23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MART 2012 SALI 6 HABERLER Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ‘İnternet Andıcı’ davasına dün ilk kez katıldı Yüce Divan talebine ret ? Davada, Başbuğ hakkındaki 39 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Duruşmayı Başbuğ’un çocukları, devre ve mesai arkadaşları da izledi. Duruşmaya basın katılımı da yoğun oldu. HATİCE TUNCER Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İnternet Andıcı davasının duruşmasına ilk kez dün katıldı. Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer’in Yüce Divan’da ya da Ankara’daki mahkemelerde yargılanmasına ilişkin görevsizlik ve yetkisizlik kararı verilmesi talebi mahkeme tarafından reddedildi. Davada İlker Başbuğ hakkındaki 39 sayfalık iddianamenin okunmasına geçildi. Başbuğ, Islak İmza adıyla da anılan İrtica ile Mücadele Eylem Planı dosyasıyla birleştirilerek görülen İnternet Andıcı davasının 57. duruşmasında ilk kez mahkeme heyeti karşısına çıktı. Oturumu açan Başkan Hasan Hüseyin Özese, ilk kez duruşmaya katılması nedeniyle Başbuğ’un kimlik tespitini yaptı. Başbuğ kimlik tespiti sırasında 1943 doğumlu olduğunu, aylık 7 bin lira geliri bulunduğunu söyledi. Başbuğ, ikametinin sorulması üzerine Duruşma sürerken Silivri Cezaevi Yerleşkesi önünde toplanan bir grup, “Haksızlığın karşısında, askerimizin yanındayız”, “Başbuğ yanındayız”, “Genelkurmay Başkanı terörist olamaz” pankartı açtı. “Fenerbahçe Koruma Konutlar. 6 Ocak’tan bu yana ise Silivri 5 Numaralı Cezaevi” diye yanıt verdi. Başkan Özese’nin usul hakkındaki görüşleri sorması üzerine Başbuğ’un avukatı Sezer, görev ve yetki itirazları olduğunu belirtti. Sezer, anayasanın 148. maddesinde yer alan açık hüküm nedeniyle mahkemenin görevsiz olduğunu ifade ederek CMK’nin 250/3. maddesinden de alıntı yaptı. 12 Eylül referandumu Sezer, 12 Eylül 2010 tarihli referandum ile anayasada yapılan deği şiklikle “Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı da görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanırlar” hükmünün eklendiğine dikkat çekti. Sezer “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 26. Dönem Genelkurmay Başkanlığı görevini yürüten müvekkilimiz Mehmet İlker Başbuğ hakkında, şayet bir yargılama yapılacak ise yargı merciinin Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi olduğu açıktır” dedi. Avukat Sezer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Mu hakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu’ndan aldığı “...Görev sırasında olup olmadığına bakılmaksızın, görev dolayısıyla verilen yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle bir suç işleniyorsa, o suç görev suçu olarak kabul edilmelidir” şeklindeki hukuki görüşü de aktardı. Sezer “Başbuğ’a isnat edilen hususlar göreve ilişkindir ve bu nedenle, hakkında şayet bir yargılama yapılacak ise yargılama yeri de Yüce Divan’dır” dedi. ‘Görev suçu değil’ Mahkeme, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’na göre “devlet aleyhine işlenen suçların terör suçu olarak sayıldığını” dikkate alarak Başbuğ’a isnat edilen suçun görev suçu olarak değerlendirilemeyeceğine hükmetti. Mahkeme, terör suçlarına CMK 250. maddesiyle görevli mahkemelerin baktığını belirterek “Görevsizlik kararı verilerek dosyanın Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapılması için Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi talebinin reddini” kararlaştırdı. Mahkeme heyeti, dosyalar arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğunu belirterek, yetki itirazıyla dosyanın Ankara’daki özel yetkili mahkemelere gönderilmesi talebini kabul etmedi. Daha sonra savcı Murat Dalkuş, Başbuğ hakkındaki 37 sayfalık iddianameyi okudu. Başbuğ saat 09.20’de salona girdiğinde izleyicilerce ayakta alkışlanırken başıyla selam verdi. Duruşmayı eski Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, 2. Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç da izledi. Duruşmaya Başbuğ’un çocukları Feride ve Murat Başbuğ da katıldı. Duruşmayı ayrıca Başbuğ’un devre ve mesai arkadaşları da izledi. Duruşmaya izleyici ve basının ilgisi yoğun oldu. Hakikat Arayışı... Komplo Komplodur Yazımı, aşağıda ilk yıldız bölümüne kadar uzanan bölümle bitirmiştim, şeytan dürttü, yazı başına al dedi. Ona uyuyorum: Ahmet Şık, Nedim Şener ve Odatv’de sahte belgeler ve uyduruk suçlamalarla tutuklanıp içeri atılan gazeteci arkadaşlarımızla, Balbay ve Özkan’la ve Ulusal Kanal ve Aydınlık çalışanlarıyla aylardır büyük bir gazeteci dayanışması yapıldı. Sonra bunlara KCK davasından tutuklanan gazetecilerle devam edildi. Geçen gün Balyoz’dan içerde olan subaylardan birinin eşi veya kızı: “Gazeteciler özgürce arkadaşlarıyla dayanışma yapıyor, ama içerideki subaylarla dışarıdaki subaylar dayanışma yapamıyor...” Bu çaresiz haykırışı tenimde hissettim! Çok doğru! Balyoz tezgâhının arkasında olanların bir TV’si, komutanlar arkadaşlarını hapishanede ziyaret ettiler diye kıyameti koparmıştı, günlerce! Yok devletin arabalarıyla gittiler, yok suç işlediler... Sonuçta bir savcıya soruşturma bile açtırdılar... Ama soruşturmaya yer olmadığı kararını, herhalde es geçmişlerdir! Diyorum ki, Nedim ve Ahmet’in ve diğer meslektaşlarımızın uğradığı düzmecelikler, fazlasıyla bu davalarda var. Ordu ve askeri sevmeyebilirsiniz. Sevmeyin! Asker vesayetine karşı olan insanlardan biriyim. En az sizler kadar! Askerin büyük eziyetlerini çekmiş biriyim... Ama biz hakikat arayışındayız! Ordu ve askerle değil, Adalet ile birlikteyiz.. Adil hukukla, yargılama ile birlikteyiz!! Silivri, Hasdal.. ise bir kan gölü! Kan, mutlaka dışarı akmaz, buralarda insanın içine akıyor, insanı durmadan zehirliyor; adaleti, yargıyı, hukuku boğuyor... Oralarda bu kanama durmazsa, hepimiz içinde boğulacağız... Hey, duyuyor musunuz! ??? Haksızlıklar sürerken, doğrusu acaba Suriye’de, Kore’de ne oluyor, 4+4+4 ne durumda, bunlar hakkında yazmak içimden gelmiyor... Veya iktidarın bir buçuk yıldır sürdürdüğü Kürt politikasının bugün önümüze resmi belge olarak konması üzerine de... Tabii ki yazacağız. İşimiz bu, bilgilendireceğiz, değerlendireceğiz... Yorum farkı olacak! Ama doğru bilgilere dayalı yorum. Bilgi yanlışsa, düzeltmek tabii ki bu köşenin borcu. Mustafa Sönmez bir keresinde, konuyu yürekten vuran bir söz etti: Doğru bilgi, rakam, istatistik bizim namusumuzdur. Veriler olmasa, üzerine düşünce inşa edemezsiniz. Gazeteci şüphesiz ki gerçeği arayan kişidir aynı zamanda. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde bilim ve teknoloji gazeteciliği derslerine girdiğimde, öğrenci arkadaşlarıma, bilim insanı ile gazeteci arasındaki ortak yönleri anlatmaya özen gösterdim. Hele bir konunun doğruluğunu araştırmak söz konusu ise... Bazen dedektif gibi iz sürmeniz, size yutturulmaya çalışılan “görüntü” ile esas gerçeği karşılaştırabilmeniz şart... ??? Bunun en iyi uygulamalarından birini hayranlıkla izliyorum: http://cdogangercekler.wordpress.com/, gerçekten yalın, her veriyi titizlikle inceleyen bir “Balyoz Davası” gazetesi... Veya siz internet sitesi deyin! Başında Dani Rodrik var ve Pınar Doğan Rodrik! Balyoz’un bir No’lu sanığı Çetin Doğan’ın damadı ve kızı! Biraz önce Spiegel dergisinin Twitter’ından gelen haber anonslarından birinde, Rodrik için “dünyanın tepe ekonomistlerinden..” terimini kullandığını görünce gülümsedim! Dani Rodrik, evet öyledir. Oldukça Türkiyelidir, Türkçe bilir. Bir yandan küresel ekonominin sorunlarıyla uğraşırken, öte yandan da kendisini “Balyoz Bulmacası”nın içinde buldu: Yahu nedir bu, baba tutuklandı, kızı yanımda gözleri iki çeşme, ana istanbul’da kahrolmuş, kayınpeder darbe mi yapacaktı.. diye Pınar’la birlikte olayın içine daldılar, karşılarında tam bir polisiye olayı duruyordu... Tel tel, bir bir, her şeyi çözmeye başladılar! Onların bu bulmaca ile uğraşırken aynı zamanda çok eğlendiklerini kestirebiliyorum! Bilim insanının, teorisini doğrulayacak verilerle, olgularla karşılaştığı an duyduğu hazzı tadıyorlardır. Dani Rodrik geçen gün Twitter’daki mesajlarından birinde, bir izleyicisine şu yanıtı veriyordu: Ben zaten araştırmacıyım, bilim insanıyım, mesleğim problem çözmek! İşte bu kadar! Rodrik, bize gazetecilik dersi veriyor, hey arkadaşlar! Şapka çıkartalım buna... Burada şapka çıkartmayı mecazi anlamda kullandım, demek istediğim şudur: Yukarıdaki internet sitesine/gazetesine gidelim, bir bir inceleyelim... Bu adamlar bu işi nasıl başardı bakalım... Bunu yapmazsak, kendimize karşı ahlaki olmayız... Rodrik’ler, özellikle herkesin anlayabileceği ve çok kolay kullanabileceği bir sunuşu da başarmış. Karmaşıklık yok, basitlik var. Ve güzellik var... “Kullanıcı dostu” arayüzeylerle dolu konu. “Kullanıcı dostu” bir Amerikan jargonu sanırım. Sıradan insanın satın aldığı bir malı (örneğin bilgisayarı) mümkün olan en kolay bir biçimde kullanabilmesi için gerekli olanların yapılmasını anlatır! Diyorum ki, bu site gazetecilik ödülünü hak etti! Duyuyor musunuz! Balyoz davasında Ülgen ve Ersöz’ün duruşmadan çıkarılması üzerine diğer avukatlar da salonu terk etti ‘Duruşmalara katılmayacağız’ Tarhan’dan Silivri ziyareti ? İstanbul Haber Servisi CHP TBMM Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Silivri Cezaevi’ne giderek eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İlker Başbuğ, CHP milletvekilleri Prof. Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, gazeteciler Müyesser Yıldız ve Soner Yalçın’la görüştü. Tarhan giderken otomobilinin lastiğinin patlaması nedeniyle küçük bir kaza geçirdi. İstanbul Haber Servisi Balyoz Harekât Planı davası 20 gün aradan sonra olaylı başladı. Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, mahkemenin iddia makamına “esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için süre vermesine” ilişkin konuşmak için ısrarla söz isteyince salondan çıkarıldı. Bunun ? Sanık avukatlarının toplu olarak reddi hâkim talebinde bulunması üzerine duruşma kapatılarak dava bugüne ertelendi. 40’a yakın avukat mahkemeye ‘olumsuz tavır değişinceye kadar duruşmalara girmeyeceklerini’ bildirdi. üzerine davaya bakan avukatlar da duruşmayı terk etti. 40’a yakın avukat mahkemeye sundukları dilekçede talepleri kabul edilinceye dek duruşmalara girmeme kararını bildirdi. Davada oturumu açan Başkan Ömer Diken, duruşmaya ilk kez katılan emekli Orgeneral Saygun’un savunmasının alına Liselilerin Che anması yargıda ? İstanbul Haber Servisi Maltepe Ertuğrulgazi Anadolu Lisesi’nde Liseli Öğrenci Birliği ( LÖB) üyelerinin Che anması yaptıkları için haklarında açılan davanın ilk duruşması Kartal’daki Cevizli Adliyesinde görüldü. Tutuksuz yargılanan öğrencilerin hazır bulunduğu duruşmaya, davacı polisler ve o dönem okulda müdürlük yapan Hasan Soykan da katıldı. Gözaltına alınan göğrencilerden yaşları 18’in altında olan 7 kişi ise 26 Nisan 2012 tarihinde Üsküdar Çocuk Mahkemesi’nde yargılanacak. ‘Dersim anıları’ için başvuru ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dersim olayları sırasında evlatlık verilen kızların dramının anlatıldığı, “İki Tutam SaçDersim’in Kayıp Kızları” adlı belgeselde anılarını paylaşan Huriye Aslan, bu anılarını TBMM Dilekçe Komisyonu’na da anlatmak için dilekçe verdi. Aslan, dilekçesinde, Dersim olayları sırasında tanık olduklarını anlatmak istediğini ifade etti. ‘Ruhban Okulu tehdit değil’ ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması yönünde bir karar alındığı ve bunun ABD tarafına iletildiği iddiasının sorulması üzerine, Ruhban Okulu’nun açılmasını Türkiye için bir tehdit olarak görmediğini” belirtti. Bağış, “Ama Yunanistan’ın artık biraz kendi sorumluluklarının bilincinde hareket etmesinin vakti gelmiştir” dedi. Tutuklu gazetecilere ÇGD’den ödül Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) 2011 Başarılı Gazeteciler Ödül Töreni’nde, aralarında gazetemiz yazarı ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’ın da yer aldığı cezaevinde tutuklu bulunan 97 gazeteciye “Özel Onur Ödülü” verildi. Gazetemiz yazarı ve Balbay’a verilen ödülü de Ankara Temsilcimiz Utku Çakırözer aldı. Çakırözer, Balbay’ın tören için gönderdiği mektubu okudu. Balbay mektubunda yazar Gabriel García Márquez’in gazetecilik üzerine söylediği sözlere atıfta bulunarak şunları dile getirdi: “Gazetecilik her ülkede yapması en güzel mesleklerdendir. Ama en güzeli başkentte yapılanıdır. Ben başkenti çok özledim. Bugünlerin geçeceğine inanıyorum. Özgür günlerde görüşmek dileğiyle...” “Mahmut Tali Öngören Televizyon Ödülü”nü gazeteci Ayşenur Arslan’a CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu verdi. Kılıçdaroğlu, “Sıkıyönetim varmış gibi gazete kapatılıyor. Apoleti olmayan Meclis başkanları, generaller ve baskıcılar var. Bunlar apoletlilerden daha tehlikelidir. Özgürlük hava gibidir fark edilmez; ne zaman kirlilik başlar, o zaman anlarız. Medya özgürlüğü de böyledir” dedi. Törende gazetemiz muhabiri Sevil Arınan Toktaş’a ise (üstte sağda) “İnceleme Araştırma Ödülü” verildi. cağını açıklaması üzerine davanın 1 No’lu sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın avukatı Celal Ülgen, usul hakkında beyanda bulunacağını belirterek söz istedi. Ancak Başkan Diken’in söz vermemesi üzerine Ülgen, “Bugün bana söz vereceksiniz” diye ısrar etti. Verilen aranın ardından Ülgen Doğan ve Ersöz’ün söz almak için ısrar etmesi üzerine çıkan tartışma sonucu avukatlar salonu terk etti. Başkan Diken, avukatların salondan çıkmasından sonra duruşmaya ilk kez katılan tutuklu sanık Saygun’u savunmasını yapması için çağırdı. Saygun ise “Hapishane idaresi bilgisayar kullanmama izin vermediği için dosyayı inceleyemedim. Ben gerçekten kendimi iyi hissetmiyorum. Doktora gitmek istiyorum. Savunmamı yarın (bugün) yapacağım” dedi. Duruşmayı terk eden Balyoz davasındaki sanık avukatları cezaevi önünde basın açıklaması yaptı. Avukatlar özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde bugüne kadar birçok “hukuksuzluğa” tanık olduklarını ifade ederek “Silivri’de adil yargılamanın her türlü ilkesi daha başından, avukatların iradesi daha başından teslim alınmaya başlanmıştır” dedi. Mahkemeye dilekçe 40’a yakın sanık avukatı mahkemeye ortak sundukları dilekçede de “mahkemenin savunmaya olumsuz tavrı düzelene, emekli Orgeneral Aytaç Yalman ve diğer tanık dinletme talepleri ile bilirkişi talepleri kabul edilene kadar duruşmaya girmeme kararını aldıklarını” bildirdiler. 9 şüpheli adliyeye sevk edildi ? İstanbul Haber Servisi Ergenekon’da gizli tanık olarak ifade verenleri tehdit ettikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 9 şüpheli, dün Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Şüpheliler arasında bir de avukat bulunuyor. Ahmet Çakar ifade verdi ? İstanbul Haber Servisi Eski Hakem Ahmet Çakar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdi. Çakar’ın, bir televizyon programında, “İrtica ile mücadele eylem planı” davası kapsamında aranmasına karar verilen Bedrettin Dalan hakkındaki sözleri nedeniyle yapılan şikâyet üzerine ifade verdiği öğrenildi. Avrupa Yargıçlar ve Savcılar Birliği iddialar için iki gözlemci görevlendirdi Yargıdaki baskıya gözlemci ALİCAN ULUDAĞ Hakkâri Çukurca’da çatışma ? HAKKÂRİ (Cumhuriyet) Çukurca ilçesinde dün 08.00 sıralarında bir grup terörist, ilçeye 20 kilometre uzaklıktaki Kavuşak Bölgesi Baski Tepesi’ndeki askeri üs bölgesine uzun namlulu silah ve roketlerle taciz ateşinde bulundu. Güvenlik güçlerinin anında karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada ölen ya da yaralanan olmazken teröristler de kaçtı. ANKARA Türkiye’de son olarak Deniz Feneri ve MİT/KCK soruşturması savcılarının görevden alınmasıyla zirveye ulaşan yargıya müdahale iddiaları Avrupa Yargıçlar ve Savcılar Birliği’ni (MEDEL) harekete geçirdi. YARSAV’ın yaşananları örnekleriyle anlattığı raporu üzerine MEDEL, Türk hâ kim ve savcılarının “baskıya” uğradığı iddiasını araştırmak için iki gözlemci görevlendirdi. Türkiye’ye gelecek olan iki gözlemci, önümüzdeki günlerde bir hafta süreyle bütün yargı kurumlarıyla görüşecek ve izlenimlerini rapor haline getirecek. MEDEL Başkanı Antony Cluny’in nisanda Türkiye’ye gelerek görüşmelerde bulunması da kararlaştırıldı. YARSAV’ın raporunda ise özetle hâkim ve savcıların baskı altında olduğu belirtildi. Ankara Savcısı Vahdet Polatkan’ın Anayasa Mahkemesi Üyesi Osman Paksüt’ün polislerce takip edilmesi olayına ilişkin soruşturma başlattığı anımsatılan raporda, eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Emina Usulsüz dinlemeler ğaoğlu’nun telefonlarının usulsüz dinlendiği iddiasıyla ayrı bir soruşturma başlattığına da dikkat çekildi. Raporda, savcının “Hem YARSAV’ın telefonlarının dinlenilmesi hem de Eminağaoğlu’nun telefonların dinlenilmesi” konusunda bir karar olup olmadığını Ankara özel yetkili ağır ceza mahkemesine sorduğu hatırlatıldı. Şehit polisler çelik yelek kurbanı mı? Yurt Haberleri Servisi Emniyet Genel Müdürlüğü’nün özel tim polisleri için Hindistanlı bir firmadan aldığı çelik yelekler zamanında teslim edilemedi. Firma 11 Mart’ta Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bir dilekçe vererek çelik yeleklerin üretiminin yapıldığı Hindistan’daki doğal afet gösterildi. Cudi’de şehit edilen 6 özel harekât polisinin üzerinde de eski tip çelik yelek bulunduğu iddia edildi. Firmanın gecikme yaşanan gün sayısına göre idari para cezası uygulanacağı öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle