Katalog

21 HAZ RAN 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER 18 yaşındaki genç, emniyet kemeri çözülünce eğlence aracından betona çakılarak öldü 3 Lunaparkta dehşet Haber Merkezi Küçükçekmece’de bir ay önce iki kişinin düşerek yaralandığı Discovery isimli eğlence aracında, bir facia yaşandı. LYS sınavına girdikten sonra arkadaşıyla gittiği lunaparkta Discovery isimli eğlence aracına binen 18 yaşındaki Hatice Ataman, cihazın hareketi esnasında emniyet kemeri açılınca cihazdan uçarak yere çakıldı. Ağır yaralanan genç kız hastanede hayatını kaybetti. Doğan Haber Ajansı’nın haberine göre genç kızın yanında oturan arkadaşlarının da emniyet kemeri açıldı ancak onlar tutunarak düşmemeyi başardılar. Yerde kanlar içinde kalan genç kız kaldırıldığı hastanede tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Kazadan sonra lunapark yetkilileri ile görüşmeye gittiğini söyleyen amca Mehmet Ataman, “Yeğenimin arkadaşlarının kemeri yukarıdayken açılmasına karşın cihaz durduktan sonra aşağıya indiklerinde ise açılmamış” dedi. dikkat! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 20112012 eğitimöğretim yılında zorunlu öğretim çağına giren 1 milyon 258 bin 839 çocuk ilköğretim birinci sınıfa başlayacak. Çocukların ikamet adreslerine en yakın ilköğretim okullarına yerleştirme işlemleri yapıldı. Birinci sınıflar için öğrenci kayıtları, Ulusal Adres Veri Tabanı’ndaki adres ve nüfus bilgileri esas alınarak ililçe öğrenci yerleştirme komisyonlarının belirlediği kayıt alanları doğrultusunda “ekayıt sistemi” ile yapıldı. Çocuklarının hangi okula yerleştirildiğini öğrenmek isteyen veliler, http://www.meb.gov.tr adresinde yer alan “Veli Bilgilendirme Sistemi’nden” çocukların TC kimlik numaralarını yazarak yerleştirildiği okulu öğrenebilecekler. Yerleştirme, kesin kayıt özelliği taşıyor. Veliler Tatlıses’ten ilk görüntü İstanbul Haber Servisi Uğradığı silahlı saldırıda yaralanan ve Almanya’da gördüğü tedavinin ardından Türkiye’ye dönerek Maltepe’deki Romatem Darüşşafaka Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde tedavisi devam edilen sanatçı İbrahim Tatlıses, aylar sonra ilk kez görüntülendi. Tatlıses dün öğle saatlerinde yakınlarının kurban kesme organizasyonu yaptığı sırada hastanenin terasından sevenlerine el salladı. lhan Selçuk’la ligili Bir Anı Toplumsal kimliği olan insanların kişisel anılardaki yerleri çok farklı oluyor. Elbette, bir annenin, bir babanın, bir kardeşin, bir dostun ölümünden sonra onunla yaşanmışlıklar hiç unutulmuyor... Ama topluma mal olmuş kişilerin manevi varlıkları bu anılara eklendiği zaman ortaya, daha acı verici, canlılığını hiç yitirmeyen anılar çıkıyor. Benim İlhan Selçuk’la yakın dostluğum ömrünün son dokuz yılını kapsar: 2001 yılında başlar ve 2010 yılında biter. Çok yoğun bir birlikteliktir bu... Gazetede hemen hemen her an, gazete dışında da sık sık beraberdik. Günün olayları dışında, kimi zaman insanlara ve geçmişe ilişkin değerlendirmeler de yapardık. Bazı çevrelerin ve özellikle bazı kişilerin, İlhan Bey’e karşı olan bitmeyen, ölümünden sonra da bütün şiddetiyle devam eden kin ve garezi beni şaşırtıyor ve insanların kötücül eğilimleri konusunda korkutuyor. Bugün bunun üzerinde durmak istemiyorum. Sadece dostluğumuzun başlangıç noktası olan bir olayı, beni Cumhuriyet’in yönetim kadrosuna almak istediği sıradaki bir anımı anlatmak istiyorum. Bu anı, “benim tanıdığım İlhan Selçuk”un darbelere karşı tutumuna da ışık tutabilir diye düşünüyorum. İlhan Selçuk’un önerisiyle Cumhuriyet’te 1996’da yazmaya başladım. İlhan Bey’e sütunumun adı olarak birkaç öneri sundum. “Aydınlanma” adını bunların arasından seçerek o koydu. Sonradan öğrendiğime göre, yazmamı Oktay Ekinci kendisine önermiş, o da hemen “Tabii eski Kültür Bakanlığı Müsteşarı, çok iyi olur” demiş. Aradan beş sene geçmişti. Bir gün telefonum çaldı ve İlhan Bey Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olmamı önerdi. Gerekçesi, Hürriyet’teki dört yıllık deneyimim ve beş yıldır Cumhuriyet’teki yazılarımdı. Bu önerisi üzerine birkaç kez konuştuk. Benim ilk tepkim, “Düşüneyim” biçiminde oldu. Daha sonraki ilk konuşmamızda, “Türkiye’nin Toplumsal Yapısı” adlı kitabımda çıkan, sonra “21. Yüzyılda Türkiye” adlı kitabıma da aynıyla aldığım, Doğan Avcıoğlu’nun “Sivilasker bürokratlar öncülüğünde darbe” modeli hakkındaki eleştirimi okuyup okumadığını sordum. Kitapta özet olarak, sınıfsal değişme ve gelişmeleri dikkate almayan bir sivilasker bürokratik darbe modelinin, 1970’lerin dünyasında Türkiye’de uygulanmasının olanaksızlığını anlatmaya çalışıyordum. Ayrıca askerlerin darbe yapıp iktidarı sivillere vermesinin zaten akla uygun olmadığına ilişkin görüşümü de o konuşmada vurguladım. Bana Cumhuriyet gazetesini emanet etmek isterken bu düşüncelerimi iyice bilip bilmediğini öğrenmek istemiştim. Cevabı beni hem şaşırttı, hem onurlandırdı. Herhalde biraz da abartarak: “Senin yazdığın her satırı okudum” dedi. Arkadan da sitem etti: “Sen beni çaylak bir gazete patronu mu sanıyorsun, ben gazeteyi kime emanet edeceğimi bilmiyor muyum” dedi. Ve ekledi: “Ben seni zaten Atatürkçü demokrat kimliğin için istiyorum”. Biraz daha düşündükten sonra Genel Yayın Yönetmenliğinin iş yükünü, bir hayat biçimi olarak taşımak istemediğimi fark ettim. Çünkü bilenler bilir, haftada yedi gün, sabah 9, gece 12 arası tam zamanlı, çok dikkat isteyen, çok sorunlu ve çok sorumlu bir iştir. 2001 yılında 60 yaşındaydım. Doğrusu hayatımın geri kalan kısmını böyle bir iş yükünün ipoteği altına sokmak istemedim. Kararın verilmesinden önceki son konuşmamızda, önerisinden büyük bir onur duyduğumu söyledim ama yukardaki gerekçeyi kendisine büyük bir açık yüreklilikle anlattım ve Genel Yayın Yönetmenliği dışındaki herhangi bir görevi zevkle kabul edebileceğimi belirttim. Onun üzerine Yazı İşleri Müdürü İbrahim Yıldız’ı Genel Yayın Yönetmeni, beni de Yayın Kurulu Danışmanı olarak tayin etti. Birkaç yıl sonra da, Yayın Kurulu Başkan Yardımcısı yaptı. İlhan Bey’in ölümünden sonra Yayın Kurulu üyeliğim devam ediyor. Öykü kısaca böyle. Buradaki tarihlere dikkati çekmek istiyorum: İlhan Bey’in bana Genel Yayın Yönetmenliği önerdiği tarih 2001. “Ergenekon iddianamesiyle” suçlandığı darbe girişimleri ise hep bu tarihten sonra. Şimdi soruyorum: İlhan Bey gibi, (iddianamede söylendiği üzere) akıllı, kurnaz, hesaplı biri, darbecilik yapacaksa, benim gibi darbelere karşı olan birini bu faaliyetlerinin hemen öncesinde gazetenin başına geçirmek ister miydi! Benim tanıdığım İlhan Selçuk, darbeci değil, Atatürkçü anlamda, Sosyalist anlamda, bir devrimciydi. Devrimci kişiliğiyle, Aydınlanmanın, Demokrasinin, Sosyal Devletin, Hukuk Devletinin, Laikliğin yerleşmesi için çalışıyordu ve tabii bu amaçları için, sivil ya da asker, politikacı veya yazar, liberal ya da milliyetçi, işçi ya da işadamı, herkesle işbirliği yapıyordu. Zaten asıl suçu da, bana göre, devrimciliğiydi! Hezarfen şampiyon oldu Amerikan Havacılık ve Uzay Enstitüsü (AIAA) ve Amerikan Astronomi Topluluğu (AAS) tarafından ABD’nin Texas eyaletinde düzenlenen geleneksel Mikro Uydu Yarışması’nda, stanbul Teknik Üniversitesi’nin ( TÜ) Hezarfen takımı birinci oldu. lk kez hem final tasarım raporu hem de uçuş performansında en yüksek notu alarak rakiplerini geride bırakan Hezarfen takımının tasarlayıp ürettiği mikro uydu, yaklaşık 5000 ft. yüksekliğe çıkan roket üzerinden atılarak paraşütle başarılı bir şekilde yere indi. Alkolde 3 gün şartı ANKARA (AA) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) Başkanı Mehmet Küçük, alkol ve sigarada ayrıntılı ürün izlemeye dönük bir model üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Küçük, daha önceki çalışmalarda TAPDK’nin “gümrük kapılarına bu tür ürünler için özel XRay cihazların konulması, cihaz bulunan kapıların daha donanımlı hale getirilmesi, transit geçişlerde belli kurallar uygulanması, yurtdışı yolcu beraberinde içki ve sigara getirilmesinde yaşanan suiistimallerin önlenmesi için de yurtdışında en az 3 gün kalınmasının zorunlu kılınması ve bandrolün firmalara kontrollü verilmesi” gibi çözüm önerilerinde bulunduğunu anlattı. Kızılay’da 20 gözaltı CEM L C ĞER M 27 kişilik çete yakalandı ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir’de bir ihbarı değerlendiren polis, Eskişehir ile birlikte İzmir, Afyonkarahisar ve Manisa’da düzenlediği eşzamanlı operasyonda 27 kişiyi gözaltına aldı. Zanlıların internetten buldukları yeni model ve lüks araçların sahiplerini Eskişehir’e çağırarak dolandırdıkları ve araçlarını sattıkları öğrenildi. SAMSUN Türk Kızılayı Samsun Şubesi’nde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı ihbarı üzerine başlatılan soruşturma kapsamında aralarında Kızılay Başkanı ve yöneticilerinin yanı sıra çalışanların da bulunduğu 20 kişi gözal tına alındı. Zanlılar hakkında, ihaleye fesat karıştırmak, güveni kötüye kullanmak ve resmi belgelerde sahtecilik yapmak suçlamasıyla işlem yapılacağı öğrenilirken, cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda ifadelerinin alınmaya başlandığı açıklandı. Krikoyla sahtecilik Haber Merkezi İstanbul Fatih’te üniversite diplomasından sürücü belgesine kadar her türlü belgenin sahtesini 250 ile 500 TL arasında değişen ücret karşılığında bastığı öne sürülen Gökhan Y. yakalandı. Krikoyu baskı makinesi olarak kullanan zanlının aynı suçtan yattığı cezaevinden, 2.5 ay önce tahliye olduğu ortaya çıktı. Bir aile kazada yok oldu KONYA (Cumhuriyet) Konya’da otomobilin çarptığı bisikletteki baba, anne ve 4 yaşındaki çocukları öldü. Polis, yaklaşık 100 metre fren izi tespit ederken, otomobil sürücüsü Osman A. gözaltına alındı. Soruşturma sürüyor. Türk futbolcu öldürüldü Dış Haberler Servisi İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşayan Osman Kızıl (26) adlı Türk genci evine giderken, apartman merdivenlerinde pusu kuranlar tarafından kalbinden ve başından vurularak öldürüldü. Amatör futbolcu olan Kızıl, Fittja Driffte’deki son maçından sonra evine gittiği sırada saldırıya uğradı. İsveç polisi, çete hesaplaşması olasılığı üzerinde duruyor. 1 kişiye 183 bin ANKARA (AA) On Numara’da bu hafta 10 bilen bir kişi, 183 bin 70 lira kazandı. Numaraların; 1, 3, 6, 16, 17, 18, 24, 29, 34, 35, 44, 46, 49, 50, 54, 60, 63, 65, 66, 74, 76 ve 80 olarak belirlendiği çekilişte, 9 bilenler bin 436’şar TL, 8 bilenler 80’er TL, 7 bilenler 15’er TL, 6 bilenler 2’şer TL ve hiçbir numarayı bilemeyenler 1 lira 75’er kuruş ikramiye alacak. C MY B C MY B