27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EKİM 2012 CUMA 6 HABERLER Suskunluk örtüsü altında yaşamıştık çünkü! Kaç gencimizi dağlarda öldürmüş ya da şehit etmiştik! Nâzım Hikmet’i, Aziz Nesin’i, Oktay Akbal’ı, Rıfat Ilgaz’ı, Orhan Kemal’i, Balaban’ı, Can Yücel’i zindana atmıştık! Hapishaneler ve hastaneler... Aydınlar, solcular, devrimciler, yurtseverler... Deniz’ler, Hüseyin’ler, Yusuf’lar, Sinan’lar, Mahir’ler, Kaypakkaya’lar, Erdal’lar... Bıkmadık “kana kan intikam” demekten, aydınlarımızı, gazetecilerimizi (ideolojileri ne olursa olsun) sanatçılarımızı, üniversiteli gençlerimizi, 14 yaşındaki çocuklarımızı zindanlarda çürütmekten, öldürmekten. Şimdi de dünyaca ünlü bir sanatçımız olan Fazıl Say’ı baş tacı edeceğimize yargılıyoruz işte. Fazıl Say birilerine göre “İslam düşmanı”... ??? Kayıp yılların ötesindeyim. Bir kıyı kasabasında körfezin derin mavi sularına bakarken Murat Dil’i, Zöhre Ana’yı anımsıyorum. Yıllar ve yıllar önce bir oğul, bir ana... Bugün cezaevlerinde yaşanan dramı anlatan mektuplar alıyorum. İnsanın yüreğini kavuran, duygulandıran mektuplar... Onların çığlığını kimse duymuyor. Hastane hastane dolaştırılıp cezaevinin revirine yatırılan Murat Dil’e konulan tanı şuydu: “İlerlemiş safrakesesi iltihabı...” Daha sonra ise “karaciğer kanseri”. Zamanın buluştuğu bir dönemeç, zor da olsa. Nasıl olsa ölümlere alıştı bu toplum... Alıştırıldı! ??? Her ölüm, her acı, zindanlardan gelen mektuplar bilmem sizin de yüreğinizden bir parça alıp götürüyor mu? Ölüm ve hapislik! Sanki ölüm de tıpkı aşk gibi, ürpertiler ve dinamit yığınları arasında saklanıyor... Ekim ayı başında Gül, Çiçek ve AKP’li Ünal ile yapılan görüşmeler basına sızdı BDP: Gelişme yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) BDP yönetimi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal ile yapılan görüşmelerin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Gerekirse Oslo görüşmelerine yeniden dönülür” şeklindeki açıklamaları üzerine kendi talepleriyle gerçekleştiğini ancak çözüme dönük somut bir adım çıkmadığı için kamuoyuyla paylaşmadıklarını açıkladı. Yeni Şafak gazetesinde dün yer alan ve Kürt sorununa dönük “yeni süreç” diye sunulan görüşmelerin basına yansıması üzerine BDP yönetimi açıklama yaptı. Ekim ayının ilk haftalarında gerçekleşen görüşmelerle ilgili yorumların anımsatıldığı açıklamada, “Ülkede gerilimin giderek tırmanması, çatışmaların artarak devam etmesi, Başbakan’ın ‘Gerekirse Osla görüşmelerine yeniden dönülür’ şeklinde açıklamalarda bulunması, diğer yandan Ortadoğu’daki gelişmelerin kaygı verici boyutlara ulaşması ve Türkiye’nin Suriye’yle savaşın eşiğine gelmesi gibi önemli gelişmeleri göz önünde bulundurarak, Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek ve Ak Parti Grubuyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir” denildi. Görüşmelerin BDP’nin randevu talebi üzerine gerçekleştiği kaydedilen açıklamada, yapılan görüşmelerde hükümetin tutumu, politikalarını, yaklaşımını anlamaya çalışıldığı belirtildi. BDP’nin hem Ortadoğu ve Suriye konusundaki görüşmelerini hem de Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümüne ilişkin politikalarının dile getirildiği kaydedilen açıklamada, görüşme sürecinde kamuoyuna açıklama yapılmaması ise “Görüşmelerin sonucunda kamuoyuyla paylaşılabilecek yeni bir durum söz konusu olmamasına” dayandırıldı. AKP’den edinilen bilgilere göre görüşme, BDP’lilerden gelen görüşme talebi üzerine gerçekleşti. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan BDP milletvekilleri Adil Kurt ile Erol Dora’dan oluşan BDP heyeti AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ı ziyaret etti. Görüşmede BDP’liler, PKK’lilerle kucaklaşma sonrası tartışılan dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunu gündeme getirdi. Zindanda Ölenler, Zindanda Çürüyenler!.. Ölümsüz bir güzelliğin ötesinde, gözlerinin karası vuruyor yarı aydınlık bir geceye... Ertelenmiş anıları toplayıp hayatı yeniden kucaklamak istiyor insan. Yanıt aranan sorular, nesnelerin evrensel coşkunluğu, çocukluk, gençlik yılları, kül rengi bulutları bir evin odasına taşıyor bir annenin bakışlarında. Yalnızlığın ve çaresizliğin resmini görüyorum o anda... Yıllar önceye gidiyorum. Düşüncelerim karmakarışık, duygularım fışkırıyor. 2000’li yılların başları... Çocuğun adı Murat Dil... Annenin adı Zöhre... 1996 yılında tutuklanıp Gebze Cezaevi’ne konuluyor. Murat, TİKB davasından yargılanıp 33 yıl hüküm giyiyor. Zöhre Ana’yı 2000 yılı Haziran ayında tanıdım... Dışarıda bir yaz yağmuru vardı, konuşurken hıçkıra hıçkıra ağlıyordu... “Oğlum ölüme terk edildi, gün gün eriyip gidiyor, kurtuluş umudu yok!” Murat, karaciğer kanseri hastalığına yakalanmıştı. Zindanda ölümü bekliyor, Zöhre Ana ise derdini kimseye anlatamıyordu. ??? Sabah uyanıp çayımı yudumlarken, Oktay Akbal’ın “Hastane ve Hapishane” başlıklı yazısını okurken, yıllar önce yazdığım Murat Dil ve daha nicelerinin öyküsü geldi aklıma. Sonra 12 yıl önce yazdığım şu tümceler: “Uzaklara gömülmüş gençlik yıllarının alacakaranlığındaki demir sürgülü kapılar, hücrelerin iç içe girdiği karanlık dehlizlere ulaşıyordu. Tüm güzellikleri, ülkesinin gençlerini mezara gömen bir toplum bunca acıları neden yaşam biçimi sanıyordu?” Arabistan’a gidiyorlardı 1200 Türk işçi Irak’ta engellendi BAĞDAT (AA) Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin denetimindeki İbrahim el Halil gümrük kapısından aldıkları vizeyle, hac mevsiminde çalışmak için Irak üzerinden Suudi Arabistan’a gitmeye çalışan yaklaşık 1200 Türk işçi, merkezi hükümete bağlı Irak güvenlik güçlerince alıkonuldu. Selahaddin vilayetinin emniyet müdürlüğünden bir yetkili ise polisin sabah erken saatlerde Suudi Arabistan’a gitmekte olan 14 otobüsteki 90 Türk’ü, merkezi hükümetten vize almadığı gerekçesiyle durdurduğu bilgisini verdi. Bağdat’ın 70 km. güneyindeki Babil il sınırında ve Bağdat’ın 230 km. kuzeyindeki Salahaddin ilinde alıkonulan Türklerin, Türkiye’ye iade edileceği bildirildi. Kafilede bulunan Ergün Tanrıverdi “Kafilemiz Bağdat’ın 70 km. güneyinde Irak güvenlik güçleri tarafından durduruldu. Yetkililer, Suudi Arabistan’a transit geçiş yapamayacağımızı ve bizi Türkiye’ye geri göndermek zorunda kalacaklarını söyledi. Iraklı güvenlik güçleri eşliğinde Türkiye’ye doğru hareket halindeyiz” dedi. ‘Ülkenin en önemli konusu kendi haline bırakılmaz’ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Kadim Kent Kayseri Tanıtım Günleri” etkinliğine katılmak üzere geldiği ATO Congresium’da gazetecilerin sorularını yanıtladı. BDP’li milletvekilleriyle görüştüğüne ilişkin haberlerin basına yansıdığının anımsatılması ve nasıl mesajlar verdiğinin sorulması üzerine Gül, “Bu iddiadan olağanüstü yeni bir durum çıkarmak doğru değil ama hatırlatmak isterim ki Türkiye’nin en önemli konusu bu mevzulardır. Dolayısıyla Türkiye’nin geleceği açısından bu meseleleri, sorunları sahiplenmemiz ve bunları doğru mecrasına sokmamız için herkesin uğraşması gerekir. Yoksa bu meseleler kendi haline bırakılırsa hiç ummadığınız yollara, çıkmaz sokaklara gider. Bunların da gelecek nesillere maliyeti çok büyük olur” diye konuştu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) Öymen’den Ricciardone yorumu: CHP’nin önerisini reddetti Gündem ‘dokunulmazlık’ ABD, Kandil için yeşil ışık yaktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Washington yönetiminin PKK ile mücadele konusunda getirdiği önerinin, Türkiye’nin Kandil’e operasyon yapmasının önünü açtığını dile getirirken Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Usame bin Ladin’in bertaraf edildiği koşullarla Kandil’in farkını ön plana çıkartmasına dikkat çekerek “CHP ile MHP’nin, Silahlı Kuvvetler’in önündeki gerçek engelin kim olduğunu ortaya çıkartması ve bu sorunun etkili bir mücadeleyle sonuca ulaştırılması için aktif tavır almaları kaçınılmaz görünmektedir” dedi. Son günlerde PKK ile mücadele konusunda iki önemli gelişme olduğuna dikkati çeken Öymen, “İngiltere’nin Büyükelçisi, Oslo’da masada oturan şahsın İngiliz yetkilisi olduğu yolundaki iddayı yalanladı. Masadaki üçüncü taraf kimdi? Büyükelçinin bu açıklaması İngiltere’nin Oslo görüşmelerine sahip çıkmadığını göstermesi açısından önemlidir” dedi. Öymen, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone’nin Türkiye’ye Bin Ladin’i yakalamak için uyguladıkları askeri operasyonu örnek göstermesine işaret ederek, “Bu sözleri bir Amerikalı yetkiliden ilk defa duyuyoruz. Eğer basına yanlış yansımadıysa bu, Amerika’nın Türkiye’nin Kandil’e sonuç alıcı bir operasyon yapmasını desteklediği anlamına geliyor” dedi. Çiçek: Takvimin gerisinde kaldık AYŞE SAYIN DARBE KOMİSYONU UĞUR DÜNDAR’I DİNLEDİ Diyarbakır Emniyet Müdürü’ne inceleme DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, “Dağda ölen teröriste ağlayamayan insan değildir” diyen Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven hakkında inceleme başlattı. Savcılık, Güven’in toplantısına katılan basın mensuplarından ve polisten görüntüleri istedi. Savcılık yapacağı incelemenin ardından soruşturma açılıp açılmayacağına karar verecek. Güven hakkında geçen günlerde de İçişleri Bakanlığı tarafından soruşturma başlatıldı. ANKARA CHP’nin “vatandaşlık tanımı” önerisini sunamaması ve BDP’nin mazeret göstererek gelmemesi üzerine iki haftadır toplanamama krizi yaşayan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu, görüşmelere devam kararı aldı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek başkanlığında toplanan Anayasa Uzlaşma Komisyonu toplantısına, mazeret bildiren BDP’li üyeler katılmadı. Toplantıda Çiçek “Takvimin çok gerisinde kaldık. İstediğimiz noktada değiliz” derken partilerden çalışmalara odaklanmalarını istedi. AKP’liler, CHP’ye yüklenerek vatandaşlık maddesi örneğini vererek çalışmaları zamanında komisyona sunamadıkları eleştirisinde bulundu. CHP’liler ise komisyona dışarıdan müdahale edilmesi nedeniyle motivasyon sağlanamadığını belirterek “Bu nedenle heyecanımızı kaybettik” değerlendirmeside bulundu. Toplantıda CHP’li üye Rıza Türmen, Çiçek’e “Siz TBMM Başkanı olarak anayasa değişikliği teklifleri Meclis’e geldiğinde müdahale etmelisiniz. Böylece komisyon üzerinde bir baskı oluşmaz” teklifinde bulundu. Çiçek ise “Ben onu yapamam. Ben bunu yapmaya kalktığımda sağıma soluma bakar, sonra kimsenin müdahil olmadığını görürüm. Kötü sözü mahallenin delisine söyletirler. Ben bunu yapmam” ifadelerini kullandı. ‘Doğan Güreş beni kurşuna dizdirirdi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, televizyoncu Uğur Dündar ile 28 Şubat karşıtı görüşleriyle öne çıkan öğretim üyelerini dinledi. Dündar, mesleğini en rahat şekilde yaptığı dönemin Bülent Ecevit iktidarı olduğunu belirtirken Tansu Çiller dönemini, “Yaşadıklarımdan belki kendisinin hiç haberi olmamıştır ama birileri bana ve aileme o korkunç yılları onun adına yaşattı” cümleleriyle anlattı. Mehmet Bican’ın, “28 Şubat’ta Devrilmek” adlı kitabında Çiller’in kendisine yapılan muhalefete karşılık, “dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş ile darbe yapacağım, bunları devireceğim” dediğinin yer aldığını anlatan Dündar, Güreş döneminde ağır cezada yargılandığını söyledi. Dündar, PKK saldırısına uğrayan karakolların yerlerinin değiştirilmesi gerektiğini söylediğini, tek suçunun bu olduğunu belirtti. Güreş’in, Ertuğrul Özkök’le “Böyle haberleri yapmaya devam ederse, kendisini divanı harbe veririm” diye haber gönderdiğini ileten Dündar, “İyi ki o dönemde darbe olmamış yoksa herhalde Doğan Güreş Paşa beni kurşuna dizdirirdi” dedi. Komisyon, 28 Şubat sürecin karşıt tutumlarıyla öne çıkan üniversite öğretim üyelerini dinledi. Prof. Mustafa Erdoğan, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i, “28 Şubat’ın ahlaki sorumlusu” olmakla suçladı ve AKP’yi yeni anayasa konusunda istekli görmediğini söyledi. Erdoğan, 28 Şubat sürecine çıkartılan “Başbakanlık Kriz Yönetmeliği” ile Türkiye’nin anayasal düzeninin değiştirildiğini, yetkilerin MGK Genel Sekreterliği’ne verildiğini anlattı. “28 Şubat süreci çok başarılı oldu” diyen Erdoğan, bunda medya ve üniversitelerin de ayıbının bulunduğunu belirtti. Demirel’e suçlama C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle