25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Fatih projesiyle ilgili bilgi veren Bakan Dinçer, Türkiye’nin bu projeyle sıçrama yapacağını söyledi 7 Öğrenci tabletle izlenecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’nin gelecekte ilk 10 büyük ekonomi arasında olmak için büyük bir sıçrama yapmasının okullarda pilot uygulaması başlayan FATİH projesi ile mümkün olacağını belirtti. Beş yıl içinde 8 milyar lira harcanacak projenin yararlarının maliyetinden çok fazla olacağı konusunda tereddüt duymadıklarını belirten Dinçer, “Sonuçta Türkiye’ye dünya çapında 810 bilişim uzmanı kazandırması bile yatırımların karşılığını bulmasını sağlar” dedi. ‘Akıllı tahta’ ve tablet bilgisayarlardan oluşan Fatih projesini dün basına anlatan Dinçer, “Fatih projesi nedeniyle içimiz kıpır kıpır. Sıcak bir yel esiyor” diye konuştu. Bilgisayar ekranı, kara tahta ve beyaz tahta olmak üzere üç bölümden oluşan akıllı tahtanın, VESTEL tarafından nisan ayından itibaren 557 bin dersliğe yetecek sayıda seri üretime geçileceğini açıkladı. Akıllı tahtanın patentinin Milli Eğitim Bakanlığı’na ait olduğunu belirten Dinçer, “Teknolojik olarak dünyadakilerden çok farklı ve ileri boyutta. Akıllı tahtayı dün Fidan’ın İşi Zor... Ülkemizde din dışı yasa yapmanın 172 yıllık bir geçmişi var. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Hoca, yasa yapma tarihimizi irdelerken yasalar için “yerli” ve “alıntı” diye iki bölük oluşturuyor.(1) Cumhuriyet’in ilk yıllarını suçlamak isteyenler, anımsanacağı gibi bazı yasaların yabancılardan alındığını söylerler. Vereceğim bilgi canlarını sıkacak ama Osmanlı’nın ilk yasası olan “Kanunnamei Ticaret” de (1850) Fransa Ticaret Yasası’ndan alıntılanmıştır. Yine Velidedeoğlu’na göre yerli kanunların sayısı Mecelle dahil dörtken, Fransa’dan alıntılanan yasaların sayısı altıdır. ??? Bu bilgiyi “172 yıllık yasa yapma geleneğinin neresindeyiz? İlerledik mi, geriledik mi” sorularını daha kolay yanıtlayabiliriz diye düşünerek verdim. Herkes, özellikle de siyasal iktidar 12 Eylül darbesine karşı ama, hukuk alanında, sevgili Oktay Kurtböke’nin her fırsatta anlattığı fıkraya benzer şekilde “sistem aynı sistem”. 12 Eylül sürecinde yasaları beş general yapıyordu. Haklarını yemeyelim. Onlar biraz daha güçlüydü. Yaptıkları yasa, anayasayla çelişiyorsa anayasayı da değiştiriyordu. Şimdi de yasaları üç beş sivil yapıyor, parti disiplini kullanılarak çoğunluk yapmış oluyor. Ama anayasaya “Genelkurmay Başkanı Yüce Divan’da yargılanır” kuralını ekliyorlar, uygulanmıyor. 26 maddelik değişikliğin beş maddesi dışındaki kurallar yaşama geçirilmiyor. Geçirilenler de her nedense umdukları sonucu bütünüyle vermiyor. “İfade özgürlüğünün önünü açtık” diyorlar, gazeteciler için 10 bin soruşturma ve kovuşturma dosyası açılıyor. Sonra bir reform tasarısı hazırlayıp dolaylı af getirmek zorunda kalıyorlar. Demek ki bir eksik yaklaşım var. ??? Vardığımız noktanın son ve somut örneği MİT Yasası’nda değişiklik yapmayı öngören ve Adalet Komisyonu’ndan geçen yasa önerisi. “MİT mensuplarının” her ne suç iddiası ile olursa olsun başbakanın izniyle yargılanabileceğini yasalaştırmaya çalışıyorlar. MİT Yasası’nın sadece 26’ncı maddesini okumak yerine tümünü okusalar görecekler ki hem ayrıcalığın ayrıcalığını yapıyorlar, hem de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı kurtaramıyorlar. Çünkü yasanın 2’nci maddesine göre MİT’te çalışanlar ikiye ayrılıyor. “MİT mensupları” deyimi “Bu yasa veya bu yasa gereğince çıkarılmış yönetmeliklerde yazılı görevi yerine getirmekle görevlendirilmiş MİT personeli ile diğer görevlileri” kapsıyor. Aynı maddede “MİT personeli” diye de bir deyim var. Bu deyim de “1 MİT’in kadrosuna dahil memurları, 2 Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında olup MİT’te görevlendirilenleri, 3 MİT’te çalışan sözleşmeli personeli” tanımlıyor. Kabul edilen öneri, bu personeli her nedense Başbakanlık’ın şeddeli korumasından yoksun bırakıyor. Oysa Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı sıfatıyla sokulabileceği bölüm burası da olabilirdi. ??? Gelelim yasanın bir başka maddesine: “Madde30: Milli İstihbarat Teşkilatı merkez ve taşra kuruluşları ve personeli, Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki Yasa’nın kapsamı dışındadır.” Anlaşılıyor ki Başbakan’ın vereceği özel görev, MİT Yasası kapsamında yapılmış iş tanımına uymuyor. Bir gariplik daha var: Bir özel yasayla (MİT) bir başka özel yasal durum (Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Yasa) da değiştirilmek isteniyor. Ceza Muhakemesi Yasası’nın delinip, geçmişe etkili duruma getirilmesi de bir başka gariplik... ??? Asıl sorun, “göreve bağlı suç” kavramına özel yetkili savcıların getirdiği yeni yorumdan, yani “görev dışı suç” yorumundan kaynaklanıyor. Bu yoruma, önceki Genelkurmay başkanlarından Başbuğ’un başvurusunu geri çeviren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da katıldığı anlaşılıyor. Bu konuyu çözmeden, nasıl bir yasa çıkarılırsa çıkarılsın, kamu görevlilerini yargılamadan kurtarmak olası görülmüyor. (1) Kanunlaştırma Hareketleri ve Tanzimat, Doç. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Maarif Matbaası, İstanbul, 1940. BEŞ YILDA DERS KİTABI KALMAYACAK Beş yıl içinde okullarda basılı ders kitabı kalmayacağını belirten Dinçer, sistemin sadece devlet okullarına kurulması nedeniyle özel okulların bir mağduriyet yaşayıp yaşamayacağı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Biz sistemi değil araçları değiştiriyoruz. Orada da aynı müfredat devam edecek. Kamu geçiyorsa özellerin de bu sisteme geçmemesi diye bir şey düşünülemez. Belki de kendileri geçecekler. Çok maliyetli bir projeden bahsetmiyoruz. Tahta 4 bin lira. Tabletler de 600 ve 800 lira. Belki de ders kitabı için harcanacak parayla gerçekleştirilebilir.” yaya da pazarlamayı düşünüyoruz” dedi. Beş yıl içinde hayata geçirilerek projenin maliyetinin 6 ile 8 milyar lira arasında olacağının tahmin edildiğini belirten Dinçer, teknolojideki gelişmelerle bu maliyetin düşebileceğini vurguladı. Nisan sonu mayıs başında da öğretmenler, veliler ve öğrencilere projenin kendilerine ne gibi katkıları olduğu, neleri eksik bulduklarına dair sorular yöneltip, etki analizi yapacaklarını vurgulayan Dinçer “Türkiye dünyada ilk 10 ülke arasına girecekse bir sıçrama yapmak zorunda. Bu sıçramayı da Fatih projesi ile yapacak. ‘Fatih’ sayesinde An kara kent merkezindeki bir öğrenci ile Hakkâri’nin dağ köyündeki bir çocuk eğitimde aynı fırsata sahip olacak” dedi. Projeyi hayata geçirirken Titanic filminin yapımından esinlendiklerini anlatan Dinçer, film çekilirken ilk kez yönetmen ve yönetmen ekibi, ışık şefi ve ışık ekibi, kostüm şefi ve kostüm ekibinin adhoc komiteler halinde çalıştığını anımsatarak “Fatih’i hayata geçirirken biz de bunun basitleştirilmiş bir uygulamasını yaptık” dedi. Talim Terbiye Kurulu (TTK) onayı olmadığı gerekçesiyle Fatih projesi hakkında Danıştay’a açılan dava hakkın da da değerlendirmede bulunan Dinçer, “Talim Terbiye Kurulu sadece ders kitaplarını ve içeriğini değil eğitimle ilgili her türlü araç ve gereci onaylıyor. Sınıfa konan çöp tenekesinin onaylanmasının mantığını ben sorguluyorum” dedi. Sınıfta kablosuz iletişim sağlayacak sistemin sağlık riskinin ölçtürülüp ölçtürülmediği sorusuna da Dinçer’in danışmanları, “Kullanılacak frekans, GSM frekansının iki binde biri kadar düşük olacak” yanıtını verdi. Bakanlık yetkilileri, proje uygulamaya geçtiğinde velilere öğrencilerinin okula devamı konusunda otomatik bilgilendirme yapılabileceğini belirterek “Bu konuda operatörlerle iletişim halindeyiz. Velilere böyle bir imkân sağlamak istiyoruz” bilgisini verdi. Sistemin çocuklar üzerinde pedagojik etkilerinin ölçülüp ölçülmediğinin sorulması üzerine de Dinçer, “Dünyada artık torna tesviye tezgâhı kalmadı. 5. nesil bilgisayarlı tezgâhlar var. Piyasanın ihtiyaç duyduğu insanları yetiştirecekseniz bilgisayar kullanmayı öğretmeniz gerekli” dedi. İlköğretime AKP formülü AYBASTI BELEDİYESİ’NDEN TARTIŞMALI KARAR Örgünden yaygına geçişte türbana vize ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin eğitim sistemini 1+4+4+4 olarak kesintili hale getirmesine ilişkin düzenlemede kademeler arasında örgün eğitimden açık öğretime geçişin olanaklı hale getirileceği yönündeki açıklamalar, ilköğretimde türban yasağının açık ilköğretim aracılığıyla delinmesi anlamına geliyor. Örgün eğitimden açık ilköğretime geçiş aynı zamanda minik öğrencilerin Kuran kurslarına gitmesine olarak tanınacak. AKP’nin TBMM’ye sunmaya hazırlandığı 8 yıllık kesintisiz eğitimi 1+4+4+4 modeliyle kesintili hale getirmesine yönelik teklifin ayrıntıları belli olmaya başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üyesi olduğu İmam Hatip Liseleri Mezunları Derneği (ÖNDER) yöneticilerini kabulünde kesintili eğitim modeli hakkında açıklamalar yaptı. ÖNDER Başkanı Hüseyin Korkut, bir TV kanalına yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Zorunlu temel eğitime dördüncü sınıftan sonra ‘açıköğretim’ olarak da devam edilebilecek. Yani 5. sınıftan itibaren örgün eğitim dayatması olmayacak. Milli Eğitim Şurası’nda 1+4+4+4 şeklinde kademeli eğitim kabul edilmişti. Bizim talebimiz örgün eğitimin illa zorunlu tutulmamasıydı. Başbakan bu düzenlemenin yapılacağı konusunda bize garanti verdi.” Cumhuriyete alışamamışlar ERDOĞAN ERİŞEN Mumcu’nun bilgisayarı Basın Müzesi’nde İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Bombalı suikast sonucu katledilen gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun, 1984 yılından ölümüne kadar kullandığı bilgisayarı, eşi Güldal Mumcu tarafından İzmir Basın Müzesi’ne bağışlandı. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, Güldal Mumcu’yu Uğur Mumcu Araştırma Vakfı’nın Ankara’daki merkezinde ziyaret etti. Uğur Mumcu’nun bilgisayarını İzmir Basın Müzesi’nde sergilenmek üzere Atilla Sertel’e teslim eden Mumcu, “Uğur Mumcu, yeniliklere çok açık ve teknolojiye de son derece meraklıydı. Türkiye bilgisayarla henüz yeni tanışıyorken gazetecilikte hiç kimse bilgisayarı kullanmıyor iken bu bilgisayarı edinmişti. 1984 yılından ölümüne kadar bu bilgisayarı kullandı. Bizim için manevi değeri çok yüksek bu bilgisayarın İzmir Basın Müzesi’nde sergilenmesi çok anlamlı ve önemli olacak” dedi. ORDU Ordu’nun Aybastı ilçesindeki AKP’li ilçe belediyesi “İstiklal”, “Hürriyet”, “Cumhuriyet”, “İnönü” caddelerinin adları, “halk alışamadı” iddiasıyla değiştirdi. Ordu’nun Aybastı ilçesinde sekizi AKP’li, üçü DSP’li 11 meclis üyesinin oybirliği ile aldığı kararla “halkın alışamadığı” gerekçesiyle İstiklal, Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü caddelerinin isimleri değiştirildi. İstiklal Caddesi “Hükümet”, Hürriyet Caddesi “Gölköy”, Cumhuriyet Bulvarı ikiye bölünüp “Fatsa” ve “Reşadiye”, İnönü Caddesi ise “Lise Caddesi” oldu. 7 Şubat tarihinde yapılan toplantıyla alınan bu karar tepkileri de beraberinde getirdi. AKP’li Aybastı Belediye Başkanı İzzet Gündoğar, yurttaşlar ve sivil toplum temsilcilerinden gelen yoğun talep üzerine değişikliklerin yapıldığını savunarak “Devletin kurumlarıyla da Cumhuriyetle de hürriyetle de bir problemimiz yok. Vatandaş eski isimleri kullanıyordu. Cumhuriyet Bulvarı verilmiş ama burası eskiden Fatsa Caddesi ve Reşadiye Caddesi’ydi. Vatandaş halen bu isimleri kullanıyordu” dedi. Eski Belediye Başkanı DSP’li isimleri veren DSP’li Fehmi Küpçük ise isim değişikliğine tepki gösterdi. Küpçük, “Ben İstiklal, Hürriyet, Cumhuriyet ve İnönü isimlerini rasgele koymadım. Bunlar bizim toplumsal olarak en büyük değerlerimiz. Halktan kesinlikle böyle bir talep olduğunu düşünmüyorum. Bu, ideolojik bir karardır” dedi. Taksim insansızlaştırılacak Hazırlanan projenin ‘yayalaştırma’ amacı taşımadığını söyleyen yüksek mimar Mücella Yapıcı, düzenleme sonrası artık meydanda yürünemeyeceğini söyledi İstanbul Haber Servisi TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Afet Komitesi Sekreteri, yüksek mimar Mücella Yapıcı, kamuoyu gündemine Taksim Yayalaştırma Projesi olarak sunulan projenin, “yayalaştırma değil, yayaların ve trafiğin tamamen yeraltına alınması” olduğunu belirtti. Yapıcı, projeyle Taksim’de artık yürünemeyeceğini, 1 Mayıs kutlamaları ve emekçilere kapalı olacağını kaydetti. Projenin detaylarıyla ilgili düzenlenen toplantıda konuşan Mücella Yapıcı, Taksim meydanı konusundaki siyasal çatışmanın uzun süredir devam ettiğini anımsatarak “Taksim Meydanı Cumhuriyet tarihinin bir planlama ürünüdür. İlk kez 1928’de Cumhuriyet Anıtı’nın açılmasıyla Taksim Meydanı şekillenmeye başlamıştır” dedi. Taksim Meydanı’nın en önemli kurucu öğeleri arasında Gezi Parkı, AKM ve tarihi Taksim su maksemi’nin geldiğini anlatan Yapıcı, Taksim meydanının yalnızca Cumhuriyet alanı değil, 1 Mayıs ve 1969 öğrenci olaylarının ardından Türkiye’nin demokrasi alanı olarak da anılmaya başladığını, meydanın Cumhuriyetçi, ilerici, sosyalist ve emekçi kesimlerce önemli simgesel alanlardan biri haline geldiğini ifade etti. Yapıcı; 1980’lerden sonra iktidara gelen hükümetlerin Taksim Mey TC ADANA 3. (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU TAŞINMAZIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Tapu Kaydı: ADANA ili, SEYHAN ilçesi, CELMALPAŞA mahallesi/köyü 1561 ada, 249 parselde 30/536 arsa paylı 2 katta 3 nolu bağımsız bölüm mesken Apartman. Özellikleri: Taşınmaz Adana ili Seyhan İlçesi Ziyapaşa Mahallesi 67076 Sokak No 1’de Seyhan Başkent Hastahanesi’nin karşısı Şahin Apartmanı Kat 2 Daire 3’te bulunmakta Taşınmaz güney batı kuzey cepheli 3 oda, Salon, Mutfak, Antre, Hol, Banyo, WC ve 2 adet balkondan ibaret olup taşınmaz sıvalı boyalı kapıları ahşap pencereleri PVC yerleri karo olup mutfak tezgahı mermer, altı ve üstü dolaplı banyo ve WC’nin yerler seramik duvarları fayans taşınmaz 150,00 m2 oturum alanlı olup yaklaşık 25 yıllık yapı olup mahalli rayiçlere ve alım satım fiyatlarına göre 108.000,00 TL Muhammen bedel üzerinden aşağıdaki şartlarda satılacaktır. İmar Durumu: C3 Ön Bahçesiz Sekiz katlı sıra ev. Satış Saati: Saat 10.00 ile 10.15 arası Muhammen Bedel: 108.000,00 TL Satış Şartları: 1 Satış 26/03/2012 Pazartesi günü yukarıda belirtilen saatler arasında Adana Adliyesi Ek hizmet binası 8. katta satış memurluğu yanı bekleme salonu adresinde açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen değerin yüzde 60’ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış ve paylaştırma giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedele alıcı çıkmazsa en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak şartıyla 05/04/2012 Perşembe günü aynı yer ve saatler arasında ikinci artırmaya çıkarılacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklıların alacakları toplamını, satış ve paylaştırma giderlerini geçmesi ve artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40’ını bulması lazımdır. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20’si nispetinde Türk Lirası peşin para veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcıya istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tapu alım harcı, damga vergisi ile KDV alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu taşınmaz üzerindeki haklarını hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını dayanağı belgelerle on beş gün içinde memurluğumuza bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve yüzde 10 faizden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları gerekmektedir. İşbu ilan tebligat yapılamayan ilgililere tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 09/02/2012 (Basın: 8965) 2011/10 Satış İTÜ’de tanıtım günleri sürüyor ? Eğitim Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İletişim Merkezi tarafından üniversite adayları için düzenlenen İTÜ Tanıtım Günleri yarın sona eriyor. Ayazağa Yerleşkesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen ve Türkiye’nin çeşitli liselerinden ve dersanelerinden 8 bin üniversite adayının katılmasının hedeflendiği etkinlikte, İTÜ’nün akademik ve sosyal olanakları, akademisyen, öğrenci ve mezunlar tarafından aday öğrencilerle paylaşılıyor. Yapıcı, “Projenin ihalesiz olarak yapılacağını, bu nedenle Taksim Meydanı’na her an buldozerlerin girebileceği” uyarısında bulundu. ‘Her şey yeraltına alınıyor’ danı’yla ideolojik kapışmaya girdiğini, zaman zaman Taksim’e cami yapma fikrinin ve plan değişikliğinin yapıldığını ancak bunun gerçekleştirilemediğini anlattı. Yapıcı, Güzelleştirme Derneği, Şehir Plancıları Odası’nın, Ayazpaşa Derneği’nin ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı’nın itirazları gözönünde bulundurulmadan askıya çıkarılan Taksim Yayalaştırma Projesi’nin Taksim Meydanı’nı kullanılmaz hale getireceğini söyledi. Yapıcı, “Proje Taksim’deki her şeyi yeraltına alıyor. Taksim’in üzerinde kimse kalmıyor. Burada cami alanını görüyoruz. Artık Taksim’de yürünemeyecek, bütün İstanbul’un trafiği bir dehlizde ola cak. Bugüne dek İstanbul’da yapılan ve birçok vadiyi yok eden bütün geçitler ve tüneller deprem bahanesiyle ihalesiz yapılmıştır, bu plan da ihalesiz yapılmıştır, buldozerlerin taşınması an meselesidir. Tarihsel eserleri barındıran önemli bir bölgede, rant projelerine Taksim alet olmamalıdır” dedi. ANMA Şair, yazar lay eder gibi’ Taksim Platformu’ndan Prof. Dr. Betül Tanbay ise “Ortada alay edilmeye varılacak kadar hukuku dinlememe var. Aslında şehirli olarak şehirde yaşam hakkımızı istiyoruz, müzakere yapılmasını istiyoruz” dedi. ‘A M. Sabih Şendil’i ŞENDİL VE CANGİL AİLELERİ C MY B ölümünün 10. yıl dönümünde sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle