Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 ŞUBAT 2011 SALI CUMHUR YET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr EKONOMİ 13 İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Diageo, Mey İçki’yi ABD’li girişim sermayesi şirketi TPG Capital ve Actera fonundan 3.3 milyar TL’ye satın aldı Aslan sütü viski devinin Ulusal içkimiz rakı İngilizler’in eline geçti. Diageo, Türkiye’de toplam rakı satışının yüzde 80’ine sahip Mey İçki’yi satın aldı. İslam Dünyası Depremi İslam dünyasında neredeyse günübirlik bir diğerine sıçrayan, muhalefetin başkaldırısı genel içerikli halk hareketleri, sokak eylemlerinde, hepsi de diktatörlükle yönetilen iktidarların devrilmesi hedefleniyor. Kıvılcım ateşini yakanlar, gelecekleri tehdit altında olan işsiz gençler, hızla yoksullaşan, yoksunlaşan kitleler... Devirmeye çalıştıkları diktatörlüklerin, İran başta birikisi istisna hepsi de yıllardır ABDAB’nin sadık müttefikleri, çıkar ittifakları sağlam iktidarları. Evrensel insan hakları, demokrasi adına savunulacak değerlerle zengin kuzey dünyasının kurulu çıkarlar düzeni fena halde çatışıyor... Yine de kaçınılmaz iktidar, diktatörlükler değişimi sonucunda başta petrol zengin dünya doğal kaynakları, nimetlerinin bol olduğu topraklarda yaşayan İslam dünyası halklarının daha insanca, demokratik, ülke kaynaklarından halklarının daha adil pay alabilecekleri bir düzene geçişin olacağı öngörülemiyor... Dahası İslam dünyasında çoğunlukla devrileceklerine kesin gözü ile bakılan iktidarlar, diktatörlüklerin karşıtı gibi oluşacak iktidarların da oluşturacakları uluslararası çıkar ittifaklarında belirleyici odakların ABD, AB ülkeleri olacaklarından pek kuşku duyulmuyor... İslam dünyasında siyasal dengeleri toptan değiştirecek bu büyük depremden zengin kuzey dünyasının kayıpla çıkacağı, yoksul İslam dünyası halklarının kazançlı çıkacakları sunucuna varmak çok zor. Pusulasız, insandan, emekten yana hak savunulmasında örgütsüz halkların isyanında; aşiretler, cemaatler, mezhepler ayrışması, çatışmaları belirleyici. İnsan aklı ile insandan yana hakların belirleyiciliğinin yerine, kör, batıl inançlarla güdülemeler öne çıktığında, başkaldırılan diktatörlüğün daha acımasızı siyasi iktidarlara, diktatörlüklerin kucağına düşmek de var... Tunus, Mısır’dan sonra İran, Yemen, Irak.. hafta sonunda şiddet dozu en yüksek Libya’da yaşanan, İslam dünyasını uzun süre kasıp kavuracağı kesinlik kazanan iktidar çatışmalarında, yıkımın altında kalacak iktidarlar, diktatörlerin yerlerini alacakların kimliklerinden çok, yeni oluşturulacak çıkar ittifak cephelerinin hesapları yapılıyor... Libya ile yapılmış petrol, yatırım, ekonomik çıkar anlaşmalarının devamlılığının, Yemen’de yerleşik ABD üsleri, filolarının güvenliğinin önemi yadsınabiir mi? Erdoğan hükümetleri seçimlere aylar kalmışken, hiç öngörülmemiş, hazırlıksız yakalanılan birçok büyük İslam dünyası depremi ile karşı karşıya... ABD’nin, AB’nin karşı karşıya kaldıkları büyük çıkar ittifakları depremine göre hafif sayılabilirdi. Türkiye’ye İslam dünyasında biçilmiş, Erdoğan hükümetleri iktidarlarının üstüne atladıkları bölgede “rol model olma” büyük iddiası, buna göre iç ve dış odaklı gündeme sokulmuş değişiklikler; Türkiye’nin rejimi, uluslararası ekonomik, sosyal, siyasal ilişkileri için “eksen kayması” olarak özetlenebilecek projeler, sonuçları söz konusu olmasaydı... Mısır’da Obama ile yapılmış telefon konuşmasının ardından ancak Başbakan Erdoğan’ın, Mübarek yönetimine gönderdiği “Halkın sesine, sokaklara kulak verin” içerikli uyarı, aynı tarihlerde Türkiye’de yaşanan polisiye şiddet ile iktidar açısından sırıtan bir çelişki olsa da, benzerinin İran, Libya, Yemen için yapılamaması, öncelikle Erdoğan iktidarının standartları, ilkeleri anlamında sorgulayıcı bir tablo... Üstüne üstlük Türkiye rol model ülke ilan edilince, fazlası ile dikkat, olumlu olumsuz şimşekleri üzerine çekmekte... İsrail yönetimine “one minute” şovunun çekilmiş olması, Ortadoğu halklarında sevilen, öncü kabul edilen lider olma, ülke içi seçimlerde bile birkaç puanlık oy getirisinin üzerine, suskun kalışlar çok fena dikkat, tepki çekiyor. Komşularla sıfır sorun, İslam dünyası liderliği vizyonunda teorisyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun Tunus’ta yeni yönetim ile diyalog, işbirliği içerikli izlenimi veren dünkü ziyareti, Libya’ya yönelik sadece orada iş yapan çok sayıda şirketin işçileri, vatandaşlarımızın sağlıklı yurda dönüşleri içerikli açıklamaları ister istemez beklentilere yanıt vermiyor... Medyamız Mısır’da rötarlı yapılmış, halktan yana duruşun Libya’da yapılmamış olmasını eleştirirken, “Galiba önce vatandaşlarımızın sağ salim Libya’dan çıkarılması hedefleniyor” gibi bir mazereti de üretse, ne İsa’ya ne Musa’ya yaranılan bir tablo ortaya çıkıyor. Kaddafi’nin oğlu dünkü açıklamasında Türkiye’yi kışkırtıcı ilan ediveriyor. Kaddafi’den insan hakları ödülü almış olan Başbakan Erdoğan’ın durumu ayrı bir polemik konusu oluyor... İran’da şanssız bir rastlantı, en kanlı sokak gösterilerinin yaşandığı günde bulunan Cumhurbaşkanı Gül’e bizim medya barışçı bir vizyon biçmiş olsa da.. Meclisinde muhalefete “idam” istemli gösterilerin düzenlendiği İran rejimi ile yakınlık, Türkiye Cumhuriyeti’ni zora sokuyor... Erdoğan iktidarları, rejimde eksen kayması, ılımlı İslam kimlikli rol model oluşturma, Yeni Osmanlıcılık projeleriyle.. İslam dünyasının devrilmeye aday iktidarlarıyla anlaşmalar yapmış, kârlı çıkar ittifakları kurmuşken.. depremle her şey yerle bir... soner@cumhuriyet.com.tr DEĞERİ 6 YILDA 9 KAT ARTTI TEKEL’in 2003’te tütün ve alkol olarak iki ayrı şekilde özelleştirilme kararı verildiğini hatırlatan ÇiftçiSen, konuyla ilgili bir açıklama yaparak verilen fiyatın, şirketin değeri olmadığını savundu. Parçalanan TEKEL’in Alkol Bölümü’nün, 292 milyon dolara Nurol Limak ÖzaltınTUTSAB konsorsiyumuna satıldığı, daha sonra bu birleşmenin Mey İçki adını alarak 2004’ün Şubat’ında faaliyete başladığı belirtildi. Açıklamada, Mey’in payını 810 milyon dolara fonlara sattığı şimdi de Diageo’nun 2.5 milyar dolar fiyat biçtiği anlatılarak “Yani, TEKEL’in sadece alkol bölümünün değeri 6 yılda 9 kat artmış oldu. Kazananlar ise yerli ve yabancı şirketler. Verilen bu fiyat bile bizce TEKEL’in Alkol Bölümü’nün değeri değildir. Sosyal açıdan bakıldığında ise TEKEL’in değeri paha biçilmezdir” denildi. Diageo’nun Avrupa Başkanı Morgan, torba yasa ile çıkan vergi affını kastederek “geçmiş ithalat vergileriyle ilgili sorunun lehte çözümü için iyimserim” dedi. Ekonomi Servisi Dünyanın en büyük içki üreticisi İngiliz Diageo, Türkiye’nin en büyük içki üreticisi Mey İçki’yi 2010 FAVÖK’ünün (faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr) yaklaşık 9.9 katı olan 3.3 milyar liraya (2.1 milyar dolar) ABD’li girişim sermayesi şirketi TPG Capital ve Actera fonundan satın alma konusunda anlaşmaya vardı. Mey İçki’de TPG’nin yüzde 90, Actera’nın da yüzde 10 payı bulunuyordu. TPG, Mey İçki’nin çoğunluk hisselerini 2006 yılında 800 milyon dolar karşılığında Limak, Nurol, Özaltın ve TÜTSAB firmaları tarafından oluşturulan ortak girişim grubundan satın almıştı. Diageo’dan yapılan açıklamada, Türkiye’nin en büyük alkollü içki üreticisi ve dağıtıcısı Mey İçki’nin, Yorgancıoğlu H Walsh H Başarılı yönetim görevde kalacak Diageo en büyük üretici H Walsh: Türkiye cazip pazar Diageo CEO’su Paul Walsh: Türkiye, güçlü GSYH büyümesiyle Diageo için cazip ve büyüyen bir pazar. Bu operasyon bize en önemli yerel alkollü içki kategorilerinin lider markalarını, muazzam bir dağıtım ağını ve etkinliği kanıtlanmış idari kadrosunu sağlayacak. Mey, Diageo’ya uluslararası seçkin alkollü içki markalarının Türkiye’de uzun vadeli büyümesini hızlandırabileceği güçlü bir platform. Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu ve ekibi, satış sonrasında şirketin yönetiminde kalacak. Şirketin son 3 yılda güçlü büyümesini sağlayan yönetim ekibi, satış anlaşmasının bir parçası olarak hisselerinin bir bölümünü Diageo çalışan teşvik programında değerlendirecek. Diageo, 1997’de Guinness ve Grand Metropolitan (GrandMet) şirketlerinin birleşmesiyle ortaya çıktı. Dünyanın en büyük alkollü içecek üreticisi. Diageo’nun yaklaşık 23 bin çalışanı bulunuyor. 2009’u 13.8 milyar dolarlık ciroyla kapatan Diageo’nun hisseleri Londra ve New York borsalarında işlem görüyor. Markaları arasında Johnnie Walker, Crown Royal, J&B, Windsor, Buchanan’s ve Bushmills viskileri, Smirnoff, Ciroc, Ketel One votkaları, Baileys, Captain Morgan, Jose Cuervo, Tanqueray ve Guinness var. 31 Aralık 2010 itibarıyla son bulan mali yılda 766 milyon TL (300 milyon sterlin) net satış ve 305 milyon TL FAVÖK açıkladığı belirtildi. Diageo’nun Avrupa Başkanı Andrew Morgan, Mey İçki anlaşmasının 2010 FAVÖK’ünün 9.9 katı üzerinden fiyat landığını açıkladı. Morgan ayrıca, TBMM’de son dönemde içki üreticilerinin 2001 ile 2009 yılları arasında geçmişe dönük ithalat vergilerine ilişkin bir düzenlemenin kabul edildiğini ve gelecek birkaç hafta içinde sorunun lehte çözümü konusunda iyim ser olduğunu söyledi. Londra merkezli Diageo’nun yaptığı açıklamaya göre, anlaşmanın, rekabet onaylarının dahil olduğu mutat kapanış koşullarına tabi olması ve satın alma işleminin 2011 yılının ikinci yarısında tamamlanması bekleniyor. Türkiye’de en önemli pazar payına sahip rakı ile votkada lider olan Mey İçki’nin, bunun yanı sıra ülke çapında geniş bir satış ve dağıtım ağı bulunuyor. Diageo, satın alma işleminin, nakit kaynaklar ve borçlanma ile karşılayacağını belirtti. ‘2001 krizinin devlete faturası 251 milyar TL’ Kapasite kullanımı geçen aya göre 1.6 puan düştü Ekonomi Servisi İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı (KKO) şubatta yüzde 73 seviyesine geriledi. KKO, geçen yılın aynı ayına göre 5.2 puan artarken, bir önceki aya göre ise 1.6 puan azaldı. TCMB açıklamasına göre, mevsim etkilerinden arındırılmış kapasite kullanım oranı da Şubat 2010’a göre 5.2 puan artarken, bir önceki aya göre 0.9 puan azalarak yüzde 76.1 oldu. Sanayi Bakanı Nihat Ergün verilerle ilgili yayımladığı değerlendirmede, aylık değişmelerden çok trende bakmanın daha anlamlı sonuçlar vereceğini belirterek, baz etkisinin azalmasıyla birlikte yıllık artış hızında azalmalar yaşanmasını normal karşılamak gerektiğini söyledi. TCMB’nin dün açıkladığı verilere göre reel kesim güven endeksi de şubatta 2010’un aynı ayına göre 5.8 puan yükselirken, bir önceki aya göre 2.6 puan azalarak 111 seviyesinde gerçekleşti. Ekonomi Servisi Devlet Bakanı Ali Babacan, 2001 krizi nedeniyle ihraç edilen senetlerin toplam ödemelerinin bugüne enflasyonla getirilmiş halinin 251 milyar 563 milyon lira olduğunu söyledi. Bu faturayı ödemek için piyasadan borçlanmak durumunda kalındığını belirterek “Bunları ödemeseydik, bugün Hazine’nin borcu ne kadar daha az olacaktı diye baktığımızda 381 milyar 877 milyon lira gibi bir rakam buluyoruz. Aralık sonu itibarıyla iç borç 352 milyar 841 milyon lira. Bu kriz olmasa, aslında iç borcumuz olmayacakmış” dedi. 2001 krizinin 10. yıldönümü olduğuna işaret eden Babacan, 2001 krizinin farklı hesap yöntemleri olabileceğini, devlete, Türkiye ekonomisi 21 Şubat 2001’de hiç yaşamadığı kadar büyük bir krize girdi. Tarihi krizin 10. yıldönümünde konuşan Babacan, “Bu maliyet ödenmek zorunda kalınmasaydı, Hazine’nin borcu 381 milyar 877 milyon lira daha aşağı olacaktı” dedi. vatandaşa, özel sektöre maliyetleri gibi çeşitli hesaplamaların yapılabileceğini anlattı. Babacan, devlet açısından maliyetin ne olduğu konusunda bir çalışma yaptıklarını ve bunun hafta sonunda tamamlandığını kaydetti. Babacan, kriz nedeniyle ihraç edilen özel tertip ne kadar senet varsa bunun tamamının 2010 sonu itibarıyla ödendiğini kaydetti. Babacan, bir soru üzerine de Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) ve Tütün Kurulu’nun kalkması değil de yetkilerinin bir kısmının merkezi hükümete devredilmesini faydalı gördüğünü belirterek, bu alanın siyasi irade isteyen,bir alan olduğunu belirtti. Burada yetki çatışması olduğunu anlatan Babacan, konunun gündemlerinde olduğunu söyledi. EMEKLİYE FAİZ YOK Babacan, torba yasanın gecikmesi nedeniyle 2011 zamları mart maaşlarına kalan SSK ve BağKur emeklilerinin merakla beklediği zamlara faiz işletmenin mümkün olmadığını açıkladı. Bu zammın emeklinin ödediği prim dolayısıyla hak ettiği bir artış olmadığını belirten Babacan, hükümet tarafından düşük maaşlı emeklilere verilen ekstra bir zam olduğunu anımsattı. Babacan, “Zaten enflasyon ve faizler çok düştü. Aylık enflasyonun yüzde 810 civarında olduğu bir ortamda böyle bir faiz anlamlı olabilirdi. Şu anda çok düşük. Uygulasanız bile çok anlamlı olmaz. Belki emekli başına kuruş farkı olabilir” dedi. Borç stoku 478.1 milyar TL oldu Ekonomi Servisi Merkezi yönetim brüt borç stoku bu yıl ocak sonu itibarıyla 478.1 milyar lira olarak gerçekleşti. Hazine’den yapılan açıklamaya göre, borç stokunun 347.7 milyar Türk Lirası tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden ve 130.4 milyar Türk Lirası tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluştu. Hazine’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, borç stoku geçen yılın Aralık sonu itibarıyla 473.3 milyar TL olmuştu. MALİYECİ GÖZÜYLE / MUSTAFA PAMUKOĞLU Hafta sonu bir iş toplantısı nedeniyle Kıbrıs’ta idik. Bu vesile ile Kıbrıs’ta yapılan bir mitingde açılan bir pankart nedeniyle Başbakanımızın tepkisini dile getirirken söylediği “besleme” sözünün etkilerini, Kıbrıs ekonomisinin son durumunu analiz etme fırsatı bulduk. Bu tespit ve izlenimlerimizi sizinle paylaşmak istiyoruz. Mitinge katılan Kıbrıslı kardeşlerimiz “Miting Kıbrıs Hükümeti tarafından alınan mali tedbirlere karşı tepki amacıyla yapıldı. Aralık 2010 tarihinde işe giren bir kişinin aylığı 2.000 TL iken Ocak 2011’de işe girenin maaşı 1.300 TL’ye düşürüldü, sosyal haklar kısıtlandı. Haksızlık yaratan mali tedbirler halkta bir tepki doğurdu. Pankartı açanlar miting biterken gelen ‘Baraka Kültür Merkezi’nden’ Rumcu küçük bir gruptu. Bu nedenle Başbakan’ın söylediği besleme sözü ağırımıza gitti” derken Türkiye ile birliktelik dışında hiçbir seçeneği kabul edemeyeceklerini, Rumlarla asla birlikte yaşamak istemediklerini de üstüne basa basa söylüyorlardı. Kıbrıs’ta çıkan Rum yanlısı “Afrika” gazetesi dışında hiçbir gazetede besleme sözünden alınmanın olmadığını, Kıbrıs Türkleri ile Türkiye Türklerinin ayrılmaz bir parça olduğunun hararetli biçimde yer aldığını görmek mümkün. pamukm superonline.com Kıbrıs Türkiye İçin Bir Ekonomik Safra mı? Güney’de yaşarken Rumlara esir düşmüş sonra Kuzey’e göçmüş Rumcayı inadına öğrenmemiş Kıbrıslı bir Türk işadamının görüşleri ise şöyle: Kıbrıs’ta herkes devlet memuru olmak ister. Çeki olanın (Kıbrıs’ta maaşa çek deniyor) keyfi yerindedir. Yaklaşık 60 bin kişi devletten çek almaktadır. Bunun 15 bini halen memurdur. Maaşlar ortalama 2.000 TL’dir. Polisler 2.200 TL alır. Lojman yoktur. Rum’dan kalan gayrimenkuller herkese dağıtıldı. Bu nedenle iyi kötü herkesin yaşadığı bir evi vardır. Kıbrıslı Türkler parayı Ecevit sayesinde 1974 ve sonrasında gördü. Türkiye’de sadece Amerikan pazarları varken Kıbrıs’a her türlü mal gelirdi. Bu mallar Türkiye’ye bir şekilde giderdi. Bu nedenle Kıbrıslı Türkler çok para kazandı. İspanya’dan gelen battaniyeler nedeniyle İspanya firması “Gönderdiğimiz battaniyeler Kıbrıs’ı örter. Bu kadar çok battaniyeyi ne yapıyorlar?” diyerek şoke olmuşlardı. Oysa bu battaniyelerin 70 milyonluk Türkiye’ye satıldığını bilmiyorlardı. Ancak bu dönemde kazanılan paralar verimli değerlendirilemedi.Yatırıma kanalize edilmedi. 2002 yılında ise yerleşmek amacıyla yabancılar Kıbrıs’a akın etti. Bu nedenle emlak fiyatları yüzde 1.500’e kadar arttı. Dağıtıma tabi tarımsal araziler de konut alanına çevrilip inşaat yapılmaya ve yabancılara satılmaya başlandı. Bu durum 2006 yılına kadar devam etti. AB ve Rum baskılarıyla inşaatlara kısıtlama getirildi. Yapılan inşaatların kötü yapılması, altyapı eksikleri, elektrik, su gibi temel ihtiyaçlardan yoksun teslim edilen binalar nedeniyle yabancılar özellikle İngilizler adayı terk etti. İnşaatların durumu, yabancıların adayı terk etmesi, Kıbrıs ekonomisini durma noktasına getirdi. Oysa şu anda Güney Kıbrıs’ta BAF bölgesinde 150 bin İngiliz yaşamaktadır. Kıbrıs’ta turizm de geliştirilememiştir. Mevcut yatak kapasitesi 15 bindir. Mağusa’da yeni yapılanlarla bu kapasite 20 bine çıkacaktır. Daha çok Türkiye’den turist gelmektedir. Biz Rumlar gibi turizm mevsimini yıla yayamıyoruz. Larnaka Ayanapa bölgesine yılda 10 bin kişi gelir. Burada 1800 bar ve lokanta vardır. Rumlar çölde tatil köyü yaptılar. Bu bölgede şimdi dağcı turistler var. Rumlar yapabilirken Kuzey Kıbrıs neden bir turizm cenneti olmasın? Haspolat’ta fabrikalar vardı. Kıbrıs Türk’ü sanayiciliği bilmediği için bu alanlar kullanılamadı. Türkiye de uzmanlar ve yöneticiler göndererek bu fabrikaların işlemesini sağlamadı. Sınırlar açılınca Rum tarafında fiyatlar ucuzladı. Bu nedenle Kıbrıslı Türkler oraya gidip alışveriş yapıyor. Yani Türkiye’den gelen paralar Rum’a gidiyor. Fiyat politikaları ile ilgili Türkiye’nin bir şeyler yapması gerekir. Kıbrıs gazinoları eskisi gibi değil. Rumlar vergi memurlarının sıkı takibi nedeniyle artık gelmiyor. İsraillilerin ayağı kesildi. Gelenler “gunduro” mağdurları. Gunduro Rumca tuzak demek. Şöhretli birilerine gazinolarda oyun oynasın diye para verilir. Onlar da bu para ile oynar. Bu şöhretlileri gören Türkler de kapılıp giderler ve bol para bırakırlar. Kuzey Kıbrıs ekonomisine baktığımızda ve değerlendirmeleri öğrendiğimizde parlak bir durumun olmadığını görüyorsunuz. Tarım ve hayvancılık bitik, inşaat sektörü durmuş durumda. Dolayısıyla Türkiye’den gidecek 355 milyon TL’nin çok verimli alanlarda harcanması ve mutlaka yatırıma gitmesi gerekiyor. GÜNÜN İÇİNDEN Aselsan’dan Kazakistan’da şirket: Aselsan Elektronik, Birleşik Arap Emirlikleri ile Kazakistan’da ortak girişim şirketi kuracağını duyurdu. Anlaşma imzalandı, şirketin yüzde 49 hissesi Aselsan’a, yüzde 51’i IGG firmasına ait. G20’de sonuç yok: Önde gelen 20 ekonominin maliye bakanlarının hafta sonu yaptıkları toplantıda küresel ekonomilerdeki dengesizliklerin nasıl ölçüleceğine dair vardıkları anlaşma, Çin’in karşı çıkmasıyla belirsizlik içinde kaldı. Güney Akım 2015’te: Rus Gazprom’un CEO’su Alexei Miller, Güney Akım doğalgaz boru hattının 2015’te hizmete gireceğini söyledi. Nabucco’ya rakip olarak tasarlanan Güney Akım’ın maliyetinin 15.5 milyar Avro olduğu belirtiliyor. Bahreyn’in notu düştü: Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Bahreyn’in notlarını ‘A/A2’ye düşürdü ve negatif izlemeye aldığını açıkladı. C MY B C MY B