19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 17 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Ergenekon’dan tutuklu gazeteciler Af Örgütü’ne, soruşturmanın başından beri gazetecilerin yaşadıklarını anlattı Af Örgütü’ne başvurdular İstanbul Haber Servisi Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Genel Koordinatörü Doğan Yurdakul, yazarları Sait Çakır ve ODTÜ’de araştırma görevlisi Coşkun Musluk’un avukatı Hüseyin Ersöz, Uluslararası Af Örgütü’ne başvurdu. Tutuklu gazetecilerin durumunu ve Türkiye’de gazetecilerin tutuklanmasına varan süreci anlatan Ersöz, “Türkiye’de eleştirel gazetecilik yapmak neredeyse imkânsız hale geldi” dedi. Avukat Ersöz, 14 sayfalık dilekçesinde, son dokuz yılda, hükümetin politikalarını tartışmasız destekleyen, iktidar yanlısı gazetecilerin iş bulabildiği bir medya gücünün oluştuğuna dikkat çekti. Doğan Grubu’na “grubun tüm varlığından fazla vergi cezası kesildiğini” anımsatan Ersöz, şöyle devam etti: “Baş Esrarı Siyaset Konuya doğrudan girelim; politikadaki sertleşmelerin ekonomik krizle bir bağlantısı, ilişkisi var mı? Londra’da itilmişlerin, gettolara kapatılmışların, üçüncü dünyadan gelenlerin, yoksulların isyanını, “çapulcu talanı” olarak tanıtma başarısı gösteren Türk medyası da dahil küresel medya, bu sorunun yanıtını biliyor mu? Hayır, o daha kestirmeden en aklı başında yazarları ile birlikte soruyu baştan reddediyor. Böyle bir ilişki kurulabileceğini kabul etmiyor. Yunanistan krizden kurtulmak için gerekli önlemlerin ancak yasaları sertleştirerek alınabileceğine karar verdi. Almanya’da Bundestag’ta geniş bir şekilde temsil edilen, oylarını sürekli arttıran Die Linke için iktidar partisinin milletvekilleri sıkı takip istiyorlar. Yine Almanya’nın tek sol gazetesi Junge Welt’in de kapatılmasını talep ediyorlar. Hırçın Alman politikacıları kapıyı çalan krizin kapitalizmin büyük krizi olduğunun farkındalar. Çareyi saçmalamakta, gerçekleri söyleyenlere saldırmakta buluyorlar. ABD’de de durum farklı değildir. “Uzmanlar” krizin nedenlerini ararken, sistemden duyulan ve gittikçe büyüyen kuşkuyu savuşturmaya ağırlık verdiler. Kabahati sağlık harcamalarında buldular, yaşlanan nüfusu ve emeklilere ödenen paraları dillerine doladılar. Sert, radikal önlemler istiyorlar. Sanal finans dünyasının patlayan balonlarının, şiştikçe şişmiş küresel dolarlarının, ödenemez hale gelmiş borçlarının gerçekte sistemin tıkanışının işareti olduğunu bilmiyorlar mı peki? Bal gibi biliyorlar. Biliyorlar, ama söyleyemezler. En dürüstleri Stiglitz gibi, ancak emekli olduktan sonra konuşurlar. Gerçekleri işbaşındaki menajerlerden öğrenemezsiniz. Bir bahane bulurlar, kabahat kimde size söylerler; ya Londra’daki “çapulcu” takımındadır ya da hâlâ uslanmayan komünistlerde. Yalnızca kendi ülkelerinde günah keçisi arayıp bulmak, sopayı ona indirmek, “işte suçlu bu” diye bağırmakla kriz geçiştirilebilir mi? Kuşkusuz sertleşmenin şiddetinin de tıpkı krizin çapı gibi, yani küresel boyutta olması gerekiyor. Yerel düzeyde de, küresel düzeyde de özel yetkileri, sopaları, silahları konuşturacaksınız. Türkiye bu konuyu her iki düzeyde de yaşıyor. Krizde eğer borsalardaki düşüşleri esas alırsanız, Türkiye son dalgalanmada ikinci sıradadır. Başbakan’ı esas alırsanız, kriz yanımıza bile yaklaşamıyor. Ben borsayı esas alıp Başbakan’ın iç politika ile ilgili sert sözlerinin nedeninin daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum. Dünya Bankası Başkanı Zoellick’in “krizin büyüğü yolda” sözlerini okuyunca da, gittikçe sertleşen küresel koroya Başbakan ve Dışişleri Bakanı’nın katılmalarındaki esrarın sır olmaktan çıkabileceği kanısındayım. Daha düne kadar can ciğer kuzu sarması olduğunuz Beşşar Esad şimdi mi diktatör oldu? Yeni olan onun diktatörlüğü değil, emperyalistlerin krizlerden çıkış yolunu küresel sertleşmede aramalarındadır. Ülke içinde kendilerinden farklı düşünenlere saldırmalarının, dışarda diktatörleri bahane ederek savaş aramalarının nedeni budur. Tüm dünyada solun, işçilerin, çalışanların, yoksulların ve onların filozoflarının hâlâ yorumlama aşamasında kalmaları ise emperyal kapitalizmin bu devreyi de atlatabilmesini sağlayacak gibi görünüyor. Terry Eagleton, Marx’a haksızlık ediyor, 11. Tez “önemli olana” işaret ederken, “yorumu” zaten varsaymaktaydı. Yorumda hata yok. Bugün de önemli olan değiştirebilmektir. Sahi bu arada Eagleton’un Yordam Kitap’tan çıkan “Marx Neden Haklıydı?” kitabını okumadınız mı? Keşke okusaydınız. Ahmet Şık için tahliye istenmeyecek stanbul Haber Servisi Emniyet içindeki cemaat yapılanmasını anlattığı kitabı basılamadan toplatılan gazeteci Ahmet Şık’ın avukatları, stanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak, 5 ayı aşkın bir süredir tutuklu olan gazeteci için son kez tahliye talep ettiler. Avukatlar, şimdiye dek yaptıkları tahliye taleplerinin dikkate alınmadığını, tutukluluğun verilecek cezanın infazı kararına dönüştüğünü belirterek, “Bundan böyle, artık tutukluluk halinin incelenmesi ve tahliye talebinde bulunmayacağız. Artık tek bir talebimiz var. Şık, makul sürede yargılanma hakkı olduğundan, hakkındaki suçlamalarla ilgili iddianame hemen yazılmalı, davası açılmalıdır” dediler. bakan, mitinglerde aleyhte yayın yapan gazeteleri tehdide varacak şekilde eleştirdi. Habertürk Washington Temsilcisi Tülin Daloğlu, Erdoğan’ın İsrail politikasını eleştirdikten kısa süre sonra işten çıkarıldı. Muhalif görüşleri olan Bekir Coşkun, iki ayrı gazeteden arka arkaya işten çıkarıldı. Cüneyt Ülsever, Tufan Türenç, köşe yazarlığından ayrıldı. Mine Kırıkkanat, Necati Doğru işsiz kaldı. Başörtülü yazar Afet Ilgaz dahi işten çıkarıldı. Gazeteciler Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay yaklaşık 3 yıldır tutuklular. Balbay milletvekili seçildiği halde serbest bırakılmadı.” Odatv’ye 14 Şubat’ta yapılan baskının ardından tutuklanan 12 kişiden 9’unun gazeteci olduğunu belirten Ersöz, “Bu soruşturmada tutuklanan gazeteciler arasında Ahmet Şık ve Nedim Şener de var. Tutuklu Odatv’nin sahibi Soner Yalçın’ın devlet içinde çeteleri eleştiren 14 kitabı yayımlandı. Doğan Yurdakul, 80 yaşında, 1971 askeri muhtıra sında 2 yıl hapis yatmış, 1980 darbesinde de 220 yıl hapis cezası ile yargılanmış bir gazetecidir” dedi. Ersöz, Odatv bilgisayarlarının birinde bulunduğu söylenen yazarı belli olmayan word dokümanına, tutuklu gazetecilerin toplantı notları olduğu izleniminin verildiğini söyledi. Daha önce birbirleriyle hiç görüşmemiş gazetecilerin toplantı yaptıklarının ileri sürüldüğünü belirten Ersöz, şunları anlattı: Yazarı belirsiz doküman “Soner Yalçın, Doğan Yurdakul ve Odatv yazarları, hükümete muhalif görüşleriyle tanınıyorlar. Nedim Şener, Hrant Dink cinayetinde polisin ihmalini anlatan kitaplar yazmıştır. Aynı soruşturmaya dahil edilen Emniyet Müdürü Hanefi Avcı polis içindeki cemaat örgütlenmesini anlatan bir kitap yazmıştır. Suçlandıkları delilleri görmeden 6 aydır tutuklu bulunuyorlar. Adil yargılanma hakları ihlal ediliyor. İçinde delil olduğu söylenen harddisklerinin kopyaları avukatlara bile verilmedi. Şike soruşturmasında, dosyayı inceleme şüpheli avukatlarına tanındı. Kanun önünde eşitlik ilkesine dayanarak, biz de savcılığa başvurduk ancak talebimiz reddedildi. Tahliye taleplerimiz ve tutukluluğa itirazlarımız da aynı gerekçelerle reddediliyor.” Hacı Bektaş Veli’yi anma törenlerinde barış mesajları verilirken yurttaşlar CHP liderine yoğun ilgi gösterdi Hacıbektaş’ta AKP’ye tepki SELAHATT N ŞAH N / AL CAN ULUDAĞ NEVŞEHİR Hacı Bektaş Veli anma törenlerinde konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hacı Bektaş Veli’nin değerleri günümüzde kavransaydı, düşmanlık tohumları değil, kardeşlik tohumları ekilirdi. Barışın dilini kullanmalı, barış ve sevgiyi toplumda egemen kılmalıyız. Hünkâr diyor ki ‘Adaletsiz hükümdar, hükümdar değil zalimdir’. Hacı Bektaş Veli’nin sözünü kulağımıza küpe yapacağız. Acısız, kavgasız, mutlu bir Türkiye diliyorum” dedi. Hükümetin katılmadığı törende yurttaşların bir bölümü Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı yuhaladı. 48. Ulusal, 22. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Kültür ve Sanat etkinlikleri Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde başladı. Ankara’dan karayoluyla Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine giden CHP lideri Kılıçdaroğlu, yurttaşların yoğun sevgi gösterileriyle karşılandı. Törene CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, DSP Genel Başkanı Masum Türker, 37 CHP milletvekili, BDP Milletvekili Sabahat Tuncel, İP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Esinoğlu, Nevşehir Valisi Abdurrahman Savaş, yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda Alevi ve Bektaşi dernek, vakıf ve federasyonların yöneticileri katıldı. CHP milletvekilleri arasında isimleri okunduğunda en çok alkışı Gürsel Tekin, Emine Ülker Tarhan, İlhan Cihaner aldı. Bakan Günay’ın adı anons edildiğinde ise Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran vatandaşların bir bölümü yuhalarken bir bölümü alkışladı. Hacıbektaş’ın CHP’li Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu, isim vermeden Ergenekon davaları ve bu davalardaki uzun tutukluluk sürelerine atıfta bulunarak “ Hacı Bektaş Veli bize ‘Bir olalım, iri olalım, diri olalım’ derken ışık tutmuştur. Bize birlik olmanın ulusal bütünlük sağlamadaki önemini öğretmiştir. Adalet olmadan kişi huzur bulamaz. Toplum varlığını sürdüremez. Günümüzde kanıtlanmamış, ihbar ve yorumlarla insanları, özellikle düşüncelerinden dolayı yıllarca hapiste tutmak, gecikmiş adalet anlayışı ile günlerini geçirmek toplum vicdanında yaralar ve ayrışmalara yol açmaktadır” diye konuştu. Selmanpakoğ lu, zorunlu din derslerinin kaldırılması ya da seçmeli ders olması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yeniden yapılandırılması, cemevlerinin yasal bir statüye kavuşturulması, Alevi Bektaşi köylerine cami yaptırma projesinden vazgeçilmesi, Madımak Oteli’nin İnsanlık Müzesi’ne dönüştürülmesini, Hacı Bektaş Veli Müzesi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan alınarak Hacıbektaş Belediyesi’ne devrini istedi. ılıçdaroğlu’na sevgi seli CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Başbakan Kemal” sloganları ve alkışlarla kürsüye geldi. Hacı Bektaş Veli’nin yüzyıllar öncesinde Anadolu’da aydınlanmacılığın ışığını yaktığını belirten Kılıçdaroğlu, “Hacı Bektaş Veli Anadolu aydınlanmasının ışığını yaktı. Sevginin, dayanışmanın, kardeşliğin, hoşgörünün, özgürlüğün simgesidir. Hacı Bektaş Veli Anadolu’nun yüreğidir. Hacı Bektaş Veli, ‘Okunacak en büyük kitap insandır’ diyerek, inancı hurafelerden arındıran, akla, mantığa ve sevgi temeline dayandıran, kadın erkek eşitliğini savunan, döneminde kurulan Anadolu Bacıları teşkilatına büyük önem ve destek veren, engin bir düşünce adamıdır. (...) Hiçbir milleti ve insanı ayıplamayın diyen Hacı Bektaş Veli Anadolu’nun sosyal, siyasi, etnik, dini ve ekonomik durumunu göz önüne alarak sevgi ve hoşgörü temellerini almıştır” diye konuştu. Ülkede kardeşlik tohumları ekilmediği için 30 yıldan beri büyük acılar yaşandığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Oysa böyle olmamalı. Barışın dilini kullanmalı, barış ve sevgiyi toplumda egemen kılmalıyız. Çünkü biz düşmanımızın da insan olduğunu bilen bir görüşteyiz. Sevgimiz, sevdamız, huzurumuz ve mutluluğumuz için çalışacağız. Ter dökeceğiz, ekeceğiz ki biçebilelim. Ulu Hünkâr’ın huzurundayız. Yan yana, can canayız. Yer, siyaset yeri değildir. Hünkâr diyor ki ‘Kendine reva görmediğini başkasına görme. Adaletsiz hükümdar, hükümdar değil, zalimdir’. Hünkâr diyor ki, ‘Sabredeceksin’. Alacağımız çok dersler var Hünkâr’dan. Her türlü gericilikten uzak, yolumuza devam edeceğiz. Elbette Hünkâr’ın, Hacı Bektaş Veli’nin sözünü kulağımızı küpe yapacağız. İncinsek de incitmeyeceğiz. Acısız, kavgasız mutlu bir Türkiye diliyorum” dedi. K Hacı Bektaş Veli’yi anma törenlerinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yan yana oturdu. Semah gösterilerinin yapıldığı törende konuşma sırası ve Kılıçdaroğlu’nun Bakan Günay’ı dinlemeden alandan ayrılması gerginliğe neden oldu. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ) Protokol krizi damga vurdu M YASE LKNUR HACIBEKTAŞ Bu yılki Hacıbektaş törenlerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla Kültür Bakanı Ertuğrul Günay arasında yaşanan protokol gerginliği damgasını vurdu. Bugüne kadar programın genel akışı önce açılış töreni ardından da Hacıbektaş Türbesi’ne ziyaret olarak belirleniyordu. Ancak bu yıl Kültür Bakanı Günay, türbe ziyaretini açılış töreninden önceye alınca sıkıntı yaşandı. Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Rıza Selmanpakoğlu saat 09.30’da türbe ziyaretini yapan Kültür Bakanı Günay ile aynı saatte Hacıbektaş’a ayak basan Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu karşılama tercihi arasında kaldı. Önce Kültür Bakanı Günay’la türbeye giden Selmanpakoğlu, Bakan Günay’a, “Kusura bakmayın, Genel Başkanımı karşılamak zorundayım. O nedenle gezi boyunca size refakat edemeyeceğim” diyerek türbeden ayrıldı. Tören alanında açılış programını okuyan sunucu, önce Bakan Günay’ın ardından da Kılıçdaroğlu’nun konuşacağını söyledi. Ancak programın yarısında sunucu konuşma sırasının değiştirildiğini açıkladı. Protokol kurallarına göre Bakan’ın, ana muhalefet partisi liderinden önce konuşması gerekirken Ertuğrul Günay’ın belediye başkanına, “Ben Başbakan adına konuşacağım. O ne Adalet vurgusu denle en son benim konuşmam gerekir. Aksi takdirde alandan giderim” dediği öğrenildi. Bu gelişme üzerine Kılıçdaroğlu, konuşmasını tamamladığında kürsüye Bakan Günay davet edildi. Günay’ın konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıktığı sırada Kılıçdaroğlu ve kurmayları tören alanından ayrıldı. Bakan Günay, konuşmasına başlarken Kılıçdaroğlu’nun alandan ayrılmasını eleştirirken, “Bizi dinleyenleri dinlemeye özen gösteriyoruz. Burayı siyaset meydanı yapmadık, yapmamaya da özen gösteriyoruz. Bu şekilde geldik, bu şekilde devam edeceğiz. Bir şeye çok üzülüyorum. Şimdi burada vatandaşlarımız saatlerdir güneş altında bekliyor. Hacı Bektaş’a sevgiyle, saygıyla hizmet etmeye çalışanlara karşı bu manzara, Hacı Bektaş’ı içselleştirenlere yakışıyor mu, yakışmıyor mu, Hacı Bektaş’ı sevenlerin vicdanına ve takdirine sunuyorum” dedi. “Hacı Bektaş’ı hiç kimse bir siyasi arenaya dönüştürmeye çalışmasın” diyen Günay, Hacıbektaş’ın altyapı sorunlarının da çözüleceği sözünü verdi. Alandan ayrılan Kılıçdaroğlu, Hacı Bektaş Veli Türbesi’ni ziyaret etti. Hacı Bektaş’ın türbesi başında dua eden ve bilgi alan Kılıçdaroğlu, Aslanlı Çeşme’de de ellerini yıkadı. Kılıçdaroğlu, ilçeden ayrılırken Günay’ın konuşmasını beklememesinin nedeninin sorulması üzerine “Protokol kurallarına uyulmadı, bu kadar basit” karşılığını verdi. Edinilen bilgeye göre, Kılıçdaroğlu, Günay’ın sırasını değiştirmesi üzerine Bakan’a “Bu protokole uygun değil. Eğer böyle yaparsanız sizi dinlemeden alanı terk ederim” diye uyarıda bulundu. Durum değişmeyince de Günay’ın konuşmasını beklememe kararı aldı. Ankara’ya dönüşünde parti otobüsünde gazetecilere açıklamalarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, iktidar partisinin genel anlamıyla her yerde devlet protokolünü hiçe saydığını belirttti. Oran, “Bugünkü olay talihsiz bir olay. Sabahleyin program akışı anons edildi, oradaki izleyicilerin önünde. Orada da Sayın Genel Başkanımız son olarak konuşma yapacaktı. (...) Sonradan tekrardan başka bir anonsla Genel Başkanımızın konuşmasının öne alındığı duyuruldu. Bu esasında sürpriz değil. Fakat Adalet ve Kalkınma Partisi bunu her yerde yapıyor. ktidar partisi, genel anlamıyla her yerde Türkiye Cumhuriyeti devletinin protokol kurallarını hiçe sayan bir davranış gösteriyor. Recep Tayyip Erdoğan protokolünü uygulamaya çalışıyorlar. Biz CHP olarak buna hiçbir zaman hiçbir yerde asla izin vermeyiz, bugün de izin vermedik” dedi. ‘RTE protokolü dayatıyorlar’ TÜRKMEN STAN YÖNET M Fethullah okulları hızla kapatılıyor DEN Z BERKTAY ABF’den ‘Can dergisi’ AMASYA (Cumhuriyet) Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Alevilerin sorunlarını ve taleplerini duyurmak için inceleme ve araştırma içerikli Can dergisini çıkarıyor. Önümüzdeki hafta çıkacak derginin ilk sayısının ana konusu Hacı Bektaş Veli ve öğretisi olacak. Derginin yayın kurulunda gazetemizin Amasya muhabiri Mehmet Menekşe de yer aldı. Can Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Necdet Saraç, “Alevilere yönelik hak ihlallerini içeren aleviRAPOR’u yayımlayan ABF, şimdi de üç ayda bir Can dergisini yayımlıyor. Bir araştırmainceleme dergisi olan bu dergi ile hedef Alevi dünyasını ilgilendiren bazı temel konuları, farklı boyutlarıyla, farklı bakış açılarıyla ama bir arada başta kendi yöneticilerimiz ve üyelerimiz olmak üzere, ilgili kişi ve kuruluşlarla paylaşmak, gerektiğinde kendi ezberlerimizi de bozmak ve gerçeklerle buluşmak istiyoruz. Alevi dünyasındaki bütün kesimleri kucaklamayı hedefleyen bir yayın politikamız olacak” dedi. KİEV Türkmenistan yönetiminin, ülkede Fethullah Gülen cemaatinin inisiyatifiyle kurulan bütün liseleri kapatmaya başladığı bildirildi. Uluslararası Helsinki Komitesi’nin Türkmenistan Şubesi’nin yayın organı olan “Hronika Turkmenistana” haber portalının haberine göre, Türkmen yönetimi, “Pantürkist görüşleri aşıladığı” gerekçesiyle, Gülen cemaatine bağlı “TürkmenTürk Liseleri”ni kapatmaya başladı. Türkmen yönetiminin, sadece başkent Aşkabat’ta bulunan 57 numaralı Mustafa Kemal Atatürk Lisesi’ni “şimdilik” açık tuttuğu fakat bu okula öğrenci alımlarının dur durulduğu, bununla birlikte, mevcut öğrencilerin öğrenimlerini tamamlamalarına izin verildiği bildiridi. Aşkabat ve Türkmenistan’ın diğer bölgelerinde bulunan ve Gülen cemaatine bağlı olan okulların ya tamamen kapatıldığı, ya da devletleştirildiği belirtiliyor. Haber portalına konuşan, adının açıklanmasını istemeyen ve Gülen okullarından birinden mezun olan bir kişi ise bu okulların mezunları içinde “Nurculuk” hareketine en bağlı olanların, mezun olduktan sonra rüşvet de dahil olmak üzere her türlü yöntemle İçişleri, Savunma Bakanlığı, İstihbarat Teşkilatı gibi kilit kuruluşlarda çalışmaya başlamalarının sağlandığını söyledi. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle