18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 5 EYLÜL 2011 PAZARTES 2 RAMAZAN akşamlarının iftar telaşını anlamak kolaydır da tatil öncelerinin ve sonlarının telaşı anlaşılır şey midir? Tatile çıkarken gideceğiniz yerde koltuk, yatak yahut oda kapacak değilsiniz. Aylar öncesinden planlanmış, tutulmuş ya da düşünülmüştür. Üstelik günlerce, haftalarca, aylarca sürecek bir tatildir; düşündüğünüz hemen olmazsa uzun süre mutsuz kalmazsınız. Peki, şu tatil sonrasının telaşı, itiş kakışı ve hele ölümlü kazaları, sakatlanmaları anlaşılır şey mi? O telaş niyeydi? Nihayet, evinize, işinize dönmekteydiniz; kaçırılacak bir şey yoktu. Yola çıkışta son dakikaya kalmanıza gerek var mıydı? Kısacası, neresinden bakılırsa bakılsın, mutlaka bir mantıksızlık var bu işte. Üstelik, uzun tatilin sonunda dinlenmiş ve OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ilişkilerine yönelik kritik konulara da el atılmış, o konuların da kararnamelerle yeniden düzenlenmesine başlanmıştır. Telaş, olsa olsa, bu gibi işleri Meclis açılmadan karara bağlayabilmek içindir. iddi toplumlarda benzerine aynı ölçüde rastlanmayan bir özelliğimiz daha var: Tatiller iklimin ve takvimin gösterdiğinden daha önce başlar ve öngörüldüğünden daha sonra biter. Meclis’in ve dairelerin son çalışma günleri erken ayrılmalar ve mevsim sıcakları dolayısıyla gevşediği gibi, çalışmaya başlama günleri de çoğu zaman tatilden dönüş gecikmeleri ve izin uzamalarından ötürü boş geçer. Dolayısıyla, genel olarak pek telaşlanma gerektirmeyen bir ülkedeyizdir; telaş varsa, ister istemez pireleniriz. Telaş sakin düşünebilir bir durumda olmalıydınız. oksa, tasarladıklarını hemen yapma telaşında olanlar mı var? Herhalde şimdiki iktidar sahipleri değildir onlar. Bırakın şu son dokuz günlük tatili, en geç temmuz başında başlayıp neredeyse iki aya yaklaşan, hatta kimileri için daha da sürecek bir tatil söz konusu. Kaldı ki iktidar çevresi, niyetlendiklerinin çoğunu bu tatilde C Okullarda Ayrımcı Düşünce Çarpıklığı Ülkemizin, geçmişten gelen tarihi zenginliğine ve eşsiz coğrafi güzelliklerine, ayrıca ortak duygularımızın akışına sevgimizi de katarak ayrımcı düşünceleri önlemeliyiz. Bu ülke hepimizindir. Başka Türkiye yok!.. . Gürşen KAFKAS kullarımızda görülen ayrımcı düşünce çarpıklıkları önlenmelidir. Terörün güdümlediği, çocuk ve gençlerin kullanıldığı EğitimciYazar Y gerçekleştirmiş değil mi? Kanun hükmünde kararnameler, yasama döneminde çıkarılmış yasalarla değiştirilen ya da düzenlenenden daha çok konuyu istenen biçime sokmaya olanak vermiş sayılır. Hem de pek fazla çabaya gerek kalmadan, kararname taslaklarını bakandan bakana elden dolaştırıp imzalatarak. O kadar ki, bir 30 Ağustos haftasında bile askersivil O ayrımcı düşünce farklılıkları sorunlarla dolu. Okullarda etnik köken, sosyal yapı, cinsiyet, dil, din ve mezhep ayrımcılığı çarpıklığın kaynağını oluşturuyor. Gençler, ayrımcılığa dayalı sorunsal birçok olayı aile ve çevresel ortamların etkisiyle gerçekleştiriyorlar. Farklı düşüncelerinin, farklılığının farkına varılmasını istiyorlar. Aldıkları kök kültürlerinin okul ortamınca benimsenmesine direniyorlar. Tepki görmeleri durumunda, çatışma ve toplumsal irdeleme ortamı yaratıyorlar. Dünya bilim çağını yaşıyor. Ülkemizde de olası bilimsel değişimler, yaratıcı gelişmeler beklentilerimizin besleyici gücünü görmek istiyoruz. Türkiye değişiyor, gelişiyor, çağ atlıyor denilmesini düşlüyoruz. Ama nerede? Sorunlar yumağının giderek büyüdüğü bu ortamda, belki düş kurarak rahatlayabiliriz. Bu olumsuzluklar, ayrımcı düşünce rüzgârları zaman zaman kasırgaya dönüşüyor. menlerle öğrenciler arasında güven köprüsü kurulmalıdır. Gençlerin örselenmiş duyguları, kırgınlıkları, küskünlükleri bir yana itilip güzel günlere nasıl ulaşacakları sorgulanmalıdır. Onlar, karanlıklardan aydınlığa çıkışın sevincini yaşamalıdırlar. Tüm ayrımcılıkların kötü miraslarına çözüm bulunmalıdır. in, mezhep ayrımcılığı Gençlerin gelecekle ilgili bireysel ve toplumsal kuşkuları giderilmelidir. Ülkelerine, bulundukları topluma güven duymaları için gerekli ortam sağlanmalıdır. Dini değerler, bireysel ve farklı tercihlerdir. İnançta üstünlük, en üstünlük “din / mezhep ayrımcılığını” körükler. Din ve mezhep afyon gibidir, bağımlılık yaratır. Okul ortamlarından uzak tutulması dini ayrımcılık tartışmasını önleyecektir. İnanca saygı, insanlığa saygıdır. Laiklik o nedenle önemlidir. İnancı tekelinde görüp egemen olmak yerine, toplumcu, güven verici olmak çağdaşlıktır. Okullarda etnik köken ayrımcılığı, iç ve dış etmenlerin körüklediği, ulusal bütünlüğümüzü zedeleyen, terörle beslenen önemli bir sorundur. Ülkemizin üniter yapısını bozmaya yönelik bu ayrımcı düşünceler çocuklarımız ve gençlerimizi etkilemektedir. Ülkemiz insanının din, mezhep, dil, etnik köken farklılıkları nedeniyle ötekileştirmelerine seyirci kalınmamalıdır. Sorunlara eleştirel gözle bakıp, konuşup, şiddet ve baskıdan uzak tutulup çözüme ulaştırılmalıdır. Diyojen’in “Dostlara uzanan elin parmakları açık olmalıdır” özdeyişindeki anlam bütünlüğü bir ders niteliği taşıyor. Geçmişin örtülü ayrımcılığı, bugün sert, kavgacı, şiddetle, baskıyla, karşı koyarak ve kan dökerek yapılıyor olması durdurulmalıdır. D adınlara yönelik ayrımcılık Okullarda ayrımcılık, son yılların giderek artan çatışma ortamının kaynağıdır. Kadınlara yönelik ayrımcılık, toplumun kanayan bir yarası. Kadın ötekileştiriliyor ve geri itiliyor. Onların iş, eğitim, medeni, sosyal, ekonomik, töre ve cinsiyet ayrımcılığının tartışıldığı bir süreç... Etnik köken, dinsel, mezhepsel, siyasal ve sosyal düşüncelerini körükleyen yaşanmış çokça hikâyeleri var. Kadınlara yönelik ayrımcılıkla ilgili hikâyeler bir bomba gibi içimize düşüyor. Gizemli, düşündürücü ve trajikomik anlatımları içimizi acıtıyor. Her biri çağdışı davranışlarla örtüşüyor. Ülkemizde kadına yönelik ayrımcılık yok diyenlerin gözlerindeki bandı, kulaklarındaki tıkacı çıkararak bakmaları ve görmeleri gerekiyor. Kadınlara yönelik baskı, şiddet ve cinayetler günlerin haber konularıdır. Kadınların eşitlikçi, özgür, çağdaş ve eğitimli olmaları ayrımcı düşünceden kurtulmaları ile ilgili istekleri çağdaşlaşma gereğidir. Ülkemizdeki eğitim farklılığı da ayrımcılığı körükleyen önemli bir sorundur. Türkçenin kullanım biçimi, dil kirliliği, yabancı sözcüklerin eğitim kurumlarımızın her yanında rahatça kullanılması Türkçede ayrımcılığın içselleşmesidir. Eğitimin giderek dinselleştirilmesi, AleviSünni çatışması… Laiklik/anti laiklik dini ayrımcılığın boyutlarıdır. Eğitimde ezberci, kopyacı sistem, önyargılı ve güncellikten uzak öğreti, ders kitaplarının içeriği, öğretmen eğitimi, eğitimde eşitsizlik, kızların okutulmaması ve daha niceleri ayrımcılığı körükleyen ve çözüm bekleyen sorunlardır. Okuyan çocuklarımızın gelecekle ilgili cennet umutlarını cehenneme dönüştüren ayrımcı sapmalar endişe vericidir. Her şeyden önce öğret K olsuzluk ve haksız kazanç Ayrımcı düşüncenin kaynaklandığı bir konu da toplumda sosyoekonomik farklılıklardan doğan sorunlardır. Yolsuzluk, haksız kazanç, eşitsizlik ve yokluğun yarattığı farklı yaşantı, ayrımcılığı besleyen etmenlerdir. Sonuç: Ayrımcı düşüncedeki gençlere, birlikte yaşama kültürü verilmelidir. Belirli düşünce ve inanç ortaklığında uzlaşılması gerektiği anlatılmalıdır. Bu ülkenin bir bireyi olarak, kimlik yakınlığı nedeniyle, ortak değerlerimizin benimsenmesinin ayrıcalıklı olma düşüncesini önleyeceği benimsetilmelidir. İnandırıcılık ve güven duygusu işlenerek gençlerin gönlüne sevgi yolu ile ulaşılarak başarılacaktır. Ülkemizin, geçmişten gelen tarihi zenginliğine ve eşsiz coğrafi güzelliklerine, ayrıca ortak duygularımızın akışına sevgimizi de katarak ayrımcı düşünceleri önlemeliyiz. Bu ülke hepimizindir. Başka Türkiye yok!.. Y C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle