27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2012 PERŞEMBE [email protected] 20 Metis’in 2013 ajandası yemeiçme üzerine KÜLTÜR ‘Ayvayı yedik’ Borusan Quartet’ten ‘7 Ülke 7 Besteci’ ? Kültür Servisi Borusan Quartet “7 Ülke 7 Besteci” teması ile Türkiye, İtalya, Avusturya, Fransa, İngiltere, Almanya ve Rusyalı bestecilerden oluşan popüler klasik müzik repertuvarıyla 1 Aralık’ta saat 20.00’de Cem Karaca Kültür Merkezi’nde ücretsiz konser verecek. Borusan Quartet; kemanda Esen Kıvrak ve Olgu Kızılay, viyolada Efdal Altun ve viyolonselde Çağ Erçağ’dan oluşuyor. Kültür Servisi Metis Yayınları’nın gelenekselleşen, her yıla özel konulu ajandası 2013 yılında “Ayvayı Yedik” başlığıyla çıktı. Yemeiçmeyle ilgili olan 2013 ajandası için editörler Betül Kadıoğlu, Koray Löker şunları söylüyor: “Neyi yediğimizle, nasıl yediğimizle, yemek bulamamakla, bulduğunu yiyememekle... İlaç niyetine sebzeler, birlikte yenmemesi gerekenler, ihmal etmememiz gerekenler... Bu konuda bilginin nasıl hızlı değiştiğini, daha dün ‘Mutfağa sokmayın’ denen bir yiyecek için bugün ‘Sofranızdan eksik etmeyin’ öğüdünü duyduğumuzu düşündük. Sonra meselenin siyasi boyutuna takıldı aklımız. Önce üretim aşaması: Genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO), yanlış/aşırı avlanma, tarım ilaçları, eksik bilgilendirme, su kullanımı... Ama ayva pek yararlı bir meyvedir. Zihni açar, gözleri parlatır, cildi tazeler. Sorunlar üzerimize geldikçe açılan zihin, bilenen merak, yeni yeni sorular sormaya, hak talep etmeye başlar. Küresel şirketlerin bağımsız üreticileri ve beraberinde dünya kaynaklarını yok ettiği günümüzde sağlıklı yiyeceklere ulaşabilmenin yollarını düşünmek; yemek yemenin diyet dayatmalarıyla ayaküstü atıştırmalara sıkıştırıldığı bir çağda yemenin keyfini hatırlamak istedik.” ? İktidarlar kadar ‘gizli iktidarlar’ı da ürkütücü bulan Behiç Ak, şehrin, tecavüz edildikçe rant üreten bir kadın gibi görüldüğü kanısında. Ak, sanatın da bugün her zamankinden daha fazla baskı altında olduğunu söylüyor. SenDer’den ‘Muhteşem’ kınama ? Kültür Servisi Senaryo Yazarları Derneği (SenDer), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Muhteşem Yüzyıl dizisiyle ilgili açıklamalarını kınadı. Açıklamada, “12 Eylül askeri yönetiminin ‘Yorgun Savaşçı’ya yaşattığı zulmün bir benzerinin, günümüzde ‘Muhteşem Yüzyıl’a yaşatılmaya çalışıldığını görüyor ve kınıyoruz. Derneğimiz daima, sanat özgürlüğünün yanında ve ‘doğrudan veya dolaylı sansür’ün karşısında yer alacak” denildi. Behiç Ak’ın ‘Yazmaya Çizmeye Devam’ adlı sergisi Karşı Sanat’ta CEREN ÇIPLAK Behiç Ak’ın “Kim Kime Dum Duma” adlı çizgi bandında toplumun çeşitli kesimlerine yönelttiği taşlamaları gazetemizde yıllardır izliyoruz ama Ak, çizgi ve söz ustalığını yıllardır çocuk kitaplarında da sürdürmekle kalmıyor, “Fay Hattı”, “Tek Kişilik Şehir” gibi oyunlarıyla, “Türk Sinemasında Sansürün Tarihi: Siyahperde” gibi belgeselleriyle ülkemizin toplumsal ve kültürel yaşamına eleştirel bir bakış getiriyor aynı zamanda. Behiç Ak’ın Beyoğlu’nda, Karşı Sanat’ta 14 Aralık’a kadar açık kalacak “Yazmaya Çizmeye Devam” sergisi de, onun değişik alanlardaki işlerini ilk kez bir araya getiriyor: Oyunlardan afişler, çocuk kitaplarından bölümler, bazı belgeseler ve kuşkusuz karikatürlerinden seçkiler. Özellikle de savaş ve çevre sorunları konusunda incelikli ama keskin eleştiri okları gönderen karikatürler. Karikatürlerinizin güncelliğini kaybetmemesi için nasıl bir bakış açısı izliyorsunuz? Görünmeyene ulaşmak, bir tür şifre kırıcılığı yapmak istediğim. Gündelik olaylar, sınıfsal farklılıkların getirdiği çıkarcılıklar, cinsiyet ayrımcılığı, statü endişeleri, “farkındalık” masalları, gerçeği algılamamızı imkânsızlaştırıyor. Karikatür çizmek, benim için bir anlatma ‘Gizli iktidarlar ürkütücü’ aracı olmanın yanında bir anlama aracı da. Gündelik falsolar, çatışmalar, politik bakışımızla ilgili eksiğimizi turnusol kâğıdı gibi gösteriyor. Mizah, kural dışı şeylerle dalga geçmektir genellikle; ben ise kural dışı bir noktadan bakıp, kurallarla dalga geçmeye çalışıyorum. Bir örnek vermek gerekirse, TV dizilerinde bıyıklı adam çiçekli bir önlükle bulaşık yıkayınca komik gibi gösterilir, çünkü erkeğin bulaşık yıkaması kural dışıdır. Oysa ha‘Fay Hattı’ oyunundan FİLOZOFLAR BULUŞMASI ‘Lal Gece’ye Atina’dan iki ödül ? ATİNA (AA) Yönetmen Reis Çelik’in “Lal Gece” filmi, 25. Panorama Avrupa Filmleri Festivali’nde iki ödüle birden değer görüldü. “Lal Gece”, Atina’daki festivalde dün gece, Uluslararası Film Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) ve seyirci ödülünü aldı. Festival jürisi açıklamasında film için “Türkiye’nin küçük bir köyünde geçen çok güzel işlenmiş insancıl bir film” dedi. ‘Demokrasiler Çağında Uygarlık’ Kültür Servisi “Demokrasiler Çağında Uygarlık Konferansı”na ünlü filozoflar Giorgio Agamben, JeanLuc Marion, Bernard Stiegler, Gianni Vattimo ve Joan Copjec katılacak. WOW Otelleri Konferans Merkezi’nde düzenlenecek konferans 30 Kasım’da saat 10.30’da başlayacak. Bakırköy Belediyesi’nin öncülüğünde MonoKL Yayınları (Mono Kurgusuz Labirent) tarafından gerçekleştirilen konferans 3 Aralık’a kadar sürecek. Konferansa, ayrıca Thomas Metzinger, Jodi Dean, Frederic Neyrat, Erich Hörl, Bernard Aspe, Alain Brossat, Volkan Çelebi ve Ahmet Soysal konuşmacı olarak katılacak. Filozofların yeni kitaplarının da tanıtılacağı etkinlikte sunumların yanı sıra özel açık oturumlar da gerçekleştirilecek. Konferansın açık oturum başlıklarından bazıları ise şöyle: “Politik Ekonomi, Teknik ve Küreselleşme”, “Özne, Tinsellik ve Arzu: Felsefe ve Uygarlığın Sınırları”, “Teknoloji, Medya ve İktidar: Felsefe ve Zamanın Ruhu”, “Yazı, İmge ve Mekân: Felsefeden Edebiyat ve Sanata”, “Felsefe, Toplum, Aşk, Dostluk”. Oscarlı Richards hayatını kaybetti ? NEW YORK (AA) ABD’li Oscar ödüllü film ve müzikal yapımcısı Martin Richards, dün 80 yaşında hayatını kaybetti. Tony Tiyatro ödülü sahibi Richards, “Sweeny Todd”, “The Will Rogers Follies” gibi önemli Broadway müzikallerinin yapımcılığını üstlenmişti. kiki komik, bir kadının sürekli bulaşık yıkamak zorunda kalmasıdır. “Bana nelere güldüğünüzü söyleyin size kim olduğunuzu söyleyeyim” denebilir rahatlıkla. Çocuklar sizin için nasıl bir sığınak, çocukların dünyasından en çok ne ilginizi çekiyor? 80’lerde başladım çocuk kitapları yapmaya, çocuklara sığınmak istiyordum bir anlamda, onların pozitif dünyasına katılmak istiyordum. Yeni bir başlangıç yapmak… Çocuk ların her alanla ilgili soru sorabiliyor olması heyecan verici… Büyükler ise tekboyutlu işlerde çalışmaktan, pragmatik alternatif arayışlarıyla kendilerini sınırlandırmaktan sormamamaları gereken soruları biliyor. Özellikle sanatçılara bugünlerde en çok yöneltilen sorulardan biri de ‘Korkuyor musunuz?’ İktidardan, ülkenin siyasal ve toplumsal gidişinden... İktidarlar her zaman için korkutucu… Çünkü hoşgörüsüz bir anlayış var Türkiye’de. Çok kolay yumuşatılacak olaylara son derece sert yaklaşılması marifet sayılıyor. Ama iktidarın yanı sıra gizli iktidarlar da ürkütücü. Günlük hayatın içine sıkışmış küçük iktidarlardan bahsediyorum. Ödüllerle, başarılarla, korkularla, hırs ve rekabet duygularıyla bezenmiş bu küçük iktidarlar bütün hücrelerimize sızabiliyor. Peki, sanat alanındaki baskılar konusunda ne düşünüyorsunuz? Sanat her zamankinden daha fazla baskı altında bugün. Yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Sanatçılar neredeyse sergi salonlarından atılıyor, yerlerine bankaların, büyük şirketlerin temsilcisi kuratörlerin yönetiminde uluslararası bir etkinliğe katılmaktan başka amaçları olmayan “genç tasarımcılar” konmaya çalışılıyor. Finans şirketleri sahte bir sanat yaratma peşindeler. FRENİ PATLAMIŞ BİR KAMYON Bir mimar olarak işlerinizde kent kavramını da işliyorsunuz. Sizce bugün nasıl bir şehircilik anlayışı var? Şehir, tecavüz edildikçe rant üreten bir kadın gibi görülüyor. Gerçek değer üretemeyen toplum spekülatif değer üretmeyi baş tacı yapıyor. Artık şehrin şehir olması önemli değil, şehir bir yığılma bölgesi. “Şehircilik anlayışı” sözü bile kamusallık içerdiği için çöp tenekesine atılıyor. Çünkü neoliberal dönemde, kamusallık yok edilmeye çalışılıyor. Tek kamusal değer “özel teşebbüs” olarak gösteriliyor. Fakirler şehir merkezinden atılıp evlerine adeta el konuyor. Etnik damgalamalarla fakirlik gizlenmeye çalışılıyor. Bu damgalama ise “ötekine saygı” ya da “farkındalık yaratma” gibi moda kavramlarla meşrulaştırılıyor. Kamusallığın yok edilmesi toplumu son sürat giden freni patlamış bir kamyon haline getirdi. Kamyonun benzini, aşırı üretim ve spekülasyon. Toplum her an bir kazaya kurban gidebilir. ? Sinop’ta altyapı çalışmaları sırasında, MÖ 5. ve 6. yüzyıla ait olduğu saptanan bir lahit ortaya çıkarıldı, Eskişehir Beyköy’de ise bir sunak çalındı KAMİL MASARACI K Ü L T Ü R ? Ç İ Z İ K Lahit bulundu, sunak çalındı yapıldıktan sonra, Sinop Arkeoloji Müzesi’nde sergileneceğini belirten Tosun, “İlk incelemeANKARA Sinop’ta TEDAŞ Sinop Eleklere göre lahit bir kadına ve 5. ve 6. yüzyıla trik Dağıtım A.Ş. ekiplerinin yürüttüğü elektrik ait. İçinde, 64 altından oluşan bir kolye, süs hattı altyapı çalışmaları sırasında, Milattan Ön eşyaları ve vazolar bulundu. Lahit Roma’ya ce 5. ve 6. yüzyıla ait olduğu saptanan bir lahit mı ait henüz teşhis edemedik. Ancak içindebulundu. Eskişehir Beyköy’de ise eski çağlara ki objelerin dönemle bağait olduğu bilinen bir sunak lantılı olduğu düşünülüçalındı. yor” dedi. Sinop İl Kültür Turizm Öte yandan Eskişehir’in Müdürü Hikmet Tosun, Sarıcakaya ilçesine bağlı eserin henüz bulunduğunu Beyköy köyünde, eski çağbelirterek “Lahit, şehrin su lara ait olduğu dile getirilen kanalizasyon sistemi ile bir sunağın çalındığı belirtilelektrik altyapısının aradi. Eski bir Roma köyü olasında bulundu. Hiç açılmarak bilinen Beyköy’deki pek Beyköy’deki kayıp sunak. mış bir lahit. Ne yazık ki çok tarihi eserden biri olan vinç, çalışmalar sırasında sunağın “mezar ağıdı” nitelahitin üst kapağını farkında olmadan kırliği taşıdığı, üzerinde mezar sahibinin ve oğulmış” dedi. Eserin müzeye taşındığını, Kültür larının adlarının yazılı olduğu vurgulandı. ve Turizm Bakanlığı’nı da bilgilendirdiklerini Olayla ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca anlatan Tosun, ilk kez içi bu kadar zengin bir inceleme başlatıldı, ancak bakanlık yetkilileri lahitle karşılaştıklarını belirterek “Bölgenin ta eserin bakanlığın envanterinde daha önce karihinin aydınlatılması konusunda önemli yıtlı olmadığını ve eserin sonradan “tarihi ipuçları verebilir” dedi. eser” kapsamına dahil edilmek istenildiği bilEserin temizlendikten ve gerekli araştırmalar gisini iletti. SELDA GÜNEYSU
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle