18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ŞUBAT 2012 PAZARTESİ 8 İstanbul B Edirne Y Kocaeli B Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak PB Sinop PB Samsun PB Trabzon PB Giresun PB S Ankara 12 9 13 12 16 13 13 13 10 15 13 10 8 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars Y 5 Y 7 S 1 Y 16 PB 16 PB 16 B 12 B 14 B 8 B 10 S 2 S 1 S 12 Oslo K Helsinki PB Stockholm PB Londra Y AmsterdamPB Brüksel B Paris K Bonn PB Münih K Berlin K Budapeşte K Madrid Y Viyana K HABERLER 4 5 4 4 2 3 1 4 9 8 5 10 6 Belgrad Sofya Roma Atina Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam K K PB Y K K A A PB K B PB PB 5 0 5 14 7 13 2 6 2 9 1 26 15 Ülkemizin batı kesimelerinin parçalı ve çok bulutlu, Marmara’nın güneyi, Ege, Batı Akdeniz ile Edirne, Tekirdağ, Konya ve Eskişehir çevreleri yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. İç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı ile birlikte sis bekleniyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 6 Şubat Yeşil Sahada Kan İzleri... Le Monde gazetesinin muhabiri tarihte eşine benzerine rastlanmayan futbol faciasını maçlara özgü bir biçimde dile getirmiş: Ev sahibi Port Said takımı Kahireli ezeli rakibini üçe karşı bir golle yenilgiye uğratmıştı. Ne ki bilanço salt bu net sonuçla bitmemiş ve kısa sürede skora 74 ölü, bini aşkın yaralı da eklenerek futbol tarihinin en kanlı olaylarından biri, belki de ilki yaşanmıştır. Bu skor, kuşkusuz futbola yabancıdır. Daha çok karşılıklı küfürleşmeler, karşıt taraftarların yenilgiye öfkelenerek koltukları yakmaları, bazen de arbedeye varan çatışmalar maçların neredeyse olmazsa olmazları arasındadır. Ama Port Said’deki futbol maçı değil, tam bir futbol meydan muharebesidir. Bu niteliğiyle de futbolu rakip takımlar arasında oynanan zevkli bir oyun olmaktan çıkarıp kanlı savaş oyunları arasına katılmasını sağlamıştır. Aslında burada sorumlu olanın futbol olmadığı bilinmektedir. Sorumlunun politika olduğu kimse için sır değil. Port Said meydan muharebesi bir bakıma Tahrir Meydanı’nda kokuşmuş dikta rejimine karşı çıkan gençlerle, dün diktatör Hüsnü Mübarek’in bugün onun yerini alan suç ortağı askeri rejimle “devrimlerine” el konulan demokrasi yanlısı gençler arasındaki amansız savaşın devamıdır. Ayrıca Port Said olayının kabaca tasarlanmış bir komplo olduğu da kimsenin saklısı değil. Rakip takımı bire karşı üç golle yenilgiye uğratan ev sahibi takımın (ElMasri) rakibine öldüresiye saldırması, eşyanın tabiatına uygun değildir. Komplonun kanıtları, kuşkusuz salt bununla sınırlı değil. Bir kez bu tür gerimli maçlarda çıkması olası çatışmalara karşı donanımlı ve deneyimli güvenlik güçlerinin sözü edilen maçta stada girenlerin üzerlerini aramamaları, kanlı olayların başladığı ve tüm şiddetiyle devam ettiği sürece çatışmaya zerrece müdahale etmemeleri, dahası ortalıkta görünmemeleri düşündürücüdür. Bu tür maçları kaçırmayan vali ve yerel güvenlik şefinin bu kez maçı izlemeye gelmemeleri de komplonun kanıtları arasında sayılmaktadır. Ayrıca düpedüz boğazlanarak öldürülen misafir takım taraftarlarının (El Ehli) büyük çoğunlukla olayın kurbanları arasında yer alması, komplonun planlayıcılarının kimler olduğunu açık seçik ortaya koymaktadır. Bu yüzden, Mübarek diktasının suç ortağı askeri rejimin iktidarı bırakmak niyetinde olmamasına karşın Kahire takımının, Tahrir Meydanı’nda Tantayu’nun askeri diktasına amansız savaş veren ve ultralar diye adlandırılan gençlerin, her fırsatta askerlerin yönetimden uzaklaştırılmasını savunmalarının intikamı olarak görenlere hak vermemek olası değil. Bu yüzden askeri rejim örgütlü Müslüman Kardeşler’le ittifak halinde “devrimleri” askerler tarafından gasp edilen Tahrir direnişçilerinin özellikle de Port Said komplosundan sonra askeri rejime ve yeni müttefiki dinci “Kardeşler”e karşı demokrasi savaşımını sürdürmeye devam etmeleri kimse için şaşırtıcı olmayacak. Ancak demokrasi savaşçılarının, sözünü ettiğimiz yeni gelişmeler göz önüne alındığında işleri de kolay olmayacak. Batı’nın anlı şanlı özgürlük ve demokrasi güçleri Libya’da Kaddafi’yi güç kullanarak bertaraf etti. Buna karşılık demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin zerresinin gerçekleştirilmesini dayatamadılar, daha doğrusu dayatmak istemediler. Yaptıkları bunun tam tersi oldu; ülkeye şeriat düzeninin gelmesinin önünü açtılar. Mısır’da ve Arap Baharı’nın beklentisi içinde olan tüm Mağrip ülkelerinde bırakınız demokrasiyi, insan hakları ve özgürlükleri, dincilerin iktidara gelmelerinin yolunu açarak çağdışı ve karanlık bir dönemin kaldığı yerden yeniden başlamasının yolunu açtılar. İşlerine gelen buydu. Demokrasi ve özgürlüklerin önündeki engeller, artık bir değil, birden fazla. İleri demokrasi dediğiniz bu mu? ? Grup Yorum konserine bilet satıp yürüyüş yaptıkları için ‘terörist’ sayılan gençlerin aileleri, karar için “Sıkıyönetim dönemlerini bile mumla aratıyor” dedi. SELAHATTİN GÖKATALAY GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY MALATYA Grup Yorum konserine bilet satmak, 1 Mayıs ve 8 Mart yürüyüşlerine katılmak gibi gerekçelerle “terör örgütü üyeliği” suçundan 1 ila 13 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılan 6 gencin ailesi karara isyan etti. İzlendiklerini ve dinlendiklerini belirten aileler, “Karar sıkıyönetim dönemlerini bile mumla arattı. Bu mudur ileri demokrasi?” dediler. Sanıklardan Uğur Pektaş’ın babası Şevket Pektaş, “Çocuklar gasp mı yap mış, birini mi öldürmüş? Adalet böyle mi olur? Gelecekleriyle oynadılar” dedi. Sevcen Göktaş’ın kardeşi Aşkın Göktaş ise “Telefonla konuşamaz hale geldik. Her şeyimizi dinliyorlar. Verilen kararın birilerinin isteğiyle alındığına inanıyoruz. Mahkeme başkanı bile karar duruşmasında ceza için ‘hoşnut değiliz’ diyor. Polisler öylesine baskı uyguluyor ki karar duruşmasında adliye önünde ve mahkeme kapısı önünde aile başına adeta 5 polis vardı” diye konuştu. Erkin Kocaman’ın anne ve babası ise “Özel yetkili mahkemelerin tutumu, 12 Mart ve 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerini arattı. İleri demokrasiden bahsediliyor. Basın açıklaması yapmak, yasal yürüyüşe katılmak oğlumun 11 yılına mal oldu. Bu mahkemeye göre 1 Mayıs’a katılan herkes terörist ve örgüt üyesi” dedi. ‘Konser bileti satmak suç değildir’ Grup Yorum, 6 üniversite öğrencisinin konser biletlerini satmaları gerekçe gösterilerek mahkum edilmelerini protesto etti. Galatsaray Meydanı’nda toplanan grup üyeleri, Yorum’un kurulduğu günden beri gördüğü baskılardan yılmadığını belirtti. (Fotoğraf: KAYHAN AYHAN) Uludere’de ölenlerin yakınları TBMM heyetine ‘Sorumluyu bulun’ dedi Tazminata ‘fail’ şartı MAHMUT ORAL KÖYLÜLERDEN TBMM İNSAN HAKLARI HEYETİ’NE YAZILI RAPOR Köylülerce heyete sunulan raporda bazı başlıklar şöyle: Sınır ticareti kaçakçılık değildir. Gülyazı Tugayı Irak tarafına geçtiğimizi zaten bilmektedir. Tugayın geçişimizden haberdar olmaması mümkün değildir. Yaşamını yitiren 25 çocuğun ailesi 20 yıldan fazla köy koruculuğu yapmaktadır. Olayın vuku bulduğu gece Türkiye’ye girişi olan yolların tamamının kapatılması ve olay anında aydınlatma mermilerinin atılması bir ilktir. Bu vahim olayın failleri tespit edilip cezalandırılıncaya kadar yapılacak bütün maddi ve manevi tazminat tekliflerini reddedeceğimizi bilmenizi isteriz. ULUDERE Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyünde 34 kaçakçının yaşamını yitirdiği olayla ilgili olarak ölenlerin yakınları TBMM İnsan Hakları Heyeti’ne rapor sundu. Raporda, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın toplam 123 bin TL olarak açıkladığı tazminata dokunmayacaklarını belirten köylüler, olayın sorumlularının ortaya çıkarılmasını istedi. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki bir heyet, dün Irak sınırındaki Ortasu köyünde incelemelerde bulundu. Köylülerle görüşen Komisyon Başkanı Üstün, “Geliş amacımız öncelikle yürekleri parçalayan bu acınızı paylaşmaktır ve başsağlığı dilemektir. Öncelikle temel amacımız sizin bu acı gününüzde yanınızda bulunmak, taziyede bulunmak. İkinci amacımız, adalete yardımcı olmak. Artık Türkiye gün ışığında yönetilen bir ülkedir. Her ne kadar gece karanlığında olsa da bu olay, tüm amacımız bu olayın aydınlanması, neyse ortaya çıkmasıdır” dedi. ‘Araştırılıyor’ Olaya ilişkin şu anda dört koldan soruşturma yapıldığını kaydeden Üstün “Genelkurmay Başkanlığımızın adli ve idari soruşturması yürüyor. İçişleri Bakanlığımızın soruşturması yürüyor. Uludere savcılığımızın ve Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması yürüyor. Böyle bir olayı Meclisimiz’de inceleme kararı almıştır. Arkadaşlarımızın hepsi sizin temsilci nizdir. Her partiden temsilciler vardır. Dolayısıyla bizde adalete yardımcı olmak için bu komisyonu kurduk. Sizleri buraya dinlemeye geldik. Meclis’te de sizi misafir ederek dinlemeye hazırız. Telaş etmeyin. Sözüm var diyen herkesi dinleyeceğiz” diye konuştu. Türkel Minibaş’sız geçen üçüncü yıl Haber Merkezi ÇYDD Başkan Yardımcısı, gazetemiz yazarı, kadın ve çocuk haklarının savunucusu Prof. Türkel Minibaş’ı aramızdan ayrılışının 3. yılında özlemle anıyoruz. Minibaş için ÇYDD Ayvalık Şubesi tarafından İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde 14.00’te anma töreni düzenlenecek. Daha sonra ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Yüksel ve UZZK Başkanı Murat Narin katıldığı bir söyleşi gerçekleştirilecek. Katılımcılar Cunda Adası’na geçerek Minibaş’ın mezarını da ziyaret edecek. İzmir’de ise ÇYDD İzmir Şubesi ve Bornova Belediyesi ortak bir etkinlik düzenleyecek. Bornova Belediyesi Nikâh Salonu’nda saat 18.00’de başlayacak etkinliğe Bornova Belediye Başkanı Prof. Kamil Okyay Sındır, ÇYDD Genel Başkan Yardımcısı Nihal Kızılgazetemiz yazarı Özlem Yüzak da konuşmacı olarak katılacak. İstanbul’da ÇYDD Fatih Şubesi de saat 14.00’te etkinlik gerçekleştirecek. ‘Bile bile bombalamışlar’ Uludere’deki Heron görüntüleri TBMM heyetine dahi izlettirilmedi. Komisyonun CHP’li üyesi Özdemir çarpıcı açıklamalarda bulundu AYŞE SAYIN Önceki yıllarda da karşılaştırma yapılabilecek en çarpıcı örnek Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2011 yılı istatistiği... Buna göre Türkiye 179 ülke arasında 148. sırada. Özellikle son 5 yıldır sürekli geriye doğru gidiyoruz. 2007’de 101. sıradaydık, 2008’de bir basamak gerileyip 102’ye düştük. 2009’da 122’ye, 2010’da 138’e, 2011’de 148’e indik. Altımızda Afganistan, Suriye, İran gibi ülkeler var. Üstümüzdekileri saysam sütun yetmez ama, birkaçını aktaralım: Uganda, Burundi, Etiyopya, Gürcistan, Moğolistan, Cezayir, Gambiya, Tacikistan. ??? Sadece Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün değil, pek çok uluslararası kurumun ve Türkiye’de iyi tanınan dünya ölçeğindeki yazarların da ülkemizdeki özgürlükler açısından olumsuz gidişe dikkat çektiğini görüyoruz. Olumsuz gidiş ve buna yönelik içdış tepkiler katlanarak artıyor. Görünüşe bakılırsa öyle devam edecek. Bunun iki temel nedeni var: 1 Dışarıda iktidara yönelik algının hızla değişmesi. 2 Hükümetin, mutlak gücünü özgürlükleri kısıtlayıcı yönde kullanması. İktidarın ilk aylarını, hatta yıllarını kısaca anımsayalım... Yönü içten çok dışa dönüktü. Uluslararası alanda göreceği kabule büyük önem veriyor, siyasetini de bu yönde belirliyordu. Kabul etmek gerekir ki, bunun da karşılığını aldı. Başta Avrupa olmak üzere dünyada şu tür kavramlarla anılmaya başladı: Reformcu, uzlaşmacı, yeniliğe açık, çözümden yana, iç barış sorunlarını kısa sürede çözüme kavuşturacak, Kıbrıs’ta önceki tüm politikaları çöpe atıp uluslararası alanda da onaylanacak adımlar atacak, ifade özgürlüğünün önündeki tüm engelleri kaldıracak, ülkeyi tam anlamıyla AB sürecine sokacak... Bütün bunların birleşiminden olumlu bir algı çıkıyordu. O günlerde bu algının yanlış olduğunu, çözüleceği söylenen sorunlara çare olmadığını söyleyenler en hafif anlatımla “statükocu” ilan edildi. Bunun yerleşmesindeki etkenlerden biri de iktidarla özdeş olmadığını söyleyen “liberal” kesimin iktidarın neredeyse tüm politikalarına destek vermesiydi. Hatta destekten öte, alkışladığını ve akıl da verdiğini söylemek abartma olmaz. Bu ortamda hükümetin politikalarını onaylamayan kesimlerin neredeyse tümünün, toptancı bir yaklaşımla yabancı dile “ultranasyonalist” tanımlamasıyla çevrilmesi, hükümete yönelik algının pekişmesini kolaylaştırdı. Bu durum ayrı bir yazı konusu. Hükümet ilk 45 yılda elde ettiği sınırsız kredinin rahatlığını yaşıyor..du! Ancak bu rahatlığın artık bozulduğunu söyleyebiliriz. Nasıl başlangıçta atılan her adım reformdan sayılmışsa, şimdi de her adıma “acaba söylenen amaca yönelik mi” kuşkusuyla bakılıyor. ??? 3. yargı paketi adı altında tartışılmakta olan “yenilikler” de sözünü ettiğimiz kuşkulardan izler taşıyor. Uğradığı her durakta değişikliklere de uğrayan paket bir tarafında “kırılabilir”, bir tarafında “bükmeyiniz” bir tarafında “dik tutunuz” yazan büyükçe kutulara benziyor. İçinde “bu dönem için” gerekli olan değişiklikler var. Özellikle basında ilgili bölümlerde “ceza ertelemesi” söz konusu. Daha açık anlatımla, yeni bir düzenlemeden çok, birikmiş dosyaları rafa kaldırıp sıfırlama gündemde. Yani basına yönelik “yasa kılıcı” sallanmaya devam edecek, sadece dönemsel temizlik yapılacak. Başbakan’ın medyaya bakışını araya hiç yorum katmadan iki farklı cümlesiyle özetleyebiliriz. Konu kendi partisiyken; “Biz manşetlerle savaşa savaşa bugünlere geldik.” Konu CHP olunca: “Manşetle gelen manşetle gider.” Limterİş Sendikası’ndan tepki ? İstanbul Haber Servisi DİSK’e bağlı Limterİş Sendikası, Tuzla’da Mengi Yay Tersanesi’nde 2’si ağır 4 işçinin yaralanmasına ilişkin bir açıklama yaptı. İşçilerin iş cinayetlerine kurban gitmesinin tesadüf olmadığı belirtilerek “Önlemler almayarak bile bile iş kazasına sebebiyet veren Mengi Yay Yatcılık AŞ firma yetkililerinin cezalandırılmasını istiyoruz” denildi. ANKARA Uludere’de 34 sivilin öldürüldüğü olayla ilgili yerinde inceleme yapan TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri, olayın perde arkasını aydınlatacağı belirtilen Heron görüntülerini, Uludere Cumhuriyet Savcılığı’nın dosyayı Diyarbakır özel yetkili mahkeme’ye göndermesi nedeniyle izleyemezken, CHP’li komisyon üyesi Malik Ecder Özdemir, “İlk izlenimimiz, bu insanların kaçakçı olduğu biline biline bombalandığı yönünde. Aileler, tazminat değil, olayın aydınlatılmasını istiyor” dedi. Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komsiyonu üyeleri, 34 yurttaşın bombalandığı yeri, son derece sarp olması nedeniyle ancak helikopterle havadan görebildi. CHP’li Özdemir, ailelerin durumunun son derece “dramatik” olduğunu belirterek “Çocuklarının mezarlarını plastik çiçeklerle donatmışlar. Çok dramatik olaylar yaşanmış, çocuklarının cesetleri paramparça olduğu için heybelere doldurup getirmişler, çok çaresizler” diye konuştu. Öldürülenlerin “terörist değil, kaçakçı olduğunun” kesin ve net olduğunu belirten Özdemir, “Katiam emrini kim verdi, hangi bilgilere dayandırıldı, bunun net olarak ay dınlatılması gerek” diye konuştu. Rutin dışında Terör örgütüne yönelik yapılan bu tür bombalama operasyonları sonrasında askerin rutin olarak, kaç kişinin öldürüldüğünü belirlemek ve inceleme yapmak üzere olayın yaşandığı bölgeye gittiğini belirten Özdemir, ancak Uludere olayı sonrasında buraya hiçbir şekilde askerin gitmediğini, ambulansın ise saatler sonra, köylülerin yardım talebi üzerine gidebildiğin belirtti. “Kilit” önemdeki “Heron görüntülerini” izlemek istediklerini ancak izleyemediklerini belirten Özdemir, “Ama bu görüntüleri isteyeceğiz ve mutlaka izleyeceğiz” dedi. Halkevleri 80. yılını kutluyor ? İstanbul Haber Servisi Halkevleri’nin (HE) 80. yılı ve İstanbul Halkevleri’nin genel kurulu nedeniyle “Demokrasi Kürsüsü” oluşturuldu. Öte yandan İstanbul Halkevi 7. Olağan Genel Kurulu dün sonuçlandı. Özge Ozan yeniden İstanbul HE Başkanı seçildi. CHP’li Özdemir ? İstanbul Haber Servisi Önder Babat Kültür Merkezi, kuruluşunun 5. yılı nedeniyle dün Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Oditoryumu’nda bir şölen gerçekleştirdi. Şölene çok sayıda ünlü sanatçı katılırken Önder Babat Tiyatro Topluluğu ise Nâzım Hikmet’in şiirlerinden bir seçki sundu. C MY B C MY B 5. yıla özel şölen yapıldı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle