18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 NİSAN 2012 PAZARTESİ 4 HABERLER 57 kişinin öldüğü Çorum katliamını bir yıl önceden tahmin eden MİT, Emniyet ve askeri suçladı ‘Polis sağcıları tuttu’ ALİCAN ULUDAĞ Koro... Koro 52 çocuktan oluşmuştu. Çok kısa sürede, yaklaşık 4045 günde hazırlanmışlardı. Koro öğretmenleri gönüllü çalışıyorlardı. Çocuk şarkılarından oluşan bir konseri seslendiriyorlardı. Orkestra, Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası’ydı. 2006 yılında kurulan orkestra, ülkemizin ilk ve tek kuruluşudur. Yurtiçinde ve yurtdışında çok başarılı konserler vermiştir. Bu konser 23 Nisan 2012 şenliği içinde yer alıyordu. Koro, Çocuk Hizmetleri Korosu adını taşıyordu. Çocuklar, devletin koruması altındaki çocuklardı. 7 yaşından 16 yaşına kadar kızlı erkekli 52 çocuk. Orkestra da 35 çocuktan oluşuyordu. İlk kez böyle bir işbirliği yapılıyordu. İlk kez böyle bir konser hazırlanıyordu. Bu kez yepyeni bir heyecanla hazırlanıyorduk. Bu konser hepimiz için yeni bir boyuttu. Yeni, güzel, heyecan verici bir yeni boyut. Konya’da 22 Nisan günü verilen konser büyük bir başarı oldu. Konseri yöneten şef Tolga Taviş, ne yaşandığının bilincinde, ustalıkla okestra ile koroyu buluşturdu. Ayakta alkışlarla biten konser, hepimiz için yeni ufuklu bir geleceğe dikkatimizi çekiyordu. ??? Koruma altındaki çocuklarımız. Hepimizin çocukları. Hepimizin evlatları. Güven duymak isteyen. Farkına varılmayı bekleyen. Bu büyük dünyada tutunacağı değişmez bir dal arayan. Yaşamına tanıklık edecek kişileri arayan. Kendini anlatacağı, onu anlayan insanları bekleyen. Çocuklar. Çocuklarımız. “Siz yazar mısınız?” diye sordu. 1213 yaşlarında bir kızımız. Arkadaşları da dinliyor. “Evet” dedim. “Ben de yazarlığa adım attım” dedi, “şiir yazıyorum”. Eğitmeni yaklaştı: “Evet” dedi, “çok yeteneklidir. Şiir yazıyor”. Kızımız ekledi: “Kendimi geliştirmek için ne yapabilirim?” “Çok güzel” dedim, “okumaya devam, yazmaya devam. En iyi gelişme yolu”. Ah benim güzel kızım. Benim akıllı kızım. Köy Enstitülerini bilseydin keşke kızım. Halkevlerini bilseydin keşke. Onları koruyabilseydik keşke. Sizlerle hep birlikte olabilseydik keşke. Daha çok buluşabilseydik keşke. Biz sizin anneleriniz babalarınız olabilseydik. Siz bizim kızlarımız oğullarımız olabilseydiniz. Öyle bir toplumumuz olsaydı. Öyle kentlerimiz, öyle köylerimiz olsaydı. Birbirimizden ayrı olmasaydık. İçimizden geçenler oralarda kalmasaydı. Oralarda kalmasaydı. ??? Biz uçağa bindik, İstanbul’a geldik. Onlar otobüslerle kurumlarına döndüler. Mutlaka akıllarındadır. “Bizi düşünürler mi acaba?” “Bizi hatırlarlar mı?” Elbette düşünürüz. Elbette hatırlarız. Deniz Ablanız sizi unutur mu? Gülçin Ablanız, Setenay Ablanız sizi hatırlamaz mı? Kurumunuzdan Kenan Abinizi tanıdık. Davut Bey’i tanıdık. Çocuk hizmetleri kutsal hizmetler. Gerçekten bilinçle çalışıyorlar. Emek verenlere şükranlar olsun. Bu konser gelenlere şölen oldu. Ama bizlere çok özel bir armağan oldu. Biz sevginin armağanını aldık. Biz insanca paylaşmanın armağanını aldık. Çocukların gülen gözlerini gördük. Çocukların başarıyla gönendiklerini gördük. Hepsi bizim armağanımız oldu. Hepsi bize görev oldu. Artık bu çocuklar bizim de görevimiz. Belki de bizim en kutsal görevimiz. Sizi unutmadığımızı bilin. Siz de bizi unutmayın... ANKARA Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), 1980’de 57 kişinin hayatını kaybettiği Çorum katliamından bir yıl önce geçtiği istihbarat notunda, Sivas ve Maraş’tan sonra Çorum’da da Aleviler ile Sünniler arasında kitlesel bir olay yaşanacağını “tahmin” etmiş. Olayların çıkacağına ilişkin “emare” olarak MİT, Çorum’da halkın evlerine erken çekilmesi, sokakların tenhalaşması, gece misafirliklere gidip gelmelerin azalmasını gösterdi. Teşkilat, katliamın yaşanmasına “Polisin yanlı davranarak sağ kesimi tutması” ve “askeri birliklerin olaylara bazı nedenlerle zamanında müdale etmemesi”ni gerekçe gösterdi. 12 Eylül darbesine giden yolun önemli sacayaklarından olan Çorum katliamı, 29 Mayıs9 Temmuz 1980 tarihleri arasında gerçekleşti. 57 kişinin katledildiği olaylarda, onlarca ev ve işyeri yakıldı, tahrip edildi. Çok sayıda Alevi ve solcu yurttaş, kenti terk etti. Cumhuriyet’in ulaştığı MİT belgeleri, Çorum’daki katliamın göz göre göre geldiğini ortaya koydu. MİT, Çorum’a ilişkin ilk istihbarat notlarını, olaylar ‘EMNİYETTE ÜLKÜCÜLER İŞBAŞINDA’ MİT, 9 Temmuz 1980’de olaylara ilişkin hazırladığı genel bir istihbarat notunda, Çorum’daki katliamın çıkması ve büyük boyutlara ulaşmasının nedenlerini şöyle açıkladı: ? Emniyet kadrosunun sağ ve sol olarak ayrılması, ülkücüsağcı polislerin işbaşına gelmesi ve bu kadroyu Emniyet Müdürü Nail Bozkurt’un istemeyerek de olsa himaye ederek ülkücü ve sağ kesimin himaye edildiği izlenimi vermesi. Ülkücü olarak tanınan polislerin Alevilere baskı ve işkence yaptığı iddialarının yaygınlaşması, bu durumdan aşırı sol kesimin yararlanması. ? Olaylar sırasında aşırı solcular tarafından 2 polisin öldürülmesi ve evlerinin yağma edilmesinin polis üzerine yaptığı etki ile yöneticilerin Alevi kesimde oturan polislerin ailelerinin evlerini sol kesimden taşımaları ve sağ kesime yerleştirmeleri, olaylarda polisin sağ kesimi tutması. ? Olaylara müdahale eden askeri birlikleri yöneten General Sabahattin Esengün ile vilayet arasında iyi diyalog kurulmaması. Askeri birliklerin olaylara zamanında müdahale etmeyip silahlı grupları enterne (etkisiz hale) edememesi. Yapılan arama operasyonlarının sıhhatli olmaması. ya hazırlandığı yolunda dedikoduların çoğalması. Vatandaşların ve bilhassa gençlerin akşamları evine gruplar halinde gitmeleri.” MİT’in “Konu üzerinde hassasiyetle duruyoruz ve gerekli önlemler alınması sağlanmıştır” demesine karşın, dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak’ın 27 Mayıs 1980’de öldürülmesi Çorum’daki olayların fitilini ateşledi. 30 Mayıs 1980 tarihli belgede, Sazak’ın öldürülmesi nedeniyle ülkücülerin 29 Mayıs 1980 akşamında Çorum merkezinde solcuların işyerlerini tahrip etmeye başladığı belirtilerek “Sağcı kesim, bir terör havası estirmekte olup, dükkânlara, evlere, kişilere saldırmaktadır” denildi. MİT’in 2 Temmuz’da geçtiği notta da “Cemilbey yolu üzerindeki sağ eğilimli Ovasaray köylülerince yol kesilerek Alevi köylülerine ait 3 minübüs dolusu halk tartaklanarak dövülmüşlerdir” denildi. Çorum’daki Emniyet ve askeri kuvvetlerin olaylar karşısında yetersiz kaldığını aktaran MİT, 7 Temmuz’da “Ölü olarak bulunan şahıslardan 6’sı Sünni, 23’ü Alevidir” dedi. Ve katliam başlar dan yaklaşık iki yıl önce geçti. 25 Eylül 1978 tarihli MİT belgesinde Sivas Ali Baba Mahallesi’nde Alevilere yönelik saldırı olaylarına değinilerek “Sivas’ta meydana gelen olayların bölgenin etnik yapısı nedeniyle Çorum’daki vatandaşları, özellikle Alevi kesimi psikolojik yönden etkileyerek huzursuz ettiği” belirtildi. Belgede “Sivas olaylarına benzer olayların Çorum’da da çıkabileceğine dair söylentiler bulunduğu” kaydedildi. Bu söylentilerin “maksatlı olarak” yapıldı ğını ve Çorum’da “büyük çapta olayların olacağının sanılmadığını” iddia eden MİT, yine de yetkililerin uyarıldığını ifade etti. 3 Ocak 1979’da da MİT ısrarla “büyük çapta bir olayın zuhur edeceğine ihtimal verilmediğini” savunarak “Çorum’da mezhep ayrımına dayalı muhtemel olayların çıkacağını gösterir bir emarenin mevcut olmadığı ülkücü kesim tarafından belirtilmektedir” dedi. MİT, 15 Ocak 1979’da ise Maraş olaylarından sonra Çorum’da tahrikler sonucu kitlesel bir olay mey dana geleceğinin tahmin edildiğini bildirdi. Emareleri sıraladı MİT, 15 Ocak 1979 tarihli istihbarat notunda, bunun emaresini şöyle sıraladı: “Erken evlere çekilme, sessizlik ve sokakların tenhalaşması. Gece misafirliklerine gidip gelmelerde azalma. Aynı semtte oturan Alevi ve Sünni ailelerin okul çağındaki çocuklarının ayrı ayrı gruplar halinde okula gidip gelmeleri. Belirli çevrelerin özellikle silah temin ederek diğerine saldırı CHP Genel Başkan Yardımcısı Loğoğlu, Arap halklarının direnişini desteklediklerini söyledi ‘Demokrasi mücadelesi’ ? CHP’nin “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlüğe Yürüyüşü” konferansı dün sona erdi. Konferansın sonuç bildirgesinde uluslararası toplumun, Arap halklarıyla daha samimi bir dayanışmaya girmesinin demokratik, adil dönüşümlere güç katacağı vurgulandı. İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Arap halklarının özgürlük, adalet ve demokrasi için başlattıkları mücadelenin desteklendiğini ve bu yürüyüşün barış, istikrar ve güvenlik içinde sürdürülmesinin istendiğini söyledi. CHP’nin Etiler’deki Le Meridien Otel’de düzenlediği, iki gün süren “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlüğe Yürüyüşü” konferansı dün sona erdi. Konferansın son gününde konuşma yapan Cezayir Türkiye Dostluk Grubu’ndan milletvekili Kamel Guergouri, hareketliliğin Arap ülkeleri sınırlarında kalmayacağını, diğer ülkelere de etkilerinin yansıyacağını söyledi. Gazeteci Mete Çubukçu yeni bir Ortadoğu’nun doğduğunu anımsatarak “Bu Ortadoğu’nun sahibi hiç kimse değil, ayaklanan, taleplerinin yerine getirilmesini isteyen insanlar. Türkiye, Ortadoğu’daki bu süreçte, kendi içindeki en önemli sorunu olan Kürt sorununu hallederek bu sürece katkıda bulunmaya çalışmalıdır” dedi. Gazeteci, yazar Ruşen Çakır ise gazeteciliğin yok olmaya yüz tuttuğunu ifade ederek “Arap Baharı’nda özellikle sosyal medya çok önemli yer tutuyor” dedi. NİHAT MATKAP ‘Türkiye’yi Erdoğan yönetmiyor’ MEHMET MENEKŞE CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, iki gün süren “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlüğe Yürüyüşü” konferansının çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU’NDAN BAKAN DİNÇER’E ELEŞTİRİ ‘Hukuk kültürü gelişmemiş’ İstanbul Haber Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Danıştay’ın Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın başkent dışında yalnızca okullarda öğrencilerle kutlanmasına ilişkin genelgesi hakkında yürütmeyi durdurma kararı almasını “Yargı kararını herkes uygulamakla yükümlüdür, herkes yargı kararına saygı gösterecek” diye değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, söz konusu kararı “garabet” diye yorumlayan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’i de eleştirdi ve “Demek ki hukuk kültürü fazla gelişmemiş” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin Etiler’deki Le Meridien Otel’de düzenlediği, iki gün süren “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlüğe Yürüyüşü” konferansının çıkışında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Danıştay’ın “19 Mayıs Genelgesi”nin yürütmesini durdurması kararına ilişkin bir soruya “Yargı kararlarını herkes uygulamakla yükümlüdür. Herkes yargı kararına saygı gösterecek” diye yanıt verdi. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in bu kararı “garabet” olarak değerlendirdiğinin anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, “Onu Sayın Ömer Dinçer’e sormak lazım. Demek ki hukuk kültürü fazla gelişmemiş” dedi. Kılıçdaroğlu, “Tutuklu vekillerle ilgili düzenleme hangi durumda, beklentiniz neler?” sorusunu ise “Sayın Cemil Çiçek’in yaptığı katkıya, verdiği çabaya teşekkür ediyorum” değerlendirmesini yaptı. Sonuç bildirgesi Panelin ardından Loğoğlu, CHP’nin konferansa yönelik hazırladığı bildirgesini açıkladı. Sonuç bildirgesinin, konferansta yapılan tartışmalardan çıkardıkları bazı sonuçlar ile izlenimleri içerdiğini anımsatan Loğoğlu, sonuç bildirgesinde “Arap ülkelerinin bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve ulusal birliklerinin korunması, ülke kaynaklarının ülke halkının refahı için kullanılması, uluslararası toplumun her noktada hukuk ve meşruiyet içinde hareket etmesi, dış müdahale, dayatmalar olmaması, şiddetin durdurulması, insani yardım yollarının açılmasının bütün taraflarca gözetilmesi talep edilmektedir. CHP’nin Araplar arası ihtilaflara ve komşu ülkelerin içişlerine Türkiye’nin karışmaması yolundaki tutumu, takdirle karşılanmaktadır” bölümlerin öne çıktığını söyledi. Konferansın sonuç bildirgesinde, şu görüşlere yer verildi: “Tunus’ta yeni anayasa çalışmalarında cinsiyetler, dinler, etnik gruplar ve azınlıklar arasında eşitliğin gözetilmesinin, hukukun üstünlüğü, erkler ayrımı ilkelerinin benimsenmesinin öneminin altı çizilmektedir. Mısır’ın demokrasi yolunda ilham verecek adımlar atmasının bölge ülkeleri için önemli olacağı noktası vurgulanmaktadır. Uluslararası toplumun, Arap halklarıyla daha samimi bir dayanışmaya içine girmesinin demokratik, adil, kapsayıcı dönüşümlere güç katacağı değerlendirilmektedir.” AMASYA CHP Amasya İl Başkanlığı 34. Olağan İl Kongresi’nde konuşan Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap “Türkiye’yi AKP yönetmiyor. Türkiye’yi çeşitli gizli güçler, karanlık çevreler yönetiyor. Tayyip Erdoğan sadece bu gizli güçler, gruplar arasında koordinasyonu sağlıyor” dedi. Eski Amasya il başkanı Hüseyin Duran’ın tek liste ile aday olduğu il kongresi Hamit Kaplan Spor Salonu’nda yapıldı. Kongre divan başkanı seçilen Matkap konuşmasında içte ve dışta, ekonomide, hukukta yaşanan olaylara bakıldığında AKP’nin aslında Türkiye’yi yönetmediğinin ortaya çıktığını belirtti. Matkap, Başbakan’ın sıkıştıkça dine sarıldığını, siyaseti cami üzerinden götürdüğünü ve CHP’nin tarihine saldırdığını belirtti. Matkap “Eğitimdeki düzenlemeler temel ilkelerimizi yok etmeye yönelik girişimlerdir. Kırk yıl komutan olarak, iki yıl da Genelkurmay başkanı olarak hizmet vermiş İlker Başbuğ’un akla yatmayan bir nedenle tutuklanmıştır” dedi. Matkap bu gelişmelerin AKP’nin yasal olmayan çıkar gruplarınca yönetildiğini ortaya koyduğunu söyledi. Bakan Ömer Dinçer, 19 Mayıs genelgesini savundu, Danıştay’ı eleştirdi Bayramlar eski, AKP modern İSTANBUL/ANTAKYA (Cumhuriyet) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Danıştay’ın 19 Mayıs genelgesinin yürütmesini durdurması kararına ilişkin, “Bundan sonra Türkiye’de bütün bayramları modern dünyanın anlayışına göre ve yeni bir paradigmayla yeni bir yaklaşım tarzıyla kutlamaya ihtiyaç var. Çok kapsamlı bir yönetmelik çıkarıyoruz” dedi. Dinçer, önceki akşam İstanbul Ağrı İli Derneği’nin düzenlediği “Ağrılılar Gecesi”ne katıldı. Bakan Dinçer, gecede yaptığı konuşmada, getirdikleri yönetmeliğin, şimdiki uygulamalardan daha modern uygulamaları kapsadığını ifade etti. Bakan Dinçer şöyle devam etti: “Danıştay’ın iptal kararı hakikaten çok garip, tuhaf bir karar. Biz çok kapsamlı bir yönetmelik çıkarıyoruz. O yönetmelikle sadece 19 Mayıs’ı değil, 23 Nisan’ı, 30 Ağustos’u ve 29 Ekim’i nasıl kutlayacağımıza dair bir genel çerçeve oluşturacağız.” gösterilmeli ‘Yargıya saygı Atatürk’e saygı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında dün Taksim’de “Ata’ya Saygı Yürüyüşü” gerçekleştirildi. İstanbul Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından organize edilen yürüyüş kapsamında sabah saat 10.00’dan itibaren İstanbul’un birçok ilçesinden gelen öğrenciler kortej oluşturdu. Yöresel halkoyunları kıyafetleri giyen öğrenciler, ellerinde Atatürk ve Türk bayrakları taşıyarak Taksim Meydanı’na kadar yürüdü. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) İskenderun limanındaki değiklikleri inceleyen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yıldırım, bayramların vazgeçilmez bir değer olduğunu, ancak zamana göre değişimlerin yaşanabileceğini belirterek “Yargının da aldığı karara saygı gösterilmelidir” dedi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle