme halindeyiz. Konut kredisinde yüzde 6 büyümeyi referans alıyoruz. Bu büyümeyle 2023’te kredi pazarının 233 Işık milyar dolara Gökkaya ulaşacak. Avrupa’da tabular yıkılıyor ? Enflasyona karşı en tavizsiz kurum olarak bilinen Alman Merkez Bankası’nın tutum değiştirmesi dikkatle izleniyor. Özellikle Hollande’ın Fransa’daki seçim başarısıyla Yunanistan’daki kaotik gelişmeler, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde de yankılanıyor. Böylece Berlin merkezli ‘katı kriz reçetelerine’ karşı cephe genişliyor. OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT – Federal Almanya Merkez Bankası’nın hafta içinde yaptığı “enflasyona alışalım” anlamındaki son yönelimi, Avro ülkelerindeki halkların krize tepkisinin 40 yıla yaklaşan neoliberal tabuları kırmaya başladığı yolunda bir sinyal olarak değerlendirildi. Alman Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann’ın yakın çevresinden sızan haberlerde, enflasyonun yüzde 2 sınırını geride bırakacağı kaydedildi. Enflasyona karşı tavizsiz kurum olarak bilinen Alman Merkez Bankası’nın, tutum değiştirmesi piyasalara pompalanan trilyonluk kur tarma fonları ve kriz ülkelerindeki reformların bu ülkelerin rekabet gücünü arttırmasıyla bağlantılı. Özellikle François Hollande’ın Fransa’daki seçim başarısıyla Yunanistan’daki kaotik gelişmelerin, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerde de yankılandığı, böylece Berlin merkezli “katı kriz reçetelerine” yönelik cephenin genişlediği gözlendi. Sadece krizdeki ülkelerin değil, IMF ile dünyaca ünlü ekonomistlerin de Angela Merkel’in “tavizsiz sürdüreceğiz” dediği ve kemer sıkıp borç ödeme sarmalından oluşan “tasarruf politikasına” karşı bu cepheye katıldığı ileri sürüldü. Alman hükümetine danışmanlık yapan ünlü ekonomist Prof. Dr. Peter Bofinger, bir kez daha Merkel’in reçetesinin geçersiz olduğunu ilan etti. Financial Times Deutschland’da yer alan bir analizde “krize karşı reçete” olarak sunulan sert tasarruf politikasına yönelik tepkinin hızla yayıldığına dikkat çekildi. François Hollande’ın tepkileri yeni bir aşamaya doğru hızlandırdığını kaydeden etkili gazete, Merkel’in tasarruf politikasından taviz vermeye yanaşmadığını ve kararlaştırılmış Mali Pakt’a dokundurmamakta kararlı olduğunu hatırlattı. Ancak Merkel hükümetinin de ekonomik büyümeyi hızlandırıcı bir politika eksikliği içinde olduğunun bilindiğine işaret eden gazete, Berlin’in, “Krediyle borçlanıp yatırım yapılmasın!” yaklaşımının kamu yatırımlarını ve büyümeyi sınırladığını, ama artık destek bulamadığını savundu. Bu gelişmeler, İtalya ve İspanya’da da yankı buluyor. Kahramanmaraş’a 350 milyon Avro’luk yatırım SERMET ÇUHADAR Bankada paranız olabilir Banka hesaplarında bulunan paraya 10 yıldır dokunmayan hesap sahipleri için son uyarı. Hesap sahiplerinin, bankalardaki hesapları üzerinde son 10 yıldır işlem yapmadığı için zamanaşımına uğrayacak paralarını geri alabilmek için 3 günleri kaldı. Hesap sahipleri bankalarda unuttukları paraları 15 Mayıs’a kadar bankalara müracaat ederek almazsa paralar TMSF’ye gelir kaydedilecek. Açlık sınırı 1071 TL Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSKAR), nisan ayı için açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Buna göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 1071 TL, yoksulluk sınırı ise 3 bin 386 TL oldu. KAHRAMANMARAŞ Kipaş Holding, Kahramanmaraş’ta kâğıt sektörüne 350 milyon Avro’luk yatırım yaptı. 16 ayda tamamlanacak olan fabrikada hammaddesinin atık kâğıtlardan sağlanması sonucu yılda 3 milyon ağacın kesilmesi önlenecek. Kipaş Holding tarafından hayata geçirilen ve 80 bin metrekare kapalı alana kurulacak kâğıt fabrikasının temeli düzenlenen törenle atıldı. Türkiye’nin tek hat üzerine kurulacak en büyük fabrika özelliğini kazanacak olan fabrikada yılda 470 bin ton kâğıt üretilecek. Kapasite ve kalite bakımından Avrupa’nın ilk on fabrikası içerisinde yer alacak olan fabrika bin kişiye de istihdam sağlayacak. Kipaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hanefi Öksüz, Kipaş Grubu’nun 1984’te 5 openend makinesi ve 30 işçi ile üretime başladığını belirterek, “Bugün 8 bin çalışanı 6 sektörde 28 fabrikası 1 milyar dolara yakın cirosu, 100 milyon doları aşan ihracatıyla sadece Kahramanmaraş sanayinin değil Türk sanayinin lokomotiflerinden birisi olmuştur. Tekstil, çimento, eğitim, tarım, enerjiden sonra altıncı sektör olarak kâğıt sanayisini seçtik. Kahramanmaraş sanayisine çeşitlilik kazandırmak istiyoruz” dedi. ‘Mimar Benim’ diyenlere Filli Boya, iPad, iPhone ve android cihazlar için hayata geçirdiği ücretsiz ‘Mimar Benim’ uygulaması ile müşterilerine yaşadıkları yeri istedikleri gibi renklendirme olanağını mobil olarak sunuyor. Uygulamada, çekilen ya da seçilen fotoğraflar isteğe bağlı olarak ya da otomatik olarak boyanabiliyor. ARAŞTIRMACILARA GÖRE TÜRKİYE LİDER Barem Research’ün dünya genelinde 53 araştırma şirketinin yöneticileriyle gerçekleştirdiği ankete göre araştırmacıların 10’da 7’si Türkiye’nin gelecekte Ortadoğu’nun lider ülkesi olacağını düşünüyor. Görüş alınan fikir önderlerinin beşte üçü Arap Baharı’nın Türkiye’nin bölgesel güç olmasının önünü açtığını belirtiyor. Bu algıda en önemli etmenler; büyük ve güçlü bir ülke olması ve giderek güçlenmesi, rol modelliğinin yanı sıra bölgedeki olaylarda rol oynuyor olması, NATO üyeliği, ordusu ve tarihi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle