19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 KASIM 2012 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER T Ü YA P K İ TA P F U A R I ’ N DA K İ E T K İ N L İ K T E AY D I N, YA Z A R V E S A N AT Ç I L A R B İ R A R AYA G E L D İ 7 Ucube Karşısında Özgürleşmek Bugünkü yazı TÜYAP’tan geliyor.. Evde olsaydım başka konu yazacaktım! TÜYAP’tan ise insanın içinden mutluluğu ve umudu doğrudan dillendirdirmekten başka bir duygunun dışa çıkası gelmiyor! Toplantıya katılan dostların her biri kısa ve güzel şeyler söyledi. Ben de söylediğim birkaç cümleyi sizlerle paylaşayım... Çünkü bu umut yayılmalı: “Mustafa Balbay kendini içeride sanıyor.. Biz de kendimizi dışarıda! Özgürlük her zaman fiziksel, yani maddi bir olay veya durum değildir! En azından pek çoğumuz için bu böyledir. Özgürlüğün, beyin ve düşüncelerimizle ilgili, nesnel değilmiş gibi görünen, çok güçlü bir yanı vardır. Düşüncelerimizde kendimizi tutuklu duyumsadığımız zamanlar çoktur. Böyle zamanlarda bedenlerimizin de ne kadar özgür olduğu tartışmalıdır. Çünkü bir ruh / düşünce ve beden birlikteliğinden bahsedeceksen, bu birlikteliğin olmadığı her zaman ya bütünüyle ya da kısmen tutukluyuz demektir! Çünkü düşüncenin kısmen bile tutukluğu, bedenimizi engelli yapar! Hareketimizi, davranışımızı etkiler. Bütünlüklü davranamayız! Aslında burada söylediklerim, kendimizi Mustafa’nın; ve Silivri esaretinde adalet düşmanlığına, hakhukuk düşmanlığına maruz kalan bütün tutukluların ve mahkumların yerine koyma çağrısıdır. Buna ‘empati (yapmak)’ diyorlar. Bir duygudaşlık / düşüncedaşlık, durumdaşlık.. Bir yer değiştirme durumu... Empati ile, içimizdeki ‘tutuklu bireyi’ veya tutuklu yanımızı, dahası bedenimizi ve / veya düşüncelerimizi özgürleştirebiliriz! Bu yolla, beden ve düşüncemizi maddi bir güce dönüştürebiliriz. Özgür beden ve düşüncenin yolunu açabiliriz. Özgürleşme, bakmışsınız zalimin / zulmün duvarlarını yıkmış...” ??? İşte böyle... Bu haksız, adaletsiz, hukuksuz davaların sürdürülmesini onaylayan, destekleyen, tezgâhlayanların, davaların arkasında olanların, her kimlerse, yüzleri karadır. Nasıl bir Türkiye yarattıklarına bakarak, daha nasıl bir Türkiye planladıklarını öngörebilirsiniz.. Cemaatse cemaat, iktidarsa iktidar, medyaları ve kalemşorlarıyla... Her kimlerse ne insan haklarından kendilerine düşecek bir pay vardır ne de başka bir şeyden.. öncelikle de, hiç anlayacaklarını sanmadığım din ve imandan... RTE, kendini ve adamlarını bu karanlıktan ve vahşilikten kendini kurtarmak için mahkemeleri feshetmiştir. Ama suçsuz insanları canavarın ağzında bırakmıştır. O canavar ki, birlikte yarattıklarıdır. Aralarında bir uzlaşma olmamıştır. İktidar ve yasa gücüyle cemaatçileri durdururken mealen de “Sen bunları ye bitir ama bana dokunma, orada dur” demiştir. İşte bu birliktelikten doğan ucube veya hilkat garibesi, insanlarımızı öğütmeye çalışıyor. Ama bu ucube, aha şuraya yazıyorum, aslında cemaatin (her kimse onlar!) ve iktidarın hapishanesidir. Olay, kendilerinin esaretine dönüşmektedir. Aslında kendi özgürlüklerini demir parlaklıklar ardına kapatmaktadır! Bunun bile farkında olmamalarına ve adaletsizlik zulmünü sürdürme çabalarına ise sadece acıyorum! ??? Varsayılan “yargılama” tamamen siyasidir. Bunu herkes biliyor. Oradaki savunmalar ise ne yazık ki yasalar temelinde sürdürülmeye çalışılmaktadır. Hak, hukuk, belge, delil olmadığını bile bile... Durum şudur: Garabet diyor ki, hem hiç utanmadan ve hiçbir şeyden korkar görünmeden: Seni yiyeceğim, bütün bahanelerim var, sen ne desen de... Kurbanlar diyor ki: Ama bu yasalara ve hukuka aykırı! Bu ters durumu değiştirecek ve her şeyi normalleştirecek olan, milletin beden ve düşünce özgürlüğüdür öncelikle... ??? Balbay’a Özgürlük toplantı ve hele kitap imzasında neredeler diye sık sık sorduğumuz gençler ve gençler.. sel gibi aktılar imzaya.. saatlerce... Dün orada var olan ülkenin vicdanıydı, adalet isteğiydi, gelecek dinamizmiydi, başkaldırı ve direnişti.. reddetmeydi... Hepsine selam olsun! Not 1: Bugün TÜYAP’ta, CUMOK İstanbul’un düzenlediği, CHP İzmir Milletvekili Prof. Birgül Ayman Güler ile katılacağım panel var: 12.00 13.00 arası. Konu: “Mustafa Balbay ve özgürlüğünden hukuksuz biçimde yoksun bırakılan tüm yurtseverler için; basın, ifade ve milli irade özgürlüğü.” Saat 13.00 14.30 arası da Doğan Kuban Hoca ile birlikte Cumhuriyet standında kitap imzalayacağız... Bekleriz! Not 2: Hazır TÜYAP varken henüz üzerlerine yazamadığım iki kitabı anımsatırım: Güldal Mumcu’nun “İçimden Geçen Zaman” ve Haluk Şahin’in “Soruşturmacı Gazetecilik”... Balbay’ın sesi oldular ŞULE KÖKTÜRK CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay için TÜYAP Kitap Fuarı’nda bir panel gerçekleştirildi. Etkinlikte, Türkiye için özgürlük umudunu yaşatan aydın, yazar ve sanatçılar bir araya geldi. Etkinlikte, bedenler tutsak olsa da beyinlerin tutsak edilemeyeceği vurgulanırken, gelecek özgürlük umutları tekrarlandı. Panelin ardından sanatçılar, yazarlar ve aydınlar kurulan stantta Balbay’ın kitaplarını imzaladı. Gazetemiz Yaziişleri Müdürü Güray Öz’ün yönetimini üstlendiği panele, yazarlarımız, Ataol Behramoğlu, Orhan Bursalı, Şükran Soner, Deniz Kavukçuoğlu, Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu, Silivri Cezaevi’nde Odatv davasından uzun süre tutuklu kalan gazeteciler Müyesser Yıldız, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, sanatçılar Gülriz Sururi, Feridun Düzağaç, Altan Gördüm, Nejat Yavaşoğulları, Ceyda Düvenci ve Güvenç Dağüstün katıldı. Büyük ilgi Panelin ardından katılımcılar Balbay’ın kitaplarını imzalamak üzere kurulan standa geçti. Cumhuriyet okurlarının, genç, yaşlı, çocuk, her yaştan, her kesimden çok sayıda Cumhuriyet sevdalısı kitap imzalatmak için standın önünü doldurdu. Saat 12.00’de başlayan ve 17.00’ye kadar süren etkinlikte standın önünün neredeyse hiç boş kalmadığı görüldü. Balbay’dan 30 Kasım çağrısı Balbay’ın gönderdiği mektubu Barış Pehlivan okudu. Balbay mektubunda, kitap dostlarına “Bu demir parmaklıklar arkasında kendimi size ulaşabildiğim kadar özgür hissediyorum” diye seslenerek, şu ifadelere yer verdi: “Bu satırları kaleme alırken kendimi bütün ruhumla Kitap Fuarı’nda hissediyorum. Silivri’de aldığım 30 bin kadar mektubun birinde diktatörlükle ilgili şu söz yer alıyordu: ‘Diktatörlük bir zalimin milyonlarca insanın özgürlüğünü kısıtlayıp hükmetmesi değildir. Milyonlarca insanın bir kişinin zulmünü kabul etmesidir.’ İnsanın özgürlüğünü kimse elinden alamaz. Bedenleri tutsak edebilirsiniz ama beyinlere zincir vuramazsınız. Ben sizlere ulaşma duygusunun verdiği enerjiyle beynimi alabildiğime özgür tutuyorum.” Beyinlerin özgürlüğünün bedenlerin tutsaklığını yeneceğini ifade eden Balbay, o günlerin geleceğini ve okurlarına kavuşacağını vurguladı. Balbay’ın koğuş arkadaşı olan Pehlivan, Balbay’ın herkesi 30 Kasım Cu AKP faşizmine damgasını vuran da Silivri zindanlaMüzisyen Feridun Düzağaç 14 yaşındaki kızının, pane rı oldu. Gelecekte de Türle gideceğini öğrendiğinde, “Gitmesen olmaz mı senin kiye’nin özgürlük mücade başına bir şey gelmesin?” diyebilecek kadar bu ülkenin delesine Silivri zindanları insanı olduğunu söyledi. Müzisyen Nejat Yavaşoğulla damgasını vuracak” dedi. rı ise tarihsel bir dönemden geçtiğimizi ifade ederken tiGazetemiz yazarlarından yatro oyuncusu Ceyda Düvenci, özgürce düşünmenin ve düşüncelerini dile getirmenin gerçek bir cesaret istedi Orhan Bursalı, “Mustafa ği dönemde olduğumuzu belirtti. Müzisyen Güvenç kendini içeride tutsak saDağüstün, sanatçılar Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Bar nıyor biz de kendimizi dıbaros Şansal, Zuhal Olcay, Selçuk Yöntem’in gönderdiği şarıda özgür sanıyoruz” mesajları okudu. Tiyatro oyuncusu Gülriz Sururi “Biz diyerek, beyinlerin özgürleri, Balbay ve arkadaşlarının, aydınların, yazarların ve leşmesi ile bunun hızla maddeğerli komutanlarımızın içerde bulunmasından so di gerçeğe döndüğünü görumlu tutuyorum. Geç de olsa birlikteyiz” dedi. receğimizi ifade etti. Bursalı, “Bunun sonucunda bakma günü Silivri’deki duruşmayı izlemeye mışsınız ki o Silivri’nin duvarları yıkılçağırdığını ifade etti. mış” ifadelerini kullandı. Gazetemiz yazarlarından Ataol BehraGazeteci Barış Terkoğlu da, “Siz o mahkeme kürsüsünde bizleri yargıla moğlu ise “Türkiye’nin işgal altında” olyamazsınız, biz tarih önünde eninde duğuna dikkat çekerek, “Bütün Türkiye tarihinin en gerici unsurları iktidarı ele sonunda sizleri yargılayacağız” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent geçirmişlerdir. Bir sivil darbedir bu, bir Tezcan, “Faşizmin yükseldiği dönemle darbe ortamını yaşamaktayız. Gericilire damgasını vuran cezaevleri vardır. 12 ğin de ötesinde, Türkiye’nin bütün deEylül Mamak’tır, Metris’tir. Bugünkü ğerlerine karşı bir iktidar ülkemizin S AN ATÇIL ARDAN DES TEK Aydınlandım tepesinde oturmaktadır. Mücadelemiz bu siyasi iktidara karşıdır” dedi. Gazeteci Müyesser Yıldız, “Galiba çok yan gelip yatmıştık, şimdi silkinmeye başladık. Silivri sayesinde bir araya geldik ve özgürlüğün, bağımsızlığın değerini bir kez daha anladık” dedi. Deniz Kavukçuoğlu da, Polonya Marşı’ndan “Polonya ölmedi daha / Bizler yaşadıkça” sözlerini alıntılayarak, bu sözlerin Türkiye’ye uyarlanabileceğini söyledi. Vatan gazetesi yazarı Mustafa Mutlu ise geçen hafta ziyaret ettikleri Balbay’ın salondakilerden çok daha pırıl pırıl baktığını ifade ederek, “Aydınlığın karanlığı yeneceğine olan inancınızı lütfen kaybetmeyin” diye konuştu. Balbay’ın “O Mektubu Yazan Bendim” isimli son kitabında mektubu bulunan Elif Eskigöçmen de, Balbay’a mektup yazmaya ve duruşmaları izlemeye çağırdı. Eskigöçmen, “Her yere gidiyorsunuz, lütfen oraya da gidin, alışveriş merkezleri tıklım tıklım” dedi. ‘Sessiz çığlık’ özgürlük istedi Balyoz davasından çeşitli hapis cezalarına çarptırılan emekli ve muvazzaf askerlerin yakınları dün Beşiktaş Meydanı’nda bir kez daha “sessiz çığlık” eyleminde bir araya gelerek yakınlarına özgürlük istedi. Eylemde Maltepe Askeri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cafer Uyar’ın bayram nedeniyle gönderdiği mektubu, 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Hava Pilot Kurmay Albay Çetin Can’ın babası emekli Astsubay Şansel Can okudu. (DİLAN KARAMANOĞLU) Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’nda yüzlerce kişinin de desteğiyle gerçekleştirdiği 400’üncü eylemde hep bir ağızdan haykırıldı... ‘Asla vazgeçmeyeceğiz asla affetmeyeceğiz’ İstanbul Haber Servisi Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı’nda yüzlerce kişinin de desteğiyle gerçekleşen 400’üncü eylemde, aynı acıları ilk günkü gibi hissederek, kayıplarının akıbetinin ortaya çıkarılmasını istedi. “Galatasaray Meydanı yıllardır utanç yerine dönüştü” ifadelerini kullanan aileler, “Mezarlarımız bu toprakların her yerine dağıldı. Asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz” dedi. Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri, kayıplarının akıbetinin ortaya çıkması istemiyle 400’üncü kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Aileler, yine ellerinde karanfiller ve gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Eyleme CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, BDP Milletvekilleri Pervin Buldan, Sebahat Tuncel, Sırrı Sakık, Sırrı Süreyya Önder, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel, ESP Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan da katıldı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi üyeleri de İstiklal Caddesi’ndeki Mis Sokak’ta toplanarak, “Kaybedenler kaybedecek”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganlarıyla eyleme destek verdi. 1980’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır, 1993 yılında kaybedilen gazeteci Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe, Kazım Alpsoy’un eşi Leyla Erdoğan Alpsoy, 1995 yılında 13 yaşındayken gözaltında kaybedilen Seyhan Doğan’ın kardesi Hazni Doğan, Kenan Bilgin’in ağabeyi İrfan Bilgin, 1995’te gözaltına alınan ve 55 gün sonra işkence ile öldürülmüş bedeni kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak faillerin bulunmasını ve kayıpların akıbetinin ortaya çıkarılmasını istedi. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) Akbal’a geçmiş olsun ziyareti Gazetemiz yazarı, öykü ve romancı Oktay Akbal, Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Hastanesi’nde tedavi altına alındı. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ve Ege Bölge Temsilcisi Serdar Kızık, yazarımızı ve eşi Ayla Akbal’ı hastanede ziyaret ederek “geçmiş olsun” dileklerini iletti. Akbal, sağlığının her geçen gün iyiye gittiğini belirterek, “İlkokul hayatımdan bu yana yazıyorum. Elimde yazı makinesi olsa yine yazarım. Rahatsızlığımdan yazılarıma bir süre ara veriyorum. Yeniden yazacağım günler yakındır” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle