16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK 2012 PERŞEMBE HABERLER CUMHURİYET SAYFA 5 Şerafettin Elçi için Meclis’te düzenlenen törene MHP dışında tam kadro katılım ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Uzun süredir tedavi gördüğü hastanede önceki gün yaşamını yitiren KADEP Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi için TBMM’de düzenlenen törene katılım geniş oldu. Törene, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş başta olmak üzere çok sayıda bakan ve milletvekili katıldı. BDP’lilerin neredeyse tam kadro katıldığı cenaze törenine liderlerden sadece MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli katılmadı. BDP’lilerin parti yöneticileriyle birlikte neredeyse tam kadro katıldığı törende eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da hazır bulundu. Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana, Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, CHP Genel Başkan yardımcıları Sezgin Tanrıkulu, Haluk Koç, Adnan Keskin ile AKP yöneticileri de katıldı. Elçi’nin damadı, Çaykur Rizespor Teknik Direktörü Mustafa Denizli de törende bulundu. Elçi’nin cenazesi bugün Cizre Seyit Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından Cizre’de toprağa verilecek. BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak yayımladıkları mesajda Elçi’nin yaşamı boyunca yürüttüğü mücadele uğruna büyük baskılar görüp zindanlara atıldığına, “Türkiye’de Kürtler var, Ben de Kürt’üm” dediği için hapsedildiğine dikkat çekti. Mesajda “Yaşamının son günlerine kadar Kürt sorununun demokratik yollarla çözümü için büyük bir çaba sarf etti. Kendisi ne yazık ki barışı göremedi. Ama onun özlemini duyduğu onurlu bir barış er ya da geç bu topraklarda yeşerecek. Kendisine bunun sözünü veriyoruz” denildi. ‘Özlemini duyduğu barış er geç gelecek‘ Böcekle yatıp böcekle kalkıyoruz kaç gündür... Arkadaşıma soruyorum: “Sende böcek var mı?” Gülerek yanıt veriyor: “Ben böcek ilacı kullanıyorum, yok artık!” Bir başka dostum uyarıyor: “Dikkat et, sende geyik çıkma olasılığı bir hayli fazla...” Gülüyorum: “Ne geyiği?” Yanıt veriyor: “Muhabbetle karışık yaban geyiği!” Tweet atıyor bir okur: “Dikkat ayu çıkabilir...” Günlerimiz böyle geçiyor işte... Başbakan Erdoğan’ın ofisinde böcek çıkmış ya, herkes onunla ilgili. ??? Televizyonlarda tartışma programları böcek üzerine... Her konunun uzmanı arkadaşlar gece yarılarına dek “dinleme” yani “böcekleme” konusunda derin bilgileri izleyicilerle paylaşıyor. Başbakan’ın böceği halkımızı yakından ilgilendiriyor ama ODTÜ öğrencilerinin üzerine polisin gaz bombası yağdırdığını, bunun “bir insanlık suçu olduğunu” nedense konuşmaktan çekiniyorlar. Başbakan’ın böceği bir yıl önce ortaya çıkmış oysa... ODTÜ olayları çıkınca gündem nasıl değiştirilecek? Böcekle! Al o zaman sana bir kaplumbağa, oyalan oyalanabildiğin kadar... ??? Ben bugün darbeleri, özellikle 12 Eylül 1980 sürecini yazacaktım. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın sorgularının bitmesini, şu TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun raporunu... AKP’li Nimet Baş ne demişti: “Faili meçhul cinayetlerin organizasyonu kozmik odalarda yapıldı...” Merak ediyordum tüm bunları... Orgeneral Eşref Bitlis’in uçağını kim düşürmüştü? Uğur Mumcu, Cem Ersever, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Mehmet Sincar, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun cinayetlerinin arkasında hangi derin güçler vardı? Geyik mi Kaplumbağa mı?.. KADEP Genel Başkanı Elçi’nin ölümüne ilişkin DTK’den yapılan açıklamada, “Sayın Elçi, Kürt halkının kadim direnişçiliğinin simge isimlerinden biriydi. Yaşamı Kürt halkının yaşadığı zulümlerin ve mücadele kararlılığının kısa bir özetidir. Sayın Elçi, demokratik yollarla Kürtlerin hakkını dile getirdiği için zorluklarla karşılaşmaya devam etmiştir. Sayın Şerafettin Elçi her zaman Kürt halkının aklında ve yüreğinde saygın yerini koruyacaktır” denildi. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) AKP’de rapor krizi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun yazım çalışmalarını sürdürdüğü “Uludere raporu” AKP’de krize yol açtı. Uludere Alt Komisyonu Başkanı İhsan Şener, Uludere’yle ilgili “Genelkurmay talimat vermiş olabilir” deyince, AKP yönetimi ve Üst Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün devreye girerek “Rapor tamamlanmadı, raporda böyle bir ifade yok” diyerek yalanlama yarışına girdiler. Alt komisyonun AKP’li Başkanı İhsan Şener, NTV’ye yaptığı açıklamada, “bombalama emri”nin “Genelkurmay tarafından verilmiş olabileceği”ni açıkladı. Raporla ilgili çarpıcı ayrıntılar veren Şener, “Genelkurmay talimat vermiş olabilir. Genelkurmay tüm belgeleri paylaşmadı. Harekât dairesi bu emri vermiş olabilir” görüşüne yer verdi. Raporun sonuç bölümünün yazılmadığını, yaklaşık 70 sayfalık bir rapor çıkacağı tahmininde bulunan Şener, Uludere’deki yurttaşların “Kürt oldukları için bombalanmadığını, olayda kasıt değil, hatalar zinciri” olduğunu ifade etti. Raporda, olayının TSK içinde her zaman uygulanan “hiyerarşiye” göre verilen talimat doğrultusunda gerçekleştirildiği, diğer sınır ötesi operasyonlardaki usulün uygulandığı, bu çerçevede “Genelkurmay Harekât Dairesi tarafından talimat verilmiş olabileceği” değerlendirmesine yer verildiği belirtildi. Olayın PKK’nin Hantepe baskınından sonra olduğuna dikkat çekilen raporda, “Sınır güvenliğiyle ilgili oluşan üst düzey duyarlılık nedeniyle yanlışlıkla” bölgenin bombalandığı ifadelerine de yer verildiği kaydedildi. Uludere Alt Komisyonu Başkanı Şener ‘Talimat Genelkurmay’dan deyince Üst Komisyon Başkanı Üstün devreye girdi: Böyle bir ifade yok, rapor hazır değil ? ‘Bilinçli olarak oyalıyorlar’ Üst Komisyon Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Uludere olayının hemen ardından komisyon kurulmasına ve olayın 1. yıldönümü olmasına rağmen raporun tamamlanma tarihi konusunda bilgi vermekten kaçındı. AKP’nin “ağırdan alma” taktiğinin altında ise muhalefetin, olayın 1. yıldönümünde, raporu “hükümet aleyhine kullanacağı” endişesinin yattığı kaydedildi. Bunun için raporun, yılbaşından sonraya bırakıldığı kaydedildi. CHP’li Komisyon Üyesi Levent Gök, AKP’nin Uludere raporunu bilinçli olarak oyaladığını ve faillerin ortaya konulmadığını belirterek AKP yöneticilerinin topu Genelkurmay’dan uzaklaştırmaya ilişkin açıklamalarının da “AKP’lilerin üzerindeki iradeyi açıkça gösterdiğini” söyledi. Sivas’ta Madımak Oteli cayır cayır yanarken, asker ve polis niçin canilere müdahale edip yangını söndürmemiş, seyirci kalmıştı? Aslında bunları oturup konuşmamız, yazmamız, tartışmamız gerekirdi... ??? AKP 10 yıldır iktidarda... Üstelik oylarını çoğaltarak... Demokratik, özgürlükçü bir sivil anayasa yapılacak, AB’ye adım atılacaktı. Ne oldu, neler değişti? Böcek kanatlandı... Yoksa bu uçuçböceği miydi, kırmızı renkli siyah benekli! Öyle olmalı... Şimdi yeni bir oyun sahneye konulmak isteniyor... Polis savcılıktan izin almış; polisler 28 Şubat için TBMM Kütüphanesi’nde gazeteleri tarıyormuş. Vatan’ın Levent İçgen imzalı haberine göre işe Cumhuriyet’ten başlamışlar. Bizim gazetenin arşivi herkese açık... Ne gerek vardı TBMM Kütüphanesi’ne gitmeye? Sırada beş gazete daha varmış habere göre! İlginç! ??? 28 Şubat’la birlikte, Susurluk’ta ortaya dökülen “siyasetmafyaçete” üçgeninin üzerine gidilse, “kanlı mı geliriz, kansız mı”, “gulu gulu dansı yapıyorlar”ın yanıtında yatan gerçekler bir aydınlatılsa daha iyi olmaz mı? Hedefte yine Cumhuriyet gazetesi var... Önemli olan o dönemin medya patronları, siyasetçilerdir, gazeteciler değil... Yazdıklarımız çizdiklerimiz ortada... Ben ne böcekten korkarım, ne dinlenmekten ne de darbeci faşist Evren’den, Şahinkaya’dan ya da şundan bundan... Doğru gördüğümü yazarım... Verilmeyecek hesabımız yoktur Cumhuriyet gazetesinin bir çalışanı olarak. Ne bankaların içini boşalttık ne de generallerle bir araya gelip pazarlık yaptık. ??? Polis arkadaşlar, Cumhuriyet’in 19941997 yıllarındaki birinci sayfa manşetlerine iyi baksınlar... Terörün nasıl tırmandığını, faili meçhulleri, Hizbullah’ın derin güçler tarafından nasıl kurulup eğitildiğini görecekler... Üstelik “Ben Hizbullah’ım” diyen milletvekillerini... Dört kısım tekmili birden... Benden söylemesi! CHP’li vekilden PKK’nin kaçırdığı kişiler için özel komite önerisi 20 yıldır TÜREY KÖSE ? Aileler adalet istedi, devlet para verdi Aileler çocuklarının, eş lerinin ölümüne neden olan faillerin bulunup yargılanması isteğini her fırsatta dile getirirken ailelere, Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Yasası hükümleri uyarınca tazminat ödenmesi gündeme geldi. Şırnak Valiliği hesabına göre yaşamını yitiren her bir köylü için 23 bin 150 lira ödenecekti. Buna ek olarak da Başbakanlık hesaplarından 100’er bin lira aktarılacaktı. Ancak aradan geçen 1 yıla karşın hiçbir aile bu tazminatı almadı. kayıp olur mu? ANKARA CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, PKK tarafından kaçırılan askerlerle bir polis memuru ve bir kaymakam adayı olmak üzere toplam 18 kişinin kayıp olduğunu vurgularken “Bu kişiler esir de değil, şehit de gazi de değil. Ne hükümet ne Genelkurmay ilgileniyor” dedi. Onur, “Cumartesi Anneleri, şehit aileleri gibi kayıp yakınlarının da bir platform oluşturması” için girişim başlattı. Onur’un soru önergesine Milli Savunma Bakanlığı tarafından verilen yanıtta “15 personel ile ilgili gaiplik (Bir kimsenin ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendisinden uzun süre haber alınmaması sonucu yargıç kararı ile kişiliğine son verilmesi) kararı bulunmakla birlikte, ayrıca 15 personelin takibine devam edildiği” bildirildi. Kayıp askerlerin unutulduğunu, Oslo görüşmelerinde de hiç gündeme getirilmediğini vurgulayan Onur, kayıpların olduğu illerin milletvekillerine yazdığı mektupta, şu çağrıyı dile getirdi: “Kaçırılan kişilerin çoğu zaman akıbetleri belli olmamış, bazılarının hakkında gaiplik kararı alınmıştır. Bazı aileler bu işin peşini bırakmamakta, çocuklarının yaşadıklarına dair bazı duyumlar aldıklarını söylemekte. Kaçırılan kişinin ailesi bir yandan da potansiyel suçlu görülmekte, kaçırılan yakınının gönüllü olarak mı terör örgütüne katıldığı soruşturması geçirmektedir. Ardından çocuğunu sormak için gittiği askeri makamlardan yanıt alamamakta, kimi zaman kaba davranışlarla geri gönderilmektedir. Hedefim, kayıp/kaçırılan vatandaşları aileleri ile bu kişilerin illerinin milletvekillerinin bir araya getirecek bir komite oluşturmak. Amaç bu çocukların kurtarılması için bir çalışmayı birlikte yürütmektir.” Onur, “20 yıl önce kaçırılanlar var. 20 yıldır kayıp olur mu? Ordu kayıplarıyla ilgilenmiyor. Aileler yalnız bırakılmış. STK’ler işin içine girmeli, 4 parti girmeli” dedi. Uludere’nin üstünden 1 yıl geçti, tek bir sorumlu bulunamadı Yalanlama yarışı Bu haberin yayımlanması AKP yönetiminde krize yol açtı. AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, bir başka televizyon kanalına çıkarak “Henüz taslak rapor diye bir şey yok, böyle açıklamalar doğru değil” derken parti yönetiminden tepki gören İhsan Şener de telefonları gün boyunca açmadı. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün de alelacele Anadolu Ajansı kanalıyla bir açıklama yaparak Şener’in açıklamalarını düzeltmeye çalıştı. Raporun henüz tamamlanmadığını ve bu şekilde bir rapordan bahsetmenin kamuoyunu yanıltacağını belirten Üstün, “Genelkurmay talimat vermiş olabilir” yönündeki ifadelerin doğru olmadığını söyledi. Ayhan Sefer Üstün’ün, olay üzerine görüştüğü Şener’in “böyle bir açıklama yapmadığını” söylemesi dikkat çekti. Arpa boyu yol yok İLHAN TAŞCI ANKARA Uludere’de yaşanan katliam acısının yıldönümü yarın. 34 insan yarım saat içinde paramparça olurken kıyıma ilişkin soruşturma kaplumbağa hızıyla ilerliyor. “2011/1019” numaralı dosyayla soruşturmayı başlatan Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kayıtlarına olay yeri “28 Aralık 2011 tarihinde Uludere ilçesi ile Irak ülkesi sınır hattında bulunan Kuraniş mevkii” olarak geçmişti. Dosyaya yalnızca görgü tanıklarının ifadesi yansırken tek bir askeri ya da sivil yetkilinin ifadesine bile başvurmayan savcılığın olay yerini inceleme yöntemi de tartışmalara neden olmuştu. Çünkü olay yeri incelemesini iki savcı “kuşbakışı” yapmıştı. Bu belirleme keşif tutanağına şöyle yansımıştı: “Olay yerinin Irak ülkesi sı nırları içerisinde Kuraniş olarak adlandırılan yerde bulunan yüksek bir dağın yamaçları ve zirvesi olduğu, dağın tamamının karla kaplı olduğu ve dağın yamaç ve zirvelerinde 4 adet bomba patladığını gösterir büyük siyahlık bölgenin bulunduğu, söz konusu bölgelerin tamamen açık olan yerler olduğu ve görüşü zorlaştıracak hiçbir engelin bulunmadığı, helikopter hareket halinde iken söz konusu yerlerin tamamının kamera ile görüntülenerek kaydedildiği, patlayıcı madde isabet eden yerlerde ve dağın diğer yerlerinde helikopter içinde bulunmamız nedeniyle çıplak gözle ölü hayvan ya da insanın görünmediği, yine çıplak gözle insan ve hayvan geçtiğine dair iz görülmediği, bu tespitlerin kaydedilen kamera görüntülerinden tespit edilebileceğinin değerlendirildiği anlaşılmakla, olayların yatışması ve güvenliğin sağlandığı yakın bir günde olay yeri incelemesi yaptırılmasına ve olay yeri görüntülerinin uzman bilirkişilere incelettirilmesine karar verilerek işbu olay yeri inceleme tutanağı hep birlikte imza altına alındı.” Uludere Savcılığı “görevsizlik” kararı vererek dosyayı bu kez Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcılığı’na gönderdi. Şubat ayından itibaren katliama ilişkin soruşturma Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı bünyesinde toplanan ve “2001/3590” numarayla yürütülen dosyaya ilişkin gizlilik kararı alındı. Yaklaşık 10 aydır Diyarbakır Savcılığı’nda bekleyen dosyada, “İnsansız hava aracının aktardığı görüntüleri değerlendiren, bombalama talimatını veren, harekât planı kapsamında bombalamayı gerçekleştirenlere” yönelik tek bir somut ilerleme kaydedilmedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle