19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 MAYIS 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA HABERLER Cinnet getiren koca eşini vurdu MARDİN (Cumhuriyet) Mardin’in Derik ilçesine bağlı Cevizpınar Mahallesi’nde oturan Abdurrahman Ekenek, dün sabah henüz belirlenemeyen bir nedenle eşi Pelda Ekenek ile tartışmaya başladı. Uzun süren tartışma sırasında cinnet getiren Abdurrahman Ekenek, evde bulunan ruhsatsız tabancasıyla eşi Pelda Ekenek’e 3 el ateş etti. Pelda Ekenek olay yerinde yaşamını yitirdi. Abdurrahman Ekenek teslim oldu. İki yıl önce evlenen Ekenek çiftinin çocukları olmadığını ve bu yüzden sık sık tartıştığını iddia eden komşuları, tartışmanın ölümle sonuçlanabileceğine ihtimal vermediklerini söyledi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. MUSTAFA ÇAKIR 3 olabileceğini de kabullenelim… Ve mevcut duruma bakalım: Sekiz buçuk yıllık iktidarı döneminde AKP toplumun bütün kurumlarına hâkim oldu. İki büyük yakınması vardı: Ordunun siyasete karışması ve yargının iktidarı engellemesi. Orduyu günlük siyaset açısından tümüyle pasifize etti, bununla da yetinmedi aralarında eski kuvvet komutanları da olan emekli ve muvazzaf generalleri bile hapse attı. Yaptığı referandumla yetki aldı, bağımsız yargıyı bütünüyle kendi denetimine soktu. Bunları yaparken medyadan da yakınmaya başladı. Eskiden kendisine destek vermiş olan medyayı da karşısına aldı… Mülkiyetlere el değiştirtti, yeni gazeteler ve televizyonlar kurdurdu… Bağımsız kalmaya çabalayanları da baskılarla ve cezalarla dize getirdi. Zaten polis, MİT ve bürokrasi tümüyle kendi egemenliğindeydi. “Derin devlet” diye diye, kendi “Derin devletini” yarattı. Türkiye’nin Çok Partili Demokrasi tarihinde görülmemiş bir kudret sahibi oldu, kendine özgü acımasız bir “statüko” kurdu. Böylece demokrasiyi iyice geriye götürerek, herkese “Muhafazakârlık” ile “Değişimciliğin” nasıl birlikte olabileceğini gösterdi! Şimdi de canhıraş bir “statükoculukla” yarattığı bu düzeni korumaya çalışıyor. Muhalefet partilerinin bu statükoya karşı çıkması, değişimci çizgiye oturmaları doğal… CHP, hem kendisini yok etmeye yönelen komploların ters tepen sonuçlarından yararlanarak, hem de bu yeni “statükoya” karşı çıktığı için, tarihsel “değişimci” misyonunun bayrağını yükseltti… Ve siyasette taşlar yerine oturdu: AKP, statükocu… CHP, değişimci. Önümüzdeki seçimler bu çizgiler arasındaki tercihleri tam yansıtacak mı... Yoksa toplumun bu çizgileri iyice algılaması ve özümlemesi daha vakit alacak mı… Onu da 12 Haziran’da göreceğiz. Süre uzatılsın Silikozis hastası için son iki hafta ANKARA Kot kumlama işinde çalışırken silikozis hastalığına yakalanan işçilere, aylık bağlanması ve yeşil kart verilebilmesi için tanınan 3 aylık süre 24 Mayıs’ta doluyor. Ancak işçilerin büyük bölümüne ulaşılamıyor. 35 bin işçiden sadece 500’ü başvuruda bulundu. Sürenin uzatılmasını ve devletin televizyon kanallarından duyuru yapmasını isteyen Kot Kumlama İşçileri Dayanışma Komitesi, yasal değişiklikten habersiz olan silikosiz hastalarını bilgilendirmek için sanatçıların rol aldığı çağrı videoları da hazırladı. Çağrıyı Yetkin Dikinciler, Hasibe Eren ve Ece Uslu’nun da aralarında bulunduğu sanatçılar seslendirdi. Yasal düzenleme ile sigortalı olmayan ve silikozis hastalığı nedeniyle meslekte kazanma gücünü en az yüzde 15 kaybedenlere SGK tarafından aylık bağlanacak. Kendisine aylık bağlanan silikozis hastası hayatını kaybettiği takdirde, hastanın aylığı eşine ve çocuklarına geçecek. Aylık bağlanan hasta ile eş ve çocuklarına yeşil kart da verilecek. Taşlar Yerine Oturuyor: Statükocu AKP Değişimci CHP Türkiye’de siyaset oksimoron ifadeler üzerinden yapılıyor: AKP, kendisini hem “Muhafazakâr demokrat” olarak niteliyor, hem de “Değişimciliğe” soyunuyor... Türkiye tarihindeki en büyük değişimleri gerçekleştirmiş olan CHP’yi ise “Statükocu” diye lanse ediyor. AKP’nin ne kadar “Demokrat” olduğunu zaten gördük: “İleri Demokrasi” diyerek demokrasinin, bağımsız adalet gibi, medya özgürlüğü gibi bütün temel kurum ve kurallarını tahrip ediyor. Bir an için “Demokratlık” tartışmasını bir yana bıraksak bile, kendini “Muhafazakâr” diye niteleyen bir partinin aynı zamanda “Değişimci” olduğunu iddia etmesi ifadenin oksimoron niteliğini belirlemiyor mu! Aslında AKP’nin “Değişimcilikten” anladığı ülkeyi ileriye doğru değil, geriye doğru değiştirmek herhalde… Çünkü bu oksimoron ifade ancak o zaman bir anlam kazanıyor. CHP’ye gelince, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bir dintarım imparatorluğundan bir ulus devlet çıkarabilmeyi başarabilmiş… İsmet İnönü’nün önderliğinde, Tek Parti Yönetiminden Çok Partili Demokrasiye geçebilmiş… Dünyada hâlâ ikinci bir örneği görülemeyen devrimci bir değişimin partisi… Bu partiyi “statükoculuk” ile suçlamak, en azından tarihe karşı bir haksızlık. Bir an için tarihi unutalım… Bir an için AKP’nin kendini “Muhafazakâr demokrat” diye nitelemesindeki saptırmaları ve oksimoron özellikleri bir kenara bırakalım… Değişmenin her zaman ileriye doğru değil, geriye doğru Bir taciz de müdürden Tacizi protesto eden kız öğrenciler dün yine eylemdeydi. lçe Milli Eğitim Müdürü, sahip çıkacağı yerde “zibidiler” demekle yetindi AB D N YAĞMUR Takip edip bıçakladılar İstanbul Haber Servisi Sultangazi ilçesinde lise öğrencisi M. A (19), trafikte selektör yaparak kendisinden yol isteyen otomobilden inen 6 kişi tarafından darp edildikten sonra bıçaklandı. Karın boşluğundan ve baldırından yaralanan M.A. zamanında hastaneye kaldırılarak ölümden döndü. Ameliyat olan ve bir gün yoğun bakımda tutulan M. A. taburcu oldu. Saldırganlardan biri yakalandığı, diğer 5 kişinin yakalanması için çalışmalar sürüyor. MERSİN Mersin Kız Meslek Lisesi’nde yaşanan taciz skandalını protesto ettikleri için disiplin cezası alan öğrenciler yine eylemdeydi. Eylem nedeniyle okula gelen Akdeniz İlçe Milli Eğitim Müdürü Cevdet Arslan, taciz iddialarını dile getiren öğrencilere, “zibidi bunlar” dedi. Arslan’ın okula girmesinin ardından bir grup erkek öğrenci eylemci kız öğrenci ve gazetecilere saldırmak istedi. Mersin Kız Meslek Lisesi Müdürlüğü, okul önündeki taciz olaylarını protesto için açıklama yapan öğrenciler hakkında soruşturma başlatmış ve 3 öğrenciye kınama, 1 öğrenciye de okuldan uzaklaştırma cezası vermişti. Okul idaresi, kararın gerekçesi olarak da “öğrencilerin izinsiz gösteriye katılmasını” göstermişti. Gazetecileri okulun bahçesine almayan, parmaklıklar ardından sorularını yanıtlayan Milli Eğitim Müdürü Arslan, eylemci öğrenciler hakkında “Bunlar öğrenci filan değil. Bunlar zibidi” ifadesini kullandı. Gazetecilerin “Neden zibidi diyorsunuz” sorusu üzerine ise müdür Arslan, “Ben öyle bir şey demedim” diyerek uzaklaştı. Arslan, ardından seslenen gazetecilere “Disiplin soruşturması yok” demekle yetindi. ‘Okulun adını kirletmeyin!’ Arslan’ın okula girmesinin ardından az sayıda öğrenci de üzerinde “Baskılar bizi yıldıramaz” yazılı bir pankart açtı. Bu sırada aynı okulda okuyan bir grup erkek öğrenci, eylem yapan kız öğrencilere saldırmak istedi. Kız öğrencilere “Gidin buradan, okulun adını kirletmeyin, sizin kafanızı kırarım” diyen bir erkek öğrenci, polis tarafından sakinleştirilmek istendi! Öğrenci, “Komiserim bırak ben bunları döveyim” diyerek tacizini sürdürdü. Kız öğrenciler, tacizlere rağmen açıklamalarını yaptı ve olaysız şekilde dağıldı. ABD ve Kanada’da kadınlar ayaklandı Prof. Orhan Çeker’in ‘dekolte giyen kadının tecavüzle karşılaşmasının sürpriz olmayacağı’ sözleriyle başlayan tartışmanın benzeri ABD ve Kanada’da yapılıyor. Kanada’da bir polisin ‘Kadınlar taciz edilmek istemiyorlarsa fahişe gibi giyinmekten vazgeçmeli’ demesi kadın örgütlerini ayağa kaldırdı. Polis Michael Sanguinetti’ye tepki gösteren örgütler, ‘FahişeYürüyüşü’ (SlutWalking) adlı gösteriler düzenliyor. Kadınlar, Boston’da da “Fahişe olmaktan gurur duyuyoruz” sloganıyla yürüdü. (AP) C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle