17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL 2011 ÇARŞAMBA CUMHUR YET SAYFA [email protected] EKONOMİ 11 Yerel para cinsinden kredi notu ilk kez ‘yatırım yapılabilir’ seviyeye çıktı. Borsa uçtu, dolar düştü ...Türkiye’ye artı puan Sabah saatlerinde 1.81’i aşan dolar kurunu frenlemek için ilk kez tek seferde 350 milyon dolarlık satış ihalesine çıkan Merkez Bankası’nın imdadına S&P yetişti. hale ile 2 kuruş gerileyen dolar S&P’nin kararıyla 1.7660’a kadar indi. MKB 61 bin puanı aştı. Ekonomi Servisi İtalya’nın notunu kıran uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s’tan (S&P) Türkiye’ye iyi haber geldi. Kuruluş, Türkiye’nin yerel para birimi uzun vadeli kredi notunu BBB’ye çıkarırken, BB olan döviz cinsi kredi notunu değiştirmeyerek teyit etti. S&P’den yapılan açıklamada, “Türkiye finans sektöründe iyileşmenin devam ettiğini görüyoruz. Cari açık düşürülür, yüksek düzeylere varan iç kredilerdeki genişleme yavaşlarsa Türkiye’nin kredi notu arttırılabilir. Kredi notu daha köklü sosyal güvenlik reformları güçlü mali performansı sağlarsa da yükseltilebilir” denildi. Kuruluş, kısa vadeli yerel para birimi kredi notunu da A3’e yükseltti. Öte yandan, yatırım bankası JP Morgan not değişikliğinin teknik bir ayarlamayı yansıttığını ifade etti. İMKB, S&P’nin Türkiye’nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükselttiği yönündeki haberin ardından bankacılık hisseleri öncülüğünde yüzde 6 zıpladı. Banka hisselerindeki yükseliş yüzde 9’u buldu. Dolar Merkez Bankası (TCMB), dün 1.7660 TL’ye gerilerken faiz aldığı tarihi bir kararla döviz satım iha7.86 düzeyine kadar indi. Dölesinde maksimum tutarı 350 milyon viz cinsi kredi notunun hâdolara çıkardı. Bu, döviz piyasasındaki lâ yatırım yapılabilir sevisıkışıklığı gidermek için 5 Ağustos’tan beri yenin altında olduğunun yapılan ihaleler arasında belirlenen en yükaçıklanmasıyla kazançların sek tutar oldu. Avro Bölgesi endişeleriyle dobir kısmı geri verildi. lar 1.81 TL’yi aşmıştı. Öte yandan TCMB, İMKB yüzde 5.10 yükselişPPK toplantısında kısa vadeli faizler ve le 60 bin 899 puandan kapanzorunlu karşılıklarda değişikliğe gitdı. Serbest piyasada dolar günü meyerek “bekle gör” politikasını 1.7920 TL’den tamamladı. bu ay da sürdürdü. Şili Kışı 2011’in yaz ayları Arap Baharı gözlemleriyle geçti. Tunus, Mısır, Libya ve komşumuz Suriye’de yaşanan dönüşümler, Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasının birer birer neoliberal küreselleşmenin “ılımlı İslamı” benimseyen yeni aktörleri olarak jeopolitik sahnesinde yer almalarını sağladı. Kuzeyde “Turuncu Devrim”lerle işe başlatılan dönüşümler, Arap dünyasına doğru uzatıldı. Oysa aynı günlerde, yerküremizin güneyinde kış ortasında neoliberal küreselleşmeye almaşık başka bir dünyanın mümkün olduğuna yönelik bir dizi eylem gerçekleşiyordu: Şili’de üniversite öğrencilerinin tetiklediği toplumsal muhalefet hareketi giderek tüm ülkeyi kapsayarak neoliberalizme karşı bir direniş cephesine dönüştü. Arap Baharı’na inat, Şili Kışı diye adlandırılan bu dönemi bir kez daha anımsamanın yerinde olacağını düşündüm. Şili eğitim sistemi sadece Latin Amerika bölgesinin değil, neredeyse tüm dünyanın en eşitsiz ve düzensiz eğitim programlarından birisi olarak anılıyor. Temelleri bundan otuz küsur sene önce General Pinochet liderliğindeki faşist diktatörlük tarafından şekillendirilen sistemde ilk ve ortaöğretimin mali yükümlülükleri yerel yönetimlerin ve mahalli idarelerin bütçelerine terk edilmiş durumda. Son derece kıt mali kaynaklarla desteklenen kamu eğitiminde büyük bir düzensizlik ve karmaşa sürmekte. Öte yandan ortaöğretim sonrasında eğitim harçları ortalama olarak 630 dolara ulaşmakta. Bu rakam, özellikle Şili orta sınıflarının geçim düzeyleri göz önüne alındığında, dünyadaki en pahalı kamu eğitim sistemlerinden birisi olarak göze çarpıyor. Diğer yandan sayıları giderek artan özel ilkokul ve ortaöğrenim kurumlarında yüksek gelirli ailelerin çocukları modern koşullarda göreceli olarak çok daha kaliteli bir eğitim olanağından yararlanmakta. Şili eğitim sistemindeki çarpıklık ve eşitsizlik, ülke çapında gelir dağılımındaki bozukluğun da ana yapısal nedenlerinden birisini oluşturuyor. Hesaplamalara göre, yerel kamu okullarında öğretim gören çocukların yüzde 83’ü, aylık ortalama geliri 330 doların altında olan yoksul emekçi ailelerden geliyor. Buna karşın, paralı özel okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin ortalama aylık gelirinin 2 bin 700 dolara ulaştığı gözlenmekte. Dahası, mahalli kamu ortaöğretim okullarından gelen öğrencilerin temel bilgiler eğitiminde çok geride olduğu anlaşılıyor. Bu okullardan mezun öğrencilerin yüzde 93’ünün, herhangi bir üniversite eğitimine kabul edilemeyecek düzeyde düşük bir eğitime sahip olduğu görülüyor. Eğitim sistemindeki çarpıklık ve eşitsizlik, gelir dağılımındaki uçurumun ve yoksulluğun yeniden üretilmesinde ana etken olarak bir kısırdöngü yaratıyor. Bütün bu sorunlar, 12 Mayıs’ta ortaöğretim ve üniversite öğrencilerinin başını çektiği bir protesto hareketine dönüştü. On binlerce öğrenci sokaklarda, “eğitimde ticarileşmeye son verilmesi”; “öğrenci borçlarının yeniden yapılandırılması” ve “eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi” çağrılarını yineledi. Protesto hareketi güney yarımkürenin kış aylarında giderek kitleselleşti ve 2425 Ağustos tarihinde bakır madeni işçilerinin başını çektiği genel grev ile doruk noktasına ulaştı. Protestolar artık öğrencileri, velileri ve öğretmenleri aşmış, ülke çapında bir toplumsal muhalefet hareketine dönüşmüştü. Genel grev süresince 1 milyona yakın Şilili taleplerini somutlaştırdı: Şili’nin doğal kaynaklarının uluslararası tekellerin elinden alınarak kamulaştırılması; vergi reformuyla desteklenen ulusalcı ve alternatif bir kalkınma modeline dayanan eşitlikçi ve katılımcı yeni bir eğitim sistemi... Şili Kışı’nın geleceği ve neoliberal küreselleşmeye alternatif bir harekete dönüştürülebilmesi elbette sadece öğrenci örgütlerince sürdürülebilecek bir olgu değil. Ancak, kapitalizmin aşılarak daha adil, daha eşitlikçi, sömürüsüz ve dayanışmacı bir toplumsal üretim ve bölüşüm modelini inşa etmek için yakılan çok değerli bir antisistemik kıvılcım olması özelliğiyle bizleri umuda boğuyor. 350 M LYON DOLARLIK HALE REKORU AKARYAKITA YERL ŞARTI Ekonomi Servisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), akaryakıta yerli tarım ürünleri katkısını zorunlu hale getirdi. Buna göre Kurul, 2013 yılından itibaren benzin ve motorinde her yıl arttırılmak üzere yerli katkı ilave zorunluluğu getirdi. Bu tarihten itibaren akaryakıta her yıl artan oranlarda yerli tarım ürünlerinden üretilen etanol ve biodizel ilave edilecek. Kurul aldığı karar ile piyasaya akaryakıt olarak arz edilen benzin türlerine, 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yüzde 2, 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla de en az yüzde 3 oranında yerli tarım ürünlerinden üretilmiş etanol ilave edilmesi zorunlu kılındı. Piyasaya akaryakıt olarak arz edilen motorin türlerinin, yerli tarım ürünlerinden üretilmiş yağ asidi metil esteri içeriğinin 1 Ocak 2014 tarihi itibarıyla en az yüzde 1, 1 Ocak 2015 itibarıyla en az yüzde 2, 1 Ocak 2016 itibarıyla en az yüzde 3 olması zorunluluğu getirildi. George PachtaReyhofen Canan Çelebi Tokgöz MAN Türkiye’de otobüs tasarlayıp üretecek Ekonomi Servisi Volkswagen Grubu’nun bünyesine giren Alman ticari araç üreticisi MAN’ın Üst Yöneticisi (CEO) George PachtaReyhofen, tamamen Türkiye’de tasarlanıp üretilecek bir otobüs geliştirdiklerini ve yeni modelin 2436 ay içinde ortaya çıkacağını açıkladı. Ankara’nın 2010’da MAN ticari araçlar grubunun ArGe merkezi olarak belirlendiğini hatırlatan Pachta, “Tamamen Türkiye’de tasarlanıp üretilecek bir otobüs geliştiriliyor. Bu modelle hedefimiz, Türkiye ve çevre ülkeler için düşük maliyetli bir otobüsü pazara sunmak” dedi. MAN Türkiye’nin 45’inci yıl töreni için Türkiye’ye gelen George Pachta, Türkiye’nin kendileri için öncelikle yolcu otobüsü üretim merkezi olduğunu kaydederek “Hem yolcu otobüsü hem de şehiriçi otobüsün aynı mekânda üretilebildiği tek fabrikamız Ankara’da. Bunlar, Türkiye’ye verilmiş önemli roller. Kamyon fabrikası konusunda şu anda bir hazırlığımız yok” diye konuştu. MAN Türkiye Üst Yöneticisi MAN Türkiye Üst Yöneticisi Münür Yavuz, toplam çalışan sayısının 1713 olduğunu belirterek “Yeni açılan katoforez tesisi, ArGe merkezimizde çalışmaların ilerlemesi ve diğer çalışmalarımızla istihdam rakamını ikiye katlamayı hedefliyoruz” dedi. 31. Çelebi Evi’ne EGD’nin adı verildi Ekonomi Servisi Çelebi Holding’in 50. yılında 50 Öğretmen Evi projesi kapsamında tamamladığı 31. “Çelebi Evi”, Hatay’ın Kumlu ilçesi Akkerpiç köyünde açıldı. Kırsal kesimde zor fiziki koşullar altında çalışan öğretmenlerin daha iyi şartlara kavuşabilmelerini sağlamayı amaçlayan proje, Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nın (TOÇEV) işbirliği ile yürütülüyor. Akkerpiç köyündeki son öğretmen evine, Çelebi Holding’in “Evimdeyim” projesini baştan beri destekleyen EGD’nin (Ekonomi Gazetecileri Derneği) adı verildi. EGD Evi’nin açılışını TOÇEV Başkanı Ebru Uygun ve EGD İstişare Kurulu Başkanı Hasan Eriş ile birlikte yapan Çelebi Holding Başkanı Canan Çelebi Tokgöz şunları söyledi: “Kuruluşumuzun 50’nci yılda ‘50 Çelebi Evi’ sloganıyla yola çıktık ama bu 50 ile sınırlı kalmayacak. Öğretmen huzur içinde olmazsa bunu öğrencisine yansıtamaz. Desteğimiz sadece evi açmakla kalmıyor. Daha sonra da yetişebildiğimiz kadarı ile diğer ihtiyaçları karşılıyoruz, zamanı gelince yeniliyoruz. Her adım bir yenisinin ufkunu açıyor. Şimdi hedefimiz, Erzincan Üniversitesi bünyesinde kurduğumuz iki yıllık Ali Cavit Çelebioğlu Sivil Havacılık Yüksek Meslek Okulu’nu da ileride 4 yıllığa yükseltmek ve uzun zamandır hayal ettiğimiz aile adına bir vakıf kurmak. Belki bir gün kendi vakıf üniversitemizi de kurarız.” Ahh! O her sınıfı akıllı tahtalarla, tablet bilgisayarlarla donatmaya kalkışan mantık... Sen öğretmenleri yerden yere vur, yıllardır atama bekleyenleri hâlâ oyalayıp dur, üç kuruş maaşa talim ettirerek onları ek işler yapmak zorunda bırak ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Çelik’in yaptığı gibi “özür dileriz bu yıl da kaynağımız kısıtlı, atamalarımız söz verdiğimiz gibi olamadı” diyerek işin içinden sıyrıl... 16 milyon öğrenci ve 700 bin öğretmen pazartesi günü yeni öğrenim yılına başladılar. Var olan tüm sorunlara yenilerini ekleyerek... Öğretmen açığı 147 bin. Ve 400 bin öğretmen hâlâ atama bekliyor. 22 öğretmen ise atamaları yapılmadığı ve işsizlikle baş edemedikleri için bunalıma girip intihar etti. Ahh! Eğitimin kalitesini sadece, milyarlarca lira vererek satın alacağın teknoloji ile arttıracağını sanan, böyle yaparak bir yandan halkın gözünü boyarken öte yandan bilgisayar ve donanım pazarına devasa bir kapı açan o müthiş zekâ!.. Önceki gün Milliyet gazetesinde Güngör Uras yazdı: “İstanbul’daki ilkokullardaki öğrencilerin yüzde 90’ının evinde bilgisayar varmış. Öğrenciler bilgisayar kullanmayı biliyor. Öğretmenlerin ise çoğunun (maalesef) bilgisayarı yok. ‘Sınıftaki bilgisayarı kullanmada zorlukla karşılaştığımızda öğrencilerimiz yardımcı oluyor’” diyorlarmış. 4 yıl içinde 16 milyon adet tablet PC’nin ilköğretim ve liseli öğrencilere dağıtılacağı projenin adı Fatih Projesi. Projenin büyüklüğü 7.5 milyar USD. Anlayacağınız Türkiye’ye mal satacak firma bir anda kocaman bir pazar payına sahip oluverecek. Alphan Manas küçük bir araştırma yapmış. Aktaralım: “Konu 16 milyon tablet PC olunca bütün büyük abiler Türkiye’ye üşüşmüş durumda. Yerli üreticiler de binbir ümitle bu piyasadan ne kadar pay kaparız derdine düşmüşlerdir. Wall Street analisti Gordon Brown’ın araştırmasına göre 499 USD’lik iPad’in Apple’a maliyeti 270 USD. Bunun için Sınıf Tahtasına Değil, Beyinlere Akıl... soruyorum, Türkiye’nin bu değere sahip 1 tane bile firması var mı acaba? “Sınıflarda öğrenci sayısını 45’e indirmek için 5 yıl gerekiyor” diyor yetkililer... Hâlâ ülkenin birçok yerinde dersler boş geçerken, İstanbul’da ortalama kimi liselerde bile fen laboratuvarı yokken; sosyal aktiviteler yapılmazken, ezbere dayalı müfredatı ve eğitim sistemini çağdaşlaştırmak için en küçük bir çaba dahi sarf edilmezken sen tut “tablet ve akıllı bilgisayar” ile eğitimde çağ atlayacağını san... Halkı da buna inandır. Eğitimde çağ atlamak demişken gelin biraz da uluslararası arenada Türkiye’nin eğitimdeki yerine bir göz atalım. OECD tarafından her üç yılda bir yapılan PISA eğitim araştırması verilerinde daima son sıralarda yer aldı. Uluslararası Öğrenci Başarısını Belirleme Programı olan PISA, öğrencilerin okuduğunu anlama, matematik ve fen alanlarındaki bilgilerini ölçüyor. Ve 2000 2009 yılları arasında bu ölçümlerde bir nezbe bile artış olmadı. OECD 2011 eğitim raporu daha yeni açıklandı. Rapora göre 5564 yaş arasında Türkiye ‘en azından lise diplomasına sahip’ kişi sayısı itibarıyla Portekiz ile birlikte OECD ülkeleri arasında en kötü durumda olan ülke. 2009 itibarıyla Türkiye’de 514 yaş arası okullaşma oranı yüzde 91.3 olarak ölçüldü. Bu alanda OECD ortalamasının ise yüzde 98.6 düzeyinde olduğu belirtildi. Yine Türkiye, 34 yaşındaki çocukların yüzde 9’undan azını okullaştıran tek ülke.. Veriler sürüyor ama yazacak yer kalmadı... İsterseniz haftaya konuyu sürdürelim... Ancak bitirirken şunu vurgulayalım. Bütünsel bir eğitim atağı içinde akıllı tahtalara da öğrencilere dağıtılacak tabletlere de asla karşı değilim. Bunlara harcanacak paralara da... Sorun eğitim sisteminin tüm çatlaklarını bilmemize karşın bunları yok varsayarak sadece bilgisayardan medet uman mantıkta... de Çin’deki üreticiye üretim için yapılan ödeme 10 USD. Fatih Projesi’ni alacak firmanın Türkiye’de üretim yapması şart koşulacakmış: Ortalama ünite başına 7 USD üretim maliyeti Türkiye’de kalacak yani? Bu çok komik olmuyor mu? Şimdi gelin safiyane bir şekilde basit bir hesap yapalım: 16 milyon ünitede ihaleyi alacak firma yüzde 25 bile marj ile çalışsa 1.875 milyar USD kâr elde edecek. Bu inanılmaz bir rakam. Peki ne yapılması gerekiyor? Bu konuda yurtdışında teknoloji firması satın almamız lazım. Çünkü hem Türkiye dünya çapında bir markaya sahip olacak, hem de bu markanın en büyük kullanıcısı olacak. Unutmayalım Tayvanlı HTC firması 1997 yılında, yani sadece 15 yıl önce kuruldu ve bugün itibarıyla pazar değeri Nokia’yı geçmiş durumda (yaklaşık 33.5 milyar USD). Size C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle