25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2012 CUMA 6 HABERLER Güneydoğu’da sorun var mı? Var! Demokrasi ve özgürlükler salt Kürtlerin değil bu coğrafyada yaşayan herkesin hakkı... Elbet 90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını, derin güçlerin işlediği kanlı eylemlerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Ne yazık ki bugüne değin bir adım atılmadı... Hele hele Ahmet Türk gibi bir siyasetçinin polisçe dövülmesi benim de içimi acıttı. Peki Cudi’de ve Cizre’de şehit düşen polislerimiz acaba Kürt kardeşlerimizin içini acıttı mı? ??? Dünyanın hiçbir ülkesinde terör örgütü silah bırakmadan masaya oturulup görüşülmez. PKK önce silahını bırakacak! Bakıyorum Kürt siyasetçilerinin söylemleri birbirini tutmuyor. Kimi bağımsız devlet istiyor, kimi federasyon, kimi özerklik. Anadilinde eğitim haklı bir istek olabilir... Buna aklı başında birinin karşı koyacağını sanmıyorum. PKK rant peşinde koşuyor ve kan gölünden besleniyor... İçeride ve dışarıda destekleyicileri var! Ana sorun Türk ve Kürt emekçilerin, sol hareketin paramparça olması, güçlü bir sosyalist partinin bulunmaması. Elbet bu gerçeği gören, sorunun temelinde “emeksermaye çelişkisi” yattığını bilen milletvekilleri de var; sayıları çok az. BDP, Kürt miliyetçiliğini ve din eksenli politikaları öne çıkarıyor. ??? Nevruz kutlamalarını teröre araç yapan bir düşüncenin demokrasi ve özgürlükle hiç mi hiç ilgisi yoktur. Nevruz ateşi öç almaya dönüştü... Devlet ne yaptı? Nevruz ateşinde zıplayan göbekli bürokratları görevlendirdi. Yani devlet zıpladı! Kara mizah... Benim gördüğüm Nevruz ateşi üzerinden bir siyaset, tarikatların bölgede egemen olmasını isteyen bir düşünce var. Bu da çok tehlikeli bir oyun! Asıl tehlike ise ABD güdümündeki Barzani’nin “kukla devlet özlemi” ve olayın arka planı; babası Molla Barzani’nin 25 Eylül 1966 yılında yaptığı açıklamasıyla örtüşüyor: “İkinci hedefimiz Türkiye’dir!” ??? ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi”nin en önemli ayağıdır Türkiye... Bugün Suriye’de Esad rejimini devirmek isteyen güç Müslüman Kardeşler, Esad’ı destekleyenler ise Lübnan Hizbullah’ı... Bu çelişkiye ne diyorsunuz? Rusya, Çin, İran ve Hindistan’ı ve kimi AB ülkelerini unutmayın! Deniz Feneri’nde savcıları soruşturan müfettişler devam eden soruşturmada skandala imza attı Dinleme deşifre edildi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Eski Deniz Feneri savcıları hakkındaki iddianameyi kabul eden Yargıtay’ın dava dosyasından skandal bir belge ortaya çıktı. Üç savcıyla ilgili sürecin başlamasına neden olan incelemeyi yapan iki HSYK başmüfettişi, raporlarına, “halen 12 kişi hakkında teknik takip işlemlerinin devam ettiği” ifadesini yazarak Deniz Feneri soruşturmasındaki dinlemelerin sürdüğünü deşifre etti. 18 Ağustos tarihli rapordaki bu bilgi, HSYK, Sincan Savcılığı ve ağır ceza mahkemesi ve Yargıtay ile paylaşılmış oldu. İddianamenin kabul edilmesi ile de dosyadaki belgelere ulaşacak olan Zahid Akman ve Zekeriya Karaman, telefonlarının dinlendiğinden resmen haberdar olacak. Oysa Deniz Feneri soruşturması halen sürüyor. Eski Deniz Feneri savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkındaki iddianameyi kabul eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde bulunan dava dosyasından çıkan HSYK’ye ait bir belge “Deniz ? Üç savcı hakkında incelemeyi başlatan iki HSYK başmüfettişi, hazırladığı rapora Akman ve Karaman’ın da arasında bulunduğu 12 kişi hakkında teknik takibin devam ettiğini yazdı. Bu raporla bittiği sanılan dinlemenin 18 Ağustos’ta halen devam ettiği ortaya çıktı ve dinlenenler bunu öğrenmiş oldu. Feneri soruşturmasında gizlilik ihlal mi edildi?” sorusuna neden oldu. Tartışma yaratacak süreç şöyle gelişti. O dönem tutuklu olan Akman ve Karaman’ın 27 Temmuz’da yaptığı şikâyet üzerine HSYK, üç savcı hakkında 1 Ağustos günü evrakta tahrifat iddasıyla inceleme başlattı. HSYK tarafından görevlendirilen HSYK başmüfettişleri Vedat Ali Tektaş ve Arif Kavasoğlu, Ankara Adliyesi’ne gelerek soruşturma dosyasına bir süreliğine el koydu. Soruşturma dosyasını inceleyen ve evrakta tahrifat iddiasını araştıran iki HSYK başmüfettişi, 18 Ağustos 2011’de ön inceleme raporu hazırladı. Deniz Feneri soruşturmasında şu ana kadar yapılan işlemlerin anlatıldığı raporda, şöyle denildi: “CMK’nin 135. maddesi kapsamında tutuklu şüpheliler ile birlikte diğer şüphelilerin telefon sinyal bilgi ve konuşma kayıtlarını 12.06.2009 tarihinde itibaren teknik takibe alındığı halen de 12 kişi hakkında teknik takip işlemlerinin devam edildiği görülmüş iş bu inceleme tutanağı imza altına alınmıştır.” ğer şirketlerde arama yapılacağı haberini zanlıların önceden öğrendiği ortaya çıkmıştı. Konuya ilişkin başlatılan soruşturmada, Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz ve dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın koruma müdürü Ali Karabağ şüpheli sıfatıyla ifade vermişti. Nevruz, Kürtler ve Barzani... Cudi’de operasyon sürüyor... Önceki gün acı haber gelmişti: “Beş polis şehit düştü...” Bu sayı dün 6’ya yükseldi... Cizre’de çıkan olaylarda 28 yaşındaki polisimiz Ahmet Toprakoğlu yaşamını yitirdi. Güneydoğu’da yaşamın ne olduğu bilenlerdenim. Dağ başlarında taş olmak gibi bir şeydir oralarda yaşamak. İnsan yaşamı PKK’nin avucunun içindedir. Ve dün sabah kimi gazetelerin manşetlerinde devletin “yeni Kürt planı”nı okurken iki şey dikkatimi çekti: “Kandil ve İmralı devre dışı... Muhatap BDP ve arabulucu Barzani...” Haber ne kadar doğru bilmiyorum... Bildiğim, Barzani’nin bugün Kuzey Irak’ta “kukla devlete” doğru önemli bir yol aldığı. Nevruz gerekçesiyle dağa taşa Kürdistan bayrağı asıldı Irak’ın kuzeyine. Bu arada benim gözlemlerim TürkKürt düşmanlığının giderek körüklenip ivme kazanması. Bir de PKK’nin özellikle İstanbul, Adana, İzmir, Ankara, Mersin gibi kentlerde yeni bir yapılanma içine girmesi. Devlet sonunda bunu fark etti... ??? Bir toplum kin, nefret duygularıyla Nevruz’u kutlayamaz... Biraz mitolojiyi bilenler, Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir), Azra Erhat’ın kitaplarını okuyanlar, salt Kürtlerin bayramı olmadığını bilirler Nevruz’un... Türkler olsun Kürtler olsun, ne İyonya ne de Mezopotamya efsanelerinden haberdardır. İlk alfabe Ege’den gitmiştir Avrupa’ya... Halikarnas Balıkçısı şöyle der: “Tüm uygarlıklar Doğu’dan Batı’ya gitmiştir.” Cevat Şakir, bunu söylediği için kimi sözde liberallerin hışmına uğrayıp “ırkçı ve faşist olarak” suçlandı. Öykü uzundur, daha önce çok yazdım, geçiyorum asıl konuya. Nevruz kan, şiddet, öç alma bayramı değildir... Kürt hareketinin başında olanlar, PKK’ye göbekten bağlı oldukları için bu olup bitenleri ölüm korkusundan ötürü açıkça söyleyemiyor. Kürt kardeşlerimizin yüzde 60’ı Ankara’nın batısında yaşamıyor mu? Yaşıyor! Savcılar resmen ‘sanık’ Üç savcı, 4 Mayıs Cuma günü hâkim karşısına çıkacak. Nadi Türkaslan, mahkeme kararının üzerini kapatarak “resmi evrakta sahtecilik ve görevi kötüye kullanma” iddiasıyla 11 yıla kadar, diğer savcılar ise “görevi kötüye kullanmak” suçlamasıyla 2 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Böylece, Deniz Feneri sanıkları hakkında henüz herhangi bir iddianame hazırlanmamışken şüphelileri soruşturan savcılar “sanık” olarak yargıç karşısına çıkacak. İddianamenin kabul edilmesini değerlendiren savcı Abdulvahap Yaren, “Tek şey söyleyebilirim: Umarım hukuk ve vicdan galip gelir. Vicdanı esir olanlar sağlıklı adalet dağıtamaz” dedi. Gizli bilgi ortaya çıktı HSYK başmüfettişlerinin 18 Ağustos 2011 tarihli bu raporu ile de Deniz Feneri soruşturmasında çok gizli bir bilgi ortaya çıkmış oldu. Herkes, gözaltıların olduğu Temmuz 2011’de telefon dinlemesinin bittiğini sanıyordu. Oysa, HSYK raporundaki bilgiye göre 18 Ağustos’ta da dinleme sürüyordu. Dinlemenin halen sürüp sürmediği ise bilinmiyor. Benzer skandal Deniz Feneri soruşturmasında yaşanmıştı. Soruşturma kapsamında 16 Ekim 2009’da Kanal 7 ve di Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı’yken Sözen döneminde başlatılan dağıtımı durdurdu Bebeklerin sütünü kesmişti ERDEM GÜL KOMİSYONDAN GEÇTİ Ricciardone, “Şafak Hanım tek kelimeyle olağanüstü bir insan” diye konuşarak sıkıntılar karşısında gösterdiği onurlu tavrın gelecek için herkesi umutlandırdığını söyledi. ANKARA Başbakan Tayyip Erdoğan, 7 milyon öğrenciye ücretsiz süt dağıtılacağını açıklayarak 17 yıl önce İstanbul Belediye Başkanı olarak aldığı kararla çelişti. Erdoğan, 1995 yılında kendisinden önceki SHP’li Belediye Başkanı Nurettin Sözen tarafından başlatılan 02 yaş grubu bebeklere bedava süt uygulamasını “bütçe açığı” nedeniyle kesmişti. Erdoğan, önceki gün partisinin grup toplantısında “yeni bir müjde” diyerek anasınıfından ilkokul 5. sınıfa kadar 7 milyon öğrenciye süt dağıtımına başlanacağını açıkladı. Ancak arşivler, Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı iken kendisinden önce başlayan belediyenin bebeklere bedava süt dağıtımını kestiğini gösterdi. Erdoğan’dan önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan SHP’li Nurettin Sözen, “önce insan” sloganıyla 02 yaş grubundaki bebeklere bedava süt kampanyası başlatmıştı. Kampanya çerçevesinde belediye 4.5 yılda yaklaşık 50 bin bebeğe ücretsiz şişe sütü dağıtmıştı. Erdoğan, 27 Mart 1994’te belediye başkanı seçildikten 8 ay sonra süt dağıtımını kesti. Büyükşehir belediye başkanı olarak Erdoğan, bebekler için bedava süt dağıtımının yapıldığı ilçe belediyelerine, süt dağıtımının “bütçe açığı” gerekçesiyle kesildiğini bildirdi. Erdoğan yine önceki belediyenin yoksullara yönelik sosyal projeleri arasında yer alan yoksul ailelere 2 ekmek uygulamasını da sona erdirdi. Erdoğan’ın, bebekler için bedava süt uygulamasını kesme kararı 8 Ocak 1995 tarihli gazetelerde yer aldı. Gazetelerde Erdoğan’ın süt dağıtımını kesme kararı üzerine dönemin Kadıköy Belediyesi Sağlık Müdürü Dr. Fatih Togay’ın, “Süt dağıtımı işini büyükşehir belediyesi adına Kadıköy ve semtlerinde biz yapıyorduk. Uygulamanın durdurulduğu talimatı geldi. Bir şişe süt 12 bin lira. Çocuğuna süt alamayan aileler var. Zor durumda kaldılar” şeklindeki açıklamaları da yer aldı. Fotoğraf: AA EVRİM AYDIN İyi hallilere ‘elektronik kelepçeli’ tahliye ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yeni denetimli serbestlik yasa tasarısı Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçti. Tasarıya göre cezasının bitimine bir yıl kalan ‘iyi halli’ mahkumlar bileklerine takılacak elektronik kelepçeyle erken tahliye olabilecek. Kamuoyunda ‘elektronik kelepçe’ yasası olarak bilinen düzenleme Meclis Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Tasarı, mahkumların cezalarının son bir yılını elektronik takip cihazlarıyla cezaevi dışında çekmesine olanak sağlıyor. Yasa bu haliyle Genel Kurul’da kabul edilirse ilk aşamada denetimli serbestlik kapsamına giren 15 bin mahkumun tahliye olmasının önü açılacak. Tasarı, cezasının son 6 ayını açık cezaevinde geçiren, iyi hali olan, şartlı salıverilme tarihine bir yıl ve daha az zamanı kalan hükümlüleri yakından ilgilendiriyor. Söz konusu özellikleri taşıyan hükümlüler, hâkim tarafından onay verilirse yasadan yararlanabilecek. Müebbet hapis cezasına çarptırılmış olanlar, örgüt ve terör suçlarından mahkum olanlar tasarı kapsamı dışında tutuldu. Kurulacak denetimli serbestlik bürolarında 8 bin kişinin istihdam edilecek. ABD Büyükelçisi’nden Pavey için resepsiyon ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen Cesur Kadın Ödülü’nü alan CHP İstanbul Milletvekili Şafak Pavey için ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin evinde resepsiyon verildi. Resepsiyona CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gazeteciyazar Nedim Şener ve Vecide Şener, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, BDP milletvekilleri Sırrı Sakık ve Hasip Kaplan katıldı. “Cesaret bu ailenin genlerinde var çünkü 16 yıl önce de Sayın Clinton, Şafak Pavey’in annesi Ayşe Hanım’a cesareti için ödül vermişti” diyen Ricciardone, Pavey’in sadece siyaset ile değil yıllardır yaptığı her işle ses getirdiğini, “sessizlerin sesi” olduğunu söyledi. Pavey ise “İnsan hakları aktivistleri genelde ödüllendirilmez linç edilirler. Dolayısıyla bu cesaret ödülünü almam beni biraz da korkuttu. Bundan sonraki işimiz çok ağır. Amerika’daki kadının kürtaj için vücudu üzerinde hakkı olmaması beni nasıl yaralıyorsa, onu da buradaki kadınların şiddete maruz kalması yaralıyor” dedi. Pavey, hem Nedim Şener’in hem Rakel Dink’in gelmesinden duyduğu mutluluğu belirterek Hrant Dink için de “Keşke o da aramızda olsaydı” ifadelerini kullandı. BDP’li Sakık, gazetecilerin soruları üzerine “Parti yönetimi, hükümetin BDP’yle görüşmek istemesine ilişkin haberler için yarın (bugün) açıklama yapacak. Ayrıca bizim dışımızda da bir dünya var. Bu da dikkate alınmalı” dedi. Savcı ve Günay Danıştay’a başvurdu PURSAKLAR nedeniyle Pursaklar Belediyesi’nin yaptığı planı onaylayan anakent beANKARA Ankara’nın Pursaklediye encümeninin Ankara Valililar ilçesinde, bazı arsaların bulunği’nin verdiği izinle yargılandığını dukları rantı düşük bölgeden, kent ancak bizzat usulsüzlük iddiasının merkezindeki rantı yüksek yerlere nedeni olan Pursaklar Belediye Başimar planı değişikliğiyle kaydırılkanı ve bürokratları hakkında soruşmasını ortaya çıkaran bağımsız Beturma açılmasının engellendiğine lediye Meclis Üyesi Hüseyin Güdikkat çekti. Günay, Danıştay’a nay, Danıştay’a yaptığı başvurubaşvurdu. Günay, da, İçişleri Bakanı İçişleri Bakanı İdİdris Naim ? Pursaklar’daki imar ris Naim Şahin’in Şahin’in Pursakdeğişikliğiyle yapılan arsa Pursaklar Beledilar Belediye Başvurgununu ortaya çıkaran ye Başkanı Selçuk kanı Çetin ve büÇetin ve belediye bağımsız Belediye Meclis Üyesi rokratlarının yarbürokratlarının sogılanmasını enGünay, İçişleri Bakanı’nın ruşturulmasına gelleyen kararının soruşturma izni vermemesi izin vermemesine kaldırılmasını isüzerine konuyu yüksek yargıya tedi. itiraz etti. Benzer şekilde, soruşturİçişleri Bakanı taşıdı. Soruşturmayı yürüten mayı yürüten savŞahin’in soruştursavcının da Danıştay’a cının da yüksek mama kararının başvurduğu ve Belediye yargıya başvurdukaldırılması yöğu öğrenildi. nünde Danıştay’a Başkanı Çetin ve bürokratlar Ankara’nın Purbir itiraz da soruşiçin yargılama izni istediği saklar ilçesinde 13 turmayı yürüten bildirildi. parseldeki arsalacumhuriyet savcırın rantı düşük sından geldi. Savbölgelerden, rantı cının da benzer yüksek bölgelere getirilmesi, daha gerekçelerle Danıştay’dan Çetin ve sonra eski yerlerine kaydırılmasına bürokratların yargılanmasına izin ilişkin Cumhuriyet’in haberinin arvermesini istediği öğrenildi. dından yeni bir gelişme yaşandı. zürdüzeltme Konuyu cumhuriyet savcılığına taşıyarak gündeme gelmesini ve arGazetemizin dünkü sayfalarında saların eski yerlerine gönderilmesi yer alan “Arsaları yürütmüşler” için Ankara Anakent Belediye Mec başlıklı haberde Bağımsız Belediye lisi’ne önerge verip kabul edilmesiMeclis Üyesi Hüseyin Günay’ın soni sağlayan Hüseyin Günay, Danışyadı “Aygün” olarak yer almıştır. tay’a başvurdu. Günay, aynı konu Düzeltir özür dileriz. SERTAÇ EŞ ÖĞRENCİLERE SÜT DAĞITIMI İzmir’deki proje soruşturuldu HİCRAN ÖZDAMAR Dink ailesinin avukatları DDK raporu ışığında inceleme istedi İZMİR İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin soruşturmaya konu olan “okul sütü projesi” AKP iktidarına örnek oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin grup toplantısında “Anasınıfıyla beşinci sınıf arasında eğitim gören öğrencilerin beslenmelerine katkı için yeni uygulamayı hayata geçiriyoruz. Bu yıl başlamak üzere öğrencilere her gün süt dağıtımına başlıyoruz. Anasınıfından beşinci sınıfa kadar bugün itibarıyla 7 milyon 63 bin yavrumuza haftada 5 gün süt dağıtacağız” demişti. İzmir Büyükşehir Belediyesi 2005’te başladığı uygulama kapsamında ilk yıl 40 bin litre süt dağıttı. Belediye, 2006’da 2 milyon, 2007’de 2.5 milyon litre sütü öğrencilere ulaştırdı. Belediye, 20112012 eğitim öğretim yılında 246 okulda 207 bin 669 öğrenciye süt dağıtmaya başladı. Ancak süt dağıtımı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne geçen yıl düzenlenen operasyon kapsamında soruşturma konusu olmuştu. Cinayet yeniden araştırılsın İstanbul Haber Servisi Dink ailesi, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporu doğrultusunda savcılığa yeniden başvurarak Hrant Dink cinayetinin yeniden derinlemesine araştırılmasını istedi. Dink’in ailesi adına, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yapan avukatlar Fethiye Çetin ve İsmail Cem Halavurt, cinayete ilişkin ayrıntılı teknik çalışma yapılarak ortaya çıkacak failler hakkında kamu davası açılmasını talep etti. Dilekçede, DDK raporunun, cinayet sonrasında ailenin ve avukatların dile getirdiği iddiaları teyit eder nitelikte olduğu vurgulandı. “Dink cinayetinin, içerisinde kamu görevlilerinin de olduğu profesyonel bir örgüt tarafından işlendiği bugün artık tartışılamayacak bir gerçeklik olarak ortaya çıkmıştır” ifadelerinin kullanıldığı dilekçede, yeni bir örgüt modeli ile karşı karşıya kalındığı belirtildi. Dilekçede, yeni örgüt modelinde kullanılan yargı pratiklerine örnek olarak da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiası, Askeri Casusluk ve Şantaj soruşturması gösterildi. ‘Telefon kayıtları verilmedi’ DDK’nin cinayeti gerçekleştiren örgüt mensupları tarafından kullanılan telefon numarasının cinayet öncesinde sanık Mustafa Öztürk tarafından da kullanıldığını tespit ettiğine dikkat çekilen dilekçede, numaraya ilişkin kayıtların ise İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından verilmediği anımsatıldı. C MY B C MY B Ö
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle