21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 17 Fransız sinemasının büyük ödülleri yaratıcı popüler sinemanın oldu İstanbul’da Tango zamanı ? Kültür Servisi El Encuentro Tango Okulu tarafından düzenlenen 6. İstanbul Tango Haftası 2 4 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Alexey Barbolin, Cristian Duarte, Gabriel Marino gibi sanatçıların katılacağı etkinlik, bu yıl Avrupa’daki dansçıları ve sanatçıları buluşturmayı hedefliyor. Yeni tango çalışmaları üzerine odaklanılacak etkinlikte, canlı yapılan müzikalite seri atölyeleri ve vücut farkındalığına yönelik atölyeleri kapsıyor. (0 532 583 28 24/ www.istanbultangofestival.com) ‘Artist’e 6 César birden Naftalin Kokusu ve Değişim MEHMET BASUTÇU BİFO’dan yeni albüm ? Kültür Servisi Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası’nın (BİFO), Sanat Yönetmeni ve Sürekli Şefi Sascha Goetzel yönetimindeki “Music From the Machine Age” adlı ikinci albümü, dünyayla aynı anda Türkiye’de bugün raflardaki yerini alıyor. Orkestranın, 20. yüzyılın önemli bestecilerinin çalkantılı yıllarda besteledikleri eserleri seslendirdiği “Music From the Machine Age”, Onyx Classics firması tarafından İstanbul, Ankara ve İzmir’de piyasaya sunuluyor. PARİS Fransız sineması hem niceliksel hem de niteliksel düzeylerde olağanüstü bir yılı geride bıraktı. Cumartesi gecesi sahiplerini bulan geleneksel César ödülleri, bu doyurucu film hasatının temel niteliklerinin altını çiziyordu. Michel Hazanavicius’un altı dalda birden César kazanan filmi “Artist” gibi, yaratıcı sinemanın geniş izleyici kitlelerine sırt çevirmeyen incelikli örnekleri, 1967’den bu yana en yüksek gişe rekorunun kırılmasında önemli bir rol oynamıştı. 65 milyon insanın yaşadığı Fransa’da, bir yıl içinde yaklaşık 216 milyon bilet (Fransız filmleri için 90 milyon) satılması, Türkiye genelinde bu düzeyin ancak altıda birine ulaşılabildiği göz önüne alındığında daha da önem kazanmaktadır. İçeriğiyle hümanist, rahat izlenen biçimiyle de incelikli bir yaratıcı sinema örneği olan Hazanavicius’un altı dalda birden César kazanan filmi “Artist” gibi, adını ister ‘yaratıcı popüler sinema’ koyun ya da ‘geniş kitlelere kapısını kapamayan sanat sineması’ deyin, sonuçta çokboyutlu sinemasal ? Michel Hazanavicius’un ‘Artist’ filmi 6 César’a değer görülürken En İyi Yabancı Film César’ını İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin ‘Bir Ayrılık’ adlı yapıtı aldı. tatlar damıtan ve yaşam alevini körükleyerek izleyicisine umut aşılayabilen filmlerin, özellikle kriz dönemlerinde önem kazanmasına da şaşmamak gerekir. Aslında, Fransız ve Amerikan sinemalarının bir bileşimi niteliğindeki “Artist”in başarılı yorumcusu Jean Dujardin, önceki gece filme bir yedinci César kazandıramıyordu belki ama Cannes’da aldığı ödülden sonra iyice parlayan yıldızı, gelecek hafta sonuçlanacak Oscar’lar yarışına, George Clooney’nin önünde favori olarak girmesini sağlamış durumda... Hollywood’da sessiz filmlerden sesli sinemaya geçişte yaşanan sancıları, o dönemin sinema diliyle anlatan “Artist”, bugün küresel düzeyde uyum sağlamakta zorlandığımız büyük değişimlere ve çelişkili gerçeklere de göndermede bulunan bir dönem filmi; ancak, nostalji tuzağına düşmeyen, dört dörtlük özgün bir çalışma. Hollywood sinema tarihine saygı sunan yanıyla da Amerikan sinema dünyasında sempati toplayan ve tümüyle Los Angeles Stüdyolarında çekilmiş olan “Artist”, birçok dalda aday olduğu Oscar ödüllerine yabancı film kategorisinde katılmıyor; yönetmeni, senaryo yazarı ve oyuncularıyla Fransız olduğunu unutturmuşçasına, büyük Hollywood yapımlarıyla aynı kategoride yarışıyor. Cumartesi gecesi, Paris’te Yabancı Film César’ını alan İranlı yönetmen Asghar Farhadi’nin “Bir Ayrılık”ı, bu dalda Oscar’ın da en güçlü adayı. Yılbaşına kadar topladığı 16 milyon izleyiciyle, Fransız sinemasının niceliksel başarısında önemli katkısı olan, Eric Toledano ile Olivier Nakache imzalı “Les Intouchables” da César’lara 9 dalda adaydı. Nitelikli popüler sinema yelpazesinin popüler kanadında yer alan bu filme, En İyi Erkek Oyuncu César’ını kazandıran Omar Sy’nin yabancı kökenli siyah bir oyuncu olmasının, Fransız sineması için bir ilk oluşturduğunun da altını çizmek gerekiyor. Bugün ve yarın CHP kurultayı var. Doğrusu iç politik çekişmeleri, (yalnız CHP için değil tüm politik aktörler için söylüyorum) o ne dedi öteki ne cevap verdi faslını, ayrıntılarıyla izleyen biri değilim. Ayrıntılar, daha çok, çıkar ve koltuk tutkusu çevresinde geliştiğinden, fazlasını izlemek, hem enerjimi hem de zamanımı tüketiyor. Çünkü temelde tüm bu tartışmaların, çıkar ve koltuk sevdası dışında, gelip şu noktaya odaklandığının bilincindeyim: O nokta ilerigeri savaşıdır. Dünkü gazetemizde Türey Köse’nin yazısı ve Ankara bürosundan gelen haberler beni fazlasıyla aydınlattı. Hele hele yeni tüzük taslağındaki iki madde ne zamandır özlemini çektiğim hasreti nihayet sonlandıracak gibi oldu! Gençlik ve kadın kotası Bunlardan biri yüzde 33 cinsiyet kotası… Milletvekili genel seçimlerinde merkez yoklaması yoluyla belirlenecek adaylarda, PM seçiminde il, ilçe, belde yönetim organlarının seçiminde, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için adayların belirlenmesinde, kongre ve kurultay delegesi seçimlerinde en az yüzde 33 cinsiyet kotası uygulanacak. Kısacası seçimle gelinebilecek her yere kadınlar için kota konuluyor. Bu yıllardır tüm partiler için istediğimiz, savunduğumuz bir şey. Anımsatayım: Tüm dünyada yüzde 33 cinsiyet kotası “kritik eşik” diye tanımlanır. Bu oran alt tabandır. Ancak dönüşümü bu alt tabandan aldığınız ivmeyle sağlayabilirsiniz. Evrensel bir orandır. Gençlik kotasını ise partinin tüm yapılarına yüzde 10 oranında uygulamayı öngörüyor yeni tüzük. Bu da bir başlangıçtır. Bence onu da yüzde 33’e çıkarmak gerekir. Bu iki noktayı da çok önemsiyorum. Çünkü kadınsız ve geleceksiz bir demokrasi düşünemiyorum. Özetle, ister ayrılsınlar ister bütünleşsinler, ben yenilikçi, değişimden yana olan, mağduru daha çok kollayan, özgürlükleri ve insan haklarını daha çok savunan, evrensel ve çağdaş değerlere daha yakın olan, geçmişle yüzleşmekten korkmayan, geleceğe ve gençlere daha çok yer açan, umudu yeşerten bir CHP’den yanayım. Artık naftalin kokusundan genzim iyice yanmışken, “Haydi Kılıçdaroğlu!” diyorum. ‘Paletteki Düşler’ sergisi ? Kültür Servisi Hülya Behramoğlu’nun “Paletteki Düşler ” adlı resim sergisi 8 Mart’a dek Beyoğlu Bindallı Sanat Evi’nde görülebilir. Sergide, Hülya Behramoğlu’nun 36 yağlıboya tablosu yer alıyor. Behramoğlu, Marmara Üniversitesi’nde Hüsamettin Koçan dersliğinde konuk öğrencilik yaptı. İranlı ressam Naser Daşdi’nin atölyesinde de çalışan sanatçı, 2009’da Safranbolu’da, 2010’da Foça’da, 2011’de TÜYAP Sanat Fuarı’nda sergi açmıştı. CÉSAR ÖDÜLLERİ ? En İyi Film Artist ? En İyi Yönetmen Michel Hazanavicius (Artist) ? En İyi Kadın Oyuncu Bérénice Bejo (Artist) ? En İyi Erkek Oyuncu Omar Sy (Les Intouchables) ? En İyi Müzik Ludovic Bource (Artist) ? En İyi Görüntü Yöntemeni Guillaume Schiffman (Artist) ? En İyi Dekor Artist ? En İyi Yabancı Film Bir Ayrılık ? En İyi Uyarlama Roman Polanski (Carnage) ? Onur Ödülü Kate Winslet Bérénice Bejo Ruhi Su 100 yaşında Önceki Akşam Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde Ruhi Su’nun 100. yaşını kutladık. Onu ve sevgili yoldaşı Sıdıka Su’yu anılarla, izleyicilerin de katıldığı türkülerle andık… Salon tıka basa doluydu. Tahminimin aksine, sadece benim kuşağım, yani belli bir yaşın üzerindekiler değil, gençler de vardı. Boş koltuk kalmayınca baktım ki gençler basamaklara, yere ilişivermişler… Sevgison Sualp’in sunduğu gecede, Sadık Gürbüz’den İsmail Hakkı Demirciğlu’na çeşitli müzisyenler ve Ruhi Su Dostlar Korosu onun türkülerini seslendirdiler. Koroyu yöneten Berktay Akyıldız’ın ışıklı gülen yüzü sahneden taşıyordu… Cuma Bolat, İlkim Karaca ve ben onu anlattık… Ruhi Su, dev perdeden bize en güzel türkülerini söyledi… Sahnenin aydınlığıyla, salonun aydınlığı muhteşem bir biçimde bütünleşti… Orada dile getirdiğim gibi: Ruhi Su’nun anımsanmak için bize ihtiyacı yok. Hiç yok. Ama bizim ona öyle büyük bir gereksinimimiz var ki! Yalnız olmadığımızı anlamak için, umudu canlı tutmak için, direnme gücünü bulmak için, bizim hâlâ ona çok ihtiyacımız var! Hele hele şu şu “döneklik yıllarında”! Daha gece başlamadan önce eski bir dost kulağıma şöyle fısıldıyordu: “Şu sıralar ağlaşmaktan, yakınmaktan başka, yapılacak şeyler de var… Örneğin böyle bir geceyi gerçekleştirmek gibi…” Ruhi Su gecesini gerçekleştirenlere teşekkür ederim. Daha nice 100 yıllara Sevgili Ruhi Su! Jean Dujardin Michel Hazanavicius C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle