18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17ŞUBAT2011 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL Silivri'de 24 paşa. Hasdal'da 29 paşa!.. Yaalbaylar, binbaşılar, yüzbaşılar, üsteğmenler, astsubaylar, hatta erler... Yüzlerce, binlerce mi? Bülent Arınç Bey ne demişti: "Bu orduyla iyi ki bir savaşa girmemişiz." Şimdi tam yeri ve zamanı düşmanların Türkiye'ye karşı savaş açmalarının!.. Yunanistan biryandan Ege'deki özlemlerini yerine getirmek, belki de eski Pontus masalını yeniden diriltmek amacıyla!.. Ermenistan kendi malı saydığı doğu illerimizi ele geçirmek umuduyla!.. Suriye'ler, Kürdistan'lar bilmem daha kimler kimler Türklerle savaşmanın tam sırasıdır diye düşünerek!.. Demek, şu günlerde bir savaşa girsek yüzlerce generalimiz, albayımız, yüzbaşımız, erlerimiz eli kolu bağlı kalacak!.. Daha doğrusu hapishane hücrelerinde, koğuşlarında olacak... Dünyada hangi ülke kendi ordusunu ortadan kaldırmaya, zayıflatmaya, küçültmeye kalkışır? Bir benzeri yok bizim AKP'nin ve en başta liderleriyle arkadaşlarının yaptığı, işlediği kötülüğün!.. Sen tut koskoca orgeneralleri, oramiralleri bile, ikişer, üçer kişilik hapishane odalarına sok, sonra da "Ben ileri demokrasiyi kuruyorum" diye caka satmaya kalkış!.. Geçen gün keşke ölmüş olsaydım da bu olup biten ihanetimsi işleri görmeseydim diye yazmıştım... Kendi ordusuna kendi eliyle kıymaya kalkışan bir ülkenin yurttaşı olmuşuz hep... Birlikte darbe yapacaklarmış diye! Bu kadar asker, komutan, general, orgeneral istese çoktan yapardı o darbeyi! Yapmadılar, düşünmediler bile! Ama Türkiye'yi bir İslam devleti yapmak isteyenler, en başta orduyu yıpratmaya kalkıştı, derken adaleti, derken Atatürk Cumhuriyeti'nin temel kurumlarını, en başta da Mustafa Kemal'in kendisini... Gücü var mı? Varsa, bu bizlerin suçu, bizim uyuşukluğumuzun, bizim suskunluğumuzun?.. Reel îslamda Ritüel ve Saplantı Müslüman ülkeler arasmda Türkiye'nin şu ana kadar 'ilericiliğini' ve modernliğini bir parça da olsa henüz koruyabilmesinin nedeni Türklerin kendi kökenlerini tam olarak yitirmemiş olmalarmdan kaynaklanıyor: Şamanist öğeler bu kültürde hâlâ yaşamaktadır. lığa sarılır, evet böyledir, bu balık bir de balina cinsinden ise. ONUNCU KOY BEKİR COŞKUN Ya Bir Savaş Çıkarsa! Türkiye'de durunı Müslüman ülkeler arasında Türkiye'nin şu ana kadar 'ilericiliğini' ve modernliğini bir parça da olsa henüz koruyabilmesinin nedeni Türklerin kendi kökenlerini tam olarak yitirmemiş olmalarmdan kaynaklanıyor: Şamanist öğeler bu kültürde hâlâ yaşamaktadır. Diğer bir nedeni ise, 'Atatürk' adına layık görülentanrıtanımaz bir Türk'ün İslamiyetin muhafazakâr karakterini çok iyi kavramış ve bunu engellemeye, yaşatmamaya çalışmış olmasıdır. Atatürk, psikanaliz ve felsefeden uzak da olsa, modern bir toplumun sosyolojik ve politik temellerini analiz edebilmiştir. İçinde yaşadığımız postmodern değerler dünyasında ise klasik psikoanaliz ve genel felsefi değerler, aydınlanma, vb. içselleştirilip yaşandıktan sonra geriye değerlerin yokluğu kalmıştır; bir açıdan yüzeysel bir Nietzsche'cilik hâkim olup sefa sürmektedir; bu sefa yüzeyselliğinden ötürü yokluk sefaletini de beraberinde getirmiştir. Aslında Nietzsche'nin, önceli Max Stirner'den devraldığı öğretiyi bir showmaster karakteriyle sunması, postmodern yaşantının şu anki durumunu anlaşılır kılıyor. Freud'un nevroz ve psikoz üzerine analizleri ve Nietzsche'nin Hıristiyanlıkla boğuşmaları bana Stirner'i anımsaür. Stirner saplantıyla ilgili şöyle der: Neler Oluyor?.. Çoğumuz "Neler oluyor?" diyoruz... Yanıtlarımız var, ama tam değil... Oysa bu olanlarıolacakları bize çoktan söylemişlerdi... An kör gözüm... Televizyonlarda günlerce yayımlanan sesli görüntülerde aynen şöyle diyordu Fethullah Gülen: "ADLİYE'DE, MÜLKİYE'DE MEVCUT OLANLAR MEVCUDİYETLERİNİ KORUMAZLARSA, ARKADAN GELENLERİN MEVCUDİYETİNİ KORUYAMAYIZ... ( ) BİR TARAFTAN O KANUN VE KURALLARI, DİĞER TARAFTAN DA KANUN VE KURAL ADAMI OLMA İMAJINI KULLANMALIYIZ... TAA İLERİLERE GİTMELİ, CAN DAMARLARI İÇİNDE DOLAŞMALIYIZ. CEPHELERİ ÖĞRENMELERİ LAZIM ARKADAŞLARIMIZIN. HUKUK SİSTEMİNİ DİDİK DİDİK ETMELİLER. SİSTEMİN PÜF NOKTALARINI BİLMELERİ LAZIM. BİZ DE ÇALIŞIP, ONLARI İSTİFADE EDECEKLERİ MEVKİLERE GETİRMELİYİZ... ( ) DİKKATLİ OLMALIYIZ. ERKEN HAREKETE GEÇERSEK, TEPEMİZE BİNERLER... DURMADAN HAZIRLANMALIYIZ. ZAMANI GELİNCE, UYGUN BOŞLUK BULUNCA... MARATONA GEÇERİZ..." Özellikle büyük harfle yazdım, kesip saklarsınız, gözünüze ilişecek biryere asarsınız ya da sevgili Mustafa Mutlu'nun önerdiği gibi arada bir okursunuz diye... Çünkü Fethullah Gülen'in televizyonlarda kendi sesinden yayınlanmış bu sözleri, bugün Türkiye'de neler olduğunu, başımıza ne geldiğini tamı tamına anlatır bize... H. İbrahim TÜRKDOĞAN Sosyai Pedagog sikanalizin kurucusu Freud, genel olarak din olgusunu bir ruhsal hastalık olarak adlandınr. Ona göre din evrensel bir nevrozdur, demek oluyor ki dünyada varlığım sürdüren insanlarm büyük bir kısmı doğrudan hastadır. Ona göre insandaki din gereksiniminin kökeni anababa sorunsalmda yatmaktadır; her şeye muktedir yüce Tanrı, anne ve baba sevgisinin ve onlarm koruyucu rolünün süblime edilmesidir. Erginlik çağmda anne ve babasmda bulamadığı bu muktedir gücü Tanrı'da bulacağım sanan insan, hayvan türleri arasmda en zayıf olamdır; ebeveynlerin yardımma en çok ve en uzun süre gereksinim duyan insandır. Psikolojik açıdan korunmaya ihtiyacı olan çocuk, erginleştiğinde doğa güçlerine karşı çaresiz ve zavallı olduğunu anlayacaktır. Demek ki din, Marx'm iddia ettiği gibi bir afyon değil, ana göğsüdür; başka bir ifadeyle, din varlık duygusunun yarattığı çaresizlikten, psikolojik zaaftan kaynaklanmaktadır. Psikanaliz, saplantının ikinci önemli nedenini yaşan(a)mayan ve bastırılan cinsellikte görür. Psikanalize benzer yaklaşımı felsefede de görmekteyiz, özellikle Max Scheler ve varoluşçu Martin Heidegger gibi düşünürler, insanın, doğa güçleri karşısmda boşluğa ya da 'Hiç'e düştüğünü vurgularlar ve bu boşluktan kurrulmanm gerekliliğini dinlerde ve daha sonra ideolojilerde aradığım ifade ederler. P landığım görürüz. Bunu görmek için bu ülkeleri uzun uzadıya incelemeye gerek bile yoktur, çünkü İslamiyet esas olarak sembollere dayandığı için, sembollerin ardmda yatanı görmek çok kolay. Cinselliğin gördüğü topyekun baskıyı insanın diğer hiçbir doğal dürtüsü görmemiştir ve cinsellik İslam ülkelerinde devasa bir korku filmidir. Bu ülkelerdeki 1968 Kuşağı da cinselliği politik bir ideolojinin egemenliğine almaktan öteye gidememiştir. • Saplantı örnekleri ••• ••• Demokrasi Kitaplığı • 5 UĞURMUMCU İSTERLER Kİ SUSÛLIM Saplantıya dair birkaç örnek sunalım. Bir şarkı ritmik bir bünyedir ve melodik bir birlik sağlar ve bu birlik birçok ölçü ile ifade edilebilir. Ateşin çevresinde edilen dans buna örnektir. Burada sahnelenen estetiksel edim bir ritüel olup armonik bir bütünlüğü sağlayabilendir. Tekrarlayıcı karakterinden dolayı nevroza pek yakm gibi gözükse de, psikolojik bir zaaf içermediğinden ve zora dayalı bir karakter taşımadığmdan nevrozdan pek uzaktır. Ritüel zaman ve içerik açısmdan özgür karaktere sahiptir; şu yerde, şu saatte, şu kadar olmak zorunda değildir ve "Sen kaçıksın be insan! Kafasında büyük özellikle de "bunu yapmak zorundayım" şeyler ve tanrılar dünyası kuran ve kurözelliğine sahip değildir. Şamanm dansmda duklarına da inanan sen, hayaletler ülkesi saplantı göremiyorum, Şaman trans yoluy kurup kendini onlara karşı vazifelendirila aşkı ve deneyüstü dünyayı keşfe yönelir yorsun, oysa o, sana el sallayan bir idealdir. ken, reel Müslüman, öte dünyada cinsel se Senin saplantın var! Şaka yaptığımı ya da fa içeren cennete erişmek için günde beş kez mecazlı konuştuğumu sanma, yüksekliklere namaz kılar. Her iki durumda da ritüele kut tutunanları, insanların büyük çoğunluğuTarihsel örnekler sallık yüklenirken, Şaman kutsalda fenomeni nu, neredeyse dünyadaki tüm insanları Örneğin İbrahim dinine mensup Yahudi anlamayı amaçlar, reel Müslüman ise, ken gerçek deliler olarak görüyorum, tımarlik, Hıristiyanlık ve İslam dinleri bu boşluk dini kutsala teslim eder ve ona boyun eğer, hanelik deliler. 'Saplantı' diye neye derler? bu durumda reel Müslüman düşünmez olur, İnsanları egemenliğine almış bir düşüncetan kaçış ediminden oluşmuşlardır. çünkü onun adma düşünen biri vardır artık: ye. (...) Örneğin, pek çok gazetemizde işleGerçek olgusundan tamamen uzaklaşan Bu düşünen biri 'Kutsal'm ta kendisidir. Do nen töre, yasa, Hıristiyanlık ve benzeri apİbrahim, kendi çocuğunu Tann'ya kurban olalayısıyla namaz zorunlu ve şart olma ka tal ve boş laflar, saplantı ve kaçıkların rak sunabilecek kadar psikoza girmiştir. İlkel rakteri taşır, bu da kişiyi psikolojik açıdan zevzekliği değil mi? Ve içinde gezindikleri ve barbar toplumlarda ritüel olarak uygulanan hapseder. tımarhanenin çok büyük olmasındandır insan kurbanı, İbrahim'in ediminde doruk noktasma ulaşmış ve nitekim Tanrı'mn müdaTekrarlamak edimi, namazda ritüel ol ki, özgürce dolaştıkları sanılmaktadır. halesiyle son bulmuştur. İbrahim figürü ilginç maktan çıkıp saf monoton ve saplantı ka Böyle bir kaçığın saplantısına dokunun da bir karaktere sahiptir: Tüm putları tek tek kı rakteri alır. Onlarca ve yüzlerce saplantı Müs görün. Sizi arkadan vuracak kadar sinsi ve rarak, kırdığı putlarm yerine asla kırılmaya lüman kişiyi hapseder, bu da bu kişiyi nor haindir." cak olan tek Tanrı putunu yerleştirmiştir. İb mal gündelik hayattan alıkoyar. Şimdi, saplantının nedenlerini incelerken, Barahim'in tek tutarlı takipçisi İslamdır, çünkü Başka bir örnek: Estetiksel değerden uzak tı'nın düştüğü tuzağı iyi kavramak gerekiyor. bu üç tektanrılı dinler arasmda değişmeyen ya türban gibi reel İslami örtünmeler, haz ve zevk Bu nedenle de psikanalizi ve felsefeyi Şaman da neredeyse hiç değişmeyen din İslamdır. Ba içermezler. Örtünme genel olarak üç karak unsurlarla bir arada tartışmak gerekiyor, çüntı dünyasmda yaşanan Rönesans, Yahudi di ter içerir: Korunma, ar ve estetik değer (haz, kü reel İslamda gördüğümüz İslamiyet sapnini özellikle de Hıristiyan dinini büyük öl zevk, düşünsel algılama vb.). Bedenini İsla lantısı, ritüelnevroz sorunsalını çıkmaza süçüde değiştirebilmiştir, İslamiyette ise deği mi örtünmelerle sergileyen (daha doğrusu ser rüklüyor. Atatürk, Batı'dan bazı değerleri şim cüzi miktardadır. Reel İslam, Mezopo gileyemeyen) Müslüman kadm, istediği an o ödünç alırken, Batı'nın tuzağına düşmemeye tamya'da başlayıp günümüze kadar sürege örtüyü çıkarıp bir kenara koyamaz, bunu ya özen gösteriyordu; ardıllarıysa, saplantılarını len medeniyetten payını alamamıştır ve İslam pacak olsa, içinde bulunduğu psikoz sistemini yaşayan reel Müslümanlara benzer bir tarzda dini içerisinde gelişmeye yönelen bireyler ye kırar ve bozar. İslami örtünme "Bunu yap ama ters yönde, aydınlanmayı içselleştirmetopluluklar Ortodoks ya da egemen olan İs mak zorundayım" karakteri taşır. Müslüman den, sadece bir özenti saplantısı olarak sahneye lam tarafmdan bastırılmıştır. Örneğin Antik kadm örtü müptelasıdır, sigara içmekten sürdüler. Diğer taraftan İslam kesimleri, sapYunan felsefesini devam ettiren Arap felse kurtulamayan kişi gibi. Kızılderili reisin, lantılı düşünüş ve davranışlarrnı sürdürmeye fesi Ortodoks Müslümanlarm yani günü beyaz adama sunduğu barış çubuğu sadece devam ettiler. İşte bu durumda Türkiye kenmüzdeki reel İslamiyetin kökenleri ya da ön kültürel bir ritüel sergilemektedir. Beyaz dini çıkmaz sokağa taşıdı. Bugün Türkiye, recüleri sayılabilen İslam güçlerince sona er adam ise sigara bağımlısı olmuştur. Yalm var el İslamiyetten arınacak olsa, Batı'nın postdirilmiştir. lık karşısmda uçuruma düşen beyaz adam ve modern tuzağına düşmeye hazır durumdadır, İslam ülkelerini incelediğimizde klasik Müslüman, sıcak ve koruyucu ana kucağım bir müpteladan başka bir müptelaya düşmepsikanalizin her iki tezinin de tam olarak onay yansıtan Tann'ya sanhrlar. Denize düşen ba ye uygundur. • • 1985'lerden başlayarak için için uygulanan, adım adım yürütülen büyük bir tasarım bu... Kabul etmek gerekir ki başarılı ve kusursuz bir proje... AKP iktidarı dahi, bu istila projesinin en önemli parçalarından ve tamamlayıcılarından birisi sadece... • "ADLİYE"de, "MÜLKİYE"de... "CAN DAMARLARI İÇİNDE" dolaştılar... "TAA İLERİ" vardılar... Ve "MARATONA" geçtiler... "Neler oluyor?"un yanıtıdır bu... Görmedi kör gözüm... Kör gözüm kör... [email protected] • UgurMumcu antiemperyalist, aevrimci, toplumcu, öncü bir aazeteci; mücadeleci bir aydın; niçbir baskıdan yılmayan namuslu biryazardı. Neden katledildiği sorusunun yanıtı, bugüne ışık tutan yazılarında ortaya çıkıyor. AHMETTANERKIŞLALI Demokrasi Kitaplığı • 4 TANRI'YI KİM KULLANIR Kışlalı, değerli bir bilim adamı, eylemci bir aydın, dürüst biryazar ve siyasetçi, Atatürk'ü özümsemiş ve onun değerlerini ödünsüzce hayata geçirmiş bir Kemalistti. Katledilişinin nedenini güncelliğinden bir şey yitirmeyen yazılarında bulacaksı m ü Cumhuriyet Kitapları KİTAP OKUDUĞUNUZU BİLİYORUZ C M B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle