18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUR YET 1 MART 2011 SALI 6 HABERLER İstanbul’da yapılacak cenaze törenine Ortadoğu’dan Hindistan’a İslam ülkelerinden siyasetçi akını olacak Erbakan toprağa veriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Postmodern darbe” olarak nitelendirilen 28 Şubat’ın yıldönümünden bir gün önce yaşamını yitiren SP lideri Necmettin Erbakan, bugün İstanbul’da toprağa verilecek. Ankara’da devlet töreni yerine cenaze namazı kılınacak. İstanbul’daki cenaze törenine İslam ülkelerinden siyasetçiler katılacak. SP, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in başsağlığı mesajını olumlu bulduklarını bildirdi. SP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kamalak, Erbakan’ın cenaze töreni hakkında bilgi verdi. Kamalak, Erbakan için bugün sabah namazının ardından Ankara’daki sevenlerinin katılmasını sağlamak amacıyla Hacı Bayramı Veli Camii’nde sabah namazının ardından cenaze namazı kılınacağını bildirdi. Kamalak, daha sonra cenazenin, İstanbul’a gönderileceğini söyledi. İstanbul’da Fatih Camii’nde öğle namazının ardından cenaze namazının kılınacağını bildiren Kamalak, Erbakan’ın naaşının, Merkez Efendi aile kabristanında toprağa verileceğini ifade etti. Kamalak, cenazeye Tunus Nahta Hareketi lideri Raşit el Gannuşi, İhvanı Müslimin Genel Mürşidi Muhammed Mehdi Akif, Fas el Tevhid vel Islah Hareketi Genel Başkanı Muhammed Handavi, Fas Adalet ve Kalkınma Partisi lideri Saadettin Osmani, Hindistan Cemaati İslami’nin Genel Başkanı Mevlana Celaleddin Ömeri, Pakistan İslam Cemaati Başkanı Gazi Hüseyin Ahmed, Keşmir önderlerinden Prof. Elifüddin Turabi, Endonezya Adalet ve Refah Partisi Başkanı Lütfi Hasan İshak, eski Sudan Cumhurbaşkanı Abdurrahman Swar Seheb gibi birçok siyasetçinin de katılacağını bildirdi. Kamalak, Erbakan’ın çok sevdiği, Bosna Hersek’in eski Devlet Başkanı Aliya İzzet Begoviç’in mezarından da toprak getirileceğini söyledi. Hamas Lideri Halid Meşal’in ise cenazeye temsilcisini göndereceği öğrenildi. Erbakan’ın 28 Şubat’a bir gün kala öldüğüne de dikkat çeken Kamalak, “Bundan 14 yıl önce hocamızın yolu kesilmişti. Aslında sadece hocamızın değil, milletin yolu kesildi. Bunun için diyoruz ki Türkiye darbeleri yargılamalıdır” diye konuştu. Kamalak, Genelkurmay Başkanı Koşaner’in mesajıyla ilgili sorular üzerine, “Mesajı çok olumlu ve yerinde buluyorum. Ordu bizimdir. Ancak ordu içinde yeniçeri geleneğini, İttihat ve Terakki cuntacılığını sürdürmek isteyen bir hizip oluşmuştur. Rica ediyorum bu tür oluşumlara imkân verilmemeli” dedi. Kamalak, Erbakan’ın kayıp trilyon davasından Hazine’ye olan borcuna ilişkin soruları yanıtlarken de RP’nin 1997’de Hazine’den 714 milyar, DYP’nin ise 1.5 trilyon aldığını belirterek “RP bir kuruşluk harcama yapmamıştır, deniyor, ancak o harcamalarla almış olduğu mallara el konuldu ama faturalar geçersiz sayıldı. Şimdi 714 milyar için 14 trilyon isteniyor. Ortada 28 Şubat’ın hocamıza yüklediği bir yük vardır” dedi. Öte yandan İstanbul Valiliği’nden yapılan açıklamada da cenaze korteji nedeniyle bugün kentte bazı yolların kapatılmasına karar verildiği bildirildi. Buna göre, 10. Yıl, Fevzi Paşa, Macar Kardeşler, Halıcılar caddeleri ve Adnan Menderes Bulvarı (Vatan Caddesi) ile bu yollara çıkan cadde ve sokaklar, 07.00’den itibaren kapatılacak. Erbakan için Ankara’daki evine ve SP Genel Merkezi’ne taziye ziyaretleri dün de sürdü. AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu ve Milletvekili Necati Çetinkaya ile SP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Erbakan için “Yakın siyasi tarihin mümtaz şahsiyetlerinden biri” dedi. Eski CHP lideri Deniz Baykal, Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener ile DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek taziye ziyaretinde bulundu. Zeybek, iki parti arasında ittifak olup olmayacağı sorusuna “Bütün bunlar olabilir” ifadesini kullandı. Deniz Baykal da “Açtığı siyaset çizgisinde başarılarla birlikte hayal kırıklıkları da yaşamıştır” diye konuştu. ASKERL K TARTIŞMASI 28 Şubat’a Nasıl Bakmalı? 28 Şubat 1997 “Postmodern Darbe” üzerine yazmayacaktım. Zaten, yıldönümlerinde yazmamışım da. “Kadın” konusu gündemimde olacaktı... Dün akşam için HaberTürk’ün “28 Şubat’ı konuşacağız...” daveti gelince ve bir başka randevu nedeniyle katılamayınca, orada söylemeyi tasarladıklarımı ana başlıklarıyla yazayım dedim. Şüphesiz, askeri darbeler kötüdür. Bu darbeler, daha önce de yazdığım gibi her zaman dincisağcı partileri büyütmüş ve iktidara getirmiştir. Asker, zaten genellikle “sağcıdır”. Bu sağcılığının temelinde, belki bugün değilse artık, geçmişte “‘Amerikancılığı” ve onun komutasında “Komünizme karşı ileri karakol görevi” yatar. Askerin sadece “ordu partisi” vardır. Askeri darbeler zaten ya doğrudan ya dolaylı, kişisel hayatımızı olumsuz etkilemiştir. Bazı tarih anlamazlar, ordunun artık mezara gömülen vesayetçiliğini ve darbeciliğini, taaa İttihat Terakki dönemlerine (bazı zırtapozlar da Atatürk’e) bağlar! Halbuki yakın dönemi analiz etme yetenekleri olsa, karşılarında “Amerikancılığı” ve “‘Amerikan vesayetçiliğini” göreceklerdir. Ama bu bakış işlerine de gelmez, baksalar bile göremezler, çünkü bu tür tahlilcilerin hepsi Amerikancı olmuşlardır! (Ordu ise Türkiye’nin ordusu yolunda ilerlemiştir bugün, ABD’nin orduya ihtiyacı kalmaması da burada önemli rol oynamıştır.) Bu, ayrı yazı konusu. Erbakan’ın ittifak formülü ERDEM GÜL Fatih Erbakan: Milli Görüş yola devam edecek Taziyeleri kabul eden oğul Fatih Erbakan da, gazetecilere yaptığı açıklamada, babası için “En önemli özelliği kendisine kötülük yapanlara bile iyilik düşünmesiydi, herkese nasip olacak bir durum değildir” dedi. Adı genel başkan adaylığı için geçen Fatih Erbakan, “Elbette Milli Görüş hareketi onun açtığı yolda, onun prensipleriyle yoluna devam edecektir” diye konuştu. Fatih Erbakan, “Devlet töreni yapılmaması vasiyet şeklinde değil, ama çok arzu ettiği bir durum değildi” dedi. (Fotoğraf: AA) ANKARA SP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın, hastanedeyken de görüşmeler yürüttüğü ve son ana kadar üzerinde çalıştığı belirtilen seçim ittifakı formülü belli oldu. Erbakan’ın, SP, DP,TP ve BBP’den oluşacak bir ittifakla seçime girip, yüzde 12.2 oy alarak barajı aşmanın hesapları üzerinde çalıştığı öğrenildi. Erbakan’ın ölümünün ardından bu formülle ittifak girişiminin başrolünü Şener’in sürdürmesi bekleniyor. Erbakan’ın miras bıraktığı ittifak formülünde tek sıkıntının AKP’nin 2 ya da 3 kişilik liste kontenjanıyla BBP’yi kendi saflarına çekmesi olabileceği belirtiliyor. SP’nin başına oğul Fatih Erbakan’ın geçmesi ise askerliğini yapmaması nedeniyle tartışılıyor. Askerlik yapmamış olması, yasalara göre genel başkanlığı için engel oluşturmuyor. Ancak SP’de asıl sıkıntının “askerlik yapmayışının” milletvekilliğine engel olmasından kaynaklanıyor. Türkiye’deki ‘rejim tartışmaları’ sertleşirken 4 Şubat 1997’de tanklar marşa bastı 28 Şubat eleştirisi Sincan’da ‘balans ayarı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Susurluk” skandalı, Necmettin Erbakan’ın Başbakanlık’ta tarikat ve cemaat liderlerine verdiği yemek ve Sincan’daki “Kudüs Gecesi”nin gölgesinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 28 Şubat 1997’deki toplantısında alınan kararların üzerinden 14 yıl geçti. MGK tarihinin en uzun toplantısında alınan kararlar, yeni bir siyasi dönemin kapısını açtı. Refah Partisi kapatıldı, 8 yıllık zorunlu eğitime geçildi. Erbakan liderliğindeki hükümet yetkililerinin 1996 sonbaharından itibaren yaptığı bazı konuşmalar nedeniyle Türkiye, 1997’ye rejim tartışmalarının gerginliğiyle başladı. Ramazan ayı nedeniyle resmi dairelerdeki mesai saatlerinin dini gereklere göre düzenlenmesi tartışmalara yol açarken; Erbakan, tarikat tartışmalarının yoğunlaştığı bir sırada Başbakanlık konutunda bazı tarikat ve cemaat liderlerine iftar yemeği verdi. Sincan’ın RP’li Belediye Başkanı Bekir Yıldız’ın 31 Ocak 1997’de düzenlediği “Kudüs Gecesi”ne İran’ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri de katılarak bir konuşma yaptı. Gecede, “intifada” hareketini canlandıran bir oyun sergilendi ve gösterinin yapıldığı çadıra Hizbullah ve Hamas örgütlerinin liderlerinin posterleri asıldı. Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997’de kamuoyundan gelen tepkiler ve DYP’deki bazı bakanların “imza koymayız” direnişine karşın üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararnameyi Bakanlar Kurulu’nda imzaya açtı. Kudüs Gece Yıldız: Zamanlama yanlıştı 28 Şubat döneminin kritik olaylarından ve Sincan’da tankların yürümesine neden olan 31 Ocak 1997’deki “Kudüs Gecesi”ni düzenleyen dönemin Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, yaptıklarından pişman olmadığını söylerken, stratejik olarak zamanlamada hata olduğunu savundu. Yıldız, NTV’ye konuşurken, ideal yöntemlerle bir şeyler yapmak isteyenlerin bedel ödediğini belirterek, “Pişmanlık söz konusu değil. Sadece zamanlama açısından bunu düşünebiliriz” dedi. Yıldız, o dönem seçildiğinde 28 yaşında olduğuna dikkat çekerek anayasada benimsemedikleri maddeler bulunmakla birlikte anayasa ile kavgalarının bulunmadığını anlattı. Koşaner’e rica Askeri darbeleri, ister klasik ister post olsun, süreçler belirler. Geçmişe “iyi kötü” demeden “Tarih yorumcusu” olarak yaklaşırsanız, 28 Şubat 1997’nin hem öncesine hem de sonrasına bakacaksınız. Olay, öncesi ve sonrası ile bir bütündür... Önceki darbeler de öyledir! Şüphesiz bu yaklaşım, darbeleri meşrulaştırmak anlamı taşımaz, bilimsel tutum, süreci anlamaya yöneliktir. 28 Şubat öncesine bakarsanız şüphesiz ki siyasetçiyi, kalitesini, yönetim tarzını, yapamadıklarını, kötü politikalarını görürsünüz. Erbakan’ın (Allah rahmet eylesin!) “gulu gulu” dansını, “adil düzene geçeceğiz bu kanlı mı olacak kansız mı” gibi sözlerini, ülkede ne kadar tarikat ve cemaat lideri varsa Başbakanlık’a toplamasını, parti liderlerinin “biz bu zulüm düzenini yıkacağız, şeriat düzenini getirecez” benzeri sözlerini vb. unutmayın. Öğrenim Birliği neredeyse ikiye bölünmüştü, Türkiye’de iki “ulus”un yan yana yaşayacağı bir eğitim düzeni kuruluyordu. Neredeyse dünyada sadece Türkiye kalmıştı zorunlu eğitimin 5 yıl olduğu! Ülkenin acil ekonomik sorunlarına orta vadeli plan ve projelerle yaklaşmak diye bir sorunu, hiçbir partinin yoktu... Bir kriz bitiyor, diğeri başlıyordu vb. İktidarlar, iktidarda kalabilmek için dini ana araç olarak kullanıyorlardı.. Denebilir ki tamam kardeşim, seçimler oluyor, bıraksalardı da halk devirsin.. Devirsin tabii! Ancak toplumların hayatı öyle “bırakın..”la geçmiyor... Bir ülke siyasal, ekonomik ve toplumsal istikrarsızlığa düştü mü, düşürüldü mü, başka süreçler ve dinamikler işlemeye başlıyor. Ben bütün askeri müdahale öncesinde, kötü siyasetçiyi ve kötü yönetimlerini görüyorum! Başarısız yeteneksiz, ülkeyi derleyip toparlama umarsızlığı içinde, siyaseti günlük veya dönemlik kendi veya grubunun çıkarları için yapan, bir gelecek bakışı olmayan, o kötü siyasetçiyi! 27 Mayıs, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 ve 27 Şubat 1997’nin arkalarında hep kötü siyaset ve yönetimler vardır.. Ama bu durum özellikle Türkiye için geçerlidir! Avrupa’nın yanı başında bir başka ülke, böyle kötü yönetilmemiş ve böyle darbe üzerine darbe yaşayan ülke olmamıştır! Bu durumda da öncelikle, ülkemiz üzerindeki Amerikan vesayetini, hegemonyasını vurgulamamız gerekir... Washington’dan icazet almayan, iktidar olamamış veya iktidarda kalamamıştır... Bu dinamizm öylesine çalıştırılmıştır ki Amerikancılık, seçimlerde oya dönüştürülmüştür... Amerikancı olmayan sadece iki lider, Erbakan ve Ecevit, çok kısa iktidar olabilmişlerdir. Ama Erbakan, milleti ayrıştırıcı değil bütünleştirici, doğru ve iyi bir siyasetle, o zamanlar belki de büyüyen bir ulusal lider olabilirdi! Politikasını din ekseninde sürdürmeseydi ve Türkiye’yi Türkiye yapan olguları tanıyabilseydi... Erbakan’ın, Atatürk aleyhine tutumunu anımsamıyorum.. Ayrıca sanayileşme söylemi doğruydu, ancak yaptıklarının hepsi yanlıştı! Her neyse, ilk kez yıllar önce bu sütunlarda dile gelen şu olguyu vurgulayalım: AKP, bir 28 Şubat ürünüdür! Erbakan’ın politikasından ders çıkardılar, ama AKP’yi iktidara getiren bu ders olmamıştır; 27 Şubat 1997 sürecinden sonra iktidara gelen sözde sağ “merkez partileri”nin, ülkeyi tam bir talan dönemine, 2001 yılında da tarihin en büyük iflası içine sokmalarıdır... Kayıp trilyon 28 Şubat’ta Sincan’da tanklar yürümüş ve bu hareket ‘Postmodern Darbe’ olarak adlandırılmıştı. 5 cadde trafiğe kapalı Taziyeler sürüyor si’ne tepkiler yağdı. Sincan’da 4 Şubat 1997’de 15 tank ve 20 kariyer, ilçeden geçerek Yenikent’teki tatbikat alanına gitti. Sabahın erken saatinde tankları gören Sincanlılar, darbe olduğunu sanarak şaşkınlık yaşadı. 21 Şubat’ta Demirel ile görüşen Erbakan, “Türkiye’nin rejim meselesi yok” açıklaması yaptı. Aynı gün Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Washington’da TürkABD Konseyi kapanış balosunda “Sincan’da demokrasiye balans ayarı yaptık” dedi. 28 Şubat 1997’de MGK, Demirel’in başkanlığında toplandı. MGK tarihindeki en uzun toplantılarından biri olan ve bundan sonraki siyasal ve sosyal gelişmeleri belirleyen bu tarihi “olağan” toplantı 8 saat 45 dakika sürdü. Yayımlanan MGK bildirisinde, “Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve antilaik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahade edildiği” belirtildi. Bildiride, buna karşı alınacak ve alınması gereken tedbirlerin Bakanlar Kurulu’na bildirilmesine de karar verildi. 1 Mart’ta askerlerin hükümetten yapılmasını istediği 20 madde belli oldu. Temel eğitimin 8 yıla çıkması, imam hatip okullarının meslek okullarına dönüştürülmesi, irticai faaliyetlere karıştıkları için TSK’deki görevlerine son verilen askerlerin belediyelerde istihdam edilmesinin önüne geçilmesi istendi. Erbakan, hükümete bildirilmek üzere MGK’de alınan 20 maddelik kararlar listesinde “bazı ifadelerin çok sert olduğunu” öne sürerek kararları imzalamadı. Çok fazla direnemeyen Erbakan 5 Mart’ta kararları imzaladı. Bu arada 21 Mayıs’ta RP hakkında sürekli kapatılması istemiyle dava açıldı. 18 Haziran’da Erbakan, yardımcısı Tansu Çiller’le görüşmesinden sonra istifasını Demirel’e sundu. Demirel, beklenmedik bir kararla hükümet kurma görevini Çiller’e değil Mesut Yılmaz’a verdi. MGK kararlarından en çok tartışılan 8 yıllık kesintisiz eğitim ile ilgili yasa tasarısı, 16 Ağustos’ta TBMM’de 242’ye karşı 277 oyla kabul edildi. Bu arada, Anayasa Mahkemesi RP’yi kapattı. Erbakan ve 5 arkadaşına 5 yıl siyaset yasağı getirildi. TRT’de tarikat öven program FIRAT KOZOK ANKARA TRT’de Kadir Çöpdemir’in hazırlayıp sunduğu programda tarikat ve cemaat propagandası yapıldı. TRT Haber’de yayımlanan “Söz Millette” adlı programda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Politize olmadıkları sürece tarikatlara karşı değilim” sözünden hareketle tarikatlar ve cemaatler ele alındı. Ancak program sunucusu Kadir Çöpdemir’in, sokak röportajı yaptığı insanlara yönelttiği sorular ve aldığı yanıtlara karşı gösterdiği tepkiler dikkat çekti. Gülen cemaatini övücü sorular soran Çöpdemir bir vatandaşa, “Dinsel içerikli bir cemaatin Kongo’da, Tanzanya’da, Hindistan’da Çin’de açtığı bir okul ara cılığıyla Türk kültürünü ya da Türk dilini anlatmasında ne gibi bir şey olabilir” diye sordu. Çöpdemir’in soruları karşısında bir yurttaş, kendisinin de bir tarikata bağlı olduğunu ancak isim veremeyeceğini ifade etti. Çöpdemir, sorusu karşısında Türkiye’de bir tarikat gerçeği bulunduğunu, bunların denetim altına alınmaları durumunda bir sıkıntı olmayacağını belirten vatandaşa da, “Ama abi biraz mantıklı olalım, şimdi nasıl bir denetim olacak ki? İçeriye sivil polisler, gizli ajanlar mı sokulacak? Bir grup insan bir araya geliyor, ibadet ediyor, zikir ediyor, konuşuyor. Buna nasıl bir müdahale edilecek?” dedi. ‘Asıl dövülmesi gereken Muğlalılar’ MUĞLA (Cumhuriyet) Muğla’nın Milas ilçesinde yapılan AKP İlçe Danışma Meclisi toplantısına katılan AKP Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdır, Muğla’da geçen yıl 12 Eylül’de yapılan referandumda yüzde 69 ‘Hayır’ oyu çıkmasını ilginç cümlelerle eleştirdi. Hıdır, “Kastamonu’nun Tosya ilçesine gittim. Tosyalılar, ‘Referandumda yüzde 78 evet oyu çıkardık. Fakat Erzurum yüzde 87 oy çıkardı. Birinci olamadığımız için üzüldük’ dedi. Ben de ‘Sakın ha bu söylediklerinizi Muğlalılar duymasın yoksa döverler sizi’ dedim. Tabii bu işin esprisi. Asıl dövülmesi gereken Muğlalılar” dedi. Eleştiren yurttaşa: Biraz mantıklı olalım C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle