27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2012 PERŞEMBE 6 HABERLER Yeni kurulan mahkeme 7 aydır tutuklu üç sanığın duruşmasını 45 gün sonraya verdi Katledilen 7 TİP’linin avukatı Sansal, olayın bir numaralı ismi Haluk Kırcı’nın tahliye başvurusuna tepki gösterdi Sokaktaki İLHAN TAŞCI Sıfır dosya sıfır adalet Kılıçdaroğlu, Neredesin? Evet bugün acı yazacağım, Kılıçdaroğlu dahil, CHP sevdalıları kusura bakmasın. Yüksek sesle konuşma zamanı. Bu, bağımsız olmanın özgürlüğüdür; izninizle onu sonuna kadar kullanacağım.. Kılıçdaroğlu oğlunu kaybeden Fatih Hilmioğlu’nun gece evde kalmamasına ateş püskürüyor! “Bu tam bir vicdansızlıktır. Bu kararı veren yargıçta vicdan var mı; insan sevgisi, evlat sevgisi var mı? O kararı veren kişi yargıç değildir” diyor. Güzel, hiçbir itirazım yok bu sözlere; iyi, yerinde, vurucu... Konuşmasından öğreniyoruz ki CHP’liler hapishane koşullarını araştırıyorlarmış, yakında da bir cezaevi raporu yayımlayacaklarmış. Bu da güzel, içerideki tutukluların çok daha insani koşullarda kalması gerekir. ??? Ama affedersiniz, Ergenekon ve Silivri davalarının, bu davalarda yargılananların ana meselesi nedir? Fatih Hilmioğlu neden tutuklu? Milletvekilleriniz Balbay ile Haberal ve diğerleri neden içeride? Meşru ve evrensel hukukun tek bir delil bile göremeyeceği ve tek bir mahkumiyet kararı veremeyeceği Balyoz gibi tepeden tırnağa sahtekârlıklarla dolu bir davada neden ve nasıl mahkumiyet verilebildi? Sevgili Kılıçdaroğlu, bugün karşı karşıya olduğumuz hukuksuzluk uygulamalarının özünde, Hilmioğlu’nun “izinde neden evinde kalamadığı” meselesi yoktur... Şüphesiz, evinde geceleseydi iyi olurdu! Nitekim Adalet Bakanı da hemen olayın üzerine atıldı ve bir gazeteye tırışkadan manşet olanağı vererek propaganda yapabildi... Efendim infaz yasasındaki bu kötü durumu düzelteceğiz... Bırrravooooo!!! Böylece hukuk sorunumuz halledilmiş ve demokratik olacağız. Öyle mi? Hukukun, adaletin artık cılkı çıkmış magazin yönüyle uğraşmaktan ne zaman utanacağız?.. Fatih Bey veya yarın ailesinin başına yine bir felaket gelebilecek başka bir tutuklu, yarın evinde bir gece karısı ve çocuklarıyla kalabilecek ve biz vicdanlarımızı yıkamış olacağız. Bakan bey de böylece adalet duyarlılığını göstermiş olacak, bugüne kadar yaşanan kirlilikleri aklamış olacak, öyle mi! Bırakın, böyle bir vicdan yıkanmadan öyle kalsın, kusura bakmayın. Bu sahte bir vicdan sızlamasıdır. Sahnede oynanan tiyatronun karşıt tiyatrosudur! ??? Hilmioğlu örneğinde kalalım, Fatih Bey neden tutuklu, ey vicdanı sızlayanlar, önce bu soruyu sorun! Kendisine yöneltilen hangi belge, hangi somut delil ve bunlara denk gelecek ceza yasasının hangi maddesine göre 3.5 yıldır tutuklu! Fatih Bey’in yargılandığı Ergenekon davasına bakın, yargılamanın nasıl engizisyon havasına büründüğünü görün! Sanıkların ve avukatlarının taleplerinin nasıl göz ardı edildiğini öğrenin, bu konularda bir şey biliyor musunuz?! Ergenekon davasında mesela salonda avukatlarla, sanıklar arasında not mektup alışverişi neden yasaklandı! Hilmioğlu ve bütün diğer yargılananların, gece evimde kalabilseydim diye ciddi bir taleplerinin olduğunu sanmıyorum. Bu utanç verici davalar olmasaydı, zaten bütün günlerini evlerinde geçiriyor olacaklardı; karısıyla, çocuğuyla, yakınlarıyla, sevdikleriyle, öğrencileriyle... özgür benlikleriyle baş başa ve yalnız... Dünya ve ülkesiyle birlikte... Ve bu doğal koşullarda FATİH’İN OĞLU EMİR DE ÖLMEYECEKTİ! Evet ölmeyecekti! Çünkü Emir’in arabası kaza yerinde olmayacaktı, çünkü babasının dışarıda ve özgür olmasının getireceği on binlerce bambaşka aile ve çevre ilişkileri, Emir’in kaza anında başka bir yer ve ilişkiler içinde olmasını getirecekti, yüzde 99,9999999... Hepimizin hayatı böyledir; tercihler, farklı ilişkiler yumağı içinde bir hayat, belki de böyle bir kaza ile asla karşılaşmayacağımız gündelik yaşam biçimleri üretir, durmadan ve yeniden. Bu açıdan bakıldığında da Emir, babasının uğradığı büyük felaketin kurbanıdır. Bunu kim “kader”, “kaçınılmaz ve babasının bile engelleyemeyeceği bir sonuç” olarak görüyorsa canı cehenneme! Emir, bir hukuk cinayetinin kurbanıdır, beyler! Bu cinayet işleyenler hakkında ben sonuç alınmasa bile, örnek bir bilim davası açardım! ??? Tam bir vicdansızlıktır, diyorsunuz; iyi güzel de, bu minik vicdansızlığı gösteren aktörler, aslında bu davayı sürdürmekle en büyük vicdansızlığı göstermiyor mu? Bu minik vicdansızlığın kaynağı, çok büyük vicdansızlık değil mi? O zaman büyüğüyle uğraşın! Sayın Kılıçdaroğlu, Fatih Bey cenazede size 3.5 yıldır suçumu soruyorum, yanıt vermiyorlar, dedi. Evet, araştırılması gereken budur! Hilmioğlu, başı kıçı olmayan bir uyduruk terör örgütünden tutukludur. Nedir bu örgüt, araştırın. Milletvekilleriniz köpeklerin leşini yiyip bitirdiği bu zırva örgütten dolayı içerideler. Davada iddiaları ve hukuksuzlukları araştırın ve açıklayın, adamınız yoksa görev verin. Binlerce insan bekliyor! Balyoz kararları, hukuksuzlukları üzerine önce bir dosya hazırlayın hele. Size diyeceklerdir ki yargılama sürüyor, hukuka karışmayalım. YARGILAMA FALAN YOK SAYIN KILIÇDAROĞLU, HEPSİ BİTTİ. Hukuk yok! Adalet yok! Alçakça bir düzen var. Yüzlerce suçsuz insan var. Yargıtay, hukuk mukuk yok... İktidar mı olmak istiyorsunuz. İşte meydan, işte vicdan.. Kusura bakmayın... ALİCAN ULUDAĞ katiller ANKARA Üniversite öğrencisi 7 TİP’linin öldürüldüğü Bahçelievler katliamının bir numaralı ismi Haluk Kırcı’nın “cezaevinde 10 yıl fazladan yattığı” gerekçesiyle tahliye isteminde bulunmasını değerlendiren avukat Erşen Sansal, “Bütün katiller sokağa salınmışken Haluk Kırcı niçin eksik kalsın? Bir de onu salıverecekler. Sokaktaki katiller tamamlansın” dedi. Sansal, yargının çözmesi gereken meselenin yasamanın çıkardığı kanunla çözülmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Suç örgütü davasından çarptırıldığı 6 yıl 8 ay hapis nedeniyle halen cezaevinde bulunan ülkücü Haluk Kırcı, Bahçelievler’de 7 TİP’li öğrencinin katledilmesi nedeniyle cezaevinde kaldığı 20 yıllık sürenin 10 yılının fazla olduğunu ileri sürerek 6 yıl 8 aylık cezasının kalan süresinin bu süreden mahsup edilmesi için mahkemeye başvurmuştu. 7 TİP’li öğrencinin avukatı Erşen Sansal, kamuoyunda 3. yargı paketi olarak bilinen af niteliğindeki düzenlemeyle Bahçelievler katliamı davasının hükümlüleri Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu’nun geçen aylarda tahliye edildiğini anımsatarak Kırcı’nın bu başvurusunun sürpriz olmadığını söyledi. Sansal, katliam dosyasında yaşanan “mantıksızlığı” şöyle açıkladı: “Temel sorun 3. yargı paketinin geçici 3. maddesinden kaynaklanıyor. Çünkü geçici üçüncü madde diyor ki ‘lehe olan kanun, cezaların içtiması yapıldıktan sonra hesaplanır, belirlenir’. Bu işlere kanun karışmamalı. Bu iş yargının yapacağı iştir. Ölüm cezası kaldırılmış yerine müebbet konuldu denilen 3 yasa vardır. Bunların sonuncusu 2004’te çıkarılmış. Yargı paketi 8 yıl öncesinin tarihine atıfta bulunarak bunu uygula diyor. 8 yıldan beri uygulanmayan bir meseleyi mahkemenin uygulanır hale getirmesini kanun nasıl emreder? Yargının işini yasa ürkerek yapacaklarsa kuvvetler ayrımı nerede, hukukun üstünlüğü nerede, eşitlik nerede?” tamamlansın 10 yıla sığdır Hepsini yuvarla ? Haluk Kırcı ve beraberindeki katillerin 7 kişinin öldürüldüğü olayda 7 kez idama mahkum olduklarını anımsatan avukat Erşen Sansal, “İdamdan yola çıkılmış daha sonra yasa değişiklikleriyle bunlar 10 yıl hapse dönüştürülmüş, sonra da 8 yıl hapse dönüştürülmüş. Haluk Kırcı hakkında her bir maktul için verilmiş olan bir idam cezası var temelde. Bu idamdan gele gele 10 sene sonra 8 yıla indirilmiş. Üçüncü yargı paketi ‘sen bunları toparlarken, yuvarla hepsini 10 senenin içine sığdır” diyor mahkemeye. Bu 10 sene hangisi için; Serdar için mi, Faruk için mi, Hürcan için mi? Bu çocuklardan hangisi için 10 sene? Peki ötekilerin cezası ne oldu? Ötekilerin cezası dolaylı af da değil sanki hiç yokmuş gibi bir hale getirildi. Temel yanlış burada. Yargının yapacağı iş yuvarlama hesabına kurban ediliyor” değerlendirmesini yaptı. ANKARA 3. yargı paketi kapsamında yeni kurulan Ankara 13. Bölge Ağır Ceza Mahkemesi, “sıfır dosya” ile yola çıkmasına karşın 7 aydır tutuklu bulunan üç sanıklı RedHack davasını 45 gün sonraya atarak duruşma tarihini 26 Kasım olarak belirledi. Tutuklu üniversite öğrencisi Duygu Kerimoğlu’nun babası Adnan Kerimoğlu, kızının cezaevinde kendisine “Baba, başka ülkeye gidelim” teklifinde bulunduğunu belirterek “Şimdi gitmeyi ciddi ciddi düşünüyorum. İnsanların ezilmediği bir ülke arıyorum” dedi. Duygu Kerimoğlu’nun avukatı Yusuf Gözel, “Bu geç bir duruşma tarihi. Davanın sanıkları zaten 7 aydır tutuklu. Şimdi ? RedHack hactutuklulukları 8.5 aya çıkacak. Tutukluluker grubuna yöneğa yaptığım itiraz da reddedildi” dedi. lik operasyonda Duygu’nun sağlık durumunun kötü olduğunu ‘örgüt üyesi’ olbelirten Gözel, “Romatizma hastası. 4 batmakla suçlanan taniye ile yatıyor ve sürekli üşüyor. CezaDuygu Kerimoğlu, evinin içi de soğuk. Sürekli revire gidiyor” CHP Malatya Mildiye konuştu. Hatay’da yaşayan Adnan Keriletvekili Veli Ağbaba’ya 1 Mayıs ve moğlu ise hayatında karakol yüzü görmeyen CHP mitingleri dıkızının, 72 saat içinde Sincan Cezaevi’ne konulduğunu belirterek hâkimlere şöyle seslen şında hiçbir eyleme katılmadığını belirdi: “Resmen evimden kızımı kaçırarak göt e rek “Emniyet Mütürdüler. Hâkimler, savcılar biraz empati d ürlüğü’nün sitesikursun. Kendi çocuklarının evden alınıp ni hackleyecek kagötürülmesinin nasıl bir etki yaratacağını dar bilgisayar kuldüşünsünler.” Kerimoğlu, şöyle konuştu: lanabiliyor olsay“Semt pazarında dahi polis izliyor. Halkın dım, öğrencisi olarasına çıkamıyoruz. İnsanlar, ‘Niye bi duğum 2 yıllık bilgizim çocuğumuzu almadılar da sizinkini aldısayar bölümünü 4 lar’ diyor. Burada ülkeden kaçıracak kayıldır okumazdım” dar zulüm yapılıyor.” demişti. ? Ankara 13. Bölge Ağır Ceza Mahkemesi, savcılığın “silahlı terör örgütü” tanımlaması yaptığı RedHack’e yönelik iddianamesini 7 Ekim’de kabul etmişti. Mahkeme 12 Ekim’de de duruşmaya hazırlık zaptı düzenleyerek, duruşma tarihini 26 Kasım olarak belirledi. Ancak bu durum şaşkınlık yarattı. Çünkü bu mahkeme, özel yetkili mahkemelerin yerine kuruldu. Dava dosyalarının henüz yeni yeni gelmeye başladığı mahkeme, ilk duruşmasını da geçen hafta görmüştü. Hatta mahkemenin bazı üyelerinin, “iş yokluğu” nedeniyle günlerini film izleyerek geçirmek durumunda kaldığı belirtiliyor. Alevilere çirkin saldırı Vagon fabrikası cezaevi oluyor MEHMET MENEKŞE ‘Hükümetin dünyaya bakışının göstergesi’ Malatya’da 1989’da tamamlanan, ancak o günden beri üretim yapmayan vagon onarım fabrikası Adalet Bakanlığı tarafından yarı açık cezaevine çevriliyor. Malatya’daki vagon onarım fabrikasının 23 yıldır atıl olarak bekletildikten sonra cezaevine dönüştürülmesine tepki gösteren CHP Malatya Milletvetili Veli Ağbaba, “Bu, hükümetin dünyaya bakışının en iyi göstergesidir. Üretim yapmayan devlet en kısa yolu cezaevi yapmakta buldu” diye konuştu. Cezaevlerindeki doluluk oranlarına dikkat çeken Ağbaba, “Cezaevlerini doldurup taşıranlar yer bulamadıkları için fabrikaları da cezaevi yapmaya çalışıyor. 8 kişilik koğuşlara 20 kişiyi yerleştiren zihniyetten başka ne beklenirdi? Malatyalılar da çok tepkili” diye konuştu. Diyarbakır’da kapatılan TEKEL Tütün İşleme Fabrikası da geçen ağustos ayında açık cezaevine dönüştürülmüştü. Fabrikanın alanına başta Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi olmak üzere çok sayıda talip de vardı. (MEHMET MENEKŞE) AMASYA Geçen hafta Kanal 7 televizyonunda yayımlanan “Esra Ceyhan’la A’dan Z’ye” programında ensest ilişkiden mağdur bir kadının dramının anlatılması sırasında Kocaeli’nden telefon ile katılan Fikriye Günaydın’ın “Geline tecavüz eden adam acaba Alevi midir?” diye sorması tepkilere neden oldu. Alevi dernekleri Günaydın ve program hakkında suç duyurusunda bulundu, RTÜK’ü göreve çağırdı. Kartal Cem Vakfı Başkanı İsmail Saçlı, Günaydın ve program hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Saçlı, geçmişte Güner Ümit ve Mehmet Ali Erbil’in programlarında da benzer olayların yaşandığını, Alevilere yönelik karalama kampanyasının sürdüğünü belirterek şunları söyledi: “Programa telefonla katılan Fikriye Günaydın, böyle bir soru sorarak Alevi inancındaki kişilere hakaret ederek suç işlemiştir. Bu tür ayrımcılığı ve karalamayı kınıyoruz. Suç duyurusunda bulundum. 21. yüzyılda hâlâ Alevilere kin, nefret, karalama Ebu Suud Efendi fetvaları gündemde. Ülkeyi yönetenler söylemleriyle bunlara sebebiyet vermektedir. Bu zihniyeti kınıyoruz.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle