19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 EKİM 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ 13 AKP hükümeti, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı’nda işverenler lehine değişiklik yaptı Kolay işçi atma yasası MUSTAFA ÇAKIR ANKARA AKP, TBMM’de görüşmeleri devam eden Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı’nda işverenler lehine değişiklikler yaptı. Muhalefetin tepki göstermesine karşın AKP’nin önergesiyle, 30’un altında işçi çalıştıran işletmelerde sendikal güvence ortadan kaldırıldı. İşveren bu işletmelerde sendikaya üye olan işçiyi kolayca işten çıkarabilecek. Tasarının “sendika özgürlüğünün güvencesi” başlıklı 25. maddesi, işçilerin sendika üyeliğini güvence altına alıyordu. İşverenin sendikalı işçiyi işten atması ya da ayrıma tabi tutmasını engelleyen madde, ayrıca işverene bazı yükümlülükler de getiriyordu. İşveren, bu yükümlülükleri yerine getirmezse, işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminat ödeyecekti. AKP’nin verdiği önergeyle maddede yapılan deği İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Sendikalar Yasası’nda yapılmak istenen değişiklikler DİSK, KESK ve TMMOB tarafından yürüyüşle protesto edildi. Basmane Alanı’ndan AKP İzmir İl Merkezi’ne yürüyen grup adına yapılan açıklamada, “TBMM gündemine getirilen Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı’ndaki yüzde 3’lük işkolu barajı ve grev ya ‘Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırısı’ sakları Cumhuriyet tarihinin işçi haklarına yönelik en büyük saldırısıdır. Bu tasarı yasallaşırsa, 6,5 milyon işçi için fiili toplusözleşme yasağı söz konusu olacak, grev yasakları genişleyecek, devlet çalışma hayatına müdahale edecek, güvencesiz ve taşeronların örgütlenmesi konusunda koruyucu hiçbir önlem olmayacaktır” denildi. şiklikle işverenin, bu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedileceğine ilişkin fıkraya “fesih dışında” ibaresi eklendi. Aynı maddede yer alan, “Sendikal nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 Sayılı Kanunun (İş Kanunu) 18. maddesinin birinci fıkrasındaki otuz işçi ve altı aylık çalışma süresi koşulu aranmaksızın, 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir” cümlesi AKP’nin önergesi ile, “Sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 Sayılı Kanun’un 18, 20 ve 21. madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir” şeklinde değiştirildi. Yine aynı maddede yer alan “Feshin işverenin ispat ettiği nedene dayanmadığını iddia eden işçi, feshin sendikal nedene dayandığını ispatla yükümlüdür” ifadesinde de değişiklik yapıldı. “İşverenin ispat ettiği neden”, “işverenin ileri sürdüğü neden” olarak değiştirilerek işverenlere kolaylık sağlandı. Değişikliklere muhalefet partileri sert tepki gösterirken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik teklifinin işverenlerden geldiğini kabul etti. Çelik, taraflarla yaptıkları toplantıda 4 gündem maddesi bulunduğunu, bunlardan üçünün işçi sendikalarının, bu değişikliğin de işveren sendikasının isteği doğrultusunda gerçekleştirildiğini söyledi. CHP Milletvekili İzzet Çetin, 30 kişinin altında işçi çalıştırılan yerlerde sendikal güvencenin ortadan kalktığını vurguladı. Hem alt komisyonda, hem de komisyonda mutabakat sağlanmasına karşın, AKP’nin maddede değişiklik yaptığını belirten Çetin, TOBB ve TUSKON’un istediği doğrultusunda bu düzenlemenin gerçekleştirildiğini söyledi. Sendika ve konfederasyonların gelir ve giderlerine ilişkin maddede de değişiklik yapıldı. Buna göre, sendika ve konfederasyonlar, yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan bakanlığa önceden bildirimde bulunmak suretiyle yardım ve bağış alabilecek ancak, “işçi kuruluşları yurtdışında kurulu işveren ve işveren kuruluşlarından, işveren kuruluşları da işçi ve işçi kuruluşlarından yardım ve bağış” alamayacak. Tasarının önceki gece yapılan görüşmeleri sırasında TOBB, TİSK, Türkİş, Hakİş, DİSK başkanları ile CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi Meclis’te Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile bir araya geldi. Alınan bilgiye göre 30’un altında işçi çalıştıran işletmelerle ilgili düzenleme konusunda TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ısrarcı oldu. ABD Penceresinden Suriye’ye Son Bakış ABD seçimlerine gün sayarken iki liderin ekranlar karşısında yarışmaları, seçim anketlerinde puan alıp vermelerinin haberleri önde. Oysa bizim açımızdan iki liderin kurmaylarının ekran önünde yarışırken Suriye üzerinden söyledikleri çok daha önemliydi. Ayrıntılı tartışmaları, olasılıklar üzerinde düşünmeyi ABD seçimleri sonrasına ertelediğimiz Suriye politikalarında nelerin değişip nerelerin değişmeyeceğinin ipuçlarını veriyordu... İki lider ve iki partinin ABD’nin seçim sonrası Suriye politikalarına ilişkin bakışlarının özetlenmesinden çıkan sonuç, özetle seçim sonucuna bağlı olarak ABD politikalarının ana eksende değişmeyeceğinin ilanı gibiydi. Seçim öncesi, seçim yarışı tartışmalarında Suriye’de yaşanan sıcak çatışmaların uzaması, çok kan dökülmesi, Esad’ın hâlâ iktidarda olması üzerinden taraflar kimi polemik niteliğinde karşılıklı suçlamalar yapmayı seçseler de iki lider, iki parti seçim yarışı sonrası gelecek yeni iktidarın Suriye’ye bakışında, ana eksende anlamlı bir farkın olmayacağı, olamayacağının anlamlı ipuçları veriliyordu... Taraflar, Esad’ın sonunda iktidardan gitmesi gerektiği ana fikrinde buluşmanın ötesinde, ABD’nin asla bir IrakAfganistan benzeri işin içinde doğrudan, askeri müdahaleci olmayacağının kararlılığının altını çiziyordu... Doğrudan müdahalede ödenen büyük bedellere karşın yaşananlardan, en önemlisi de Irak ve Afganistan başta ortaya çıkan ABD karşıtlığından çok büyük dersler alındığının işaretlerini veren vurgulamalar ağır basıyordu. Suriye’nin, Libya’dan çok farklı konumda olduğunun, Ortadoğu dengelerini altüst edecek çatışmalara yol açabilecek kıvılcım çakılması tehdidinin altı çizilirken Esad’ın gitmesinden de daha önemli sorgulamanın yerine nasıl bir iktidarın geleceği üzerinden yapılması gerektiği, El Kaide’nin iktidara gelmesi olasılığı yerine Suriye halkını bütünleştirecek meşru bir hükümet olasılığına kadar beklenilmesine öncelik verilmesi anafikrinde buluşuldu... Söz konusu bu tablodan Arap baharları sonuçlarından da dersler alınmış olarak, ABD’nin seçimler sonrası iktidarının, kazanana çok da bağlı olmaksızın, Suriye’de aceleci, doğrudan müdahaleci politikalardan uzak duracağı sonucu ortaya çıkıyor ki... Türkiye’nin içinde olduğu çok acil, riskli Suriye politikaları açısından çok düşündürücü.. ??? Başbakan Erdoğan’ın “Suriye’de daha çok kan dökülmemesi için Esad’ın en kısa zaman dilimi içinde düşürülmesi için ABD, BM, NATO, AB ülkelerinin müdahaleci olması...” çağrıları ile çelişen, çatışan bu tabloda, Türkiye’nin siyaseten zor durumda kalması belki de ayrıntı... Asıl sorun öne çıkmaya zorlanmış ya da iktidarlarının attığı adımlarla içine düşülen, geri dönüşü olmayan sorumluluklar, zorluklar... Üstüne üstlük iktidarlarının yaşadıklarından ders alıp “Niye tek başına Türkiye’nin sorumluluğu?” sorgulamasını yapmak yerine, deyimin tam anlamı ile “balıklama” yeni sorumlulukların üstüne atlamasıyla üstümüze binen yük katlandıkça katlanıyor... Görüldüğü üzere insan hakları gerekçeli taraf olmadaki çifte standartlar, akla zarar boyutlar, bir başka ülkenin iç siyaseti, savaşı, sorunlarına bağımsızlığı ile çelişen doğrudan müdahalenin kendi ülkemize, sorunlarına dönük boyutlarından hiç söz bile etmeden ortaya çok vahim sonuçlar çıkıyor... Şu yazıyı tamamlamaya çalıştığım dakikalarda televizyon kanallarındaki Suriye haberleri içinde, sınırın öteki yakasındaki son sıcak çatışmaların bilgisi eşliğinde, jetlerimizin sınırda uyarı uçuşlarından söz ediliyordu... Sanki iki gece önce Suriye uçağının jetlerimizle zorunlu indirilişinin panik atağı tartışmaları bitmiş gibi. Oysa zorunlu inişe zorladığımız uçak olayı ile dünyayı yeniden düzenleme hesaplarını yapan asıl güç odakları seyirci. En önde nasıl sorumluluk altında kaldığımızın boyutları hakkında henüz gerçek bir fikrimiz bile yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Besbelli RusyaSuriye hattında silahlanma desteği üzerinden gerçeğin kendisinden çok dünya kamuoyunda tartışılma biçimi, güçler dengelerinin ağır basması, çıkar dengeleri pazarlıkları üzerinden, her ülke payına düşen artı ve eksileri alacak. Ders çıkarabilenler kazançlı, çıkaramayanlar zararlı, borçlu kalacak... Türkiye üzerinden sivil uçakla Esad yönetiminin silahlı gücünün desteklenmesi mi duracak? Yoksa Türkiye tuzak bir abartılı ihbarın kurbanı olarak Suriye halkının biraz daha karşısında, bölgenin bataklığına mı çekilmekte?.. Giderek bedelini çok ağır ödeyeceği yalnızlaşmanın ekonomik, sosyal, siyasal, silahlı yükünün altında açığa mı düşmekte?.. Sorulara gerçekçi yanıtlar bulmak için, ABD penceresinden Suriye’ye son bakıştan bile, biraz ders çıkarmamız da mı gerekmiyor? İngiltere’nin en büyük önceliği Türkiye ile ilişkileri artırmak ? Ticaret Bakanı Lord Stephen Green, “Bu yılın ilkyarısı itibarıyla İngiltere, Türkiye’deki en büyük yatırımcı ülke oldu” diye konuştu. Ekonomi Servisi İngiltere Ticaret ve Yatırım Bakanı Lord Stephen Greeen, “Türkiye ile ekonomik ilişkilerimizi artırmak en büyük önceliğimiz” dedi. Türkiye ziyareti kapsamında İngiltere’ye yatırım yapmış olan Türk şirketleri Beko, Kahve Dünyası, Airties, Florence Nightingale ve HDM Çelik Boru’nun üst düzey yöneticilerini İngiltere BaşkonsolosluLord Greeen ğu’nda ağırladı. Green burada yaptığı konuşmada birçok İngiliz şirketin Türkiye ekonomisine katkıda bulunabileceğini düşündüklerini belirterek “Bu benim İstanbul’a 18 ay içerisinde yaptığım üçüncü ziyaret. Bu, İngiliz hükümetinin Türkiye ile yatırım ve ticaret ortamına verdiğiniz önemi gösteriyor. Hindistan ve Brezilya ile birlikte, Türkiye ile ekonomik ilişkilerimizi artırmak en büyük önceliğimiz” ifadelerini kullandı. İngiltere’nin Türkiye ile ekonomik ve ticari ilişkilerine büyük önem atfettiğini vurgulayan Green, İngiltere’de pazar payını hızla artıran Beko’nun araştırma ve geliştirme faaliyetlerinde ve tedarik zincirinde ülkelerini değerlendirebileceğini söyledi. Kazakistan geçen yıl yüzde 7.5 büyüdü. Bu yıl yüzde 6 büyüyecek. Enflasyon yüzde 5’in altında. Geçen yıl 80 milyon tona yakın petrol, 30 milyar metreküp doğalgaz üretti. Bu yıl dünyanın en büyük petrol yataklarından olan Kaşagan devreye girecek, üretim 20 milyon ton artacak. Nazarbayev: 56 milyar dolarlık yatırım yapacağız. Siz de gelin Ekonomi Servisi Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Ankara’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde bir araya gelen Kazakistanlı ve Türk iş insanlarının toplantısında yaptığı konuşmada, Türkleri ülkesinde yatırıma çağırdı. Nazarbayev, 2020’ye kadar 500 büyük fabrika açmayı düşündüklerini belirterek “Toplamda 56 milyar dolarlık yatırım ve 1.5 milyon kişi için istihdam sağlanacak. Bu program için inceleme yapılmış, finansman da ayrılmış. Kazakistan’da 9 serbest ekonomi bölgesi, hepsinde vergi teşvikleri var” dedi. Nazarbayev, tarım desteklerinden de Türk tarım işletmelerinin yararlanması gerektiğini söyledi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da her alanda işbirliğine hazır olduklarını belir K azakistan Cumhurbaşkanı Türkleri ülkesine yatırım yapmaya çağırdı. Abdi İbrahim, Nobel İlaç, Otokar, TurkMall, Coca Cola Türkiye yatırıma ilk koşacak şirketler arasında. YATIRIM YAPACAK ÖNCÜ FİRMALAR Benzine yine zam Ekonomi Servisi Petrol fiyatları ve dövizdeki artış gerekçesiyle benzine yine zam geldi. Benzin fiyatları dün gece yarısından itibaren yine litrede 89 kuruş 4.92 liraya yükseldi. Dünyanın en pahalı benzinini kullanan Türkiye, bu unvanı kolay kolay bırakmayacağa benziyor. 22 Eylül’de ÖTV’nin 30 kuruş artırılmasıyla otomatik olarak gelen 26 kuruşluk zammın üstüne, bir hafta sonra yapılan 9 kuruşluk zam sonrası Türkiye Norveç’in de önüne geçerek dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülke konumuna gelmişti. 22 Eylül’de yapılan ÖTV zammıyla 95 oktan kurşunsuz benzin, örneğin İstanbul ili Beyoğlu ilçesinde 4 lira 47 kuruştan 4 lira 72 kuruşa çıkmış, 29 Eylül’de yapılan 9 kuruşluk zamla 4 lira 81 kuruş olmuştu. 5 Ekim’de 1 kuruşluk zam daha yapıldı. Dün gece gelen 9 kuruşluk zamla birlikte 4.91 liraya ulaştı. Benzin fiyatlarında son bir ayda 3 zam yapıldı, son 1 yılda yüzde 12.87’lik artış oldu. ? TUSKON Başkanı Rızanur terek sanayi bölgeleriyle ilgili hazırlaMeral, İstanbul’da düzenledikleri dıkları raporu Nazarbayev’e sundu. “Türkiye Kazakistan Ticaret ve YaAnkara’daki toplantıya, TZOB Baştırım Forumu” sırasında şu anlaşkanı Şemsi Bayraktar, ASO Başkamaların imzalanacağını söyledi: nı Nurettin Özdebir, ATO Başkanı ? TürkKazak işadamları ortaklıSalih Bezci, işadamları Ahmet Çağında Kazakistan’da bir organize salık, Hacı Boydak, Ali Kibar, Ali nayi bölgesi kurulması. Sabancı, Ahmet Kaya, Ahmet ? Kazakistan Engineering HK ile Kahraman, Mustafa Derya, MahOtokar arasında, Kazakistan’da askeri mut Özdoğan ve Atilla Oğuz, tekerlekli araçların üretimi ve bakımı. Aselsan Genel Müdürü Cengiz ? Almatı’da bir AVM inşası için TurkErgeneman, Gümrük ve Turizm Mall Gayrimenkul ile Kassanol Yatırım Grubu arasında bir mutabakat zaptı. İşletmeleri AŞ Genel Müdürü ? CocaCola Türkiye ile Kaznak araÖmür Gebeş, Nurol Holding Gesında, yine Kazakistan’da alkolsüz içenel Müdürü Ali Gümrükçüoğlu cek üretimi anlaşması. katıldı. ? Abdi İbrahim İlaç ile Kazak Alma Öte yandan Kazak işadamları, firması arasında Kazakistan’a 60 milTUSKON’un ev sahipliğinde İsyon dolarlık yatırım anlaşması. tanbul’daki İş Forumu’na da 100 ki? Nobel İlaç’tan Kazakistan’a 25 şilik bir heyetle katıldı. milyon dolarlık ilaç fabrikası. TÜSİAD’ta tek aday Muharrem Yılmaz Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) eski başkanlarının ve Yüksek İstişare Konseyi üyelerinin oluşturduğu TÜSİAD Başkanlar Konseyi yeni başkanın belirlenmesi amacıyla toplandı ve tek isimde uzlaştı. 20132015 dönemi için başkanlık adayı, Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz olarak belirlendi. TÜSİAD’ta halen başkanlık görevini sürdüren Ümit Boyner, ocak ayında yapılacak genel kurulda başkanlığı bırakacak. Yapılan açıklamaya göre, TÜSİAD’ın yeni yönetim kurulu 17 Ocak 2013’te gerçekleştirilecek genel kurul toplantısında belirlenecek. Zeytinyağda hayali ihracaat kuşkusu Ekonomi Servisi Yazılı bir açıklama yapan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği (EZZİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nedim Güreli, “Türkiye’den Almanya’ya yapılan zeytinyağı ihracat rakamları ile Almanya’nın Türkiye’den yaptığı zeytinyağı ithalatı rakamları arasında büyük farklılıklar var. Ortada büyük bir sahtekârlık olduğundan kuşkulanıyoruz” diyerek olayı incelemeye aldıklarını bildirdi. EZZİB ? Egeli zeytinciler, ton başına 650 dolarlık teşvik verilen ambalajlı zeytinyağ ihracatı ile Avrupa’nın ithalat kayıtları arasındaki büyük farka dikkat çekti. AB’ye 100 tonluk ihracat kotası varken sadece Almanya’ya 500 tonun üzerinde satış gözüküyor. Yönetim Kurulu, Türkiye’den zeytinyağı diye çıkan kutulanmış ürünlerin AB’ye nebati yağ olarak sokulduğundan şüphe ediyor. Güreli’nin yaptığı açıklamalara göre Türkiye’den Avrupa Birliği’ne 100 ton kutulu zeytinyağı ihracat kotası var. Buna karşılık sadece Almanya’ya 500 tondan fazla ihracat yapılmış görünüyor. Türkiye’den kutulu zeytinyağı ihracatı yapıldığında devlet ton başına 650 dolar teşvik verdiği için bu rakamlar iyice kuşku yaratıyor. “Avrupa’da hiçbir alıcı yüzde 80 gümrük vergisi olan bir ürünü almaz” diyen Güreli, birilerinin Türkiye’den AB’ye kutulu zeytinyağı ihraç ediyoruz diye beyanda bulunup bu ürünlerin AB’ye girişi sırasında başka bir ürün beyan edildiğinden şüphe ediyor ve “Bu sahtekârlığı yapanlara engel olmak için Türk makamları ve Alman makamları nezdinde çalışma yapıp yakın zamanda sonuçlandırmayı hedefliyoruz” diyor. Toyota, teknolojiyi otomobile taşıyor Ekonomi Servisi Yıllık 7 milyar Avro’yu bulan ArGe yatırımlarına hız veren Toyota, otomotiv ve bilişimi birleştiriyor. Vizyonunu ‘güvenli, konforlu, çevreci, sosyal’ olarak belirleyen şirket bu çerçevede, 2011’den bu yana Microsoft ve Intel ile işbirliği yapıyor. İnternet tabanlı hizmetleri araca taşıyan Toyota ve Microsoft, telekomünikasyon ve bilgi teknolojilerini araçlarda bir araya getirmeyi ve 2015’e kadar dünya genelindeki tüm Toyota kullanıcılarına bu hizmetleri sağlamayı amaçlıyor. Toyota ve Intel ise yeni nesil araç içi multimedya sistemleri araştırmaları ile ilgili ortaklığa gitti. Yeni sistemle araçlar ve sürücüler arasında paylaşılacak bilgilerin içeriği, trafik bilgileri, yol ve güzergâh seçimleri, radar noktaları ve sürüşle ilgili destek fonksiyonlarının talebe göre düzenlenecek. Irak petrolü Türkiye’yi de ihya eder Ekonomi Servisi Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Fatih Birol, Irak’ın gelecek yıllarda dünyanın en önemli petrol oyuncularından biri olacağını belirterek, “Türkiye için enerjide üç tane önemli ülke varsa, bunlar Irak, Irak ve Irak’tır” dedi. Birol, DEİK/TürkIrak İş Konseyi ve Atlantic Council’in düzenlediği toplantıda şunları kaydetti: Irak 2011’de petrolden 100 milyar dolar gelir elde eden ülke, 2020’de 200 milyar dolar, 2035’te 300 milyar dolar gelir elde edecek. 20 yılda milli geliri S.Arabistan’a eşit olacak. Türk şirketleri Irak’ta enerji yatırımlarına ağırlık vermeli. Elektrik ihtiyacı büyük. Bir Irak vatandaşı günde sekiz saat elektrik kullanabiliyor. Petrol üretiminde Irak günde 3 milyon varil üretiyor. 2020’de 6, 2035’te 89 milyon varil üretilmesini bekliyoruz. Çin ilerde en büyük alıcı olacak. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle