19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 ARALIK 2011 CUMA 6 HABERLER İNGİLİZ GUARDIAN GAZETESİ: Odatv davasının bir numaralı tutuklu sanığı Küçük savunmasında iddianameyi sert bir dille eleştirdi: Sadece iki ibare doğru HÜLYA KESKİN Odatv davasında ilk savunmayı, iddianamenin bir numaralı tutuklu sanığı Prof. Dr. Yalçın Küçük yaptı. Küçük, 350 sayfadan oluşan savunmasının yanı sıra içerisinde kitap, belge ve gazete kupürlerinin yer aldığı 2 bavul ile duruşma salonuna geldi. “Bu iddianamede yalnızca TC yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kansız ibareleri doğrudur. Gerisi yalandır” diyen Küçük, “kaos oluşturmak ile suçlanması” konusuna da değindi. “Kaos”un kelime anlamına çeşitli ansiklopedilerden bakarak savunmasını yapan Küçük, Fransız bir dilbilimcinin “kaos”u gaz olarak nitelendirdiğine dikkat çekerek, “Bu dava, gaz davasıdır” yorumunu yaptı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Yalçın Küçük, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın da aralarında bulunduğu 11’i tutuklu 12 sanık katıldı. Duruşmada tutuksuz yargılanan İklim Ayfer Kaleli de hazır bulundu. Sanık Ahmet Mümtaz İdil ise duruşmaya sağlık sorunları nedeniyle katılmadı. Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci; izleyicilerin, sanıklara herhangi bir sağlık sorunu yaşamamaları için yiyecek ya da içecek vermemelerini söyledi. Avukatların duruma itiraz etmesi üzerine Ekinci, sanık yakınlarından yalnızca bir kişinin gözetim altında yiyecek ve içecek verebileceğini belirtti. Başkan Ekinci, tutuklu sanıkların geç getirilmesi nedeniyle jandarmaya, “Yarın 10.00’dan sonra gelirseniz işlem yapacağım” dedi. Mahkeme Başkanı Ekinci, duruşmanın önümüzdeki hafta da devam edeceğini belirterek “Salı, çarşamba ve perşembe duruşma görülecek. Önce sanıkların sa König: Türkiye gazeteciler için bir cezaevi Avrupa Gazeteciler Federasyonu Başkanı Arne König “Türkiye, gazeteciler için bir cezaevine dönüşmüştür” dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanvekili Turgay Olcayto da “Gazetecilere korku imparatorluğu yaratılıyor” diye konuştu. Duruşmayı izledikten sonra açıklama yapan König, Terörle Mücadele Yasası’nın gazetecileri susturmaya çalışmak için kullanılmasına son verilmesi gerektiğini belirtti. Konig, “Türkiye, gazeteciler için adeta bir hapishane haline dönüşmüş durumdadır. Terorizm ile gazetecilik arasında hiçbir fark gözetilmiyor. Teröriszm tanımı o kavunmalarını bitireceğiz. Ardından avukatların taleplerini alacağız. İki haftada savunmaları bitirmeyi planlıyoruz” diye konuştu. Böylece sanıkların tahliye umutları yeni yıla kaldı. Avukat Celal Ülgen de sesli ve görüntülü kayıt yapılan duruşmada heyetin oturduğu kürsünün üzerindeki kameranın hangi amaçla kayıt yaptığını bilmediğini söyledi. Başkan Ekinci de, “Bu kameranın güvenlik amacıyla konulduğu bize açıklandı. Ancak çalışmıyormuş” dedi. dar geniş ki yazı yazan herkes zan altında” dedi. König, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Sadece silahlı terör değil. Bunun bir başka ayağı daha var. Psikolojik terör var” şeklindeki açıklamalarının da “endişe verici” olduğunu söyledi. Gazetecilere Özgürlük Platformu (GÖP) temsilcileri de duruşmayı izledi. Duruşmanın ardından açıklama yapan, GÖP Dönem Başkanlığı’nı yapan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin Başkanvekili Olcayto da, “Türkiye kocaman bir cezaevine dönüştürülmeye çalışılıyor. Gazetecilere bir korku imparatorluğu yaratılıyor” dedi. ları kandırıp onları kullanmakla” suçlandığını söyleyen Küçük, 1881’de başlayan Yıldız Davası, 19251926 İzmir ve Ankara davaları, 19511954 davaları ve son olarak da 2003’te temeli atıldığını söyleyen Ergenekon davası olmak üzere dört davaya değindi. “Bu davaların arkasında komplo var” diyen Küçük, Mahkemenin eski başkanı Resul Çakır için Başbakan Erdoğan’ın kendisini azlettireceğini söylediğini savunarak “Söylediğim çıktı. Çakır Yargıtay üye Prof. Dr. Küçük, iddianamedeki ilk sanık olması nedeniyle, sanık kürsüsüne gelen ilk kişi oldu. Küçük’ün, “Çok emin ve vakur duruyorsunuz” demesi üzerine Başkan Ekinci teşekkür etti. Davanın bazı sanıklarına “müstear isim vermek ve kaos oluşturmakla” suçlandığını anımsatan Küçük, “Bu iddianamede yalnızca TC yazısı ile İstanbul Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız ibareleri doğrudur. Gerisi yalandır” diye konuştu. İddianamede, “bazı çocuk Gazeteciler serbest bırakılsın İstanbul Haber Servisi BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Ağrı milletvekili Halil Aksoy, Mardin milletvekili Erol Dora ve Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyeleri, KCK operasyonuyla tutuklanan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi önünde toplanan BDP milletvekilleri, tutuklanan gazetecilerin fotoğraflarının yer aldığı bir pankart açtı. Grup adına konuşan Sebahat Tuncel, KCK operasyonunun siyasi soykırım operasyonu olduğunu ifade etti. İHD Yönetim Kurulu üyesi Sevim Kalman, KCK operasyonunun siyasi bir kararla yürütüldüğünü belirterek “Hukuku ayaklar altına alan operasyonları durdurun. Biz hep burada olacağız, hesap soracağız” dedi. Tutuklama kararına itiraz eden avukatlar da İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sundu. si oldu” dedi. İddianamede Soner Yalçın ile arasında “Odatv’de çalışan kişilere takma isim bulmaları” konusunda geçen konuşmalara değinen Küçük, “Bu çocukların Odatv’de yazdıkları bilinse bu çocuklar doktora yapamazlardı. Ben Yalçın’a bu yüzden bu çocukların isimlerini değiştirmesini söyledim. Polis çırakları almışlar bu konuşmaları yapıştırmışlar” dedi. İddianamenin kendilerini “ahmak” gibi gösterdiğini anlatan Küçük, “İddianamede Şener’in Hanefi Avcı mahlasıyla kitap yazdığı söyleniyor. Bununla alakalı dava açmak utançtır” diye konuştu. PKK terör örgütünü yönetmekle suçlandığını ifade eden Küçük, “Madem PKK’yi ben yönetiyorum neden MİT Müsteşarı Hakan Fidan Silivri’ye gelip benimle görüşmüyor” diye konuştu. Polisin not defterlerine el koymasını eleştiren Küçük, “Bunlar, zaten kitaplarımda da bulunuyor. Beni keyif için asın ama bunlarla suçlamayın. Birçok şeyi hatta Genelkurmay’ı dahi benim yönettiğim iddia ediliyor” dedi. Bu iddianamenin Odatv kısmında sadece Barış Pehlivan ve kendisinin geçtiğini belirten Yalçın Küçük “Soner’i atmışlar. Ben Soner’in yerinde olsam intihar ederim. Gerçi Soner’i çok severim. Defterlerimi niye alıyorlar? Benim özel düşüncelerim olamayacak mı? Eğer bu yazdıklarımda bir suç varsa basın savcısı var. Bunlar daha üst savcı mı, bunlar Allah savcısı mı?” dedi. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu’na aykırı davranarak bazı polislerin duruşma salonuna silahla girmesi dikkat çekti. Gazetecilerin polislere bunun nedenini sorduğunda ise “Güvenlik gerekçesiyle böyle girdik” yanıtı verildi. Tutuklamalar giderek radikalleşiyor LONDRA (ANKA) KCK operasyonları kapsamında gerçekleştirilen “yardım yataklık” tutuklamaları yabancı basında yer bulmaya devam ediyor. İngiliz Guardian gazetesi, “Türkiye’de Kürtler: Tutuklamalar ve şiddet bir kuşağın radikalleşmesi tehdidini yaratıyor” başlığıyla yayımladığı Constanze Letsch imzalı geniş haberinde, “Arap Baharı’nın başlangıcından bu yana Türkiye, Ortadoğu demokrasileri için örnek alınacak bir tasarı gibi destekleniyor ancak çok sayıda gözlemci, Kürt azınlığına tehditleri nedeniyle Türkiye’nin ‘rol modelliğinin’ doğru olup olmadığını sorguluyor” değerlendirmesinde bulunuldu. İnsan hakları örgütlerinin Türkiye’deki terör yasalarının keyfi kullanımı konusundaki endişelerine yer verilen haberde KCK operasyonlarında tutuklanan ve tahliye edilen Diyarbakır’ın sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın, “PKK’ye katılan oğlum bana ‘Sen siyaset yapmaya çalışırken ne olduğunu görüyorsun. Bu devlet siyasetten anlamıyor, sadece silahlardan anlıyor’ dedi” görüşüne yer verdi. Diyarbakır’da bir motosiklet sepetinde eğlenen çocukların fotoğrafına yer verilen haberde, 2011’de 4 binden fazla kişinin “keyfi terorizm suçlamalarıyla” tutuklandığı, bunların arasında düzinelerce gazetecinin bulunduğu belirtildi. Gazete, milletvekilleri, belediye başkanları, akademisyenler ve insan hakları aktivistlerinin de aralarında bulunduğu “Kürtlerin kitlesel yargılanmasına” ilişkin ayrıntılara ve Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar’ın görüşleri haberde yer verdi. Haberde, Aktar’ın “Türkiye bir korku cumhuriyeti oldu” sözlerinin yanı sıra “Eğer korku ve tehditler hükümetin temel yöntemi olmaya devam ederse Kürtlerin genç kuşağı daha radikal olacak” ifadelerine de yer verildi. Tahliyeler 2012’ye kaldı Salona silahla giren polis Oran, Erdoğan’a Şık’ın kitabını gönderdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Umut Oran, Başbakan Tayyip Erdoğan’a tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ın “000Kitap”ını gönderdi. “000Kitap” ve gazetemiz yazarı Orhan Bursalı’nın “AKP’nin 10 Yılı” kitabını gönderen Oran, kitabın içine de “Pınarhisar Cezaevi önünde istediğiniz adaletin herkes için tecelli etmesini dilerim” diye yazdı. ‘İnternet Andıcı’ davasında çapraz sorgusu yapılan sanık Yüzbaşı Uslukılıç ‘Taslağı ben hazırladım’ HATİCE TUNCER Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi’nde askeri müdahaleye zemin hazırlamak için İrtica ile Mücadele Eylem Planı kapsamında internet siteleri işletildiğini ilişkin “İnternet Andıcı” davasına devam edildi. Tutuksuz sanık Yüzbaşı Murat Uslukılıç, “Dursun Çiçek’in emriyle İnternet Andıcı’nın taslağını hazırladım. Dursun Çiçek taslak üzerinde düzeltmeler yaptı” dedi. Uskılıç, 2004 yılında Genelkurmay’ın işlettiği “Ermeni gerçeği” sitesine saldırı olduğunu, Superonline’nın kurtarmak için istediği 500 bin doların ödenmediğini belirterek “24 Nisan’dan sonra kendiliğinden düzeldi” dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük salonda görülen davanın 49. duruşması yapıldı. Başkan Hasan Hüseyin Özese tarafından çapraz sorgusu için kürsüye tutuksuz sanık Yüzbaşı Uslukılıç alındı. Dava konusu İnternet Andıcı’nı proje subayı olarak metnini kaleme alan Uslukılıç, savunmasına İrtica ile Mücadele Eylem Planı’na ilişkin “Varlığından emin değilim, varsayılan plana doğrudan iştirak etmedim. Haksız ve dayanaksız suçlamalarla ailem ve ben manevi eziyet altında kaldık” dedi. Uslukılıç, Şubat 2009 tarihinde Taraf gazetesinde Genelkurmay’ın işlettiği internet sitelerine ilişkin haber yayımlanmasının ardından dönemin Bilgi Destek Dairesi Başkanı Tuğgeneral Mustafa Bakıcı’nın sitelerin nasıl tespit edildiğinin bulunmasını istediğini anlattı. Uslukılıç, “Bir internet sitesi var. O siteye girildiğinde alan adı, alanların eposta adresleri sıralanıyor. Bakıcı Paşa’ya arz ettik. Dursun Albay’ın emriyle siteler kapatıldı” diye konuştu. Uslukılıç şöyle devam etti: “Sitelerin kapatılmasından sonra Dursun Albay, onay alındığını ve bir Andıç hazırlamamızı istedi. Ben ‘Şube Müdürümüz Cemal Albay’a (Gökçeoğlu) söyleseniz iyi olur’ dedim. Cemal Albay daha sonra Andıç’ın hazırlanmasını emretti.” Uslukılıç şunları söyledi: “Andıcı taslak olarak ben hazırladım. Dursun Albay, taslakta düzeltmeler yaptı. Daha sonra Adli Müşavirliğe götürüldü ve düzeltmeler yapıldı. Andıç, Genelkurmay 2. Başkanı (Hasan Iğsız) tarafından komutana (Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ) arz edildikten sonra 1, 2, 3. şube müdürleri tarafından site isimleri satın alındı.” Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Uslukılıç’a “Yazışmaların yapıldığı TSK.net bilgisayarlarında sizin hazırladığınız İnternet Andıcı taslağı bulunabilir mi” diye sordu. Uslukılıç “Arşiv yönergesi’ne göre dijital belgeler 2 yıl MEBS Başkanlığında saklanır” dedi. Savcının sorusu üzerine tutuklu sanık eski MEBS Başkanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu ise “Sonradan çıkan arşiv yönergesini bilmiyorum” dedi. Basın Konseyi tutuklu kadın gazetecileri ziyaret etti Basın Konseyi Başkanı Orhan Birgit ve avukat Turgut Kazan, dün KCK operasyonu kapsamında geçen hafta tutuklanan Birgün muhabiri Zeynep Kuray’ın da aralarında bulunduğu tutuklu kadın gazetecileri ziyaret etti. Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu önünde ziyaret öncesinde açıklama yapan Birgit, kalan 96 gazetecinin yeni yıla demir parmaklıklar arasında gireceğini belirterek yetişebildikleri ölçüde tutuklu gazetecilerin sorunlarını dinleyip onların acılarını dindirmek amacıyla bu ziyaretleri gerçekleştirmek istediklerini ifade etti. Birgit, “Bugün buradaki arkadaşları ziyaret etmek istiyoruz. Bilmiyorum ne kadar başarılı olacağız. Çünkü savcılar önümüze çok engel koyuyor. Ben Zeynep Kuray ile görüşeceğim. Turgut Bey, avukat olduğu için diğer gazetecilerle de görüşecek. Ben de aslında avukatım, mesleği bırakmışım. Ama öyle anlıyorum ki cezaevindeki meslektaşlarla görüşebilmek için ben de avukatlık ruhsatını pazartesi gününden itibaren alacağım” diye konuştu. Balyoz davaları birleştirildi İstanbul Haber Servisi 57 Mart 2003 tarihinde İstanbul’da Birinci Ordu Komutanlığı’nda seminer görünümü arkasında “darbe planlandığına” ilişkin açılan “3. Balyoz” davası dün gürülen üçüncü oturmunda Birinci ve İkinci iddianame kapsamında açılan ana Balyoz davası ile birleştirildi. Balyoz davasında 249’u tutuklu toplam 365 sanık yargılanacak. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesi bitiğişindeki salonunda görülen davanın dünkü duruşmasına Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Koramiral Deniz Cora’nın da aralarında bulunduğu 59 tutuklu, 54 tutuksuz sanık katıldı. Çoğunluğu üst rütbeli subay 64’ü tutuklu, 143 sanığın yargılandığı Üçüncü Balyoz davasında 264 sayfalık iddianamenin okunması 2.5 gün sürdü. Mahkeme, sanık avukatlarının “görevsizlik” talebini Askeri Ceza Kanunu gereğince reddetti. Başkan Ömer Diken, savcılığın talebi doğrultusunda, Balyoz davalarının birleştirilmesine karar verildiğini açıkladı. Davaya, ana Balyoz davasının yapılacağı 5 Ocak tarihinde devam edilecek. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle