20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 ŞUBAT 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Dokuz yıllık dönemde enerjide yenilenebilir kaynaklar düştü, ithal kaynaklar yüzde 50’yi aştı AKP bağımlılığı arttırdı Düşüş yaşanıyor 2002’de, 33 milyar 731 milyon kWh ile elektrik üretiminde yüzde 26.06 oranında paya sahip olan yenilenebilir kaynakların oranı AKP iktidarında düşüşe geçti. 2011 yılında toplam 56 milyar 804 milyon kWh yenilenebilir kaynaklarla üretilirken, toplam üretimindeki pay yüzde 24.8’e geriledi. MAHMUT LICALI ANKARA AKP iktidarda olduğu 9 yıllık dönemde elektrik üretimde kullanılan başta doğalgaz olmak üzere ithal kaynakların yaklaşık 2 kat artması Türkiye’nin elektrik üretiminde dışa bağımlı olduğunu gözler önüne serdi. 2002’de elektrik üretiminde ithal kaynakların oranı yüzde 41.5 iken, 2011 yılında bu oran yüzde 54.73’e yükseldi. Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynakların kullanımını teşvik eden yasalara karşın bu kaynakların oranı ise yüzde 26’dan yüzde 24’e geriledi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın MHP Kütahya Mil ? AKP döneminde elektrik üretiminde kullanılan ithal kaynakların oranı yüzde 41.5’ten yüzde 55’e çıkarken, yenilenebilir kaynakların oranı yüzde 26’dan yüzde 24’e düştü.. letvekili Alim Işık’ın soru önergesine verdiği yanıta göre, 2005 yılında yenilenebilir kaynakla elektrik üretiminin teşvik edilmesini düzenleyen 2 farklı yasanın çıkarılmasına karşın, AKP’nin enerji politikaları Türkiye’yi dışa bağımlı yapıya mahkum etti. İthal kaynakla elektrik üretimi hem birim olarak hem de oran olarak arttı. çekleşti. Elektrik üretiminin 102 milyar 103 milyon kWh’ı ithal kaynaklar arasında en büyük paya sahip olan doğalgaz ile yapıldı. Buna göre doğalgazın 2011 yılı elektrik üretimi içindeki oranı yüzde 44.7 oldu. 2011 yılında ithal kömür kullanılarak gerçekleştirilen elektrik üretimi de 22 milyar 922 milyon kWh olarak hesaplandı. İthal kömürün payı yüzde 10.03 olurken, ithal kaynakların elektrik üretimindeki toplam payı yüzde 54.73 olarak belirlendi. Buna göre Türkiye’de geçen yıl üre tilen elektriğin yarısından fazlası ithal kaynak aracılığıyla yapıldı. Ayrıca, 2002’de elektrik üretiminin yüzde 22.1’i linyit kullanılarak yapılırken, AKP’nin iktidarda olduğu 9 yıllık süreç içeresinde bu oran yüzde 16.9’a geriledi. Taşkömür aracılığıyla yapılan elektrik üretimi hem birim olarak hem de oran olarak azaldı. Niçin Bu Durumdayız? Niçin ezik, haklarını, özgürlüğünü dahi koruyamayan, iktidarı ele geçirenlerin çizdiği yazgıya boyun eğen, geleceğe korku ile bakan, ama tepki vermeyen, suskun bir toplumuz? Sorunun en özlü yanıtını Nâzım Hikmet’i Nâzım Hikmet yapan şiirlerinde buluruz. İnsanı tanımlayan şiirini anımsatayım: Akrep gibisin kardeşim,/ korkak bir karanlık içindesin akrep gibi./ Serçe gibisin kardeşim,/ serçenin telaşı içindesin./ Midye gibisin kardeşim,/midye gibi kapalı rahat./ Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim./ Bir değil, beş değil/ yüz milyonlarsın maalesef./ Koyun gibisin kardeşim, gocuklu celep kaldırınca sopasını/ sürüye katılıverirsin hemen/ ve adeta mağrur koşarsın salhaneye./ Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,/ hani şu derya içre olup/ deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf./ Ve bu dünyada bu zulüm/ senin sayende./ Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer/ ve hâlâ şarabımızı,/ vermek için üzüm gibi eziliyorsak,/ kabahat senin demeğe de dilim varmıyor ama/ kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.” Nâzım’ın şiirinden sonra bu konuda yazmak anlamsızlaşır, etkiyi azaltır, kaliteyi düşürür, yakışık da almaz ama gözlemlerimi aktarayım. ??? İnsanların çok önemli bir bölümü kötü değildir, kendi ölçüleri içinde düzgün davranırlar. Tabii sahtekârları, düzenbazları, elezer, sadistleri, çıkarcıları, istismarcıları, megalomanları, Narsisistleri, insanları karanlıkta bırakmaya çalışanları, aydınlanmayı engelleyenleri ayrı tutmak gerekir. Bu kişiler çoğunlukta olmamakla beraber, tersine ayrım, negatif seleksiyon, kötünün iyiyi dışlaması süreci sonucu genelde topluma egemendirler. Çoğunluk için ‘sessiz çoğunluk’ tanısı yerindedir. Gerçekten insanların çoğu olayların gidişindeki vahameti, haksızlıkları görseler de tepki vermezler. Ürkerler, kendi ufak dünyalarına zarar gelir korkusuna kapılırlar. İşten atılmak, dışlanmak, kovuşturmaya uğramak, cezalandırılmak gibi kaygılarla yaşarlar. Yılanın kendilerini sokmayacağı beklentisiyle ses çıkarmazlar, tepki verseler zifosun kendilerine de sıçrayabileceği kaygısını taşırlar. Kovuşturmalarla, ceza tehdidi ile, tutuklamalarla, aşırı güç kullanımı ile aslında sessiz çoğunluğa korku salınmaktadır. Korkunun ecele faydasının olmadığının bilinmesine karşın, çoğunluk korku ile kaçınılmaz sonucu bekler. Yazgıyı değiştirebilecek bir girişim yapmaz. Toplum yararına bir şeyler yapmaya çalışanlar da desteklenmez, hatta onlarla birlikte gözükmekten bile kaçınılır. Sesi biraz yüksek çıkanlara “Aman zifosa taş atma, başına çorap örerler” şeklinde uyarılarda bulunurlar. Yeri geldikçe takıyye de yaparlar, “polise, yargıya güvenimiz tamdır” sloganını yinelerler. ??? Bu koşullarda bile yaşam değerli ise Tanrı’ya, Yaradan’a çok şükür ki yaşama değer katan bilginler, sanatçılar, toplum savaşçıları yeryüzüne gelmiş. Eğer bugünkü düzenden rahatsız isek, kaygı duyuyorsak, bir şekilde tepki vermemiz gerekir. İnsana yaraşır, insan onuruna, saygınlığına yakışır bir yaşam sürdürmek istiyorsak, özveride bulunmamız, asgari ölçüde de olsa cesaret göstermemiz gerekir. Başkaları bizim için çalışsın, savaşım versin, biz kendimizi emniyete alalım kolaycılığından kaçınmamız gerekir. Bırakınız yürüyüş yapmayı, pankart açmayı, TV’lerde iktidar yalakalığı yapanlara bir tavır koyamıyorsak, belli dergi ve gazeteleri almaktan korkuyorsak veya birkaç liramıza kıyamıyorsak, eğitim alanında ciddi savaşım veren derneklere yardımdan kaçınıyorsak, düzenin nasıl düzelmesini isteyebilir, nasıl haklarımızı koruyabiliriz? Şarlatanlarla, ağzı kalabalıklarla, kişisel çıkar peşinde koşanlarla, kamu bütçesinden maaşücret almasına karşın kamuya hizmet vermeyenlerle, yanıltıcı etiket taşıyanlarla, ayrımcılarla, keyfi, isteğince uygulama yapanlarla, kamu görevini kötüye kullananlarla ciddi bir savaşım vermemiz gerekiyor. Korku ile pusarak, ödün üstüne ödün vererek, güçlü gördüklerimizin hışmından ürkerek insanca yaşayamayız. En azından salhaneye koşarak giden, celebin sopasından korkan koyundan bir farkımız olmalı. İthal yüzde 55’e çıktı 2011 Türkiye’de toplam 228 milyar 431 milyon kWh elekrik üretimi ger Güneşe ve rüzgâra teşvik yok İstanbul Haber Servisi Türkiye 2009’da elektriğin yüzde 81’ini fosil yakıtlardan elde etti. Yenilenebilir enerjinin payı yüzde 19’la sınırlı kaldı. Türkiye’de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 20102014 Stratejik Planı’na göre, 2023’te elektrik üretiminin yüzde 30’u yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak. Toplam 5000 megawatt ek kurulu güce sahip hidroelektrik santralların 2013’e kadar tamamlanması öngörülen Stratejik Plan’da, rüzgâr ve güneş enerjisine yönelik hedefler potansiyeli harekete geçirebilecek oranda değil. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye’nin “Yenilenebilir Enerji Geleceği ve Türkiye Raporu”nda enerjinin yenilenebilir kaynaklardan karşılanması için atılacak adımları ortaya koydu. Raporda, yenilenebilir enerjinin payının arttırılması için uygulanan teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi için dünyadan iyi uygulama örnekleri sıralandı. WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar, Türkiye’de özellikle güneş ve rüzgâr enerjisine verilen teşviklerin Avrupa’ya kıyasla çok düşük olduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, Carlos Slim’in özellikle telekomünikasyon alanıyla ilgilendiğini söyledi Carlos Türkiye’de yatırım peşinde ? Dünyanın en zengin kişileri listesinde 1 numarada yer alan Meksikalı işadamı Carlos Slim Helu, ‘dünyanın parlayan yıldızı’ olarak tanımladığı Türkiye’de yatırım imkânlarını araştırıyor. Ekonomi Servisi TOBBDEİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TürkMeksika İş Konseyi toplantısı için gittiği Mexico City’de geçen yıl dünyanın en zengin kişisi olarak gösterilen Meksikalı işadamı Carlos Slim’i ziyaret etti. Hisarcıklıoğlu, görüşmesinin ardından, Slim’in Türkiye’ye karşı çok ilgili olduğunu ve Türkiye’de yatırım imkânlarını araştırdığını söyledi. Kişisel servetinin yaklaşık 70 milyar dolar olduğu bildirilen Slim’in Türkiye’de özellikle telekomünikasyon alanıyla ilgilendiğini belirten Hisarcıklıoğlu, Meksikalı işadamının cazip olan diğer alanlara yatırım yapmak gibi düşüncelerinin de bulunduğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu, bu çerçevede Carlos Slim’i Türkiye’ye davet ettiğini, işadamının önümüzdeki yaz aylarında büyük bir ihtimalle Türkiye’yi ziyaret edeceğini kaydetti. Yunanistan’da ekonomik çıkmaz sonrası sayısız gösteri yapıldı. Carlos Slim’in Meksika dışında 19 ülkede telekomünikasyon alanında yatırımları bulunuyor. Meksika’daki telekomünikasyon pazarının çok büyük kısmını elinde bulunduran Slim’in bankacılık, bilişim ve perakendecilik gibi birçok sektörde yatırımları bulunuyor. BAŞBAKAN SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A SON AÇIK MEKTUP Sayın Başbakan; Yunan vekil parasını kaçırıyor ATİNA (AA) Yunanistan’da siyasetçiler kendini kurtarma derdine düştü. İflas korkusuyla pek çok milletvekilinin paralarını yurtdışına kaçırdığı bildirildi. Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, krizin başladığı günden bu yana ülkedeki bankalarından çekilen 65 milyar Avro’nun sadece 16 milyarının yasal yollardan yabancı bankalara aktarıldığını söyledi. Yurtdışındaki bankalara para aktaranların arasında eski milletvekillerinin yanı sıra şu an parlamentodaki bir milletvekilinin de olduğu belirtiliyor. Bundan tam da 3 ay önce, 22 Kasım 2011’de yine size bu gazeteden yazdığımız mektupta “göz göre göre ölmeyelim” diye 60 dönümlük Ali SAMİ YEN VE LİKÖR FABRİKASI arazisinde yapılmak istenen kulelere dikkat çekmiş ve “ ...Lütfen, Başbakanlığa bağlı olan TOKİ’ye bir talimat verin… Vazgeçsin 6 adet 165 metre yükseklikteki gökdelenlerinden… “Nefes alabileceğimiz bir ‘yeşil alan’ ve beklenen İstanbul depreminin ‘kurtarma üssünü’ orada kuralım…’’ demiştik. “...Gücümüz yettiğince hukuk mücadelemiz sürüyor’’ ama siz de bir omuz verin demiştik. Omuz verin ki, ölmeyelim yani... Sayın Başbakan; Bu ilan çıktı ve aynı anda da hafriyat başladı. Yargıyı adeta örselercesine, Danıştay’dan karar beklenmeden, daha da önemlisi Belediyesinden “ruhsat bile alınmadan” başladı hafriyat... Siz omuz vermezseniz, hafriyat çukurlarına gömülecek Şişli halkı... Öleceğiz yani... Yaşadığımızı sanarak öleceğiz en fenası... Van depreminde yaşananları düşünüp, olası İstanbul depremine kıyasladığınızda, şimdi çukur açılan alanlara nasıl da ihtiyaç duyacağımızı herkes biliyor. Herkes biliyor ama susuyor. Hafriyat faaliyetiyle birlikte açılan “satış ofisinde” satışa geliyoruz aslında... Rant bizi gömüyor. Yaşadığımızı sanarak ölüyoruz göz göre göre... Sayın Başbakan; Bu “son mektup” bizimkisi... Uğruna mücadele verdiğimiz bu denli haklı talebe omuz verilmezse, biz de kendi deprem üssümüzü kurar, Şişli Halkı için düşlediklerimizi kendi deprem çadırımıza hapsederiz. Ama bilin ki, olası İstanbul depreminin akşamında her şey için çok geç olacaktır. Belki siz de o depremin akşamında yıkıntıların fırtınasında düşünmeye fırsat bulacak, deprem için toplanma merkezlerinin önemini herkes gibi yaşayarak öğrenmiş olacaksınız. Daha vakit var. Geç olmadan Sayın Başbakan… AB’nin yolu uzun WASHINGTON (AA) ABD Başkanı Barack Obama, Avrupalıların, Avro Bölgesi’nin borç krizinin çözümü konusunda bazı ilerlemeler kaydettiğini ancak finansal istikrarı sağlamak için daha yapılacak çok şey olduğunu söyledi. Obama, Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada, yalnızca finansal istikrarı sağlamanın değil aynı zamanda Avrupa’da büyümenin de gerekli olduğunu ifade ederek “Çünkü Avrupa ekonomisinin büyümesi ABD ekonomisi için de etkili olacaktır” dedi. AYEDAŞ 14 BİN TESİSATI İNCELEDİ Gece baskını sonuç verdi, kaçak azaldı Ekonomi Servisi İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ (AYEDAŞ), geçen yıl elektrikte kayıpkaçak oranını yüzde 6.91’e düşürdüğünü açıkladı. Açıklamaya göre, geçen yıl 14 bin 44 tesisata suçüstü yapılarak sağlanan söz konusu oran, Türkiye’de dağıtılan toplam elektriğin yüzde 5’ini tek başına gerçekleştiren şirketin tarihinde kaydedilmiş en küçük kayıpkaçağı ifade ediyor. Şirket bu oranı yakalayarak orta ölçekli bir santralın yıllık üretimine denk gelen miktarda (39 milyon 425 bin kilowatsaat) elektriğin kaybına engel oldu. Bu miktar 13 milyon 451.6 liralık bir maliyetin çalınmasına engel olunduğu anlamına geliyor. Açıklamada ayrıca, AYEDAŞ’ın şebeke kayıplarını en aza indirmek için orta ve uzun vadeli bir plana göre yatırım yaptığı, mevcut şebekenin revize edildiği, havai hatların yeraltına alınmakta olduğu belirtildi. AYEDAŞ denetim ve baskınlarını, akşam ve gece saatlerinde, bazen de bütün elemanların katılımı ile hafta sonlarında gerçekleştiriyor. Kart sahibine müjde Ekonomi Servisi Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı (THD) Turhan Çakar, Yargıtay’ın aldığı ilke kararı çerçevesinde kredi kartı aidatlarının geriye dönük olarak alınmasında daha önce iki yıl olarak uygulanan sürenin 10 yıla çıktığını açıkladı. 100 bin Porsche hatalı BERLİN (AA) Alman otomobil üreticisi Porsche, aydınlatma sisteminde bulunan teknik bir sorun nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 100 bin aracını geri çağırıyor. Şirket yetkililerince yapılan açıklamada, geri çağırmalardan 2010 yılı ortalarından bu yana üretilen Cayenne model araçların etkileneceği ifade edilerek, araçlar üzerinde yapılacak onarımın yaklaşık 45 dakika süreceği ve ücretsiz yapılacağı kaydedildi. Dursun ÇALTI Şişli Çevre Platformu Dönem Sözcüsü C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle