23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 NİSAN 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 17 ÇAĞDAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ’NİN VAN ÇIKARTMASI: Daha güzel bir gelecek için VanErciş’te çeşitli okul ve lise müdürlüklerinden gelen talep üzerine tam donanımlı kütüphaneler kuruldu, öğrencilere giysi ve bot sağlandı üniversite hazırlık kitap setleri gönderildi. adalya ile baskı arasında Sizler bu yazıyı okuduğunuzda Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇDD’nin) Van’a, Van Üniversitesi’ne kazandırmış olduğu “Çağdaş Yaşam Eğitim Birimi” açılıyor olacak… Dernek başkanı Aysel Çelikel, burayla ilgili bilgi verirken, Van depremi sonrasında yaşananları düşünüyordum. Bir de bol keseden verilen, ama tutulmayan sözleri; televizyondaki “cek” ve “cak”lı vaatleri… ÇYDD, ne söylediyse yapan, sessiz sedasız yapanlardan. Yaşanan felaketten sonra, ÇYDD ile Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi arasında bir protokol, geçen yılın sonunda imzalanmıştı. 1542 metrekarelik alanda, 72 kişilik 10 sınıflık; 6 bin üniversite öğrencisinin yararlanacağı, hafif çelik malzemeden yapılmış dev bir mekân… Önemli olan geçici değil, kalıcı olması. Üniversite ana binaları onarıldıktan sonra da araştırma merkezi ya da meslek yüksekokulu olarak değerlendirilecek… Aysel Çelikel’e nasıl sponsor bulduklarını sorduğumuzda, verdiği yanıt ilginç: “Biz onları değil, onlar bizi buluyor.” ÇYDD’nin Van’a ilişkin sürdürdüğü “olumlu ayırımcılık” bu kadar değil… Şöyle ki: Vanlı burs alan öğrencilere, “Deprem Aile Yardımı” sağladılar. Ayrıca, Vanlı olup Van’da ya da başka illerde eğitime devam eden üniversite öğrencilerinin burs isteklerini karşıladılar… 1999 Marmara depreminden sonra Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bölgedeki çalışmalarını yakından izlemiş biri olarak, nasıl bir örgütlenme gücüne sahip olduklarının tanığıyım. Onlar etkili olma ve çözüm üretme yeteneğine sahipler. Yeter ki önlerine her an engeller çıkarılmasın, asılsız suçlamalarla, baskı ve iftiralarla yok edilmeye çalışılmasın! Bugün artık herkes biliyor ki, ÇYDD, hükümetle aynı görüşleri paylaşmadığı için başlarına gelmedik kalmadı. Sevgili Türkan Saylan’ın yaşadıklarını, derneğe açılan davaları burada tekrarlamama gerek yok… Tuhaf bir ülkede yaşıyoruz. Çelişkiler yumağında gülmekle kahrolmak arasında gidip geliyoruz… İşte birkaç örnek: Geçen hafta, Cumhurbaşkanı’nın da hazır bulunduğu bir törende, Kocaeli Valiliği, Derneğe, eğitim alanında verdiği hizmetlerden dolayı anlı şanlı bir madalya sunuyordu. Ama bir yandan da aleyhte dava devam ediyor… Bir başka çelişki: Aysel Çelikel’in sponsorlar için söylediği “Biz onları değil, onlar bizi buluyor” sözünün gerisinde şu var: Bu ülkede Cumhuriyet ilkelerine bağlı çok vatansever var. Kurumlar ya da şahıslar onlara katkıda bulunurken adlarının afişe olmasından korkuyorlar! Ya başlarına bir şey gelirse diye, hükümetin hışmından korkuyorlar! Bundan âlâ faşizm mi olur!.. M Sayılardan öte gerçekler ÇYDD’nin sağladığı burslar ve eğitime katkılarında, öteki tüm kuruluşlardan farklılıklar var: Sadece başarılı öğrencilere değil, “gün ışığı görmemiş çocuklara” veriyorlar… Çocuk okuduğu sürece veriyor ve karşılık beklemiyorlar. Yani koşullar, şartlar yok… Gerçek leştirdikleri yapıları Milli Eğitim Bakanlığı’na veriyorlar… İşte sayılarla ÇYDD: Sayıların ötesinde ise daha güzel bir gelecek umudu var… Yurdun dört bir yanında ilköğretim ve liselerden 54 bin 650 kız öğrenciye burs verildi. Devlet üniversitelerinde okuyan 62 bin 496 öğrenciye burs verildi. 36 kız öğrenci yurdu yapıldı. 7’si YÖK’e, 29’u Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 30 köy okulu yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 24 ilköğretim okulu yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 751 anasınıfı donanımı yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 555 oyun parkı yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 1192 okula kitaplık ve kütüphane açıldı. 316 bin 628 adet kitap gönderildi. Milli Eğitim, Halk EğitimÇYDD İşbirliği ile 22 bin kadın okuma yazma öğrendi. 35 ilimizin Anadolu güzel sanatlar liselerine “müzik aletleri” alındı. 19 rehabilitasyon, eğitim ve toplum merkezi açıldı. 5 anaokulu yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. 1 çok amaçlı lise yapıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’na verildi. Katkıda bulunmak, daha çoğunu bilmek isteyenler internetten ulaşabilir ya da 0212.252 44 33’ten bilgi alabilir. NOT Sevgili okurlar. Yarın İzmir Kitap Fuarı’ndayım. 15.30’da “O Büyülü İnsanlar” sohbetime ve sonrasında Cumhuriyet Kitap standına beklerim. Mehmet Güreli’nin Kedisi ve Ben... Perşembe günkü ‘Taraf’ gazetesinde Mehmet Güreli, ‘Kedi ve Chaplin’ başlıklı yazısına şöyle başlamış: “Davetsiz bir misafirdir bazen eve gelip yerleşen, hayatınıza yeni boyutlar katan. Hatta hiç konuşmayan, gülümsemeyen ve herhangi bir söz dinlemeye de pek niyeti varmış gibi görünmeyen. Yıllar önce bir kedinin kapının önünde varlığını duyurması, güzel gözleriyle bize bakışı, açık bir biçimde, ben geldim deyişi böyle bir şeydi. Bugün de aynı sahne tüm canlılığıyla gözümün önünde; kapıyı açmamız ve içeri girişi. Gururla, sakin, kararlı yürüyüşü ... Sonra tanışma, konuşma ve yerleşme faslı, kısaca yorucu olmayan, sanki önceden bilinen paylaşım rahatlığı...” Bu satırları okurken, sevgili Meral Okay’ın aşka dair tanımını bir defa daha hatırladım: “Aşk, bir sızma halidir...” Kediler de ‘sızarlar’. Kapının önünde yalvarmaya falan kalkmazlar. Kapınızı kendilerince çalışları, sanki doğumla birlikte elde ettikleri bir hakkın kullanılışı gibi kararlıdır. Gelmişlerdir, o kadar. Tek yapabileceğiniz, onları içeri almaktır. Ondan sonra küçük ama çetin bir tiranla ortak yaşamınız da başlamış demektir. Onları ancak isterlerse sevebilirsiniz yılışıklıktan hiç hoşlanmazlar; arada boylarını kat kat aşan bir ‘mesafe’ bırakırlar. Yatacakları yeri kendileri seçerler. Siz zorla bir başka yer gösterirseniz, seçimleri üçüncü bir yer olur. Kediler, özgürlük kavramını dolu dolu somutlaştıran, o kavrama beden kazandıran canlılardır. O yüzden bizim aramızda adları ‘nankör’e çıkmıştır. Bu nitelendirmemiz, aslında ‘insanca, pek de insanca’dır; çünkü biz insanlar, sürüden ayrılanları asla bağışlamayız. Bize boyun eğmeyenleri de... Çünkü özgürlüğün o kadarını aklımız almaz. Tek başına kalma diye bir özgürlük, bizim için yoktur. Çünkü tek başımıza kalırsak, bize ne yapıp ne etmemiz gerektiğini söyleyenlerden de yoksun kalmış oluruz. Oysa bizim büyük çoğunluğumuz, ne yapması gerektiğini başkalarından duymadan yaptıklarının doğruluğundan emin olamaz. Kediler ise özgürdür. Bilimin de kanıtladığı gibi, her kedinin kendine özgü bir karakteri vardır. O karakteri ölünceye kadar titizlikle korur. Döneklik nedir bilmez. İstediklerinizi ona zorla kabul ettirmekte fazla ileri giderseniz, sizi ve evini terk etmeyi yeğler. İşte bu yüzden ‘nankör’dürler! Tıpkı yıllar önce ölen ve yerine artık bir başkasını almadığım tekir kedim Faruk gibi. Bazen evde, rahmetli annem ile sürüp giden ‘iktidar savaşları’nı seyretmekten çok hoşlanırdım. Annem, tüylerini her yana dökmesin diye, ona hep ‘sabit’ bir yer beğendirmeye çalışırdı. Ama elde ettiği en ‘iyi’ sonuç, Faruk’un pencereden çıkıp gitmesi olurdu. Peki sevmezler mi kediler? Anlayan için, daha doğrusu, sevgiden sadece yaltaklanmayı ve yalakalığı anlamayanlar için, hem de öyle bir severler ki! Ölen kedisinin nasıl sevebildiğini şöyle anlatmış Mehmet Güreli: “O hâlâ yanımda benim... parmaklarım ona her dokunduğunda sıcaklığın sevgiye dönüşmesini çok iyi biliyor... Kadere kadeh tokuşturur gibi patisini parmağıma dokunduruyor ve kayboluyor birden... Belki de özel dediğimiz ve karşılığını tam olarak izah edemediğimiz şey de budur...” Mehmet Güreli’nin yazısı, sıradan olacakmış gibi görünen bir perşembe gününü, ‘pek de kayda değer bir şeylerin yaşanmadığı bir gün’ olmaktan çıkarıp benim için ‘sevginin çok yoğun yaşandığı bir gün’e dönüştürdü... İBBŞT’nin eski genel sanat yönetmenleri İstanbul seyircisine seslendiler CANNES FİLM FESTİVALİ’NDE BÜYÜK ÖDÜL İÇİN 22 FİLM YARIŞACAK kara perde ? Hayati Asılyazıcı, ŞT’ye karanlık bir perde çekildiğini vurgularken; Gencay Gürün, düşüncesini, “Bu bir cinayettir” diyerek dile getirdi. Yeni istifa eden Ayşenil Şamlıoğlu da ülkemizin sanata duyarlı vatandaşlarının bu yanlışın sürmesine izin vermeyeceğini belirtti. CEREN ÇIPLAK Altın Palmiye ‘Yolda’ Kültür Servisi 1627 Mayıs günleri arasında gerçekleştirilecek Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışacak filmler açıklandı. Bu yıl festivalin ana bölümü ile önemli yan bölümlerinde Türkiye’den bir yapıt bulun? Bu yıl hael Haneke’nin muyor. Ancak büyük ödül için “Amour”u da dikTürkiye’den kati çekiyor. yarışan Türk filmi yok. Rezan YeşilAltın Palmiye baş’ın “Sessiz Kerouac’ın kült adayı 22 film ara/ Be Deng” romanından uyarlanan sında, 90 yaşındaadlı yapıtı kısa “Yolda” ve 90 yaşındaki ki büyük usta Alafilmler arasınbüyük usta Resnais’nin in Resnais’nin son da yarışacak. filmi “Sen Daha Fatih Akın’ın son filmi adaylar Hiçbir Şey Görme“Polluting Paraarasında. din ”, İranlı yönetmen dise/Kirleten CenAbbas Kiarostami ’nin net” adlı filmi ise ya“Aşka Düşmüş Biri Gibi” rışma dışı özel gösterimve Walter Salles’in Jack Keler bölümünde gösterilecek. rouac’ın aynı adlı kült romaFestival, Wes Anderson’ın nından uyarladığı “Yolda” adlı yarışmada da yer alan “Moonyapıtlar öne çıkıyor. rise Kingdom” filmiyle açılaFestival, 27 Mayıs’ta, kısa cak. Büyük ödül Altın Palmiye bir süre önce yaşamını yitiren için yarışacak yapıtlar arasında Claude Miller’in “Therese Davin Cronenberg’in “CosDesqueyroux ” adlı son filmimopolis”i, Ken Loach’un nin gösterimiyle kapanacak. “The Angel’s Share”i ve MicYolda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda değişik tarihlerde genel sanat yönetmenliği yapmış sanatçılar, yönetmelik değişikliğiyle ilgili olarak Sıraselviler’deki Lush Otel’de bir toplantı yaptı. Toplantıya ŞT’nin eski genel sanat yönetmenlerinden Hamit Akınlı, Hayati Asılyazıcı, Gencay Gürün, Erol Keskin, Şükrü Türen, Mazlum Kiper, Nurullah Tuncer, Orhan Alkaya, Ayşenil Şamlıoğlu ile 12 Eylül döneminden önce uygulanan yerinde yönetim döneminin ekip sanat yönetmeni Taner Barlas katıldı. ŞT’nin yönetimini sanatçılardan belediye bürokratlarına devreden yeni yönetmeliğin değerlendirildiği toplantıyı “bu kötülük karşısında bir iç dökme” olarak nitelendiren sanatçılar, bu sürecin nasıl geliştiğini sorgulamaya devam edeceklerini söyledi. Toplantı, genel sanat yönetmenlerinin, ustalarına saygı duruşuyla sona erdi. Kısa bir süre önce yeni yönetmelik yüzünden ŞT genel sanat yönetmenliğinden istifa eden Ayşenil Şamlıoğlu “Darülbedayi’yi üç yıl arkadaşlarımla birlikte yönetme onurunu ve şerefini taşıdım” diyerek “Bu yanlıştan bir şekilde dönülecek” vurgusu yaptı. Şamlıoğlu şöyle dedi: “Darülbedayi, İstanbul’da yaşamını sürdüren herkesin eksiksiz biçimlenmesi üzerinde çok büyük etkisi olan bir kurumdur. Darülbedayi’nin son genel sanat yönetmeni olmaktan dolayı yaşadığım hüzün o kadar büyük ki bugüne kadar bu meslekte edindiğim her şeyin üstünü bir çarşaf gibi kapattı... Her ne olursa olsun, sanata duyarlı olan bu ülkenin tüm vatandaşlarının, bu yanlışın devam etmesine izin vermeyeceğine inanıyorum. O güne kadar, bu sıkıntıyı, hep birlikte omuzlayacağız. ” Orhan Alkaya da yeni yönetmeliği hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini açıkladı. Alkaya “ŞT’nin sanat kurumu olma vasfını şube müdürlüğüne indirgeyecek kadar fütursuzlaşanların karşısında diz çökeceğimizi zannedenler yanıldıklarını zaman içinde anlayacaklar. Bu tiyatronun genç yaratıcı dinamikleri acı çekecek, İstanbul izleyicisi acı çekecek” dedi. Hayati Asılyazıcı ise ŞT’ye karanlık bir perde çekildiğini söyledi. Bu karanlık perdeyi gerenlerin bir gün çok acı çekeceklerine tanık olacaklarını söyleyen Asılyazıcı, “Bu yönetmelik önerisini getirenler içinde İskender Pala’nın görev aldığını biliyorum. Sıra opera ve baleye de gelecek... Tiyatrodan, bu karanlık perdenin kaldırılması dileğimizdir. Gelecek dönemde ŞT’yi artık izlemeyeceğim. Halkımızı da boykota çağıracağım” dedi. Gencay Gürün de, düşüncesini, “Bu bir cinayettir” diyerek dile getirdi. ‘GOYA, ZAMANININ TANIĞI’ SERGİSİNDE SANATÇININ 230 GRAVÜRÜ VE TABLOSU YER ALIYOR İlk ‘savaş muhabiri’ Goya ? Serginin küratörlerinden Marisa Oropesa, savaşı olanca gerçekliğiyle sansürsüzce betimleyen Goya’nın, fotoğrafın olmadığı dönemde ilk savaş muhabiri olarak niteleyebileceğimizi belirtiyor. SİBEL ÇORBACIOĞLU Son yıllarda Rembrandt, Miró, Chagall, Picasso, Frida Kahlo gibi ünlü sanatçıların yapıtlarını İstanbullularla buluşturan Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, bugünden başlayarak 29 Temmuz’a kadar, İspanyol ressam Francisco de Goya’nın (17461828) resimleri ve gravürlerine ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Marisa Oropesa ve Maria Toral’nın yaptığı “Goya, Zamanının Tanığı: Gravürler ve Resimler” başlıklı sergide, İspanya’dan Bilbao Güzel Sanatlar Müzesi ve Santamarca Vakfı koleksiyonları, özel koleksiyonlar ve İtalya’dan Uffizi Mü Serginin küratörlerinden Marisa Oropesa, bu serginin İstanbul’un Goya ile tanışması için hazırlanmış bir sergi olduğunu söylüyor. 2010 yılının Ocak ayından bu yana bu sergiyi hazırlamak için uğraştıklarını söyleyen Oropesa, Goya’yı “Modern sanatın babası” olarak nitelendiriyor. Goya’nın zamanının çok ötesinde bir sanat anlayışı olduğunu belirten Oropesa, ünlü sanatçının yapıtlarında savaşı tüm gerçekliğiyle ve sansürsüz bir biçimde yansıttığının altıHaklı mı, Haksız mı? nı çiziyor: “Fotoğrafın olmadığı bir dönemde Goya’ya, gerçekçi çizimlezesi’nden derlenen yapıtlar ilk kez İstanbul’da sergilenecek. Pera Müzesi’nin üç ka ri nedeniyle ilk savaş muhabiri diyebiliriz”. Sergi kapsamında sözel etkinliklerin yanı sıtında yer alacak sergide, Goya’nın dört gravür serisi (Kapriçyolar, Savaşın Fela ra, Pera Eğitim ve Pera Film de çeşitli progketleri, Boğa Güreşi, Atasözleri ya da Zır ramlar düzenliyor. İlk sözel etkinlik yarın valar) ile aralarında döneminin kralı IV. Car saat 14.30’da gerçekleştirilecek. Wifredo los ve kraliçe María Luisa’nın portreleri Rincón García “Francisco de Goya: Ressam nin de yer aldığı çeşitli yağlıboya tabloları ve Gravürcü” konulu bir konferans verecek. (www.peramuzesi.org.tr) nın da bulunduğu 230 yapıtı yer alıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle