18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 ŞUBAT 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR 15 Emirgân’daki yıkılmış yalı yeniden yapılsaydı, ‘Çınaraltı’nda çay’ da artık yoktu... Taksim Kışlası ve Emirgân örneği stanbul Büşükşehir Belediyesi’nin devasa deliklerle tasarlanmış tüyler ürpertici “Taksim Meydanı Düzenlemesi”nde, vaktiyle meydandaki parkta bulunan “Topçu Kışlası”nı canlandırma da varmış! Kentin göbeğine artık “ordu” yerleşemeyeceğine göre, belli ki başta AVM’ler, süpermarketler, fastfood lokantalar olmak üzere ne kadar kültür yoksunu rant ve tüketim işletmesi varsa, sahte tarihi binaya sığınacaklar. Böylece belki de en “yandaş” firmalar, geçmişi canlandırma adına “Kışlalı Taksim”de eşsiz mekân olanaklarına kavuşacaklar... Aslında bu düşünce 2000’lere doğru yükselen “Taksim’e Cami” tartışmalarında da gündemdeydi. Gösterişli büyük bir camiye yer bulunamayınca, eski kışlanın “güdük minareli cami”si akla geldi. Buna kavuşmak için “tamamını yapalım” diyenlere karşı çıkanlar ise “amaçları tarihi bina değil, camisi...” demekle yetiniyorlardı... Oysa bu söylem “niyet”i sorgulasa bile yetersizdi. Yok olmuş önemli tarihi yapıların kente yeniden kazandırılması bir “kültür” projesi olduğundan, eleştirisi de “kültürel gerekçeler”le olmalıydı. Nitekim “Kışlanın yerinde çağdaş kent kültürünü simgeleyen Taksim Gezisi, 1940 planında meydanı Dolmabahçe’ye bağlayan yeşil koridorunun başlangıcı olarak cumhuriyetin ilk şehircilik kararlarındandır…” diyenler seslerini pek duyuramadılar. Böylece “Camili Taksim Kışlası” ancak laikliği koruma hassasiyetiyle engellenebilirken, gezinin de bir “cumhuriyet mirası” olarak yaşatılması gerektiği medyada yeterince vurgulanamadı… İ Aklım ve Yüreğim ‘İçerdekilerde’ Dün PEN Türkiye Merkezi’nin yönetim kurulu toplantısı vardı. Toplantımızın bitiminde kimi konuklarımızla görüş alışverişinde bulunduk. Ülkemizin çeşitli edebiyat kurumları temsilcileri, bir de PEN Uluslararası Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin… Eugene Schoulgin, Norveçli bir yazar. Romanları çeşitli dillere çevrilmiş. 1992’den beri İsveç PEN üyesi. 20072010 yılları arasında PEN Uluslararası Genel Sekreteri. PEN Türkiye’nin de onur üyesi. Sohbet sırasında ilginç bir olay anlattı Eugene Schoulgin. Bir gazeteci, röportaj yapmak için, kendisinden telefonla randevu istiyor. (Hangi gazete olduğunu, gazetecinin kimliği vb. fark etmez, söylemedi de zaten…) Bir kahvede buluşuyorlar… Gazeteci, oldukça rahatsız. Ha bire sağına soluna bakınıyor. Sonunda, “Acaba sizin için bir sakıncası yoksa, sokağa çıkıp yürürken konuşabilir miyiz?” diyor. Açıkçası kapalı tüm mekânların dinlendiğinden korkuyor… Sokağa çıkıyorlar. Röportaj yürürken, açıkhavada yapılıyor. Eugene Schoulgin, sözü şöyle bağladı: “Bugüne dek dünyanın çok ülkesine gittim, başıma böyle bir şey bir ülkede daha gelmişti. O da İran’dı.” ??? Kimi zaman söylenen ve yazılan binlerce sözcük, “bir yabancının” yaşanmış bir anı kadar açıklayıcı olmuyor… Bu yaşanmış anda önemli olan, gerçekten o mekânın dinleniyor ya da dinlenmiyor olması hiç değil. Önemli olan, gazetecideki bu algılama. Bu psikolojik durum! İşte artık bu haldeyiz! ??? Sohbet sırasında, toplantıdan bir gün önce KCK operasyonları, sendika ve dernek baskınlarıyla (KESK, EğitimSen, SES vb.) 149 kişinin gözaltına alındığını öğrendiğinde Eugene Schoulgin, bu kez “Bu tıpkı Fidel’in Küba’sı gibi!” havalara fırlıyor! Gördünüz mü! Korkularda İran; totaliterlikte Küba! İkisi arasında savruluyoruz… ??? Çuvaldızı Batı’ya da batırmaktan geri kalmıyor Eugene Schoulgin. “Batı cahil olmayı seçiyor! Gerçekten olup biteni bilmek istemiyor. Batı’nın bilgisi hâlâ 80’lerin Türkiye’siyle sınırlı.” Sonra kendine özel olanı açıklıyor. “30’lu yıllardan babamın mektupları bendedir. Orada açık açık yazmış: Faşizm yükselirken, herkes her şeyi biliyordu. Ama herkes sustu. Bilmek istemediler. Bilmemeyi seçtiler.” ??? Bilmemeyi seçen bir ülkede yaşamak istemiyorum ben! PEN Türkiye’den altı üyemiz farklı gerekçelerle tutuklu olarak hapiste: Mustafa Balbay (3 yıldır), Muharrem Erbey (2.5 yıldır), Ahmet Şık, Nedim Şener, Halim Yazıcı ve Ragıp Zarakolu. Hepsine kucak dolusu sevgiler. Aklımız ve yüreğimiz onlarda… Yarın sizlerle Ragıp Zarakolu’na yaptığımız ziyaretin izlenimlerini paylaşacağım… Yalı mı ‘çay’ mı? Bu örneğe çok benzeyen benzer bir tartışmayı 1993’te Koruma Kurulu’ndaki ilk aylarımda Emirgân için yapmıştık... Hemen her yönüyle İstanbul zenginliği olan “Emirgân’da çay içme”yi bitirecek bir proje, eskiden aynı yerde bulunduğu belgelenmiş büyük bir yalının yeniden yapımını (restitüsyon) öngörüyordu. Daha önce bir yalının bulunduğu Üstelik proje iyi hazırlanmış; 19. Emirgân Çınaraltı çay bahçesi, yy’a ait yalının resimleri bile bu1940’ta Dolmabahçe’ye uzanan yeşil kuşağın meydandaki kuşaktan kuşağa ressamlara lunmuş; yeni uygulamanın “eskibaşlangıç parkını düzenlemek için yıkılan kışlanın orta ilham kaynağı oldu. si gibi” gerçekleşebilmesinin “miavlusu yıllarca stadyum olarak kullanıldı. mari ve yasal güvenceleri” sağleri başarılı olsalar bile; proje lanmıştı… Tapudaki vârisler yalı araalanı 19. yüzyıldan beri halkın zisinin bir bölümünde payı olan belediBoğaziçi mekânı ve kültürüyle ye ile anlaştıklarından, uygulama için buluşma yeri olarak korunmamülkiyet sorunu da kalmamıştı... sı gerekli kentsel değer kazanÖte yandan aynı dönemde, geçmişte dığından; aynı alanın doğal ve olmadıkları halde düzmece belgelerle kültürel rekreasyon potansiyeli, “vardı” denilen kimi “hayali restitüsbununla oluşmuş kuşaktan kuyon projeleri” ise Boğaziçi’nde yayşağa hatıraları ve edebiyatımızgınlaşmıştı. İmar yasağını delmeyi amaçda, resim sanatımızda simgelayan “sahte tarihi bina canlandırleşmiş değerleriyle Osmanlı dömaları”nı durduran Kurulumuz, tüneminden Cumhuriyet dönemimüyle gerçek ve doğru belgelere dayane devredilen bir kentsel miras lı Emirgân yalısına nasıl “hayır” diyeolarak yaşatılması, Boğaziçi’ni bilecekti? Taksim Topçu Kışlası’nın ilk binalarını 1803’te tüm kültürel değerleriyle koUzun değerlendirmelerden sonra, KuSultan III. Selim yaptırmıştı. ruma görev ve sorumluluğu burul Başkanımız Prof. Doğan Kuban’ın lunan kurulumuzca daha öncekonuyu “Emirgân’da çay mı; yalı mı? hangisinin yaşatılması konusunda takdir likli görüldüğünden, proje alanının da EmirBuna karar vereceğiz…” şeklindeki özetlemesine oy birliği ile “çay” denildi. Az sonra yetkisini kullanmıştır” kararı alındı. Dahası gân Çay Bahçesi ve Çınaraltı Meydanı kimçaycının dolu tepsiyle içeri girmesi ise unu “Boğaziçi’nde çok sayıda yalı var ama Emir liğiyle gelecek kuşaklara aktarılmasına...” gân Çay Bahçesi bir tane…” deniyordu. Şimdi her Emirgân’a gidişimde, işte bu Kutulmaz kurul anılarım arasındadır... Savunmamızda “İstanbul yaşantısıyla bü rul Kararımız sayesinde muhallebiciyi, kahveleri arar ne diyor? tünleştiğini” vurguladığımız EmirgânÇınar ve çay bahçelerini dolduran cıvıl cıvıl insanlara Proje sahipleri “Mimariyi tanımlayan ger altı Çay Bahçesi için alınan 18 Şubat 1993 ta bakıp, tanımlanamaz bir duyguyla gülümsüçek belgeleri dikkate almadılar” diye bizi Ba rih ve 5597 sayılı, İstanbul III Numaralı Kül yorum... Taksim Kışlası’nı Taksim Gezisi’nden vazkanlığa şikâyet ettilerse de dönemin Kültür Müs tür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kageçilerek “cami”si uğruna ve rant işlevleriyle teşarı Emre Kongar diyordu ki “Kurulumu rarını özetleyerek aktarıyorum; “Vaktiyle varlığı kanıtlanan ve özgün mi yeniden yapmak isteyenlere ise Emirgân kaza güveniyoruz”. Bunun üzerine kararımızın iptali için açtık marisiyle yeniden inşasına yeterli belgeleri rarımızın öyküsünü “belki etkilenirler” diyeları davada da “Kurul, İstanbul kültüründen bulunan (....) yalısına ait restitüsyon proje rek armağan ediyorum... K Biletix geri adım atarken ÇHD suç duyurusunda bulunacak ‘Kraldan çok kralcı zihniyet’ AYŞEGÜL ÖZBEK Aşkın buğulu sesi İstanbul’da Kültür Servisi Çağdaş İspanyol ve Latin müziğini caz ve flamenko ile harmanlayan dünyaca ünlü İspanyol şarkıcı Buika, 13 Nisan Cuma akşamı İş Sanat’a konuk oluyor. Türkiye’deki ilk konserini 2009 yılında İş Sanat’ta veren Buika, sadece flamenko ve caz şarkılarıyla değil aynı zamanda Seal ve Nelly Furtado gibi dünyaca ünlü pop yıldızlarıyla yaptığı düetlerle de dünya listelerinde yer alıyor. İkinci albümü, “Mi Niña Lola” ile de İspanyol Müzik Ödülleri’nde, “En İyi Prodüksiyon” ve “En İyi İspanyolca Albüm” dallarında ödüllerin sahibi olan Buika, son stüdyo albümü “El Ultimo Trago” ile de Latin Grammy’lerinin sahibi oldu. Buika konserinin biletleri 20 Şubat’ta satışa çıkacak. www.issanat.com.tr Biletix’in Grup Yorum’un konser biletlerini satmama yönündeki tutumu üzerine Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), bugün saat 13.00’te Çağlayan’daki İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na Biletix hakkında suç duyurusunda bulunacağını açıkladı. Öte yandan Biletix dün konuyla ilgili ikinci bir açıklama yaparak Grup Yorum konserlerinin biletlerini satmaya devam edeceklerini bildirdi. ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, kamuya açık hizmette bulunan bir şirketin, ticaret özgürlüğü adı altında istediği bileti satmamaya karar veremeyeceğini belirtirken suç duyurusundan geri adım atmayacaklarını ifade etti. “Bir şirket bir müzik grubunu sorgulama hakkını nereden buluyor? Uluslararası bir şirketin bu kadar pervasızca bir işe girişiyor olmasını algılamak güç. Sosyal medya tepki göstermeseydi Biletix geri adım atmayacaktı. Türk Ceza Kanunu’nun 122. maddesi kişiler arasında din, cinsiyet, ırk, siyasal düşünce, mezhep, dil konusunda ayrım yapmayı, bu tip hizmetlerde farklı muamelelerde bulunmayı suç olarak düzenliyor ve altı aydan bir yıla kadar hapis cezası var. Konserler nasıl düzenleniyor çok açık. Konserlere valilik izin veriyor, Emniyet Mü dürlüğü onaylıyor. Yasadışı bir toplantı veya konser organizasyonu yok ortada.” Biletix’in basına yansıyan açıklamalarının da tatmin edici olmadığını söyleyen Tanay, topluluğun konserlerini düzenleyen Ada Organizasyon’un açıklamasına göre Biletix’in 11 yıldır Grup Yorum’un biletlerini sattığını belirtti. “Bu farklı muamelenin siyasal dü şünce nedeniyle olduğu çok açık. Bu; ifade hürriyetinin engellenmesi aynı zamanda. Bu düşüncenin yaygınlaşmaması lazım. Siyasal iktidar zaten sanatçılar ve aydınlar üzerinde ciddi bir baskı oluşturmuş durumda. Siyasal iktidarın sansür uygulamasının özel şirketler tarafından benimseniyor oluşu ve kraldan çok kralcı yaklaşımları düşünce hürriyetini ciddi şekilde zedeler.” Biletix’in sansüre ve sanatçıların ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı olduklarını belirttiği açıklamada, “Bu değerlendirme sürecinde, hukuk firmamızın yaptığı araştırma sonucu edindiğimiz resmi bilgiye göre, daha önce basına yansıyan haberlerin aksine, Malatya’da üniversite öğrencileri hakkında verilen yargı kararının, “Grup Yorum konserine bilet satışı ile ilgili olmadığı” ve buna bağlı olarak da Grup Yorum konserinin biletlerinin satışının hukuka aykırı olmadığını netleştirmiş bulunuyoruz” denildi. Donizetti Ödülleri’nde geri sayım başladı ? Kültür Servisi Klasik müzik dergisi Andante’nin düzenlediği, 2012 Donizetti Klasik Müzik Ödülleri’nde geri sayım başladı. Bu sene 24 ayrı kategoride ödülün sahibini bulacağı törende dünyaca ünlü keman sanatçısı Suna Kan’a “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”, İlhan Baran ve Koral Çalgan’a “Müzik Eğitimciliği Onur Ödülü” verilecek. Halkoylamasıyla seçilecek “Yılın Klasik Müzik Sanatçısı” ve “Yılın Klasik Müzik Topluluğu” kategorisi için oy kullanmak isteyen sanatseverlerse www.donizettiodulleri.com sitesine girerek istedikleri sanatçıya oy verebilecek. ANTALYA KİTAP FUARI BUGÜN BAŞLIYOR Akdeniz’de edebiyat esintisi Kültür Servisi Bu yıl ilki düzenlenecek olan Antalya Kitap Fuarı, Cam Piramit Sakıp Sabancı Fuar ve Kongre Merkezi’nde bugün başlıyor. 75 yayınevinin katılacağı fuarda düzenlenecek söyleşi, panel, şiir dinletisi gibi 20 etkinlik ve imza günlerinde 200 yazar okurlarla buluşacak. Antalya Kitap Fuarı’nda dört gün süresince “Okur ve Yazar Buluşmaları” kapsamında Doğan Hızlan, İlber Ortaylı, Murathan Mungan, Ayşe Kulin, Aydın Boysan, Gülten Dayıoğlu, Şükrü Erbaş, Muzaffer İzgü, Deniz Kavukçuoğlu, Zeynep Oral, Mine Söğüt, Hakan Günday, Bejan Matur, Nihat Genç, Mine Kırıkkanat, İsmet Bertan, Cüneyt Ülsever, Sevgi Özel, Mavisel Yener, Uykusuz dergisi ile Penguen dergisi çizer ve yazarları kitapseverlerle buluşacak. Tasarımı Sadık Karamustafa tarafından düzenlenen “TÜYAP Kitap Fuarlarının Otuz Yılı” sergisi de, fuar süresince ziyaret edilebilecek. Antalya Kitap Fuarı 16 18 Şubat tarihleri arasında 10.00 20.30, son gün olan 19 Şubat’ta ise 10.0019.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Fuar girişi ücretsiz. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle