15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 ARALIK 2012 PERŞEMBE 8 HABERLER Tartışma sırasında şiddete başvuran polise 1.5, telsizle başı yarılan yurttaşa ise 5 yıl hapis istendi Yine mağdur suçlu oldu GÜRSEL TEKİN: Tomografiyi çektim iddialıyım TÜREY KÖSE ANKARA CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul belediye başkan adaylığı kulisleriyle ilgili olarak “İstanbul’un tomografisini çektim. Elbette iddiam var ama önemli olan İstanbullunun tercihi. Vallahi, tillahi genel başkanımızla konuşmadım. Yerel seçimlerde 1989’u yaşatacağız ancak bunun kalıcı olması için dışarıdan aday hastalığından kurtulmalıyız” dedi. CHP’nin İstanbul belediye başkan adaylığı için öncelikle Sarıgül’ün durumunun netleşmesi beklenirken Gürsel Tekin, Akif Hamzaçebi ve Haluk Koç’un adları da kulislerde konuşuluyor. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e de öneri götürüldüğü ancak 5 ilçenin adaylarını da belirlemek istediği için anlaşılamadığı haberleri basına yansıdı. 51 ili dolaştıktan sonra “Öteki Türkiye” izlenimlerini kamuoyu ile paylaşan Gürsel Tekin, CHP’deki iç tartışmalar, Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin “CHP’deki yabancı maddeler atılır” sözleri ve İstanbul belediye başkan adaylığıyla ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi: Birbirimize çelme olmaz: CHP tarihi bir çınar. Türkiye’de 367 parti yerle bir olmuş, dimdik ayakta duran sadece CHP var. CHP aynı zamanda 74 milyonun çatısı, şemsiyesi, mazlumların, mağdurların, yoksulların, kimsesizlerin limanı olan bir parti. CHP’lilerin bunu görmesi, kısır çekişmelerden uzak durması lazım. Farklı düşünceler elbette olur ama takım oyunu gibidir bu iş. Takımda insanlar birbirine çelmek takmayacak. CHP bu hastalıktan vazgeçecek. Benim arkadaşımın görevi, öteki Türkiye’nin sorunlarını Türkiye’nin gündemine getirmek ve Yabancı mücadele etmektir madde yok: bu ceberut iktidaCHP’de yabancı ra karşı. madde olmaz. CHP’ye Sarıgül, gelen CHP’nin ilkelerini CHP’li değil: çok iyi bilir. Bu nikâh giPartiye gelmebidir. Nikâh akdine imza miş bir insanla attıktan sonra, ben bu koilgili yorum cayı beğenmiyorum deryapmak doğru seniz, kendinize ihanet değil. Sayın Sarıedersiniz. CHP ilkelegül önce partili rinden vazgeçmiş olursa ondan sonra değildir. CHP heryorumumu yapabilikesin çatısı rim. Sayın Adnan Kesolacaktır. kin’le ilgili yorum yapayım, Sayın Süheyl Batum’la ilgili, Sayın Akif Hamzaçebi ile ilgili yorum yapayım istiyorsanız ama bir partili olmayan bir arkadaş için yorum yapmak doğru değil. İstanbul’un tomografisi: (İstanbul’da seçimler Sarıgül’le kazanılır, anketlerini anımsattığımızda) Benim gezdiğim 51 şehre bakarsanız, kamuoyu yoklamaları hiç tutmuyor. O şirketleri merak ediyorum, beni alacaklar yanlarına AKP’nin en çok oy aldığı yerlere gideceğiz oradaki manzarayı göreceğiz. Ben İstanbul milletvekili olarak şununla meşgulüm: Nasıl Türkiye’nin tomografisini çekiyorsak İstanbul’un da çekmek lazım. 39 ilçenin tamamının filmini, tomografisini çekiyorum. Yakında sizlerle paylaşacağım. İstanbul için iddialıyım: Herhangi bir arkadaşımla yarış içine girmem. 2009’da ben adaydım, üç kamouyu yoklaması yaptırdım, Sayın Kılıçdaroğlu çıktı. İlk adaylık teklif eden benim. Yarın da İstanbul’da kim olursa, CHP’li olmak koşuluyla, kim aynı kriterler içinde çıkıyorsa sayın genel başkanımın yanında nasıl asker gibi durduysam, yanında öyle dururum. İstanbul’un çok ciddi sorunları var. İstanbul rant tarlasına dönüşmüş, CHP kurtarabilir. Benim elbette iddiam var ama bu talebimle olacak değil, önemli olan İstanbullunun talebi. Kılıçdaroğlu ile konuşmadım: Vallahi billahi tillahi sayın genel başkanımla hiç bu işleri konuşmuş değiliz. Konuşmalarımda, televizyonlarda ima ediyorum ama oturup da aday olacağım, şu kriterlerim var, demiş değilim, bunlar tamamen asparagas. İhtiyaç duyulursa Gürsel Tekin aday olur. Yoksa 2009’da aday olurdum, macera peşinde değilim. Dışardan aday hastalığı: Yerel seçimlerde 1989’u yaşayacağız. Kentleri dönüştürebilecek, bilgi birikimi olan, güven duygusu yüksek adaylarla çıkmak zorundayız. 1989’da kalıcı olamadık. 2014’te olacağız. 1989’da maalesef benim adayım, senin adayın, onun delegesi çok derken, belediyecilik birikimi olmayan birçok arkadaşımızın yarattığı tahribatlar oldu. Örgütlerimize çok haksızlık yapıldı. 50 yıldır emek veren örgüt üyeleri var, başka partilere gitse, bir yerlere gelebilirlerdi, aslanlar gibi orada durmuş onu yok saymayacaksın. Dışarıdan gelen belediye başkanları oldu. Bu dışarıdan hastalığından kurtulmamız lazım. çarpması üzerine tartıştığı polisler tarafından başına telsiz vurularak yaralanan Evrim Lüleci, savcılığa yaptığı şikâyet dosyasında “sanık” oldu. Savcılık, Lüleci hakkında “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından hakkında 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Lüleci’nin başına telsizle vuran ve sonrasında “Başını telsize çarptı” şeklinde tutanak hazırlayan polis memuru hakkında ise sadece “kasten yaralama” iddiasıyla 1.5 yıla kadar hapis cezası istendi. ? Kızılay’da polis aracının hamile eşine çarpması üzerine tartıştığı polisler tarafından başına telsiz vurularak yaralanan ANKARA Kızılay’da polis aracının hamile eşine Evrim Lüleci, savcılığa yaptığı şikâyet dosyasında “sanık” oldu. ALİCAN ULUDAĞ Ankara Cumhuriyet Savcısı Atilla Ceylan tarafından hazırlanan iddianame, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, olaya karışan polislerden Hakan Çakır müşteki, diğer polis memuru Alkan Dalbaş ile Evrim Lüleci ise “müşteki şüpheliler” olarak yer aldı. Olayın ayrıntılarının anlatıldığı iddianamede, 1 Ekim 2012 günü saat 18.50 sıralarında Kızılay Mithatpaşa Cadde Şikâyetçiyken sanık oldu si’nde geri manevra yapan ekip otosunun, Evrim Lüleci ile 5 aylık hamile eşi Banu Lüleci’ye temas ettiği belirtildi. Buna sinirlenen Evrim Lüleci’nin polis aracına vurduğu aktarılan iddianamede, yaşanan tartışma şöyle kaydedildi: “Evrim Lüleci, araçtan inen polis memuru Alkan Dalbaş’a hitaben ‘Arabayla vurdun neden özür dilemiyorsun, siz hep böyle yapıyorsunuz’ dedi. Buna karşılık Alkan Dalbaş, ‘görmedim’ karşılığını verdi. Buna rağmen Evrim Lüleci, Alkan Dalbaş’ı eliyle iterek bağırmaya devam etti. Dalbaş, bu durum karşısında Evrim Lüleci’yi gözaltına almaya teşebbüs etti. Evrim Lüleci, bu teşebbüse direndi. Direnme üzerine Alkan Dalbaş, biber gazı kullandı. Lüleci ise Dalbaş’a ‘senin sülaleni s...m’ şeklinde küfür edip yakasına yapışınca; itişmeye başladılar. Bu sırada olaya müdahale eden polis memuru müşteki Hakan Çakır’a da Evrim Lüleci’nin tekme ve yumrukları isabet etti. Olayın gelişimi sırasında Alkan Dalbaş, elinde bulunan telsizle Evrim’in kafasına vurdu. Tüm bu eylemler nedeniyle müştekilerin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte hafif ölçüde yaralandılar.” İddianamede, Evrim Lüleci’nin görevli polis memuru Dalbaş ve Çakar’ın yaralanmasına yönelik eylemlerinin, “kendisini gözaltına almak isteyen kamu görevlilerine karşı görevi yapmayı engellemeye yönelik cebir niteliğinde görevi yaptırmamak için direnme”; Dalbaş’a yönelik sözlerinin ise “kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” suçlarını oluşturduğu ileri sürüldü. Şüpheli Dalbaş’ın Lüleci’ye yönelik eylemi ise iddianamede, “kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralama” niteliğinde olduğu kaydedildi. Savcılık, polis memuru Alkan Dalbaş hakkında 6 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası isterken bu polisin telsiziyle başına vurduğu Evrim Lüleci hakkında ise 9 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep etti. İki sanık hakkında ayrıca memuriyetten atılma dahil belli haklardan yoksun bırakılmasına ilişkin maddenin uygulanması istendi. Peki ama Cinayet Nerede? İran ve Çin’i geride bırakarak en çok gazetecinin hapiste yattığı ülke unvanını da kazandık. Her ne kadar hükümet sürekli bu gazetecilerin gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste olmadığını söylese de bütün dünya tersini düşünüyor. Çünkü zaten hiçbir yerde bir gazeteci, “iktidarın canını sıktı” diye bir suçlamayla hapse atılmaz. Yıllardır herkes soruyor: Tuncay Özkan neden hapiste, Mustafa Balbay neden hapiste, Soner Yalçın neden hapiste? Yalnızca bu üç örnekten yola çıkarak soralım o zaman. Biri izlenme oranlarında en alt sıralarda yer alan bir kanal yönetiyordu. Biri, Cumhuriyet gazetesi yazarıydı. Biri de bir internet sitesini yönetiyordu. Yani öyle hükümet devirecek bir güçleri yoktu. ??? Görüşlerini, düşüncelerini her ortamda açık açık söylemekten çekinmeyen insanlar üçü de... En tehlikeli sayılacak, hükümeti kızdıracak fikirlerini kitaplara dökmüşler, yazılar yazmışlar. Kimseden gizledikleri, sakladıkları bir durum yok. Birtakım tanıklar gibi gizli değiller. Bu davayı başlatan birtakım adamlar gibi geçmişleri, ne oldukları, nereye gittikleri belirsiz değil... Bu üç kişi mi Türkiye’de darbe ortamı yaratacaktı? Bu üç kişi mi bütün bu işlerin arasında gizli örgüt kurup ortalığı karıştıracaktı? Askerler bunların dediklerini dinleyip ona göre mi hareket edecekti? Böyle bir güçleri, paraları, silahları mı vardı? Ve eğer varsa bunca yıldır her türlü araştırmaya karşın bunlar nerede? ??? Her üçü de kendi davalarıyla ilgili kitaplar yazdı. Bu kitapları okuyanlar davanın ayrıntılarını görebilirler. Bu davayla ilgili pek çok itiraz oldu. Davanın içeriği bir yana, usul açısından birçok hata olduğuna dair tartışmalar bitmek bilmedi. Avukatlar son olarak itirazda bulundu. Yargılamanın usulüne uygun yapılmadığını söylediler. Ama en önemlisi vicdanlarda bu davanın tam olarak ne olduğu hakkında bir kanaat belirmedi. En basitinden, bu kadar insan yıllardır tutuklu... Hepsinin evleri, ofisleri aranmış, bilgisayarlarına, kitaplarına, dosyalarına el konmuş... Tutuklanmadan önce bile konuşmaları dinlenmiş. Birçoğu yaşlı, hasta insanlar... Bazısı birbirini tanımıyor, bazısı birbirine hasım... Çoğunun siyasi görüşü bile birbirini tutmuyor. Bu kadar farklı insan bir araya gelip bir örgüt oluşturmuş, (hepsi ünlü ama örgüt gizli bu arada!) bu örgütü kim finanse etmiş, kim yönetmiş, kim kararları almış bu da belli değil. Tam olarak ne niyetle bunu yapmışlar onu da anlamak zor. Bu insanlar bunca yıldır içerde yatıyor, ama nasıl oluyorsa içlerinden hiçbiri çözülüp konuşmuyor. Kısacası ceset yok, silah yok, itiraf eden katil bile yok. O zaman cinayet nerede? Olay tarihini yanlış söyledi diye iftirayla suçlanan Sürgü mağduru yargılanıyor ‘Saldırganlar korunuyor’ SELAHATTİN GÖKATALAY MALATYA Malatya’nın Sürgü beldesinde ramazan davulcusuyla tartıştıkları için linç edilmek istenen Evli ailesinden Hasan Evli hakkında olay tarihi yanlış söylediği için “suç uydurmak” suçlamasıyla, aile lehine ifade veren Ali Şahin hakkında da “iftira” gerekçesiyle açılan davaya başlandı. Alevi dernekleri saldırganların korunduğunu belirterek davaya tepki gösterdi. Doğanşehir Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki davaya Hasan Evli “güvenlik gerekçesiyle” katılmazken avukatı Ali Hamamcı hazır bulundu. Hamamcı, Evli ailesine yönelik linç girişimiyle ilgili hafta başında görülen davada ifade tutanaklarının anlaşılamayan bir şekilde silinmesi nedeniyle savunma yapmayacaklarını belirtti. “İftira” iddiasıyla Ali Şahin hakkında açılan davada da avukat Hamamcı, Evli ailesi tarafından yapılan suç duyurusunda Ali Şahin’in tanık olarak gösterildiğini, Şahin’in ifadesini aldığını ve aile lehine tanıklık yaptığı için Şahin hakkında dava açıldığını belirterek savunma yapmayacaklarını söyledi. Her iki dava da Evli ailesine yönelik linç girişimiyle ilgili 58 kişinin yargılandığı davayla birleştirildi. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Malatya Şube Başkanı Songül Canpolat, davalara tepki göstererek “Evli ailesinin başına gelenler bizlere Sivas katliamı sonrasında yaşananları hatırlattı. Savcılığın iddianamesi ise, akıllara durgunluk verecek cinstendi. Aile bireyleri suç uydurma, kalabalığı tehdit ve tahrik etme suçundan, saldırganlar ise sanki o evde kimse yokmuş gibi sadece mala zarar vermekten yargılanacaktı. Sanıklar ifade verirken tehdit ve hakaret etti. Ve ardından kâtibin tuttuğu tutanak silindi. Sanıkların vermiş olduğu ifadeler mağdur aileyi suçlu çıkarma çabalarını tersine çevirip davanın seyrini değiştirecek ifadelerdi. Bu nedenle tutanağın silinmesini çok manidar buluyoruz” dedi. Şehit polise hazin ugurlama İstanbul Haber Servisi Gaziosmanpaşa’daki silahlı saldırıda şehit olan polis memuru Mücahit Daştan için Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde tören düzenlendi. Törene, şehidin ailesi ve yakınları ile İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Abdurrahim Albayrak ve diğer yetkililer katıldı. Törende, Şehit Daştan’ın annesi ve eşinin güçlükle ayakta durdukları gözlenirken eşi Ayten Daştan’ın ikinci çocuğuna hamile olduğu belirtildi. Vali Mutlu, terör saldırılarına karşı yılmadıklarını ifade etti. İstanbul Emniyet Müdürü Çapkın da, Daştan’ın ölümüne neden olan militanın yakalandığını anımsatarak “Daha önce birkaç kez linç edilmekten polisin kurtardığı bir militan olduğunu herhalde biliyorsunuz” diye konuştu. Daştan’ın cenazesi, toprağa verilmek üzere memleketi Erzurum’a gönderildi. Erzurum Havalimanı’nda gözyaşlarına boğulan şehidin annesi Halime Daştan, “Herkes var bir sen yoksun” diyerek feryat etti. Şehidin babası Hayrettin Daştan da yetkililere seslenerek, “Askerimizi, polisimizi, evlatlarımızı çarpıştırmanın anlamı yok” diye konuştu. Şehidin eşi Aydan Daştan, ayakta durmakta güçlük çekerken acılı kadını yakınları teskin etmeye çalıştı. Şehidin cenazesi bugün Esendurak köyünde toprağa verilecek. MARDİN’DE KÖYLÜLERE ATEŞ AÇILMASI Matkabı silah olarak gördük MAHMUT ORAL Çözüme yönelik açıklama örgüt suçu sayıldı SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA BDP il binasında Kürt sorununun çözümüne yönelik yapılan açıklama nedeniyle haklarında 17 yıl hapis istemiyle dava açılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri Tugay Bek ve eşi Sevil Aracı Bek 3 yıl 1 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı. BDP Adana İl Başkanlığı’nda 18 Mayıs 2011’de bağımsız milletvekili adayı olan Murat Bozlak ile bazı siyasi parti ve kitle örgütü yöneticilerinin de katıldığı Kürt sorununun çözümüne yönelik açıklama yap AVUKATLARA 3’ER YIL HAPİS tıkları için haklarında “Örgüt adına suç işlemek ve örgütün propagandasını yapmak” suçlamasıyla 17 yıl hapis istemiyle dava açılan ÇHD Adana Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri Tugay Bek ve eşi Sevil Aracı Bek dün hâkim karşısına çıktı. Duruşmayı İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. İsmail Bulca ile birçok siyasi parti, sendika, sivil toplum ör gütü ve üyeleri izledi. Savcının sanıkların beraatı yönündeki mütalaasını karşın mahkeme heyeti, “Örgüt propagandası yapmak” suçundan yargılamayı 3 yıl ertelerken “Örgüt adına eylem yapmak” suçundan Bek çiftine 3 yıl 1 ay 15’şer gün hapis cezası verdi. Çağdaş Hukukçular Derneği adına okuyan avukat Yasemin Dora Şeker, “Coğrafyamızın her zamankinden çok daha fazla barışa ve demokratikleşmeye ihtiyacının olduğu bu süreçte, emek, barış ve demokrasi güçleri olan bizlerin ise gururu olan Sevil Aracı ve Tugay Bek’in her daim yanlarında olacağımızı bildiriyoruz” dedi. DİYARBAKIR Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Heybeli köyünde 20 Aralık 2011’de su tesisatını tamir eden köylü Yusuf Akın’ı öldüren, Mehmet Eren’i de yaralayan beş asker hakkında “taksirle adam öldürmek” suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Askerler, terör örgütü PKK’ye yönelik operasyon sırasında iki köylünün elindeki hilti matkabı termal kamerada silah olarak gördüklerini ileri sürdü. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturmayı tamamlayarak iddianamesini hazırladı. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianameyle Y.T.K., D.G., Ş.T., B.Y. ile K.E.O. adlı askerler hakkında “taksirle adam öldürmek” suçundan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, olay günü bir grup PKK’linin Heybeli köyündeki Şeyhmus isimli kişinin evine geldiği yönünde ihbarda bulunulması üzerine askerlerin köy etrafında terör örgütü PKK üyelerine yönelik pusu kurduğu, Şeyhmus adlı kişinin evininin önünde görülen iki kişiye askerlerce “dur” ihtarında bulunulduğu, askerlerin iki köylünün elindeki hilti matkabı termal kamerada silah olarak görmesi üzerine ateş açtığı savunuldu. Boş kovanların kriminal incelemesinde mermilerin atıldığı silahların Savur ilçesi Soylu Jandarma Karakol Komutanlığı’na yönelik yapılan saldırıda da kullandığı belirtildi. İHD ve Mardin Barosu tarafından hazırlanan raporda, uyarı ateşi yapılmadan iki kişinin doğrudan hedef seçildiğini ve yaşam haklarının ihlal edildiğini belirtmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle