16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2012 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Ekonomik kriz umutları da yıktı. Türkiye’de halkın yüzde 43’ü 2013’te zorlukların artacağına inanıyor Umutlar tükendi Ekonomi Servisi Ekonomik krizin vurduğu Avrupa ülkeleri ile diğer gelişmiş ülkelerde 2013 yılına ilişkin karamsarlık hâkim. Önümüzdeki yılın 2012’ye oranla umut getireceğine inananların oranının en düşük olduğu, karamsarlığın fazlasıyla öne çıktığı ülkeler ağırlıklı olarak AB ülkelerinden oluştu. Türkiye halkasını Barem Research’ün gerçekleştirdiği WIN/Gallup International’ın, 5 kıtadan 54 ülkedeki 56 bine yakın kişiyle yaptığı, ‘Umut ve Umutsuzluk Barometresi’ araştırmasının sonuçları açıklandı. Türkiye’de görüşülen kişilerin yüzde 30’u yeni yılda ekonomik refahın, yüzde 43’ü ise zorlukların artacağına inanıyor. Yüzde 25’lik bir kesim ekonomik durumun değişmeyeceğini düşünüyor. Türkiye için geçen yıl yüzde 1 olan net ekonomik umut ise 2013 için 12 puan azalarak yüzde 13’e düştü. En karamsar ülke sıralamasında Portekiz ve Fransa başı çekiyor. Onları Lübnan izliyor. En karamsar 10 ülkenin geri kalanlarının tamamı Avrupa ülkeleri. Bu ülkeler Belçika, İspanya, BosnaHersek, İrlanda, Almanya, Polonya, İngiltere diye sıralandı. Gelişmiş ülkelerdeki karamsarlık sadece krizin patladığı Avrupa ülkeleri ile de sınırlı değil. G7 olarak adlandırılan en Küresel gelişmiş 7 ülkenin taUmut ve mamında karamUmutsuzluk sarların oranı, reEkonomi Servisi Yeni yılda çeşitli vergi ve harçlar ile cezalar yüzfahın artacağını Barometresi’ne de 7.80 oranında artacak. Yeniden değerleme oranı olan yüzde 7.80 üzedüşünenlerden göre Avrupa 2013 için rinden yapılan hesaplama sonrasında 13 yaş grubunda yer alan ve moyüksek. tor silindir hacmi 1300 santimetreküpe kadar olan otomobillerin halen 480 karamsar. Türkiye için 54 ülke lira olan motorlu taşıtlar vergisi, yılbaşında 517 liraya çıkacak. içinde en geçen yıl yüzde 1 olan net Motor silindir hacmi 1301 santimetreküp ile 1600 sanumutlu inekonomik umut ise 2013 için timetreküp arasındaki otomobillerin vergisi de 768 liradan sanların ya828 liraya yükselecek. Yıllık gelir vergisi beyannamele12 puan şadığı ülke rindeki damga vergisi 37.19 lira olacak. Bu miktar, azalarak yüzde Gürcistan. Bu a makbuz senetlerinde 13.09 lira olacak. d n ı ülkeyi Azer13’e düştü. akıldığ 5’i b Harçların da aynı oranda zam görmesiyle 1 yılk a r a 3 baycan izliyor. enel ol dece yüzde ı lık pasaport harcı yeni yılda 117.60 TL’den G Umutlular aranın sa hın artacağ a 126.77 TL’ye çıkacak. B sınıfı sürücü belgesi hary n ü d sında ilk 10’a gie efa d r z a ü d y l cı 312.72 TL olacak. ı , ren öteki ülkeler yeni y deyken ların n i ç i 2013’te en düşük trafik cezası 62, en yüksek i s k ti ise şunlar oldu: Brebeklen onomik zorlu r. trafik cezası ise 18 bin 589 liraya çıkacak. Kırzilya, Mozambik, Çin, anıyo 8’i ek n 2 mızı ışıkta geçmenin cezası 154 liradan 166 i a n ı Peru, Hindistan, Suudi rtacağ a liraya yükselecek. Alkollü araç kullananlar Arabistan, Filipinler, Ekvayeni yılda ilk yakalanmada 650 lira yeritor. Olumlu ekonomik bekne 701 lira ceza ödeyecek. lenti içindeki ülkeler araBu arada, emlak vergisine tabi değerler sında Fas, Kamerun, Vietise 2013’te yeniden değerleme oranının yanam, Kenya ve Afganistan rısı kadar artış görecek. Vergi, harç ve cegibi ülkelerin de bulunzaların yeniden değerleme oranında artıması, araştırmanın çarrılması durumunda fatura, gider pusulası pıcı sonuçları arasında gibi belgelerin verilmemesi ve alınmamayer alıyor. sının cezası 194 liraya çıkacak. Dünya genelinde yüzde Sigara ve tütün ürünlerinden alınan özel tüketim ver29’luk kesim ekonomik dugisi, bugünden itibaren dört puan artacak. Mevcut uyrumun değişmeyeceğini düşügulamaya göre yüzde 63 olan özel tüketim vergisi nüyor. Geçen yıl yüzde 2 olan net oranı bugün itibarıyla yüzde 69’a çıkacak. Buna göekonomik umut puanı bu yıl 9 pure 8 liralık bir sigaranın fiyatı 10.5 liraya çıkacak. an artarak yüzde 7’ye yükseldi. Konuştu, ‘Baba’ Dedi! Ülke yeni yıla Kürt sorunu, demokratik bir anayasal düzenin oluşturulması gibi var olan çok ağır siyasal sorunlarına bir yenisini ekleyerek giriyor. Yeni sorun alanı üniversitelerdir. ??? Doğrusu AKP iktidarı üniversite sayısını hızla arttırdı, on yılda neredeyse üçe katladı. Ancak, bu sayısal artışa kalite ya da nitelik eşlik etmedi. Öğretim üyeleri, sayı ve kalite olarak çok yetersiz kaldı. Daha da önemlisi, üniversitenin varlık nedeni olan bilimsel araştırma özgürlüğü ve onun temelini oluşturan üniversite özerkliği, iyice unutuldu. Üniversite açmayı iyice sıradanlaştırarak gerçek üniversite özelliğinden uzak yükseköğretim birimleri oluşturan AKP iktidarı, üniversitelerde 12 Eylül’ün faşizan rejimini YÖK eliyle uygulamayı sürdürdü; onları güdükleştirdi. Rektör seçimlerinde öğretim üyelerinden en çok oyu alan adayların çoğu kez Cumhurbaşkanı tarafından atanmaması nasılsa demokrasiye uygun sayıldı! Bu yöntemle rektör olanların öğretim üyeleri arasında ayrımcılık yapması, kendi görüşünden olmayanları ezmesi karşısında üniversite çözüm üretemedi; çaresiz ve zavallı kaldı. Ayrıca, üniversite, ilişkili olduğu TÜBİTAK, TÜBA ve TAEK gibi en üst bilim kurumlarının yönetimlerine AKP iktidarınca el konulmasını, böylelikle bilimsel araştırma projelerinin keyfi olarak reddedilmesini içine sindirdi. Sıkı durun, üniversiteler, Türkiye’yi tam üyeliğe kabul edeceğini açıklayan dünyanın en ileri araştırma merkezi CERN’eAvrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi ülkenin tam üye olmasının AKP hükümeti tarafından engellenmesi karşısında da utanç verici bir tutumla, sessiz kaldı! Kendi sorunlarını çözemeyen üniversite, toplumun sorunları karşısında da çok büyük çoğunluğuyla suskunluğunu korudu. Siyasi parti yapılarının tümüyle kişiye bağlı kalmasına; hak ve özgürlüklerin çiğnenmesine; hukukun ayaklar altına alınmasına; uzun tutukluluk süreleriyle adaletin hiçe sayılmasına ve 4+4+4 uygulamasıyla eğitimin çökertilmesine üniversite tümüyle seyirci kaldı. AKP’li sayılmayan kamu çalışanlarının baskı altına alınması; Kamu İhale Kanunu’nda yandaş sermayedar yaratmak amacıyla yapılan değişiklikler; ormanların, derelerin ve kıyıların talanı; yanlış ve yanlı özelleştirmelerle toplumun büyük mal varlıklarının yandaş sermaye kesimlerine aktarılması; böylelikle başta basınyayın olmak üzere emekçilerin baskı altına alınması üniversiteleri ilgilendirmedi. ??? Geçen günlerde ODTÜ’ye gelişi sırasında polisin aşırı güç kullanmasına bu üniversitenin bir bütün olarak karşı çıkması, Başbakan’ı çok rahatsız etmiş olmalı ki olayı günlerce gündemde tuttu; kimi üniversitelerin öğretim üyeleri ve öğrencileri ODTÜ’nün yanında yer alırken bir bölümünün yönetimleri de Başbakan’a destek çıktı; üniversiteler Başbakan bağlamında yıkıcı bir kavga ortamına sürüklendi; bölündü! En eskilerinden içlerinde öğretime başlamadan kınamaya başlayan en yenilerinin yer aldığı 52 üniversitenin yönetimi, üniversite adına yakışmayacak çok yanlış bir tutumla ODTÜ’yü kınadı ve... Başbakan’ın yanında yer aldı! Evet, ne mutlu bize ki ülke sorunları karşısında yıllarca susan üniversitelerimiz sonunda konuştu ve “Baba” dedi! Mutlu yıllar! Yeni yıl zamlarla geliyor Ekonomi Servisi Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü DİSKAR’ın günlük yaptığı hesaplamaya göre, eşi çalışmayan ve iki inde çocuklu bir asgari ücretli Ocak 2013 tarih k9 anca ük günl ya gıda iyle elde edeceği gelir ri asga göre a Bun ek. bilec ayıra ş kuru 11 lira ği bildi ayıra na başı ücretlinin üç öğün için kişi tutar bu na başı öğün en, olurk tutar 2.27 TL ’de sadece 76 kuruş düzeyinde. Bu miktar 2012 öğün ı zamm 2013 la 72 kuruştu. Dolayısıy başına sadece 4 kuruşa denk geliyor. Rapora göre Kasım 2012 tarihi itibarıyla ri ortalama kira bedeli 539 TL’yi bulurken, asga için ları ama harc t konu r diğe ve kira tlinin ücre ayırabildiği tutar sadece 249 TL. Buna göre sefalet sadece sofrada değil, sağlıksız ri konutlarda da asgari ücretliyi buluyor. Asga ı, mas çalış ay 27 için ı olab ücretliden, 1 buzd 249 TL’ye ısınması ve barınması, çocuk başına 3 TL’lik eğitim harcaması ile çocuklarını yetiştirmesi bekleniyor. Asgari ücretliyi yine sefalet bekliyor Koç, engelleri 27 bin kişiyle aştı Koç Holding, ‘Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’ni Koç Topluluğu çalışanları ve Ülkem İçin Elçisi bayilerinin desteği ile tüm Türkiye’ye yaydı. Projenin başladığı Mayıs 2012’den itibaren Koç Topluluğu şirketlerinde ve 20 ilde düzenlenen “Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri”ne 27 bini aşkın kişi katıldı. Projeye destek veren en başarılı şirket ve illere ödüllerini veren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, “Projemiz ilk yılında tüm Türkiye’yi etkileyen duyarlılık bilinciyle önemli adımlar attı. 2013’te yüz binlerce kişide farkındalık yaratmayı hedefliyoruz” dedi. Aygaz ve Tofaş gerçekleştirdikleri eğitimlerle birincilik ödülüne layık görüldü. Ödüllendirme sisteminde İzmir ve Batman bu kriterleri başarı ile tamamladı. Koç Holding CEO’su Turgay Durak, Mustafa Koç ve holdingin Dış İlişkiler ve Kurumsal Direktörü Oya Ünlü Kızıl projenin 2013’te de süreceğini açıkladı. Müslüman Kardeşler’in (MK)Selefilerle birlikte hazırladığı anayasa taslağı ordunun gözetiminde, seçmenin yaklaşık yüzde 20’sinin oyunu alarak kabul edildi. Şimdi karşımızda bir “yeni” Mısır var. Bu “yeni” Mısır’da Mübarek’in yerini siyasal İslam alıyor, çoktan MK tarafından dönüştürülmüş olan ordu da duruma kolaylıkla uyum sağlıyor. Muhalefet henüz yenilmiş ya da tamamen susturulmuş değil. Mübarek’in iplerini elinde tutan ABD de şimdi kontrolü kaybetmemek için duruma müdahale etmeye çabalıyor. Özetle karşımızda üçlü bir “dans” var. Ordu/MK (Siyasal İslam) – demokratik muhalefet ve ABD. Bu dansın olası adımlarını MK’nin ve siyasal İslamın artık iyice belirginleşmiş siyaset tarzına, “emperyalizme bağımlı” devlet modeline (Kees vanDer Pjil: “Empires and Nations” NLR. Temmuz/Ağustos 2011) bakarak hatta her ne kadar kimi, Ahmet (niyet okumayın) Hakan gibi çok objektif ve tarafsız kanaat önderleri “n’olur” Mısır’la Türkiye’yi karşılaştırmayın deseler de AKP deneyinden de yararlanarak anlamaya çalışabiliriz. uhalefet ve Müslümanlık Müslüman Kardeşler, orduyla ilişkileri düzenledikleri andan itibaren “muhalefeti” din karşıtı, “Hıristiyanlar, İsrail tarafından manüple edilen”, Mısır halkının çoğunluğunun duyarlılıklarına yabancı bir oluşum olarak tanımlamaya büyük özen gösterdi. Geçen hafta New York Times’da David Kirkpatrick’in, muhalefetin etkin liderlerinden Hamdeen Sabbahi’ye saldırmaya ayırdığı yorumunda, muhalefeti “antiİslamist” olarak tanımlaması, ABD’nin de bu konuda MK’nin yanında olduğunu düşündürüyordu. Ancak anayasa M oylamalarının sonuçları, Mısır halkının bu propagandayı “yemediğini” ortaya koydu. Katılım yüzde 30’u geçmedi; “evet” oyları bu yüzde 30’un yüzde 60’ı sınırında kaldı. Sanırım bu sonuçlar halkın, Mursi ve MK’ye ilişkin, Hamdeen Sabbahi’nin “14 yüzyıldır Müslüman olan bu ülkede hâlâ bize Müslümanlık öğretiyorsun. Amca, biz yemek istiyoruz, iş istiyoruz. Ama senin aklın başka yerde” sözleriyle betimlediği duygularını gayet iyi yansıtıyor. Bu kanıyı destekleyen ilginç anekdotlar da var. Al Masry Al Youm gazetesinin baş editörü Lina Attallah’ın (Al Masry Al Youm, 26/12/2012) 18 Aralık’ta başbakanlık sarayı önünde gösteri yapanlara MK taraftarları saldırdığında yaşananlara ilişkin aktardıkları anlamlı bir örnek oluşturuyor. Çok sayıda protesto göstericisinin yaralandığı olaylar başlarken gençlik muhalefeti “özgürlük” sloganı atıyor, MK taraftarları “şeriat” sloganıyla cevap veriyorlarmış. Bu alışılmış “diyalog” sürerken gençler birden “Jika, Jika” diye bağırmaya başlamışlar. MK taraftarları apışıp kalmış, “Jika” da ne diye anlamaya çalışırken susup kalmışlar. Halbuki Jika bir hafta önce kafasından polis kurşunuyla vurularak ölen gencin adıymış. MK taraftarlarının bundan haberi bile yokmuş. Lina Attallah’a göre, “İslami rejime karşı muhalefet illa ki kimlik bağlamında Müslüman olarak tanımlanan bir siyasi yöneticiler sınıfına karşı olmak anlamına gelmiyor. Muhalefet bu rejimin yapmakta olduklarına karşıtlık temelinde şekilleniyor”. Halkın kendi, 14 yüzyıllık Müslümanlığını, şimdi MK’den öğrenmeye niyetli olmadığını gösteren bir diğer anlamlı örneğe de 22 Ara ‘Yeni’ Mısır’dan Siyaset Manzaraları lık tarihli Al Arabiya gazetesinde rastladım. Mısır’ın İskenderiye kentinde bir camide imam cemaate referandumda “evet” oyu vermelerinin Müslümanlığın gereği olduğunu söylemeye kalkınca kıyamet kopmuş. Cemaat imamı tartaklamış, Camiye kilitleyip 14 saat boyunca dışarı çıkmasına izin vermemişler. oyun can derdinde kasap mal... Mısır halkından bu deyimde “koyun” tanımlamasına karşılık gelmiş gibi oldukları için özür dilerim. Derdim şu: Mısır’da MK ve muhalefet, ülkenin kaderini belirlemek için adeta ölümcül bir çatışmaya girmişler, ABD’nin ve uluslararası sermayenin derdiyse Mısır piyasası, yatırım alanları. K Can derdinde derken abartmıyorum. Anımsarsanız geçen çarşamba günkü yazımda “Bu darbeyi (Anayasa darbesini EY ) gerçekleştiren güçler, mümkün olan en yüksek hızla hareket etmeye, direnenleri, büyük bir önyargı ve şiddetle sindirmeye çalışacaklar” diye yazmıştım. Bu hafta gazeteler, Mursi’nin atadığı başsavcı Talat Abdallah’ın savcıları, başkanlık seçimlerinde aday olan muhalefet liderlerinden El Baraday, Amr Musa ve Hamdeen Sabbahi hakkında “ihanet suçundan yargılanmak üzere soruşturma açmak için yetkilendirdiğini” açıklıyorlardı. “İhanet” kavramının içeriğini de “rejimi devirmek için kışkırtmak” suçlaması oluşturuyor (Al Youm, AP, 27/12/2012). Türkçesi: Mursi rejimine karşı darbecilik. Tanıdık geldi değil mi? Örnek olmak esas böyle bir şey galiba. Mal derdinde olanlara gelince; “ emperyalizme ba ğımlı devlet” modeli işimize yarayacaktır: Yerel egemenler ekonomiyi açık tuttukları, jeopolitik konularda uyum sağladıkları sürece, halkın desteğini alıyorlarsa seçimlerle yönetebilir. Halkın desteğini alamıyorlarsa çeşitli açık diktatörlük biçimleriyle de yönetebilirler, emperyalizm açısından fark etmez. Bu yaklaşım için iki örnek yetecek sanırım. Birincisi, uluslararası mali ser mayenin dergisi Forbes’te Bill Frezza 19 Aralık’ta yayımlanan yorumunda, “Şeriatı boş ver. Anayasa sosyalizmi getiriyor” diyordu. Frezza’nın kaygısı MK’nin “popülist” karakterinden kaynaklanıyor. Anayasadaki kimi maddeler (14,15, 17, 18, 27, 28, 58, 59, 62, 63, 65, 66, 67, 71) aslında sosyalizm anlamına geliyormuş. Sanırım bu kadar dikkatle okumak muhalefetin bile aklına gelmemiştir. Frezza, MK’nin, plandan, kalkınmadan söz etmesini ülkenin doğal kaynaklarını, ekonomik varlıklarının denetimini ele geçirmeye, yabancıların etkilerini kısıtlamaya ilişkin niyetler olarak okuyor. İç pazara dönük sosyal yardımlardan, devletin halka karşı sorumluluklarından söz etmek de sosyalizmin dik âlâsı oluyor. Bu yüzden Frezza’ya göre şeriatın geliyor olması sorun değil. “Mısır ekonomisi uluslararası sermayeye açık olacak mı” esas sorun bu. “Emperyalizme bağımlı devlet” modelini de bu oluşturuyor. Frezza, MK yönetimini uyarırken Kirkpatrick, muhalefeti terbiye etmeye çalışıyor. Muhalefetin önde gelen isimlerinde Hamdeen Sabbahi için “Önce İslamcılarla savaştı, şimdi de serbest piyasayla savaşıyor” diyor. Şiir yazan, Mısır edebiyatını yakından bilen (bu arada saçları da yapılı demeyi unutmuyor) Sabbahi’nin çalışma odasının duvarında Nasır’ın ve Che’nin portreleri asılıymış, IMF paketine karşıymış. Geniş bir toplumsal tabanı olan Sabbahi’ye göre Batı’nın Ortodoks modellerini (neoliberalizm) izlemek gerekli değilmiş. Kirkpatrick, genel seçimlerde bu “antiİslamist”(!) muhalefetin önemli kazanımlar elde etmesinden korkuyor. Kirkpatrick 25 Aralık’ta Sabbahi’yi hedef gösteriyor, 28 Aralık’ta Mısır’da başsavcı harekete geçiyor! ‘Talih Kuşu’ esas devlete konacak Ekonomi Servisi Milli Piyango’nun yılbaşı özel çekilişinde 45 milyon liralık büyük ikramiye ile diğer ikramiyeler bugün sahiplerini buluyor. Yılbaşı özel çekilişi, yurttaşa toplam 242 milyon 85 bin lira, devlete ise 102.4 milyon lira kazandıracak. 400 milyon liralık biletin tümünün satılması halinde Hazine’nin kasasına 102 milyon 422 bin 666 lira girecek. Bunun 60 milyon 592 bin 820 liralık bölümünü KDV geliri meydana getirecek. KDV çıktıktan sonra brüt satış tutarına uygulanan şans oyunları vergisinden de Hazine’ye 33 milyon 940 bin 718 lira verilecek. Savunma Sanayi Destekleme Fonu, Tanıtma Fonu, SHÇEK, Olimpiyat Oyunları Düzenleme Kurumu gibi kuruluşlara da kamu payı adı altında 7 milyon 889 bin 128 lira verilecek. Böylece vergilerle birlikte 400 milyon liralık hasılatın 102 milyon 422 bin 666 lirasını devlete aktarılan kaynaklar oluşturacak. Piyango satışı karşılığında yüzde 15’lik satış komisyonu alan bayiler ise tüm biletlerin satılması durumunda idareden 46 milyon 139 bin 715 lira satış komisyonu alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle