17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 21 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA 6 HABERLER AKP hükümeti yeni anayasa çalışmaları için muhalefet partilerini ziyarette düzey düşürdü BDP’nin tavrı beklenecek Hocalardan hükümete eleştiri Cemil Çiçek’in yeni anayasa ile ilgili yaptığı toplantıda, bazı hocalar, “Mevcut anayasa düşünce özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmaya engel değil” dedi. AYŞE SAYIN ERDEM GÜL ANKARA TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in, yeni anayasaya “hazırlık” kapsamında 24 anayasa profesörüyle yaptığı toplantıda, bazı hocalar hükümeti “düşünce özgürlüğü”nün önündeki engelleri kaldırmamakla eleştirdi. Toplantıda söz alan bazı öğretim üyeleri “Düşünce, örgütlenme, ifade özgürlüğü, adil yargılanma önündeki engelleri kaldırmaya mevcut anayasa engel değil. Yeni anayasadan önce bu konuda ‘zihniyet değişimi’ yapılmalı” görüşünü dile getirdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in başkanlığında yapılan toplantının ayrıntıları netleşmeye başladı. Toplantıda, yeni anayasayı, seçimle işbaşına gelecek “Anayasa Meclisi”nin yapmasını öneren katılımcılardan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, toplantıda anayasanın değiştirilemez ilk 3 maddesi ve 175. maddesi söz konusu olduğu için hem usulün hem de içeriğin tartışıldığını söyledi. Kaboğlu’nun verdiği bilgiye göre toplantıda farklı siyasi görüşteki öğretim üyeleri dahil, Türkiye’de yasa ve anayasalardaki hükümlere rağmen birçok konuda uygulamanın son derece kötü olduğuna dikkat çekildi. Sadece “yeni anayasa” yapmakla ülkedeki sorunların aşılamayacağı uyarısı yapan hocalar, uygulamada mevcut anayasadaki hükümlerin bile ihlal edildiğine dikkat çektiler. Kaboğlu, toplantıda, “Meclis yeni anayasa yapabilir, ancak yeni anayasa her şeyin düzeltileceği anlamına gelmiyor. Türkiye’de mevcut anayasa bile düşünce, örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmasına engel değil. Yeni anayasa ve yasalar yapmak yetmez, öncelikle zihniyet değişimi olması gerekiyor” görüşünü dile getirdi. Toplantıda farklı görüşteki öğretim üyelerinin büyük bölümü de “Türkiye’de düşünce özgürlüğü sorunu vardır, öncelikle bunların önündeki engellerin kaldırılması gerekir” görüşünü dile getirdi. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevtap Yokuş da “Sayın başkan, Türkiye’de halen düşünce özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmayı engelleyen nedir? Mevcut yasalar ve anayasaya aykırı ihlaller yapılıyor” eleştirisini yöneltti. ANKARA AKP, yeni anayasa konusunda muhalefet partilerinin liderleriyle yapacağı ziyaretin düzeyini düşürdü. Muhalefet partilerini Başbakan Tayyip Erdoğan yerine “parti heyeti” ziyaret edecek. BDP ile görüşme için 1 Ekim’de TBMM’nin açılması ve yemin etmeleri beklenecek. AKP yönetimi, planlarını TBMM’nin 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte yeni anayasa çalışmalarının ilk gündem olması üzerine planlamıştı. Bu doğrultuda TBMM açılmadan hemen önce Başbakan Erdoğan’ın muhalefet partilerinin liderlerine mektup göndererek yeni anayasayla ilgili randevu istenmesi kararlaştırılmıştı. Mektupla randevuların alınmasının ardından Erdoğan, muhalefet liderleriyle görüşecek TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in girişi Erdoğan, kurmaylarına siyasi partilerden yeni anayasa konusunu görüşmek üzere randevu istenmesi için mektup gönderilmesi talimatını verdi. Ancak mektup, AKP adına Genel Sekreter Haluk pek imzasıyla gönderilecek. minde kurulacak uzlaşma komisyonuna temsilci vermelerini ve uzlaşmayla yeni anayasanın yapım sürecinin başlatılması için destek isteyecekti. Sekreter Haluk İpek imzasıyla gönderilecek. Bu hafta kaleme alınacak mektupta TBMM’nin 1 Ekim’de açılacağı, en önemli gündemin yeni anayasa olduğu, partilerin de bu konuda taahhütleri bulunduğu anımsatılarak partilerden randevu istenecek. Partilerden mektuba olumlu yanıt gelip randevu verilmesi durumunda AKP’den bir heyet, ziyaretleri gerçekleştirecek. Heyette bir bakan, bir genel başkan yardımcısı ve bir grup başkanvekilinden oluşması bekleniyor. AKP adına görüşmeye “parti heyeti” gitmesi, diğer partiler de aynı ağırlıkta temsil edileceği için yeni anayasayla ilgili partiler arasında artilere mektup gönderilecek AKP MKYK’nin önceki gün yapılan toplantısında anayasa konusunda partilerle görüşme konusunda adım atıldı. Ancak bu kez ziyaretin düzeyi düşürüldü. Erdoğan, kurmaylarına siyasi partilerden yeni anayasa konusunu görüşmek üzere randevu istenmesi için mektup gönderilmesi talimatını verdi. Edinilen bilgilere göre mektup Erdoğan adına gönderilmeyecek. Mektup, AKP adına Genel P ki ilk görüşmenin liderler düzeyinde gerçekleşmemiş olması sonucunu doğuracak. AKP’nin, “Yemin etmedikçe ve terörle arasına mesafe koymadıkça görüşmeme” kararı aldığı, BDP konusunda yeni bir karar alınmadı. MKYK toplantısında Başbakan Erdoğan, terörle mücadele konusunda yaptığı değerlendirmede özel olarak BDP konusuna değinmezken, hükümetin bir süredir izlediği tutumdan geri adım atmayacağını vurgulayarak, yeni bir politika değişikliği olmadığı mesajını verdi. Edinilen bilgilere göre mektup, 1 Ekim’den önce gönderilirse adres CHP ve MHP ile sınırlı tutularak BDP’den randevu istenmeyecek. 1 Ekim’de Meclis’in açılmasının ardından BDP’lilerin yemin etmesi durumunda bu partiden de yeni anayasayı görüşmek için randevu talep edilecek. Gurbetçi Değil Göçmen Türkiye’den Almanya’ya işçi göçünün 50. yılı nedeniyle yapılan toplantılar, seminerler, sempozyumlar, üst düzey ziyaretler sıklaştı. Bunlardan birisi de Almanya’nın Essen kentinde Türkiye Araştırmaları ve Uyum Sorunları Vakfı’nın düzenlediği toplantı idi. Yalçın Bayer, Yavuz Donat, İbrahim Kiras’la birlikte izlediğimiz bu toplantının benim için özel de bir anlamı var. EssenDuisburg Üniversitesi bünyesindeki bu enstitüde yıllar önce basın sözcüsü olarak çalışmıştım; eski iş arkadaşlarımı görmek, Türkiye’nin gündeminin birkaç gün dışında kalmak ne mümkün, ama uzağında kalmak iyi geldi doğrusunu isterseniz. Toplantının konusu “Türkler ve başka ne olabilir! Uyum” sorunuydu. Almanya’da yaşayan Türklere ne oldu? Asimile mi oldular, entegre mi oldular, Alman toplumuna uydular mı, uyamadılar mı? Ne olacaklar? Pek çok Türk ve Alman bilimci bu konuyu enine boyuna tartıştı. Toplantının açılışında konuşan politikacılar ve söyledikleri ise tahmin edebileceğiniz gibi daha çok ilgi çekti. Özellikle Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Çalışma, Uyum ve Sosyal İşler Bakanı Guntram Schneider’in bir seçim mitingi havasındaki konuşması uzun uzun alkışlandı. Hıristiyan Demokrat Parti sıralarında otururken Bundestag’da Federal Meclis’te başkanlık yapmış olan, ama şimdi göçmen Türkler için gerçekten de pek çok sosyal demokrattan, Sol Parti ve Yeşiller üyesinden daha fazla çaba harcayan Prof. Dr. Rita Süssmuth bile heyecanlandı. Çünkü Herr Schneider’in vermediği söz neredeyse kalmadı. Alman vatandaşı olmayan Türklerden eyalet düzeyinde seçme seçilme hakkı dahil hiçbir şeyi esirgemedi! Kendi partisindeki şom ağızlılar adına özür bile diledi. Daha ne yapsın! Türklerin Almanya’ya, Alman toplumuna uyumu sorunu dipsiz bir kuyudur. Bana sorarsanız, akademi için anlamlı, pratik hayat için anlamsız bir konudur. Almanya’da asimile olan Türkler, topluma uyum sağlamış olanlar, hiç değişmemiş ve değişmesi imkânsız olanlar hep birlikte yaşıyorlar ve yaşamaya devam edecekler. Asimile olan, yani Alman toplumu içinde “eriyip gitmiş” olanların da gerçekte “farklı” olduğu ve olmaya devam edeceği, Alman toplumu ile uyum içinde yaşayanların da kendi kültürel farklılıklarını yaşatarak varlıklarını kuşaklar boyu sürdürecekleri kesindir. Sevgili arkadaşım kabaretist Muhsin Omurca da kısa sunumunda bunu pek güzel anlattı doğrusu. Gerçekten bu durum neden sorun olsun ki! Sorun Almanya’ya yerleşmiş, şimdi dördüncü kuşağı boy vermekte, hayata karışmakta olan göçmenlere, yani insanlara Almanlarla eşit haklar tanınması sorunudur. Uyan uyar, asimile olan asimile olur, eşit haklara sahip olduklarında farklılıklar zenginliğe dönüşür ve Nazi artıklarından ve “sosyal demokrat” Sarrazinlerden başka hiç kimse de rahatsız olmaz. Almanya’nın da, Türkiye’nin de bu durumu kabul etmesi gerekiyor. Almanya bir göç ülkesi olduğunu kabul edecek, Türkiye de onların artık “gurbetçi, Almancı” değil göçmen olduğunu. Bir de döviz makinesi olarak görmeyecek mümkünse... Cumhurbaşkanı Gül’den Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin açıklama ‘Birileri vidaları söküyordu’ Cumhurbaşkanı Gül, Almanya ziyaretinde yazarlarla bir araya geldi. ZEYNEP GÖĞÜŞ Çiçek’e dokundurma Toplantının sonuna doğru, Çiçek, saat 17.30’da toplantının sona ereceğini ve herkesin görüşlerini üçer dakika içinde özetlemesini isteyince de Kaboğlu’nun, kendisinin Çiçek’in Adalet Bakanlığı döneminde Prof. Dr. Baskın Oran’la birlikte yargılandığı “Azınlık Raporu” davasını ima ederek “Burada çok geniş bir katılımla anayasa konuşuyoruz. Ama benim de yargılandığın düşünce suçu davasının sadece ilk duruşması 9.5 saat sürdü. Türkiye’de ‘Bu Meclis anayasa yapamaz’ şeklindeki bir açıklamanın bile ceza davası konusu olmayacağını kimse söyleyemez” görüşünü dile getirdi. Kaboğlu, toplantıda dile getirdiği “Anayasa Meclisi” önerisini de şöyle anlattı: “Ben Meclis’in bu konudaki yetkinliğini inkâr etmiyorum. Meclis bu konuda bir yere kadar ilerleyebilir. O nedenle Meclis, yeni anayasaya hazırlık çalışmaları yapabilir. Ama anayasanın 175. maddesine, ‘Anayasa Meclisi’nin kurulmasına halkoylamasıyla karar verilir’ gibi bir düzenleme kurularak Anayasa Meclisi’ne anayasal zemin hazırlanabilir.” BERLİN Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasına ilişkin soruşturmayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kendisine konuyla ilgili bir video gönderildiğini açıkayan Gül, “Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan vidayı söküyor” diye konuştu. Almanya ziyaretinde geziyi izleyen yazarlarla bir araya gelen Gül, gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Filistin BM’ye başvuruyor. Diplomasi çevrelerinin en çok merak ettiği konu bu. ABD veto edecek mi, etmeyecek mi, bizim bakışımız ve pozisyonumuz bu konuda nedir” sorusunu, “Biz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bağımsız Filistin devletini güçlü bir şekilde destekleyeceğiz. Zaten bunu da ilan ettik daha önce. Bu konuda yalnız da değiliz. 126 ül Cumhurbaşkanı Gül, Almanya Başbakanı Merkel ile görüştü. Gül ve eşi Hayrünnisa Gül Berlin’de, Almanya Cumhurbaşkanı Wulff ve eşi Bettina Wulff’un onuruna bir resepsiyon verdi. (Fotoğraf: AA) ke ‘biz destekleyeceğiz’ dedi” diye yanıtladı. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ve Yazıcıoğlu davasını yakından takip ettiğini açıklayan Gül, gazetecilerin bu konudaki sorusuna şu yanıtı verdi: “Her ikisiyle ilgili de Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirdim. Doğrusu Muhsin Yazıcıoğlu’yla ilgili çok üzücü durumlar ortaya çıktı. Yani inanmak mümkün değil, ortaya çıkan büyük açıklar oldu. Düşünebiliyor musunuz? Meclis’te filan bu mesele kapanmıştı. Ama düşen helikopterin beyni yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Düşünebiliyor musunuz, keçiler gelip söküp götürmedi onu. Böyle özel vidalarla sökülüp yok ortada. Bunun yok olduğunu tespit etti bu denetleme raporu.” Yazarların, “Yazıcıoğlu’nun cinayete kurban gittiğine da ir açıklamalar oldu” anımsatması üzerine Gül, “Bu tespit edildikten sonra ihbarlar yağdı. Yazmış adam, Cumhurbaşkanım diye gönderdi bana, ‘Biz görev yapıyoruz zannediyorduk ama şunlar şunlar da var. Al şu videoya bak’ diye gönderdiler bana. Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan vidayı söküyor. Bunların hepsi çıktı ortaya” diye konuştu. Zorunlu din dersine tepki Okulların açıldığı gün, Çorum’da Eti Lisesi önünde zorunlu din derslerinin kaldırılması için basın açıklaması yapmak isteyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PAKD) Çorum şubesi Başkanı Halil Top ve 4 dernek üyesinin gözaltına alınması tepki çekti. Pir Sultan Abdal Derneği üyeleri dün de olayı kınamak ve okullarda zorunlu din derslerini kaldırılması için yürüyüş yaptı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Derneği, Hacıbektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın Sivas, Tokat, Yozgat, Samsun ve Amasya şubeleri de olayı kınadılar. (SEYFETTİN METE/MEHMET MENEKŞE) AKP’DEN EŞC NSEL AÇILIMI ‘Sizlerle aktif çalışmak isteriz’ SEV L ARINAN D SK, KESK, TMMOB ve TTB Ankara’da ortak miting yapacak ‘Sokağın Meclisi’ sokağa iniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB) tarafından “temel insanlık haklarını savunmak” için 8 Ekim’de “Sokağın Meclisi” adlı miting düzenlenecek. KESK Genel Başkanı Lami Özgen, dün düzenlenen basın toplantısında, Türkiye’nin bugüne kadar halkın mutluluğu ve refahını, ülkesinin esenliğini düşünen ve politikalarının merkezine bunları alan bir siyasi hükümet tarafından yönetilmediğini söyledi. Türkiye’nin, ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda büyük bir çözümsüzlük içinde olduğunu belirten Özgen, küresel krizin de etkisiyle işsizliğin arttığını, yoksulluk ve açlığın artık gizlenemeyecek bir duruma geldiğini vurguladı. Özgen, bu gidişat doğrultusunda her yeni günün, geçen günü aratır nitelikte olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “İnsanın insanca yaşayabileceği alan gittikçe daralmakta, güvencesizlik, geleceksizlik, işsizlik, sefalet, adaletsizlik alabildiğine yaygınlaşmakta ve halk kesimleri hükümet tarafından azarlanıp horlanmakta, buna karşı çıkan, sesini yükselten muhalif dinamikler ise ya şiddetle cezalandırılmakta ya da şeytanı bile şaşırtan yöntemlerle derdest edilmektedir.” ANKARA Eski Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın “sapkınlık” dediği eşcinsellerin sorunlarını yeni bakan Fatma Şahin ilk kez dinledi. Ailenin Korunmasına Dair Yasası Tasarısı Taslağı’na katkı sağlaması için kadın örgütlerini dinleyen Bakan Şahin’e ilk kez eşcinsel üyelerin oluşturduğu Pembe Hayat Derneği adına Belgin Çelik, öneriler getirdi. Uğradıkları mağduriyeti Bakan Şahin’e aktaran Çelik, kadın kavramının geleneksel kavramın dışında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Çelik, Bakan Şahin’e şu önerilerde bulundu: “Kendini kadın olarak tanımlayan, gay, lezbiyen ve translar da var. Dolayısıyla cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibareleri mutlaka tasarıya eklenmeli. Müşteri, sokak çetelerinin yanında polis ve kolluk kuvvetleri de şiddet uyguluyor. Yani devlet eliyle de şiddet görüyoruz. Bunların yanında cinsiyet kimliğimiz nedeniyle seks işçiliği yapıyoruz. İstemediğimiz bu işi mecbur kaldığımız için yapmak durumundayız. Bu saydığım sorunlarımızı engelleyici maddeler yeni yasaya eklensin.” Bakan Şahin’in bu öneriler üzerine Çelik’e, “Sizlerle aktif çalışmak isteriz. Bunları öğrenmek, bilmek isteriz. Tasarıyla ilgili sürece katılın, önerilerinizi iletin” dediği öğrenildi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle