25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Uçak... Nasıl düştüğü belli olmayan uçaktan, nasıl patladığı belli olmayan bombadan, nereden geldiği belli olmayan toptan sonra... Yakaladılar ya... Bu sefer de neyi yakaladıkları belli değil... ? Bu yazı yazıldığı sırada otuz kadar asker ve sivil uzman, on kutunun başındalar, iyice içine bakıyorlar: Ne yakalandı?.. Onun için geçici isim koydular yakaladıklarına: “Meşru olmayan malzeme...” ? “Başbakan’a da bilgi verdik” dedi Bakan: “Efendim yakaladık...” “Bir kısım neyi?..” “Meşru olmayan malzeme...” “Neye benziyor?..” “Dik tutunca mı, yan tutunca mı?..” “Dik tut bakalım...” “Dikiş makinesinin makarasına...” “Çevir yan tut...” “Horoz kafası sanki...” “Tamam işte... Koy uçaksavarın yanına, horozun kafası inip kalktı mı atıyor... Şimdi buna diyecek ki uçak niye indirildi?.. İndirip bakacaksın... Geldiği yer belli, gideceği yer belli... Oradan gelip oraya gidiyorsa demek ki horozun kafası gibi şey bir nevi...” “Meşru olmayan malzeme...” “Evet, ey ce ha pe... Bilmiyorsan git öğren, yok şöyle, yok böyle...” ? En önemli soru; istihbaratı kimden aldılar?.. Ben söyleyeyim: Hamallardan... Hüseyin Çelik’in arkadaşları Rus hamallar verdiler istihbaratı... Bizim istihbarat desem... Sınırdan bölük bölük, alay alay ağır silahlı PKK geçiyor... Bir kez gördüler, havadan vurunca bizim köylüler çıktı... Rus havaalanında bir uçağın kargosuna yüklenen kutunun içindekini mi bildi diyeceksiniz... ? Sonuç?.. Uçak gitti... Yolcuları gitti... “Meşru olmayan” malzeme bize kaldı... Bakıyorlar şu an... Yakaladılar ya, ne?.. ? Yukarıdan gelen telefonlar durmuyor: “Belli oldu mu?..” “Ne?..” “Yan tutunca horoz kafası gibi hani meşru olmayan...” ? Bunların savaşmaları da bir tuhaf... Belediye başkanından başbakan olursa... Zabıtanın işportacı kovalaması gibi savaşları hani... Zirvede reyting kavgası FIRAT KOZOK RTÜK’ün yeni yönetmeliğine Başbakanlık müdahale etti; kurulun özerkliği ‘sözde’ kaldı ğun mesai harcadığı taslak temmuz ayında Resmi Gazete’de yayımlanmak üzere Başbakanlık’a gönderildi. Ancak özerk olması gereken kurula Başbakanlık’tan “Örneklem için nüfus koşulunu tamamen kaldırın” itirazı geldi. Başbakanlık ile RTÜK’ü karşı karşıya getiren nüfus şartının tamamen kaldırılmasına televizyon yayıncıları da soğuk bakıyor. Nüfus şartının kaldırılmasının reyting ölçümünü yüksek maliyetli bir iş haline getireceğini düşünen yayıncıların RTÜK’e, “Böyle bir düzenleme yapılırsa hiç reyting ölçtürmeyiz daha iyi” diye itiraz ettikleri belirtiliyor. ÖMER ŞAN ANKARA Yeni reyting yönetmeliği hazırlayan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), reyting ölçümünde kullanılacak deneklerin belirlenmesinde 20 bin olan nüfus şartını, 10 bine düşürerek Başbakanlık’a gönderdi. AKP’li milletvekili Zeynep Karahan Uslu’nun eşi, araştırma şirketi sahibi İbrahim Uslu’nun da devreye girmesiyle Başbakanlık nüfus şartının tamamen kaldırılmasını istedi. Reyting ölçümlerinde usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle 2008’de başlatılan operasyon geçen yıl derinleşmiş ve çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı. Bu gelişmenin ardından RTÜK yeni bir reyting yönetmeliği hazırlamıştı. Üst Kurul Başkanı Davut Dursun, “Bundan önceki sistemde, Türkiye’de 20 bin nüfusun altında yerleşim yerleri örneklemin dışında tutuluyordu. Ancak bu yerleri dışarıda tuttuğunuzda Türkiye’nin yüzde 30’unu örneklemin dışında tutuyorsunuz” demişti. Çalışmalar sonucunda örneklemin 10 bin nüfus ve üzeri yerleşim yerlerinden seçilmesi başta olmak üzere bir dizi düzenleme yapılmıştı. Üst Kurul’un yo TürkiyeAB İlişkişi: Bir Romeo Jülyet Öyküsü! Büyük bir aşktı TürkiyeAB ilişkileri… İlk hançeri 1980’de Yunanistan’ın (Türkiye olmadan, tek başına) AB’ye üye olmasıyla yedi… İkinci darbe Güney Kıbrıs’ın tam üyeliğiyle geldi… Fransa açıkça, bazıları sinsice, olumsuz tutum aldı… Derken işin içine, “Hıristiyan değerleri”, “Türkiye’nin Müslüman olduğu” gibi “aile değerleri” de girdi… Sonunda, birbirlerine olan büyük aşklarını ilan eden AB ve AKP, elbirliğiyle bu aşkı öldürdü! ??? Avrupa Birliği’nin 2012 Türkiye İlerleme Raporu 9 Ekim’de açıklandı. Avrupa Komisyonu’nun 1998’den bu yana yayımladığı raporların eleştiri dozu en yüksek olanı olarak dikkat çekti. Aslında şu iki gerçeği açıkça ifade etmekte yarar var: 1) Türkiye AB ilişkileri her iki tarafta da soğumuş nitelikte; özellikle AKP, AB defterini kapamış görünüyor. 2) Özgürlükler ve adalet bakımından Türkiye, AB’ye gittikçe yakınlaşmakta değil, gittikçe uzaklaşmaktadır. Nitekim raporda, davalarla ilgili olarak şu satırlar dikkati çekiyor: “Yargılama öncesi tutukluluk sürelerinin uzunluğu, aşırı uzunluktaki iddianameler endişe verici olmaya devam etmiştir. Yargıya olan güveni pekiştirme fırsatı olan davaların kapsamlarının çok geniş olması ve yargılama süreci ile ilgili eksiklikler ve aksaklıklar kamuoyunun kutuplaşmasına neden olmuştur. Savunma makamının haklarını güvence altına almak ve dava sürecinde saydamlık sağlamak üzere dava süreçlerinin hızlanması sağlanmalıdır.” Yargı sistemine dönük genel eleştiriler de aynı sertliktedir: “HSYK ile ilgili olarak Adalet Bakanı ve Müsteşarı’nın rolleri konusunda değişiklik yapılmamıştır. Deniz Feneri davası savcılarının askıya alınması, idarenin baskısı olduğunu ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi ile ilgili yasaya ilişkin eleştiriler dikkate alınmamıştır. Mahkeme salonlarındaki fiziki koşullar ve düzenlemeler, iddia ve savunma makamının eşitliği ilkesinin güvence altına alındığını yansıtmamaktadır. Savcı ve hâkimler ulusal yasalar ile çelişen durumlarda uluslararası insan hakları anlaşmalarının dikkate alınması gereğine uymamaktadır. Temyiz mahkemesi kararlarına erişim kısıtlıdır. Kadınların savcılık ve yöneticilik makamlarında temsili (yüzde 24) düşük orandadır. Savunma makamının dosyalara erişimi sınırlı düzeydedir.” Ayrıca medya özgürlüğü, tutuklu gazeteciler, tutuklu öğrenciler, işkence konularında çok ciddi eleştiriler var; raporun tümüne bakılması iyi olur. ??? Bu raporun iktidarı çok etkileyeceğini tahmin etmiyorum. Çünkü iktidarın, AB ile ilişkileri artık çok önemsemediği ortada. AKP’nin AB’den iki beklentisi vardı, ikisi de sonuçlandı: 1) Askerlerin siyasal rolünün sınırlanması ve kısıtlanması. 2) Türban özgürlüğünün sağlanması. Birinci amacın gerçekleştiği ve AKP’nin artık, Batı medyasında da yazıldığı gibi, “Orduya dayanmaya başladığı” ortada! İkinci amaç, türban konusunda AB, “Benim işim değil” havasına büründü ama sorun kendiliğinden gündemden düşmüş ve çözüm yoluna girmiş görünüyor. Bunların ötesinde AKP, AB’yi sadece içerideki kamuoyuna, “Biz Batı’ya karşı değiliz” mesajı vererek liberallerin desteklerini almak için kullanıyordu, bu da erozyona uğradı; AKP’nin baskıcı politikalarından dolayı AKPliberaller ittifakı zaten çatırdadı. İşin AB tarafına gelince, 1980’de Yunanistan’ın tam üye olması, arkadan Güney Kıbrıs’ın da gelmesiyle, 1980 öncesi TürkiyeAB ilişkileri zaten yapısal bir değişime uğramış, adeta TürkiyeYunanistan ilişkilerinin bire bir yansıdığı bir platform haline gelmişti. Üstüne üstlük bir de şu anda Yunanistan’da ve İtalya’da patlak veren ekonomik kriz ve Güney ülkelerindeki tehlikeli durum, AB’nin hem iç sorunlarını artırdı, hem de ekonomik gücünü ve cazibesini zayıflattı… Ve araya “aile değerlerinin ve üyelerinin girmesiyle”, ortaya iki sevgilinin de öldüğü, çağdaş ve uluslararası bir RomeoJülyet öyküsü çıktı! Hortum limanı ezdi geçti Sel iletişimi de kesti ağanak Artvin’i vurdu. Hopa, Arhavi ve Borçka ilçelerinde dereler taşınca su baskınları ve heyelanlar yaşandı. Borçka’da elektrik ve telefon hatlarınına ait direkler yıkıldı, iletişim ve elektrik bağlantıları kesildi. Artvin Valisi Necmettin Kalkan, “Arhavi ilçemizde Ortacalar yolumuz taşkın dolayısıyla ulaşıma kapandı. Hopa ve Borçka karayolunda ise ulaşım kontrollü olarak S sağlanıyor. Can ve mal kaybımız olmaması sevindirici” dedi. Vali Kalkan, coğrafyanın bir gereği olarak bazı köylerde küçük çaplı heyelanlar yaşandığını ifade ederek, “Can ve mal kaybımız olmaması sevindirici. Karayolları, Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, İl Özel İdaresi ekiplerimiz ve bölge belediyelerine ait iş makineleri çalışmaları yürütüyorlar” diye konuştu. ize’de, iki gündür aralıklarla etkili olan yağmurun ardından Karadeniz üzerinde oluşan hortum, Rize limanında maddi hasara neden oldu. Hortum limandaki konteynır ve kulübelere zarar verirken korkulu anlar yaşattı. Rize limanında römork kaptanı olarak görev yapan Adnan Menderes Uzun, ilk kez böyle bir olaya tanık olduğunu belirterek, “Hortum deniz üzerinde büyüyerek limana yaklaştı. Denizdeki botları havaya kaldırdı. Botlar bağlı olduğu için fazla hasar görmediler. Konteynırları devirdi, kulübelerin ve yapılmakta olan bir binanın çatısını uçurdu. Sonra gücünü yitirerek kayboldu. Hortumu gören birçok kişi endişelendi” dedi. Fındıklı ilçesinde sağanak yağış dolayısıyla Arılı Deresi taştı, binaların alt katlarını ve işyerlerini su bastı. Fındıklı Belediye Başkanı Adnan Özbalaban, can kaybı ya da yaralı olmadığını, su baskını nedeniyle maddi hasar oluştuğunu anlattı. R ‘HES’e piyon olma TS’ ? Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), Uzungöl I Regülatörü ve Hidroelektrik Santalı (HES) için Trabzonspor’a 49 yıllığına üretim lisansı verirken yöre halkı ve bordo mavili taraftarın tepki ve protestoları sürüyor. Trabzon Taksim Meydanı’nda Atatürk anıtı önünde yapılan eylemde, “TS, HES yapıp alma ahımızı, git Fener’den al kupamızı”, “Doğayı hor gören, Uzungöl’ü zor görür”, “Uzungöl’e HES, vallahi pes”, “HES’e piyon olma TS” dövizleri dikkat çekti. (AHMET ŞEFİK) Eşini öldüren kocaya ‘haksız tahrik’ indirimi ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Mamak’ta oturan Musa Öztürk’ün, eşi Zülfiye Öztürk’ü öldürmesiyle ilgili soruşturma tamamlandı. Cumhuriyet savcısı Kenan Çetin’in hazırladığı iddianamede, şüpheli Öztürk’ün, “haksız tahrik altında eşini kasten öldürmek” suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapsi istendi. “Haksız tahrik” indirimi uygulanmasaydı Öztürk, “eşi kasten öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanacaktı. Köpeğin boynuna taş bağlayıp denize attılar ? ANTALYA (Cumhuriyet Bürosu) Antalya’nın Kaş ilçesi açıklarındaki Fener bölgesinde dalış yapan bir grup üç metre derinlikte, boynundan taşla bağlanarak öldürülmüş bir köpek buldu. Dalış ekibi bu görüntü karşısında büyük şok yaşadı. Dalış ekibinin lideri Ali Kaan, bu olay karşısında ne yapacaklarını şaşırdıklarını belirterek, “Bu insanlık dışı hareketi kınıyoruz” dedi. Vahşice öldürülen köpek, bulunduğu yerden çıkarıldı. Katil kocaya müebbet hapis Öte yandan Sultangazi’de 29 Temmuz 2011’de boşandığı eşi Müzeyyen Yanıkbaş’ı işe giderken, tabancayla ateş açarak öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Harun Baş, Bakırköy’de hâkim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti Baş’ı müebbet hapis cezasına çarptırdı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle