22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MART 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR Fotoğraf: VEDAT ARIK 17 ‘HÂLÂ BURADASIN’ SERGİSİ ARTER’DE AÇILAN MONA HATOUM, ‘ARAP BAHARI’NI ANLATTI: DÜNYA ŞİİR GÜNÜ DENİZLİ’DE İLK KEZ KUTLANIYOR Şiir Otel’de şiir buluşması Kültür Servisi Konseptini edebiyat temasıyla oluşturan Denizli Şiir Otel, 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü ülkemizden ve başka ülkelerden şairleri buluşturarak kutluyor. Denizli Şiir Otel yönetimi ve gazetemiz yazarı, şair Ataol Behramoğlu tarafından hazırlanan “Denizli Şiir Otel Uluslararası Şiir Günleri” etkinliği kapsamında yurtiçi ve yurtdışından pek ğlu ehramo Ataol B çok şair Denizli’ye davet edildi. Etkinliğe, çağdaş şiirin uluslararası temsilcilerinden Raquel Lanseros (İspanya), Niels Hav (Danimarka), Rati Saxena (Hindistan) ve Anton Bayev (Bulgaristan); Türkiye’den ise aralarında Ataol Behramoğlu, Cezmi Ersöz, Tuğrul Keskin ve Ahmet Telli’nin yanı sıra, Denizli’de yayımlanan Sunak dergisinden Hakan Keysan, Can Sinanoğlu, Nefise KaraCezmi Ersöz taş ve Fahrettin ? Ataol Koyuncu katılacak. Behramoğlu, bugün Etkinlik kapsadüzenlenecek mında katılımcı etkinlik dolayısıyla yazar ve şairler, bugün saat yaptığı açıklamada, 17.00’de Denizli şiirin anadilde bir Şiir Otel’de şiirderinleşme, ama Ahmet T severlere kitapelli aynı zamanda larını imzalayacaklar. İmza etinsanlığın ortak dili kinliğinin ardınolduğunu vurguladı. dan şiir dinletisi gerçekleşecek. Dinleti sonrasında ise katılımcılara plaketlerin verileceği bir gala yemeği düzenlenecek. Dünya Şiir Günü ve Denizli Şiir Otel’deki uluslararası etkinlik dolayısıyla gazetemize bir açıklama yapan Ataol Behramoğlu, şiirin insanlığın or Rati Saxena tak bir dili olduğunu vurguladı: “Bir gün bir yerde, şairliğin meslek değil yazgı olduğunu işitmiş ya da okumuştum... Kendi yaşamım ve deneyimlerim bana bunun gerçekliğini kanıtlıyor. Şiir anadilde bir derinleşme, aynı zamanda insanlığın ortak dilidir...” Denizli Şiir Otel’in müdürü Tayfun ayev Dindar ise etkinliğin halka açık olAnton B duğunu belirterek amaçlarını şöyle açıkladı: “Ticari bir işletmeyiz ama şiir konseptini otelcilikle birleştirdik. Amacımız, Denizli’de kültürsanat oteli olmaktı ve bu amacı bu etkinlikle gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz” diyor. Raquel Lanseros Bakalım Mustafa Kemal ‘Tarihte Bugün’ Neler Yapmış?! (1) Biraz uzun bir başlık oldu, ama epeydir sabahları uyandığımda aklıma gelen ilk soru, yukarıdaki gibi: Bakalım Mustafa Kemal Atatürk tarihte bugün neler yapmış? Hemen açıkça söyleyeyim ki her geçen gün beni daha da heyecanlandıran bir soru. Bu sorunun temeli, bir zamanlar ‘Mustafa Kemal de eleştirilebilir...’ şeklindeki mantıklı ve masum saptama ile atılmıştı. İkinci Cumhuriyeti ilan edenler, işe Mustafa Kemal’in de eleştirilebileceği söylemiyle başlamışlardı. Mantıklı ve tutarlıydılar. Çünkü hedef ‘Birinci Cumhuriyetin başarısızlığını kanıtlamak’ olduğuna göre zira ‘İkinci Cumhuriyet’ girişimi, ancak ilkinin hazin enkazı üzerinde yükselebilirdi!– nokta atışlarının da o Cumhuriyetin kurucusu üzerinde yoğunlaştırılması, stratejik bir gereklilikti. Gerçi ‘Birinci Cumhuriyet’in ‘başarısızlığı’, savı, çok tartışmalıydı. Çünkü kurulduktan ve Sevr’in ardından ayakta kalabilme koşullarını da kendi yaratan bir Cumhuriyetin başarısızlığı, başta örneğin ‘Köy Enstitüleri’ ve ‘laiklik ilkesi’ olmak üzere bütün varoluş koşulları ve temelleri ortadan kaldırıldıktan sonra, kendi sırtına yüklenemezdi. Ama bu dediğim, tarih bilincinden ve tarihsel mantıktan kaynaklanan bir sonuçtu. Oysa ‘İkinci Cumhuriyetçiler’ ve onları ilerici sanan gafiller, tarih bilincine de, tarihin mantığına da kapalıydılar. Daha doğrusu, tutarlılık bağlamında bütün bunlara kendilerini kapalı tutmaları da bir tür ‘tarihsel zorunluluk’tu. Çünkü böyle yapmadıkları takdirde, Mondros ile başlayıp Sevr ile noktalandırılması istenen bir hesabın Milli Mücadele ve ardından da Lozan ile nasıl tarihin çöplüğüne atıldığını özellikle genç kuşaklara açıklayabilmek, olanaksızlaşırdı. Gerçi bir başka soru daha vardı ama, ‘Mustafa Kemal de eleştirilebilir’ savıyla yollara düşenler, o soruyu hiç gündeme getirmemeye özenle dikkat ettiler. O soru, şuydu: Bir zamanlar iş, Mondros’ta başlayıp Sevr’de bitmiş olsaydı, yani Milli Mücadele ve Lozan olmasaydı, bugün ‘Mustafa Kemal’i eleştirmek adına onu yerden yere vuran, konuyu adeta: “Bu adam keşke hiç olmasaydı”ya getirenler nerede olacaklardı? Bugünkü halleriyle olabilecekler miydi? Kimi eleştirme sırasının gelip gelmediğini tartışacaklardı? Herhangi bir konuyu tartışabilme olanağını bulabilecekler miydi? Sevr’e göre Anadolu’nun ortasında kendilerine o da elbet geçici olarak bırakılmış ‘cücükdevlet’te onlara kaydadeğer bir şeyler sorabilecek birileri çıkacak mıydı? Peki şimdi, adeta her yaşanan günü ‘tarihte bugün Mustafa Kemal’e çevirmeye çalışanlar ve gerçeği neden gizleyelim ki, bunda da çok başarılı olanlar, hayatımızı ve genç kuşakların yollarını hangi ‘meğer’lerle doldurmaktalar? Meğer Mustafa Kemal, devrimci falan değilmiş. Çünkü devrimler, ‘aşağıdan yukarıya’ yapılırmış; oysa Atatürk Devrimleri, ‘yukarıdan aşağıya’ yapılmış. Elbet burada bir soru, adeta kendiliğinden gelip söze karışıyor: Peki, hangi ‘aşağı’ ile yapılacaktı? On üç, on dört milyon okuma yazma bilmeyen insanın oluşturduğu zeminle mi? Her neyse, burasını ‘geçelim’… Meğer Mustafa Kemal, tarihin gördüğü en katı ve hatta en kanlı diktatörlerden biriymiş. Herhalde, örneğin Samsun’a gitmeden önce bir referandum düzenlemediği için. Ya da Kubilay olayını bastırdığı için. Her neyse, burasını da geçelim … Sakın merak etmeyin Kuvayı Milliye’yi, laikliği, Türkiye Cumhuriyeti olarak ‘muasır medeniyet seviyesine’ gelmeyi hâlâ önemseyen sevgili okurlarım, aslında bu soruları ve konuları kesinlikle ‘geçmeyeceğiz’, ama artık sırası geldiği için, iyice didikleyeceğiz! ‘Yorum için henüz erken’ dermelerde bulunuyorum. Minimalizm, sürrealizm veya kavramsal sanatta olBeyrut doğumlu, Filistin kökenli İnduğu üzere, bütün sanatçılara referansgiliz sanatçı Mona Hatoum’un son 20 lar veriyorum. yılını gözler önüne seren Bunlarla birlikte kendimi “Hâlâ Buradasın” başkonumlandırırken, aynı zalıklı ilk kişisel sergisi, yamanda bir de gelenek söz ? Beyrut doğumlu, kın zaman önce izleyiciFilistin kökenli İngiliz konusu, sanatı Batı’da öğlere sunuldu. 27 Mayıs’a rendim, orada kaldım ve sanatçı, Ortadoğu’da dek Arter’de görücüye çıkonuştum, bu açıdan dile pek çok insanın dikta getirdiğim bu anlatının bukan bu ücretsiz sergi, Hatoum’un “retrospektif radaki insanlarca da anlaşırejimlerinden soluklu” işlerini, Emre lageldiğini hissediyorum. özgürlük talebinde Baykal küratörlüğünde Sanat tarihini bir pabulunduğunu gözler önüne seriyor. let gibi kullandığınız düSanatçının, hakkında şünülebilir mi? belirtiyor. Hatoum, Edward W.Said’in yazAkıl hocam Edward Sayaşanan sürecin dığı bir metni de içeren id üzerinden, büyük bir ordoğru sonuçlar kitabıyla öne çıkan sergiyantalizm farkındalığı tecsi, 1980’lerden bu yana doğurup rübe ettim. Buna “düşmeürettiği, yerleştirme, heymek” üzere itinalı oldum. doğurmadığına kel, video, fotoğraf ve kâBir ara öyle bir endişe içinilişkin yorum ğıt üzerine çalışmalar gide oldum ki, işlerimin poyapmak için henüz bi 30’dan fazla işini hempülerleşmesinin, kullandızeminde buluşturuyor. ğım Arap kaligrafisi ile ilerken olduğu Arter’in üç katını kuşagili olup olmadığını sorgukanısında. tan “Misbah”, “Jardin lar hale geldim. Böylece, o Public”, “Deep Throyola bir daha hiç başvurat”, “Bunker”, “Shift”, madım. “Worry Beads” ve “Daybed” gibi Bunu yaparken, (iş üzerinde yazanla“kült” işleriyle öne çıkan Hatoum, sarın) ne anlama geldiğini bilmez insanlanat ve hayata bakışını Cumhuriyet’le rı baştan çıkarmak için, egzotik bir yola paylaştı. başvurduğumdan kaygılandım. Bunun Kendinizi dünyada nasıl konumgibi tüm “çukur”ların ayırdında biri landırıyorsunuz? olarak, hiçbirini egzotik bir düzenle Doğu’dan çok Batı’da yaşamaktasunmamaya, ortada hiçbir neden yokyım. 23 yaşıma dek Beyrut’ta büyüdük ken insanları yabancılaştırmamaya azaten sonra oradan ayrıldım. Bu yanıyla mi gayret gösterdim. işlerimi yakın sanat tarihinin bir parçası Yine, “Worry Beads” isimli eserim olarak alıyorum. Birçok defa yaptığım ise top güllelerini çağrıştırıyor. Böylece üzere, yakın sanat tarihine sürekli gönsavaş üzerine düşünmeyi sağlayabiliEVRİM ALTUĞ yor, ancak bunu yaparken savaşın en ilkel halinin düşünülmesini sağlamaya vesile oluyorum. Yapıtlarımda kendi kültürümden besleniyorsam bile, bunu Shirin Neshad ve öteki okullu sanatçıların yaptığından farklı ortaya koyuyorum. Egzotik bir dili, bağlamla ilişkili olmadığı müddetçe kullanmayacak, bilinçli bir duruş içindeyim. Misal, annemin imgesi üzerine kullandığım Arap kaligrafisini alalım: Bu onun el yazısıdır. Bu nedenle kullandım. İnsanlar bunu bir peçe veya ağ vb. sanabiliyor. Arter’de izlenen işiniz “Shift”e binaen soralım: Ortadoğu’ya baktığınızda gördüğünüz ne? 12. İstanbul Bienali ekseninde “Arap Baharı” adlı bir proje üretmiştim. O işte bu duruma değin bir tür hatırlama niyeti vardı. Birçok insanın, her biri kendi zamansallığından ötürü, dikta rejimlerden özgürlük talepleri olduğunu görmekteyim. Ancak tam da bu durum üzerine, süregiden stratejilerin doğru neticeler doğurup doğurmadığına dair belirgin bir yorum yapmak için henüz erken. İfade etmesi zor bir dönemden geçiyoruz ve elbette ortada bir rejim değişikliğinden söz edilebilir ki, bu da olumlu bir netice. Ama devrimlerin işe yarayıp yaramadığını öngörmek güç. Çünkü henüz tamamlanmadılar. Daha geçen yıl başlayan bir süreç bu ve bölgede olup bitenler inanılmaz sayıda değişimi kapsıyor. Kanımca orada her seviyede sismik bir değişim mevzubahis; politik, insan hakları açısından, her şeyle ilgili bu… Elbette “Shift” de, grafik temsiliyetle, sismik olarak, bu şeylere işaret ediyor. Boston’da Türk filmleri ? Kültür Servisi 11. Boston Türk Film ve Müzik Festivali, dün Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da” adlı filmiyle başladı. Festivalin kurucusu ve direktörü Erkut Gömülü, konserlerle 28 Nisan’a kadar sürecek olan festivalde, çağdaş Türk sinemasının seçkin örneklerini ve yönetmenlerini ABD’li sinemaseverlerle paylaşmaktan büyük gurur duyduklarını söyledi. Filmde Cemal Hünal da rol alıyor. ‘Ayaz’ vizyondan çekildi Kültür Servisi Başrollerinde Cemal Hünal, Çiğdem Aysu, Arda Kural ve Gökhan Tepe’nin yer aldığı “Ayaz” filminin yapımcısı Lütfi Kara, filmi süresiz olarak vizyondan çektiklerini duyurdu. Filmi yaz aylarında Anadolu’daki festivallere ücretsiz vererek yalnızca orada izlenmesini sağlayacaklarını belirten Kara, “Bunun dışında DVD pazarında yer almayı düşünüyoruz. Belki televizyon kanallarına da veririz. Mass Medya olarak biz hiç kimseye küs veya dargın değiliz, sadece üzgünüz” dedi. Sinema salonlarındaki tekelleşmeyi protesto etmek için böyle bir karar aldıklarını söyleyen Kara, gazetelere verdiği ilanda, filme 750 bin doları reklam bütçesi olmak üzere 2 milyon 750 bin dolar harcadıklarını hatırlatarak, “Vizyon tarihini bazı istem dışı değişikliklerden dolayı 23 Mart’a ertelemiştik. Yaşanan süreçte sinemalardan gerekli desteği alamadık. 2 Mart’ta verilen salon adedi neyse 23 Mart’ta da aynı kaldı: 50 salon” ifadelerine yer verdi. Kara, Kültür Bakanlığı’nın bu konuya acilen el atması gerektiğini vurguladı. “Ayaz” filminin dağıtımcısı Pinema Film’in Genel Müdürü Uluç Küçüközcan ise herhangi bir dağıtım sorunu yaşanmadığını belirtti. Yazarımızın yazısı elimize ulaşmadığından yayımlayamıyoruz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle