22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 OCAK 2012 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Eşi Aydın Denktaş Kızı Ender Vangöl 9 YAŞAM MÜCADELESİNDEN HİÇ VAZGEÇMEDİ KKTC’nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, 24 Mayıs’ta begeçirdiği beyin kanaması sonnucu felç oldu. Denktaş, 29 Ekim’de hastaneden taburcu edildikten sonra ilk kez 15 Aralık 2011’de evinden dışarı çıktı. Havanın da güzel olmasından yararlanarak ilk kez evinden çıkan Denktaş, “Benim için ‘ölüyor’ dediler, dışarı çıktım” dedi. Denktaş, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki tedavisinin ardından rehabilitasyon süreci için 8 Temmuz’da Ankara’ya, Genelkurmay Başkanlığı Rehabilitasyon Merkezi’ne götürüldü. Denktaş’ın tedavisine Ankara’da GATA’da devam edildi. Beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin boşaltılması için 25 Ağustos’ta ameliyat edilen Denktaş, 30 Ağustos’ta da KKTC’ye, YDÜ Hastanesi’ne getirildi. Denktaş, beyinle kafatası arasındaki kan birikiminin artması nedeniyle 5 Eylül’de YDÜ Hastanesi’nde yeniden ameliyat edildi. 29 Ekim 2011’de taburcu edilen Denktaş, 8 Ocak 2012 gecesi, su kaybı nedeniyle YDÜ Hastanesi’ne yeniden kaldırıldı.İç organlarında yetersizlik baş gösteren Rauf Denktaş, önceki gün solunum cihazına, ardından diyalize bağlandı. Gazetecilik Derken... İddianameler arasında bazı gazetecilerin, basın kuruluşlarının da “çok gizli terör örgütü”nün sivil yapılanmalarından birini oluşturduğu ve bunların kamuoyunu yanlış yönlendirmek için uğraştığı suçlaması var. Tutuklu gazeteciler konusu bütün dünyada yankı uyandırıyor ama hükümet, onların gazeteci olmadığını düşünüyor. Gazetecilik faaliyeti nedeniyle değil de başka işler çevirdikleri için tutuklandığı kanaatinde... Bu durum, gazetecilik nedir tartışmalarını da gündemde tutuyor. Türkiye’de gazetecilik geçmişten bugüne siyasetle iç içedir. Birçok yazarın doğrudan bir partiyi tutmasa bile, görüşü bellidir ve zaten okuyucu da ona göre bu yazarları izler, okur, beğenir veya eleştirir. Bunun dışında Türkiye’de yine geçmişten beri farklı görüşleri savunan “misyon gazeteciliği” vardır. Bugün de var. Bunlar da kendilerini ait hissettikleri toplulukların, görüşlerin, ideolojilerin propagandasını yapar. Kimileri bunu dürüstçe yaparken kimileri düşman gördüklerini hedef göstermeye kadar her türlü yolu dener. Bu türden yayınların hepsi de bizde gazete, dergi, medya olarak anılır. ??? Peki bir gazetecinin istediği görüşün propagandasını yapması suç mudur? Bu propagandayı yaparken yasalarda tanımlanmış suçları işlemiyorsa değildir. Eğer öyle yapıyorsa zaten hakkında dava açılıyor. Ya da yazdıkları yüzünden başına gelmedik kalmıyor. Okur tepkisinden tutun da işten atılmaya, hapse atılmaktan tutun da öldürülmeye kadar uzanan bir sorumluluğu zaten üstleniyor. Bunların bir kısmı kendi samimi düşüncelerini savunurken bir kısmı belli toplulukların ya da kurumların sözcülüğünü yapar. Hatta siyaset bir yana, iş dünyasından birilerinin, spor dünyasından birilerinin hatta magazin dünyasından birilerinin çıkarlarını kollayarak gazetecilik yapanlar da vardır. Bunun yanı sıra bir gazeteci araştırma yaparak haber üretecekse, ya hükümetten ya polisten ya askerden ya muhalefet partilerinden ya devlet kurumlarındaki birilerinden ya istihbarat teşkilatından yararlanır. Bunu kimi zaman bilerek yapar, kimi zaman da bu kurumlar ya da kurumların içinde birileri tarafından kullanılır. “İçerden” haber alamıyorsa zaten büyük haberler patlatması da imkânsız gibi bir şeydir. ??? Haberler bir yana, Türkiye’de gazetecilik adı altında tamamen birilerinin sözcülüğünü, propagandasını yapan, birilerinden emir alarak konuştuğu, yazdığı çok açık belli olan pek çok insan var. Bu yayınların kimliği açıksa, yani açıkça ne savundukları belliyse zaten herkes ona göre okur, izler. Bu yazarların da imzasıyla açıkça görüşleri yazılıyorsa onun hakkında da okuyucu yine kendisi karar verir. Bir yazar, yalnızca düşüncelerini yazıyorsa, ister ayrılıkçı görüşleri savunur, ister askeri vesayeti savunur, ister Şamanizmi savunur. Bunları gazetecilik sayarsınız veya saymazsınız ama sonuçta düşünce özgürlüğünü savunuyorsanız kimsenin ne düşündüğüne zorla ambargo koyamazsınız. Demokrasiye alışmak böyle bir şey. Ama yalnızca devletin değil, yurttaşların da bu düşünceye alışması gerekir. 88 yaşında aramızdan ayrılan kurucu lider, hiç unutulmayacak Denktaş’ı yitirdik Girne Yılanadası’ndaki evinde bir süredir tedavisine devam edilen ve pazartesi günü yeniden hastaneye kaldırılan KKTC’nin kurucusu, 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, dün akşam saatlerinde yaşamını yitirdi. Denktaş’ın ölüm haberini KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, oğlu Serdar Denktaş’ın da hazır bulunduğu basın toplantısıyla duyurdu. Eroğlu, “KKTC kurucu babasını unutacak değildir” dedi. Hristofyas diye bağırdı Haber Merkezi KKTC’nin 1. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı en son ziyaret eden Denktaş’ın kızı Ender Vangöl oldu. Babasının solunum cihazına bağlanmadan önce yoğun bakımda ziyaret eden Vangöl, babasının, eşi Aydın Denktaş’a olan sevgisini, evlatlarına bağlılığını dile getirerek Rum tarafına mesaj gönderdiğini anlattı. Ender Vangöl, Denktaş’ın nefes alamaz durumdayken bile eşi Aydın Denktaş için sürekli “Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar...” şarkısını söylediğini, kendisinin de şarkıya eşlik ettiğinde, “Sizleri kaybetmekten korkuyorum” dediğini aktardı. Babasının, Rumca bir şeyler söylediğini, “Rumca anlamıyorum baba, İngilizce ya da Türkçe konuş” dediğini anlatan Ender Vangöl, babasının, Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas ile diğer Rum liderler için, “Söyle kendilerine, burası bağımsız bir cumhuriyettir’ dediğini ve ‘Hristofyas’ diye bağırdığını söyledi. Ender Vangöl, Denktaş’ın Kıbrıs müzakerelerinden bahsettiğini, toprak ayarlamalarına, iskâna değindiğini ve “Nasıl olacak, nasıl yerleşecek bu insanlar?” dediğini kaydetti. Babasına, “bunları düşünmemesi gerektiğini” söylediğini ancak Denktaş’ın “Benim düşünmem gerek” diye yanıt verdiğini dile getiren Ender Vangöl, sabah saatlerinde (dün) de “Beni evime götürün” dediğini, kendisinin de “Biraz daha güçlen, evimize gideceğiz” karşılığını verdiğini söyledi. Babasının nefes almakta zorlandığını, gece boyu konuştuklarını, konuştuklarının zaman zaman anlaşılmadığını ifade eden Ender Vangöl, “Ama hiçbir zaman bilincini kaybetmedi, son ana kadar” dedi. Kahramanlar kolay yetişmiyor Denktaş’ın ölümünün ardından açıklamalar yapan siyasetçiler ve bilim insanları onun özellikle mücadeleci kişiliğine vurgu yaptı. Açıklamalrdan bazıları şöyle: Cumhurbaşkanı Abdulah Gül: Milletimiz gerçek bir kahramanı yitirdi. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Kendisinin inandığı davaya ne kadar bağlı, tutkulu olduğunu, meseleyi neticeye götürmek için gayretli olduğunu gördüm. Milletimiz büyük bir evladını kaybetmiştir. Davasından hiç yılmadı. Hepimizin başı sağ olsun. Kahramanlar kolay yetişmiyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Görmezden gelinen bir halkın mücadelesini veren büyük bir liderdi. Prof. Mümtaz Soysal: Bırakın Türkiye için yaptıklarını, Kıbrıs için yaptıklarını, büyük bir insan ve kahramandı. Tutumu örnek olacak kadar eşsizdi CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal: Türkiye ve bölgenin önemli bir insanını kaybettik. Bir hukukçu olarak başladığı siyasi kariyerini buralara kadar getirdi. Çok büyük acılar çekti. Büyük suçlamalara maruz kaldı. Ancak tarih onun konumunu haklı çıkartacak şekilde istikamet etti. DSP Genel Başkanı Masum Türker: Denktaş KKTC’de yaşayan yurttaşların özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine hayatını adadı. Denktaş, Enosis’e karşı mücadele ederken, diğer taraftan da Kıbrıslı Türkleri örgütledi. Eski KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: Kıbrıs Türk’ünün tarihinde çok önemli ve büyük roller üstlenmişti. Kıbrıs Türk tarihi ile neredeyse bütünleşmişti. Kendisini kaybetmek tabii ki büyük bir boşluk yaratıyor. Bu boşluğu doldurmak için çok çalışmak gerekecek. unları düşünmem lazım’ Solunum cihazı takılırken babasının başında olduğunu belirten Vangöl şunları aktardı: “O bir tarih orada. Koskoca bir tarih o... Bu anında bile devletini düşünüyor. ‘Düşünme baba bunları’ diyorum, ‘Nasıl düşünmeyeyim ben, düşünmem lazım, bunları çözmek lazım..’ diyor. Umudumuzu yitirmiyoruz. Çok mücadele veren bir bünyesi var. Allah nasıl takdir ederse ona uyarız...” ‘B Öğrenci Umre’sine 2050 başvuru ? ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından organize edilen öğrenci, öğretmen ve velileri kapsayan 10 günlük umre turunun kayıtları dün sona erdi. Diyanet’ten yapılan yazılı açıklamada, 3 bin kişilik kontejanı olan yarıyıl dönemi Umre ziyaretleri için 2 bin elli kişinin başvurduğu belirtildi. Başvuru sahipleri, 24 Ocak’ta hareket edecek. THY uçağı Sarajeva’ya inemedi ? İstanbul Haber Servisi Türk Hava Yolları’na ait Boeing 737 tipi yolcu uçağı İstanbulSaraybosna seferini yapmak üzere dün 11.50’de Atatürk Havalimanı’ndan havalandı. Sarajeva Havalimanı’na iniş yapmak için kule ile irtibata geçen THY uçağı kötü hava şartları ve yoğun sis nedeniyle görüş mesafesinin azalmasından dolayı iniş yapamadı. İniş yapamayan THY uçağı 14.00’da Atatürk Havalimanı’na geri döndü. KKTC’ye adanmış bir ömür 27 Ocak 1924’te Baf’ta doğan ve 1.5 yaşındayken annesini kaybedince anneannesi ve babanannesi tarafından büyütülen Rauf Denktaş, 1930 yılında eğitim için İstanbul’a gönderildi. Arnavutköy’de ilkokuldan liseye kadar yatılı okudu. Ortaokuldan sonra Kıbrıs’a döndü ve liseyi Kıbrıs’ta bitirdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonra hukuk eğitimi için İngiltere’ye gitti. Mezun olduktan sonra avukatlığa başladı. Siyasi yaşama, 27 Kasım 1948 tarihinde Kıbrıs Türklerinin düzenlediği, Dr. Fazıl Küçük’ün de katıldığı ilk mitingle adım attı. Türk cemaatinin iki önemli ismi Faiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük arasında arabulucu rolünü üstlenip toplumun çıkarlarının takipçisi oldu. Faiz Kaymak’ın teklifi ve Dr. Fazıl Küçük’ün teşvikiyle Kıbrıs Türk Kurumlar Federasyonu Kongresi’nde başkanlığa seçildi. Enosis’le mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos 1958’de Türk Mukavemet Teşkilatı’nı (TMT) kurdu. 1959 Zürih ve Londra antlaşmaları ile, 1960 antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın hazırlanmasında emeği geçti. Aynı yıl Türk Cemaat Meclisi’yle İcra Komitesi Başkanlığı’na seçildi. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk Alayı Magosa Limanı’na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak üzere Ankara’ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş, bir sandalla Kıbrıs’a geçti ve Türk direnişini örgütlemeye başladı. 1964 Londra Konferansı’ndan sonra Makarios tarafından “istenmeyen adam” ilan edildi. 1967’de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye’ye geri verildi. 1968’de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs’a döndü. 1970 seçimlerinde Türk Cemaat Meclisi Başkanı oldu. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976’da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanı oldu. eren Annan Planı müzakere sürecinde de Türk tarafının liderliğini üstlenmişti. Kıbrıslı Türklerin büyük bir kısmının plana destek vermesi hatta on binlerce kişinin plan lehinde gösteriler düzenlemesine karşın, Denktaş, planı kabul etmektense istifa edeceği tehdidiyle akıllarda kaldı. 17 Nisan 2005’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan’da görevi Mehmet Ali Talat’a devretti. Almanya komisyon kuruyor ? BERLİN (AA) Almanya’da 20002006 yıllarında Türklerin aşırı sağcılar tarafından öldürülmesi olayının aydınlatılması amacıyla meclis bünyesinde bir araştırma komisyonu, ayrıca federal ve eyaletler düzeyinde ortak bir uzmanlar komisyonu kurulması kararlaştırıldı. Federal ve eyaletler düzeyinde kurulması kararlaştırılan ortak uzmanlar komisyonunun çalışmalarının da araştırma komisyonunun çalışmalarıyla kesişmesinin önleneceği bildirildi. YGS başvuruları uzatıldı ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ÖSYM, sınav ücretini yatırmasına karşın başvurusunu tamamlamayan 79 bin 838 aday bulunması nedeniyle üniversiteye giriş sisteminin birinci basamağı olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) başvuruları 15 Ocak’a kadar uzattı. ÖSYM’den yapılan yazılı açıklamada, http://ais. osym.gov.tr internet adresinden başvurularla ilgili bilgilere ulaşılabileceği belirtildi. Annan Planı tavrı 1990, 1995 ve 2000 yıllarında aynı göreve yeniden seçilen Denktaş, 2003 yılının Mart ayında uzlaşmasız sona Denktaş, baba olarak da birçok acı yaşadı. Altı çocuğundan üçünü kaybetti. Oğlu Serdar, kızları Ender ile Değer’in yanı sıra 11 torun ve 2 torun çocuğuna sahip Denktaş, okumaya ve yazmaya ilgisiyle biliniyordu. C MY B C MY B 3 çocuğunu kaybetti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle