21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2012 CUMARTESİ 2 HER iktidarın belirli konularda oluşturup uygulamaya çalıştığı bir temel tutumu olur, ona “partinin politikası” denir. Bu anlam, iktidar mücadelesi olarak bilinen “politika” sözcüğünün anlamından farklıdır; daha doğrusu, aynı sözcüğün farklı anlamlarından biridir bu; örneğin falanca partinin “milli eğitim politikası” dendi mi, anlaşılması gereken, partinin o alanda ne yapmak istediği ve sürdürmeye çalıştığı genel tutumdur. Şimdiki bakan “4+4+4” formülünü ortaya atınca herkesin “ne yapmak istiyor” diye pür dikkat kesilip düşünmeye ve tartışmaya başlaması gerekmez miydi? Uzun uzadıya anlatmak gerekmez, toplumun geleceği söz konusu. Ama yine de pek aldıran yok. ysa bu ülkede bir yığın üniversite var. Hem de OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yapmak, düşünce ve “politika” taslakları üretip tartışmak olmalı herhalde. Yeryüzünün en kritik köşesindeki yetmiş beş milyonluk koskoca bir ülkenin eğitim politikası, anaokullarından başlayıp en yüksek basamaklara varıncaya kadar, kişisel tercihi bilinen tek bir politikacıya mı bırakılmalı? ir dönem Üniversitelerarası Kurul diye bir organ vardı ve bu gibi sorunlar gündeme gelince oradan ortak bir görüş duyulur, insanlar bilim dünyasının tepelerinde neler düşünüldüğünü öğrenirdi. Şimdiki suskunluk neyin nesidir? Kimse, cüppeler giyilip sokaklara dökülünsün istemiyor ki onlardan. İstenen, sadece bir ses. Ses. Ama, yalnız orada değil, her yerde “korku imparatorluğu” diye kavram oluşturulmuş, başta kavramı imal edenler olmak üzere herkes onun gölgesinde istirahate çekilmiş. Amma tuhaf memleket. Devletimiz! Av. Ziya Edal GÜÇ CHP 2. Gençlik Kolları Genel Başkanı Politikalar ve Üniversiteler büyükçe bir bölümünde tam bu konuya ilişkin “eğitim fakültesi” olan, iki yüzü aşkın üniversite. Onlar nerede? Elbet toplumun her kesimi, analarla babalar ve gençler de bu konuyla ilgilenip tartışmalı ama, asıl ses çıkarması gereken, üniversitelerdir. Tamam, eğitim fakültelerinin bir tür “öğretmen okulu” olmak gibi işlevleri de vardır ama, asıl amaç ülkenin eğitim sorunları ve gereksinimleri konusunda kafa yormak, araştırma C B O HP, cihan devletini kuran; fakat gerileme dönemleri ile “Hasta Adam” düzeyine inen Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden doğan, Kurtuluş Savaşı’nın temellerini oluşturan “Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti”nin devamı olan Atatürk’ün önderliğinde 9 Eylül 1923 tarihinde kurulmuştur. Yapısı, nitelikleri, nicelikleri ve özellikleri ile devletimizin kurtuluşunu, kuruluşunu gerçekleştirdiği için de dünyada eşi örneği olmayan siyasal partidir. “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, devletçilik, halkçılık, laiklik, devrimcilik” ilkeleri, anayasamızın temelini oluşturmuştur. Atatürk’ün ilke ve devrimleri ile çağdaş devlet örneğini gerçekleştirmiştir. Günümüzde ise; gericiler, karşı devrimciler, Atatürk ilke ve devrimleri ile kurulan çağdaş devlet düzenimizi yı karak kendi geleceklerini sürdürebilmek amacını, inanılmayacak aşamalarla gerçekleştirme gayreti içindedirler. Demokrasimizin temelini oluşturan yargı erkinin, “olmazsa olmazı” iktidarın egemenliğinde kaybolmaktadır. Devletimizin anayasal kuruluşların özerklik ve özellikleri iktidarın görüşlerine göre değiştirilmektedir. Hukukun üstünlük ilkesinin, önceliği önemsenmediği gibi yasaların da daimilik ve genellik ilkesi yok sayılmaktadır. Hatta kişinin yararı için özel yasa çıkarılması, iktidarın gündem konusudur. Genelkurmay Başkanı ve ulusal gururumuz olan tüm değerlerimize karşı iktidarın yaklaşımı da aydınlarımızın gündemindedir. Yukarıda belirtilen nedenlerden kaynaklanan iç ve dış sarsıntılarla karşı karşıya kalan devletimizin geleceği, egemenliği zedelenmektedir. Fetih 2012... İstanbul üzerine sürdü atını, Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han... “Kontör(!)” istedi gişedeki... Hanlar hanı “Destur de...” dedi... ? Kükredi Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han: “Topçu başım tez gele...” Getirdiler: “Bu kim?..” “Kadir Topbaş...” “Hani topu yok?..” “Ama İstanbul’u yerle yeksan etmiştir Hünkârım... Ne kale, ne kale kapısı, ne kale duvarı bırakmıştır...” “Ya kâfir geri gele?..” “Tedbirini almış, siluetini bile bozup öyle bir içine etmiştir ki, kimse gelip almaya...” ? Haykırdı Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han... “O zaman tez imparator getirile...” Getirdiler... Sordu Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han: “Bu kaç tane imparator?..” “Üç...” “Destur de...” “Bu imparator Fatih Terim... Bu imparator İbrahim Tatlıses...” “Şu?..” “O da imparator olmak istiyor, olamıyor... Mısır, Tunus, Libya’yı fethetti, ama başkası girdi... Suriye’ye bakmakta n’apar...” “Karadan yürütecek gemisi var mıdır?..” “Var, yürüttü...” ? Beylerbeyi Saruca Paşa okul servisi çarpması sonucu Amerikan Hastanesi’ne kaldırdığında... Edirnekapı istikametinden hücuma geçen Gedik Paşa tahsisli yola girip tekrar geldiği yere döndüğünde... İshak Paşa çalınan atını bulmak için kokoreççileri dolanmaya başladığında... Düdük çalıp atını ürkütene kızdı Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han: “Şu mehteran mıdır, zurnası kısa?..” “O polis...” “Niye yetme talebe görünce yatırıp üzerine oturmakta?..” “Dindar nesil ister...” “Destur de...” ? Ulubatlı Hasan, sancakı şerifi dikmek için Cam Kule’ye çıkıp inemediğinde... Yeniçeri; Artrium, Khalkedon, Atinus, Gordion, Atena, Romeus, Gallerya, Alcadrium, Carousel, Anatolium, Bauhaus’a alışverişe dağıldığında... Akşemsettin’in kulağına “Meğer İstanbul bizi almış lala” dedi ve sürdü gitti atını... Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han... C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle