19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2012 CUMA 6 HABERLER Hınç ve Hırs BİRBİRİNDEN bu kadar farklı iki olayın insanı hiç beklenmeyecek yoldan aynı insaf ve haklılık zemini üzerinde düşündürmesi pek az görülen bir rastlantıdır. Olayların biri Uludere yanılgısı, öbürü de cumhurbaşkanlığı seçimi. Aralarında hiç benzerlik yok ama ikisi de hınç ve hırs kavramlarının sonuçlarını düşünmeye çekiyor insanı. ludere olayı gerçekten çok üzücü. En başta, olayın kurbanı olan insan sayısı bakımından. İnsanların kaçakçı oluşu ve sınır geçme suçu üzüntüyü hafifletmiyor. Ama en son teknolojinin sağladığı ve şaşmazlığına güvenilen bir bilginin ışığında askerliğin emrettiği ivedi bir operasyonun yanlışlığını ileri sürmek de kolay değil. Olayda bir sorumsuzluğun olup olmadığı, dolayısıyla bir suçtan söz edilip edilemeyeceği ancak şimdi sürdürülmekte olan, hakkında gizlilik kararı da alınmış kapsamlı soruşturma sonrasında belli olacak. Zaten şu aşamada asıl düşündürücü olan bu değil. Düşündürücü olan, olayın gerçek niteliği bilinmeksizin askere yönelik uluorta suçlamalardaki insafsızlıktır. Bazı yayın organlarındaki üsluba ve konuşmalardaki havaya bakılırsa, sanki işgalci düşman ordusuna karşı yıllardır birikmiş bir hınç alınmakta. evlet başkanının görev süresi konusuna gelince, o soruna ilişkin olarak hukuk bakımından söylenebilecek olanların hepsi, dünkü Cumhuriyet’in bu sayfasında yayımlandı: Yakındoğu Üniversitesi Anayasa Hukuku Profesörü Dr. Fazıl Sağlam’ın makalesiyle, bütün ayrıntılarıyla ve geçerli hukuk metinlerine uygun olarak. Böyle bir ciddi hukuksal durum eskiden beri ortadayken Sayın Başbakan’ın birkaç hafta önce farklı bir tez savunması yanlış değil miydi? Şimdi toplanan Anayasa Komisyonu da o tezi savunursa ve öyle bir yasa çıkarılır ya da bunca zaman geçtikten sonra siyasal hırslar yönünde bir anayasa değişikliğine gidilirse, hukukla böyle oynamak da etkileri yıllarca sürecek büyük bir yanlış olmaz mı? evlet yaşamında terslikler ve yanlışlar yaşanabiliyor zaman zaman. Bazen hudutta, bazen zirvede. Önemli olan, tepkilerin insaflı ve haklı olup olmamasıdır. Orasını düşünmek de vatandaşların işi. U ADLİYEDE GÜVENLİK ÖNLEMLERİ Sabah erken saatlerden itibaren adliyeye gelen sivil ve resmi kıyafetli polisler adliye bahçesinde önlem aldı. Başbuğ’un gelmesine kısa bir süre kala polis, gazetecilerin bulunduğu bölümde bariyer oluşturdu. Başbuğ’un adliyeye gelmesine 1 saat kala ise Merkez Komutanlığı’nda görevli bir albay gelerek polislerle güvenlik önlemlerine ilişkin bilgi alışverişinde bulundu. Saat 13.00 sıralarında da bir ambulans getirildi. İlker Başbuğ’a tutuklama istemi Saidi Nursi müzesi istemi ? Haber Merkezi Saidi Nursi’nin 23 Mart 1960 yılında öldüğü İpek Palas Oteli’nin müzeye dönüştürülmesi talep ediliyor. Saidi Nursi’nin müridi Abdülkadir Badıllı, oteli alarak, kurulacak vakıf bünyesinde bir bölümünü “Saidi Nursi Müzesi”ne dönüştürmek istediklerini belirtti. Badıllı, müze talebini yerel idarecilere ve son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e de ilettiklerini bildirdi. İstanbul Haber Servisi Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, İnternet Andıcı soruşturması kapsamında “silahlı örgüt yöneticisi olmak” ve “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” suçlarından tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. Savcıya 7 saat ifade veren Başbuğ, Rüştü Erdelhun’dan sonra bugüne dek yargılanan ikinci Genelkurmay Başkanı oldu. Başbuğ, hükümet aleyhine kara propaganda yapmak amacıyla kurulduğu öne sürülen internet sitelerie ilişkin yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç duyurusunun ardından başlatılan soruşturma nedeniyle dün 13.30 sıralarında adliyeye geldi. Beşiktaş’taki adliye binasına Renault Laguna otomobiliyle gelen Başbuğ‘a avukatı İlkay Sezer eşlik etti. Savcı Kansız’a i 7 saat ifade veren esk nı Genelkurmay Başka i is ‘silahlı örgüt yönetic olmak’la suçlanıyor D ilahlı örgüt yöneticiliği ve darbeye teşebbüs’ Başbuğ’a ve korumalarına ait üç araç, adliye bahçesine hâkim ve savcıların kullandığı protokol kapısından girdi. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız’a şüpheli sıfatıyla ifade veren Başbuğ, binaya girerken gazetecilerin sorularını ise yanıtsız bıraktı. Başbuğ’un sav ‘S cılıktaki ifade verme işlemi yaklaşık 7 saat sürdü. Başbuğ, saat 20.30 sıralarında TCK’nin 3141. maddesi uyarınca silahlı örgüt yöneticiliği ve 3121. maddesi gereğince de “hükümeti, cebir ve şiddet kullanarak ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçundan tutuklanması istemiyle İstanbul Nöbetçi 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkemedeki nöbetçi yargıç dosyayı yaklaşık 3 saat saat inceledi. Başbuğ’un mahkemedeki işlemleri gazatemizin yayına girdiği saatlerde hâlâ sürüyordu. D BALYOZ’DA SANIKLAR İLK KEZ AYNI SALONDA Özel yetkili mahkemeler Çağlayan’a taşınıyor ? İstanbul Haber Servisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde görevli Özel Yetkili 13 ve 14. Ağır Ceza Mahkemeleri’nin Çağlayan’da yeni açılan İstanbul Adalet Sarayı’na taşınmasına karar verdi. Savcılığın bu kararı, iki mahkemenin hâkim ve savcılarının talebi doğrultusunda aldığı öğrenildi. Özel yetkili görevli hâkim ve savcıların, adliyedeki makam odalarının darlığı ve aynı odada 23 kişinin kalması nedeniyle taşınma talebinde bulundukları belirtildi. Rüştü Erdelhun ilk olmuştu Savcılar, Behçet Oktay dosyasını istemedi ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcıları Hakan Yüksel ve Mehmet Özgür, eski Özel Harekât Daire Başkanı Behçet Oktay’ın şüpheli ihtiharına ilişkin dosyanın faili meçhul cinayetler soruşturması ile birleştirilmesi talebini reddetti. Öte yandan Doğan Özkan adlı kişi, faili meçhul cinayetler soruşturmasında iki savcıya “tanık” sıfatıyla ifade verdi. Başbuğ, 21 Nisan’da Poyrazköy’de Bedrettin Dalan’ın arazisinde başlayan kazılarda 15’i dolu 22 lav silahı bulunması üzerine 1 hafta sonra basının karşısına geçti. Dolu lavlara değinmedi, boş olanlardan birini eline alarak “Bu lav değil, boru” dedi. Yaklaşık 2 ay sonra ise İrticayla Mücadele Eylem Planı’nı “kâğıt parçası” diye nitelendirdi. ‘Arkadaşlar bu lav değil boru’ 23 Demokrat Parti iktidarı döneminde Başy rma elku Ağustos 1958 tarihinde Gen elhun, kanlığı’na atanan Mustafa Rüştü Erd et üm hük a sınd sıra lali ihti 0 27 Mayıs 196 e el koyanlısı tutumu nedeniyle yönetim dı. klan tutu an yan askeri güçler tarafınd yle üsü stat er ve ülen Tüm rütbeleri sök gılaYassıada Askeri Mahkemesi’nde yar an Adn anı nan Erdelhun, dönemin Başbak Rüştü Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin atkan Pol an Has anı Zorlu ve Maliye Bak lhun Ede ak Anc di. edil kum mah gibi idama u boy ür öm hakkındaki hüküm daha sonra öte n elhu Erd i. ağır hapis cezasına çevrild layak ikte birl yla ları ki Yassıada mahkum ı. şık 1 sene Kayseri Cezaevi’nde kald yetkidi ken sel Gür al Cem ı kan baş hur Cum da arasini kullanarak Rüştü Erdelhun’un tti. affe yi kişi 12 larında bulunduğu ‘Sahte dijital veri üreten çete iftira atıyor’ İstanbul Haber Servisi 1. Ordu Komutanlığı’nda seminer görüntüsü verilerek “Balyoz Darbe Planı” yapıldığı iddiasına ilişkin açılan ve birleştirilen 3 davanın sanıkları dün ilk kez birlikte hâkim karşısına çıktı. Görevde ve emekli üst rütbeli subayların da aralarında bulduğu 249’u tutuklu, 345 kişiyi yerleştirmek için duruşma salonundaki oturma düzeni değiştirildi. Tutuklu sanık Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Can Erenoğlu savunmasında, “Sahte dijital veri üreten iftira çetesi, vatansever ve Atatürkçü insanları düşman olarak görmekte, bu insanlara yönelik akla hayale gelmeyecek iftiralar atmaktadır” diye konuştu. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davada emekli orgeneraller Çetin Doğan, İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek, Orgeneral Bilgin Balanlı ile 3. iddianame Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Genelkurmay MEBS Başkanı Koramiral Deniz Cora, Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral Korcan Pulatsü, Hava Kuvvetleri Lojistik Komutanı Korgeneral Rıdvan Ulugüler, Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Korgeneral Ziya Güler ve HAVELSAN Genel Müdürü Ömer Faruk Yarman tutuklu yargılanıyor. Başkan Ömer Diken, 6 Aralık 2011 tarihli duruşmada izleyiciler tarafındaki bir bayanın “O köpekler giderken trafik kazasında geberecekler” diyerek elini salladığını, görüntülerden bu kişinin E. Nevin Alan olduğunun tespit edildiğini belirtti. Diken, Engin Alan’ın eşi olan Alan hakkında “hakaret ve tehdit” suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu kaydetti. Savunmasını yapan Erenoğlu, “Suçsuzluğumu ispatlamak zorunda olmadığımı biliyorum. Ancak suçsuzluğumdan aldığım güç ile tamamen iftira niteliğindeki sahte dijital verilerle yargılandığımı herkesin bilmesi için açıklamalarda bulunacağım” dedi. Erenoğlu, Plan Semineri 2003’e katılmadığını söyledi. Erenoğlu, “Yunanistan ile gerginliği tırmandırıcı planlama ve faaliyetlerde bulunulmasını teklif ettiği” iddialarını redderek barışçıl çabalar için ilk adımı attığını belirtti. Eroğlu, Türkiye’ye davetli gelen Yunan Sahil Güvenlik Komutanı ile birlikte çekilmiş fotoğrafını heyete gösterdi. Tutuklu sanıklardan Albay Abdullah Cüneyt Küsmez, “İsmailağa Cemaati” çevresinde inceleme yapıldığı iddialarına ilişkin “İsmailağa Camisi’nin yerini bilmiyorum. Bu suçlamayı şiddetle ve nefretle reddediyorum. Aileme ve şahsıma yapılmış en büyük hakaret olarak kabul ediyorum” dedi. ‘Biz Başbuğ’un emrini uyguladık’ İnternet Andıcı soruşturması, tutuklu Kurmay Albay Dursun Çiçek’in ıslak imzasının bulunduğu öne sürülen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinin orijinalini gönderen meçhul subayın ikinci ihbar mektubu ile 2009’da başlatıldı. Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün başlattığı soruşturmayı, Temmuz 2011’de Cumhuriyet Savcısı Kansız tamamladı. İddianamede, Tümgeneral Hıfzı Çubuklu, emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın da aralarında bulunduğu 22 kişi Ergenekon yöneticisi ve üyesi olmakla suçlandı. Dosya, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki İrticayla Mücadele Eylem Planı davasıyla birleştirildi. Mahkemede ifade veren sanıklar, internet sitelerinin, dönemin Genelkurmay Başkanı Başbuğ tarafından onaylandığını belirterek verilen emri yerine getirdiklerini belirtti. Çiçek ise andıcın hazırlanması için Iğsız’dan onay alındığını, ancak Başbuğ’a arz edilmediğini söylemişti. Yüzbaşı Murat Uslukılıç savcılık ifadesinde andıcın Iğsız’a sunulduğunu, Iğsız’ın da “Komutana arz” notu yazdığını ifade etmişti. Iğsız, mahkemedeki çapraz sorgusunda, kendisine yöneltilen soruların Genelkurmay Başkanı’na sorulmasını istedi. Davanın sanıklarından Çubuklu da savcılık ifadesinde, andıcın doğru olduğunu kabul ederek parafın kendisine ait olduğunu, parafın yanındaki tarihin 16 Şubat 2009’u gösterdiğini, bu belgenin 1 Nisan 2009’da da 2. Başkan parafıyla Genelkurmay Başkanına arz olunduğunu söylemişti. Davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başbuğ hakkında 30 Aralık 2011’de İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcı Kansız da 2 Ocak 2012’de soruşturma başlattı ve 3 Ocak 2012’de Başbuğ’a davetiye göndererek ifade vermek üzere 5 Ocak 2012’de adliyeye gelmesini istedi. Başbakan Erdoğan, Biden ile görüştü ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan ile ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştiği bildirildi. Görüşmede ABD askerlerinin Irak’tan çekilmesinin ardından bu ülkede yaşanan son gelişmeler ele alındı. Görüşmede ayrıca Erdoğan ile Biden’in Irak’taki mevcut kaos ortamının kaygı verici olduğuna değindikleri belirtildi. ‘Seminere katılmadım’ DAVANIN TUTUKSUZ SANIKLARINDAN TOLON SAVCININ SORULARINI YANITLADI: Çocuk kaçırma iddiası ? Yurt Haberleri Servisi Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde, ilçeye dışarıdan geldiği belirlenen ve bir taksiye binen 4 kadının, yolda gördükleri 5 yaşlarındaki 2 çocuğu kaçırmaya çalıştıkları iddia edildi. Bunun üzerine toplanan çocuğun yakınlarının da bulunduğu yurttaşlar, bu kişilere saldırdı. Polis ekiplerinin müdahalesiyle kalabalığın elinden alınan zanlılar, İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Ergenekon diye bir şey duymadım HATİCE TUNCER CHP İzmir Milletvekili ve gazetemiz yazarı Mustafa Balbay ile CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal’ın tutuklu bulunduğu İkinci Ergenekon davasına dün 1.5 ay aradan sonra devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük duruşma salonunda görülen davanın 145. duruşması yapıldı. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel’in “Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Ergenekon yapılanmasını duydunuz mu” sorusuna Tutuksuz sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon şöyle yanıt verdi: “Sivil toplum kuruluşlarının bir toplantısında ‘Ulusalcı, milliyetçi sözlerini çok kullanmayın. Size Estergoncu derler’ dedim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 47 yıl fiilen hizmet ettim. Tarihi Ergenekon dışında Ergenekon diye bir yapılanma duymadım.” Savcı Pekgüzel, Tolon’un bir telefon görüşmesinde davanın tutuklu sanığı Tuncay Özkan’dan “Bizim Tuncay Özkan” diye söz ettiğine belirterek bunun ne anlama geldiği ni sordu. Tolon, hiçbir anlamı olmadığını belirterek “Biz özelliği yok. Biz Kaç Kişiyiz Platformu’nda binlerce kişiyi bir araya getirmişti. Ondan söz ediyoruz” diye açıklama yaptı. Bu sırada Mustafa Balbay da “Savcı da ‘Bizim dava’ dedi” diye seslendi. Pekgüzel, “Burada görülmekte olan dava demek istiyorum” diye açıklama yaptı. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle