19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Eski Jandarma Genel Komutanı Türkeri’nin de aralarında bulunduğu 7’si muvazzaf 13 asker gözaltına alındı 28 Şubat’ta 3. dalga ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, 28 Şubat soruşturmasında dün 3. dalga operasyon için düğmeye bastı. Operasyonda, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Fevzi Türkeri ve Özel Kuvvetler Komutanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Daire Başkanı Tuğgeneral Lokman Ekinci’nin de aralarında bulunduğu 13 kişi gözaltına alındı. 28 Şubat soruşturması kapsamında, 12 Nisan’da yapılan ilk operasyonda aralarında eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Çevik Bir’in de bulunduğu 31 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarılmış, Bir dahil 18 kişi tuFevzi tuklanmıştı. Bir hafta sonTürkeri ra gerçekleştirilen ikinci operasyonda ise aralarında eski Genelkurmay Genel Sekreteri emekli Tümgeneral Erol Özkasnak’ın da bulunduğu 11 kişi gözaltına alınmış, Özkasnak’ın da yer aldığı 8 kişi tutuklanmıştı. Soruşturmayı yürüten savcı Bilgili, alınan ifadeler ve toplanan deliller kapsamında dün 13 şüpheliye yönelik; Ankara, İstanbul, İzmir ve Kars’ta 12 adreste arama yapılması ve gözaltı talimatı verdi. Cemaat ve ABD Yükseliş ve Düşüş Erdoğan, ABD’lilere defter mi dürdürtüyor! Üç gün boyunca, salı günkü “AKP’nin oylarının kaynakları” analizimin devamını yazacaktım, ama hobi konum devreye girdi! O da ne demeyin, CemaatAKP ilişkileri tabii ki! Son durumda bu ilişki, Gülen Hareketi (Partisi)ABD ilişkilerine dönüştü! Biliyorsunuz, ABD’de Cemaati tırmalayan irili ufaklı haberlerden yayımlandıktan sonra, Internationale Herald Tribune gazetesinde Gülen Siyasi Partisi’ni küt diye vuran, Ahmet Şık’lı büyük bir haber yayımlanmıştı. Gülen Partisi küçük bir kıyamet kopardı, Zaman’ın müdürü E. Dumanlı IHT’ye giydirdi... Protesto falan derken... Amerikalılar hiç tınmadı ve bu kez New York Times (NYT) benzer yazıyı bastı... ??? Taa 15 Aralık 2011 tarihli “3 Koltuk Boşalıyor4” başlıklı yazımda “Cemaat: Bedel Zamanı” başlığı altında, Erdoğan ile girdiği “Politika oyununu kaybetmesi durumumda, bir de bedeli olacaktır! Cemaat, artık bir siyasi iktidar odağıdır! Bunun da bedelini er geç ödeyecektir!” demişim. Yine 12 Ocak 2012 tarihli “Erdoğan’ı Kuklalaştırma” yazımda ise: “Baş aşağıya gidiş, kaçınılmaz olarak başlamıştır. Cemaat de bu kaderden kurtulamayacaktır.. tetikçiler de..” Ayrıca, “Cemaat iktidar siyaseti yaparak yükseldi, düşüşü de bu siyasetle olacak..” öngörüsünde bulunmuşum. İşte hepsini yaşıyoruz. ??? NYT’de bu haberin yayımlanması “önemli”! Ama yorumu da gerek. Ama önce NYT’ye bakalım: Başlıkta “Türkiye, ABD’de inzivada olan din adamının egemenliğini hissediyor” demekte ve Gülen’i “Milyonlarca takipçisi ve 140 ülkede bulunan okullarıyla dünyanın en etkili İslami hareketlerinden birinin karizmatik vaizi” olarak nitelendiriyor, ayrıca “gazeteci Ahmet Şık’ın tutuklanması, Gülen ile bağlantılı olabilir” diyor. “Olabilir”i fazla! “Üst düzey bir Amerikan yetkilisi şöyle diyor: Gülen Hareketi’nin doğası bilinmezlerle dolu, tedirginiz. Her şey bir saptırmaca, göz boyama. Etki ve güç istedikleri çok açık. Laik Türkiye’ye meydan okumak için gizli bir ajandalarının olduğundan endişe duyuyoruz ve ülke daha İslami bir yönde ilerliyor”. NYT, Ergenekon soruşturmalarına da işaret etti, “Ancak taktikler ve şeffaf olmamanın yanı sıra hareketin gücünün gizlice yayılması Gülen’in... daha fazla muhafazakâr bir Türkiye yaratmak” istediğine dikkat çekti. “Muhaliflerine karşı bir cadı avı başlatmak için Türkiye’deki mahkemelerde, poliste ve istihbarat servisinde elemanlarını kullandıkları” suçlamasını da anımsattı gazete. Bir de, Erdoğan’ın da, Gülen’in, otoritesine meydan okumasına karşı duyarlı olduğuna dikkat çekti. Her neyse; bunları aylarca yazdığım için bir de NYT’de, üstelik sıradan ifadelerle okumaktan sıkılıyor insan, ayrıntısını bulup okuyun! ??? Biz yorumuna bakalım: ABD basınında bu Gülen Hareketi’ne eleştiri ne zaman geldi? Sen yıllarca sus sus ve şimdi konuş... Şimdi derken: 67 aydır Gülen – Erdoğan arasındaki iktidar savaşı sona ermeye başladıktan ve galiplermağluplar belli olduktan sonra, ABD’nin Beyaz Saray’a yakın, ciddi, ama “ABD’nin Sesi” gazetesi bu yazıyı yazıyor. Nokta koyuyor! ABD, Gülen okullarını da biraz daha yakın mercek altına aldı ve bir mi üç mü ne, okulunu kapattı! ??? ABD, Gülen Hareketi’ni Erdoğan’a karşı koz olarak kullanıyordu. Kullanım süresi bitti… 4 nokta etkili oldu ABD’nin şimdiki tavrında. a) Türkiye’de “iktidar kapışması” neredeyse sonuçlandı. Erdoğan kesin tavrını aldı. Gülencileri dizginledi: “İktidar olamazsınız, ama bana hizmette bulunabilirsiniz, devlet içinde benden izinsiz güç kullanmanıza izin vermem, ama bazı koltukları koruyabilirsiniz...” ABD de Erdoğan’ın bu tavrını gördü… b) Erdoğan, ABD’ye “Bana güven Ortadoğu politikalarında. Gülen’e ihtiyacın yok” mesajını verdi. Hatta ABD’ye, “Gülencileri dizginle, sonra senin de başına bela olurlar” demiş bile olabilir. c) ABD, koruduğu Gülencilerin hem Türkiye’de hem dünyada yayılma derecelerinden endişe etmiş de olabilir. Kontrol edemeyecekleri bir noktada diyor ki: “Bu kadar... Daha fazla sıçrayamazsın”. Gülenciler “sonuna kadar karşıdevrimci”, sınır tanımıyorlar! Yarın ayaklarına dolanacak bir siyasi toplumsal hareket yarattıklarını görmüş olabilirler. d) Gülencilere artık ihtiyaçları yok. Bavulcuları, tetikçileri ne kadar varsa, hepsini kullandı, ordu vesayetine son verdi, güçlü bir ABDErdoğan ittifakı kuruldu, orduyu Ortadoğu’da istedikleri gibi kullanabilirler. e) Erdoğan, orduyu istikrarsızlaştırmak istiyor. Artık giden gitti, kalan sağlara sahip olması gerekir. Yoksa Ortadoğu’da 230 bin kişilik polis gücüyle savaşacak! Emre’lerin, Baransu’ların vb. iplerinin çekilmesi de bu gelişmeleri doğruluyor. E. Uslu basbas bağırıyor! Her ne kadar sonunda “Erdoğan’ın zulmünü Ergenekoncuların zulmüne yeğlerim” biçiminde biat noktasına geldiyse de! Atı alan Üsküdar’ı geçti kardeşim, geçmiş olsun.. Hadi askere! Seferberlik’in başı alındı Gözaltına alınan 13 kişi, Ankara Emniyeti’ne getirildi. Gözaltına alınan isimlerden en rütbelisi eski Jandarma Genel Komutanı Türkeri oldu. Ankara’daki subay lojmanlarındaki dairesi aranan Türkeri, daha sonra gözaltına alındı. 2006 yılında emekli olan Türkeri, 28 Şubat döneminde Özel Kuvvetler Komutanlığı ile Genelkurmay İstihbarata Karşı Koyma ve Güvenlik Dairesi Başkanlığı görevlerini yürüttü. Gözaltına alınanlar arasında dikkat çeken bir isim ise Özel Kuvvetler Komu tanlığı Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanı Tuğgeneral Ekinci oldu. Seferberlik Tetkik Kurulu, savcı Bilgili’nin yürüttüğü kozmik oda soruşturmasında da gündeme gelmişti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast girişimi iddiası üzerine, Seferberlik Tetkik Kurulu Bölge Başkanlığı’nın kozmik odasında hâkim Kadir Kayan tarafından yaklaşık bir ay arama yapılmıştı. Kayan, elde ettiği bulguları raporlaştırarak Bilgili’ye vermişti. Bu raporda, 28 Şubat dönemine ilişkin bilgilerin de yer aldığı öğrenildi. Bu aramaların yapıldığı Aralık 2009Ocak2010 arasında Ekinci, mevcut görevinde bulunuyordu. Gözaltına alınan muvazzaflar, tuğgeneraller Lokman Ekinci, İsmail Hakkı Önder, albaylar Mustafa Köseoğlu, Mehmet Haşimoğlu, Atilla Kurtay, Kemal Yakışkan, astsubay Adem Demir’in isimleri, Genelkurmay Karargâhı’nın Komuta Harekât Merkezi’nin bulunduğu eksi birinci katında yer alan Batı Çalışma Grubu Gi riş Kartı Verilen Personel Listesi’nde geçiyor. Bir, sorguda bu listeyi doğrulamıştı. Bunun üzerine isimleri listede adı yer alan bazı askerler tutuklanmıştı. Gözaltındaki Tuğgeneral Önder şu an Kara Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Hizmetler Daire Başkanlığı görevini yürütüyor. aşbakanlık’a elektrikli otomobil hibe etmişti Ankara’da gözaltına alınanlar arasında OYAK Yönetim Kurulu Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker de yer aldı. Türker’in adı personel başkanı olduğu dönemde imzasına sunulan ve şirketlere yönelik psikolojik harekât uygulanmasına ilişkin belgede geçiyor. Türker 6 Nisan 2012’de OYAK tarafından Türkiye’de ilk kez üretilen elektrikli otomobili Başbakanlık’a hibe etmişti. Gözaltına alınan emekli subayların isimleri şöyle: Fevzi Türkeri, Yıldırım Türker, Hakan Pelit, Tanju Sirmen, Mehmet Aygüner, Şeref Kavalalı. B AĞAR YENİPAZAR’DA 2 YIL YATACAK Kılıçdaroğlu ‘Aczmendi diyen bile olmuş, AİHM’ye gideceğim’ dedi ‘Vatan görevi’ için hapiste! İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Susurluk davası kapsamında 5 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onanan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, 2 yıl hapis yatacağı Aydın’daki Yenipazar Cezaevi’ne dün teslim oldu. Ağar, kimseye kırgın olmadığını söyleyerek “Allah devlete ve millete zeval vermesin” dedi. Ağar, cezaevine girerken kendisini uğurlamaya gelen yurttaşlarla vedalaştı. Ağar, ailesine yakın bir yerde cezasını çekecek olmasından ötürü mutlu olduğunu söyledi. Cezasıyla ilgili soruları ise “Kimseye kırgın değilim. Allah devlete ve millete zeval vermesin. Huzur içindeyim, bunu bir vatan görevi olarak görüyorum, görevimi yapıp çıkacağım” diye yanıtladı. Ağar daha sonra gazetecilere de “Sizi bundan sonra yormayacağım” diye seslendi. Ağar’ı, cezaevine uğurlayanlar arasında, aynı davadan hüküm giyen eski MİT Güvenlik Dairesi Başkan Yardımcısı, emekli özel harekâtçı Korkut Eken de yer aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Mehmet Ağar’ın yanına koğuş arkadaşı verilebileceğini söyledi. Ergin, Ağar için cezaevine çok masraf yapmadıklarını savunurken, “Birkaç kamera, bir xRay cihazı, tel örgü eklendi” dedi. Cezaevi, Ağar için yeniden düzenlenmiş, diğer mahkumlara kapalı özel bir bölüm yapılmıştı. Güvenlik önlemleri üst düzeye çıkarılırken, kapısı, tel örgütleri, kamera sistemi de yenilenmişti. Ağar’ın 4 korumasının da ilçeye geldiği, ikisinin Yenipazar’da ev tuttuğu belirtildi. Beni AKP fişledi UTKU ÇAKIRÖZER OYAK ÇALIŞANLARINA MÜEBBET TALEBİ ‘Görüntülerin silinmesi planlı’ İstanbul Haber Servisi Danıştay’ın güvenlik kamera görüntülerinin silinmesine ilişkin haklarında dava açılan OYAK çalışanı, tutuklu altı sanığın, “Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Görüntülerin geri getirilemeyecek şekilde silindiğine dikkat çekilerek yapılan tüm işlemlerin belli bir plan ve stratejinin parçası olduğu, OYAK’ın bilinçli olarak kameraların kayıt yapmasını engellendiği, Danıştay saldırısının yapılmasını kolaylaştırdığı iddia edildi. Dönemin OYAK Genel Müdürü emekli Albay Orhan Çoban, yardımcısı Mustafa Tarık Özyılmaz, Bilgi İşlem Sorumlusu Barış Demirtaş, Danıştay Başkanlığı Bilgi İşlem Merkezi’nde mühendis Celalettin Yüksekkaya dahil 10 sanık hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, OYAK’ın arızalı olduğunu belirttiği harddiskte arıza bulunmadığına dikkat çekildi. Görüntülerin silinme işleminin büyük bölümünün kamera kayıt cihazının OYAK’a getirildiği 16 Mayıs 2006 günü saat 19.4719.50 arasında gerçekleştirildiği kaydedildi. Görevlilerin, 16 Mayıs 2006’da rutin uygulamalardan farklı olarak, bir neden belirtilmeksizin Danıştay’daki kayıt cihazını söktükleri ifade edildi. Saldırıdan sonkari süreçte, OYAK görevlilerinin, sökülen hard disklerden veri kurtarmaya çalıştıkları, cihazın ithal edildiği ülke olan İsrail’den personel çağrıldığı belirtildi. Şüphelilerin, İsrailli yetkililerin saldırıdan sonra cihaza bağlandıklarını bildiklerini, ancak ne gibi bir çalışma yaptıklarını bilmediklerini söyledikleri ifade edildi. SARAYBOSNA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hakkındaki Batı Çalışma Grubu (BÇG) fişlemelerinin 2004 yılında resmi evraka dönüştürülerek kayıt altına alındığını belirterek “Asıl fişlemeyi AKP yapmış. AİHM’ye gideceğim” dedi. İki günlük temas için BosnaHersek’e giden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu, Saraybosna’ya inişinde Fethullah Gülen hareketine bağlı Uluslararası Saraybosna Okulu öğrencileri ellerinde çiçeklerle karşıladı. Kılıçdaroğlu da çocuklara hediyeler verdi. Kılıçdaroğlu, uçakta beraberindeki gazetecilere şu değerlendirmeleri yaptı: Asıl fişlemeyi AKP yaptı: Başbakan bana “28 Şubat seni göreve iade etti” diyor. Akıl var mantık var. Onlar beni fişlemiş nasıl göreve iade edecek? Bu konuda dava açtım. Başbakanlık Danıştay’a savunma göndermiş. Diyorlar ki 2004’e kadar isimsiz raporlar vs. filan hepsi gelmiş. Hiçbir resmi kayda geçirilmeden hepsi bekletilmiş. BÇG hiçbirine resmi bir hüviyet kazandırmamış. 2004’te ise tamamına resmi nitelik kazandırmışlar ve arşive kaydetmişler. Fişleme 2004’te resmileşti. Asıl fişlemeyi AKP yapıyor yani. Tabii kendileriyle ilgili olanları çıkartarak kaydetmişlerdir. Orada hakkımdaki iddialar kişi ve kurumlar tarafından kullanıldı, kullanılmaya da devam ediyor. Danıştay’da açtığım dava var Başbakanlık aleyhine. Orada baskı yapabilirler. Aleyhimde çıkarsa AİHM’ye götüreceğim. Benimle ilgili her bakan döneminde farklı fişleme olmuş. Kimi komünist demiş, kimi faşist. Aczmendi diyen bile olmuş. Müdahil olmayacağım: 28 Şubat soruşturmasına müdahil olmayacağım. Ben hukuki hakkımı zaten Danıştay’da takip ediyorum. Bana 2004’te neden fişlemeleri kayda geçirdiklerinin yanıtını verecekler. Ölülerle değil benimle uğraş: Siyasi hayatımızda ilk defa; ölmüş liderlerle hesaplaşan bir Başbakan görüyoruz. Nedeni varolan CHP’ye bir şey söyleyememesinden kaynaklanıyor. Sivas’ın ötesine gidemezler diyordu şimdi kendisi gidemiyor. Ölülerle mücadele edeceğine gelsin bizle mücadele etsin. Demirel’in önünde diz çöktüğüm iddiası yalan. Demirel ile siyasi alışverişim yok. Bir kez gittim. O da Ecevit’i anma yıldönümüne davet için. Meclis’te Ergenekon iddianamesi: Silivri davalarını sulandıran savcıların iddianameleri. Milletvekili Ömer Süha Aldan haftaya TBMM Genel ‘Cadı avına dönecek’ Kılıçdaroğlu, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin, “Bu süreç ‘cadı avına’ dönecek. Hiçbir endişeniz olmasın. Bundan sonra da yine Sayın Başbakan’ın izniyle, talimatıyla, öngörüleriyle, önceden bilgi verilerek pek çok operasyon yapılabilir” dedi. Kılıçdaroğlu, Türk Kültür Merkezi’nde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, “Özel yetkili mahkemelere karşıyız. Özel yetkili, mahkemelerin yaptığı soruşturmalara da karşıyız. Bu şu anlama gelmesin sakın, ‘bu süreç sorgulanmasın, bu süreç yargılanmasın’. Hayır bu süreç sorgulanabilir, yargılanabilir. Onu belirleyelim ve bir köşeye koyalım” şeklinde yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreçle ilgili olarak Sayın Başbakan’ın bir açıklaması oldu, savcılara bir talimattır. Özel yetkili mahkemelerin savcılarına bir talimat. Siyasi otoriteden talimat alan bir yargılama düzeni, hukuku yargılar. Hukukun üstünlüğü değil, egemen güçlerin üstünlüğü akla gelir. Aklımıza gelen de bu. Normalde hiç bu sürece müdahale etmemek gerekirdi. Bu süreç kendi mecrası içinde yürüyebilirdi ama dediğim gibi Sayın Başbakan’ın talimatı oldu, bu talimatı savcılar yerine getiriyorlar, öteden beri söylediğim bir şey var, yine altını özenle çizerek söylüyorum: İntikam duygusu ile hukuku bulamazsınız, adaleti bulamazsınız.” alınkılıç gidecekler’ CHP lideri, 28 Şubat soruşturmalarının nereye kadar gideceği konusundaki bir soruya verdiği yanıtta, “Bunu savcılar bilir. Ama Başbakan savcılara talimat verdi, nereye kadar giderse gitsin dedi. Onlar da eline yalınkılıcı alıp gidecek” dedi. Kılıçdaroğlu’nu öğrenciler çiçeklerle karşıladı. demek anlamsız Kılıçdaroğlu, TBMM’deki 23 Nisan resepsiyonu ile ilgili tavrının boykot olup olmadığının sorulması üzerine, “Hayır değildi. Anıtkabir’e ve resmi kabule gittim. Akşam da çocukların etkinliğine katılmayı tercih ettim. Boykot olsa milletvekili göndermezdik” dedi. Normalleşme yorumlarıyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu, “Öyle diyorlarsa öyledir. Üzerinde çok durulacak bir şey değil” derken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Anıtkabir’e gitmemesi ve Başbakanlık’tan yapılan yönetmelik değişikliği açıklamasıyla ilgili olarak “Yönetmeliği hangi gerekçe ile değiştirdiler, ‘Bu törenlere gerek yoktur’ diye yönetmelik çıkarsa onu da mı uygun bulacağız?” dedi. Resepsiyona türbanlı eşlerin gelmesinin normal olup olmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Geliyorlar zaten, niye geliyorsunuz diye sorulması anlamsız. Geçmişte sorunlar olmuş, aşıldı. Aşıldığı için de memnunuz” değerlendirmesini yaptı. Türbanlıya ‘niye geldin’ Kılıçdaroğlu, Bosna Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarını ziyaret etti. (Fotoğraflar: AASAMİR YORDAMOVİÇ) Kurulu’nda tutuklu milletvekilimiz Mehmet Haberal hakkındaki iddianameyi okuyacak. Hangi maddelerden niçin tutuklandığını anlatacak. Ahır yapılan cami yok: Başbakan camilerin ahıra dönüştürüldüğünü iddia ediyor. Gösterdiği belgelerde böyle bir genelge görmedim. Camiler yıkıldıysa, Ankara’da da yıkıldı. Malatya Belediyesi cami yıkıp yerine alışveriş merkezi yaptırdı. Kendi dönemlerinden onlarca örnek var. Bazı camilerin bir dönem asker tarafından kullanıldığı doğrudur. Ordu savaşa gidecek, kışlası yok, çadırı yok. Nerede yatacak? Camide yatıyor. Başbakan hem dini konulara giriyor hem de iftira ediyor. Ben böyle yalan söyleyen siyasetçi görmedim. Apoletsiz Evren: İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesinin kaldırılması dahil geçen yasama döneminde verdiğimiz yasa önerilerimiz var. Darbe hukukunu temizleyelim diye tekliflerimiz var. Bu düzenlemelerden kaçan ise Erdoğan’dır. Darbe yasalarını ısrarla sürdürüyor. Bu yeni Kenan Evren’in postmodern versiyonudur. Evren ile Erdoğan arasında temel iki üç fark var: Birinin apoletleri vardı, bunun döneminde yok. Onun döneminde idamlar vardı bunun döneminde yok. Onun dışında yapılanlar aynı. Seçim hazırlığı olabilir: Başbakan’ın üslubundaki sertleşme bir seçim hazırlığı olabilir. Ama ona Cumhurbaşkanlığı yolunu açmaz. ‘Y C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle