27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 2012 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 19 ürkiye’de yaklaşık 5.5 milyon T serbest meslek erbabı var. Kişisel çalışmaya, bilimsel ve mesleki işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.” bilgiye, uzmanlığa dayanan ve bir Bu hükümde tartışmayı işverene bağlı olmadan kendi adına yaratan ifade “pasifte kazanç sağlamak için yapılan iş, geçici bir hesapta” ifade‘serbest meslek’ olarak tanımlanısidir. Bu ifadeden haklı yor. Mali müşavir, doktor, avukat olarak şu yorum yapılır. vb. kişiler gelir vergisi uygulamasınPasifte geçici bir hesap da serbest meslek erbabı sayılıyor. oluşturabilmek için bilanço Bunların elde ettikleri kazançlar ise esasına göre defter tutmak serbest meslek kazancı olarak gelir gerekir. O halde serbest vergisine tabi tutuluyor. meslek erbabı, yenileme Serbest meslek erbabı işinde kulfonu uygulamasından landığı amortismana tabi bilgisayar, yararlanamaz. Çünkü bunyazıcı, faks makinesi, buzdolabı, lar, bilanço esasına göre röntgen cihazı, binek otomobil gibi defter tutmamakta, serbest iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin iktisadi değerleri envanterine dahil edimeslek kazanç defteri tutmaktadırlar. mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu Kanuni ifadedeki bu yanlışlık yor. Bunlar için yaptığı harcamaları gider hususta işletmeyi idare edenlerce karar mükellefler arasında eşitsizliğe yol olarak kazancından düşebiliyor. Ayrıca verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa açmaktaydı. Bu yanlış ifade nedenibunların satışında oluşan kâr veya zarar, bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yle, yenileme fonu uygulamasından, serbest meslek kazancını etkiliyor. yenileme giderlerini karşılamak üzere, sadece bilanço esasına göre defter Vergi mevzuatımıza göre, sabit kıymet ‘pasifte geçici bir hesapta’ azami üç yıl satışı, eğer o sabit kıymeti yenilemek süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa tutan ticari kazanç sahipleri faydalanabilmekte, serbest meslek erbabı amacıyla yapılıyorsa, bu satıştan oluşan olsun bu süre içinde kullanılmamış olan ile işletme defteri tutan ticari kazanç kazanç belirli şartlar altında vergikârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklesahipleri yararlanamamaktaydı. lendirilmiyor. Bu uygulama da “yenileme nir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya İşte bu sorun, vergi fonu” olarak idaresinin doğru adımları ile adlandırılıyor. ortadan kaldırıldı. İlgili özelSerbest meslek geye göre, serbest meslek erbabının sabit erbabı da diğer faaliyet kıymet satışından gruplarında olduğu doğan kârı Bölünme yoluyla kurulan tek gibi envanterine kayıtlı yenileme fonuna kişilik A.Ş.’de BağKur’lu ve SSK’li sabit kıymet satışından alıp alamayacağı sigortalı olma ayrımı ve hakları doğan kazanç yıllardır tartışılır. nasıldır? Beritan Karaçay SORU CEVAP için yenileme fonu Bu tartışmayı Bölünme yoluyla kurulan tek Sorularınız için malicozuayırabilecek. Yanlışı da kanuni ifade kişilik A.Ş.’de hem firma sahibi hem m6ismmmo.org.tr adresine eleştirmek bir erdemse yaratmakta. de yönetim kurulu başkanı olan kişi mail atabilirsiniz. Tüm sorular doğruyu kutlamak Vergi Usul 4/B (BağKur) kapsamında olmalıdır. eposta ile tek tek da bir erdem. Gelir Kanunu’nun 328. cevaplanacaktır. Kendi şirketinde 4/A’lı sigortalı İdaresi’nden bu doğru maddesinde olamaz. adımlarının devamını şu hüküm yer diliyoruz. alır: “Satılan SGK’li Yurtdışında Tedavi Olabilir mi? Bazı durumlar hariç SGK’de sağlık hizmetlerinin yurtiçindeki sağlık kuruluşlarından sağlanması esastır. Yurtdışında tedavi ettirilmesi üç şekilde mümkün. Birincisi, “geçici görevle yurtdışına gönderilenler.” SSK’li ve devlet memuru kapsamında olan sigortalılardan, usule uygun geçici görevle yurtdışına gönderilenler acil hallerde sağlık hizmetini yurtdışından sağlayabilir. İkinci durum “sürekli görevle yurtdışına gönderilenler”le ilgili. Aynı konumdaki sigortalılardan, sürekli görevle yurtdışına gönderilenler ve bunların yurtdışında birlikte yaşadıkları, bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmetleri yurtdışında sunulur. Burada kesintisiz altı aydan daha fazla süreyle görevlendirilmesi gerekmekte. Üçüncü uygulamada ise “yurtiçinde tedavinin yapılamaması” şartı aranmakta. Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yurtiçinde tedavilerinin yapılamadığının sağlık raporu ile belgelenmesi gerekiyor. Ancak yurtdışında sağlık hizmetlerine ilişkin giderlerle ilgili bulunulan ülke ile Türkiye arasında sağlık yardımlarını kapsayan sosyal güvenlik sözleşmesi olmaması halinde SGK bir ödeme yapmıyor. ‘Serbest Meslek’te Doğru Adım Küba: Ambargo Altındaki Devrim HAVANA Birkaç metre ötemdeki büste uzunca bir süre baktım, hayretle... Sonra yavaşça yaklaştım, durdum... Memleketten binlerce kilometre uzakta, sevgiyle dokundum... Sonra altındaki o müthiş, o evrensel ve hiçbir zaman unutulmayacak yazıyı okudum: Paz en el pais/ Paz el en mundo... Yurtta barış/ Dünyada barış... Büyük devrimcinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Havana “eski şehir”deki parkın girişini süsleyen büstüne bakıyordum... Üstelik, Atatürk’ün büstü Havana’da tek başına da değildi!.. Kentin bir başka bölgesinde, büyük şair Nâzım Hikmet’le rölyef olarak buluşmuştu. Kentin dışındaki bir başka parkta da heykeli bulunuyordu. Kendi vatanında yasaklanmaya çalışılan büyük devrimci, burada baş tacıydı!.. HHH Küba... Hep istediğim, bir türlü gelemediğim Fidel Castro’nun ülkesi!.. Fidel gitmeden, bir devir tamamıyla kapanmadan görülmesi, solunması gerekli bu ada ülkesine sonunda gelmeyi başardım... Küba’yı size birkaç sözcükle nasıl anlatabilirim diye epey düşündüm. Belki şöyle: Müzik ve dansa deyim yerindeyse ruhunu satmış(!), hem insan, hem kültür olarak rengârenk, 53 yıldır yanı başındaki dev emperyalistin, ABD’nin ambargosu altında bunalmış ve fena halde yoksul bir güzel memleket!.. Sokaklarda insanlarla hep aynı soru etrafında konuşmaya çalıştım... Çalıştım diyorum, çünkü ne ben İspanyolca biliyordum ne de insanların çoğu İngilizce!.. Soru şuydu: Küba’da devrim eskimiş miydi? Hem de sonunda Latin Amerika’da yükselirken!.. Gençlerin önemli bir bölümü için biraz öyle görünüyordu!.. 1959 devrimi, diktatör Batista onlar için epey gerilerde kalmıştı.. Comandante Che Guevara ise bir mit, biraz da ticari metaydı önünde sonunda!.. Orta yaş ve üstünde ise ibre tamamen tersine dönüyordu; devrim coşkuyla sonrasındaki ABD baskısı ve ambargosu ise öfkeyle anlatılıyordu. Bilmeyenlerle unutmayanlar, hayal kırıklığıyla devrim iç içe, kucak kucağaydı!.. HHH Hayal kırıklığını yaratan ve körükleyen yoksulluktu... Küba’nın gülümseyen, dans eden, şarkı söyleyen insanları yoksullukta eşitti... Devrim, ambargoyu kıramamıştı... Paraları bile ayrıydı; biz turistler, uluslararası paralara eşitlenmiş Peso kullanıyorduk... Küba yurttaşları ise mahalli parayı... Bizim paramız her şeyi, onların parası ise ancak devlet mağazalarında satılanları alabiliyordu... Bazı özel ve diplomatik araçlar hariç, arabalar bile 1950’lerde kalmıştı!.. Gülümsemeyi yaratan ise müzik ve danstı... Havana’da, Verdura’da, Trinidad’da gece ve gündüz hayat bir karnavaldı sanki. Bizlerin hayatından söz etmiyorum, onların, Küba insanının dokunmaya çalıştığım yaşamını anlatıyorum.. Her renkten Kübalı adeta yürürken bile dans ediyordu sanki.. Durum böyle olunca, Küba’ya birlikte geldiğimiz Hakan Aysev, gittiğimiz yerlerde verdiği mini konserlerle “Türk Pavarotti” olarak geniş bir hayran kitlesi edindi. Sokaklarda durdurup sevgi gösterisi yapanlara ben tanığım... Anlatacak çok şey var bu güzelim ve sıcacık ülke hakkında ama çok etkilendiğim bir küçük anıyla bitireyim.. Devrimden daha yaşlı bir Kübalıya, Ernesto’yu sordum, anlattı: Devrimin ikinci yılıydı.. Bir sabah, çok erken, yanı başımızdaki canavar, havadan ve denizden geldi.. Tam üç gün, 72 saat yaktı, yıktı, öldürdü.. Biz, Fidel, Che, ordu ve halk birlikte karşı koyduk.. Silahı olmayan, kazmasıyla, küreğiyle koştu, geldi.. Sonunda def ettik canavarı.. Biliyor musun, bu lanet olası canavarın, Latin Amerika’da aldığı ilk yenilgiydi...” Yaşlı adamın anlattığı, 1961 Domuzlar Körfezi çıkartmasıydı.. Ve sözünü ettiği “canavar”, yani ABD gerçekten Küba’dan rezil olarak çekilmişti... Ama en etkileyici bölüm arkadan geldi: İşte bugün Latinlerin zaferi o günün üzerinde yükseliyor, 50 yıl sonra da olsa!.. Doğruydu tabii!.. Küba çok büyük bedel ödemiş ama Latin Amerika kazanmıştı... ANONİM ŞİRKETLERDE SİGORTALI AYRIMI NASILDIR? İzlenmesi ve Katılımı Zor Bir Hafta Perihan ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Kasım 2012’nin son haftası izlenmesi zor olay ve etkinliklerle doldu taştı. Öncelikle değinmek gereğini duyduğum 31. yılı geride bırakan Uluslararası TÜYAP Kitap Fuarı; birkaç yıl önceye değin evimin de bulunduğu Tepebaşı çevresinde olurdu. Bu benim için en büyük ödüldü. Orayı günde iki üç kez ziyaret etme ve yazar dostlarımla bir araya gelme şansına sahiptim. Fuar yer darlığı nedeniyle Beylikdüzü’ne taşınsa da Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi’nin önünden saat başı oraya gitmek isteyenleri ulaştıracak otobüsler kaldırılırdı. Şimdi çevre kurumlarına danışılmadan Taksim’in yayalara açılması karmaşası içinde o alana girebilme olasılığı da ortadan kaldırıldı. Bu uygulamada en büyük korkum kurtuluş ve kuruluş tarihimizin simgesi İtalyan heykel sanatçısı Pietro Conanıka’nın tasarımı olan Cumhuriyet abidesinin bir kazaya uğramasıdır(!). Bu ulaşım uygulaması Mecidiyeköy’den metrobüsle sağlansa da yazlıktan kışlığa döndüğümde üst katımdaki tadilat nedeniyle büyük zarar gören evimden düzenleme çalışmaları nedeniyle uzak kalamıyorum. TÜYAP fuarına gidemeyişimin katlandırdığı üzüntümün öncelikli nedenlerinden biri de aydınlanmanın ışıkları yazar dostlara bir “Merhaba” diyemeyişim oldu. Örneğin; fuarın bu yılki konusunun çocuk ve gençlik edebiyatı olmasının doğal getirisinin, onur üyeliğinin, bu yönde yıllardır ürün veren çocukların ışığı, öğretmen kökenli Gülten Dayıoğlu’na verilişine bir kutlama selamı veremeyişimdir. Bir de yıllardır aldığı boyunu aşan ödüllere değer bulunan Hüseyin Haydar dostumuz, merhum Prof. Ahmet Necdet adına konan ödüle Doğu Tabletleri adlı şiirleriyle değer bulundu. Kendisine kitap fuarında düzenlenen ödül töreninde bulunamayışım da üzüntülerimi mayalandırdı. Tesellim manen kendimi hep onların yanında sayışım oldu. HHH Bu üzüntülerimi aşan bir konu da Sevgili Mustafa Balbay’ın “30 Kasım Çağrısı” başlığını taşıyan mektubuyla o günkü duruşmaya çağrısını aydın, yazar ve şair dostlarının fuarda bir panelle seslendirmelerinde bulunamayışım oldu. Balbay mektubunda “İnsanın özgürlüğünü kimse elinden alamaz. Bedenleri tutsak edebilirsiniz, ama beyinlere zincir vuramazsınız” derken bunu daha önce “Zulümhane” adlı kitabıyla başlayan ve devamı gelen kitaplarıyla kanıtlamıştı. Gün gelir, devran döner, zulüm yapan zalimlerden bunların hesabı sorulur. Dünyada ve memleketimizin tarihinde bu, ders alınmayan örneklerle kanıtlanmıştır. Balbay’ın Meclis kürsüsünden, adaleti görmezden gelenlerden hesap soracağı gün yakındır. HHH Hafta sonu 24 Kasım günü Atatürk’ün öğretmenlere verdiği değeri yansıtan armağanı Öğretmenler Günü’nü, hüzünle de olsa yaşadık. Bilindiği gibi kendisi Adana Öğretmen Okulu’nu ziyaretinde “Cumhuriyeti ve devrimlerini biz kurduk, yaşatacak olanlar yalnız ve yalnız sizlersiniz” demişti. Özverili öğretmenler bu öğüt yolunda güçlükle yürümeye çalışırlarken emekli olduklarında da açlık ve yoksullukla savaşır hale geleceklerini bilmektedirler. Atanamayanlardan 30’unun bunalıma girerek intihar emiş olmaları bile Milli Eğitim Bakanı’nı uyaramamıştır. Bu nedenle Öğretmenler Günü şenlik yerine dert dökme gününe dönüşmüştür. Her şeye karşın şahsen öğretmenliğimden her zaman onur duymuşumdur. O gün onlarca öğrencimin telefonla ve hatta Atatürk Lisesi Derneği’nin başkanıyla İst. MEM’deki görevim sırasında okulu karma yaptırdığımda oraya ilk girenlerden biri olan kız öğrencinin de emeğime saygıyla evime gelerek kutlamalarından övünç ve mutluluk duydum. İşte bizlerin tek ödülü budur. HHH Matem ayı olan muharremin Kerbela katliamı günü de bu yıl o güne rastgeldi. Hz. Muhammet’in sevgili torunu Hz. Ali’nin oğlu, Hz. Hüseyin’in, Muaviye’nin oğlu Yezit’in emriyle Şimr tarafından katlediliş günü de o gün Ali gönüllülerince anıldı. Kerbela vakası bana hep iktidar hırsının insanlara her türlü kötülüğü yaptırabileceği, kınanası ve ders alınması gereken olayları hatırlatagelmiştir... ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA HARBİ SEMİH POROY SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Genç sürgün 1 leri ıspanak gi 2 bi pişirilerek yenen ya da turşu 3 su yapılan ot 4 su bir bitki. 2/ 5 Gaziantep’in bir 6 ilçesi... Renyum elementinin sim 7 gesi. 3/ Tavlada 8 kullanılan oyun 9 aracı... Zorba hükümdar. 4/ Es1 2 3 4 5 6 7 8 9 ki dilde su... Tantal 1 B Ü R Ü M C Ü K elementinin simgesi... 2 O R U N İ R EM Et ve bulgurla yapı 3 L E Ş A N EM İ lan bir tür çömlek ke 4 A M E T İ S T T babı. 5/ Namlusu eğNO T İ L O meçli, iki yanı da ke 5 Y İ MAM sici, bir tür uzun savaş 6 I R A K G A bıçağı. 6/ Kars’ın do 7 R Ö L A N S L İ U R G A N ğusundaki ünlü eski 8 çağ kenti... İskambil 9 S E F R A T R İ de bir kâğıt... Atasözlerine dayanan didaktik Çin şiiri. 7/ Batı Avrupa’da bir ırmak... AleviBektaşi törenlerine verilen ad. 8/ Asya’da bir ülke... “Siyah İnci” de denilen ünlü Brezilyalı futbolcu. 9/ Şiddetini kaybetmek, zayıflamak. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Açık turuncu renk. 2/ Türk müziğinde bir makam... Bir nota. 3/ Bir iç organı kaplayan ya da ayıran ince deri... Arnavutluk’un başkenti. 4/ Evrensel alıcı olan kan grubu... Uzaklık işareti... Üç yaşındaki keçi. 5/ Muğla’nın bir ilçesi. 6/ Tropikal Amerika’da yaşayan siyah tüylü bir kuş.... “Kakım” da denilen kürk hayvanı... Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı. 7/ Evcil bir geyik cinsi... Toplama, bir araya getirme. 8/ Uzak... Terazinin her bir kefesi. 9/ Bir şeye karşı aşırı ilgi duymak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle