Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2012 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Odatv soruşturmasında yargılanan Şener, Şık ve Yalçın’ın tahliye talebi reddedildi 7 parlamenterlerden emekli keseneklerinin de buna göre alınması elbette sorun olmaz. Yasama Meclisi üyesinin başka bir görev yapmayacağı kuralı, etik ölçüler dışında yaptırımlara da bağlanmadığı sürece İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, Meclis ile Lig TV stüdyosu arasında mekik dokumaktan kaçınmaz. Dahası kameralara Başbakan’dan icazet aldığını da meydan okurcasına söylemeyi marifet sayar. Başbakan’ın bu izni nasıl verdiğini ne kendisi düşünür, ne de korku imparatorluğunda bir ferdi âlem bu soruyu sormak ister. ??? Çiğnene çiğnene çürümüş sakıza dönmüş parlamenter emeklilerinin ücret sorunu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ısrarlı girişimleri sonunda Cumhurbaşkanı’nın vetosuna uğramıştı. Bugün bu nedenle Meclis Bütçe ve Plan Komisyonu vetolu maddeleri bir kez daha görüşecek. Eski bir milletvekili dostum, bu görüşme öncesinde bana ilettiği notta, Sayın Kılıçdaroğlu önceki günkü grup konuşmasında yeniden “Emekli milletvekillerinin yüzde 100 zammına karşı çıktık” demektedir. Oysa yüzde 60 oranı kabul edilse dahi emekli milletvekillerine ancak yüzde 10 ile 30 arasında zam yapılacaktı” diyor ve ekliyor: “Kılıçdaroğlu ve arkadaşları ise savundukları yüzde 42 oranıyla milletvekili aylıklarına aşağıdaki miktarda zam almışlardır. Kılıçdaroğlu ve Hamzaçebi benzerleri 3280 TL’den 5600 TL’ ye, Umut Oran, Gürsel Tekin ve benzerleri 900 TL’den 5600 TL’ye yükselmektedirler.” Popülist girişimlerin, yapanlara ne kazandırıp kaybettirdiğini öğrenmek isteyenler için dün bir kamuoyu araştırma kurumunun yaptığı anketin sonuçlarını da Sayın CHP Genel Başkanı’na iletmiş olmalılar. Ama bir kez de ben köşemde yer vereyim. AKP 12 Haziran seçim sonuçlarında yüzde 49.9 almış. Bugün seçim olsa 52.2’ye yükselirmiş. 12 Haziran’da sandıktan yüzde 25.9’luk bir oranla çıkan CHP bugün seçim olsa 19.6’ya düşüyor! AKP’nin başarısında CHP ve MHP’nin hangi konularda muhalefet yapmalarının daha yeterli sonuç vereceğinin hesap edilmemiş olması da yok mu? Büyük düşünür Mevlana “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” diyeli kaç yüz yıl geçti? Gazetecilere tahliye yok HÜLYA KESKİN Odatv soruşturması kapsamında aralarında gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık’ın da bulunduğu 12’si tutuklu 14 sanık hakkında açılan davanın 8. duruşmasına dün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam edildi. Duruşmada sanık avukatları müvekkiller için tahliye talep etti. Savcı Ufuk Ermertcan ise sanıkların tutukluluk hallerinin devam etmesine karar verilmesini istedi. Mahkeme de sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek duruşmayı 23 Ocak’a erteledi. Duruşmaya tutuklu 11 sanık ile tutuksuz sanıklardan İklim Ayfer Kaleli katıldı. Duruşmayı aralarında CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Eşber Yağmurdereli, Uğur Dündar, Ruşen Çakır, Serdar Akinan’ın da bulunduğu çok sayıda kişi izledi. Şener, Uğur Dündar’a “Hoş geldiniz tiyatroya” dedi. Duruşma, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Coşkun Musluk’un savunması ile başladı. Musluk, “Odatv’de yayımlanan 3 yazım var. Bunlar AKPPKK ilişkisi ile ilgili. Bu yazılar nedeniyle bir araştırma görevlisi olarak aylardır tutukluyum” diye konuştu. Avukat Celal Ülgen de, “Türkiye koca bir kulağa dönmüş, yargıcından Başbakan’ına herkes dinleniyor” dedi. Sanık Sait Çakır ise “Bugün Türkiye 1923’te kurulmuş Kemalist Cumhuriyet’in çözülerek TC. yerine İslamofaşist devletin kurulduğu dönemdir. Her dönem kendi hukunu yaratıyor. Bu dönemde örgüt üyeliği bitpazarına dönmüştür” dedi. Çakır, “Bu iddianamede Yalçın Küçük’le görüşmek suç sayılmıştır. Bizim Yaçın Küçük’le aramızdaki ilişki hoca öğrenci ilişkisidir” diye konuştu. SAMANYOLU’NDA 21 DAKİKA ÖNCE Odatv duruşmasında karar 21:48’de açıklanırken Samanyolu Haber kanalı tahliye taleplerinin reddedildiğini 21:27’de duyurması dikkat çekti. ‘Kitabım belki patlar’ Çakır’ın ardından Ahmet Şık savunmasını yaptı. “Kitabımla gelmedim, belki patlar” cümlesi ile başlayan Şık, “Sırtımı iktidarlara, üniformalı ya da kravatlı güç odaklarına dayanan bir gazeteci olmadım dayamadım” ifadelerini kullandı. Şık, iddianamede, darbe ortamını sağlamak amacıyla yer alan belgeler arasında Ahmet Altan’ın bir yazısı ile Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin yer almasının düşündürücü olduğunu söyledi. Eski Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün görev değişikliği olayına da değinen Şık, “Ona ‘dokunan yanar’ demiştim, anlamak istemedi. Gazetecileri, ‘Hassasiyetle takip ediyoruz’ cümlesi ile tehdit etmişti” diye konuştu. Faili meçhul cinayetler kapsamında tutuklu bulunan eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın’ın itiraflarına da değinen Şık, “Konuşan kişi ifadeleri ezberle tilmiş bir gizli tanık değil, elektronik posta ihbarı da değil. Virüsle yüklenmiş word dosyası da değil. Kanlı, canlı, ‘insan’. Tırnak içinde insan diyorum, çünkü o bir cani” dedi. “Gazetecilere, meslektaşlarıma ‘Dokunan yanar’ dedim. Dokundum, buradayım” ifadelerini kullanan Şık, iddianamede Soner Yalçın ve Nedim Şener’in kendisine talimat verdiğine yönelik iddialara reddetti. Şık, şöyle devam etti: “Yalçın ya da Şener’in bana talimat verdiklerine, beni çalıştırdıklarına ilişkin en ufak bir bilgi kırıntısı var mı? Yok. Yalçın’la benim herhangi bir irtibatım var mı? O da yok. Kendisiyle hiç karşılaşmadım. Tümüyle farklı dünya görüşlerine sahibiz. Yalçın ile Şık arasında yüz yüze, telefonla, elektronik haberleşme yoluyla herhangi bir irtibat bulunabilmiş mi? Hayır, çünkü yok. Bu talimatlar bana vahiy yoluyla mı geldi?” Aleyhindeki diğer delilin de yazdığı “İmamın Ordusu” adlı kitap olduğuna dikkat çeken Şık, “Talimat olmayan talimatların sanığıyım. Bir terör örgütüne yardım için yazılan kitap bu kadar aleni olabilir mi, yazarı tarafından bu kadar sahiplenilebilir mi? Gazeteciler, avukatlar, yayıncılar, eşdost bu sürece böylece dahil edilir mi? Bir tek gazeteye ilan vermediğim kalmış. Üstelik iddianamede kitabı ‘başka birisinin adıyla’ çıkaracağım iddia ediliyor. Bu kadar saçma bir iddia olabilir mi? Ama bu saçma iddiayla 10 aydır cezaevinde tutuluyorum” diye konuştu. “Bu dava sadece gazetecilerin yargılanması değildir, bizzat gazeteciliğin yargılanmasıdır” diyen Şık özetle şunları söyledi: “Yaşanan tüm bu sürecin polisin kurduğu bir pusu, kimi devlet görevlilerinin rol aldığı bir komplo olduğu apaçık ortada. Tarihte hesabı sorulmamış suç kalmamıştır. Bu kez de kalmayacak. Tarih, her şeyi ve herkesi hak ettiği yere koyacak. Kimimizi yazdıkları ve söyledikleriyle, kimimizi de verdikleri kararlarıyla.Tahliyemi talep etmiyorum” Tutuklu sanık eski Eskişehir İl Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da tavsiye ya da yönlendirmeyle kitap yazdığı yönündeki iddiaların “incitici ve aşağılayıcı” olduğuna dikkat çekti. Seçilmişlerle Atanmışların Çekişmesi... TBMM üyelerinin ve emeklilerinin aylıkları öteden beri medyanın değişmeyen haber ve yorum konularının başında gelir. Parlamenterin ücret almadan da görev yapabileceğini savunanlar bile çıkar. Onlar babadan yüklü servet sahibi olmuşların, halkın değil zadegânın vekili olacağını unutmuş görünürler. Dahası bir yasama dönemi de sürebilecek o vekâletin, nüfuz kullanarak, çıkarlara alet edilebileceği gerçeğini de gizlerler. Parlamenterin, dışarıda yasama görevi dışında başka bir iş yapmasının etik olmadığını savunmak yeterli değildir. Sorunun, yasayla yaptırıma bağlanması, milletvekilliği dışında bir ikinci uğraş alanı seçen kişinin TBMM üyeliğinin düşmüş sayılacağı hükme bağlanmalıdır. AKP İstanbul Milletvekili ve Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, bu tartışmalara kendisinden örnek vererek katkı yapmış. Hocalıktan kopmak istemeyen her öğretim üyesi gibi Sayın Kuzu da, ücretsiz de olsa, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki derslerine devam edip edemeyeceğini düşünmüş. Milletvekili Kuzu’ya Anayasa Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kuzu, “Ya Meclis kürsüsü ya da sınıf kürsüsü”, ikisinden birisi seçeneğini seçmesini söylemiş. Kuzu, bu hesaplaşmayı kendi vicdanında yapmakla yetinmiyor; medya aracılığıyla kamuoyuyla da paylaşıyor. Ancak, kendisiyle birlikte Millet Meclisi’nde yasama ve denetleme görevi yapmak için 12 Haziran 2011’de seçmenden yetki alan öteki parlamenterlerin kaçı aynı kuşkuyu paylaşıyor? Soruyu tümüyle yanıtlamak kolay değil. Zira iktidar partisinde olduğu gibi öteki partilerin gruplarında da, bağımsızlar arasında da milletvekilliği dışında ikinci bir iş yapan, büyük ihalelere, müteahhitlik hizmetlerine imza atan bir düzineden çok kimse var. Bu gibiler için milletvekili maaşlarının kamuda ödenen aylıkların en üst düzeyinde ve emekli parlamenterlerin maaşlarının da “Emekli Sandığı iştirakçilerinin en yükseğine göre” hesaplanması, ‘Şık için de istiyorum’ Tutuklu gazeteci Şener ise savunmasına, “Türk kamuoyuna, öncelikle de özgürlük için yola düşen arkadaşlara, Ragıp Zarakolu, Büşra Ersanlı ve Hopalılara selam gönderiyorum” ifadeleri ile başladı. Şener, “Üzerimizdeki bu deli gömleğinin artık çıkartılmasını istiyorum. Şık, tahliye talebinde bulunmadı. Onu burada yalnız bırakmak istemiyorum. Ben onun adına da tahliye talebinde bulunuyorum” dedi. Ceza Hukuku gözden geçirilsin İstanbul Haber Servisi Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı ve Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) Dönem Başkanı Orhan Erinç, “Türkiye, Ceza Hukuku’nun topluca gözden geçirilmesini zorunlu kılan bir süreçten geçmektedir” dedi. Türkiye’deki 94 basın meslek örgütünden oluşan GÖP temsilcileri, Odatv duruşmasını izledikten sonra basın açıklaması yaptı. Erinç, ceza hukukunun genel kurallarının kimi kez görmezden geliniyor olmasının yargı erkine duyulan güveni örselemek gibi bir sonuca doğru gittiğini belirterek “Bir tedbir ve istisna olan tutuklamanın genel geçer bir kural olarak algılanması en çok meslektaşlarımızı etkilemektedir. Sanık ve hükümlü arasındaki fark da özellikle hücre hapsi nedeniyle ortadan kalkmış olmaktadır” diye konuştu. Silivri’deki ana davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ergenekon terör örgütünün varlığının henüz kesinleşmediğine vurgu yaparak “İddia edilen Ergenekon terör örgütü” denilmesine karar verdiğini anımsatan Erinç, şunları kaydetti: “Oysa burada, Çağlayan’daki Adalet Sarayı’nda yargılanan Odatv mensubu meslektaşlarımız ‘Ergenekon Terör Örgütü’nün Medya Yapılanması’ kesin iddiasıyla ve tutuklu olarak yargılanmaktadırlar. İddianamelerde yer verilen, özel yaşamla ilgili konuşmalar, gazeteciliğin doğal görevleri arasında bulunan haber kaynakları ile görüşmeler, iddialar kapsamındaki belgeler olarak sunulmaktadır. Meslektaşlarımızın evlerinde ve bilgisayarlarında yapılan aramalarda el konulan ve çoğunun kopyaları bile meslektaşlarımıza verilmeyen tutanaklar ortadayken ‘delil karartma’ gibi bir iddianın tutuklama gerekçesi olarak geçerli kılınmasını anlamak giderek daha da zorlaşmaktadır.” Yunus Nadi Armağanı Yarışması, 1946’da kuruldu; hem geçmişe hem geleceğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti’yle zamandaş ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnız CHP’nin koyduğu bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Goncourt ödüllerinin sonuçları Türkiye’de de izleniyordu; ama ülkemiz bu alanda da geç kalmıştı. Cumhuriyet gazetesi bu öncülüğü üstlendi, altmış yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağanı’yla sanat ve kültür yaşamımızda bir yarışma coşkusu oluşturdu. Daha sonraki yıllarda Türkiye’de de yarışmaların ve ödüllerin sayısı çoğaldı, yirmiyi aştı. Bugün belki ödül enflasyonundan söz açılabilir; eleştirel bir yaklaşımla sakıncaları gündeme getirilebilir, ama yine de kültür, bilim ve sanat konu 66. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2012 larında yapılan yatırımların çok yararlı olduğu rahatlıkla söylenebilir. Zamanla ödüller arasında ayrımlar ortaya çıkar; bir yarışma kurumsallaştıkça, amacı, nitelikleri, karakteri belirginleşir. Bu arada kimi holdinglerin kendi amaçlarına yönelik yarış malar düzenlemeleri ve ödüller dağıtmaları da bu alanda kaçınılmaz çoğulculuğu yansıtıyor. Kimi bankaların, şirketlerin, ticari tekellerin reklam amacıyla düzenledikleri yarışmaların ödülleri, parasal açıdan ne kadar büyük olursa olsun; özü, maddi çerçevenin dışındaki anlamda odaklaşıyor. Ödüller, Yunus Nadi Armağanı Yarışması adıyla aralıksız olarak kırk yılı aşkın bir sürede düzenli olarak gerçekleştirildi, kültür ve sanat hayatımıza amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sürmeye başladı. Ülkemizin kültür ve sanat yaşamı bütün baltalanmalara ve olumsuz yatırımlara karşın sürekli gelişiyor ve yaygınlaşıyor. Fikir ve sanat özgürlükleri Türkiye’de tam değil; siyasal iktidarın baskıları hâlâ sürüyor ve çağdaş demokratik ortamdan henüz yoksun sayılıyoruz. Buna karşın fikir, sanat, bilim, kültürde çabalar sürüyor. Tarihsel gelişim sürecinde elbette ‘aydınlanma’nın önüne hiçbir güç geçemez. Cumhuriyet, çağdaş uygarlığa giden yolun fikir, sanat, kültür, bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2012 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Ana Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Ana Dalı’nda Sosyal Bilimler Araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Nisan 2011 ile 1 Şubat 2012 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap dosyası’yla aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Metin Celâl, Cemil Kavukçu, Osman Şahin, Celâl Üster. dosyası’ ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısı ile çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Prof. Dr. Cevat Çapan, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Özdemir İnce. türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla 5 karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Behiç Ak, Orhan Erinç, Musa Kart, Kâmil Masaracı, Tonguç Yaşar. FOTOĞRAF Ödüle en çok 4 adet siyahbeyaz fotoğraf ile aday olunabilinir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka yerde ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: Hikmet Çetinkaya, İsa Çelik,Ara Güler, Paul Mcmillen, İbrahim Yıldız. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Nisan 2011 ile 1 Şubat 2012 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla yayıma hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici Kurul ödülü kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Erdal Atabek, Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, Prof. Dr. Ahmet Mumcu. ROMAN Ödüle 1 Nisan 2011 ile 1 Şubat 2012 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap dosyası’yla aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Seçici Kurul, ödülü, kitap ve kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, Ahmet Cemal, Ülkü Tamer, Konur Ertop, Prof. Dr. Tahsin Yücel. külerini 15 Şubat 2012 Çarşamba günü saat 17.00’ye kadar ‘Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması şartı geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun (şiir, roman, öykü vb.) yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2012 Pazartesi günü açıklanacaktır. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller, her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. (Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar.) Adaylar gerçek ad ve adreslerini ve telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtları yarışma dışında tutmak zorundayız. Adayların yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki fotoğrağlarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılma belgesini ve yaşamöy ÖDÜL Her dal için: 2.000 YTL. KATILMA BELGESİ ŞİİR Ödüle 1 Nisan 2011 ile 1 Şubat 2012 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazır bir ‘kitap .............................................................................................................. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30X40 cm.’yi geçmemelidir. Her TELEFONUM:................................................................. KATILDIĞIM DAL:.................................................. C MY B C MY B ADIM, SOYADIM: ...................................................... ADRESİM:.............................................................................