Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 İstanbul Edirne Kocaeli Çanakkale İzmir Manisa Denizli Zonguldak Sinop Samsun Trabzon Giresun Ankara Y K Y Y Y Y Y Y Y B B B B 7 5 5 5 12 10 9 6 9 11 12 10 6 Eskişehir Konya Sıvas Antalya Adana Mersin Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkâri Van Kars K PB PB B B B K Y Y Y K K B 4 7 3 15 14 14 6 9 6 7 0 2 5 HABERLERİN DEVAMI Oslo PB 1 Belgrad Helsinki PB 1 Sofya Stockholm PB 1 Roma Londra PB 5 Atina AmsterdamB 7 Zürih Brüksel B 5 Moskova Paris B 4 Aşkabat Bonn B 4 Taşkent Münih PB 3 Baku Berlin PB 5 Bişkek BudapeştePB 6 Tiflis Madrid PB 12 Kahire Viyana K 4 Şam K K Y Y PB K Y PB PB Y PB Y Y 5 2 14 17 3 1 8 13 9 9 9 16 11 Ülke genelinin çok bulutlu, Marmara, Ege, Batı Karadeniz, Göller Yöresi, Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu’nun güneydoğusu, Eskişehir, Antalya’nın batı çevreleri, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ile gece saatlerinde Ankara ve Çankırı çevrelerinin yağışlı geçeceği tahmin ediliyor. 14 OCAK 2012 CUMARTESİ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 OCAK GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Kurumun başkanı Altunbaşak, talimatın Başbakan’dan geldiğini açıkladı GÜNDEM ? Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ? Baştarafı 1. Sayfada Milli Eğitim Bakanlığı genelgesini hayretle karşılayan manşetlerle duyurdu. İktidara şirin görünmeyi, RTE’nin husumetini üzerine çekmemeyi uzun süredir temel ilke yapan Doğan Grubu’nun, medya dünyasında kendine layık gördüğü sıfatla sözde amiral gemisi Hürriyet’in manşetine göre bakanlık genelgesi “heyecan yarattı”. İç sayfada yer ayırdığı habere de “19 Mayıs’a kutlama ayarı” başlığını münasip gördü. Bu ve benzeri idarei maslahatçı medya yaklaşımları; AKP iktidarının Cumhuriyetin temel ilkelerini yavaş yavaş, ama bilinçli biçimde kemirmeyi amaçlayan programlı, düzenli eylemlerini kolaylaştırıyor, çanak tutuyor. RTE, Ömer Dinçer’i Milli Eğitim Bakanlığı’nın başına getirirken kimi amaçları vardı: Bu amaçlardan biri açığa çıktı. Amaç; 73 yıldır aralıksız bütün illerimizde stadyumlarda kutlanan 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı, Atatürk Cumhuriyeti’nin anlamlı günlerinden birini, gençliğin, halkın belleğinden silmek! ??? Son genel seçimden sonra RTE; bu amacı tabii henüz açığa çıkmayan amaçlarını büyük bir zevkle yerine getirecek kişiyi Eğitim Bakanlığı’nın başına getirmekte duraksamadı. Siyasal gelişmeleri izleyenlere Ömer Dinçer’i nasıl tanırsınız diye sormaya gerek yok. RTE’nin himayesinde siyasete atılmadan önce Başbakanlık Müsteşarlığı’na getirdiği bu kişi; sonradan tevil etmeye çalıştığı ve “Laik Cumhuriyet’in artık sonu gelmiştir” diye özetlenebilecek, Osmanlı’ya hasret görüşlerini bir kitabında savunarak kamuoyunun gözdesi oldu. Göreve getirildiği zaman vay Milli Eğitim’in haline, diye düşünenler haklı çıktı. Ulusal savaşın ilk adımı gibi kutsal bir günü, 19 Mayıs’ı, okullara hapseden bakanlık genelgesine bir göz atarsanız; Bay Ömer Dinçer’in ne kadar uyduruk bir gerekçeyle asıl amacını gizlemeye çalıştığını görebilirsiniz. 73 yıldır yakınan olmamış, şikâyet duyulmamış; ama RTE’nin bakanına göre, 19 Mayıs’larda olumsuz hava koşulları, derslerin, öğrencilerin “motivasyonunu” bozuyormuş! Bu gerekçe, “Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı” özdeyişine layık bir kafanın eseri! Üstelik 19 Mayıs’ın stadyumlarda kutlanmasını faşist bir gelenek diye tanımlayan “taraf” kafa ile Cumhuriyet ilkelerine yaban, yobaz kafa arasında bir milim fark yok! Zira Cumhuriyete karşı taraf olan gazetelerin kafası ile AKP’nin gizlediği amaçlar örtüşüyor. ??? Pek çok konuda duyarlı olanların sergiledikleri tepki, acaba 19 Mayıs yasağına ne ölçüde yansıyacak? Fazla umutlu olmayalım. Bir gün, belki iki… O kadar! Medyamızın gözde yorumcuları, hele geçmişi bilmeden karalayarak geleceği kurmaya çalışanlar umutsuz vaka! Nedenini medyada hemen her gün izliyoruz. TV’leri, gazete köşelerini işgal ettiler. Korkmadan, yılmadan; Atatürkçüyüm, devrimciyim, laikim ve Türk’üm diyenlere başka gezegenlerden gelen acayip yaratıklarmış gibi bakıyorlar. Gerçek işlerine geldiğince doğru. Sözüm ona çağdaşlığın gereği diye savundukları ölçüde gerçek! Örneğin 28 Şubat’ta, laik Cumhuriyeti İslamın elinden, yasal kurallar uygulayarak kurtarma operasyonundan önce yüksek yargı organları temsilcilerinin Genelkurmay karargâhına giderek talimat aldıklarını, günümüzün ünlü kalemleri aylardır her vesile yazıp söylüyor; sivilasker sorumluları tsunami dalgaları gibi yerden yere vuruyorlar. Ama yandaşlıkla, yalakalıkla ellerine dünya ahret kimsenin su dökemeyeceği bu yazarlar, bu TV yorumcuları, hatta hukuk, siyaset adamları… …MİT’te Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, bilumum ilgili bakan ve askerin katıldığı brifinge yargı yetkililerinin de katıldığını görmezden geliyor; acaba talimat mı aldılar diye yazılı veya sözlü tek sözcükle karşı çıkmıyorlar. ??? Namık Kemal, yıllarca önce bugünleri görerek, “Ne utanmaz köpekleriz” hicvini günümüzün kimi yazar çizerleri için mi yazdı acaba? TÜBİTAK’a uzun menzilli füze siparişi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TÜBİTAK Başkanlığı’na atanan Prof. Yücel Altunbaşak, kurumun Türkiye’de yenilikçilik ve girişimciliği destekleme amacında olduğunu belirterek “Türkiye’nin Steve Jobs ve Marc Zuckerberg’lerimizi yetiştirme zamanı geldi” dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın TÜBİTAK’a “2500 km menzilli füze geliştirilmesi” talimatı verdiğini açıklayan Altunbaşak, “Evrim teorisi” ile ilgili soruları “Türkiye’nin bütünleşmeye ihtiyacı var” diyerek yanıtsız bıraktı. Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Altunbaşak şu açıklamaları yaptı: JOBS ve ZUCKERBERG’LER YETİŞTİRECEĞİZ: Benim dönemimde en önemli prensip yenilikçilik ve girişimcilik olacak. Türkiye’de yenilikçilik atmosferini değiştireceğiz. Artık kendi Steve Jobs ve Marc Zuckerberg’lerimizi yetiştirmenin zamanı geldi. 2500 KM MENZİLLİ FÜZE 2014’TE HAZIR: TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü tarafından geliştirilen 300 km menzilli yerli seyir füzesi hedefleri 5 metre hassasiyetle başarıyla vuruyor. Bu yıl içinde 500 km menzil testleri yapılacak. Menzili önce 1500 km’ye sonrada 2 yıl içerisinde yani 2014 yıllarında 2500 km’ye çıkaracağız. 2500 km menzilli füze yapılması talimatı Başbakanımıza ait. Savunma mı saldırı amaçlı mı ne maksatlı olduğunu biz bilemiyoruz. Ama hedef koymak çok önemlidir. ‘Evrim’e yanıt yok Altunbaşak, toplantıda “Evrim teorisine inanıp inanmadığı” yönündeki soruya net yanıt vermekten kaçınarak, “Türkiye uçak, füze, uydu yapmak, Jobs’lar yetiştirmek istiyorsa en fazla bütünlüğe ihtiyacı var” dedi. Somali’de rehin tutulan 3’ü Türk 18 kişilik gemi mürettebatı kurtarıldı Kaçırılan denizciler döndü İstanbul Haber Servisi Somalili korsanlar tarafından yaklaşık 16 ay önce kaçırılan Malta bandıralı Yunan firmasına ait “MV OlibG” isimli geminin 3’ü Türk, 15’i Gürcistan uyruklu mürettebatı kurtarıldı. Dün İstanbul’a getirilen mürettebat Devlet Başkanı Mikheil Saakaşvili ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından karşılandı. Devlet Konukevi’nde düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, rehin tutulan her iki ülkenin vatandaşının 8 Ocak 2012’de serbest bırakıldığını, önceki gün öğlen saatlerinde Kenya’nın Mombasa şehrine ulaştıklarını anlattı. Bu süreçte Gürcistan hükümeti ile irtibat halinde olduklarını belirten Erdoğan, “Somali Cumhurbaşkanı ile Somali ziyaretinde bunları derinliğine görüştük ve salimen serbest bırakılmalarını sağlamak için de müşterek olarak büyük bir çaba gösterdik” dedi. 12 EYLÜL DARBESİ İşkence dosyaları illlere yollanıyor 8 Eylül 2010’da kaçırılan geminin mürettebatı dün Air Zena Havayolları’na ait uçakla 10.10 sıralarında Atatürk Havalimanı’na geldi. Mürettebatı Erdoğan ve Saakaşvili karşıladı. ERDOĞAN KILIÇDAROĞLU’NA YÜKLENDİ Saakaşvili özel uçak gönderdi ‘Bunu Don Kişot bile hayal edemezdi’ ÖZLEM GÜVEMLİ Saakaşvili’nin özel bir uçak göndererek kurtulan mürettebatı Kenya’dan İstanbul’a getirdiğini kaydeden Erdoğan, “Kendisine ayrıca teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki bu özel olayda sergilenen TürkGürcü yardımlaşması, tarihe, dayanışmamızın bir nişanesi olarak geçecektir” diye konuştu. Saakaşvili ise Türkçe başladığı konuşmasında Türkiye’nin bölgesinde lider ve süreçte önemli rol oynadığını anlattı. Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili hazırlanan fezlekeye partinin gösterdiği tepkiyi “son derece abartılı bir şekilde ortalığı velveleye verdiler” sözleri ile değerlendirerek Kılıçdaroğlu’nu Don Kişot’a benzetti. İstanbul WOW Hotel ve Convention Cen ter’da düzenlenen 3. Ulusal Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı’na katılan Erdoğan, CHP’ye “Ucuz kahramanlığın içindeler. 622 fezleke içinde sadece bir fezlekeden kalktılar darağacını teleffuz etmeye başladılar. O meşhur roman kahramanı Don Kişot’un bile hayal dünyası bu kadar zengin değildir” sözleriyle yüklendi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 12 Eylül askeri darbesine ilişkin Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında dava açan özel yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, darbe döneminde yapılan işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili suç duyurularını suçun işlendiği illerin savcılıklarına UYAP üzerinden göndermeye başladı. Ayrılan dosyanın 300400 arasında olduğu ve 40 kente gönderileceği bildirildi. İşkence ve kötü muamele soruşturmalarının, suç işlendiği bildirilen yerlerde görevli savcılıklarca yürütülmesinin daha etkin olacağı ifade edildi. Avukat Melahat Akgün; Prof. Mümtaz’er Türköne ile 21 yaşında idam edilen ülkücü Halil Esendağ’ın ağabeyi Osman Esendağ’ın da yer aldığı 44 kişi adına verdiği dilekçede de davaya müdahil olma talebinde bulundu. Üniversite öğrencisi Alıcı’nın öldürülmesiyle ilgili davada keşif yapıldı: Cinayet balkondan görülür HİLAL KÖSE Bakanlıktan Sakık yalanlaması ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanlığı, BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın, “Ankara Esenboğa Havalimanı’nda boş teslim ettiği silahının, Adana Havalimanı’nda mermi ile birlikte verildiği” iddiasıyla ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, “Görüntülerde ve iddiaların gerçeği yansıtmadığı görülmektedir” denildi. Roj TV’den temyiz ? Haber Merkezi Danimarka’da terör örgütü PKK ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle lisansının iptali istemiyle açılan davada ‘terörle mücadele’ yasasını ihlal ettiğine hükmedilen ve para cezasına çarptırılan Roj TV, kararı temyize götürdüğünü duyurdu. ? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, nikâhsız kadınların anayasada hüküm olmaması nedeniyle şiddet yasa tasarısı kapsamına alınamadığını savundu. Şahin, Uludere’ye provokasyona açık bir durum olması nedeniyle gitmediğini söyledi. C MY B C MY B ‘Provakasyon açık bir durum’ Küçükçekmece İkitelli’de evinin önünde bıçaklanarak yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Aykut Alıcı’nın annesi Songül Alıcı, “Oğlumu öldürenler ellerini kollarını sallayarak geziyor. Cumhurbaşkanı’na mektup yazdım, yanıt alamadım. Biz Kayserili olsak, özel ekip kurdurup bu cinayeti çözmez miydi?” dedi. Cinayet davasına bakan mahkeme heyeti de dün, Aykut’un bıçaklandığı yerde keşif yaptı. İşletme Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Alıcı, 14 Ağustos 2010’da evinin önünde daha önce tartıştığı 9 kişinin saldırısına uğradı. Kalbinden bıçaklanan genç, kendi imkânlarıyla gittiği hastanede yaşamını yitirdi. Alıcı’nın ölümüne neden oldukları ileri sürülen 5 sanık, 9 ay sonra Mayıs 2011’de ilk kez yargıç karşısına çıktı. Bakırköy 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada sanıkların yalnızca biri tutuklu. Anne Alıcı, ilk oturumda, “23.00 sıralarında, balkondan oğlumun eve doğru geldiğini gördüm. Evin önünde bir anda kalabalık bir grup Aykut’un üstüne çullandı. Celal Toprak’ın tuttuğu bıçak, oğlumun göğsüne saplanmıştı. Çığlık attım, yardım istedim. Bağırınca, Toprak balkona doğru baktı ve göz göze geldik. Oğlum da ‘vuruldum’ diye bağırdı” demişti. Mahkemenin, dün Alıcı’nın bıçaklandığı yerde yaptığı keşifte olayın balkondan rahatlıkla görülebileceği tespit edildi. sayısı Kafatası ldi 9’a yükse Hem kurumlar hem de kişiler açısından... Örneğin 5 kişi bir araya geldi, yemek yedi, bu yemek terör örgütü faaliyeti olarak dosyaya girdi... Yemeğe katılanların tümünün adı bilindiği halde, ilk ikisininki açık yazılıyor. Üçüncüsünün sadece adı yer alıyor. Dördüncüsünün ad soyadının baş harfleri. Beşinciden söz edilmiyor. Bunun anlamı şu: İlk iki kişiyi hemen suçlu ilan ediyoruz, üçüncüsünü her an dahil edebiliriz, dördüncüsü ayağını denk alsın, beşincisiyle şu aşamada bir işimiz yok! Bütün iddianamelerde buna benzer izler var. ??? CHP de bu iddianamelerin pek çok yerinde, değişik biçimlerde yer alıyor. Hem kurum olarak CHP hem de adı parti ile bütünleşmiş kişiler kapsama alanı içinde. Bir örneği paylaşmak isterim... Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu’nun santral telefonu bana ait özel telefonmuş gibi dinlenmiş. Buradan yapılan tüm görüşmeler de ben yapmışım gibi iddianameye konmuş. Örneğin gazete santralından eğitim muhabirimiz rektörlerle konuşmuş, bütün o konuşmaları ben yapmışım gibi sayısı konmuş. Yargı muhabirimiz yüksek yargı üyeleriyle konuşmuş, onlar da benim “telefon irtibatlarım”. Bir muhabirimiz de CHP Grup Başkanvekili olduğu dönemde Kemal Kılıçdaroğlu ile yine santral telefonundan görüşme yapmış. Kılıçdaroğlu bir belge açıklamış, muhabirimiz “Yine bombaları patlatmışsınız” diye söze giriyor. Savcılık bu “bombaların” ne olduğunu merak ediyordu. O telefon görüşmesi tutuklanmadan hemen önce, 5 Mart 2009’da savcılık sorgusunda bana soruldu. 1 Telefon bana ait değil. 2 Görüşmenin tarafı ben değilim. 3 Görüşme sırasında adım hiç geçmiyor. 4 Görüşen iki kişi de açıklanan iddianamenin kapsamı içinde değil. Sormak isterim: Böyle bir mantık anlayışı içinde adil yargılama yapılabilir mi? ??? Buna benzer pek çok örnek var. Geçen aylarda birkaç kez Silivri davalarıyla CHP adı yan yana getirilerek kamuoyu gündemine taşındığında konunun bu yanına değinmek istedim. Açık yüreklilikle paylaşmam gerekirse, elim gitmedi. Zaten görünen bir durum, dile getiren ben olmayayım diye düşündüm. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili son fezleke ile birlikte durumu görünen tüm açıklığıyla ortaya koymak kaçınılmaz hale geldi. Bu davalarla birlikte ulaşılmak istenen hedeflerden başlıcası şu: İktidarı seçeneksiz hale getirmek. Zira iktidar destekçiliği tek başına yarım kalıyor. İktidara seçenek oluşturabilecek partileri yıprattığınız, küçülttüğünüz an gücünüzü katmerlemiş oluyorsunuz. Bunun için başlıca hedef CHP. Ana muhalefetin küçültülmesi, filizlenen öteki olasılıkların biçilmesi, toplumun gözünde mevcut iktidar için şu algıyı yaratıyor: “Tamam bazı olumsuzluklar var ama bunlardan başka ülkeyi yönetecek parti de yok.” ??? Silivri yargılamaları pek çok bakımdan siyasetin gündemine oturdu. Kılıçdaroğlu fezlekesiyle birlikte bu davaların siyasi olduğu tartışılmaz hale geldi. Karamsar görünen bu tablo tersine çevrilebilir. CHP bu süreçten hukuk devletine, gerçek demokrasiye çıkış yolunu açabilir. Gelinen yer bir kırılma noktasıdır. Hukukun yasalar eliyle çiğnenmesinin fotoğrafıdır. Hukuksuzluğa, hukuksuzluk adını vermenin yasaklanmasıdır. CHP, hukukun milim dışına çıkmadan, kamuoyunda meşruiyet sorunu yaratacak hiçbir olumsuz algıya izin vermeden, toplumun duyarlı kesimleriyle birlikte gerçeğin peşine düşmelidir. Gerçek şudur: Tüm Türkiye’nin gözü önünde seyreden davalar böylesine hukuk ihlalleriyle doluysa, bu ülkede hukuk yoktur. Fezlekeyle ayağa kalkan CHP artık oturmamalıdır. AKP’li başkan görevinden alındı ? KAYSERİ (Cumhuriyet) Kayseri’nin Felahiye ilçesine bağlı Büyüktoraman beldesinin, evrakta sahtecilik suçlamasıyla iki davadan toplam 6 yıl hapis cezası alan Belediye Başkanı AKP’li Ali Temirci, İçişleri Bakanlığı’nca görevden alındı. Geçici süreyle görevden alındığı ifade edilen Temirci, aklanana kadar koltuğuna oturamayacak. 18 Ocak’ta toplanacak olan Belediye Meclisi ise başkan vekilini seçecek. Kazılar genişletiliyor Diyarbakır’da JİTEM merkez ile eski cezaevinin bulunduğu bölgede bulunan kafatası ve kemiklerin sayısı 9’a yükseldi. Olayla ilgili soruşturma başlatan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kazı alanını genişletme kararı aldı. 1995 ve 1997’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Fikri Özgen’in oğlu Nevzat Özgen, Zafer Demirkıran’ın kardeşi Sabahattin Demirkıran ve Hamza Aslanoğlu’nun oğlu Mesut Aslanoğlu, kemiklerde DNA testi yapılmasını istedi. Mezara saldıranlar yargı önünde ? İZMİR (Cumhuriyet Bürosu) Datça Cumhuriyet Başsavcılığı ünlü ozanımız Can Yücel’in anıtmezarına saldıran ve zarar veren zanlılar hakkında yargı süreci başlattı. İddianamede; şüpheli Teyfur Keleş (71) ve yeğeni Şener Keleş (20) hakkında “ibadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” suçunu işledikleri savıyla dava açılması istendi. Yücel’in eşi Güler Yücel’in de müşteki sıfatı ile katılacağı kamu davasının ilk duruşması 7 Mart’ta görülecek.