18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 MART 2012 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER MİT Kanunu’nda Yapılan Değişiklik Butik BİR helikopter düştü, çok şey birden oldu. Önce, acı ve yas bırakıp giden on iki can; perişan olmuş aileler, eşini kaybeden kadınlar, oğlunu şehit veren ana babalar, babasız kalan kızlar, oğlanlar. Ardından, siyasal kadroların tutarsız, özensiz, yanlış tepkileri. Asıl üzerinde durulması ve gelecek açısından akılda tutulması gereken de konunun bu yanı. na muhalefet lideri “Ne işi vardı bizim askerin Afganistan’da” dedi. Gönderilenlerin başka ve yanlış hesaplar uğruna vuruşmak üzere değil, gariban Afganlıların sorunlarını paylaşmak, daha iyi bir ülke durumuna gelmeleri amacıyla destek vermek için gönderildiklerini unutarak. Tamam, yakın geçmişte, başta ABD ve AB, neredeyse bütün Batı dünyası petrolde Rusya’nın önünü kesmek ya da “İslam terorizmi” denen olayı denetim altında tutmak için o ülkeyi bu duruma sokanları engellemek yönünde çaba göstermesi gereken Ankara pasif kalmasaydı çok daha iyi olurdu ama olmadı. Duygusal ama mutlaka ödenmesi gereken bir manevi borç da vardı. Vaktiyle “yedi düvel”le baş etmeye çabalayan Ankara’nın yanında yer alıp ellerinden geleni yapmaya çalışmış olan o halk için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Cumhuriyet kurulduktan sonra Kâbil yönetimi için yapılanlar hiç kesilmeden aynı içtenlikle sürmeliydi. Böyle bir “iş”i vardı askerin Afganistan’da. na muhalefet lideri böyle konuşunca Sayın Başbakan durur mu? O da aynı konuya girdi, ama başka açıdan: “Biz butik devlet değil, büyük devletiz, herkes gidecek de biz duracak mıyız?” dedi. Danışmanları yanıltmış olacaklar Başbakan’ı. Herhalde onlara göre butik devlet bir küçük dükkân gibi küçüktür. Oysa, aslında butik sözü üstün bir kalite ifade eder. Her küçük dükkân butik sayılmaz. Sayılması için ürettiğinin ya da sattığının nitelikli olması beklenir. Başbakan “butik” sıfatıyla küçük devletleri küçümsemek isterken, hepsine birden iltifatta bulunduğunu fark etseydi böyle konuşmazdı herhalde. Çünkü aynı açıdan bakınca, her “büyük” devlet de nitelikli olmayabiliyor. Dileğimiz, mevcut uygulamadan dönülmesi, Başbakan’ın izin vermemesi durumunda, usul kanunlarında kıyas yapılabileceğinden, 4483 sayılı kanunun izin vermeyi düzenleyen 3. maddesi haricinde diğer maddeleri uygulanarak cumhuriyet savcısının itiraz etme yetkisi olduğunun kabul edilmesi ve işin esasına girilmesidir. Ali Suat ERTOSUN HSYK Üyesi S A A on günlerin en tartışmalı konularından birisi olan Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun 26. maddesinde yapılan değişiklik ne getirmiştir? Bu değişiklik yeterli midir? 20 Şubat 2012 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan makalemizde değişiklikten önceki hukuki durumu irdelemiş, MİT mensupları hakkında cezai soruşturma yapılmasının 2937 sayılı kanunun 7 ve 26. maddeleri uyarınca başbakanın iznine tabi olduğunu; bu iznin bizzat başbakan tarafından verileceğini; soruşturmanın, CMK’nin 250/3 ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 12. maddeleri uyarınca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılması; kovuşturmanın da CMK’nin 250/3 ve 4483 sayılı kanunun 13. maddeleri uyarınca Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde görülmesi gerektiğini, izin verilmemesi durumunda 4483 sayılı kanunun 9. maddesi uyarınca ilgili cumhuriyet başsavcılığı veya şikâyetçinin itiraz yoluna gidebile ceğini; ancak uygulamanın bu yolda olmadığını, MİT Müsteşarı hakkındaki soruşturmanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılmadığını, Danıştay Birinci Dairesi’nin 28.5.2009 tarih, 2009/669902 Esas ve Karar sayılı kararında “MİT Müsteşarı’nı, 4483 sayılı kanun kapsamında görmediğini” belirtmiş, yapılacak kanun değişikliğinin yeni tartışma ve problemler yaratacağını ifade etmiştik. Anılan kanunun 26. maddesinin başlığı “Cezai takibat izni” iken “Soruşturma izni” olarak, madde metni de “MİT mensuplarının görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan ötürü haklarında cezai takibat yapılması başbakanın iznine bağlıdır” şeklindeyken “MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da 5271 sayılı kanunun 250. maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri iddiasıyla haklarında soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlıdır” şeklinde değiştirilmiştir. Ceza hukukumuza göre, cezai takibat izni ve soruşturma izni kavramları birbirinden farklı değildir. Yapılan değişiklikle başlık, güncellenerek CMK’ye uygun hale getirilmiştir. CMK’nin 250. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden MİT mensuplarının veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenlerin durumları belirginleştirilmiş, sözü geçen soruşturmaların özel yetkili cumhuriyet savcılarınca yapılacağı açıklığa kavuşturulmuştur. Bunun dışında maddeye; “...veya belirli bir görevi ifa etmek üzere kamu görevlileri arasından başbakan tarafından görevlendirilenler” ibaresi eklenmek suretiyle, MİT mensubu dışında, “Başbakan tarafından görevlendirilenler” şeklinde yeni bir kategori yaratılmıştır. 2937 sayılı kanunun 2. maddesinin (b) ben dinde MİT mensubu “Bu kanun veya bu kanuna göre çıkarılmış yönetmeliklerde yazılı görevleri yerine getirmekle görevlendirilmiş MİT personeli ile diğer görevliler” olarak; (c) bendinde de MİT personeli “MİT’in kadrosuna dahil memurlar, Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında olup MİT’te görevlendirilenler, MİT’te çalıştırılan sözleşmeli personel” olarak tanımlanmıştır. Yapılan değişiklikle maddeye, MİT mensubu dışında kanunda tanımı yer almayan “belirli bir görevi ifa etmek üzere başbakan tarafından görevlendirilenler” şeklinde, her yönüyle muğlak olan bu ifade eklenmiştir. umhuriyet savcılarının itirazı Diğer yandan, 26. maddede yapılan değişiklikle cumhuriyet savcısının itirazına yine yer verilmemiş ve mevcut eksikliğin giderilmesi yoluna gidilmemiştir. Danıştay Birinci Dairesi yukarıda sözünü ettiğimiz kararında “2937 sayılı yasada öngörülen özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan MİT Müsteşarı’nı 4483 sayılı yasa kapsamında görmediğini” belirtmiştir. Getirilen yeni metinde bu konuda bir açıklık bulunmadığına göre, Başbakan’ın izin vermemesi halinde, bu işlemin yargısal denetimi yapılamayacak mıdır? Bizim görüşümüz, önceki maddenin yürürlükte olduğu dönemde olduğu gibi değişiklikten sonra da izin verilmemesi halinde, 4483 sayılı kanunun 9. maddesine göre Danıştay nezdinde itirazda bulunulabileceğidir. İtiraza bakacak olan Danıştay Birinci Dairesi içtihadını değiştirmeyerek eski kararına uygun hareket edecek olursa, cumhuriyet savcısının itirazını usulden reddedecektir. Ancak Danıştay Birinci Dairesi görüş değiştirerek itirazı esastan incelerse, bu kez de sözü geçen dairede yapılan üye değişiklikleri gündeme gelecek ve çeşitli polemikler yapılacaktır. Bize göre, Danıştay Birinci Dairesi’nin görüşünü değiştirmesi yerinde olacaktır. Cumhuriyet savcısının itiraz etme yetkisinin bulunmadığı kabul edildiğinde, yapılacak işlem, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açık olduğundan; İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1a maddesi uyarınca, menfaati ihlal edilenler tarafından iptal davası açılmasıdır. Danıştay idari dava dairelerinin 3.11.2011 günlü 2007/2652 Esas ve 2011/1016 Karar sayılı kararında “Kovuşturma izni verilmemesi durumunda, ilgili hakkında adli soruşturma ve kovuşturmanın yapılamadığı ve kamu davası açılması yolunun tamamen kapatıldığı, bu nedenle izin veril C memesine ilişkin idari kararın yargı denetimi dışında tutulmasının düşünülemeyeceği, söz konusu idari kararların idarenin takdir yetkisi içinde hukuksal sonuç doğuran, idari yargı denetimine tabi, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu olabilecek bir işlem olduğu” belirtilmiştir. Bu durumda, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125/4 ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/2. maddelerine göre, yargı yetkisi, idari işlemin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğundan, yerindelik denetimi yapılamayacaktır. Nitekim, yine eski bir MİT Müsteşarı hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç ihbarında bulunulması üzerine, söz konusu kişi hakkında tesis edilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin davalı idare işleminin iptali için açılan dava idare mahkemesinde genel hükümlere göre yürütülerek sonuçlandırılmış, dava konusu işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır. Cumhuriyet savcısının 4483 sayılı kanuna göre itiraz yetkisinin bulunduğu kabul edilecek olursa bu kez, MİT Müsteşarı’nın CMK 250. madde kapsamı dışında kalan suçları yönünden Başbakan tarafından izin verildiği takdirde soruşturmayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın yapması, dava açıldığında ise kovuşturmanın Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinde görülmesi gerekmektedir ki, bizim görüşümüzün aksine uygulama, 4483 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 4.12.1999 tarihinden beri bu yönde olmamıştır. Nevruz Ateşine Oturma da... Bugünlerde genelde bakanı, valiyi, devlet adamlarını, ayakları yerden kesilmiş havada giderken görüyorsunuz... Nevruz ateşinden atlıyorlar... ? Önce bayram kutlaması niyeti tutularak, altı adım kadar geri gidilir... ki hız kazanılarak ateşin öte yanına geçilebilsin... Allah muhafaza yavaş gidip ateşe kıçüstü oturmak da var ki... Yüz naklinden sonra bir de devlet adamına döt nakli ile uğraşmayalım... ? Önce hangi ayağın atılacağı da önemlidir... Çünkü yarı yolda yanlış ayakla başlandığının idrak edilip ayak değiştirmeye kalkmak ve közün ortasına oturmak da olası... Doğru ayak sağ ayaktır... İsmail Hakkı Hazretleri (babalarıdır) menkıbelerinde onlara “sağ ayak ile harekete geçildiğinde, o yol hayırlı yola çıkar” diyor... Sol ayak olmuyor bu durumda hafız... “Sağ ayaktır” bu zaten; sanki halktan birisiymiş gibi halka şirin gözüküp öte yandan halkı keriz yerine koyup soymak... ? Hızla ateşe doğru koşulur... Sağ el ile cüzdanın bulunduğu sağ cebin ağzı kapatılırken, ateşe varıldığında iki ayak öne doğru paralel uzatılır... Bir süre böyle gidilir... Ateşin üzerindeyken bisiklet çevirme hareketine geçilir... Ne kadar hızlı çevirirsen, o kadar şeyi kurtarırsın... ? Ve iniş... Ayakların aşağıda, kafanın yukarıda olmasına dikkat edilir... Önce sağ ayak, hayırlı yola çıkılsın diye... Duramazsın bu sefer... Korumalar karşıda kucaklarını açmış beklemektedir... Bıraksan gidecek çünkü yandaki inşaatın içine... ? İşte böyle alttan görürsünüz bugünlerde devlet adamlarını... Havada, ayakları yere paralel, leğen gibi... ? Bizim ulusal bütünlüğümüze güç veren bayramlarımız da vardı... 23 Nisan Bayramımızın karşısına başka bayram koydular... 19 Mayıs Bayramı kesildi... 30 Ağustos Zafer Bayramı iptal edildi... 29 Ekim Bayramı kırpıldı... ? Paramparça ettiniz Türkiye’yi, gitmiş Nevruz bayramında ateşten atlıyorsunuz... Bir gün yaktığınız ateşe kıçüstü oturacaksınız ya... Eksiklikler var Yapılan düzenlemede kanun ve yazım tekniği açısından da bazı eksiklikler ve karışıklıklar bulunmaktadır. Madde metninde 4483 sayılı kanun hükümlerinin mi yoksa CMK’nin mi uygulanacağının belirtilmemesi eksiklik; CMK’nin 250. maddesi ile görevli ağır ceza mahkemeleri ile ilgili olarak ‘görevlendirilen’ yerine ‘kurulan’ ve aynı fıkra içerisinde iki ayrı yerde aynı anlama gelen ‘işledikleri iddia olunan suçlardan’ ve ‘suçları işledikleri iddiasıyla’ sözcüklerinin kullanılması yazım ve kanun tekniğine aykırılık olup; ‘özel görev’ deyiminin sınırlandırılmasının yapılmaması da yeni tartışma ve problemler yaratacaktır. Getirilen değişikliğin anayasaya aykırı olup olmadığı ise ayrı bir tartışmanın konusudur. Dileğimiz, mevcut uygulamadan dönülmesi, Başbakan’ın izin vermemesi durumunda, usul kanunlarında kıyas yapılabileceğinden, 4483 sayılı kanunun izin vermeyi düzenleyen 3. maddesi haricinde diğer maddeleri uygulanarak cumhuriyet savcısının itiraz etme yetkisi olduğunun kabul edilmesi ve işin esasına girilmesidir. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle