23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2012 PAZARTESİ 8 İstanbul PB Edirne PB Kocaeli B Çanakkale Y İzmir Y Manisa Y Denizli Y Zonguldak S Sinop S Samsun B 10 8 13 10 15 12 12 11 12 13 HABERLER TÜRKİYE Trabzon B Giresun B Ankara PB Eskişehir PB Konya S Sivas S Antalya Y 10 11 10 8 8 3 15 Adana Mersin Erzurum Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars PB 16 PB 17 S 9 B 9 B 11 B 9 B 10 B 4 B 2 S 12 Oslo PB Helsinki Y Stockholm B Londra Y AmsterdamY Brüksel Y Paris Y Bonn B Münih PB Berlin Y 1 4 4 11 12 11 12 9 8 9 DIŞ MERKEZLER Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina B B B B B B Y 6 9 8 4 10 14 13 Zürih Moskova Aşkabat Taşkent Baku Bişkek Tiflis Kahire Şam Tahran B B B B B B B A A B 9 4 2 6 6 8 8 19 14 8 Kıyı Emniyeti’ne ait botun arızalı olarak 7.5 saat yol yaptığı ortaya çıktı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Yazarımız yurtdışında bulunduğundan yazılarına bir süre ara vermiştir. Ölüme yolculuk AYKUT KÜÇÜKKAYA Gerginlikler Yılı 2012 ? Baştarafı 1. Sayfada başka örneğini oluşturuyor. ? Siyasal iktidarın, hakkının yenildiği izlenimini yaygınlaştırmak için başvurduğu yollardan biri de sanal darbe senaryoları. Bu nedenle de geçmişte yaşananlardan sorumlu tuttuğu dindar olmayan öğrencileri hedef tahtasına koymaya çalışıyor. Çünkü bilim insanlarını, gazeteciler ve kimi askerleri Silivri davaları aracılığıyla engellediğine, dahası sindirdiğine inanıyor. ODTÜ’nün ardından çeşitli üniversitelerde yaşanan öğrencilerin destek gösterileri, Türkiye’deki suskunluk sürecinin sona ermekte olduğunun işaretlerini güçlendiriyor. Silivri Cezaevi Kampusu’nda 13 Aralık’ta 100 bin dolayında katılımcıyla düzenlenen “Adaleti Arama Günü” ve 23 Aralık’ta Bostancı Gösteri Merkezi’nde Sanatçılar Girişimi tarafından “Reddediyoruz! Ferman Padişahın Ülke Bizimdir” söylemiyle gerçekleştirilen görkemli buluşma, tepkilerin dile getirilmesi yönünden önemli köşe taşlarıydı. ? İleri demokrasinin sürekli gerginlik siyaseti ile gerçekleşmeyeceği her gün biraz daha belirginleşiyor. İleri demokrasiye ancak demokratik tepki haklarını ve oylarını bilinçli bir yaklaşımla kullanan yurttaşlar sayesinde geçilebileceği anlayışının yaşama geçirileceği bir süreçteyiz. C Şile’de 4 Aralık’ta 4 kişinin öldüğü deniz kazasından 5 gün önce bir başka kurtarma botunun arızalı olarak 7.5 saat yol yaptığı ortaya çıktı. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü resmi yazışmalarına göre Kıyı Emniyeti 5 botunun arızalı olduğu 28 Kasım 2012 günü rapor edilmiş. Makine arızası bildirimi yapan iki kaptanın imzasını taşıyan belgede, “Su kaçağının tespit edilmesi ve sorunun çözülmesi gerektiği, bu şekilde çalışmasının sakıncalı olduğu şifahen söylenmiştir. Bu sebeple bilginiz dahilinde, botumuzun gayri faal durumu devam etmektedir” deniliyor. Bir gün sonra ise arızalı olduğu belirtilen bot Marmara Adası’ndan İstanbul Harem’e 7.5 saatlik riskli bir yolculuk yapmış. Botun kaptanı 29 Kasım 2012 tarihli “Vukuat Sonuç Bilgi Formu”na, “Botun sancak ana makinanın arızasının tamiri için Özkan Kaptan’ın talimatıyla saat 09.50’de Marmara Adası istasyondan İstanbul Harem’e hareket ettim. Saat 17.15’te Harem bot istasyona bağlandı” notu düşülmüş. Şile’deki kazayla ülke gündemine oturan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’yle ilgili tartışma bitmiyor. Anımsanacağı gibi Şile’de kurtarma çalışmalarına katılan ve makinesinin stop etmesi nedeniyle kayalıklara çarparak 3 personelin, 1 balıkçının yaşamını yitirmesine yol açan Kıyı Emniyeti Ge Skandallar peş peşe İki kaptanın imzasını taşıyan tespitlerden bir gün sonra alınan emir doğrultusunda Kıyı Emniyeti 5 botu arızalı olarak Marmara Adası’ndan yola çıktı. 7 saat 25 dakika süren yolculuğun ardından İstanbul Harem’e ulaşan botun bir gün önce bildirilen arızalarının giderilmeden sefere çıktığı ise Kıyı Emniyeti 5 kaptanı Yunus Barbarosoğlu tarafından 29 Kasım 2012 tarihli “Vukuat Sonuç Bilgi Formu”na şu notla düşüldü: “Botun sancak ana makinanın arızasının tamiri için Özkan Kaptan’ın talimatıyla saat 09.50’de Marmara Adası istasyondan İstanbul Harem’e hareket ettim. Saat 17.15’te Harem bot istasyona bağlandı.” nel Müdürlüğü’ne ait KEGM7 botunda bir akünün bitik olduğu, otomatik pilotun çalışmadığı, antifirizin olmadığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’in bir başka kurtarma botuyla ilgili ulaştığı resmi belgeler arızalı bir kurtarma botuyla denizde 7 saat 25 dakika yolculuk yapıldığını gösteriyor. Şile’deki kazadan yalnızca 6 gün önce Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne, Kıyı Emniyeti 5 bot kaptanlığından “makine arızaları” bildirilmiş. Belgede aynen şöyle yazıyor: “... su kaçağının tespit edilmesi ve sorunun çözülmesi gerektiği, bu şekilde çalışmasının sakıncalı olduğu şifahen söylenmiştir. Botumuzun gayri faal durumu devam etmektedir... Sancak kamewa arızası için elektrik zabiti Fikret Bey, genel kontrollerini yaptı. Ancak sancak ana makine çalıştırılıp deneme seyrine çıkılamadığı için arızanın giderilip giderilemediği tespit edilemedi.” Evlat acısına 25 gün dayandı İstanbul Haber Servisi Şile’de batan geminin mürettebatını kurtarmaya giden Kıyı Emniyeti botunda hayatını kaybeden kaptan Cemil Özben’in 90 yaşındaki annesi Fethiye Özben hayatını kaybetti. Özben için dün öğleyin Üsküdar’daki Küçüksu Merkez Camii’nde cenaze namazı kılındı. Cemil Özben’in eşi Günay Özben, Fethiye Özben’in ölümüyle ilgili olarak “25 gündür ‘oğlum oğlum’ dedi, aniden gitti” diye konuştu. Özben, kılınan cenaze namazı sonrası, oğlunun defnedildiği Kandilli Mezarlığı’nda toprağa verildi. Özel kuvvetlerin eylülde ABD’de yaptığı tatbikat için TBMM hâlâ onay vermedi Türkiye’den 10 üniversite listede ODTÜ en iyi üniversiteler arasına girdi ANKARA (AA) Değişik ülkelerin geçen yıl açıkladığı “en iyi dünya üniversiteleri” sıralamasına göre, ilk 500’de ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri yer aldı. ODTÜ Enformatik Enstitüsü URAP Laboratuvarı Başkanı Prof. Dr. Ural Akbulut tarafından, 2012’de dünyada 8 kuruluşun açıkladığı “en iyi dünya üniversiteleri listesi”nin karşılaştırmalı raporu yayımlandı. Rapora göre, dünyadaki 8 sıralama sisteminden en az birinde ilk 500’e giren üniversiteler 1500 grubunda yer aldı. İlk 500’de yer alan 10 Türk üniversitesi ODTÜ, İstanbul, Hacettepe, Ankara, Ege, İTÜ, İD Bilkent, Gazi, Boğaziçi ve Koç üniversiteleri oldu. Bu üniversitelerin kendi içlerindeki sırası, kaç kez ilk 500’de yer aldığına göre belirlendi. ODTÜ, 8 sıralama sisteminden 5’inde ilk 500’e girerken İstanbul Üniversitesi 4 sıralama sisteminde ilk 500’de yer aldı. Böylece ilk kez ODTÜ, 5 farklı dünya sıralamasında ilk 500’e girmiş oldu. Sıralama tablolarına göre, ODTÜ bu yıl 2 ayrı sıralama sisteminde dünyanın en iyi ilk 300 üniversitesi arasına girdi. Önce tatbikat sonra izin Haber Merkezi ABD’de, Colorado’daki Fort Carson Askeri Üssü’nde, Türk Özel Kuvvetleri ile ABD’nin “yeşil bereliler” olarak anılan askerleri arasında yapılan tatbikata ilişkin anlaşmanın tatbikat yapıldıktan sonra onay için TBMM’ye geldiği ortaya çıktı. Anlaşmanın altında, sadece bir albayın imzasının yer alması dikkat çekti. Anayasa gereği Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi ya da yabancı ülke silahlı kuvvetlerinin ülkeye kabulü için TBMM onayı gerekiyor. Türk Özel Kuvvetleri’ne bağlı askerler ile ABD’nin seçkin askerlerinden “yeşil bereliler” 1028 Eylül tarihlerinde özel tatbikat gerçekleştirdi. Tatbikata ilişkin anlaşma ise TBMM’ye 22 Kasım günü gönderildi ancak henüz onaylanmadı. Türkiye tarafından 10 Temmuz’da, ABD tarafından ise 24 Temmuz’da imzalanan anlaşmanın altında ise Albay Erdem Mimiroğlu ile ABD’li Albay Ben S. MeMellen’in imzası yer aldı. CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı, tatbikatı TBMM gündemine taşıyarak yanıtlaması istemiyle Başbakan Erdoğan’a şu soruları yöneltti: “Tatbikat neden TBMM onayı olmadan yapıldı? Tatbikat sonrası, Suriye’ye veya başka bir Ortadoğu ülkesine yönelik görevi olmuş mudur” sorularını yöneltti. MHP Milletvekili Lütfü Türkkan da, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın yanıtlaması için verdiği önergede şunları kaydetti: “Anlaşma hangi amaçla yapılmıştır? Anlaşmaya neden alt düzeydeki askerler imza atmıştır? Asıl amaç Suriye ve İran’a yönelik örtülü operasyon mudur” sorularını yöneltti. Afyonkarahisar’da olaylı cenaze Afyonkarahisar’ın Sultandağı ilçesinde geçen cuma günü 2 grup arasında çıkan kavgada yaşamını yitiren üniversite öğrencisi 18 yaşındaki Orhan Şahin’in cenazesi toprağa verildi. Cenazenin toprağa verilmesinin ardından Anıt Alanı’nda toplanan yaklaşık 700 kişi, sloganlar atarak gözaltına alınan şüphelilerin evlerinin bulunduğu mahalleye doğru yürüdü. Pazaraltı Mahallesi’ne girmek isteyen gruba polis ekipleri izin vermedi. Direnen gruba polis biber gazı ve tazyikli suyla müdahale ederken, bazı eylemciler de polise taş attı. Emniyet güçlerinin müdahalesinin ardından grup dağıldı. İlçede gerginlik sürerken, Pazaraltı Mahallesi’ne giriş ve çıkışlar kontrollü olarak sağlanıyor. Toplumsal uyanış! Tek tek insanlar yalnızlıklarını birleştirdiler ve ne kadar büyük olduklarını gördüler. Büyük olmanın başlıca özelliklerinden biri, bu özelliğini sürdürebilir olmasıdır. 2012’deki toplumsal uyanış, istikrarlı ve kararlı bir çizgiyle adım adım yükseldi. Olağanüstü dönemlerde insanlar tam bir suskunluk içine girerler. Öyle ki, aile ortamında bile yüksek sesle konuşmazlar. Uzun yıllar hâkimlik yapmış, hukukçuluğunu avukat olarak sürdüren, zaman zaman ziyaretime gelen bir büyüğüm, bu durumu şu örnekle anlatıyor: Menderes’in idam edildiği gün, Türkiye’de hakaret suçu bile işlenmedi! ??? Silivri’deki davalarla birlikte öyle bir korku iklimi yaratıldı ki, herkes her an Türk Ceza Yasası’nın (TC) en ağır maddeleriyle suçlanabilir. Bir köylünün vadisini korumak için harekete geçmesinden bir gazetecinin haber yapmasına kadar her şey “terör eylemi” olabilir. 2012 bu korku çemberinin kırıldığı yıl oldu. Bunun ilk belirtisini 1 Mayıs’ta gördük. 1 Mayıs, başta Taksim olmak üzere tüm ülkede sayısal ve katmansal olarak en geniş katılımla kutlandı. 19 Mayıs tam da hükümetin istediği şekilde kutlandı! Ne diyordu hükümet? Ulusal bayramları kuru, resmi kutlamalardan kurtarmak gerek. Halk kendi isteği ile istediği yerde bayram kutlamalı. Öyle oldu. 19 Mayıs her yaştan gencin katılımıyla kutlandı. Atatürk’ün Samsun’a çıktığı gün, halkımız da meydanlara çıktı. Baktılar ki halk, Cumhuriyetin bütün değerlerini korumayakutlamaya kararlı, bunun derecesini ölçmek için bir adım attılar. Bu değerleri temsil eden anıtlara çelenk konulmasını, buralarda kutlama yapılmasını kısıtladılar, yasakladılar. Hani ellerinden gelse, anıtların çevresini kapatıp, “Girmek yasaktır” tabelası asacaklardı. Buna ilk tepki, Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığı gün, 9 Eylül’de gösterildi. İzmirliler bu bayram ve bayrak geleneğinden vazgeçmediler. 29 Ekim’e bunlara ilişkin bütün heyecan ve gerilimlerin birikimiyle girildi. Halkımız Ulus’ta meydana geldi. Öyle bir geliş ki, gidişi Anıtkabir’e doğru oldu. Gelinen nokta açısından 10 Kasım, Atatürk’ün bir kez daha doğum, Atatürk’ü ve Cumhuriyet değerlerini unutturma girişimlerinin ölüm günü oldu. Eğer anıtlara çelenk yasağını hayata geçirip kabul ettirselerdi, hiç kuşkunuz olmasın, bu anıtların çoğu rantsal bölüşüm, affedersiniz kentsel dönüşüm planının ilk hedeflerinden biri olacaktı. ??? 2012’deki toplumsal uyanışın tacı ise 13 Aralık’ta Silivri’de takıldı. Günlerdir Anadolu’nun dört bir yanından Silivri yolculuğuna katılanların mektuplarını alıyorum. Her mektup bir yazı konusu çağrıştırıyor. Yeri gelmişken açık bir çağrıda bulunmak istiyorum; 13 Aralık’ı yaşayanların, yolculuklarını ve Silivri Cezaevi önünü yazıp göndermelerini diliyorum. “1 No’lu Cezaevi Silivri” adresine her mektup ulaşıyor. Geçen gün 5 adıma 14 adım havalandırmada koşarken şöyle düşündüm: Karikatürlerde hep giden yıl yaşlı, gelen yıl genç gösterilir. Çizgiye yeteneğim olsaydı 2012’yi güçlü, heyecanlı ve enerjik binlerce insan şeklinde çizerdim, ikinci karede ise o insanların aynı heyecanla 2013 yazmasını... Bir de konuşma balonu yapardım. 2013 sorardı, “Bir dileğin var mı?”, 2012 yanıt verirdi, “Başarılar dilerim!” 2012, 2013’e büyük bir toplumsal uyanış umudu armağan etmiştir. Eski Milletvekili Ersin, Hanefi Avcı ile yaptığı görüşmeyi anlattı Perşembe günü toprağa veriliyor Arman Manukyan törenle uğurlanacak İstanbul Haber Servisi Boğaziçi Üniversitesi’nin efsanevi hocası 81 yaşındaki Arman Manukyan, kalp rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde, önceki gece hayatını kaybetti. Manukyan 3 Ocak Perşembe günü Beyoğlu’ndaki Üç Horan Kilisesi’nde düzenlenecek törenin ardından Şişli Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Manukyan, pazartesi günü rahatsızlanarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü’ne kaldırılmış ve tedavi altına alınmıştı. 56 yıldır Boğaziçi Üniversitesi’nde eğitim veren Manukyan için 3 Ocak Perşembe günü saat 13.00’te Beyoğlu’ndaki Üç Horan Kilisesi’nde tören düzenlenecek. Efsanevi hoca, Şişli Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Arman Manukyan’ın oğlu Roy Manukyan, babası için “İnsanlığı, sevgiyi, sabrı, hoşgörüyü öğreten bir insandı” dedi. ‘Başbakan’ın görüntüleri bir grubun elinde’ EMRE DÖKER Şişecam direnişi sürüyor Şişecam’ın Anadolu Cam Sanayii Topkapı Fabrikası’nın üretime son vermesi sonucu işsiz kalan işçiler, İstiklal Caddesi’ndeki Paşabahçe Mağazası önünde protesto etti. Mağazada alışveriş yapanlara direnişlerini anlatmak isteyen işçiler polis engeliyle karşılaştı. Grup daha sonra Tepebaşı’ndaki TRT binasına yürüdü. (Fotoğraf: DUYGU TEMEL) İZMİR Eski CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabının yazarı, eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı’yı hapishanede ziyaret ettiğini, Avcı’nın kendisine, “Başbakan ve bakanların görüntü ve ses kayıtlarının bir grubun elinde olduğunu” söylediğini açıkladı. AKP’nin yasal olmayan çalışmalar içine girdiğini vurgulayan Ersin, “Son dönemde Türkiye’de gizli kayıtlarla siyaset şekillendirildi. Bunu yapanlar yargıya teslim edilemedi. Neticede şimdi olay Erdoğan’ın başına geldi” diye konuştu.Hanefi Avcı’nın kitabı yazmasının ardından hapse atıldığını, bu süreçte kendisini ziyaret ettiğini belirten Ersin şunları söyledi: “Ceza evinde ziyarete gittiğimde Avcı, o dönemde bana ‘Başbakan’ın ve bakanların ses ve görüntüleri birilerinin elinde’ demişti. Ama kim olduğunu söylememişti. Emniyette bir yapılanmadan söz etmişti. AKP kendi derin devletini bu şekilde kurmaya çalıştı. Ortam dinlemelerini yapanları yargı önüne çıkarmadı şimdi yasadışı davranışlar dönüp kendilerine bulaştı. Erdoğan, şimdiye kadar ilgisiz kaldıysa bile kendisini dinleyenleri bulması gerekir. Aksi halde şaibe altında kalacaktır.” Ersin, şöyle konuştu: “Soru önergelerime yanıt vermediler. Gizlediler. AKP birtakım yasal olmayan çalışmalar içine girdi ve kendi derin devletini bu şekilde kurmaya çalıştı. Mobil dinleme araçları çok önemli. Bu araçların alındığı özel olarak bana söylendi.” Silivri Cezaevi’nde şüpheli ölüm ? İstanbul Haber Servisi İstanbul’daki Ukrayna Başkonsolosluğu’na saldırmaya çalıştığı gerekçesiyle 9 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Volkan Özbudak’ın Silivri Cezaevi’nde intihar ettiğini öne sürüldü. Özbudak’ın kaldığı tek kişilik hücrede asılı bulunduğu bildirildi. Özbudak’ın psikolojik sorunları olduğunu belirten yakınları, “Tedaviye ihtiyacı vardı. Bu kadar kötü durumda iken neden onu tek kişilik hücreye koydular?” dedi. Nüfus kağıdımı kaybettim, hükümsüzdür. FATMA KOLCU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle